229
felipe melo, maçtan sonra yaptığı açıklamada ”bu hakemin yapmış olduğu ne birinci hata, ne ikinci hata ne de üçüncü hata. maç içerisinde bir çok hata yaptı. hal böyle olunca, anlayış göstermemiz zorlaşıyor”’ minvalinde birşeyler söyledi.
geçen sezon galatasaray’ın bir çok maçında hakem hatası yaşandı galatasaray aleyhine. takım kötü olduğu için, bu ne medyada çok fazla yer buldu ne de taraftarlar bu hataları çok fazla dile getirdi. tabi bizim yıllardır bildiğimiz şeyleri 3 temmuz’dan sonra cümle alem öğrenince, bu hakem hatalarının nasıl olduğunu az çok anlamıştık.
ancak unutulan çok önemli bir şey var. geçen seneki galatasaray ile bu seneki galatasaray farklı. hem yönetimsel bazda hem teknik heyet olarak, hem de oyuncu kadrosu olarak.
geçen sene yapılan kıyıma ses çıkmadı diye, bu sene de aynı tavrı takınmaya kimse kalkışmasın çünkü karşılarında çok farklı bir galatasaray bulacaklar.
bazılarının lehine hakem hataları haftalardır olurken, galatasaray’ın başta karabükspor maçı olmak üzere, daha sezonun başı olmasına rağmen 3 maçta katletildiğini görüyoruz.
zaten temiz bir ligde oynamıyoruz. varolan kirliliği temizlemek yerine, kafasını kuma gömenler sebebiyle, ligimiz daha da kötü bir hal aldı. ve malesef ki hakemler tarafından bu rezil ortam daha da başka boyutlara götürülüyor.
ali dürüst’ün de maçtan sonra söylediği üzere, futboldaki bu kirli oyunların içinde galatasaray’ın olmaması ve yine bu pisliğin içinde olanların galatasaray’ı bu kaosun içine çekememesi, bazılarının çok zoruna gitmiş olacak ki; türlü türlü yollardan galatasaray’a zarar vermeye çalışıyorlar. ancak bunu yine başaramayacaklar zira galatasaray bu iğrenç oyunun asla bir parçası olmayacaktır.
olayın futbol yönüne gelirsek;
galatasaray’ın antepspor maçında çıkan kadrosu, kısa sürede fatih terim tarafından oluşturulan ideal kadrodur. bu kadro haftalarca üst üste oynadığı için, birbirlerini iyi tanıyorlar ve saha içinde çok daha faydalı oluyorlar. nitekim kazım’ın sakatlanıp çıktığı pozisyona kadar galatasaray çok iyi bir futbol oynuyordu. ancak ne zaman kazım sakatlanıp çıktı, yerine eboue girdi; bazı şeyler gerilemeye başladı.
bunun temel nedeni eboue’nin galatasaray’ı yavaşlatan bir oyuncu olması.
eboue gerçekten yavaş bir oyuncu( en azından galatasaray’da oynadığı süre içerisinde öyle). bunun yanı sıra yaratıcı bir oyuncu da değil ve attığı pasların birçoğu yanlış yerlere gidiyor. transfer olduğu ilk gün, birçok mevkide oynayabiliyorum demişti fakat geçen süre içerisinde bu söylemin doğru olmadığını gördük. kanımca, eboue’den orta saha çizgilerinin ilerisinde faydalanmak mümkün değil. zira, kendisi galatasaray’ın benimsemeye çalıştığı oyun anlayışına ters bir yapıya sahip ve bu da galatasaray’a çok ciddi zarar veriyor.
galatasaray, şu an takım olma yolunda hızla ilerliyor ancak takımdaki en büyük eksiklik yaratıcı oyuncunun olmaması. kanatlarda oynayan albert riera ve eboue, galatasaray’a yaratıcılık getiremediler şu ana kadar. bu da galatasaray’ın hücumda pasif kalmasına sebebiyet veriyor.
kazım çok yaratıcı ve çok hızlı bir oyuncu mu, hayır. fakat oynadığı süre içerisinde oynadığı kanada canlılık getirebiliyor. kendisine bir de engin ile elmander’in presleri eklenince galatasaray topu kazanma konusunda sıkıntı çekmiyor ve elde ettiği topu da gayet yararlı kullanıyor.
galatasaray’ın oyunu 2-2′ye getirdiği dakikaları iyi irdelemek lazım. o dakikalarda, sabri sağ kanatta kendini bulmuştu ve elmander’in golünde bireysel çabası ön plandaydı. çünkü sabri, galatasaray’a yaratıcılık getirdi ve galatasaray’ın saha içinde sahip olamadığı en önemli eksikliğine bir nebze de olsa çare oldu. bu da, galatasaray’ın 10 kişiyken dahi rahat bir şekilde gol ve pozisyon bulmasını sağladı.
o haksız kırmızı kart olmasa, momentumu eline geçirmiş galatasaray’ın 3. golü bulması işten bile değildi. çünkü geçen senelerin aksine daha mücadeleci bir galatasaray ve buna artı olarak sağ açıkta kendini bulan bir sabri vardı.
puan kayıpları tabiki önemli ancak fatih terim’in sene başında söylediği bir söz vardı. takım kaybetse de, taraftarın ”helal olsun” diyeceği bir takım yaratacağım.
sanırım galatasaray, fatih terim’in bu tanımına uyan bir takım olma yolunda hızla ilerliyor.
geçen sezon galatasaray’ın bir çok maçında hakem hatası yaşandı galatasaray aleyhine. takım kötü olduğu için, bu ne medyada çok fazla yer buldu ne de taraftarlar bu hataları çok fazla dile getirdi. tabi bizim yıllardır bildiğimiz şeyleri 3 temmuz’dan sonra cümle alem öğrenince, bu hakem hatalarının nasıl olduğunu az çok anlamıştık.
ancak unutulan çok önemli bir şey var. geçen seneki galatasaray ile bu seneki galatasaray farklı. hem yönetimsel bazda hem teknik heyet olarak, hem de oyuncu kadrosu olarak.
geçen sene yapılan kıyıma ses çıkmadı diye, bu sene de aynı tavrı takınmaya kimse kalkışmasın çünkü karşılarında çok farklı bir galatasaray bulacaklar.
bazılarının lehine hakem hataları haftalardır olurken, galatasaray’ın başta karabükspor maçı olmak üzere, daha sezonun başı olmasına rağmen 3 maçta katletildiğini görüyoruz.
zaten temiz bir ligde oynamıyoruz. varolan kirliliği temizlemek yerine, kafasını kuma gömenler sebebiyle, ligimiz daha da kötü bir hal aldı. ve malesef ki hakemler tarafından bu rezil ortam daha da başka boyutlara götürülüyor.
ali dürüst’ün de maçtan sonra söylediği üzere, futboldaki bu kirli oyunların içinde galatasaray’ın olmaması ve yine bu pisliğin içinde olanların galatasaray’ı bu kaosun içine çekememesi, bazılarının çok zoruna gitmiş olacak ki; türlü türlü yollardan galatasaray’a zarar vermeye çalışıyorlar. ancak bunu yine başaramayacaklar zira galatasaray bu iğrenç oyunun asla bir parçası olmayacaktır.
olayın futbol yönüne gelirsek;
galatasaray’ın antepspor maçında çıkan kadrosu, kısa sürede fatih terim tarafından oluşturulan ideal kadrodur. bu kadro haftalarca üst üste oynadığı için, birbirlerini iyi tanıyorlar ve saha içinde çok daha faydalı oluyorlar. nitekim kazım’ın sakatlanıp çıktığı pozisyona kadar galatasaray çok iyi bir futbol oynuyordu. ancak ne zaman kazım sakatlanıp çıktı, yerine eboue girdi; bazı şeyler gerilemeye başladı.
bunun temel nedeni eboue’nin galatasaray’ı yavaşlatan bir oyuncu olması.
eboue gerçekten yavaş bir oyuncu( en azından galatasaray’da oynadığı süre içerisinde öyle). bunun yanı sıra yaratıcı bir oyuncu da değil ve attığı pasların birçoğu yanlış yerlere gidiyor. transfer olduğu ilk gün, birçok mevkide oynayabiliyorum demişti fakat geçen süre içerisinde bu söylemin doğru olmadığını gördük. kanımca, eboue’den orta saha çizgilerinin ilerisinde faydalanmak mümkün değil. zira, kendisi galatasaray’ın benimsemeye çalıştığı oyun anlayışına ters bir yapıya sahip ve bu da galatasaray’a çok ciddi zarar veriyor.
galatasaray, şu an takım olma yolunda hızla ilerliyor ancak takımdaki en büyük eksiklik yaratıcı oyuncunun olmaması. kanatlarda oynayan albert riera ve eboue, galatasaray’a yaratıcılık getiremediler şu ana kadar. bu da galatasaray’ın hücumda pasif kalmasına sebebiyet veriyor.
kazım çok yaratıcı ve çok hızlı bir oyuncu mu, hayır. fakat oynadığı süre içerisinde oynadığı kanada canlılık getirebiliyor. kendisine bir de engin ile elmander’in presleri eklenince galatasaray topu kazanma konusunda sıkıntı çekmiyor ve elde ettiği topu da gayet yararlı kullanıyor.
galatasaray’ın oyunu 2-2′ye getirdiği dakikaları iyi irdelemek lazım. o dakikalarda, sabri sağ kanatta kendini bulmuştu ve elmander’in golünde bireysel çabası ön plandaydı. çünkü sabri, galatasaray’a yaratıcılık getirdi ve galatasaray’ın saha içinde sahip olamadığı en önemli eksikliğine bir nebze de olsa çare oldu. bu da, galatasaray’ın 10 kişiyken dahi rahat bir şekilde gol ve pozisyon bulmasını sağladı.
o haksız kırmızı kart olmasa, momentumu eline geçirmiş galatasaray’ın 3. golü bulması işten bile değildi. çünkü geçen senelerin aksine daha mücadeleci bir galatasaray ve buna artı olarak sağ açıkta kendini bulan bir sabri vardı.
puan kayıpları tabiki önemli ancak fatih terim’in sene başında söylediği bir söz vardı. takım kaybetse de, taraftarın ”helal olsun” diyeceği bir takım yaratacağım.
sanırım galatasaray, fatih terim’in bu tanımına uyan bir takım olma yolunda hızla ilerliyor.