4
aldığım ilk fotoğraf makinasıyla koşa koşa gittiğim maçtır. bolca güzel kare yakalamışlığım da vardır üstelik. maçı 2-0'lık net bir galibiyetle galatasaray kazanmıştır, lakin benim de içinde bulunduğum bir kısım kişiler arif erdem'in 2. golünü gidilen stadtan değil de ertesi gün tv'den verilen maç tekrarıyla görebilmiştir. "hulen hem maça gidiyorsunuz hem de erkenden kaçıyorsunuz" demeyin. zira hem atatürk olimpiyat stadı'nın eşsiz(!) konumu, hem yolların ve gerekli güzergahın tam olarak işlevsel olmaması ve birtakım akıllı insanların toplu taşıma araçlarını kullanmak yerine 4 kişi kontenjanlı hususi araçlarını tek koltukla kapatıp gaza basmaları, maçtan erken çıkarak aştığımız tepecikleri daha anlamlı kılıyordu. zira erken kaçış sonrası ileri adım koşmanın nafakası körüklü iett otobüslerinde ağırlığımızca bir yer kapabilmekti. gecenin bir vakti otobüslerle eve dönme çilemizin yanında, otobüsün içinde dönen galatasaray muhabbetlerine kulak vermek tüm sıkıntımızı gideriyordu o gece için. tüm bunlar vuku bulurken yıl 2002'ydi. şimdi o stadta ve çevresinde ne değişti peki demeyin, inanın ki cevabı beni aşar.
dipsos olarak şu notu da sıkıştıralım. maçı izleyen biletli sayısı 79.000 olarak açıklanmıştı ve o sayı o gün için türkiye sınırları içerisinde herhangi bir maçtaki seyirci rekoru olarak tarihe geçmişti. kaldı ki bu rekor tüm hızıyla devam etmektedir. altındaki imza da galatasaray'a aittir elbette.
dipsos olarak şu notu da sıkıştıralım. maçı izleyen biletli sayısı 79.000 olarak açıklanmıştı ve o sayı o gün için türkiye sınırları içerisinde herhangi bir maçtaki seyirci rekoru olarak tarihe geçmişti. kaldı ki bu rekor tüm hızıyla devam etmektedir. altındaki imza da galatasaray'a aittir elbette.