• 154
    galatasaray'ın uzun süre 10 kişi oynamış olmasına rağmen ite kaka kazanmadığı maç. golü yiyene kadar gayet oyunu idare ettik yorulmadan, gol yediğimiz o dakikadan sonra telafisi olmayan bir maç olduğundan rakibin beraberlik için saldırması, eksik olan takımın da bunu korumak istemesi gayet doğaldır. vay efendim bank asya takımına karşı zorlandık denmemelidir, rakibin maça bilenmesi vardır, eksik oynamak vardır, futbolcunun o anki ruh hali vardır, yani maçın durumunu etkileyecek bir çok durum var oğlu vardır.
  • 159
    ciddiye alınmaması gereken bir maçtı. real madrid'in hiç adını duymadığım bir takımdan 4 gol yediğini deunutmamak lazım. yani demek istediğim futbolda var böyle şeyler. önemli olan galip gelmekti. onu da yaptık. elano kırmızı kart görmeseydi daha farklı olurdu tabiki. ama şunu gördük ki bu takım için çok önemli bir futbolcu var. hele ayhan akman'ın bu formsuzluğuda.

    (bkz: tobias linderoth)
  • 160
    galatasarayımızın galip geldiği, elano blumer'in kırmızı kartla oyun dışı kaldığı, buca'nın ahmet çakar'ın gol taleplerine rağmen bir penaltı kaçırdığı, ahmet çakar'ın sürekli galatasaray'ı yersiz yersiz eleştirdiği maçtır. ayrıca 35. dakikadan sonra bir tezahürat yapıldı ali sami yen stadyumunda. eğer bilen arkadaşlar var ise bizlerle paylaşmasını rica ediyorum.
  • 163
    yeni açık'ta izlediğim maç olmuştur. skor alındıktan sonra sahada bir şey görememek ve elano'nun kırmızı kartı dışında her şey güzeldi. biletler ucuz olduğu için sülalece maça gelen bile vardı bugün. aykut kalede iyiydi, ufuk'u da görmek isterdik tabii. neticede gruplara kaldık, pek bir futbol konuşmaya da gerek yok. ama linderoth ile emre güngör ikilisini sapasağlam görmek keyif vericiydi bugün. nitekim onlara çok ihtiyacımız var. bir de goller niye hep eski açık tarafında vuku bulur, hiç anlamam arkadaş. eski açık ritüelimizi bozduk ya artık bir kere ondandır kesin. ama pazar günü eski açık'tayız gene, en iyisi bu galiba.
  • 167
    fenerbahçe maçı yüzünden futbolcuların morali zaten bozuktu. ilk yarının başında takım protesto edildi. kimine göre yanlıştır, kimine göre doğru. bu maçı ciddi anlamda eleştirmek yanlış bana göre. lakayıt olduğu her şekilde ortadaydı. ikinci yarı eski açık'ta maç bırakıldı yine, yukarı aşağı sağa sola koştuk durduk. bacağımı kurban ettim*. maç sonu da bucalılar koltukları kırıp atmışlardır. terbiyesizliktir yaptıkları. sadece diyeceğim şudur ki; elano'ya tebrikler cidden. lakayıt dedik tamam da, abartmasaydın arkadaşım.
  • 168
    öncelikle takıma moral vermek için gittiğim maç olmuştur.yeğenlerimi de götürecektim ama iyi ki götürmemişim mazallah ezilecekti çocuklar eski açıkta. ultraslan ne diyor ne söylüyor kimi nasıl protesto ediyor belli değil.ara sırada olsa tobias linderoth, barış özbek ikilisini takip ettim.gelecek için umut vadediyorlar ön libero için.aslında olması gereken ikili bu ikilidir bana göre.elano'da bir şey var ama çözemedik, devre arası kampından sonra çözeceğiz inşallah.
  • 169
    eski açıktaki ultraslan tayfanın protestoya kararlı olduğu, atılan gollerde futbolcunun adını bağırmadığı, bağıranları azarladığı durumlara sahne olmuştur.susturamadıkları (mesela biz) kişiler keweeeeeellll diye bağırırken o an söyledikleri bestenin sesini arttırarak bağırmaya çalışmışlardır. ordan birileri oturun diyor, diğerleri tezahurat adı altında "gerçek kapalı burda, eski açık" diye bağırıyor, sahada zaten rezil bir futbol var ama kimsenin umrunda değil. neymiş, protesto imiş! bıktım artık her fener maçından sonra benzer sahneler yaşamaktan, bu kadar önemli ise puan kaybı, bu takım ankaragücü'ne de yenildi? bunu niye protesto etmedik? ayrıca takımı desteklemek, futbolcularımı gol atınca alkışlamak, adlarını çağırmak için tribün liderlerinden izin mi alacağım? bu maçta daha iyi anladım ki, eski açık'taki o yendiğimiz maçlarda coşan profil, işler kötü gidince çığrından çıkar. bir kez daha anladım ki, eğer desteklemeyeceksen gelmeyeceksin maça kardeşim. çünkü bu durumda takımın önüne taş koyuyorsun ve de bunu fenerbahçe yenilgisi sebebi ile yapınca takımın sana değil senin kendi havanı ortalarda basmak için takıma ihtiyacın olduğu ortaya çıkıyor.
  • 170
    hayatımda ilk defa maçtan önce futbolcuların tribünlere çağrılmadığına şahit olduğum maç. taraftarda ister istemez bir kalp kırıklığı vardı, genel manada protesto alkışlarıyla ve metin oktay tezahüratlarıyla geçti eski açıkta maç. gollerden sonra dahi ''taçsız kral metin oktay'' sesleri inletti mecidiyeköy'ü. ikinci yarıda takımın da tat vermemesi ile birlikte tamamen maçtan koptuk. o dakikalarda söylenen ''ah azize vah azize'' melodisi ise keyifli anlar yaşanmasına yol açtı. özellikle çok sayıda ayakkabının çıkartılıp sallanması enteresan görüntüler oluşturdu. maçın bitiş düdüğüyle birlikte azan bucaspor taraftarına ise anlam veremedim, ne ayaksınız lan siz?
  • 171
    (bkz: arda turan)'ın değştirilince kızıp (bkz: neeskens) ile "çak" yaptıktan sonra, elini sıkmak için uzatan (bkz: frank rijkaard)'a "zzzztt erenköy" yapıp elini havada bırakarak, rijkaard'ın önünden geçip kulübedekilerin ellerini tek tek sıktığı maçtır.

    (bkz: frank rijkaard), kewel çıkıp nonda girdikten sonra, geldiğinden beri ilk defa sisteminden vazgeçip 5-4-1'e dönerek takımı geriye yaslamıştır. (bkz: bülent korkmaz)'a "abi golü attımı galibiyeti korumak için takımı geriye yaslıyo yeaa" diye bok atanlar nedense geldiği günden beri her maçta galibiyet durumunda takımı geriye yaslayan rijkaard'a ses çıkarmamaktadırlar.

    ve aksiliğe bakın ki; (bkz: bülent korkmaz)'a "takım hep bir farklı galibiyet alıyor yeaaa" diye bok atanlar geldiği günden beri bir farklı galibiyetleri bile zor alan bir rüya takımın teknik direktörüne toz kondurmamaktadırlar.

    takımı geriye yaslaması kötü olsa da barcelona da bile hiç bir maçta vazgeçmediği 4-3-3 ten hayatında ilk defa vazgeçip 5-4-1'e dönmesi adam olacağı konusunda iyi bir ipucudur. gerçi eleştrilerimizi yanlış anlamış. biz forveti çoğalt iki tane yap, diğerlerinin de rakip onsekizin içine girmelerine izin ver dedik, o ise tersini yaptı ama tabi ki bu da bir gelişme. artık sisteminde iantçı olmayacağını anladık. forvet çoğaltmayıda öğretiriz evelallah.

    maçın ilk beş dakikasında susarak protestonun yapılmaya çalışıldığı fakat becerilemediği maç olmasının yanı sıra, maçın ilk yirmi beş dakikasında sık aralıklarla "içim rahat etmiyor fenere koymayınca"nın söylenip galatasaray taraftarının ne kadar "ezik olduğunun cümle aleme gösterildiği maçtır.

    tribünlerin (bkz: kewel) ve (bkz: nonda) hariç tüm futbolcularına küfür ve hakaret edip teknik direktörümüz (bkz: frank rijkaard)'ı desteklediği maçtır. ne yazık ki tribünlerimiz ve taraftarımız futbol takımımızın en büyük düşmanı haline gelmiştir. (bkz: frank rijkaard) ın desteklenmesi çok güzel bir şeydir ama maç sahada oynayan aslanlarla alınır. (bkz: fenerbahçe) deplasmanına gitmeden önceki üç ali sami yen maçında, yaptıkları tezahüratlar ile takımı baskı altına alıp fenerbahçe yenilgisine zemin hazırlayan ve yenilgisinde en büyük pay sahibi olan bu tribünler ve bu taraftar profilidir.

    henüz kaybedilmiş bir şey olmayıp aksine en avatajlı olan galatasaraydır. türkiye kupasında, avrupa da ve ligde iyi gitmekteyiz. ligde bu hafta biz puan kazanacağız fenerbahçe ise puan kaybedecektir. her alanda herkese göre avantajlarımız çok fazladır. taraftar acilen bu bölücü tavırlarından vazgeçip hem teknik direktörü hem de sahadaki aslanları desteklemeye başlamaz ise bu psikoloji bizi kayba götürür.

    kapalının dayanamayıp yetmişinci dakikalarda (bkz: yılmaz başkan)ına "uçak tut uçur bizi" diye tezahürat ta bulunduğu maçtır. ben anlamıyorum bu acayip işi. ultraslan açıklama yaptı. bu sene eski açıktayız diye. ben de bu sözlükte başlık açtım (bkz: tarihin en büyük yalanı) (bkz: ultraslan ın eski açığa geçmesi) adı altında. ve ben haklı çıktım. tayfayı eski açığa geçirdiler ama yılmaz başkan şişman ve bir grup ultraslan kadrosu kılık değştirerek tribüne hakim olmaya çalışıyorlar gene. nedir bu rezillik bir bilen varsa açıklasın allah aşkına.

    edit: 4-4-1 (elano nun kırmızıyı unuttuk) saat geç kafa odun. maçı tekrar seyreden doğru söylediğimizi görür. gene de bizi yanlışımızdan döndürdüğü için saroc'a teşekkürler.

    edit: ben dünyanın en yalancı en şerefsiz insanı imişim. bugün bunu öğrendim.
    "içim rahat etmiyor fenere koymayınca 40 saniye sürmüş"
    "bırak koro olarak solo olarak bile küfür duyulmamış"
  • 172
    yeni açıktan izlemek zorunda kaldığım maçtır. ayrıca bütün yeni açığın maçın başında ısrarla "sevgimiz sizlere renklere değil" demesi sonra durup bi düşünmesi sonra tekrar "sevgimiz sizlere renklere değil" diye devam etmesi . nihayet en sonunda ayar verme cabasından tribüncek vazgeçilmesi *

    edit: sadece numaralı tarafı öyleymiş tepkimiz diyen bi topluluk da varmış. ama walla böyle dediler
  • 173
    bu maçın ardından, önümüzdeki maçlarda tezahürat yapmama kararı aldım. deplasman tribününe en yakın yerin en üstüne gidip oradan izleyeceğim maçları. ha peşindeyiz'i söylerler o ayrı, onu söylerim.

    ulan bi hevesle geldik, takıma destek vereceğiz moral düzelteceğiz dedik. bu ne lan böyle? maç başlamadan sayılan kadroyu takmamak, maçın ilk 5 dakikasında oturup alkışlamak, protesto etmek. neyi protesto ediyoruz? sen kimsin ki 1 maçta üç puan kaybedildi diye protesto etme hakkını kendinde buluyorsun? ulan 10 senedir kaybediyoruz biz o üç puanı. ezeli rakipse ezeli rakip! önemli olan mayıs ayı değil mi? mayıslar bizim değil mi? bırakın artık şu sonbahar mevsimini! cassio lincoln** iletisine şunu yazmış: "unutmayalım dostlar alex ayağını uzatır 3 puan gelir, nonda başını uzatır şampiyonluk gelir!" helal olsun! olay bu değil midir? biz 2005-2006 sezonunda iki maçta toplam 5 gol yeyip fenerbahçe'ye iki maçta da yenilmedik mi? ee sonuç?

    kısaca bu taraftarla, bu tribünlerle, bu zihniyetle takıma tam destek veremeyeceğimiz kesindir. biraz sağ duyulu olmamız gerekiyor diyeceğim ama bu zihniyetle bunu başarmak da çok zordur.

    edit: ulan ben niye tezahürat etmiyorum, desteklemiyorum? protesto edenler utansın. deplasman tribününe en yakın yerin en üstüne gidip oradan desteklemeye devam edeceğim takımımı. vay acondios'a teşekkürler.
  • 174
    tribünlerin ve taraftarın 25 ekim 2009 fenerbahce galatasaray maci için önce federasyona ve mhk'ya isyan edip, "gol ofsayt"-"ipne hakem"-"federasyon-"zaten psikolojik olarak bik bik bik" mealinde bağırıp çağırdığı ama beş dakika susarak ve ardından "tepkimiz sizlere, renklere değil" sloganları ile futbolcu protestosunu bitiridiği maçtır.

    şimdi benim anlamadığım şey şu;

    fenerbahçe maçını;
    "gol ofsayt"-"ipne hakem"-"federasyon"-"zaten psikolojik olarak bik bik bik" mevzuundan dolayı kaybettiysek, futbolcularımızı neden protesto ediyoruz?
    yok maçı futbolcularımız yüzünden kaybettiysek ve futbolculara gösterilen tepki ve edilen küfürler haklı ise, o zaman hakeme ve federasyona saldırıp neden ağlaşıyoruz.

    bende mi bi tuhaflık var, yoksa bunları yapanların mı matematik zekası sıfır.

    üstelik sana ne lan benimkendi takımımı destekleme isteğime. sen kim oluyorsun da zaten morali bozuk olan takımımı desteklememi engelleyip futbolcularımızın morallerinin daha da kötüleşmesine yol açıyorsunuz. fenerbahçe ajanları.
  • 175
    hiçbirimiz ne yazık ki bu takımın ne futbolcusuyuz, ne teknik ekibi ne yöneticisi(belki vardır aramızda bilmiyorum). maç esnasında kimin ne düşündüğünü, ne hakla yaptığını kimse bilemez. maça gayet güzel başladığımızı düşünüyorum elano atılana kadar; keza bence yaptığı hareket gayet doğruyu. o an yiyeceğimiz bir gol üzerimizdeki mahalle baskısını daha çok arttıracaktı. elano atıldıktan sonra teknik direktörümüz çok akıllıca davranıp geri çekildi.

    aklımızdan çıkardığımız birşey var. bu telafisi olacak bir lig maçı değil. evet söylediğiniz gibi bucaspor şampiyonlar ligi kupası kazanmış ultramükemmel bir takım değil. ama maddi açıdan biraz olsun rahatlamak için, seneye bu ligte oynayabilmek için en önemlisi galatasaray'ı yendim demek için 10 kişi kalmış bir takıma saldıracaktır. lütfen yorum yaparken aklımızı başımıza alalım. 10 kişi kalmışken gümbür gümbür saldırmanın alemi yok. adamlar deli gibi maçı istiyor çünkü. bizimkiler ise kewell hariç (o da sırf biz istiyoruz diye sanırım) takımda tebessüm eden bile yok. kafaları uçmuş gitmiş. bu maçı bu şekilde güzel çıkardıkları için gayet mutluyum. umurumda değil geri çekildiğimiz, penaltı yaptırdığımız, gol pozisyonu verdiğimiz.

    aydın ve barış bu takımın yedekten gelen en büyük gücü diye düşünüyorum. ayhan ise hazır ismini galatasaray tarihine yazdırmışken yavaş yavaş bırakmalı. maçın en iyi olayı tobi diye düşünüyorum. bundan sonra tobi-mehmet, tobi-mustafa şeklinde bir teknik bir enerjik libero ile oynamalıyız. elano'yu hala sabırsızlıkla bekliyorum ve bekleyeceğim. herşey güzel renkdaşlar, zor bir dönemden geçiyoruz. kupaları istiyorsak buna mecburuz ve yapacağımız tek şey takımımıza destek olmak. şahsen elimden geldiğince face olsun, blog olsun, burası olsun yazılar yazıyorum. hikamet ettiğim yer zorunluğu ile tv'den de olsa tüm maçları büyük bir inançla izliyorum. hepimiz bunlara devam edelim. güzel günler yakındır.

    önemli bir not: spiker kimdi bilmiyorum ama salak saçma bir maç anlattı. ilk golde elanoooooo diye bağırınca elano attı diye sevindim fakat; o golü kewell'dan geldiği çok belliydi. yine aynı şekilde elano atılmışken bir pozisyonde kewell'a top gelince "elanoo!!! :s, elano atılmıştı bildiğiniz gibi" şeklinde salak bir anlatım yaptı. lafı şuraya bağlıyorum;

    son dakika'da teknik direktörümüzün bir saat olayı vardı. o an bu saçma salak hatalar yapan spiker hakeme işaret ettiğini söyledi. ondan sonra tekrarını gösterdiler. rijkaard parmağıyla saati gösterip 1 işareti yapıyor ve devamında iki eliyle "yavaş sakin" işareti yapıyor. bilmiyorum ben mi böyle anladım? ama o an takım karambole gelene gidene vuruyordu ve rijkaard'ın oyunculara "1 dakika kaldı sakin olun" gibisinden işaret etti diye düşünüyorum.

    önemli not2: elano atıldıktan sonra direk soyunma odasına döndü. o zamana kadar rijkaard'ın yanında gördüğümüz neskens o andan itibaren ortalıktna kayboldu. sanıyorum elano'nun yanına konuşmaya gitti. umarım doğru tahmin ediyorumdur. süper bir ekibimiz var. süper!!!
App Store'dan indirin Google Play'den alın