galatasaray – gaziantepspor : 2-4 hakemlerin adı çıkmış
bu sezon asy arenadaki ilk galatasaray yenilgisi.
maça dair, sahadaki oyuna dair yazacak çok bir şey yok. baştan uyarayım en kısa maç yazım olabilir.
maç başladığında galatasaray’ın yine agresif, orta sahada rakibe basan bu seneki standardını koruduğunu gördük. maçın hemen başında kazım’ın ısrarı, inan’ın takibi golü de getirdi. gol çok erken geldi, rahatlamıştık.
aralarda olanları yazacağım, önce maçı bir bitireyim de. kazım 15. dakikada sakatlandı, yerine eboue girdi, sağ önde oynamaya başladı.
gökhan zan sakatlandı, kenara tedaviye geldi. o ara golü yedik. sağımızdan geldi g.antep içeri yerden kesilen topu muhammet demir topuğuyla altı pasın içinden gol yaptı. muhammet’i ujfalusi tutuyordu. bir eksik stoperle atağı karşılarken paylaşımda sıkıntı olmuştur, olabilir.
sonra bekir ozan vurdu çataldan döndü, popov vurdu çataldan gol oldu. iki güzel vuruş. ilk vuruş değil ama ikincisinde savunmamız vuruşu engellemek için bir şey yapmayıp izlediler. sanıyorum servet ile balta’ydı izleyiciler. g.antep’in attığı goller güzeldi, söylenecek bir şey yok.
sonra, bir faul atışında top direkt ağlara gitti. gole sevindik ki golden önce “kaleyi tutturacak şekilde kesmek lazım, kimseye değmez gol olur” demiştim. hem gole hem bildiğime sevinirken bir de baktık gol iptal, ofsayt. tribündeki açımız bunu görecek kadar iyi değildi, pek bir şey diyemedik.
gerçi maç boyu pek bir şey diyemedim, küfür edemedim, babam yanımdaydı.
sonrasında servet kırmızı kart gördü. çorap sökülmüştü bir kere. ilk devre böyle bitti, ikinci devre büyük bir iştahla, coşkuyla oynayan galatasaray bütün taraftarları memnun etmiştir. uyuz, gıcık tipler ve elit geçinen kısım hariç tabii.
eksik kalmasına rağmen tek kale oynadı takım. maçı 2-2’ye de getirdi. sabri de oyundan atıldı.
kontralardan gelen gollerle 2-4 bitti. galatasaray’ın tek kale oynaması için g.antep’in taktiğidir denebilir, kapanıp kontra yapmak istediler. sonuç g.antep hocasını haklı gösteriyor. ama detaylara bakınca pek öyle olmadığını görebiliyoruz. eğer kapanıyorsan bu kadar pozisyon vermezsin, hem de eksik rakibine karşı. attıkları son iki gol dışında olcan’ın direğin yanına vurup çıkan şutu dışında pozisyonları yok.
maç bitti. bitirdim yani işin futbol kısmını yazmayı. yani kalkıp stopersiz bir kişi eksik kalınca melo stopere çekileceğine eboue çekilebilirdi, ceyhun oyuna alınabilirdi diye yazmanın alemi yok ki. ne yapılsa olmayacağı çok belli değil mi?
asıl konuya geliyorum.
galatasaray maça agresif ve basarak başladı dedik. hakem de bu presi kırmak için elinden geleni yaptı. size net söyleyeyim türk hakemleri galatasaray’ı rakip hocalardan daha iyi çözmüşler. eskişehir maçında hüseyin göcek, antalya maçında yunun yıldırım dün gece de abdullah yılmaz. bu arada abdullah yılmaz ismini maçtan sonra eve gelince öğrendim, ha deyince aklıma gelen bir hakem ismi değil. hatta sorsalar milletvekili mi falan derim, o derece futbola uzağım (atlama hemen).
türk futbol hakemleri futbolu öğrenemediler, ne eğitimler alıyorlar, kendilerinin eğitimleri için ne paralar harcanıyor ama yok usta, öğrenemiyorlar. topa basıp alan adama faulü çalıyorlar, bodoslama dalıp adama tekme atan adama faul çalmıyorlar. çok saçma bir futbol anlayışları ve standartları var. galatasaraylı oyuncu ayağını topa koyuyor, basıp alıyor düüütttt faul. rakipler de kendilerini öyle bir atıyor ki o kadar olur. ama yine de bunu bir kere yersin, iki kere yersin, üçüncü de uyanırsın değil mi? i-ıh bunlar uyanmıyor. dikkat ederseniz hala çok iyi niyetliyim, hakemlerin bilmediklerinden böyle kararlar verdiklerini düşünüyorum, safım saf (atlama hemen-2).
bu her şeye faul çalan hakem kardeşlerimiz nedense galatasaray’ın rakiplerinin yaptıklarına faul çalmak için maçı katletmeyi bekliyorlar. dün gece olduğu gibi. dün gece hakem maçı bitirdikten sonra g.antep lehine bir sürü şeyi çalamadı, galatasaray’dan başka oyuncu atamadı. hasan şaş’ı bile kulübeden çıkartamadı be. her pozisyonda en az 3 galatasaraylıyı oyundan atmalıydı. atsaydı delikanlı derdim. ama nerede o delikanlı, halbuki zaten hakemlerin adı çıkmış, söylentiyi haklı çıkarmanın ne alemi var.
azıcık detaylara girelim. servet’in kırmızı kartı. faul olduğunda “ulan şimdi bir de kırmızı gösteriyor mu” dedim, gösterdi. şaka gibi ama değildi. sol bek mevkisinde yapılan bir faul, formayı arkadan çekme. sarı kart, eyvallah. kırmızı göstermek için sebep yok, çünkü iki stoperde kendi yerlerinde kademedeler, yani son adam söz konusu değil. ama her şeye maydanoz yan hakem ki serdar diyadin’miş ismi, ısrarla “kırmızı kart” diye mikrofona konuşuyor. hakikaten ya, mikrofona konuş !
tabii ki taraftar ve futbolcular delirdi. ne sanıyorlardı ki, soyunma odaları, tribünleri kaliteli olunca sesimizin çıkmayacağını mı?
zaten orta sahada yaptıklarını anlattım. maçın başından itibaren takımı sinirlendirmeye başlamıştı. bir futbol takımını sinirlendiren yediği gol, atamadığı gol değildir, yenilmek de değildir. futbolcu bu tip adaletsizlik, çifte standart gördüğünde delirir. nitekim hakem efendi bunu maçın başından beri çok güzel kurguladı. büyüklerinden dersler almıştır sanırım.
sabri’nin kırmızı kartı. doğru (atlama hemen-3). iyi de sabri’nin ilk sarı kartı gördüğü pozisyondaki elmander’in hareketi faul değil, her şeye maydanoz serdar diyadin’in önünde oluyor, beyefendi bayrak bile kaldırmıyor. aynı serdar diyadin bu defa sabri’nin yine olmayan faulü için bayrak kaldırıyor. sabri deliriyor, bizim tribünde delirdiğimiz gibi. ikinci sarı kart ve kırmızı. yan hakem serdar diyadin ve diğer yan hakem adı neyse, onu da ayırmıyorum. dur lan bulucam adını, onu da pas geçersem adam değilim. evet buldum, cem satman. bu adamın suçu yok diyenler olacaktır. babam mı orta sahada olmayan faullere bayrak kaldırdı birinci devre, babam yanımdaydı, zaten o pozisyonlara bayrak kaldırmayacak kadar futbolu bilir peder.
yan hakemleri orta hakemin ekmeğine yağ sürdü. çünkü maçı serdar diyadin yönetti diyenler var, böyle yaparsak abdullah yılmaz’ı aklarız, yemez. işi başlatan ve bitiren adamdır abdullah yılmaz. bu arkadaşın adını ilk defa duydum. sanırım mhk asy arenaya her hakemini bir kez gönderecek. umreye gider gibi asy arenaya gelip tavaf edecekler sanırım, mümkünse maç olmayan bir gün yapsınlar bu kutsal görevlerini.
bizi doğramak için zaten iç sahaya ihtiyaçları yok. fakat güzel seçim. abdullah yılmaz kim, yeriz onun başını biter. apo’nun mevzudan haberi yok, sanıyor ki abileri onu kurtarır, öyle ya görevini yaptı. halbuki aslanlara atılacak bir yemden fazlası değil. beter olsun, hepsi.
yukarıda dediğim gibi saf olduğum için inanıyorum ki, üç haftadır hakemlerin üzerimize oynaması tamamen tesadüf. orta sahada bizi atağa kaldırmamaları da tesadüf. yalnız, bunların hocaları kim acaba, galatasaray’ı hakikaten çözmüş. gümbür gümbür gelen bir takımı sezon başında budamak gerek. ama yemezler. bu camia geçen sene sesini çıkarmadı, kendi derdiyle meşguldü, takımı kötüydü, yönetimi kötüydü. ama bu sene bu camiayı durduramazlar. çünkü digiturk, tff, kulüpler birliği birlikte şikecileri aklamak için, kurtarmak için elinden geleni yapıyor. bunu sağlayabilmek için şikecileri şampiyon yapıp kamu vicdanını etkilemek de var elbette. tümden saf ve salak olmayanlar bunu görüyor. öyle bariz yapıyorlar ki; kaleye giden şutu elle kesince devam, sol bekte adamı çekince kırmızı.
ve bu büyük taraftar her şeyin farkında. dün gece kendini parçalarcasına oynayan takımını maçtan sonra tribüne çağırdı.
dünkü maç sebebiyle ceza alacağız. görelim bakalım sahaya seyirci dalmasıyla küfür aynı cezayı mı alacak, farklı mı?
bir de akşam şikecilerle teşebbüsçülerin maçı varmış. ne haliniz varsa görün, ben yenilmez armada’yı izleyeceğim.
*