• 102
    paris son üç sezondur son 16'yı geçemiyor. her sezon öncesi bu sefer final oynayacağız parolasıyla başlıyorlar ancak icraate gelince fıs.

    --- alıntı ---
    paris saint-germain 1. torbadan gelebilecek takımlar arasında sert oyun ile yavaşlatılabilecek bir takım görünümünde. galatasaray eksiklerini giderir özelikle defans hattında sert oyun oynamayı başarırsa puan veya puanlar alabileceği bir takım olarak öne çıkıyor.
    --- alıntı ---

    https://fotottarena.com/...lerine-yakin-markaj/
  • 106
    hayatımda ilk kez şampiyonlar liginde bir kura çekimi sonrası umutsuzluğa kapılmıştım. uefa'nın anlamsız statüsü gereği nereden baksanız 2 seri başı çektiğimizi düşünüyorum: r. madrid, psg.

    ne var ki falcao'nun gelişiyle kara bulutlar dağıldı kafamdan. bir futbolcu mu değiştirecek bu durumu diyen eşime "evet" dedim. "bazen öyle olur." nitekim peş peşe ekstra transfer haberleri duymaya başladık. ben artık bu gruptan çıkabileceğimize inanıyorum. tıpkı r. madrid ve juve'nin olduğu gruptan çıkacağımıza zamanında inandığım gibi.

    ilk maçta brugge deplasmanında yenilmemek iyidir. eğer 3 puanla dönersek işte o zaman fitili ciddi ateşlemiş olur, iç sahada bu 2 büyük rakibe de çökebiliriz.

    ayrıca real madrid ile hep eleminasyon ve süper kupa finalinde karşılaştık. cl çeyrek finallerinde (2001 ve 2013) içerideki maçları kazanıp toplam gol averajı ile elendik. inşallah bu kez de içeride yenersek bu kez 3 puan koparmış olacağız.
  • 108
    yapılan son transferlerden sonra ((bkz: radamel falcao)(bkz: florin andone)(bkz: mario lemina)) grup sonunculuğu büyük hayal kırıklığı olacaktır bizim için.

    1. hafta: club brugge'den puan alamazsak zaten o anda avrupa defteri bizim için kapanır. eğer puan alamadan dönersek grupta 3. olsak bile uefa'da birşeyler başaramayız demektir. berabere kalırsak bazı şeyler için umutlanabiliriz, kazanırsak da meşale stokları başlar.

    2. ve 3. hafta: kendi evimizde grubun devleri ile oynayacağız. bu iki takıma da kaybetmek gayet normal. ama eğer uefa'da başarı istiyorsak ki ben uefa kupasını istiyorum. bu takımlar ölçeğinde olmasa da iyi takimları elememiz gerekecek. o yüzden bu takımlardan koparılacak beraberlik ya da beraberlikler ileriye umutla bakmamızı sağlar. galibiyet almasak da olur çünkü hedef uefa.

    4. hafta: pas.

    5. hafta: kazanmazsak bırakalım avrupa hayalini falan. gerek yok vallaha.

    6. hafta: maçın atmosferine göre değişir. gruptaki herkesin yeri belliyse en azındam beraberlik almalıyız. ama psg'nin galibiyete ihtiyacı olursa yapacak birşey yok.

    4 ila 9 arasında puan toplayıp (dördü brugge'den) grupta üçüncü olalım ve uefa kupası'na odaklanalım. bu kadronun bir uefa'sı var gibi. yeter ki iyi organize olunsun.
  • 112
    liverpool-psg-napoli-kızılyıldız

    geçen seneki şampiyonlar ligi c grubu bu şekildeydi. napoli bu grupta, bizim şu anki grubumuzda olduğumuz konumdaydı. 2 tane 1. torba takımı çekmiş ve 3. olması ön görülüyordu. grupta psg'ye karşı mağlubiyet almadı, liverpool'u bir maçta yendi ancak bu gruptan çıkamadı. çok acaip değil mi? benzeri bizim başımıza gelse 20 yıl dilimizden düşmez (ki örneğin 2000'lerdeki meşhur roma-liverpool-barça'lı grupta son maça kadar yenilmedik ve son maçta aldığımız mağlubiyet nedeniyle gruptan çıkamadık ancak halen konuşulur).

    yeni formattaki gruplar çok zor arkadaşlar daha bunun dezavantajını çeken takımımız olmamıştı, bu sene galatasaray gördü işte dezavantajını. bu takımlar üzerinde bitirmeye tenezzül edebileceğimiz takımlar değil. kaldı ki biz, örneğini verdiğim napoli'den de dezavantajlı konumdayız. brugge çok zor takım, iç sahada her takımdan puan alabilecek sertlikte bir atmosfer yaratıyorlar.

    en son bu tarz 2 favorinin üzerinde bitiren hangi takım var diye düşünüyordum o da 2013 yılında juve ve real'in üzerinde bitiren galatasaray. hayat çok acaip amk :(
  • 113
    bu grupta çok kritik iki şey var.

    birincisi ilk maç. yani 18 eylül'de deplasmanda oynayacağımız brugge maçı. bu maçtan galibiyet çıkarırsak yolumuz açılır. ama malesef biz kadromuzu yeni kurabildik, formsuzuz, buna mukabil brugge çok formda. baya baya iyi takım bu adamlar. yani aslında sanırım a grubu biz farkında olmasak da tam anlamıyla bir ölüm grubu dışarıdan bakıldığında. en zayıf görünen takım biziz ve kadromuzda nzonzi, seri, lemina, belhanda, feghouli, falcao, andone falan var.

    ikincisi psg formu. son maçtan önce liderliği garantilemeliler. yani grubun baskın takımı psg olmalı. real madrid sallantıda. gerçi böyle takımlar bir anda oturup sezonu domine edebiliyorlar ama açıkçası böyle olmasa iyi olur.

    son maçlar öncesi brugge, real madrid ve galatasaray'ın 3.'lük şansı olmalı. galatasaray psg'yi yenerse 2. olabilmeli. böyle bir tabloda kendini garantiye almış psg'yi deplasmanda yenmemiz 2. maçta kendi evimizde yenmemizden daha kolay olur.

    tabi ki gruptan çıkacaksan kazanman gereken maçları kazanacaksın. içerde oynayacağın brugge maçını da kazandığımızı farzedersek 9 puana ulaşıyoruz. keşke 1 ekim'de psg ile oynayacağımıza real madrid ile oynasaydık içerde. henüz takımları daha oturmadan... zira real madrid'le evimizde oynayacağımız maçta da puan almaya mecburuz. sanıyorum ki 10 puan bizi psg'nin dominant olduğu bir tabloda gruptan çıkarır.
  • 114
    tüm takımların orta sahalarına bakarak olumlu tablolar çizebileceğimiz bir grup. şu an ki orta sahamız ile maç içi tempo anlamında aynı seviyeyi yakalarsak, 3 takım ile de kafa kafa oynamamız mümkün. grupta dengeleri bozan sadece psg' nin hücum hattı. psg maçlarında geride sıkışık bir defans ve güçlü orta saha hattı ile deplasmanda dahi umulmadık sonuçlar alabiliriz.bir de bu tip maçlarda güce bakılmaksızın geçmiş ikili istatistik önem arz ediyor. real madrid buna örnek. brugge maçlarından rakibi ciddiye alıp 6 puan çıkarabilirsek, real madrid'i tabloda geride bırakabileceğimizi düşünüyorum.
  • 116
    bu gruptan çıkabileceğimize hiç ihtimal vermiyorum. real de psg de bizi içerde dışarda rahatça yenecek takımlar.

    yine de garip bir his var içimde, bir şekilde gruptan çıkabilirsek yarı finale kadar gideceğimizi düşünüyorum. günlerdir gözümün önüne o yarı final maçları geliyor, net olarak görüyorum. tek engel bu grup. bu grubu bir aşabilsek, ah aşabilsek!
  • 118
    asıl hedefimizin 3.'lük olması gereken gruptur. evet çok iyi transferler yaptık ama hepimiz biliyoruz ki takımın bir uyum süreci var rakiplerimizle bütçe olarak makas uçurum olmuş durumda. son 5 yıldır avrupa karnemiz, ülke puanı vs. derken 1-2 sene sonra lig şampiyonu dahi ön eleme oynayacak gibi duruyor. açık konuşmak gerekirse şuan ki kadromuzla şampiyonlar liginde max. çeyrek finali görebiliriz ama uefa'da kupa yolumuz açık.
  • 119
    üç tane ezeli rakibimizle aynı gruba düştüğümüz grup.

    green street hooligans serisinin ilk filmini* izleyenler kura çekimi sahnesini hatırlar. galatasaray tribününün her avrupa kurasında o şekilde beklediği iki takım vardı; biri psg, direği club brugge. kaderin nasıl bir cilvesidir ki bu iki takım birden aynı kurada karşımıza çıkıverdi.

    psg ile husumetimiz 31 ekim 1996 paris saint germain galatasaray maçına kadar dayanıyor. hafızalara hayrettin yapma olarak geçen 4-2'lik maçın rövanşında bu sefer işi ciddiye alan paris ekibi 4-0'la turu cebine koymuştu. dönemin efsane fransız kalecisi bernard lama'nın deplasman tribünleri önünde yaptığı hareketler türk seyircileri galeyana getirmiş, diğer tribünlerden gelen reaksiyon sonucu maç çıkışında kavgalar yaşanmıştı.

    parisliler ile dört buçuk yıl sonra, uefa şampiyonlar ligi 2000-2001 sezonu ikinci tur gruplarında yeniden karşılaştık. bir bayram günü o dönem havada karada tokatladığımız milan'ı sami yen'e gömünce formalite maçı haline gelmişti grubun son haftasındaki 13 mart 2001 paris saint germain galatasaray maçı. saha içinde pek birşey vaad etmeyen maç, #81844 numaralı entryde detayları yer alan olaylar sonrası bir anda meydan muharebesine döndü. fransız rejisi uzun süre tribünlerdeki olayları göstermemekte dirense de maçı izleyenlerin bugün bile hatırladığı, o sezonun gri antreman eşofmanını giymiş, kaşı patlamış sarışın bir taraftarımızın sahaya girip futbolculara bizi kurtarın demesiyle tribünlerin halini göstermek zorunda kalmıştı.

    club brugge ile husumetimiz ise şampiyonlar ligi gruplarındaki 23 ekim 2002 brugge galatasaray maçı öncesindeki sokak kavgalarına dayanıyor. o dönem henüz yeni toparlanmakta olan, 2004 yılında dernekleşerek resmi bir çatı altına giren ultraslan avrupa brugge sokaklarında keşif turu atarken rakip takımın "firm"üne denk gelmiş ve bir takım istenmeyen hadiseler cereyan etmişti. internetin emekleme çağlarına denk gelen bu olay sonrası forumlarda yaklaşık 50 saniyelik, 144 bile değil 72p kalitesinde bir video yayınlanmıştı ki benim gibi o dönemin hevesle teenagerları bu videoyu hatırlar. ki o videoyu indirmek için bile 2-3 saat vermeniz gerekirdi diyelim, hey gidi günler hey...

    real madrid ile rekabetimiz ise saha içinde kalmış bir olay daha ziyade. 25 ağustos 2000 galatasaray real madrid maçı ile başlıyor hikaye. "los galacticos" devrinin başında bulunan, "müzemizdeki tek eksik kupayı almaya geldik" diyen real madrid'i altın golle mağlup edip o kupayı daha uzun yıllar beklemelerine sebep olmuştuk. bu maçın üzerinden daha yıl geçmeden 2000-2001 şampiyonlar ligi çeyrek finallerinde karşı karşıya geldik.

    3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçının ilk yarısı 0-2'lik real madrid üstünlüğü ile tamamlanması kimseler için süpriz değildi. ancak ikinci yarının ilk dakikası dolmadan kazanılan penaltı ve gelen golle başlayan 45 dakika galatasaraylılar için hayatlarının en güzel anılarından biri olmuştu. 3-2'lik skor her ne kadar çift maçlı eleminasyon sisteminde, hele ki real madrid deplasmanına gidecekken pek birşey ifade etmese de sayılmayan dördüncü golden sonra yarattığı rezonansla stad ışıklarının bir kısmını söndüren tribünlerden maç sonuna doğru yayılan işte böyle her sene böyle real'e de böyle koyarlar aman tezahüratı bu rekabetin temelini oluşturmuştur. süper kupa finalindeki "olur öyle" skorun üzerine bu dumur mağlubiyet galatasaray adını real madrid taraftarının beynine iyice kazımıştı. rövanştaki 3-0'lık skora rağmen...

    o kadar ki 12 yıl sonra yine bir şampiyonlar ligi çeyrek final turunda karşı karşıya geldiğimiz zaman "yine mi?" sesleri yükselmişti her iki taraftan da... 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı tıpkı o eşleşmedeki gibi 3-0 ev sahibi takım üstünlüğüyle sonuçlandı. tüm bu benzerliklerin üzerine 9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçı öncesi "3-2 galatasaray galibiyeti" yarı şaka yarı ciddi en çok dillendirilen senaryoydu. daha 7. dakikada cristiano ronaldo'nun ayağından gelen gol ilk anda "buraya kadar" hissi yaratsa da bir şekilde ilk 45 dakikayı bu skorla tamamlamayı başarmıştık.

    ikinci yarının başında "eski günlerin hatırına" biraz daha derli toplu oynamaya çalışsak da olmuyordu bir türlü. tam da artık maçın bu skora bağlanacağının yavaş yavaş düşünülmeye başladığı anlarda eboue'nin çivisi geldi ve maçı izleyen herkesi 20 dakikalık bir rüyanın içine itti. umut bulut'un çıkıp sabri sarıoğlu'nun oyuna girmesi ve kariyeri boyunca dalga konusu olan sabri'nin o bölgede yarattığı kaos üzerine tribünler de canlanınca olay bir prestij mücadelesinden bambaşka boyutlara geldi. 70 ve 72'de ardı ardına gelen iki gol, hemen üzerine tıpkı 2001'deki gibi milimetrik denebilecek bir ofsaytla iptal olan dördüncü gol, dünyanın en iyisi jose mourinho başta olmak üzere tüm real madrid camiasını korkutmamış titretmişti...

    tribünler kendinden geçerken, ekran başında bizler çılgın atarken, ercan taner sayıklama-bağırma arasında sesler çıkarırken, yıllar sonra edebiyat parçalayıp o anları tasvir etmeye çalışırken elin ingiliz spikeri o anda mükemmel bir şekilde özetlemişti aslında galatasaray are getting closer and closer diyerek...

    tabi rekabetin son ayağı hemen ertesi sezon gerçekleşti. bu sefer gruplarda karşılaştık ispanyol devi ile. iki maçta 10 gol yememizden bahsedip hikayeyi düşürmenin alemi yok, bakınız verip geçmek gerek sanırım...

    (bkz: 17 eylül 2013 galatasaray real madrid maçı)
    (bkz: 27 kasım 2013 real madrid galatasaray maçı)

    velhasıl, böylesine anılarla dolu bir gruptur özellikle taraftar açısından. ezeli rakibinin ancak para verip oynayabildiği takımlarla geçmişi olan rekabetler içinde olmak o çok aranan, dillendirilen vizyonun ta kendisidir aslında...

    biraz değerlendirmek gerekirse fikstür olarak biraz şanssız olduğumuz bir grup olmuştur. daha ilk düdük çalmadan kağıt üzerindeki değerlendirmelerde süpriz puan ya da puanlar çıkarma şansımızın en yüksek olduğu iç sahadaki psg ve real madrid maçlarının 2. ve 3. haftaya dizilmesi gerçek anlamda bir şanssızlıktır. hem iki takımın da işi boşlama şansının olmadığı, hem de kilit noktalardaki takviyeler sonucu takımın genel oyununun henüz oturmayacağı bir döneme denk gelmesi bu maçlardan biraz rakibin rahatlığı biraz da taraftar desteğiyle çıkarmamız muhtemel bir süprizi çok daha zorlaştırmıştır.

    gerçekçi ve gerçekleştirilmesi gereken hedef brugge maçlarının ikisini de kazanmak, psg ve real maçlarını fiziken ve mental olarak azami hasarla atlatmaktır. elbette kimse sahaya kaybetmek için çıkmaz, hele galatasaray asla çıkmaz ama iki takımın da bizim seviyemizin üzerinde olduğunu unutmamak gerekiyor. yine de her iki takımın da manchester city, liverpool, bayern gibi "makine" futbolundan ziyade görece geleneksel oyun odaklı olması ufak da olsa pozitif bir done bizim için. örneğin bir manchester city ile oynamak zorunda kalsak, takımda kaç tane adale sakatlığının yaşanacağını kestirmek çok zor olur...
  • 120
    18 eylül 2019 club brugge galatasaray maçı ile tamam ya da devam maçına çıkıyoruz, böyle de bir grup. tempolu bir takıma karşı en büyük eksiğimiz temposuzlukla nasıl cevap vereceğiz merak ediyorum. hoca bakalım sürpriz hazırladı mı. topu daha çok ayağına isteyen ve tutabilen oyunculara sahibiz, takım bunun üzerine kurulu. sol bekimizde ergün penbe ya da riera tarzı bir bek olsaydı tam anlamı ile top tutma üzerine dizayn edilmiş bir takım olurduk, luyindama yerine de popescu tarzı isterdim ama çok abartı olur.

    bugün oynayacağımız brugge maçının saati ve real - psg maçının ismini düşündüğümde ş.l'de ilk maçlar sonunda en çok ratingi alan grup olacağını tahmin ediyorum. iyi başlayalım, iyi bitsin.
  • 121
    eğer bu gruptan çıkacaksak, son 6 senede 4 kere şampiyon olmuş real madrid'i altımıza alarak çıkacağız. futbolun konuşuldığu her yerde galatasaray ismi geçer böyle bir durumda. dünyaları versen yaptıramayacağın bir reklam yaptırmış olursun.

    zor mu? zordan fazlası. ama oynanmadan maç kazanılmadığı gibi kaybedilmezde. futbol bu. tadını çıkarıp hayal kurmak en iyisi.
  • 122
    falcao real ve psg, belhanda ve seri ise psg'ye karşı galibiyet görmüş futbolcularımız. benim tanıdğım terim zaten ''ben bu ikisini içerde nasıl önce yumruk atıp sonra tokatlarım'' planı yapıyordur. ama birader çok zor ya. nereden düştük ulan bu gruba geçen yıl ''biz bunların içerde hepsini tokatlarız'' diye düşünüyordum schalke maçında ezildik, porto maçında son yılların en iq seviyesi düşük maçını oynadık ama bu grupta en iyi halimiz olmamız lazım. diğer yandan iyi. mesela bu gruptan çıkmayı becerirsek üst turlar içinde umutlu oluruz.
  • 123
    bu gruptan çıkacağımıza inanıyorum.

    glasgow, monaco, graz grubundan da çıkacağımıza inanıyordum.
    real, juve, kopenhag'lı gruptan da çıkacağımıza inanıyordum.
    braga, united, cluj'lu grupta 3 maç sonunda 1 puanımız varken benimle kafa yapanlara ben çıkacağımıza inanıyorum demiştim.

    inanan 50.000 aslan 1 ekim 2019 galatasaray psg maçında tribünde; milyonlar ekranı başında olacak inşallah.

    "hiç hayal kurmayalım, üçüncülüğe razı olalım" kafası, galatasaray camiasının %90'ını, belki daha fazlasını temsil etmez.

    daha dün takıma katılan oyuncular bile, üst üste iç sahada taraftarımızla savaşacağız diyor. bunlardan birisi de dünya yıldızı radamel falcao garcia.

    bu gruptan çıkmak için canla, başla savaşacağız. maç bittiğinde formam terlemiş olacak, ertesi gün iş yerinde yine sesim kısık ve top rakipteyken çaldığım ıslık sebebiyle çene kemiğim ağrıyor olacak.
  • 125
    --- alıntı ---

    bazen gerçekçi olmasa da insan hayal etmediği sürece başarılı olamaz önce hayal etmeli. ondan sonrada o hayallerini gerçekleştirmek için çaba sarfetmeli. olur veya olmaz ama bazende diyorum ki birçok kimseyide buna biz alıştırdık. hep gözümüz yükseklerde oldu. hep ulaşılmaz denenlere ulaşmak için uğraştık.

    fatih terim

    --- alıntı ---

    gerçekçi bakarsam bu grubu 3. bitirmek hedefimiz duruyor ama içten içe acaba olur mu demekten kendimi alamıyorum.

    tek ihtimali olan insanların hikayesini beklemek lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın