• 184
    maçın ilk yarısında, skor olarak hak ettiğimizi elde edemememize rağmen sezondaki en iyi performansımızı sergiledik. kasımpaşa gibi ligin en modern oyun anlayışlarından birine sahip, hızlı hücum-pas futbolu- set hücumu gibi konularda üst seviye bir ekibe karşı böyle ezici oyun sergilemek çok önemliydi ki bana kalırsa takımın kendini ispat maçıydı. ligin en hücumcu takımlarından birine maç boyunca sadece bir tane pozisyon vererek -o da uzaktan şut- üstüne de ilk yarı yüzde yetmiş maç sonu itibariyle de yüzde altmış beş oranda topa sahip olarak rüştümüzü ispat ettik.

    oyunun içine dönecek olursak belki ilk izlenimde çok şuursuz bir görüntü versek de aslında maçın tamamını yüksek bilinçle oynadık. skora ihtiyacımız olan dakikalarda maicon- serdar ikilisinin çizgiye açılıp ortaya fernando'nun yerleştiği, hücumda latovlevici- tolga ve mariano- rodrigues ikililerinin korner direği ile orta saha çizgisi arasında konumlandığı bir oyun oynadık. geçen maçlardan farklı olarak da ndiaye'nin daha geride kalıp pas trafiğine ortak olduğunu, belhanda- fernando arasındaki konumundan biraz fernando'ya doğru yaklaştığını gördük. bu da hem rakibin hızlı hücumlarını kesmeyi kolaylaştırdı hem de takımımız hücuma çıkarken oyunu kanatlara kolay açtık. bunun yanında öne geçtiğimizdeyse ilk haftalarda zaman zaman gördüğümüz kaleciyi de oyuna sokarak top çevirme planına geçtik ki zaten yorulan kasımpaşa takımı bu hamlemizle beraber son enerjisini de tüketerek maçı kazanma adına şansını kaybetti. bunu da farkettiklerinden duran top ile gelmeye çalıştılar fakat orada da hata yapmadık.

    yine oyunun gidişatında tolga- feghouli değişikliği de kasımpaşa takımına performans kaybettiren bir hamle oldu. ancak sinan değişikliği için aynı şeyi söyleyemeyiz zira adamı taraftar istemiyor. doğal olarak da iki taraflı sürtüşmeden kaynaklı istenilen seviyede performans alınamayacağı belli. o dakikalarda orta sahaya koray günter hamlesi yapılsa çok daha faydalı ve oyunu lehimize çevirecek bir hamle olabilirdi. bu da nazar boncuğu olsun diyelim.

    bu arada süper lig seviyesinde yaklaşık olarak her oyun tarzına karşı bağışıklık kazanmış olduk bu maçla beraber. kayserispor takımı dengeli, hem savunmada hem hücumda belli bir seviyesi olan, dirençli bir takımdı ve onlara karşı ezici şekilde kazandık. ardından deplasmanda bu oyunu oynayamayacağımız iddia edildi ve osmanlıspor deplasmanında yine ezici oyun-skorla kazandık. bu sefer kapanan takımlara karşı zaafiyet göstereceğimiz konuşulsa da üçüncü hafta sanki şampiyonluk maçına çıkar gibi istekli ve on bir kişi yarı sahasına kapanan sivasspor takımını da ezerek yendik. (antalya deplasmanı futbolu yorumlamak için uygun bir maç değildi. daha az önce antalyalı bir arkadaşıma şehrin sıcaklık ve nem durumunu sordum. iki dakika açık alana çıkamıyoruz nefes alınmıyor sıcaktan ve nemden dedi ki öyle bir koşulda press futbolu oynanması mümkün değil.) son olarak da hücumcu ve ayağa pasla iyi çıkan kasımpaşa takımını mat ettik. artık önümüzdeki süreçte takımımızı çok çok farklı oyun beklemeyecek ve aşağı yukarı geçtiğimiz beş haftadaki oyunlara karşı oynayacağız.

    maçtan notlar:

    1) sahaya çok dengeli dağıldığımız bir maç oldu, https://i.hizliresim.com/Qp4Vmr.png +

    2) rakip ceza sahasına toplam 34 orta yaptık ve muhtemelen sezonun rekoru bu sayı.

    3) fernando pas ağımızın %13,1'lik kısmında rol oynarak bu alanda hem takımın hem maçın en iyi oyuncusu oldu. önceki maçlarımızdaki gibi.

    4) maicon sağ bek bölgesinden sol köşe direğinin olduğu bölgeye iki tane pas atarken iki pas da isabetli oldu. maicon'un oyun kurma ve açma becerisine çok önemli bir örnek.

    5) sorumluluk almıyor denilen belhanda toplam 100 kere topla buluşmayla aynı sayıdaki fernando ile beraber bu alanda lider. ayrıca oyuncu toplam 12 ikili mücadeleye girerken 7'sini kazanıyor, 2 pas arası yapıyor ve 2 de top kapma hamlesinde bulunuyor. bununla beraber de iki şut atıp bir golde asist, bir golde de asistin asistini yapıyor.

    bir parantez de gomis'e açmak istiyorum. herhalde hakan şükür'ün futbolu bırakmasından bu yana en baskın performansı veren forvetimiz oldu kendisi. umarım bu performansını devam ettirip 21. şampiyonluğumuza vesile olur. gerçekten çok sevdirdi kendisini. müthiş bir insan. gerçekten müthiş. aslan yürek!
  • 185
    galatasaray – kasımpaşa 2-0 aslanlar gibi devam

    galatasaray geçen hafta ara verdiği galibiyet serisine bu hafta kasımpaşa karşısında kazanarak devam etti. bu sezon kasımpaşa’yla ilgili övgüler duymuştum. hiç izlemedim. zaten galatasarayla oynayana kadar neredeyse hiçbir takımı izlemiyorum, izlesem bile hatırlamıyorum. beşiktaş, fenerbahçe ya da trabzonspor maçlarını izlesem bile, çok dikkatli bakmıyorum demek ki.

    maçtan önce elektrikler kesildi. 20 dakika vardı. biraz bekledim 5 dakika kala maçı izleyebileceğim yer aramaya dışarı çıktım. ve fakat bulamadım. bu bölgede inanılmaz sayıda suriyeli yaşıyor. bütün her yer onlara hizmet vermek üzere dizayn edilmiş. türkiye ligi maçını izleyebileceğim yer yok. ulan! bari gidip müdavimi olduğum tekele sorayım dedim. sağlam galatasaraylı nuni kardeşim dedi ki “kaptan burada birlikte izleyelim”. eyvallah. abicim ama dükkana sıkıntı vermeyeyim, yok abi sıkıntı olmaz falan derken maçı tekelde izledim. tekelin de en önemli müşterileri suriyeliler. o kadar çok viski, bira alıyorlar ki, dikkatim dağıldı maça konsantre olamadım ya lan. fakat çok güzel deneyimdi. nuni, babası ve kuzenlerin hepsi galatasaraylı. maçı değerlendire değerlendire izledik. arada abi efes kaç para sorularına da muhatap oldum tabii :) sandalye verdiler, kahve ısmarladılar. maçı da kazandığımıza göre totem belli. bundan bütün maçları tekelde izliyorum :)
    galatasaray bildiğimiz gibi. yine önde basıyor, yine topu kaybedince presle hızlıca topu kazanmaya çalışıyor. takımda çok iyi oyuncular var ama benim en beğendiğim ve en güvendiğim adam maicon. onun savunmada olması bana büyük bir güven veriyor.

    latovlevici bize uzun zaman sonra kaliteli sol bek izlettirdi. sol ayakla isabetli ve tehlike yaratacak orta kesen sol bek görmeyi özlemişim. çok iyi transfer.
    galatasaray takımının en önemli özelliği yardımlaşması. oyuncular takım olmanın ne demek olduğunu bize tekrar hatırlattı. en son 2012-13 sezonunda fatih terim’in takımıyla böyle mutlu olmuştuk.

    bu takım sezon başında östersunds’a elenerek bizi çok üzdü ama sanırım affedebilirim takımı. tabii ki takım şampiyon olsun istiyorum ama olamasa bile böyle savaşsınlar, böyle çalışsınlar gönlümüzde yerleri çok iyi olacak.

    galatasaray ortalığı dağıtmaya başlayınca başlatılan yabancı sınırı tartışmasına cumhurbaşkanı da katıldı malum. cumhurbaşkanı basketboldaki yabancı serbestliğinin yerliler için iyi olduğunu söylerken, futbolda zarar verdiğini söylüyor. hakikaten böyle bir şey olabilir mi ya? bunun nesini değerlendirelim, nasıl yorum yapalım. hangi akla, mantığa sığdıralım. cumhurbaşkanının bu söyleminin yakın adamı rıdvan dilmen’in yönlendirmesiyle olduğu çok açık. konu galatasaray’ın önünü kesmek. o kadar bariz ki.
    rıdvan efendi bugün de cüneyt çakır’ın takdir haklarını galatasaray’dan yana kullandığını söylemiş. yakışır şeytana. galatasaray-fener maçına kadar buna benzer şeyler söylemeye devam edecek, sonra susacak. çünkü fenerbahçe’nin kendi ittirmesiyle bile bir yere gelemeyeceğini anlayacak.

    galatasaray yönetimi hocasına, takımına ve camiasına sahip çıkmalı. hem yabancı sınırı konusunda hem de hakemler falan gibi konularda çıkıp dünyanın kabul ettiği, modern düşünceleri aslanlar gibi savunmalılar. yapabilirler mi? hiç sanmam. cumhurbaşkanının herhangi bir fikrine ters fikir söylemek için mangal gibi yürek lazım. bizim yönetimde var mı yürek? yok. o zaman geçmiş olsun.

    galatasaray tempoyu yüksek tutmayı sürdürdüğü müddetçe iş kazaları dışında puan kaybetmez. hemen bir şerh koyayım. beşiktaş ve başakşehir gibi derli toplu oynayan iki iyi takım karşısında görmek lazım. o takımlara karşı yüksek tempo ve coşku yetecek mi? taktik savaşı iyi yapan bu iki takım karşısında aynı şekilde veya onların bütün planlarını bozacak şekilde bir karşılık vermek gerekir.
    eh, lig içinde ikişer kez göreceğiz. fenerbahçe’yi saymadım dikkat ederseniz, bence fenerbahçe bu yarışın içinde olamayacak. rıdvan’ın bütün çabasına rağmen.
  • 186
    popov'un dedikleriyle başlayalım. diyor ki; gs pres yapacaktı, biliyorduk. bunu konuştuk. ancak acayip pres yapıyorlar. (bkz: #2248807).
    bir kasımpaşalı oyuncu da hep sağ tarafı kullanıyorlardı biliyorduk diyor. önlem alamadılar.

    messi'yi de bilirsin mesela. barca messi'yi çok etkili kullanıyor. peki napabilirsin? önlem almak öyle kolay bir iş değildir. her yerde dolanan; galatasaray önlem alınabilir bir takım, planları belli, b planı yok gibi laflar biraz geçersiz kalıyor.

    ortada bir gerçek var. maçtan önce kasımpaşa'nın hücum gücünden bahsedildi. (bkz: #2247649). böylesine iyi hücum eden, cepheden çok tehlikeli şutlar atabilen takıma karşı pozisyon vermedik. bunun önemini anlamak lazım. kiminle oynasak karşımızda kesin küme düşer denilmesi, oynadığımız oyunun gücünü ortaya koyuyor aslında. resmen sahadan siliyoruz takımları.

    şimdi çoook önemli bir eksikten bahsetmek istiyorum. bu kadar boğan, bu kadar dominant oyunda bu kadar az gol pozisyonu sağlıklı değil. gol sayımızda gomis ve tolga'nın dışında 2 gol var ki bu dengeli bir durum değil. bu durum hücum organizasyonunda yetersiz kaldığımızı gösteriyor. ancak telafisi çok kolay bir detay. yine de arada kötü polisi oynamakta fayda görüyorum.

    çok keyifli geçirdiğim gece için teşekkürler galatasaray...
  • 188
    bir önceki evimizde oynadığımız kasımpaşa maçı olan 6 mayıs 2017 galatasaray kasımpaşa maçında sabri sarıoğlu, selçuk inan ve yasin öztekin gibi zararlılar maça ilk onbirde başlamış ve maçı 1-3 kaybetmiştik. kasımpaşa o maçta oynayan 7 oyuncusunu bu maçta da oynattı(u: ramazan köse, loret sadiku, olivier veigneau, veysel sarı, strahil popov, david pavelka, samuel eduok), galatasaray ise sadece 3 tane aynı oyuncu ile oynadı*. bu hem ne kadar başarılı bir transfer dönemi geçirdiğimize hem de bazı oyuncuların ne kadar çok bittiğine örnek oluşturması bakımından iyi bir maç oldu.
  • 189
    hakem tarafından 2 tane %100'lük pozisyonumuz haksız şekilde ofsayt gerekçesiyle kesildi. birinde gomis'in, düdük çaldığı için boş kaleye trışkadan yaptığı vuruşa yetişmeye çalışan rakip şanssız şekilde sakatlandı.

    4 oyuncumuz tolga, gomis, rodriguez ve belhanda gol şutu çektiler. benim hatırlarabildiğim 3 tolga, 3 rodriguez, 2 belhanda ve goller dışında 4 de gomis'in pozisyonu var. onun dışında ufak tercih hatalarıyla piç edilen gollük ataklardan bahsetmiyorum. rakam gayet yüksek.

    rakibin 2 adet %100'lük pozisyonu var. birinde canımız ciğerimiz kaptan boşa çıktı. şanslıydık top kaleyi bulmadı.

    ndiaye yine gol alanına girmeden oynadı. bu adamın hücum potansiyelinden faydalanmıyoruz.

    topuk pası sevdasına yine çok top kaybettik.

    iki bekimiz çok etkiliydi.

    maçın ilk devresinde tolga 7 kilometreye yakın koşmuş. korkunç rakam. sahada 1 kişi fazla gibi olmamızın nedeni bu özveri.

    selçuk ısınmaya çıktı ancak sahaya girmedi. hafta içi gösterilen taraftar tepkisi işe yaramış. kazanç 25 bin eu.

    denayer çok kısa oyunda kalabildi. bu sürede sol bek oynadı.

    85 dakika sol bekte süre bulan latovlevici hücuma müthiş katkı yaptı. kanadı otoban oldu. savunmada bir iki açık verdi. fakat tudor hazır olmadığını vurgulamıştı.

    feghouli az süre aldı fakat rakibe 2 sarı kart göstertti.

    sanırım serdar aziz bir sarı kart aldı, sebebini anlayamadık. bir de asisti var. diğer asist belhanda'dan.

    fernando 10 top çalma ile oynamış büyük istatistik.

    rakip ligin en golcü 2. takımıydı.

    maçtan dağanık dağanık notlarım bu şekilde.
  • 191
    maçla ilgili bir şeyler yazacaktım ama ekşi'de bir arkadaş yazmış sağolsun; https://eksisozluk.com/entry/70843147

    katılmadığım tek nokta tolga ile ndiaye'nin yer değiştirmesi gerektiği. saçmalamış orada.

    bu bağlamda feghouli'nin gelişi çok önemli. 25 dakikalık oyunuyla bile topu ayağında nasıl tuttuğunu ve nasıl olumlu kullandığını gösterdi. umarım kısa zamanda ilk 11'deki yerini alır. kadro için gayet iyi bir oyuncu olduğunu düşünsem de rodrigues bazen çok top kaybı ve yanlış seçimler yapıyor. bu yüzden feghouli'nin ilk 11'e ve forma girmesi çok önemli.

    hem tolga hem de rodgrigues'ten şimdiye kadar iyi katkı aldık. toplamda 13 golün 7'sinde payı var adamların. çok iyi bir istatistik ama ikisinden birinin kesilmesi an meselesi. ancak hangisi olur emin değilim. tolga'nın takım savunmasına yaptığı muazzam katkı vs. rodrigues'in patlayıcı gücü. %51 tolga görünüyor ama her şey olabilir. sonuçta lig uzun maraton, cezalar-sakatlıklar-form durumu-maçların zorluk derecesi vsr. zaman içinde kimlerin oynayacağı değişiklik gösterebilir.
  • 192
    maç öncesinde engelsiz aslanlar için yardım toplanacağı bilgisi paylaşılmıştı sözlükte ama ben stad çevresinde herhangi bir yardım faaliyetine denk gelmedim. ayrıca korsan ürün satan seyyar satıcılar bilet satışı yapılan gişelerin önüne kadar gelmişlerdi. utanmasalar gs store mağazasının önüne tezgah açacaklardı. kulüp yönetiminin bu konularla ilgili bir çalışması vardır umarım.
  • 195
    büyük keyif aldığımız maç oldu. bu maçta ben kendimce, hakkını verelim hatta hep böyle olsun da daha da çok övelim, tudor'un oyuncu değişikliklerini de, oynattığı futbolu da her şeyi beğendim. eleştirileceği zaman eleştirilerimizi yazıyoruz niye, kendisine çamur atmak için değil, daha iyisini görmek için. gerçekten oynamamız gereken, kulübün bünyesine giden futbol bu, diyecek başka tanım bulamıyorum.

    hırslı bir takımız, iç sahada bunu dibine kadar yansıtıyoruz, deplasmanlarda da, tabi ki iç saha kadar olmasını beklememek lazım, akılcı bir şekilde hırsı neticeye yansıtma üzerinde biraz daha çalışmamız lazım. bir önceki hafta oynanan antalya maçında kendi kendimizi yakmıştık, maceraya girmeyince bu takım zaten belirli kalibrenin üstünde.

    hafta boyunca konuşulan selçuk konusuna "tatava yapma bas geç" diyen hocayı, takımı ve taraftarı tüm kalbimle selamlarım. burasının ülkenin batıya açılan penceresi olduğunu, ortadoğulu kafasına saplanıp kişiler üzerinden saplantılara girmemenin ne olduğunu da gösterdik. selçuk kim? galatasaray'a ne yapabilir de tartışalım, maraba gibi oturdu işte kulübesinde, her şey on numara. tudor'un da ağzına sağlık, o devrim denen tetikçiye, kulübe yakışan şekilde ne mal olduğunu bildirmiş.

    tekrar maça dönecek olursak, fernando ve mariano ile başlamak istiyorum, bu takımın bu şekilde işlemesinde şüphesiz başroldeler. topsuz oyun izlemeye bayılırım, tv'de tabi ne kadar elden gelir meçhul ama, bazen pozisyonu bile kaçırırım, bu ikili beni mest ediyor. zoru basit gösterenlerin hastasıyız. ekstrası falan yoktur böyle adamların, optimum tercihi bulurlar, olay budur. hatta ve hatta bu ikilinin top bizdeyken topla bir iki tık daha fazla buluşmasını sağlarsak daha da iyi olacağız. yan yana ve üzerlerinde baskı yokken, tolga yerine daha çok fernando ile kullanabiliriz topu. mariano için de öyle, sağ kanatta pozisyon bilgisi ile kendini inanılmaz derecede müsait pozisyona sokuyor, orta alanda sıkıştığımız durumda kendisini sağ kanata daha da fazla topla buluşturabiliriz. bunların hiçbiri eleştiri değil, çok keyifliyim, bencilleştim daha da keyif istiyorum.*

    gomis için ise çok bir şey yazmayacağım, gerçek bir profesyonel ve bir o kadar da samimi bir savaşçı. kendine bakan, pozisyonunun gereklerini yapan, komple bir oyuncu. küçücük beyinleri ve kısıtlı kelime hazneleri ile "adam nedir" sorusunu cevaplamaya çalışan emek hırsızları kendisini örnek alabilirler.

    takım olarak hiç bir şikayetim yok, aklıma gelenleri karalamaya devam edeyim, rodrigues'in hırsının hakkını hepimiz veriyoruz, fakat o top kayıpları beni korkutuyor, iyi oynadığımız ama şansın yanımızda olmadığı günlerde bombanın kucağımızda patlamaması için kendisi ile birebir ilgilenilmeli, defektlerini çözmüş bir rodrigues ilk 11 için çok önemli. ben onun yerinde olsam idmanlarda, hatta sosyal hayatta falan mariano'nun yanından ayrılmam. oyuna bakış ve optimum tercih konusu kendi kendine oturacaktır bu sayede ben adım kadar eminim.

    belhanda daha da iyi olacak hep yazıyorum, hissi olarak söylüyorum bu adamda bir duygusallık var, frekans tutacak göreceğiz, ve tuttuğunda kendisinden çok daha fazla bahsedeceğiz.

    maicon-serdar için yine nazar değmesin diyelim. ben çok keyif alıyorum bu ikiliden. tudor'u burada da takdir edelim, bizim romantik taraftar gibi "galatasaray için nerede yattığına bakmadan" serdar'da ısrar ediyor, ben zevkten çıldırıyorum hava toplarında bu ikiliyi rakipten yarım boy havada topa vururken izlemekten ve sonrasında rakipleri yerde görmekten. sakatlık, dangıl dungulluk falan bunlar eleştirilir eyvallah ama, kimse kusura bakmasın denayer falan stoper pozisyonu için serdar ile kıyas götürecek bir adam değildir. açıkçası stoper ve denayer kelimesi yan yana geldiğinde benim uykularım kaçıyor. yedek olarak ise pozisyon opsiyonlu bir oyuncu olduğu için kulübede denayer'in olduğunu bilmek ise hoşuma gidiyor.

    feghouli bence olumlu izlenimi fazlası ile bıraktı ilk 11 oyuncusu ve değişilmezi olacaktır çok kısa zamanda. lige damga vuracaktır.

    aklıma gelenleri karaladığım bu giriyi aklımdan çıkmayan adam ile bitirmek isterim: sinan gümüş. senin galatasaray'ın lisanslı oyuncusu olman bile büyük bir fiyasko iken, oyuna girdiğindeki yaptıkların daha doğrusu yapamadıkların, lakayıtlığın, zeka geriliğin, şımarıklığın, mesleğine saygısızlığın midemi bulandırdı, bunları galatasaray taraftarına küfür olarak addediyorum. hocanın falan hiç bir suçu yok, doğru değişiklikti ve sen senden bir cacık olmayacağını gösterdin. senden hala fayda bekleyenler var, sözlüğümüzde de var ya, diyecek bir şey bulamıyorum. menajerini de al git.

    eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı yeni takımımız ümit veriyor, göz dolduruyor, puan kaybı falan önemli değil, böyle oynandıkça sıkıntı yok, yeter ki eski prangalardan kurtulalım, uzaklaştıralım. hocaya, takıma taraftara bu hafta izlettikleri güzel oyun için teşekkür ederim. devre arasında yedek kulübesini güçlendirdiğimiz anda oluşacak asıl hava daha şimdiden beni heyecanlandırıyor.

    edit: latovlevici ve ndiaye; açıkçası latovlevici'nin iyi geçen sezon performansına rağmen şüphelerim vardı galatasaray seviyesi için ama ilk maç itibari ile bende capone'nin ilk maçı hissini bıraktı. 2 yıldır burada da yeni fark ettik gibi, aynen devam koçum.

    ndiaye sen kocaman bir çılgınsın, yerine selçuk'un girdiği o kara günü hafızalarımızdan silmek kolay değil, bir daha görmeyelim umarım öyle sahneler. dehşet bir adam. ben televizyonda topu kontrol ettikten sonra nereye döneceğini anlayamıyorum valla, orada top kontrol anında kendisinde atom altı parçacık gibi bir yoğun hareket oluyor, ne oluyor lan, ayağına mı dolaştı falan derken hop bir bakmışsın bir rakip sağda yerde öbürü solda. bu takımı dikine taşıyacak en önemli etkenlerden biri. çoğu yazar yazmış biz de yazalım, hücum opsiyonlarından da faydalanmalıyız kendisinin, futbol böyle oyuncular ile güzel.
  • 196
    maçı canlı tribünden izledim, yetmedi. eve gelince bir daha izledim, yetmedi. yine olsa yine izlerim. daha fazla gol attığımız maçlara göre çok daha iyi oynadık. neredeyse tüm oyuncular performansları ile mest etti. savunmamızın taş gibi olması en büyük mutluluk. ligde bizden sonra en skorer olan kasımpaşa'ya sadece 2 pozisyon verdik birisi bireysel hatadan. çok iyi yoldayız. takım birbirine alışınca tercih hatası yapan rodrigues gibi oyuncularımız da yükselecek. yükselecek dediğim adamın da 3 asisti var bu arada. ayrıca takım savunmasına katkısı da cabası. daha feghouli form tutacak, lato takıma alışacak. allahım düşündükçe içimi heyecan basıyor. ama her şeye rağmen durmak yok, bam bam bam vurup vurup geçmeye devam.

    konsantrasyon
  • 198
    öncelikle şunu belirteyim takımın gayet iyi yolda ilerlediğini gösteren bir maç oldu. kasımpaşa gibi tehlikeli oyunculara sahip bir takıma neredeyse nefes aldırmadık. böyle agresif oynayan, hırslı bir takımı izlemeyeli o kadar çok zaman olmuş ki bu durum resmen sanat filmi diye tabir edilen filmleri sevmeyen birisine bir hafta boyunca japon sanat filmi seyrettirip sonra güzel bir hollywood aksiyon filmi izlettirmeye benzedi.

    böyle olumlu atmosferlerde herşeye pozitif bakmak güzeldir ve de aynı zamanda kolaydır. ama ayağımızı yere sağlam basmamız lazım. böyle durumlarda bile eksiklerimizi görürsek, başarı bizim için kaçınılmaz olacaktır.

    maçı izlerken özellikle ilk yarıda garip bir endişe içimi kapladı. bilmiyorum genele yayılan bir endişe miydi bu acaba ama yaptığımız amansız ve sert presin getirdiği bir endişe. bu pres anlayışı göze çok hoş görünüyor ve süper ligde yer alan birçok takımı sürklase etmeye yetecektir kabul ama maç esnasında öyle poziyonlar oldu ki topu kaptırdığımız an yarı sahamızda büyük boşluklar oluştu.

    ayağa iyi pas yapan ve özellikle orta sahası kaliteli oyunculardan kurulu bir takıma karşı çok dikkatli olmakta fayda var. bu maçta karşımızda sadiku ve pavelka vardı. ikisi de mücadele özelliğiyle ağır basan lakin kaliteli sayılamayacak orta saha oyuncuları idi. umuyorum ki tudor da bu durumu görüyordur, daha sert ve ortada geçmesi beklenen maçlarda gerekli önlemleri alır. inşallah sonuç olarak da benim endişem yersiz bir endişe olarak bu satırlarda sonsuzluğa gömülür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın