• 109
    özellikle son anlarında ağlatan maç* futbol açısından baktığınızda güç dengesizliği olduğundan ben o açıdan değerlendirmeyeceğim şimdilik. sonra yazarım onu.
    ilk olarak şunu yazmalıyım ki tirübünlerin, bizim takımın onur mücadelesi veren ankaragücü'ne davranış şekli mükemmeldi bence. "dayan ankaragücü" pankartı, terimin maça yedek ağırlıklı çıkması, dostça geçen faulsüz bir mücadele, rakip takımın oyuncularının ayakta alkışlanması.... cidden süper hereketlerdi bunlar. sahalarda görmek istediklerimizden...*

    futbol açısından bakarsak galatasaray yine 4 gollü kazandı. isteseydi 15 20 allah ne verdiyse gidebilirdi ama dokuzuncu dakikada gelen golden sonra rölantiye alındı oyun. gitmiş olmak için gittik rakip kaleye.

    -özellikle emre çolak, riera ve engin iyiydi. yiğitin ve riera'nın gol ve asistlerle morallenmesi çok iyi oldu. umarım özellikle yiğitin futbolu bu golle daha da ileri gider.
    -şikeci fenerin ibb'ye kaybetmesi maçı daha da önemli hale getirmişti. 5 puana çıkardık farkı. bence çok önemli bir fark.
    -galatasaray 40 olan gol sayısını 44 yaptı ve bu gollü geçen haftada en golcü takım hüviyetini korudu. gol yemeyerek en az gol yiyen (15) takım ünvanını da korudu.
    -galatasarayın bu maçla buza takılan seriyi devam ettireceğine inanıyorum. önümüzde bursa maçı var. eğer o maçı da kazanırsak, şampiyonluktaki rakiplerimize karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş olacağız.

    - ayrıca belirtmek gerekir ki galatasaray taraftarının 58.dakikada başlayan protestosu mükemmeldi. tezahuratlar, binlerce kişinin ellerinde bembeyaz mendiller sallaması çok iyiydi. bu midde bulandıran şikecileri affetme mevzusunda gerekli yerlere çok sağlam ayarlar verilmiş oldu. ligtv, şikebahçe, tff vs.
  • 116
    galatasaray – ankaragücü : 4-0 …hatır şikesi mi yoksa?

    öyle ya, fatih terim daha geçen hafta antalyada söylemedi mi, “şu an takım çalıştırmasam ankaragücü ne isterse yaparım” diye. yoksa galatasaray’ın kadrosunu nasıl açıklayabiliriz ki? yoksa şike yapıldı ama sahaya yansımadı mı? amannnn, boşver o zaman.
    ho-ho-ho. noel baba mıyız lan biz. şikeciler, teşebbüsçüler, teşvikçilerle etrafımızın sarıldığı bu dandik ligde puan mı dağıtacağız.
    ankaragücü zor durumda. bu işte futbolcuların payı hiç yok. acaba taraftar o kadar masum mu? ben bilmem “gecekondu” bilir.
    bugün tribünde duydum, kenan evren’in lige çıkardığı takım falan diyorlardı. yavrum ankaragücü’nün 2. ligden çıkamayıp da kupayı aldığı sezon 2.ligde neler döndüğünü biliyor musunuz? şampiyon olan sakaryaspor’un kaç penaltı attığından haberiniz var mı? ben söyleyeyim, 21 maçta 20 penaltı. devamını takip etmedim. nereden mi biliyorum? dayım ankaragücü’nde oynuyordu, oradan biliyorum. o sezon ali sami yen’de feneri 1-0 yendikleri maç hariç neredeyse her kupa maçlarına gittim. ankara’daki kupa finali ilk maçı dahil.
    neyse, zamanında ankaragücü için çok maça gitmiş biri olarak söyleyeceklerim yanlış anlaşılabilir. dayı futbolu bıraktı, ankaragücü de benim için bitti.
    maça geçelim, geçelim de ilk defa bir maçın özetini izledikten sonra maç yazısı yazacağım. çünkü maç başladı 1-0. oyun tek kale gol atan kaleye şeklinde oynanıyor. tribünde bir gevşeklik, bir ciddiyetsizlik aklınız durur. herkes makara peşinde. geçen sezon tırnaklarını yiyen adamlar bu sezon birbirinin ensesine şaplak atıyor.
    hal böyle olunca maça konsantre olmak zor. özeti izlemek zorunda kaldım.
    fatih hoca, çağdaş+zan+gülselam+sercan+riera ile maça başladı. şimdi bu konuda bir şey diyemiyorum, yani kim cezalı kim sakat tam bilemediğimden. bu konularda rıdvan’dan farkım yok, soracağım güntekin’inimde yok. ama ujfalusi, melo, selçuk ilk 11 değil ve şaşırtıcı. hoca maçı satmış olmasın(!) (yazar burada kaç maçtır fatih hocanın kendisini arayıp kel kafasına küfür etmemesine güveniyor).
    fatih hoca zamanında demişti de, küfür, hakaret bilmez “elit” basınımız ve sevgili futbolseverler hocaya sallamıştı ya hani “derse almayız, ders veririz”. hah, işte o kapak artık yerine oturdu. trabzon’da rakibi 10 kişi kalınca takımını geri çeken adam da fatih terim, zor durumdaki ankaragücü’ne karşı bu kadroyu çıkaran da fatih terim. rakibe saygıdır bu. bakın bana öğretildiği şekilde “rakibine kaç atabiliyorsan atacaksın profesyonelliği” değildir bu ve bunun yanlışlığının kanıtıdır.
    galatasaray çıkıp ankaragücü’ne 25 tane atsa ne olacak yahu, ne işe yarayacak.
    hoca da rakibiyle alay etmeden, ama elindekileri de akıllıca kullanarak bir kadro çıkardı. mesela riera (ispanya milli), mesela gökhan zan(türk milli), mesela çağdaş (türk milli), mesela sercan(türk milli). bunlara kim itiraz edebilir. bu kapak transfer olmazsa galatasaray bitmiş zannedenlere gelsin. yanlış anlayanlar olursa onlara özel yapım kapak gönderebilirim.
    maç mı? boş verin yahu, oha:) ilk gol komik yahu. top havada, zan ve herkes topu görüyor, zan topun kafasına çarpmasına “izin” veriyor. filim (ben filim yazmak istiyorum, word ısrarla film diye düzeltiyor, sana ne lan) orada kopuyor zaten. sonrası tribünde makara kukara. hiç anlamadığım şekilde taffarel falan filan.
    amma velakin dakikalar 58’i gösterdiğinde maç anlam kazandı. “kümeye kümeye fenerbahçe kümeye”. usta süper eğlenceliydi ya. “kümede kal galatasaray” ha. onursuzca küme düşecek ya da ligde kalacak fenerbahçe. beter olun lan. neyse ya, doğum günümde elimi fenerbahçe’ye bulamayayım:) fakat maçın anlamı benim için buydu.
    son iki maç yazım kısa oldu. elimde değil, takım beni bu yola sürükledi. sanırım seneye siteyi kapatırım. çünkü iş fatih terim’in 2000 galatasaray’ına doğru gidiyor. baba fatih ne diyordu dvdlerden birinde mealen “artık haydi bakalım diyerek maça çıkacak duruma gelmiştik”. fatih kaptan o duruma 4 sene sonunda gelmişti, çomak sokmazlarsa bu defa çok daha çabuk gelecek.
    yazılanlardan ve aslında galatasaray takımının (profesyonel futbol a takım) (olur ya kız basketbol, voleybol falan zannedenler olur) performansı ve sonuçlarından kendilerine kapak olmadığını düşünerek sokaklarda gezinenler vardır. bizi sizi tanıyoruz yavrum, kasmayın rahat yürüyün.

    *
  • 118
    galatasaray taraftarının büyüklük yaparak ankaragücü'nü affettiği ve taraftarı ve futbolcusuna (dikkat yönetimine değil) sahip çıktığı maçtır. başta bana çok itici gelen bu detay tribünde kalbimi yumuşattı. sürü psikolojisi değil insanlık duygularıyla destek verdim. bu sebeple ultraslan'ı belkide yıllar sonra ilk kez tebrik ediyorum.

    ayrıca 58. dakika'ya gelene kadar olağan tribün temposuyla eğlenceli bir şekilde ilerleyen bir maç nasıl bir anda; şiddetli bir gürültüyle, şiddetli bir protestoyla ve taraftarın aylardır dolmuşluğunun etkisiyle şiddetli bir öfke seline dönüşür; bunun da çok güzel bir örneği sergilendi dün. beyaz mendil olayı, fenerbahçe'ye yapılan göndermeler, yönetime verilen mesaj ve lig tv'nin yanlı ve duruşsuz duruşuna koyulan tepki takdire şayandır. bu sebeple de yıllar sonra belki de ikinci kez ultraslan'ı tebrik ediyorum.

    benim için maçtan akılda kalanlar futbolun dışında bunlardı. futbol için ise söylenebilecek birşey zaten yok. zayıf bir ekip ve karşısında as kadroya nazaran zayıf bir galatasaray. eğlenceli ve güzel bir tempoda, kartsız, sakatlıksız ve hatasız bir maç. bunlar da seyirci için yeterli.

    son olarak tekrardan 58. dakikaya dönmek istiyorum. yiğit gökoğlan yerinde olmak isterdim. o sırada ne hissetti. diğer futbolcular arena ve taraftar profili itibariyle, birden çileden çıkan ve ortalığı cehenneme çeviren bir atmosfere çok şahit oldular bu sene. ancak o ilk defa yaşadı bunu. ne hissetti? iyi ki galatasaray'a geldim dedi mi? vay anasını lan dedi mi?
    işte benim için önemli olan bu.

    imkanı olupta maça gelmeyeneler için ise yineliyorum ki; söyleyebileceğim hiçbir şey yok.
  • 120
    albert riera ve yiğit gökoğlan'ın galatasaray formasıyla ilk resmi gollerini attıkları maç. riera'nın golünden önce engin baytar'ın mücadelesi takdire şayandır. zaten engin o sezon boyunca hep yapmıştı bunu. sineğin yağını çıkaran, oyun kilitlendiğinde yoktan pozisyon var eden oyuncu kimliğine sahipti. şimdilerde çok hissediyoruz bu tarz bir oyuncunun eksikliğini.
  • 122
    ali sami yen arenada izlediğim ilk maç olma özelliğiyle benim için ayrı bir maçtı. fatih hocam teknik direktör ben tam karşışında doğu üstten bilet almışım. o bileti hala saklarım bu arada. her golden sonra stadın o az kalabalık halinde yine bir arkadaşımla çok sevinmiştim 4-0 ile biten skora.

    gişelerden girip sanki bir tamamlanmamış gökdelen inşaatındaymışım hissiyle çıkmıştım basamakları. o an kadar heyecanlandığım az şey olmuştur. yanımdaki arkadaş o zaman ultraslan üni'de. sana biraz daha nezih bir yerde maç izleteyim diye daha düşük kalitede ama en azından galatasaray maçında yer bulabilmişti bana. hatta yanımızda 3. bir kişi daha vardı ama o apayrı bir hikaye yazar olursam anlatırım artık.

    önümüzde sabri vardı o zamanlar sağ bekte. kademe hataları, oyuncuların boş alanda yaptıkları, boş koşular, istek, coşku gerçekten statta çok daha güzel anlaşılıyor.

    o zamandan beri başka gittiğim maçlar da oldu tabii ama bu maç benim ilkimdi. ilkler çoğu zaman güzeldir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın