• 303
    sosyal medya,sözlük,televizyondaki yorumcuların tamamı bugün galatasaray'ın çok kötü oynadığından bahsediyor. bana kalırsa ortada tam bir şanssızlık vardı. maç 0-0 iken dahi ben oynanan futboldan çok keyif alıyordum, gol yedik süre ilerledikçe panik arttı ama sahaya o kadar hakimdik ve rakibin alanına yerleşmiştik ki 1 gol yakındı ve 1 gol gelse maç 2-1 3-1 olacaktı. kaleye 21 şut çektik, rakibin 0 kornerine karşı 9 korner kullandık, %72 top ile oynadık ama olmayınca olmuyor , daha ne yapalım ? beşiktaş deplasmanını da atlatmış şekilde 8 haftada ilk kez kaybetttik hele bunları sneijder,podolski formsuzken yaptık, belki stoper ikilimiz henüz oturmamışken yaptık, de jong sakatken yaptık.

    önümüzde zorlu maçlar var. adana deplasmanın ardından başakşehir-fenerbahçe hatta belki bursaspor maçları kolay maçlar değil. fenerbahçe maçı dahil olmak üzere galatasaray bu maçların hepsini kağıt üzerinde favori çıkacaktır.

    ben takımın gittiği yoldan memnunun , oynanan futboldan gerçek manada keyif alıyorum.

    kaybetselerde emeklerine sağlık. elbet ligde kaybedecektik, bunlar olabilir. biz bu futbolumuzu devam ettirdiğimiz sürece kendi evimizde bir daha çok zor kaybederiz.
  • 305
    anca kendime gelebilmeme neden olan maç. trabzonspor işin hücum kısmında iyi kitledi bizi. özellikle sneijder'in üretememesi, podolski'nin takım oyununun içinde yer alamaması, selçuk'un her zamanki gibi sorumluluk almaktan korkması ve bruma'nın kendi yarattığı pozisyonların sonunu getirememesi maçın kaybedilmesi yada gol bulamama nedenlerimizdi. enseyi karartacak bir durum yok ortada ama yine de çok can sıkıcı bir yenilgi oldu rakibin oyun anlayışı sebebiyle.

    maçla ilgili olumlu konuşulacak konular da var. birincisi eren'in bu kadar iyi başladığı sezonda yatışa geçmemesi, ilerde çabalaması adeta yırtınması, top alamayınca kendisi pozisyon yaratmak için sağa sola ve hatta orta sahaya kadar geçmesi çok önemli ve pozitif bir şeydi bence.

    ikincisi de de jong'un oyuna girdikten sonra orta sahamızdaki pas oyununun pozitif anlamda değişmesi ve selçuk'un yaptığı işi kat ve kat daha iyi yapması. hocanın da bundan sonraki maçlarda orta saha ikilisindeki tercihi de jong - tolga olacaktır bence. dünkü performansı görünce selçuk'u tercih etmesi için hiç bir neden kalmadığını düşünüyorum. sinan'ın da biraz gayreti ve sneijder'in daha üretken olmasıyla ibre şampiyonlukta tekrar bize dönecektir. hayırlısı olsun.
  • 306
    takımın hiçbir hücum aksiyonu yok diye eleştirildiği maç. ben bu kadar acımasız olamayacağım kimse kusura bakmasın. trabzonspor gibi yarı sahayı geçme gibi bir amacı olmayan, 10 kişiyle defans yapan bir takıma karşı ancak bu böyle pozisyon bulursunuz. nasıl? karambol yaratarak ve bireysel yeteneklerle.

    bizim maçtan önce 22 ekim 2016 arsenal-middlesbrough(umarım doğrudur) maçını izledim. aynı bizim maç gibi geçti. arsenal bir sürü pozisyon da verdi bizim aksimize. fakat oyunun kontrolünü de hep elinde tuttu.

    ben açıkçası çok büyük falsolar falan görmedim oynadığımız oyunda. yapılması gerekenleri yaptık ama maalesef golü bulamadık bir türlü.

    selçuk yerine de jong girdiğinde ben çok beğendim açıkçası de jong'u. devamlı dikine oynamaya çalıştı ve gayet başarılı da oldu. tolga'nın yanında oynamaya başladığında iki dikine oynayan futbolcuyla daha etkili bir takım olacağımızı düşünüyorum.
  • 308
    bir yerde kaybedecektik bu maç kaybettik. ancak içerde kaybetmemiz kötü oldu. ancak her ne kadar sevsek ve destelesekde gördükki rikerink oyuncu değişikliklerini çok ama çok yanlış yaptı. nigel değişikliğini hiç anlamadım. selçuk ya da wes ten biri mutlaka sahada kalmalıydı. oyun okuması ve müdahale etmesi yanlıştı. umarım ilerleyen süreçte daha dikkatli olur.
  • 310
    maç analizi:
    topa sahip olma oranlarinda gayet iyiyiz ama aklima hep 2012/13 $ampiyonlar ligi yari finalinde barça'nin bayern'i topa sahip olma oranlari ile dövüp fakat bayern'in barça'yi 4-0 gibi farkli bir skorla yendigi maç geliyor.

    riekerink topa sahip olun diyor ama bizmkiler i$i biraz abartiyor. $ut gelmesi gereken yerde $ut gelmeyince veya kilit paslarla ceza sahasindaki (bo$) adam bulu$turulayamayinca topla oynayan galatasaray'in oyunu adeta kabiz bir futbola dönü$üyor. burada sneijder'in sürekli sola kaymasinin da bir rolü var. sevdigi yerlerden $ut atamayinca uzaktan gollerini de izleyemiyoruz. öte yandan klasik beklerin sifira inip orta açtigi bir galatasaray da yok. yani kisacasi galatasaray'in bruma'nin yardirmasi haricinde bir oyun $ablonu yok. topa sahip olmak güzel ama %70 topa sahip olup gol pozisyonuna giremeyen bir galatasaray mi izlemek istersin, yoksa 3-4 pasla çikip bol bol pozisyon kollayan mi?

    sneijder, selçuk ve poldi hücumda daha fazla sorumluluk yüklenmez ise, bu kisir döngü devam edecektir.

    kilit paslar $art ve o paslari atacak oyuncularin daha fazla sorumluluk almasi da. öte yandan $imdiye kadar beklentilerin çok altina kalan sneijder'in de artik elini ta$in altina sokmasi gerekiyor. galatasaray'in tek olayi an itibari ile bruma ve eren. bu adamlarin ki$isel becerileri ile gol gelirse geliyo, yoksa boyuna top çeviriyoruz. göbegi delip geçen, sorumluluk alan futbolcuya ihtiyacimiz var. selçuk melo ikilisi en son bu i$i iyi yapiyordu, melo yok, selçuk ise var ama yok.

    türkiye ligi basit lig. anadolu takimlari büyük takimlara kar$i genelde kapanir, kontralarla 1 gol bulurlar ise tatmin olurlar ve maç boyu yatarlar. bruma gibi adam geçecek bir kanadimiz daha olsaydi i$ farkli olurdu. öte yandan riekerink her maç farkli defans çikartma fantezisinden vazgeçmeli. cavanda ise cavanda, sabri ise sabri. stoperleri ise önümüzdeki 2-3 hafta içinde serdar aziz'in performansina göre artik oturtmali.

    sneijder'i seviyoruz, riekerink'e bey diyoruz ama herkes $apkayi önüne alip dü$ünmeli.

    galiptir bu yolda maglup. yeter ki bir ders çikaralim ve ayni hatalari tekrarlamayalim.

    bu maç benim için tam olarak $udur: (bkz: nazarlık).
  • 311
    üzerinden 2 gün geçti ama etkisi bende halen devam ediyor. arkadaş inanamıyorum ya kendi sahamızda trabzonspor gibi bir takıma 3 puan veriyoruz. üstelik kötü oynuyoruz. rakiplerimizde haftayı galibiyetle kapatıyor. deplasmanda yenilsek anlarım da ben yediremiyorum arkadaş. galatasaray gibi bir takım şampiyonluğa oynuyorsa kendi sahasında trabzonspor gibi sürekli puan kaybı yaşayan takıma puan yada puanlar veremez. kısa ve net söylüyorum bu 3 puanı çok arayacağız. sezon sonunda editleyeceğim zaten.
  • 313
    https://twitter.com/...s/790657625646067712

    mevzuyu uğur demirok özelinden çıkartırsak, yapmış oldukları "trabzon kümeye" tezahüratı ile taktiksel olarak çok büyük yanlış yapmış ve rakibi lüzumsuz yere hırslandırmış olan taraftarın bana göre takımımıza zorluk çıkardığı maç. yani nasıl ki bir maçı taraftar kazandırır, bu maçı da taraftar kaybettirdi dersek çok da yanlış bir şey demiş olmayız.

    uğur %100 haksız ama adam sonuç olarak kızmış işte, ki tatlı su trabzonlusu olarak kendisi bu kadar kızdıysa eminim diğer takım arkadaşları da en az bu kadar gaza gelmiş ve hırs yapmışlardır.

    "trabzon kümeye" dedik de başımız göğe mi erdi yani? adamların yine iyi kötü bir kadroları var, muhakkak ki gaza gelirlerse bir şeyler oynarlar. maç boyunca üçlü çekmek ya da "re re re ra ra ra" tezahüratı yapmak bu kadar mı zor?
  • 314
    kornerlerde orta açmadık adeta ön direkle seviştik. şu topu kaldırmak çok mu zor? hadi dk 75 yorulmuş adam derim anlarım da dk 5'te ön direkte kalan ortalar tabi ki çalışılmış ortalardı. o kadar çalışılmış ki bir tanesi bile çalıştığımız yerden gelmedi.
    hala unutamadığım maç. özellikle içerde puan kaybedilen maçları unutmak namümkün.
  • 316
    eren son dakikada rovesata golunu atsa galibiyetten bile degerli olabilirdi. acayip bir momentum yaratirdi o gol, cok yazik oldu.

    ayrica bu macin diger oynadigimiz maclardan pek farki olmadigini dusunuyorum. top hakimiyetimizi henuz yeterince gol pozisyonuna donusturemiyoruz maclarda. 3. bolgede hem top dolastirma hizimiz dusuk hem de organizasyon eksigimiz cok net. belki de hoca riski minimize etmek icin buna goz yumuyor ancak turkiye liginde sampiyonluk icin daha cok hucum etmek sart.

    trabzon'un onceki maclari cok kotu gecirmesinin nedeni futbol oynamaya calismalariydi. hem agir otesi bir savunmaya sahip olmalari hem de uyumsuz bir takim olmalari yuzunden anadolu takimlari ceza kesiyordu trabzona ve dagiliyorlardi. ancak bu kez kagit uzerinde favori olmadiklari bir macta savunma cizgisini geri cekip kaybetmeyelim seklinde oynadilar ki bu kadronun yapabilecegi sey de bu aslinda. statik oyunumuz onlarin savunmayi asmaya yetmedi malesef.

    bu tip savunmalari asmak icin daha fazla harekete ve kosuya, daha fazla calisilmis hucumlara ihtiyac var. hocanin da artik topa hukmetme felsefesini cok sarsmadan nasil bunu yapabiliriz kismina takimi calistirmasi gerek.
  • 317
    eren'in son dakikada röveşatasının gol olmamasına çokta üzülmediğim maç. çünkü üst üste galibiyetler ve namağlup unvanı, bazı yanlış ve eksiklerin üstünü kapatmaya başlıyordu. yani kısaca çok usta bir şoförün uzun yolda dalgın giderken ihtiyacı olacağı gibi bir uyanışa ihtiyaç vardı.

    riekerink bey hocamızın geldiğinden beri bana göre en önemli özelliği, hemen hemen tüm sorunları saptaması ve maksimum fayda sağlayacak çözümler getirmesiydi. transfer sezonunda da eksikleri bulup, doğru çözümler ürettiğini söyleyebiliriz.

    hocanın galatasaray'a oynatmak istediği futbolda bana kalırsa şampiyonluk getirebilecek ve büyük takıma yakışır bir futbol. yani mentalite konusunda da sıkıntı yok. ancak, oynadığımız futbolda giriş mevcut, gelişme bazen aksasa da mevcut ama sonuç çoğunlukla ulaşılmış görünse de yeterli düzeyde değil. (zeki ve başarılı bir öğrencinin kompozisyon konusunu çok iyi anlayıp, süper giriş yapıp, gelişmeyi de fena yapmayıp, sonucunu tam yapamaması gibi.)

    anlatmak istediğim; çıkardığı kadrolar, maça hazırlanış, oyunculardan verim alma, yüksek topla oynama ve pas yüzdesi ile bence en önemlisi bilinçli bir pres yapılması bir sistem oturuyor diye düşünmemiz açısından çok olumlu. ancak, daha ne olsun diyecek kadar saydığım övgüye rağmen, takımın bir maçta pozisyona girdiği rakamlar çok az. onca koşmaya, mücadeleye, baskıya, pasa göre sonuç çok düşük ve sadece özetlere bile baksanız zaten anlaşılıyor bu durum.

    kısacası, eren'in röveşatısı bize galatasaray'ın son dakikada bile gol atacağını tekrar göstermesi açısından olumlu ama en net pozisyonun 90+5'te görülüyor olmasından dolayı olumsuz. bu sebeple, bu mağlubiyetin takımı ileri itmesi açısından ve hocanın en önemli özelliği olan analiz ve çözüm becerisiyle takımın daha yaratıcı olacağından eminim.

    riekerink'in zaten bu maç sonunda basın toplantısında ne kadar düştüğünüz değil, düştükten sonra kalktığınız önemlidir gibi bir cümle kurması, tek başına umut verici bir durum.
  • 318
    yenilgiye moralimin sandığımdan daha çok bozulduğu maç...

    bebek babası olduğumdan mütevellit son zamanlarda pek yazamadım sözlüğe... geceleri uyku saatleri bir hayli düşüyor, gündüzleri iş, eve gelip gözlerin kapanmasına engel olamamak falan derken haliyle bu maça ilişkin yorumlarımı yazma fırsatı bulamadım.

    öncelikle;

    galatasaray'ın oyun olarak bundan önceki 7 haftadan ve yaz kampı stratejisinden değişen bir şey yok, bunu sanıyorum hepimiz net olarak fark etmiş durumdayız. ligde ilk mağlubiyetimizi, bize karşı gram top oynamayan trabzonspor'dan almış durumdayız, buna üzülmek mi lazım sevinmek mi bilemiyorum. trabzonspor'dan önceki 7 rakibimiz de trabzonspor'dan çok daha iyi oyunlar oynayarak ya kaybettiler ya berabere kaldılar bizimle.

    maçın baştan sona üstünlüğü galatasaray'daydı. şu trabzonspor'un galatasaray'dan gol yememiş olması mucizevi bir olay. ancak bu galatasaray'ın çok atak yapmasından değil, rakibin cidden ezilmiş olmasından söylediğim bir şey. yani galatasaray çok iyi oynadığı için değil, şu trabzon'un cidden galatasaray'dan 4-5 yiyecek nitelikte oyun oynamasından kaynaklı.

    evet, trabzonspor sahaya futbol namına en ufak bir şey koymadı. siz bakmayın ersun yanal'ın "stratejimiz buydu" söylemlerine.

    burada ortaya ne çıkıyor?

    mutlak bir gerçek; galatasaray ligin en iyi top tutan ve top dolaştıran, sistemsel olarak en dominant ve stabil ekibi durumunda. ancak 2 büyük eksikliğimiz var çözülmesi gereken, mutlak çözülmesi gereken problemlerimiz:

    1- galatasaray stoperi ve geri hattı aşırı kırılgan ve önde oynamak zorunda olduğu için maç boyunca 1-2 hata bile yapsa gollük pozisyona dönüşüyor maalesef. bunu çözebilir miyiz? süratli ve zeki bir stoperle evet. ama cidden çok büyük problem. adamların 1 kere gelip 1 gol atıp maç kazanması cidden sinir bozucu,

    2- galatasaray'ın ayağında top tutmasına rağmen rakip kaleye gitmekte hak ettiği yüzdeyi bir türlü yakalayamaması. öncelikle şu eren derdiyok'a topu şişirmeyi nasıl çözeceğizi tartışmalıyız.

    adam uzun ve kalıplı. 3 seçeneğin var;

    - kanattaki oyuncuların çizgiye inip orta açması - oyuncularımız buna müsait, ancak rakipler çok kapandığından sağlıklı orta yapamıyoruz,

    - kanat ya da beklerin "derinlemesine orta" dediğimiz, çizgiye inmeksizin, çaprazdan sert ortalar çıkarması, takımda bunu maalesef bir tek sabri yapıyor, onun yaptıkları bile tehlike yaratıyor, carole, bruma, yasin, sneijder bunu daha çok denese kesinlikle çok büyük fayda sağlayacak, bu çapraz derin ortalar eren'i bulmasa bile uzaklaştırılmaya çalışılırken ceza sahası dışında bekleyen şutörlere fırsat yaratır,

    - son olarak ortanın ortasına yakın oyuncuların topu eren'e yüksekten kaldırmaları, eren'in uzun boyu ve fiziğini kullanarak bu topları çevresindekilere servis etmesi. tolga bu tip topları atamıyor, selçuk ve sneijder bunu iyi yapan adamlar ama denemiyorlar, bir de tabi eren'in indirdiği topa vuracak adam lazım ki bu da podolski, bu sebeple oyun sistemimizi baştan tasarlamamız ve poldi'li bir 4-4-2'yi gündeme almamız gerekecek.

    yani galatasaray'ın kısır gol döngüsünü (bize göre kısır, gol atıyoruz, attık evet, ancak ortalama %70 topa sahip olmayla oynayan bir takım için cidden düşük skor niteliğimiz ve pozisyon zenginliğimiz var, bu artmalı...) kırmak için çözüm üretmesi şart.

    eğer hücumdaki bu kısırlığı düzeltebilirsek, takımın toplu hücumu, rakip akın sayısını da kritik düzeyde azaltacaktır, bu sebeple öncelikle bu sorun çözülmeli, stoper sorunu mevcut imkanlarda yapılabilecek çok bir şey olmadığı için ertelenmelidir.
  • 321
    kazanmayı hak etmediğimiz maç. ama kaybetmeyi de hak etmemiştik. aradan zaman geçince millet unuttu galiba. bu maçta eren'in tamamen kişisel çabasıyla ürettiği röveşatası dışında gole yaklaştığımız bir an yoktu yav.

    kaybetmemeliydik, hesapta olmayan bir mağlubiyetti vs diyenleri anlarım da, dünyaları kaçırdık, nasıl yenildik inanamıyorum falan demeyin bu maçla ilgili. orta sahada 750 pas yapıp ceza sahasına adam akıllı giremediğimiz maçların atasıdır bu maç.
  • 323
    arenada gittigim ilk macti.o gun, heyecandan uyayamamamdan mutevellit, sabah 8 gibi kartal sahilden cift katli otobuslere binip, boynumda galatasaray atkisi ile bagdat caddesi'nden kadikoy'e varmistim.maca gidecegim arkadasla, saat 10 gibi sahilden vapurla karakoy'e gitmistik ve tunel'e binerek istiklal'e cikmistik.istiklal'den de, gezi parkina yurumustuk ve taksim metro cikisindaki abimizden, cayimizi ve kahvemizi alarak, zaman gecirmistik.aksama dogru taksim'den metroyla stada gittik, mac oncesi kofte ekmegimizi yedik, sanayi mahallesi'nin oradaki tekel'den biralarimizi aldik, ictik.ustune direkt maca girdik.su ana kadar anlattiklarimin hepsi, mac oncesi rituellerimiz oldu, sadece o arkadasimin yanina bir arkadasim daha eklenirdi bazen, 3 kisi giderdik ki, lise 1'den beri arkadaslarimdi onlar, o yuzden 6-7 yillik bir doslugumuz vardi, yani bu yaptiklarimiz daha eglenceli gecti, geciyor ve gececek.
    ha mac noldu derseniz, lionel carole ve luis pedro cavanda adli, hala adlarini bile anmak istemedigim 2 bekimiz,adlarina yakisir bir performans sergileyerek, tum tribunleri kufrettirip, cildirttilar.eren derdiyok'un rovesatasi da 90 arti'da ust direkten dondu, erken bir kontra atak'la golu bulan trabzonspor'un kalecisi onur kivrak, yaklasik 80 dakika felan her autu suyundan bir yudum alip, gerilip, biraz bekleyip kullandi.1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maci'nda da, macin basindan itibaren, belki de gecen senenin hirsiyla, butun tribunlerle beraber,macin basindan beri onur kivrak'a baski yaptik.tabii o macta tepkilerden, burak yilmaz ve eliyle alninin terini siliyormus gibi kartal pencesi yapan olcay sahan; ayrica trabzon deplasman tribunu nasibini aldi ve"ne guzel de oluyor,ooh ooh trabzon'a ...",adli bestemiz esliginde, maci bitirdik(juraj kucka'nin attigi yilin goluyle biraz diken uzerinde bitirdik maci ama nese..)
  • 324
    17. dakikada dam doy mudur, ndoy mudur, ne s.kim olduğu belli olmayan ve ülkede kaldığı birkaç senede tek fonksiyonu galatasaray'a gol atmak olan oyuncunuzun ofsaytten attığı golle galip gelmek ne kadar tatlıydı değil mi çok sevgili adalet seviciler, değil mi sn. ahmet ağaoğlu? sahi o gece yataklarına ağlayarak giden galatasaray'lı çocukların ne önemi var, önemli olan sizin çocuklarınızın mutlu olması değil mi adaletini sevdiklerim?
App Store'dan indirin Google Play'den alın