UEFA Avrupa Ligi Play-Off İlk Maçı
21:00 Ali Sami Yen Stadyumu
2 - 2
  • 4
    --- alıntı ---

    karpaty lviv maçı biletleri satışta

    galatasaray ve karpaty lviv arasında 19 ağustos perşembe günü saat 21.00'de ali sami yen stadı’nda oynanacak olan uefa avrupa ligi karşılaşmasının biletlerinin satışı devam ediyor.

    karpaty lviv maçı bilet fiyatları
    numaralı vıp1: 250 tl
    numaralı vıp2: 200 tl
    numaralı grup 1: 150 tl
    numaralı grup 2: 100 tl
    kapalı alt grup 1: 150 tl
    kapalı alt grup 2: 100 tl
    kale arkası kapalı: 45 tl
    kale arkası kapalı rakip: 45 tl
    yeni açık alt: 35 tl
    yeni açık üst: 35 tl

    denizbank gs+bonus card başvurusu için tıklayın: http://www.denizbank.com/...onusCard/GSBonus.htm

    garanti gs+bonus card başvurusu için tıklayın: http://www.garanti.com.tr/.../gs_bonus_card.page?

    ali sami yen gişe fiyatları
    numaralı vıp1: 237 tl
    numaralı vıp2: 187 tl
    numaralı grup 1: 137 tl
    numaralı grup 2: 87 tl
    kapalı alt grup 1: 137 tl
    kapalı alt grup 2: 87 tl
    kale arkası kapalı: 40 tl
    kale arkası kapalı rakip: 40 tl
    yeni açık alt: 31 tl
    yeni açık üst: 31 tl

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/...aligi/haber/7621.php

    *
  • 5
    --- alıntı ---

    uefa avrupa ligi play-off turu: medya programı

    galatasaray ile karpaty lviv arasında oynanacak olan uefa avrupa ligi play-off turu karşılaşması öncesinde medya programı belli oldu.

    18 ağustos 2010 çarşamba

    galatasaray sk

    19.15 basın toplantısı: teknik direktör frank rijkaard, metin oktay tesisleri, turgay vardar basın odası
    19.30 antrenman: metin oktay tesisleri jupp derwall antrenman sahası. (ilk 15 dakikası yalnızca basına açık)

    karpaty lviv

    19.30 basın toplantısı: teknik direktör oleg kononov, ali sami yen stadı basın odası
    20.00 antrenman: ali sami yen stadı. (ilk 15 dakikası yalnızca basına açık)

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/...aligi/haber/7637.php
  • 6
    --- alıntı ---

    maça doğru: galatasaray – karpaty lviv

    galatasaray, uefa avrupa ligi play-off turu maçında ukrayna temsilcisi karpaty lviv ile karşılaşacak. 19 ağustos perşembe günü saat 21.00’da başlayacak karşılaşma öncesi iki takım hakkındaki bilgiler şu şekilde:

    stadyum: ali sami yen
    tarih / saat: 19.08.2010 / 21.00
    hakemler: mark clattenburg, darren cann, stuart burt 4. hakem: anthony taylor (ingiltere futbol federasyonu)
    hava durumu: istanbul’da maç günü hava açık olacak. hava sıcaklığı maç günü en düşük 26, en yüksek ise 32 derece olacak.
    yayın: d smart
    internet: www.galatasaray.org

    galatasaray'ın, karpaty lviv ile oynayacağı bu karşılaşmanın heyecanına gsbilyoner'den ortak olabilirsiniz. gsbilyoner maç kodu: 590

    karşılaşmanın biletini satın almak için tıklayınız...

    galatasaray
    yeni sezon çalışmalarını hollanda’nın venlo kentindeki horst kasabasında gerçekleştiren galatasaray profesyonel futbol a takımı, kamp süresi boyuncu beş hazırlık maçı yaptı. bu maçlarda 4 galibiyet, ve 1 mağlubiyet alan galatasaray, 15 gol atıp 1 gol yedi.

    galatasaray, sezonun ilk resmi karşılaşmasında ise uefa avrupa ligi 3. ön eleme turu ilk maçında ofk belgrad takımı ile karşılaşmıştı. kaptan arda turan'ın golleriyle iki farklı üstünlüğü yakalayan takımımız, maçın son bölümünde duran toplardan yediği iki golle galibiyeti koruyamayarak 2-2 berabere kalmıştı. galatasaray, belgrad'daki rövanşta ise rakibini 5-1 mağlup ederek, play-off turuna yükseldi. galatasaray’ın bu maçta golleri mustafa sarp, harry kewell (2), arda turan ve mehmet batdal’dan geldi.

    galatasaray lige ise istediği gibi başlayamadı. spor toto süper lig’in ilk haftasında sivasspor ile deplasmanda karşılaşan takımımız, 1-0 öne geçtiği karşılaşmadan 2-1 mağlup ayrıldı.

    galatasaray’ın 2010-2011 sezonunda oynadığı üç resmi karşılaşmada teknik direktör frank rijkaard, 17 farklı oyuncuya şans verdi. aykut erçetin, lucas neill, servet çetin ve hakan balta üç karşılaşmanın tamamında da sahada kalan isimler oldular.

    oynanan üç resmi karşılaşmada 8 gol atan galatasaray’da, kaptan arda turan attığı 3 golle en skorer oyuncu oldu. harry kewell ve mustafa sarp ise 2’şer golle arda turan’ı takip etti.

    karpaty lviv
    galatasaray’ın uefa avrupa ligi playoff turundaki rakibi fc karpaty lviv, ukrayna’nın batı bölgesindeki lviv kentinde 1963 yılında kuruldu.

    mücadelesine alt liglerde başlayan karpaty lviv, 1968 senesine gelindiğinde sovyetler birliği birinci ligi’ne (ikinci aşama) yükselmeyi başardı. ukrayna temsilcisi, tarihinin en önemli başarılarından birine ise hemen bir yol sonrasında imza attı. karpaty lviv, 17 ağustos 1969 günü oynanan sscb kupası finali’nde fc ska rostov-on-don takımını 2-1 mağlup ederek kupaya uzanmıştı. karpaty lviv, 1970-71 sezonunda ise kupa galipleri kupası’nda mücadele etti.

    karpaty, 1991 yılında ukrayna premier ligi’ne geçti. söz konusu süre içerisindeki en iyi derecesi üçüncülük olan yeşil – beyazlı ekip, iki defa ukrayna kupası finali oynadı. her iki finali de dinamo kiev’e kaybeden karpaty, 2003-04 sezonunda bir alt lige düşerek burada iki sene yitirmek durumunda kaldı. karpaty lviv, son beş sezondur ukrayna premier ligi’ndeki mücadelesine devam ediyor.

    teknik direktörlüğünü beyaz rusya’dan oleg kononov’un yaptığı karpaty lviv, 2009-10 sezonunu ise beşinci sırada tamamladı. elde ettiği bu dereceyle uefa avrupa ligi 2. ön eleme turu’ndan avrupa serüvenine başlayan ukrayna temsilcisi, ilk aşamada izlanda’dan kr rejkjavik takımı ile eşleşti. ve deplasmandaki ilk maçı 3-0’lık skorla kazandıktan sonra iç sahada da 3-2 galip gelerek bir üst tura çıkmayı başardı.

    karpaty lviv, 3. ön eleme turu’nda ise gürcistan’dan zestaponi ile karşılaştı. her iki maçı da 1-0’lık skorlarla kazanan yeşil – beyazlı takım, playoff aşamasına kadar gelmeyi bildi. kadrosunda brezilya’dan üç, sırbistan’dan iki, nijerya, gürcistan ve estonya’dan ise birer oyuncu bulunduran karpaty, altı haftası geride kalan ukrayna premier ligi’nde iki galibiyet, iki beraberlik ve iki mağlubiyet aldı. fakat karpaty’nin, ukrayna futbol federasyonu tarafından 2008 yılında ukrayna ligi’nde oynadığı bir maçta şike yapıldığı gerekçesiyle 9 puanı silindi. ceza öncesinde metalist kharkhiv’in ardından ligde 6. sırada yer alan karpaty lviv, bu ceza sonrasında 16 takımlı ukrayna ligi’nde son sıraya düştü.

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/...aligi/haber/7643.php
  • 7
    ----------alıntı---------

    gene sıcak bir yaz akşamı , gene bunaltıcı bir gece... umutsuzluk hakim camiada. üstümüzde kara bulutlar dolaşıyor . medyanın da gazını arkasına alan taraftar şimdiden isyan bayrağını çekti. olası bir kötü sonuç ve bunun üstüne bursaspor karşısında kaybedilecek puan kaybı , kemiğe dayanmış bıçağı daha da derine sokacaktır.

    ---------alıntı-----------

    http://akilpiyadeleri.blogspot.com/...off-galatasaray.html
  • 10
    -------------alıntı------------------

    başlık işin esprisi tabi ama cidden 2-2 mi ? galatasaray gibi bir takım nasıl olurda kendi sahasında karpaty gibi bir takımdan 2 gol yer ve o maç berabere biter. gerçekten yazık. takımdaki hiç kimsenin galatasaray gibi bir efsaneyi bu hallere düşürme hakkı yok.aslında bazen kızamıyorum bile. bu adamların kapasitesi bu diyorum fakat ruh olmalı arkadaş ruh ! galatasaray'da oynuyorsun lan kendine gel ! kötü oyna eyvallah ama koş , faul yap , ruhunu koy ortaya !

    --------------alıntı-------------------

    http://akilpiyadeleri.blogspot.com/...-galatasaray_20.html
  • 12
    --- alıntı ---
    .....
    bu takımın buralara gelmesinde doğrusu yönetimin büyük payı var. rijkaard'ı suçlamamak lazım aslında o kadar da. transferler kampa kadar yetişsin dedi, transfer sezonunun kapanmasına 10 gün kalmasına rağmen hala 2 transfer yapılacak.. dos santos kalsın dedi rijkaard, alınmadı bonservisi. üstüne keita gönderildi. gerçi keita konusunun içini bilmiyorum, belki de keita kendisi gitmek istemiştir. hadi keita'yı geçtim, kewell gidecekti bu takımdan neredeyse! hatta kendisini düşünmediklerini belirttiler. şimdi herkes kewell'ın ayağına bakıyor, bilmem farkında mı herkes. ilginç işler. sonra takım başarısız olursa herkes rijkaard'a yüklenecek, sonra olmadı rijkaard dayanamayıp istifa edecek, veya kovulacak. hepsi de gerçekleşmesi muhtemel ihtimaller ne yazık ki. tabi medya etkisi de var. ola ki bir kaç maç daha kötü gitti takım, transfer falan da yapılmadı, fener medyası çıkacak işte o an ortaya, görevini yerine getirecek. etkilenmemek lazım bunlardan.
    .....

    --- alıntı ---

    http://jaimelesport.blogspot.com/...-2-karpaty-lviv.html
  • 14
    maç sırasında beni rahatsız eden iki görüntü kesiti vardı.

    karpaty lviv ceza sahası dışından frikik atmaya hazırlanıyordu takım. arda topun başındaydı ki tribünler harry kewell diye bağırmaya başladı. sonra frikiği harry kewell kullandı. yanılmıyorsam bu olay 2-1 mağlup durumdayken oldu. ön elemeli bir sistemde 2-1 gerideyken takım neden arda turan topu kewell'a bıraktı anlayamadım. belki tribünler nedeniyle bırakmadı, ben de spikere güvenerek söylüyorum biraz. söylemesi ayıp harry kewell'ı sokakta görsem gider elini öperim ancak yanlış birşeydi bence bu.

    diğer mesele ise şu görüntü: http://4.bp.blogspot.com/.../s400/gskarpaty1.jpg
    tam olarak açıklayamıyorum ama frank rijkaard ile oyuncularımız arasında bir iletişim kopukluğu olduğunu düşünüyorum. özellikle yerli oyuncularımızla.

    edit: yanılıyormuşum. tribünler harry kewell diye 2-2'yken bağırmış. taraftarın frikik içinde bağırdığını zannetmiyorum.
  • 16
    --- alıntı ---

    yine bir ali sami yen maçı aynı skorla bitti. her iki rakip de zayıf takımlar olmalarına rağmen galatasaray’ın zaaflarını iyi değerlendirerek istedikleri deplasman sonucu aldılar.
    ofk, galatasaray’ın duran top savunma zaafını, lviv hızlı hücumlar karşısında çaresiz kalmasını iyi değerlendirdi.

    son iki sezondur olduğu gibi yine fırtına gibi başladı maça. gol gecikti diye düşünüp skorboarda baktığımda 7. dakika olduğunu gördüm, şaşırdım. hala alışamadım demek ki. sivas’ta gelen gol dün gece gelmedi.
    lviv tipik zayıf deplasman takımı. bütün takım atletik olmakla birlikte, kimisi uzun boylu, kimisi hızlı futbolculardan oluşuyor. bir ortak özellikleri de hepsinin sert futbolcular oluşu. galatasaray’ın ilk dakikadaki temposu yavaş yavaş yerini dinlenmeye bırakınca lviv de kendini gösterme fırsatı buldu. ilk 10 dakikadan sonra galatasaray da yavaşlayınca savunma yapmaları kolaylaştı.
    ama lviv takımını bu kadar uzun boylu anlatmaya gerek yok. maçın ilk devresinde birkaç kere tekrarlanan bir pozisyon lviv’in neye programlandığını gösteriyor. şöyle ki; top stoperlerden birine geldiğinde forvetteki iki adam da arkalarına bakmadan ok gibi ileri fırlıyorlar ve stoperin göndereceği, savunmanın arkasına düşecek topları kovalıyorlardı. birisi sarışın uzun boylu, diğeri bıdık boylu esmer futbolcu, isimleri neydi güntekin?

    galatasaray bol pas yaptı ilk yarı ama hep mecburiyetten, hep sorumluluktan kaçma, rakibin arkasına saklanma yüzünden. savunmada, orta sahada rahat pas yapmasına rağmen 18 yakınına geldiğinde pas atacak kimse bulamadılar. bunda rakibin baskısı da etkiliydi elbette ama hiçbir oyuncu da bu baskıyı kırmak için boşa çıkmaya çalışmadı. bir çeşit teslimiyet içinde oynadılar. halbuki, büyük bir hırs ve iştahla boşa çıkmayı denemeleri gerekirdi.
    böyle maçlarda işi bitirmek için, kaleyi fethetmek çilingire ihtiyaç vardır veya kapıyı kırmak gerekir. galatasaray hagi’nin 18 dışından şutlarıyla kilidi açardı, olmadı hakan şükür’le kapıyı kırar kaleye girerdi. son 3 sezondur ne yazık ki hiç birini yapamıyor takım.

    lviv iki hızlı hücumla 2 gol buldu. ali turan ve hakan balta’nın büyük hataları, aykut’un ikinci golde topa çıkmayışıyla. kardeşim altıpasa paralel giden topa kaleci çıkmaz mı? ben kafaya çıkmıyorum ama belki de yüzden sadece halı sahada oynuyorum. (aramızda kalsın, ligde oynarken kafaya çıkmazdım ama rakibimi de çıkarmazdım, teknikleri var bir ara anlatırım).

    kısa olsun yazı diyorum ama bitmiyor ki galatasaray’daki atraksiyonlar. mesela taraftar. niye ıslıklamış, niye yuhalamışlar, maç bittikten sonra yapılmalıymış.
    yemezler. burası istanbul, herkes çok keyifli bir şey yoksa apar topar evinin yolunu tutar, kimse maçtan sonra kalmaz, fenerlilerle, beşiktaşlılarla kafa yapılmayacaksa.

    gelelim ikinci yarıya, galatasaray’ın uyandığı, saldırdığı, beraberliği kurtardığı, galibiyete çok yaklaştığı ikinci yarıya.
    soyunma odasında ne olduysa, ne konuştularsa, kim konuştuysa takım tamamen silkinmiş, kendine gelmişti.
    birinci devre etkisiz kalan sağ açık serdar çıktı, yerine barış girdi. arda sağa geçti, barış ilk devre yalnız kalan ayhan’ın yanına. sarp biraz daha önde oynamaya başladı.
    sağdan, soldan, ortadan her yerden saldırdı takım. kısa pas sayısı azaldı, daha çok ters kanada atılan yüksek ve uzun toplarla yüklendi. bazen de, özellikle neill ile santrafora doğru yüksek toplar atıldı. bir çoğu yerine ulaşmadı ama dönen topları galatasaray aldığı için yeniden hücum denedi. özellikle kewell müthiş bir top oynadı bu baskı süresince. çok az kontra imkanı verdiler rakibe. hepsi sert, hızlı ve hırslıydı futbolcuların.
    zincirlerinden boşalmış gibi oynuyorlardı. sanki devre arasında “haca bize karışma, bildiğimiz gibi oynayalım” demişlerdi.

    ikinci devreki oyun size bir şey hatırlattı mı? kaos futboluna ne kadar benziyor değil mi? zaten bildiğin kaos futboluydu oynanan. takım birinci devre çağdaş futbol oynamaya çalışıyor ama beceremiyordu. alışmadık götte don durmuyor işte.

    ikinci devreki oyun “mıy mıy futbol”un öldüğünü gösterdi. futbolcular ve seyirciler anladı, umarım teknik kadro da anlamıştır.
    bizim takımlarımızın oynayacağı futbol bu ne yazık ki. kaos futbolu. isim yanıltıcı ve futboldan soğutucu aslında. işin aslı şu ki, tribündeki, tv başındaki taraftarın sevdiği oyun şekli bu. sürekli basan, sert kalan, seri olan, hırslı bir takımı izlemeyi kim sevmez.
    bu oyun şeklinin tu kaka edilmesinin sebeplerinden biri de yine bir yanılsama. hakan şükür’ün santrafor oynaması yanıltıyor insanları. sanılıyor ki, olay topun hakan’a, yani uzun boylu santrafora şişirilip kendi indirdiği toplarla veya düşen topları orta sahanın almasıyla hücum yapılıyor. elbette bu tarz hücumda var içinde, ama sadece bu yok. galatasaray’ın böyle oynadığı eski maçları düşünün, bir çok farklı şekilde gol bulduğunu hatırlayacaksınız.

    bir de sanki pas sadece “total futbol”da yapılıyor gibi yanlış bir algı daha var. sanki sadece barcelona pas yapıyor bu dünyada. her takım pas yapıyor, ama beni bile bıktırıcı şekilde pas yapan sadece barcelona ve ispanya var.
    yine söylemem lazım ki, 96-2000 galatasaray’ı türkiye’de en çok pas yapan takımdı ve avrupa maçlarında da mümkün olduğunca pas yapardı. fatih hoca’nın uefa finalinde, soyunma odasındaki maç konuşmasında bahsettiği “oynayacağız, oynadınız” dediği bu işte, pas yapacağız diyor.

    daha önce defalarca yazdım, rijkaard bir futbol ekolü kuracak adamdır diye. ama bahsedilen total futbol, pas futbolu ise başarılması o kadar zor ki. tüm ülkenin atılımı ile başarılabilecek bir şey. sadece galatasaray’la olacak iş değil. yine ispanya-barcelona örneği vereceğim, hep onlara öykünüyoruz ya. ispanya futbolu zaten bol pasla oynanıyor, yıllardır. real de, atleticolar da ellerinden geldiğince yapıyorlar. barcelona bunu abarttığı ve de başarılı olduğu için dikkat çekiyor. ispanya’da futbolun bol paslı oynandığının sağlaması, milli takımlarında barcelonalı olmayanların kolay uyum sağlamasıdır.

    galatasaray bu turu geçebilir de geçemeyebilir de. ama iştahla oynamaları gerektiğini anlamış oldular. tribünler de sahadan kendilerine gelen enerjiyi katlıyorlar. burası türkiye, biz önce sahada bize umut veren bir takım görmek isteriz, destek sonra gelir.

    bir de özel not :
    maçtan sonra staddan çıktığımızda kızsam mı sevinsem mi bilmiyor bir haldeyken, kızım : “ben çok eğlendim, bursa maçına da gelmek istiyorum. seneye bana da kombine al” dedi. benim için maçın skoru belli oldu : 5-0 kazanmıştık, gerisi hikaye.

    --- alıntı ---
    http://captano.blogspot.com/...arpaty-lviv-2-2.html
  • 17
    geçtiğimiz sezon yaşanan büyük düşüşün başından itibaren galatasaray’ın en temel problemi orta sahasının tek yönlü olmasıydı. istenen, hayali kurulan o total futbolun, o barcelona rüzgarının uzaklığı, umut vaadetmeyen orta göbekle birlikte her geçen gün artıyordu adeta. aradan 3 ay ve bir dünya kupası geçip yeni sezon başladığında sarı kırmızılılar bu bölgeye mehmet topal/lorik cana değişikliği ve genç musa katkısı dışında takviye yapamamıştı.

    bu gelişmelerin ışığında başladı karpaty lviv maçı, ve 45 dakika bu odakta geçti adeta. ukraynalıların henüz hazır olmadığı gün gibi aşikar olan, gücü yerinde ama çevikliğini henüz sağlayamamış ali turan’ı keşfetmeleri de çok uzun sürmedi. mustafa sarp’ın sık sık boşalttığı bölgeden sürekli ali’yi zorlayan kuznetsov ilk golün asistini yaparken, 2.golde de ali adamını kaçırıyor, hakan balta, mustafa sarp misali gölge oyununun fahiş bir hatayla farkedilmesini engelleyemiyordu. bu yarıda galatasaray’ın başlıca problemleri, orta saha ikilisi olan ayhan ve sarp’ın son derece ağır ve risksiz oyunu(ısrarla dikine pas yapmadılar), mustafa sarp’ın ısrarla boşa çıkmayarak top almaması, ve iki bekin savunma yönlerine oranla son derece kısıtlı hücum güçlerine sahip olmasıydı. hakan ve ali’den beklenen hücum desteği bir türlü gelmeyince arda, kewell ve serdar topla buluşmakta zorlandı. bu dakikalarda akıllara gelen soru, sabri’nin yokluğunda serkan kurtuluş’un neden sağ beke alternatif olarak düşünülmediğiydi. organizasyon eksikliği ilk yarının en çok göze çarpan unsuruydu.

    tabelada yazan 0-2’lik skor, rijkaard’ın telkinleriyle birleşince, üstüne üstlük maça çok hızlı ve önde basarak başlayan karpaty yorgunluk belirtileri göstermeye başlayınca, galatasaray’ın 2.yarıya baskılı başlaması sürpriz olmadı. bu yarıda ilk yarıya oranla en büyük değişim hız futboluydu. sarı kırmızılılar en basit pasları bile son derece hızlı yaparak rakibin başını döndürdü adeta. derken maça damga vuran rijkaard hamlesi de geldi ve serdar yerini barış’a bıraktı. bu dakikadan sonrası için 4-3-3 dersi diyebiliriz. ali turan ve hakan balta’nın kısıtlı hücum desteğine rağmen üstelik. arda’nın sağa geçmesi ve kewell’ın dakika dakika artan etkinliği oyunun merkezini kanatlara almayı sağladı ve maç bu andan itibaren tek kaleye döndü. bu anlarda baros'un ustalığı sonucu getirdi. biraz şans, biraz daha beceri olsa, 2-2’den daha iyi bir sonuç da alınabilirdi. 2.yarının basitçe özeti, kaos futboluna aşina türk futbolunun tüm hatlarıyla saldırma ve sonuç alma alışkanlığının örneğidir.

    galatasaray adına maça dair iki pozisyondan bahsetmeden geçemeyeceğim. ilkinde dakikalar 30’u gösterirken karpaty’nin kullandığı bir yan topta takımın en etkili kafacılarından mehmet batdal önce kendi ceza sahasına yöneldi, biraz yaklaştı ve aldığı bir işaretle geri döndü. bunun üzerine durumu farkeden serdar ceza sahasına savunma için koşu yaptı, fakat o da boş adamı kaybetti bu sırada. neyse ki bu keşmekeşte savunma topu uzaklaştırdı. ikinci pozisyonda ise 64.dakikada galatasaray’ın kullandığı bir korner atışında yaşandı. bütün oyuncular altı pas etrafına toplanmışken neill arkadaşlarını uyardı ve geriden koşu yapmalarını söyledi. bunun üzerine sarp bulunduğu mevkiyi terkederek ve söylenerek ceza sahası dışına çıktı ve orada pozisyon aldı. bu tip toplarda mustafa gibi hava hakimiyetli oyuncuların ceza sahası içinde, ayhan gibi hava gücü zayıf, bilekleri kuvvetli oyuncuların yayda beklemeleri genelgeçer bir futbol kuralıdır. bu iki pozisyon galatasaray’ın yan toplar konusundaki zaafiyetini ve dersine nasıl çalışmadığını basitçe ortaya koyuyor. futbolda duran topların önemini düşününce bu zaafiyetin bir an önce giderilmesi gerektiği aşikar.

    rövanş belgrad’taki kadar kolay geçmeyecektir ama galatasaray karpaty’i eleyecek güce sahip. iyi bir elano ve sabri’nin katılımı düşünülerek, galatasaray’ın daha iyi yerlere geleceği öngörüsü çok da uzak bir ihtimal olmamalı.

    ***************************

    http://bandieras.blogspot.com/...izasyon-vs-kaos.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın