317
eren'in son dakikada röveşatasının gol olmamasına çokta üzülmediğim maç. çünkü üst üste galibiyetler ve namağlup unvanı, bazı yanlış ve eksiklerin üstünü kapatmaya başlıyordu. yani kısaca çok usta bir şoförün uzun yolda dalgın giderken ihtiyacı olacağı gibi bir uyanışa ihtiyaç vardı.
riekerink bey hocamızın geldiğinden beri bana göre en önemli özelliği, hemen hemen tüm sorunları saptaması ve maksimum fayda sağlayacak çözümler getirmesiydi. transfer sezonunda da eksikleri bulup, doğru çözümler ürettiğini söyleyebiliriz.
hocanın galatasaray'a oynatmak istediği futbolda bana kalırsa şampiyonluk getirebilecek ve büyük takıma yakışır bir futbol. yani mentalite konusunda da sıkıntı yok. ancak, oynadığımız futbolda giriş mevcut, gelişme bazen aksasa da mevcut ama sonuç çoğunlukla ulaşılmış görünse de yeterli düzeyde değil. (zeki ve başarılı bir öğrencinin kompozisyon konusunu çok iyi anlayıp, süper giriş yapıp, gelişmeyi de fena yapmayıp, sonucunu tam yapamaması gibi.)
anlatmak istediğim; çıkardığı kadrolar, maça hazırlanış, oyunculardan verim alma, yüksek topla oynama ve pas yüzdesi ile bence en önemlisi bilinçli bir pres yapılması bir sistem oturuyor diye düşünmemiz açısından çok olumlu. ancak, daha ne olsun diyecek kadar saydığım övgüye rağmen, takımın bir maçta pozisyona girdiği rakamlar çok az. onca koşmaya, mücadeleye, baskıya, pasa göre sonuç çok düşük ve sadece özetlere bile baksanız zaten anlaşılıyor bu durum.
kısacası, eren'in röveşatısı bize galatasaray'ın son dakikada bile gol atacağını tekrar göstermesi açısından olumlu ama en net pozisyonun 90+5'te görülüyor olmasından dolayı olumsuz. bu sebeple, bu mağlubiyetin takımı ileri itmesi açısından ve hocanın en önemli özelliği olan analiz ve çözüm becerisiyle takımın daha yaratıcı olacağından eminim.
riekerink'in zaten bu maç sonunda basın toplantısında ne kadar düştüğünüz değil, düştükten sonra kalktığınız önemlidir gibi bir cümle kurması, tek başına umut verici bir durum.
riekerink bey hocamızın geldiğinden beri bana göre en önemli özelliği, hemen hemen tüm sorunları saptaması ve maksimum fayda sağlayacak çözümler getirmesiydi. transfer sezonunda da eksikleri bulup, doğru çözümler ürettiğini söyleyebiliriz.
hocanın galatasaray'a oynatmak istediği futbolda bana kalırsa şampiyonluk getirebilecek ve büyük takıma yakışır bir futbol. yani mentalite konusunda da sıkıntı yok. ancak, oynadığımız futbolda giriş mevcut, gelişme bazen aksasa da mevcut ama sonuç çoğunlukla ulaşılmış görünse de yeterli düzeyde değil. (zeki ve başarılı bir öğrencinin kompozisyon konusunu çok iyi anlayıp, süper giriş yapıp, gelişmeyi de fena yapmayıp, sonucunu tam yapamaması gibi.)
anlatmak istediğim; çıkardığı kadrolar, maça hazırlanış, oyunculardan verim alma, yüksek topla oynama ve pas yüzdesi ile bence en önemlisi bilinçli bir pres yapılması bir sistem oturuyor diye düşünmemiz açısından çok olumlu. ancak, daha ne olsun diyecek kadar saydığım övgüye rağmen, takımın bir maçta pozisyona girdiği rakamlar çok az. onca koşmaya, mücadeleye, baskıya, pasa göre sonuç çok düşük ve sadece özetlere bile baksanız zaten anlaşılıyor bu durum.
kısacası, eren'in röveşatısı bize galatasaray'ın son dakikada bile gol atacağını tekrar göstermesi açısından olumlu ama en net pozisyonun 90+5'te görülüyor olmasından dolayı olumsuz. bu sebeple, bu mağlubiyetin takımı ileri itmesi açısından ve hocanın en önemli özelliği olan analiz ve çözüm becerisiyle takımın daha yaratıcı olacağından eminim.
riekerink'in zaten bu maç sonunda basın toplantısında ne kadar düştüğünüz değil, düştükten sonra kalktığınız önemlidir gibi bir cümle kurması, tek başına umut verici bir durum.