sevgili renktaşlarım, uzun bir yazı yazacağım çayınızı kahvenizi alın gelin
*.
bu yalan hakkında çok kelam ettim ama içim hâlâ soğumadı. ne denli bir tehilkeyle karşı karşıya kaldığımızı (bkz:
#3132652) numaralı entry'de açıkça beyan ettim. bu mahalle şampiyonluklarını kabul ettiren gözü dönmüş malum camianın bir sonraki hedefinin, 1987 ile 2012 arasında kazandığımız 12 şampiyonluğumuzu elimizden almak olacağını anlattım. zaten kuşgiller sürekli o şampiyonlukların sözümona ne kadar kirli olduğundan, 8-0'lık ankaragücü maçından, mehmet ağar'dan, pensilvanyalı müptezellerden falan bahsedip türlü türlü safsatalarla yıllardır kafamızı şişiregeldiler. burada bunları tekrarlamama gerek yok. tüm bu saçmalıklara zaten maruz kaldık yıllar boyu
*.
bu entry'yi yazmamdaki asıl amaç, fenerbahçe'nin resmi web sayfasındaki "28 şampiyonluk" bölümünde yer alan "karşıt tezler ve cevapları" bölümündeki tezlere bu arkadaşların verdiği tutarsız ve baştan aşağı yalanlarla dolu olan antitezleri inceleyip,
o antitezleri bir bir çürütmeye çalışmaktır!
hazırsanız başlayalım sevgili renktaşlarım.
(*)
birinci tez: https://gss.gs/6Yk.jpg ---
alıntı ---
bu itirazın hiçbir temeli ve dayanağı olmamasına rağmen sıkça dile getirildiği için buraya aldık. aslında bu organizasyonların isimleri bile bunların ulusal olduğunu kanıtlıyor. türkiye futbol birinciliği ve milli küme’nin maç programlarına ve bu organizasyonlara katılan takımlara bakıldığında, bu organizasyonların bölgesel değil ulusal olduğu açıkça ortada.
bu organizasyonlar tek bir bölge ya da şehir ile kısıtlı kalmamış, farklı bölgelerin takımlarını ulusal olarak karşı karşıya getirmiştir. dahası, tff resmi sitesinde ilk ulusal türkiye futbol şampiyonasının 1924 yılında yapıldığı ve şampiyonun da harbiye olduğu bilgisi açık ve net yer almaktadır ve bu temelsiz iddiayı tamamen çürütmektedir
---
alıntı ---
madem o organizasyonun başına "türkiye" veya "milli" ibaresi konulunca artık onun ulusal bir statüde olduğu düşünülüyor, o zaman ben de kapımın önünde top oynayan çocukları toplayıp onları da "türkiye şampiyonası" adını verdiğim bir turnuvaya sokup kazananı da süper lig şampiyonu ilan edeyim. veya
saadet partisi kendi yayın organı olan
milli gazete'yi devletin
resmi gazete'sine denk olarak saysın. sonuçta o da milli!
sözün özü, bu turnuvanın isminin "türkiye" veya "milli" olması, o turnuvayı itibarlı bir konuma getirmiyor. bir turnuvanın ulusal statüde olmasının en önemli koşulu, o turnuvanın itibar gören bir turnuva olması, bu turnuvaların "
devamlılık arz etmesi" ve alternatifinin olmamasıdır. ne demek istediğimi birazdan aşağıda örneklerle anlatacağım.
(*)
ikinci tez: https://gss.gs/8ls.jpg burada öyle bir cümle var ki, tam komedi! kendi tezlerini ne kadar amatörce savunuyorlar buradan anlayın artık.
---
alıntı ---
milli küme ise, bir sezon dışında 3 şehrin (ankara, istanbul, izmir) takımlarıyla oynandı. 1941 yılında eskişehir demirspor’un milli küme’ye katılımı sonucu sadece o sezon milli küme’de 4 kentin takımları temsil edildi.
ancak bu durum, milli küme’yi ulusal olmaktan çıkarmıyor. neden mi? çünkü tff’nin beşiktaş’a 2 şampiyonluk verdiği federasyon kupası da bir sezon 4, bir sezon da 3 şehrin takımlarıyla oynandı.
---
alıntı ---
koca türkiye'de sadece istanbul, ankara, izmir ve eskişehir mi var? nerede trabzon? nerede bursa? nerede adana? nerede konya? nerede antep, urfa? bir de bu rezaleti savunmaya devam etmişler. aşağıdaki alıntıya dikkat buyurunuz.
---
alıntı ---
fakat daha önemlisi ise; 1959’dan sonra oynanmaya başlayan, bugünkü adıyla süper lig’in ilk 8 sezonundan 7'si de sadece 3 şehrin (ankara, istanbul, izmir) takımlarıyla oynandı, sadece 1960-1961 sezonunda adana demirspor üç büyük kentin dışından gelerek ligde yer aldı. diğer kent takımlarının ilk 8 sezonda süper lig’e katılımına izin verilmedi.
---
alıntı ---
süper lig'in (yani o dönemki adıyla milli lig'in) ne amaçla kurulduğunu biliyor musunuz sevgili fenerbahçe yönetimi? bilmiyorsanız anlatalım. dönemin idarecileri
tüm yurdu kapsayan bir organizasyon düzenleme gayretinde olduğu için süper lig başlatılıyor. bu beyanlar dönemin tüm gazetelerinde mevcut. şimdi bu insan-ı kâmil arkadaşlara soruyorum. bu saydırmaya çalıştığınız iki turnuva madem size göre milliydi ve tüm yurdu kapsayıcıydı, neden o dönemin idarecileri daha yeni ve daha kapsayıcı bir turnuva düzenleme gereği duydular da bu organizasyona devam etmek istemediler?
ikinci bir husus; diğer kentlerin bu lige katılımına izin verilmedi diyorsunuz. diğer kent takımlarının neden süper lig'e alınmadığını da açıklar mısınız? gözden geçirmediğiniz veya geçirmek istemediğiniz çok önemli bir ayrıntı var. bu da şudur ki; süper lig
profesyonel statüde bir ligdi. bu üç ilin takımları profesyonel statüye çoktan geçtikleri için bu ligde oynamalarında bir sakınca yoktu. adana demirspor da profesyonelliği sonradan kabul ederek süper lig'e katılmıştır. amatör takımlar tabi ki profesyonel liglerde yarışamazlar. işte anadolu'daki bu amatör takımlar da kendi kentlerindeki diğer amatör takımlarla birleşmek suretiyle tek bir profesyonel takım hâline gelince teker teker süper lig'e alınmaya başladılar.
(*)
üçüncü tez:https://gss.gs/pvl.jpg ---
alıntı ---
1924-1951 yılları arasında türkiye’de 27 ulusal futbol organizasyonu düzenlenirken, (11 milli küme-16 türkiye futbol birinciliği olmak üzere) bunlardan 20’si o sene içinde türkiye’deki tek ulusal futbol organizasyonu olmuştur. milli küme ve türkiye futbol birinciliği sadece 7 kez aynı yıl içinden düzenlenmiştir ancak takımlar iki cephede birden aynı anda yarışmamıştır. yani milli küme ile türkiye futbol birinciliği zaman zaman aynı takvim yılı içerisinde oynandı, ama aynı anda oynanmadı. maçlar dönem olarak çakışmadı. bir şampiyona bitmeden diğeri başlamadı. istanbul, ankara ve izmir şampiyonu hem milli küme’ye hem de türkiye futbol birinciliği’ne katılım sağlayabildi.
takım sayısının bugünkü kadar fazla olmadığı dönemlerde milli küme yaklaşık 3-5 ay içinde (mart-mayıs ya da temmuz) sona eriyordu. buna bağlı olarak, futbol federasyonu aynı takvim yılına bir ulusal şampiyona daha yerleştirip, takımları davet ediyor, takımlarımız da katılıp ulusal olarak yarışıyordu.
ayrıca aynı durum italya ligi seria a’da da gerçekleşmiştir. hatta italya ligindeki durum çok daha tartışmalı boyuttadır. 1921-22 sezonunda italya'da iki ayrı şampiyon yer almaktadır. italyan futbol federasyonu içinde ayrılık çıkması nedeniyle ikinci bir organizasyon, geri kalan takımlarla bir lig düzenlemiş ve 1 yıl süren bu ayrılığın ardından italya futbol federasyonu kendisine karşı alternatif olarak yapılan bu ligin bile şampiyonunu seria a şampiyonu olarak kabul etmiştir. aynı sezonda düzenlenen bu liglerde tamamen farklı takımlar yarışmasına rağmen, italya futbol federasyonu kendisine karşı düzenlenen ligi bile kabul etmiştir.
bunun yanında, günümüzde halen dünya’nın farklı coğrafyalarından bu konuda örnekler vermek de mümkündür. örneğin arjantin'de futbol, uzun yıllar 1 sezondan 2 şampiyon çıkacak şekilde apertura (açılış) - clausura (kapanış) ligleri olarak oynanmıştır ve her yıl bittiğinde, o yılın 2 şampiyonu olmuştur. hatta aynı takımın aynı yıl 2 lig şampiyonluğu kazandığı da olmuştur.
---
alıntı ---
işte zurnanın zırt dediği yere geldik sevgili renktaşlar. burada bu arkadaşların
bir sezonda iki şampiyonluk garabetini nasıl savunduğunu okuyunca inanın gülmekten gözlerinizden yaş gelecek. adamlar arjantin örneğini vermiş, şaka gibi. arjantin'deki bu lig sistemi hâlihazırda dünyanın en saçma lig sistemi. açılış-kapanış ligi saçmalığını geçtim, (zaten ondan da vazgeçtiler artık), küme düşmenin son 3 yılın ortalamasıyla belirlenmesi ve bir sezonda neredeyse 30 küsür takımın yarışması ile ne kadar absürt bir lig sistemine sahip olduklarını perçinlemişler. bu konuya değerli
mehmet şenol beyefendi dün kendi twitter adresinde detaylıca değindiği için bu konuda fazla durmayacağım. ilgili flood için:
https://twitter.com/.../1376923204325928963 italya meselesine gelince; yukarıda bir turnuvanın "ulusal" sayılmasının koşullarından bahsetmiştim.
---
alıntı ---
bir turnuvanın ulusal statüde olmasının en önemli koşulu, o turnuvanın itibar gören bir turnuva olması, bu turnuvaların "
devamlılık arz etmesi" ve alternatifinin olmamasıdır.
---
alıntı ---
italya'da
figc'in
* düzenlediği bu turnuva;
- hem düzenlendiği dönemde 1 numaralı futbol organizasyonuydu,
- savaş yılları hariç hemen hemen her sene düzenlenerek günümüze kadar gelen bir organizasyondu.
- hem de bu turnuvanın alternatifi yoktu. (1 sezon hariç, ki alternatif turnuvayı da şampiyon olarak saymışlar. bu istisna ikinci kez tekrarlanmamış. türkiye'ye örnek teşkil edilemez demek oluyor bu da.)
(*)
dördüncü tez: https://gss.gs/pre.jpg bunu laf olsun torba dolsun maksadıyla koymuşlar sanırım. bu turnuvaların sayılmasına karşı çıkan hiç kimse bu zamana kadar "o dönem şampiyonlar ligi yoktu ondan bu turnuvalar sayılamaz." gibi bir iddia ortaya koymadı. bunu geçelim.
(*)
beşinci tez: https://gss.gs/eaK.jpg buraya dikkat buyurmanızı istiyorum. bu şikecilerin tüm algılarını çökerten ve kendi kendileriyle çeliştikleri bölümdür.
---
alıntı ---
türkiye kupası 1962 yılında oynanmaya başladığında süper lig zaten hayattaydı.
türkiye kupası hiçbir zaman ülkenin bir numaralı organizasyonu olmadı. türkiye kupası, her zaman süper lig oynanırken, süper lig'in yanında ikincil bir kupa organizasyonu olarak oynandı.
---
alıntı ---
burada benim yukarıda bahsettiğim koşullardan "en itibarlı olma durumu" yüzünden türkiye kupası şampiyonluklarının lig şampiyonluklarına denk olmadığını burada kendi ağızlarıyla itiraf ettiler.
milli küme, bilindiği üzere bir dönem
milli eğitim kupası adıyla oynanmıştır. türkiye futbol birinciliği ise bir dönem
milli küme'nin bir alt kümesi olarak tertip edilmiştir.
https://gss.gs/Z46.jpg görüldüğü üzere milli küme'nin dahi altında olan bir turnuvadan kazandıkları şampiyonluğu süper lig şampiyonluğu olarak saydırmak isteyen bir yapı var karşımızda. tüm bu safsatalar karşılık bulduktan sonra yarın öbür gün
samsunspor çıkıp, "bizim 1.lig'de 6 şampiyonluğumuz var, bize de yıldız verin" dese ne diyeceksiniz?
(*)
altıncı tez: https://gss.gs/NWm.jpg ---
alıntı ---
bugün sayılan süper lig'in 1959 sezonu da iki ayrı gruplu lig şeklinde oynandı, grupların birincileri şampiyonluk için oynadı. 1962-63 sezonu da benzer şekilde iki grup ve final grubu şeklinde oynandı. keza süper lig'in, 2011-2012 sezonu da önce lig, sonra süper final formatında olmak üzere farklı statülerde oynanmıştır.
bunun yanında italya başta olmak üzere diğer avrupa ülkelerinde de, futbolun ulusal olarak ilk oynanmaya başladığı yıllarda, farklı bölgelerin takımları eleme veya playoff usulü olarak da karşı karşıya gelmiş, ancak lig formatında olmaması bu şampiyonlukların bugün sayılıyor olması bakımından hiçbir engel teşkil etmemiştir.
---
alıntı ---
burada da yine yalan yanlış bilgiler mevcut. zaten bu turnuvaların eliminasyon formatlı olmasının ve 3 maçta bitmesinin sebebi bölge liglerinden yorgun argın apar topar ankara'ya getirilen takımların daha fazla hırpalanmamasıydı. zira bunlar bittikten sonra istanbul takımları asıl turnuvaya yani
istanbul ligi'ne geri dönüyordu.
tabi burada verdikleri bir
süper final örneği var. süper final neden oynandı acaba? sizin 2011'de yediğiniz pislikler yüzünden olabilir mi?
(*)
yedinci tez: https://gss.gs/HEh.jpg ---
alıntı ---
futbol 1900’lü yılların ortalarına kadar dünyanın başka yerlerinde de amatör olarak oynanmıştır. ülkemizde olduğu gibi, birçok ülkede de, ülke futbol federasyonu kurulduktan yıllar sonra profesyonelliğe geçilmiş ve fakat ilgili ülkelerin futbol federasyonu nezdinde oynatılan tüm ulusal şampiyonalardaki birincilikler, bu ülke liglerinde ülke şampiyonluğu olarak sayılmaktadır.
örnek vermek gerekirse; italya ligi 1898 yılında oynanmaya başladı, çok uzun yıllar sonra profesyonel lig statüsünü aldı. italyan futbol federasyonu’na göre genoa takımının 9 şampiyonluğu bulunmakta ve fakat takımın bu 9 şampiyonluğunun tümü amatör döneme ait. italya’da 9 şampiyonluğu bulunan genoa bir kez daha ligi kazanması halinde formasına yıldız takabilecek.
benzer şekilde hollanda ligi'nde futbol federasyonu 1899 yılında kuruldu. profesyonel futbola geçiş 1954 yılında gerçekleşti, ancak hollanda liginde şampiyonluklar ise 1899 yılından itibaren sayılmaktadır. örnek olarak, ajax her 10 şampiyonluğa 1 yıldız kuralı kapsamında 33 şampiyonlukla formasında 3 yıldız taşırken, bu şampiyonlukların 8’i amatör dönemdendir.
profesyonellik, ulusal şampiyonaların sayılmasında bir kıstas olsaydı, hollanda, italya, fransa ve diğer birçok ülkede de profesyonellik öncesi dönem şampiyonları sayılmazdı.
---
alıntı ---
nihayet bu zırvaların sonuna geldik. bu teze yazdıkları antiteze de cevap vermek gerekirse; yukarıda sayılan italya ve hollanda örneklerinde bu ligler amatör zamanlarda dahi bir kural çerçevesinde oynanmış. bizdeki gibi
hakemin tartışmalı pozisyonları taraftara sorması gibi absürt bir ortam oluşmamış mevzubahis ülkelerde. veya oynanmakta olan turnuvadan keyfi sebeplerle çekilen bir takımın, aynı turnuvanın sezonu bitmeden tekrardan alınması gibi bir durum yaşanmamış. burada amatörlük derken bunu kastediyoruz biz. orman kanunlarının geçerli olduğu iki "ulusal" turnuva.
sonuç olarak, bir turnuvanın "ulusal" nitelikte olması için gerekli 3 kriteri yukarıda yazmış ve örneklerle açıklayacağım demiştim. o hâlde buyrun.
1) ne
milli küme ne de
türkiye futbol şampiyonası hiçbir zaman
itibarlı bir turnuva olarak görülmemiştir.
istanbul takımlarının ekserisi bu iki turnuvayı da önemsiz gördüklerinden bu turnuvalara hep ikinci takımlarını göndermişler. fenerbahçe'nin asıl takımı 1940'ta
istanbul ligi'nde maça çıkarken
türkiye futbol şampiyonası finaline b takımı yollamışlar. hakezâ beşiktaş takımı 1950'de abd'ye turneye gittiği için
türkiye futbol şampiyonası'na beşiktaş'ın b takımı gönderilmiş. bu iki turnuvanın ne kadar önemsiz görüldüğünü de dönemin gazetelerinde ve hatta dönemin fenerbahçe yöneticilerinin bizzat kendi ağzıyla verdiği ifadelerden görebilirsiniz.
https://twitter.com/...579900928000/photo/1 2) ne
milli küme ne de
türkiye futbol şampiyonası hiçbir zaman
düzenli bir şekilde organize edilmemiştir.
bu turnuvalardan biri olan türkiye futbol şampiyonası, ilk olarak 1924'te düzenlenirken,
sonraki iki sezon yapılmamış, 1927'de tekrar düzenlenmiş ve ondan sonraki
3 sezon daha yapılmamıştır. milli küme ise 1943'te
istanbul ligi devam ettiği için düzenlenmemiştir. komediye bakar mısınız? yerel lig devam ettiği için düzenlenemeyen ulusal(!) bir turnuva. dönemin futbol dinamikleri dikkatlice incelendiğinde bu sonuç çok normaldir. zira istanbul takımları daha çok
istanbul ligi organizasyonunu önemsemişlerdir ki bu turnuva 1924'ten 1959 yılına kadar, olimpiyat oyunlarına denk gelen 1928 yılı hariç
kesintisiz olarak düzenlenmiştir. yukarıda fenerbahçelilerin örnek verdiği italya'daki genoa'nın 9 kez şampiyon olduğu organizasyon, düzenli bir şekilde oynanarak bugünlere getirilmiş ve
serie a adını almıştır. ayrıca profesyonelliğe geçilen 1951 yılından sonra bu iki turnuva da
rafa kaldırılmış ve bir daha düzenlenmemiştir.
https://en.wikipedia.org/...n_football_champions3)
milli küme ve
türkiye futbol şampiyonası birbirlerinin alternatifidirler.
bu yüzdendir ki 7 sezon boyunca aynı anda düzenlenmişler. dönemin futbol yöneticileri bu ikililiği kaldırmak isteseler de başarılı olamamışlardır. aynı zamanda bu iki turnuvaya alternatif turnuvalar da ortaya çıkmıştır.
kısacası bu iki turnuvanın lig şampiyonluğundan sayılması akla ve mantığa aykırıdır. yukarıdaki 3 kriteri de karşılayan
istanbul ligi'nin sadece tek bir ilde oynanması bile bu şampiyonlukların sayılmasına engel iken bu zırvaların hangi akla hizmet dillendirildiğini bir türlü anlamadım. bunların sayılması türk futbolunda çok ciddi bir kaosa sebebiyet verecektir. fakat görüyorum ki bu tff nezdinde de ciddi ciddi dillendiriliyor. allah hepsine akıl fikir versin.
son sorularım da fenerbahçe camiasına.
bu iki turnuvada galatasaray'ın sadece 1 şampiyonluğu olduğu için mi bunları saydırmak istiyorsunuz?
galatasaray'ın gerçekten de bu yıllarda sadece bir şampiyonluk aldığına sizi kim inandırdı?