• 401
    fernando reges'in sevilla'ya transferi, bizim için hayati öneme sahip merkez orta sahaya çok yerinde ve nokta atışı olması gereken 2 transfer yapma zorunluluğumuz doğdu.

    bütçe yaratmak için hepimizin ilk aklına gelen diagne'nin satışıydı fakat kendisi olur da takımda kalırsa, ya belhanda gidecek ki bu da orta sahamızın tamamen değişmesi demek, ya da marcao-luyindama ikilisinde olduğu gibi scout transferi yaparak daha cüzi rakamlara orta sahamızı kuracağız.

    transfer döneminin başından bugüne kadar yaptıklarımız gelecek için fazlasıyla umut verici fakat geçen seneki başarılarımızın üstüne koymak istiyorsak orta sahayı da ayağı düzgün, mücadeleci, dinamik ve oyunu iki yönlü oynayabilen 2 adamla doldurmamız gerek. kaldı ki lig şampiyonluğu bizim için olmazsa olmaz ve şampiyonluk yolunda da orta sahan kadar konuşuyorsun.
  • 402
    fernando ve valentine’in ayrılmalarıyla:
    1. defansif orta sahamız yedeksiz şekilde donk’a kaldı ve hala merkez orta sahamız yok.
    2. defansın solundaki tek oyuncumuz marcao kaldı. adam cezalı olsa ya da sakatlansa yedek yok.
    bu satmadan alma olayı çok sevimsiz gerçekten.
    ihtiyaç listemiz:
    1. defansif orta saha
    2. merkez orta saha
    3. yedek orta saha
    4. yedek stoper
  • 406
    süleyman rodop'un direkt olarak kulüp yöneticilerinden aldığı bilgiye göre -5.250.000'da olduğumuz dönem.

    luyindama 5 ve ozornwafor 0.3 ile eksi haneye yazılırken, recep gül'den elde ettiğimiz az miktar farkı 5.250 yapmış durumda.

    ispanyol basınına göre fernando'nun satış fiyatı 4m. buna göre hala -1.250 de olacağız. olay dönüp dolaşıp diagne'nin satışına gelecek başka çare yok.
  • 409
    altyapısından yusuf yazıcı ve abdülkadir ömür gibi yıldızları, uğurcan çakır ve hüseyin türkmen gibi yıldız adaylarını çıkarmış olan trabzonspor, bu transfer döneminde ciddi bir mali kriz içinde olmasına rağmen salih kavrazlı, atakan gündüz, taha tunç ve fıratcan üzüm gibi genç oyuncular transfer etti. "transfer komitemiz bu oyuncuları almadığına göre bir bildikleri vardır" diye düşünüp trabzon'a hayırlı olsun demekten başka bir şey elimizden gelmiyor, bu oyuncuların galatasaray altyapısındaki meslektaşlarından daha iyi olup olmayacağını da zaman gösterecek. fakat birçok insanın "büyük potansiyel" olarak nitelendirdiği 2002 doğumlu salih kavrazlı veya transfer edilen diğer bir oyuncu yakın zamanda parlarsa trabzonspor çok büyük kazanç elde edecek.

    peki bu transfer döneminde galatasaray ne yapıyor? galatasaray elindeki yıldız adayları olan atalay babacan ve abdüssamed karnuçu ile sözleşme yenilemeyi hala başaramadı. bu oyuncularla sözleşme yenilemediği gibi, bu oyuncuların yerine altyapı için herhangi bir transfer de yapmadı. bununla da kalmadı, altyapıya doğru düzgün bir stoper alamadığı için 1.80 boyundaki gökay güney'i bir sezon boyunca mecburiyetten stoper oynattı. şimdi gökay'ı stoper oynatmaya kalksak hava topu zaafiyeti yaşayacak, önlibero oynatmaya kalksak tecrübe eksikliğinden dolayı sudan çıkmış balığa dönecek. umarım aksi gerçekleşir ama gökay kötü oynarsa ipe çekilen de yine o olacak.

    altyapıdan çıkan oyuncularımızın fiziksel durumu içler acısı, gelecek vaat eden oyuncular sözleşme uzatmaya yanaşmıyor, gelecek vaat eden diğer adamları da transfer etmiyoruz. tutturmuşuz bir "altyapımız çok iyi" geyiği, çok sıkışırsak "en azından fener'den iyiyiz ya heh heh" deyip avunuyoruz. böyle bir saçma dönem işte.
  • 411
    şu an kadromuzda 2 tane orta saha, diagne ve kostas'ın gideceğini varsayarsak iki tane forvet kesin olarak almamız gerekiyor. bütçeye göre de stoper, ortasaha ve kanat forvet olarak yerli oyuncu alabiliriz.

    fatih terim'in bir açıklaması vardı. dönüşüm için ocak ve temmuz aylarını beklemeliyiz şeklinde. ocak ayında marcao ve luyindama gibi iyi stoperleri kadromuza kattık.

    açıkçası bu transfer döneminde ortasaha ve forvete alacağımız isimlerin tıpkı ocak ayında olduğu gibi scout transferi olacağını düşünüyorum. aslında bunun olması demek gelecek yıllarda bizim transfer bütçesi olarak da rahatlamamız demek. şöyle ki şu anda mevcut kadromuz gidenler olmazsa şu şekilde olacak.

    muslera,linnes,marcao,luyindama,nagatomo,transfer,transfer,belhanda,feghouli.babel,transfer.

    ilk 11'e yapacağımız 3 tane nokta scout transferi bizi hem başarıya götürür hem de gelecek senelerde transfer gelirlerinde elimizin güçlenmesine sebep olur. neredeyse 8 tane iyi derecede satılabilir oyuncumuz olacak ilk 11 de. bu da ilerleyen yıllarda scout çarkının kendi kendine dönmesine yeterli olacaktır.

    o yüzden bu dönemde hiç aceleci olmamamız gerekiyor. evet herkes bir an önce kadroya katılsınlar ümidi taşıyor ama çok kritik 3 nokta transfer bizi bambaşka seviyelere getirecektir.
  • 412
    mevcut yonetim ile gecmis donem tecrubelerimize istinaden oldukca korktucu gecen donem;
    - su an farkedilmiyor olsa da zaten eksik olan takımın orta sahası su an yok; on liberoda 1,5 yıl once bu sozlukte kendisi bir kufur edilmeyen donk ve ne yaparsa yapsın elestirilen belhanda haricinde oyuncu kalmadı, (selcuk haric)
    - forvette birisi bitik otesi kostas digeri takımla ve taraftarla bagı tamamen kopmus bir diagne var,
    - defansın ortasındaki iki saglam ama tek bir elle tutulur yedekleri yok,

    su an gorunen diagnenin satısı bekleniyor fakat bu yonetimin basardıgı bir satıs yok su ana kadar sadece piyasası olan adamları ortalama fiyatlara gonderdiler. piyasasını elimizle bitirdigimiz bir adamı nasıl satarlar gorecegiz
    b planlarını olmadıgını iki transfer doneminde gorduk en son alamadık ne yapalım diyebiliyorlar

    son gunlere geldikce diagnenin satıs fiyatı dusecek bizim almak istediklerimizin fiyatı artacak. umuyorum ismi gecenler dısında tsl disinda da bir portfoyumuz vardır ve agustos gelmeden eksikler tamamlanmıs olur
  • 413
    banega işi patladı gibi. kostas da kalacak muhtemelen. o yüzden bir an önce 2 tane as orta saha ve 1 tane forvet almamız şart. bunun için de diagne'nin gitmesi gerekiyor. diagne'den gelecek para yetecek mi peki bu 3 transfere? 2 tanesi kiralık olursa belki. ya da 1 tane net oyuncu 1 tane genç oyuncu alacağız. doğru oyuncuyu aldıktan sonra sorun yok. genç ya da yaşlı fark etmez. yeter ki doğru oyuncu olsun. ama ben orta saha ve forvet oyuncusunun mutlaka tecrübeli ve olması gerektiğini düşünüyorum. yaş değil ama saha tecrübesi, üst düzey futbol oynama tecrübesi olmalı. diğer orta saha genç olabilir.
  • 414
    ilk 11 için en az 3, kulübeye de yine en az 3 transfer yapmamızın şart olduğu dönemdir.

    ilk 11'e 6 ve 8 numara ve babel'in kullanılacağı alana göre kanat yahut forvet almamız gerekiyor. ben hem onyekuru'nun kiralanıp hem de üstüne bir forvet alınacağını sanmıyorum. birinden biri yapılır. yani onyekuru kiralanırsa forvet alınmaz bence. ya da forvet alırsak onyekuru defteri kapanmış demektir.

    kulübeye de stoper, merkez orta saha ve olursa bir kaleci gerekiyor. özellikle bu 3'ü yerli olmak zorunda. bursalı okan kocuk, eskişehirli mehmet özcan ve gençlerbirliğili mert çetin ile bu ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz. toplasan 3 milyon euro'yu geçmez bunlar.

    geriye de yukarda bahsettigim 3 takviye kalıyor. fernando 4,5'a gitti. haberler doğruysa yunus'u da bu bedellere satıp üzerine de mariano, toplamda bir 10 milyon euro bakiyemiz birikir. bunun 4.1'ini luyindama ve ozornwafor için kullanacağız. kalan yaklaşık 6 milyon euro yetmeyecektir. dolayısıyla diagne'nin satılması elzem. en az 12-13 kağıt getirse o zaman is değişir eksikler kapanır.

    kapanır dediğim, ligi baz alıyorum. avrupa'da hiçbir beklentim yok. cl'de 3. olup avrupa liginde 1-2 tur atsak yeterli benim için. realist bakıldığında durum bu zaten.
  • 416
    tam bir garabete sahne olan dönemdir. bir menajerlik şirketi elindeki futbolcuları sırayla büyük kulüplere öneriyor, bu kulüplerin ortaklaşa ilgilendiği futbolcular olursa da medyaya malzeme çıkıyor. üstüne üstlük futbolcu kalmamış gibi, ülkemizde geçmişte oynamış olan futbolcuları da rakibine çalım atma mantığı ile transfer etmeye çalışıyorlar. ya kulüp yöneticileri bu işten haz alıyorlar ya da birileri kulüplerden transfer adı altında çıkacak paranın yönünü belirlemek için her şeyi yapıyor. abi ne demek ndiaye, rodriguez, onyekuru gibi adamların fenerle anılması? ya da josef de souza'nin bizimle anılması, bir sacmaliktir sürüp gidiyor.
  • 417
    basında çıkan haberlerin hiçbirine inanmadığım sezon. muhtemelen habersizlikten ne yazacaklarını şaşırdılar.

    dönüyor dolaşıyor josef, mensah, bilmem kim. yani dünyada hiç futbolcu kalmamış gibi süper ligde kimi tanıyorlarsa o takımdan o takıma döndürüp duruyorlar.

    yok eğer bu isimler gerçekse o zaman tam bir felaket. tam scouting biraz işlemeye başladı, bir yola girdik derken yine en başa dönmüş oluruz.

    yani artık şu türk takımları ile transfer işine girmenin zarardan başka bir şey olmadığını öğrenemediysek yuh bize. yahu dünyada topçu mu kalmadı? çıkın bir etrafa bakın.

    ben yine de bu haberlerin yalan olduğuna inanıyorum. girdiğimiz doğru yoldan geri adım atmayız, atmamalıyız.

    ama yönetimin uzman transfer komitesi oluşturmamadaki ısrarı, bunu sorun olarak görmemesi artık bizi zorluyor.
  • 418
    "ucuz oyuncu alalım, genç oyuncu alalım" mantığının bizim için geçerli olmadığı sezondur. yurtdışında ucuz, yetenekli ve gelecek vaat eden futbolcuların bonservisleri çift hanelerde. genk dediğimiz takım, ianis hagi için 10 milyon € bonservis verdi. ianis hagi için. gheorghe hagi değil. oğlu için. daha hiçbir şey ispatlamamış, genç bir rumen oyuncu için. bunu biz yapsak ortalık yıkılır. ben açıkçası fatih terim'in bir video da bu konu hakkında çekmesini istiyorum. kibarca "sevgili arkadaşlar, sizin güttüğünüz koyun kadar benim öptüğüm çoban var" demeli bence hoca. çünkü herkes bol keseden fikir belirtiyor. elbette fikir belirtmek serbest. ama bazen fikirlerin temeli post-truth durumlara dayanıyor.

    çift haneli ya da en azından 6-7 milyon €'lara yapamadığın scouting artık scouting değil. daha doğrusu ilk 11 için değil. bu tip oyuncuları altyapıya alacaksın. 4-5 tane. orada 1 sene oynatıp bakacaksın. iyi olanı da kadroya alacaksın.

    yoksa 1-2 milyon € bile vermekten imtina edip aldığın genç oyuncuyu, hele hele yabancı sınırı varken, kadron hala eksikken alırsan burada lime lime ederler. hayal kuruyor herkes. bruma, henry hatta marcao ve luyindama bile; bu adamlar için neler denmedi ki? hala deniyor. 2-3 maç kaybedelim marcao ve luyindama için yine servetler havada uçuşacak.

    genç oyuncu konusunda çok gereksiz bir ısrar var. bir takımın 11'i için 3 bilemediniz 4 genç oyuncu koyabilirsiniz. gerisini yapamazsınız. bunu yapan örnek çok az. onlar da al-sat yapmıyorlar. altyapıdan oyuncu koyuyorlar. kulübün, ülkenin, sistemin yapısına adapte edip; iyi olanı sahaya sürüyorlar. yani orada sadece transfer sürecinde değil aynı zamanda kadroya seçilim sürecinde de bir eleme oluyor. elenenleri biz hiç görmüyoruz. başarılı olanları görüyoruz ve zannediyoruz ki genç oyuncu alınca başarılı olacak. bunun garantisi yok. oranı oldukça düşük hatta.

    scouting'in sadece genç oyuncu avcılığı olarak dillendirilmesi ya bilgisizlik ya da biraz konuyu saptırmak diye düşünüyorum. evet, scoutlar genç oyuncu takip eder. ama scouting işi "doğru oyuncu"yu bulma işidir. takımın neye ihtiyacı var? ne kadar parası var? ne kadar sabrı var? beklentisi ne?bahsedilen oyuncu(lar) bu beklentilere ne kadar uyuyor? yani burada genç oyuncu sadece bir beklenti olabilir. bu yüzden buna scouting yerine genç oyuncu fetişizmi diyorum ben. dünyanın en muhteşem scoutları bile genç oyuncu konusunda bu kadar obsesif değildir muhtemelen.

    scouting'in işi işlenmemiş adamı bulmak değildir. teknik heyet kendisinden işlenmemiş adam bulmasını isterse bu konuda bir çalışma yapar. ancak scouting'i genç oyuncu avcılığına indirgemek fazlaca haksızlıktır.

    ben hep aynı şeyi söylüyorum: doğru oyuncuya doğru para verilmelidir. oyuncunun gençliği, yaşlılığı bunlar hep afaki konular. doğru oyuncuya doğru bonservis, doğru yıllık ücret verir, üstüne de doğru düzgün bir sözleşme yaparsanız çoğunlukla zarar etmezsiniz. yani araştırmanız gereken oyuncunun yaşı değil takımınızın ihtiyaçları, mali gücü ve oyuncunun bu ihtiyaçlara ne kadar cevap vereceği, bunun karşılığında ne kadar ücret isteyeceğidir. tekrar ediyorum burada oyuncunun ismi, yaşı, milliyeti vb. gibi konuların hiçbir önemi yok. doğru oyuncuyu bulduysanız, doğru ücreti verdiyseniz ve sözleşmesini doğru şekilde yaptıysanız hiçbir sorun yoktur.

    işte scouting burada devreye giriyor. yukarıda da bahsettim. scouting, doğru oyuncuyu bulma işidir. sadece yetenek olarak değil, ücret, yaşam tarzı, insani ilişkileri, gelecek beklentileri vb. gibi konularda, kulübün ihtiyacı olan oyuncuyu bulma işidir.

    bu konuda çok mu doğru işler yapıyoruz? bu ayrı bir tartışma konusu. doğrular da var, yanlışlar da. ama gerçeklerden sapmış değiliz. kim ne ders desin, galatasaray, fenerbahçe ya da beşiktaş gibi kulüplerin "biz 5 sene genç oyuncu alacağız, düşük maliyetle takım kuracağız ve oyuncu satacağız" deme şansı yoktur. yoktur yani. "ama olsundu" demenin de bir manası yok. uzun uzun bunun nedenlerini sosyo-kültürel yapıdan tutup da türk lirasının değerine kadar geniş bir skalada anlatabilirim. ama gerek de yok bana göre.
  • 419
    (bkz: #2700049)

    ihtiyaç listemize fernando'nun gidişiyle 6 numaranın da eklendiği transfer dönemi.

    4.5m, 2 sene yararlandığımız, 32 yaşında ve de sözleşmesinin son senesinde olan bir oyuncu için oldukça makul bir para; tabii gönül isterdi 5.5m olsun 6.5 olsun 7.5m olsun ama maalesef bu şartlarda bir transferi hiçbir ispanyol kulübü o meblağlara yapmaz, yapacak başka ülkelerin takımları var tabii ama sanırım bizim oralarla pek bağlantımız yok ya da oyuncunun tercihi o yönde değil.

    ayrıca çok sık görüyorum fernando'nun bize 2 senelik maliyetini, sattığımız fiyatla kıyaslayıp zararda olduğumuz yazılıyor çiziliyor... öncelikle amortisman denen bir şey var; sonuçta biz bu adamı aldık, kendisinden faydalandık... o da bir yandan yaşlandı, sakatlandı, düştü - kalktı vb. şimdi de elimizden çıkarıyoruz, araba gibi bir nevi km'si ilerledi... özetle arada fark olması gayet normal sonuçta artık kariyerinin son döneminlerine girmiş bir futbolcudan bahsediyoruz 3'e 5'e bakmanın çok da gereği yok.
  • 422
    bir şey olsa da 2 gün sonra tüm transferler bitti deseler. en sevmediğim söz ise “galatasaray’da transfer bitmez.”
    kardeş transfer bitsin ya niye bitmesin? transfer bitsin de gözlem bitmesin mesela.
    yazılacak çok şey var ama malum daha transferler bitmediği için biraz daha bekleyeceğim dönemdir.
    ben hocaya da yönetime de güveniyorum, takımımız için en iyi, finans olarak en iyi oyuncuları alacaklardır.
  • 423
    geç kaldığımızı düşündüğüm dönem.

    babel dışında ilk 11 için hamle yapamadığımız gibi üstüne fernando’yu da sevilla’ya verdik. fernando’dan gelen luyindama’nın kalan bonservisine gitti sanırım. al sat durumunda dengede gibiyiz. nasıl kaynak yaratıp kalan eksikleri çözeceğiz bilmiyorum.

    6 numara yok, 8 numara yok (alternatifi bile yok içi geçmiş selçuk’u saymazsak), diagne ile olmayacak ama onun durumu da belli değil. stoper yedeğimiz yok.

    diagne satılırsa hem forvet hem iki orta(6,8) nasıl alacağız bilmiyorum. belki onyekuru tekrar kiralanır babel forvete çekilir. kafamın karışık olduğu dönem. *
  • 425
    mümkün olduğunca kiralık futbolcudan yana takdir kullanılmaması gerektiğine inandığım transfer dönemi.

    bunu 2018/19 transfer döneminde de yazmıştım.

    özellikle bizim durumumuzda, yani uefa ile al sat dengesi anlaşması yapan takımlar için kiralık futbolcu transferi risk oluyor. bana kalırsa defolu bir transfer türü.

    neden?

    mesela 2018/19 sezonuna girerken kadromuza premier league'den iki kiralık futbolcu kattık. ilk etapta ndiaye orta sahamızda ilk on bir olarak görülürken, onyekuru rotasyonda kullanılacak futbolcu olarak görülüyordu. rodrigues'in devre arasında gitmesinden sonra ilk on bire yerleşti. sezon sonuna geldiğimizde, takımımıza iyisiyle kötüsüyle verdikleriyle takımlarına geri döndüler.

    biz sezona, bu oyunculardan hiçbir kaynak kazanamadık doğal olarak. karşılığında (belki şampiyonluğa katkılarından bahsedilebilir ama al sat dengesinde diğer sezonu konuşuyoruz şimdilik) 2 transfer yapmak zorunluluğu doğdu.

    yani bu 2 boşluğu doldurmak için 1 futbolcu satmak zorundayız. ki futbolcu da büyük ihtimal yine ilk on birinizden olacak. kısacası sezona 3 transfer (4 hamle: 1 futbolcu satışı ki o da yeterli olursa ve 3 futbolcu alımı) ile başlamanız garanti.

    tabii ki, futbolcu satışı gerçekleştirmeden transfer yapabilirsiniz. bonservisi elinde olan futbolculara yönelerek. ryan babel örneğinde olduğu gibi.

    bunun dezavantajı ne peki? bonservisi elinde olan futbolcular, özellikle türkiye süper ligine geleceklerse yaşları biraz fazla oluyor, ve son sözleşmelerini kovalıyorlar. yani takımınızın yaşı yükselmiş oluyor. bu günümüzde pek önemli değil. fakat bu futbolculardan da parasal bir kaynak alabileceğiniz şüpheli.

    oysa hem kiralık futbolculara hem de bonservisi elinde olan futbolculara kaynak harcıyorsunuz. hem parasal hem de zamansal olarak. özellikle sizin oyuncunuz olmayan bir futbolcuya harcadığınız 1 sezon hele al sat dengesinde çok önemli.

    diyebilirsiniz ki anlaşmanın 1 senesini kazasız belasız atlatıyorsun işte. doğru. peki anlaşma bittiğinde ne olacak? elimizde herhangi bir kaynağımız kalacak mı? yoksa anlaşmayı atlattığımıza göre istediğimiz kadar harcarız raconunun gereğini mi yapacağız?

    mesela şu an orta sahamız boş. ndiaye kiralıktı takımına döndü. fernando'yu sattık. ve hâlâ eksideyiz. 1 oyuncu daha satmak zorundayız, bu iki futbolcunun yerini doldurmak için. ki sattığımız futbolcunun yerini doldurmak zorunda kalmamız da cabası.

    ve bu her sezon sonunda aritmatik olarak artacak.

    mesela onyekuru'yu hem kaybediyorsun, hem yerine adam koymak zorunda kalıyorsun, hem de bunun için kaynak yaratmak durumunda kalıyorsun. hamle için zaman kaybediyorsun. bu zamanda insan kaynaklarını kullanıyorsun. vesaire vesaire.

    özellikle genç, pişmesi beklenen futbolcularda kiralık formülüne ben tamamen karşıyım. ama neyse...

    kiralık formülündeki risk nasıl azaltılır?

    bana göre, ne vereceği belli, tecrübeli, takımı bir üst seviyeye çıkaracak ama bonservisini karşılayamadığın bir futbolcu bulabiliyorsan.

    sözgelimi ne onyekuru ne de ndiaye böyle futbolcular değildi.

    neden sürekli onyekuru'dan bahsediyorum? çünkü onyekuru'ya vakfettiğimiz 1 sezonluk kaynağı bonservisli futbolcumuza harcasaydık (rodrigues gibi) elimizde transfer sezonunda 1 hamle opsiyonumuz daha olurdu. bizim ligimizde göze en çok çarpan ve reklamını yapabilen mevkiler genellikle kanat/kanat forvetler. iddia ediyorum, yatırımı en kolay karşılayabileceğiniz pozisyon da yine kanat/kanat forvet pozisyonu. sezon içinde bazı kaynaklarınızı bu mevkilere harcadığınızda karşılığını bonservis olarak görebilirsiniz. ligde bonservis getirebilecek/getirmiş futbolculara baktığınızda, zaten belli oluyor bu durum. en azından stoper, orta saha veya bek yetiştirmek ve pazarlamak kadar zor değil. biraz performans alabilirseniz istatistiğe yansıyor çünkü. neyse bunu konuşmak istemiyordum.

    kısacası kiralık futbolcu sıkıntı. çok fazla kiralık futbolcu dedikodusu çıkmaması içimi ferahlatmıyor değil. gelgelelim henry onyekuru'yu yeniden kiralayacağımız konuşuluyor ya, o biraz canımı sıkmıyor değil. yanlış anlaşılmasın, henry onyekuru'ya değil tavrım, kiralık olmasına.
App Store'dan indirin Google Play'den alın