• 378
    bizim adımıza ligin geleceğine ışık tutan maç olmuştur.

    öncellikle derli toplu basan ve pas yapan takımlara karşı orta sahayı veriyoruz. kapanan veya geride sağlam duran savunmaları açamıyoruz. ve maalesef duran top ile orta kalitemiz facia.

    maç ile ilgili olumlu, olumsuz çok şey söylenebilir. benim en çok hoşuma giden detay oynanan 100’ü aşkın dakikaya rağmen oyundan düşmememiz. transfer döneminde sorunların çözümüne yönelik doğru adımları atarsak 23. şampiyonluğa giden yolda önümüzü açık görüyorum.
  • 379
    kapanan takımlara karşı üretken olamadığımız maçlardan bir tanesiydi ve maalesef şu problemi yine çözemedik. belhanda ve arda oyuna girdikten sonra en azından bir şeyler değişir diye bekledim ama yine olmadı. kanat ortaları zaten hiç iyi değil, bu maçta da öyle oldu. ömer bayram ya rakibe çarptırıyor ya da bu sorunu halletmek için uzak noktaya atıyor. omar ve linnes de ömer bayram'dan geri kalmıyor. şut atma işi zaten pek denenmiyor.

    ali yavuz kol ceza sahası içerisinde hareketlilik getiren tek isimdi. o da tecrübesizliğinin kurbanı oldu ve son 3 dakikada 3 ayrı topu iyi kullanamadı. zaten yediğimiz 2. gol de maalesef çocuğun kötü pasından kaptırılan toptan geldi. ancak unutmamamız gereken nokta ise söz konusu 2. golü yerken skorun 1-1 olmasıydı. beraberlik ararken o golü yesek hiç sorun yok ama kalemize en uzak noktada tek pas hatası nedeniyle 80 metrelik kocaman bir boşluk nedeniyle gol yediysek bunda ali yavuz'un hiç suçu yoktur. öyle gol yenmez, yenmemeli. hiç yoktan 1 puan cepte ise o golü yemeyeceksin ve moralmen çökmeyeceksin. 1 puanı beğenmeyip 2. golü aramak çok güzel ona lafım yok ama bu şekilde de gol aranmaz arkadaş. kontrolsüz bir şekilde 150 ile viraja girmek gibi bir şeydi ve tabii ki takla attık. hayır yani tur maçı değil bir şey değil, demek korner kazansak kalecimiz bile gelecekti.

    maçın uzatlamalar dahil son 10 dakikasında yaptığımız hücum organizasyonları her ne kadar verimli olmadıysa da şablon ve niyet olarak geride kalan 45 dakikadan çok daha iyiydi. ilk golü yedikten sonra bu şekilde 2'ye 1'ler yaparak, diagne'yi ceza alanının hemen dışında duvar şeklinde kullarak ve sol kanatta arda ile ali yavuz kol, sağda da feghouli, belhanda ve omar'ın pas trafiklerini daha çok yapsaydık maçı kazanırdık. 10 dakika haricinde rakibi hataya hiç zorlamadık. penaltı pozisyonu rakip ceza alanındaki hareketliliğimizin güzel bir meyvesiydi.

    ne olursa olsun kazanma hırsı çok güzeldi. 2 farklı da geri düşseydik içimizde maç döner umudu taşıyacaktık. önemli olan bu istek. özellikle kapanan takımlara karşı kanat organizeleri ve göbekten yapılan ataklarda kısacası set hücumlarında daha hızlı olursak ve oyunun yatay boyunu daha genişletirsek bu hırsla çok güzel şeyler olacağına eminim. yeter ki kazanma azmini kaybetmeyelim.
  • 380
    devre biterken yazdığım gibi, alan daraltan ve önde basan takımlara karşı tutturabildiğimiz bir plan olmadı bu sezon. bu maç da başaramadık bunu. zaten lige verilen her arada bizim takım dönemiyor. bu maç da bu hakkımızı kullandık. umarım bir şeylerin düzelmesi ve taktiksel esnekliğin kazanılması adına hayırlı olur. bazı oyuncularımızın kendisini toparlaması lazım. özellikle bir maç iyi üç maç kötü oynayan soso, emre akbaba ve belhanda. elimizdeki kadroyu çok fazla takviye edemeyeceğiz büyük ihtimalle. bu adamların toparlanması lazım. bu sezon bu rezil takımların arasında şampiyon olamazsak, bu bize yazar. başkasına değil.
  • 384
    takımımız elbet kötü oynadı. bence bundan da önemlisi karagümrük çok iyi hazırlanmış. maçın başından sonuna kadar tüm istediklerini gerçekleştirdiler. sezon başından beri bu denli pasifize edildiğimiz az maç izledim.

    bu maç ile 27 eylül 2020 galatasaray fenerbahçe maçında 4/4/2 oynayan takımlar karşısında zorlandığımız iyice ayyuka çıktı. buna bir an ocne çözüm bulmak lazım.
  • 385
    çok kötü oynadığımız ve mağlubiyeti hak ettiğimiz maç. maalesef bu fırsat tepme olayı bizde alışkanlık haline geldi. ligin son düzlüğünde değilsek genelde böyle fırsatları tepiyoruz. açıkçası son saniyede yenilen golü de anlamsız buluyorum. 1 puan şu oyuna iyiydi, top tüfek ne varsa gitmeye gerek yoktu ancak son yıllarda 1 puanın değerini bilmemek de biraz alışkanlık oldu. yapacak bir şey yok. zor deplasman, puan kaybedilebilir. umarım göztepe maçından itibaren son dönemde oynadığımız oyuna geri dönebiliriz. asıl önemli olan o.
  • 386
    sonuna kadar hak edilmiş bir galibiyet aldı karagümrük. o penaltı gol olmasın diye ettiğimiz dualar maçı kapattıktan sonra kabul olmuş, son golü izleyemedim. bir daha diagne penaltısı izlemek istemiyorum ben takımımda mide bulandırıyor, bu adamın penaltı alma çabası. oyuna gelirsek 6-7 tane pas hatası yaptık ilk yarı başlarda bazılarını hatırladığım kadarıyla feghouli yaptı. her zaman başarılı yapabildiğimiz işlerdi bunlar ama bugün olmadı sonra zaten bir daha oyuna ortak olamadık ta 75-80'lere kadar. o çaba da son vuruş ve ortalardaki beceriksizlik nedeniyle yetmedi. hakem mevzusuna gelince adam çok iyi bir hakem değil ama iki faul atladı diye teknik adam oyundan atılmamalı, oyuncular bu kadar çileden çıkmamalı.

    luyindama tam hazır mıydı bilmiyorum ama bence kazanan takım romantizmine gerek yoktu luyindama, muslera'dan sonra bu takımın en önemli oyuncusu her zaman oynamalı. son olarak emre akbaba 30. dakikada çıksaydı belki geri kalanlar da bir silkelenir kendisine gelirdi ama herkes çok kötüydü belki marcao-donk vasattı o kadar.
  • 387
    merhabalar sayın ilk puan kaybında hocaya hemen sallamak için haftalardır tetikte bekleyen insanlar, merhabalar genç oyuncu güzellemesi yapıp takımı genç oyunculardan kuralım oradan buradan x oyuncu gelsin bu gitsin planlaması yaparken genç futbolcu oyuna girip maçı kurtaramayınca sallayanlar.

    bugün maç özelinde zaten 6 maç 5g 1b seri yapınca bir yerde puan kaybedecektik he bu seri 2 maç daha giderdi trabzon maçıyla patlardı veya 5 maç daha gider x takımda patlardı bunlar olacak lig maratonu uzun daha oynadığımız 12 maç oldu eksik 1 maçımız var ve kadromuz inanılmaz dar yamalarla bir şeyler yapılmaya çalışılıyor ona rağmen bu haftayı yine ilk 3 içinde bitireceğiz.

    önemli olan ne peki önemli olan bence iyi pozisyon sayımızı yükseltmemiz. maç içinde çok kritik kaçırdığımız pozisyonlar oldu zaten bunları gol yapınca oyunu daha iyi tutuyoruz ve rakibi daha fazla açıyoruz ama maalesef bugün kayseri maçı kadar olmasada yine 2-3 tane kaçırdığımız net pozisyonlar oldu bu durumu böyle maçlarda artık lehimize çevirmeliyiz.

    çeviremezsek ne olur?
    çeviremezsek bugün bir anlık pozisyon hatasıyla gol yer geri düşersiniz üstüne provakatör bir hakem eklenince sizi oyunun belirli dönemlerinde önünüzü kesip tuzağa çekiyor siz tepki sayınızı arttırınca cezanızı kesiyor maalesef. diğer kulübelerde ana avrat küfür eden hocayı atmayıp yıllardır aynı senaryo ile sizin hocanıza kırmızı kart çıkıyor ve maalesef yine en az 2-5 maç arası hocasız sahaya çıkacağız.
    bunun takım üzerinde pozitif yansıdığı yerlerde oluyor yansımadığı yardımcı hocaların oyuna etki edemediği için eleştirildiği zamanlar oluyor. ama bu futbol üzerinden devam edip erken pozisyonları gol bulursak bu tempo ile devam edeceğimizi düşünüyorum.

    bugün saha içerisinde birden fazla kötü oyuncu vardı. çok fazla konuşmaya gerek yok bunun analizini teknik heyet yapıp önümüzdeki hafta çıkaracağı kadroya bakmak lazım.
    bu arada iyi ki yenildik o penaltı ile beraberliği alsaydık cidden bir taraftar olarak takımıma yakıştıramazdım diagne kardeşim penaltıdan önce önündeki topa vursa zaten gol olma potansiyeli çok kolay bir pozisyondu ama maalesef ağır kaldı.

    can sıkmaya gerek yok yangın yapacaksanız da gergin fener taraftarı gibi 10. hafta değil de işler 25-30. hafta kötü gidiyorsa yapın en azından biraz anlamı olur. daha 28 maç varken galatasaray taraftarının yangın yapması değil "evet böyle bir mağlubiyet aldık ama haftalardık iyiydik kaza oldu toparlarız bizim bunu başaracak gücümüz zaten kültürümüzde var" zihniyetiyle hareket edilmeli diye düşünüyorum.
  • 388
    iyi mi oynadık? hayır...

    galibiyeti hak mı ettik? hayır...

    kazanabilir miydik? evet...

    bu maçın en net tanımı iş kazasıdır. rakip daha istekliydi, uyuduk, geç uyandık ve kaybettik. suçlu ne hakem ne de başka bir etken. rakip daha iyi oynadı ve kazandı. biz bundan sonra işimize bakmalıyız. 40 haftalık serüvende buna benzer maçlar olacaktır. kazanmayı hakettiğimiz maçlarda puan kaybedeceğiz, haketmediğimiz maçlarda ise bir şekilde puan almamız lazım. hak ettiğimiz maçları da bırakmamız lazım.

    bence bu maçta ibre beraberlikten yanaydı ama kaybettik. enseyi karartmaya gerek yok. takım iyi yolda.
  • 389
    3.hafta fenerbahçe derbisinde, kasımpaşa deplasmanında, hafta içi darıca maçı ve bu maçtan sonra artık şunu net bir şekilde anladık ve gördükki galatasaray ortayı kalabalık tutan ve iyi kapanan bir saha dizilimine karşı hiçbir şey üretemiyor, kaleye isabetli şut dahi atamıyor. maç içinde her hangi bir b planımız da olmadığından oyun panik içerisinde iyice rakip ceza alanı ile yarı sahasında rastgele bir hal alıyor. eğer şansımız yaver gider de bir karambolde top önümüze düşer ya da bu maçta rakibin eline falan çarpıp penaltı kazanırsak gol olur. aksi durumda o kalabalıkta çarpışan arabalar misali bir kısır döngüde kilitleniyoruz. hele hele rakipte ndao tipi bir sprinter varsa gol yememek işten bile değil. bu maç özelinde bireysel performansa bakmak doğru olmayacaktır. zira ben marcao dışında dişe dokunur bir çaba göremedim. fatih karagümrük çok rahat pas yaptı. emre akbaba ve feghouli gözleriyle adam kovaladılar her seferinde. neyse... pekiyi karagümrük tarzı kapanan takımları açmanın yolu nedir? evvela pas sirkülasyonu hızımız çok yetersiz. top kanattan kanada gidene kadar rakip hemen alanı kapatıyor ve topun arkasına geçiyor. ikincisi uzak menzilli şutlar ile sonuç alınabilir. ancak maalesef sneijder gittiğinden beri koca galatasaray nasıl bir şutör bulamaz anlamıyorum. üçüncüsü korner atacak, etkili duran toplar ile gol bulabilirsiniz. ancak bu departmanda da ne yazıkki korner kullanacak 1 (bir) oyuncumuz bile yok. her kornerimizi başka başka oyuncular kullanıyor. o çoğumuzun burun kıvırdığı deniz türüç bile bu konuda derdimize çare olabilirdi. ha üzgün müyüm? hem de çok üzgünüm. ancak bu mağlubiyetten çok şey alabiliriz. örneğin çıkarmamız gereken bir sonuç her maçı kazanamayabileceğimiz gerçeğidir.bazen kötü günündesindir ve 1 puan bildiğin 1 puandan daha değerlidir. 2 gün önce serine a’nın yıllardır şampiyonu juventus sahasında atalanta’ya diş geçiremeyeceğini anlayınca beraberliğe razı oldu. ayıp değil bu, günah hiç değil...
  • 390
    galatasaray'ın tipik fırsat teptiği maçlardan biri. ben bildim bileli iyi giderken, kazanırsa büyük avantaj sağlayacağı maçları bir türlü kazanamayıp, rakiplerinin iştahını kabartıyor bu takım. ligin ne kadar başı olsada rüzgarı arkana almışsın, rakiplerinin durumu ortada al şu maçı bak keyfine be kardeşim. ama yok illa son maçlara bırakacak bu işi.
  • 391
    galatasaray adına amma abartılan bir mağlubiyet oldu... bence doğru kadroyla çıktık. arda dışındaki değişiklikler de doğruydu. kötü günümüzdeydik malesef. olmadı. her hafta olacak diye bir kaide yok. ilk kez bir sistem oluşturmaya başlıyoruz. millet 12-13 haftadır ne oynadığını biliyor, biz sadece 4 haftadır. arada böye kazalar olur. enseyi karartmamak lazım.

    bence bu maç adına en büyük kayıp marcao'nun kırmızısı oldu. bakalım faturası kaç maç olacak.
  • 392
    kötü oynadık hakettiğimiz bir mağlubiyet oldu çünkü karagümrük bize karşı yapması gereken ne varsa onu yaptı. biz karagümrük'e karşı yapmamız gereken ne varsa yapmadık. sağlık olsun daha çok saç baş yolacağımız mağlubiyetler olacaktır. bizi iyi çalışıp çözen bir rakip vardı. ama ondan önemlisi çok kötü bir hakem vardı. maçın kontrolünü bu kadar yitiren bir hakeme nasıl lisans veriyorlar anlamadım.
  • 393
    bugünün özeti kaos aslında. arda turan'ın gereksiz itirazı ile ateşlediği fitil maçı bambaşka yere götürdü. e ne oldu sonunda? hocamı ve marcao'yu kaybettik. son yarım saat kapanan karagümrük'e karşı bir tane net pozisyona giremedik. sürekli çizgiden orta açtık merkezden delemeyince. ne kaleye doğru düzgün şut çektik ne birkaç an hariç rakibi boğabildik. sanki sezonun son maçı şampiyonluk gidecek gibi panik yapıyoruz. sakin olup oyun içinde kalmaya çalışsak elbet girecektik pozisyona. emre akbaba mbaye diagne martin linnes oğulcan çağlayan bu arkadaşlarla olmaz bu iş. maç erken çözülürse rahat gidiyoruz ama çözemezsek ver elini kaos. bu takıma net 3-4 takviye lazım. feg ve emre kılınç ortasaha savunmasında hiç yok, yürüyerek geçti gitti karagümrük. karalar bağlamaya gerek yok ama bu maç hayırlı mağlubiyet olacak diye düşünüyorum. maç kaybetmiyoruz diye lig bitti şampiyonluk geldi zannetmiş bazı oyuncular. yine de güzel günler yakın, inanmaya devam.

    (bkz: 18 aralık 2020 fatih karagümrük galatasaray maçı)
  • 394
    bir çok gs sözlük yazarı bunun basit bir kayıp olduğunu ve büyütülmemesi gerektiğini söylüyor ama katılmıyorum. ben açıkçası iki noktaya dikkat ettim:
    1. arda'nın "kupa maçına bile konuşuyorsunuz" sözü uzerine gelen bu gayri ciddi tavırlar. arda takımı inanılmaz derecede negatif etkiliyor. hatta gereksiz bir pozisyonda ortaligi karistirmasa fatih hoca da atılmayacakti. son derece gereksiz bir figür. safi zarar. en küçuk faydası olmadığı gibi ahenkli ve sakin takımı da bozdu gelir gelmez.
    2. ilk golü yersek işimiz çok zor bundan sonra. rakipler ne yapıp edip bir gol atıp 11 kişi kapanacaklar bu belli oldu. akabinde aradan dereden bir kontratak golü kovalayacaklar. bizim geriye düşmüşken oyun açacak oyuncumuz yok, duran top-korner organizasyonumuz yok, kenar ortaları yapamiyor olmamiza rağmen vazgeçmeye niyetimiz yok. hoş, kontra oyuncumuz da yok ya neyse. mutlaka ilk golü atmaliyiz. rakipler bu maçi ezberleyip gelecekler bundan sonra.
  • 395
    bein sports'ta 3 dakikalık özetini tekrar izledim. düşündüğümden daha da kötü bir futbol oynamışız. hatta üzerine analiz yapılamayacak bir maç olarak geride kaldı benim için. inşallah böyle bir maç ilk ve son olur. ikinci yarı o kadar baskılı oynayıp bir tane bile pozisyona girilmez mi? pozisyoncuk bile yok yaa. penaltı desen o da verilmeyebilir. diagne güzel almış. bu maçtan geleceğe umutla falan bakılmaz ama güzel dersler çıkarılır. yapmamamız gereken her şeyi yapmışız bu maçta. izleyenler daha iyi anlayacaktır; 3 dakikalık özetin yarısı faul pozisyonları ve tekrarları, çeyreği karagümrük'ün ofsayt nedeniyle iptal olan golleri, diğer çeyrekte atılan goller. varın siz düşünün, baskılı futbolu.
  • 396
    herhangi bir oyun planı ile çıktığımızı düşünmediğim bir maç. ilk yarı kaleye şut bile çekemedik herhalde. maçın başında oğulcan ile girdiğimiz bir pozisyon harici bir pozisyon yoktu.
    bir hafta maç oynamadan tekrar maça çıkmak tabii ki zor, ona asla bir lafım yok; fakat, meslek olarak bu işi yapan insanların da buna göre hazırlanmasını (futbolcusundan teknik ekibine) beklemek de bizim en doğal hakkımız. maçın başından sonuna herkes, fatih terim de dahil, geçen sezonun ilk yarısındaki kimliğe geri dönmüştü resmen. 1-0 geriye düştükten sonra oyundan oğulcan’ın alınması, arda’nın oyuna sürülmesi falan başlı başına bir facia. hoca resmen, benim planım yok bu maç için, kaos olursa orayı çevirecek futbolculardan medet umuyorum dercesine oyuncu değişiklikleri yaptı. bu sezon da muhtemelen aralıklı galibiyet serileri ve keskin performans düşüşleri ile geçecek bu artık iyiden iyiye belli oldu.
    bu takıma en az 3-4 tane takviye şart. dün artık herkesin de anladığını düşünüyorum. rakibin orta sahasındaki 34lük biglia tek başına bizim orta sahaya yetti. yanında n’diaye falan olsa halimiz iyice harapmış.
  • 397
    karagümrük savunmasını bir türlü çözemediğimiz, geriden oyun kurmakta çok zorlandığımız bir maç oldu. ozellikle alparslan ve alassane ndao'nun iyi performası kanatlarımızın etkinliğini bitirince pozisyon üretemeyen, tehlike yaratamayan bir galatasaray izledik. kanatlarımızın etkinliğini bitirmesi derken hem beklerimizin (özellikle saracchi'nin) bir türlü istenen çıkışları yapamamasını hem de emre akbaba ve oğulcan'ın bir türlü topu alamamalarını, aldıkları nadir anlarda da tutamamalarını kastediyorum. geriden oyun kurmaya çalışan donk, marcao hatta soso bir türlü opsiyon bulamadılar. 64. dakikadaki değişikliklerle belhanda oyuna girip diagne'nin arkasına geçtikten sonra bu pozisyonlardakiler daha fazla topla buluşmaya başladı ancak buna rağmen maçı 1 (yazıyla bir, yanlış yazmadım) isabetli şutla tamamladık.

    özellikle böyle maçlarda, geriden oyun kurulmasına müsaade etmeyen, hücum geçişlerine izin vermeyen ve 4-4-2 ile iyi kapanan takımlara karşı bir target man olsa keşke düşüncesine tekrar kapılıyorum ama elde olmayanın şu an kimseye faydası yok. eldekilerle de nasıl bir çözüm üretilir bilmiyorum, bu konuda yorumları okumak isterim.

    ek: mağlubiyetin bahanesi kesinlikle değil ama değinmek gerek; hakem berbat bir maç yönetti. standarttan yoksun hatalı kararları sebebiyle bir noktadan sonra maçın kontrolünü komple yitirdi.
  • 398
    sabo ve ndiaye gibi 2 önemli eksikle yakaladığımız karagümrük'e karşı maalesef gram top oynamadan haklı bir yenilgi aldığımız maç oldu. bir şeyler oynamaya çalıştığımız bölüm hepi topu 20-25 dakikaydı, onun adı da kaos futbolu. böyle zor maçları 20-25 dakika oynamaya çalışarak kazanamazsınız ve kazanmayı da bekleyemezsiniz.

    şimdi benim değinmek istediğim 2 konu var:

    birincisi yediğimiz goller; ilki ikinci yarının hemen başında daha 15 saniye olmamışken rakibin savunma arkasına sarkması ve içeriye pasta kaleciyle karşı karşıya pozisyon verebiliyor olmamız. bu kabul edilebilir bir hata değil. savunmanın o kadar dağınık olması ayrı, saracchi'nin ndao'yu kaçırması ayrı hata. ikinci golde de rakip ceza sahasına yığılmışken ali yavuz'un diagne'ye vermek isterken rakibe verdiği top kontratak yedirdi bize. hak etmediğimiz 1 puanı da alamamış olduk ama keşke alsaydık.

    diğer değinmek istediğim konu hocanın emre akbaba faydasızından hala ısrarla medet umması. emre futbol ve form olarak kariyerinin belki de en kötü döneminde. bitiriciliği yok, kontrolü berbat, gücü yerinde değil. belhanda ise tam aksi yönde, kendisinden zamanında aşırı nefret eden biri olarak şu an takımda en çok fark yaratan isim belhanda.

    son olarak hakeme diyecek söz yok gerçekten. linnes'e faul yapılan pozisyonda düdüğü çalmadığı için gördüğü yoğun baskının sonucu olarak diagne penaltısını uydurdu. penaltıyla uzaktan yakından alakası yok. fatih hoca'yı atması ise dikkat çekme çabasından başka bir şey değil.

    sonuç olarak ligin dişli takımlarından biri olan karagümrük ile oynamak için bundan daha iyi bir zaman olamazdı. ama biz uydurma penaltımız dışında isabetli şut atamadan maçı bitirdik. benim duyduğum utancı umarım oyuncular ve teknik ekip de duyuyordur.
  • 399
    sadece galatasaray'ımız kötü oynadı diye yenilmedik, karagümrük hayli güzel çalışmış takımımıza ve çalıştıklarını da sahaya çok güzel yansıttı. aslında karagümrük'ün de aksadığı ve lakayt oynadığı bölümler de oldu. oyuncularımızın ve takımımızın kötü performansını sadece kendilerinden kaynaklı olduğu gibi yanılgı olmamalı. bu rakibimize hakaret sayılır.

    oyunu değerlendirirken belki de ilk yarı ve ikinci yarıyı ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. gerçi topyekun değerlendirme ihtimalimiz vardı. çünkü iki takım da sahaya hiçbir değişiklik yapmadan başladı. fark ikinci yarının hemen başında yediğimiz golün oyunu, devre arasında konuşulanları değiştirmesiydi.

    öncelikle ilk on birimize bakalım. dün buralarda da çok konuşuldu. "kazanan on bir bozulmaz!" raconundan dem vuruldu. açıkçası ben bu racona karşıyım. ama tamamen yanlış olduğunu da düşünmüyorum. neden değiştirilsin ki? ortada iyi giden bir şeyler var. oyununuzu rakibinize dikte ederek oynuyorsunuz. rakibinizin size nasıl hazırlandığını bilmiyorsunuz ki "istihbarat" faaliyeti göstermediğiniz sürece de bilemeyeceksiniz.

    bu durumda akla iki seçenek geliyor. ya kendi takımınıza güvenip oyununuzu devam ettirmeye çalışacaksınız ya da rakibinizin size çok iyi hazırlandığını düşünüp bir sürpriz faktörüyle sahaya çıkacaksınız. ikisinin de artı ve eksi yönleri var. birincisinin artı yönlerini bundan önceki maçlarımızda görürken eksi yönünü bu maçta gördük. ikincisinin eksi yönüyse bir şeyler yapmak isterken olanı da bozma ihtimaliniz.

    bu ikinci kısma bir örnek vereyim. tudor'la fırtına gibi başladığımız sezonu hatırladınız mı? peki ya o sezonda tudor takımla sürekli oynayıp yeni bir şeyler denediğini ve sonuç olarak her şeyi allak bullak ettiğini hatırladınız mı?

    biri diğerinden iyidir demiyorum. elimde net bir veri yığını yok. sonunda her şey kazanımlarınıza bakar.

    bu durumda bizim kazanan on birimizi bozmama halimiz pek yadırganacak bir şey değil. fakat karagümrük gerçekten bizi çok iyi çalışmış.

    bunu dün de söylemiştim. bizim oyun merkezimiz sahanın ortası. kurgumuz oradan şekilleniyor. marcao ve donk ile, oradan taylan, soso, emre kılınç... içe giren oğulcan, oyun kurulumu için orta sahaya inen emre akbaba... merkez, merkez, merkez... aslında karagümrük öyle ahım şahım, çok agresif bir pres yapmadı bize maçta. marcao da, donk da rahattı. sadece takımı ileri çıkardı karagümrük. takım boyunu kısalttı. ve orta sahada oldukça kalabalık durdu. biz topu orta sahaya geçirebilme fırsatı bulamadık. top o kalabalığa inmiyordu ve kanada mahkum kaldık. bunun sonucunda emre kılınç'ı sürekli sol kanatta top alırken gördük. oğulcan'ı sürekli kanatta gördük. soso'yu sağ bek tarafından top alırken gördük sürekli. oysa bu oyunculardan istediklerimiz bizim farklı.

    karagümrük'ün buradaki rolünü es geçmemek gerekir. evet. oğulcan kötü oynamıştır. emre kılınç kötü oynamıştır. emre akbaba kötü oynamıştır. taylan antalyalı'nın birkaç pozisyon dışında görünmediği bir maçtan bahsediyoruz. şudur budur. bireysel olarak performansları kötü olabilir ama bu bizim takımımızdaki -karagümrük'ün rolüyle- kırılma ve senkron bozulmasından da kaynaklanan bir sorundu.

    ilk devre böyle devam ederken bu sorunu nasıl çözebileceğimiz hakkında bazı fikirler vardı elbette. çok top kaybı yapıyorduk. bu doğru. emre akbaba'yı bir kenara bırakırsak bu durum da bir yerde rakibin bizi bozmasıyla, takımımızın senkronunu bozmasıyla alakalı. yani yüzde 60 takımla alakalıysa yüzde 40 bireyle alakalı. emre akbaba da ise bu tam tersiydi ki bu beklenen bir şeydi. mesela oğulcan da çok top kaybı yaptı ama onunkiler daha çok takımla alakalıydı.

    eğer çok top kaybı yapıyorsak akla hemen ayağında top tutabilecek oyuncular aklımıza geliyor. mesela arda turan... ya da belhanda... belhanda bu konuda ne kadar güvenilirdir bilmem ama bu iki oyuncunun sahada olmasını öneren çok kişi vardı. zaten oyun da bu iki oyuncunun sahaya girmesine neden olacak şekilde evrildi. çünkü bir yerden sonra -golden hemen sonra değil- bir süre daha çalıştığı kurgusunda devam eden karagümrük yaslanmaya başladı. -ki burada bizim agresifleşmemizin de etkisi vardı ve yaslanmanın karagümrük'ün işine geliyor olmasıydı.- aslında o agresifliği de arda turan'ın sarı kart gördüğü pozisyondan sonra kazanabildik. bu da takımımız adına bir "maalesef"tir. golden neredeyse 15 dakika kadar sonra... o dakikadan sonra da bu iki oyuncu oyun için daha idealdi.

    maç oralara gelmeden önce yapabileceğimiz başka hamleler de vardı elbette. dediğim gibi karagümrük defans çizgisini öne çıkarmak zorunda kalıyordu. bu arka tarafta bir boşluk bırakıyordu. o arka alanı tehdit edebilseydik, karagümrük'e "hayırdır?" diyebilseydik ideal oyunumuza geri dönebilirdik. oyunumuzu tekrar merkeze çekebilirdik. ya da karagümrük'ün takım boyunu uzatabilir. o uzayan takım boyu arasındaki boşluklardan daha iyi yararlanabilirdik.

    bir başka maalesef: biz o arka alanları hiç tehdit edemedik. aslında futbolcularımız o arka alanlara koşu yapabilecek pozisyonları buluyorlardı. ama biz o topu oraya atacak vakit bulamadık. bunun da birçok nedeni var.

    mesela çok erken bir sekidika hamlesi gelebilirdi. ya da saracchi'yi biraz daha öne atabilirdik. sadece onların koşu özelliklerinden yararlanmak için... atılan topa koşmaları için...

    not: erken oyuncu değişiklikleri oyuncular üzerinde mental olarak kötü bir etki bırakacağı düşünülebilir. bu doğrudur. çünkü alışkanlık öyledir. bunun normal olmadığını kabullenmişizdir. ki alışkanlıklarımız doğrultusunda bakıldığında normal değildir. ama bunu yapabilecek ve oyuncuyu ikna edebilecek bir teknik direktör varsa o da fatih terim'dir.

    bir başka maalesef: karagümrük'ün bize çok iyi hazırlandığını ve takımın tıkandığını görmemize rağmen oyuncu değişikliğine ya da kurgu değişikliğine gitmedik. devre arası dahi... oysa oyun başlangıcının aksine, artık karagümrük'ün bize nasıl hazırlandığını biliyorduk. oyunumuzu oynayamadığımızı biliyorduk. zaten devre arasından çıktıktan sonra golü yiyince çok şey de değişti.

    evet. karagümrük iyi hazırlanmıştı. ama galatasaray da kötü oynadı. bunu göz ardı edemeyiz. uyuşuk pas çok yaptık. oysa gördük ki galatasaray agresif oynamalıydı. agresif pas yapmalıydı. agresif koşular yapmalıydı. agresif pres yapmalıydı. agresifçe ceza sahasında çoğalmalıydık. bu zamana kadar, iyi oynadığımız dönemde bunları yapmıştık. ne var ki bizim en agresif yaptığımız şey, hiç alakamızın olmadığı ortalardı. biz agresif orta yaptık. en agresif olduğumuz dakikaları öyle harcadık. bunu da luyindama ve donk hamlelerini (belki her ikisini birden) düşünmeden yaptık.

    sonuç olarak ilk yarı vasat bir oyun oynadık. ikinci yarı ise genel itibariyle kötü oynadık. bazı anları takımımız adına çok üzücü sinyaller verdi. maçtan tamamen koptuğumuz bir zaman dilimi bile vardı. lakaytlık bile değil, o lakayt olacak kadar bile sahada değildik bazı kısımlarında.

    tıpkı darıca maçı gibi bu maçtan da çıkarılacak çok şey var.

    ve galatasaray agresif oynar.
  • 400
    geçen hafta hatay maçında da, bir önceki hafta rize maçında da neysek, bu maçta da oyduk. rakibimiz bizden daha organize, daha hazır ve daha istekliydi. kağıt üzerinde bu maça dek ligde 5/6 yapmış görünüyorduk ama oynanan oyun bence bu kadar iyi değildi. kaldı ki iç sahada on kişi kayseri gibi bir takımı yenemedik. yendiğimiz maçlar yanıltıcı oldu, sivas deplasmanı, rize deplasmanı yine kağıt üzerinde zor gözüken ama bir numarası olmayan takımlara karşıydı.

    tabi enseyi bu kadar karartmaya gerek yok, bir şekilde devre arasına sağ salim gemiyi ulaştırabilirsek devre arası kampı ve iyi 1-2 transfer ile toparlayabiliriz. kazandığımız maçlarda da söylüyordum, şimdi de aynı şeyi söylüyorum, galatasaray maçı yense de yenilse de belli bir standartta oynuyor. ne uçup kaçtığımız, ne de yerden yere vurulacak halimiz var.

    bu şekilde transfer dönemine kadar gider. yine 2-3 maç kazanıp, alakasız bir yerde puan kaybı yaşar, moralimizi bozarız. üzgünüm ama görünen köy kılavuz istemez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın