• 163
    maçın özeti: johan elmander - milan baros ikilisi

    1. gol: asisti yapan johan elmander, golü atan milan baros *
    2. gol: asisti yapan selçuk inan, golü atan johan elmander *
    3. gol: asisti yapan johan elmander, golü atan felipe melo (u: elmander'in düşürülmesi sonucu kazanılan penaltıda melo rahat bir şekilde kaleciyi ters köşeye yatırdı.)
    4. gol: asisti yapan milan baros, golü atan johan elmander (u: elmander'in pasına hareketlenen baros bir çalım attıktan sonra topu elmander'in önüne bıraktı ve elmander düzgün bir vuruşla golü attı.)
    5. gol: asisti yapan milan baros, golü atan engin baytar *

    yani johan elmander 2 asist 2 gol, milan baros da 2 asist 1 golle oynamış oldu ve galibiyeti getiren isimler oldular.

    http://cdn.galatasaray.org/...099df54dc7689cf1.jpg

    yediğimiz gol faulle uzaktan yakından alakası olmayan bir pozisyon sonucu serbest vuruştan geldi. emre çolak çok temiz bir şekilde çalmıştı topu luton shelton'dan. golü atanın mustafa sarp olmasına da diyecek bir şey yok. samsunspor formasıyla attı*, 3 atıp yolladık; karabükspor formasıyla attı, 5 atıp yolladık.

    bu arada johan elmander bu sezon bir maçta 2 gol atan ikinci oyuncumuz oldu. diğeri emre çolak. *
  • 165
    maçı yorumlayan yabancı spiker penaltı pozisyonunda önce "yılın en kötü kararı!" diye celallenmiş, tekrarları izleyince hakem haklı beyler'i çekmiştir. daha sonra emre'nin shelton'ı düşürdüğü ve sarp'ın golüyle sonuçlanan faulde de ilk başta "valla bence topu aldı ama az önceki penaltının ardından hakeme taş atmak yemiyor" demiş, daha sonra ise faul olmadığı yönündeki kanaatini tekrar dile getirmiştir.

    adamın anlatışı da, futbol bilgisi de, hatta araya verdiği istatistikler de lig tv'nin kazma spikerlerini üçe beşe katladı. ve bunu yapan da muhtemelen profesyonel bir adam değil, çünkü korsan sistem en nihayetinde. iyi gördüğünü söylüyor, kötü gördüğünü yeriyor. eyyam, ne şiş yansın ne kebap sıfır. büyük takdir ettim.
  • 166
    maçı pas geçmek zorundayım çünkü maç sonu yaşadığığımız sıkıntı maçı unutturdu.hepimiz diyoruz yaa stadın artık dolması gerek.kombinem olmasa yemin ediyorum para verip bu sıkıntıyı çekmem.giderken metro çalışmıyor 4.leventteyim sıkıntı yok diyorum yakın yürürüz.soğuk falan önemli değil sonuçta taraftar bu tür sıkıntıyı göze alır ama kardeşim maç sonu metro kapalı biliyoruz ama onca insanı 4-5 metrelik merdivene niye yığıyorsunuz.aç metroyu diğer istasyonlara yönelsin.başka taraflara merdiven yap yada ne bileyim aşağıdaki merdivenler gibi geniş yap.1 asrı aşmış bunca başarısı olan türkiye'nin en büyük klübü'nün bu şekilde taraftraına işkence çektirmemeli.bunları yapmadıkları sürece hiçbir yönetici tv'ye çıkıp stad dolmuyor demesin.dileğim bu mesaj bazı sözlük yazarlarının dikkatini çeker ve galatasaraya e-mail atarlar.bir şekilde sesimizi duyurmak zorundayız.özellikle abdürrahim albayrak'ın mail veya sosyal medyada herhangi bir sayfası varsa burda yayınlayalım.taraftara en yakın kişi olarak gördüğüm aslan parçası sıkıntılarımıza ortak olabilir.
  • 167
    çok güzeliz çok, nazar değmesin. kötü oynadığımız anlarda bile güzeldik. nasıl oluyor ben de anlamadım ama öyleydik.

    bu maçta stat dolmalı artık dedim ama bu sefer de ekstrem olaylar ortaya çıktı. istanbul'daki elektrik kesintisi metro seferlerinin iptaline sebep olmuş, bu yüzden taraftarlar stada çok geç gelmişler.

    fakat bir de yolun yarısında geri dönenlerin olduğunu duyduk. allahalla, nası yav? yolu yarılamışsın, metro çalışmıyor vs. diye geri dönüyorsun. e geri dönebilecek takatin varsa bunu neden stada gitmek için harcamıyorsun? onbinlerce taraftar aynı tarafa gidiyor, bir taksiye 5 kişi binilip gidilir nedir yani, yarı yoldan dönmek nedir? neyse.

    o değil de bak yine maçta gol atan mustafa sarp'ın topu alıp santraya yaptığı o mağrur koşuş geldi aklıma. asjdfgjadfjasdjfgd
  • 168
    son zamanlarda alışkanlık edindiğimiz üzere yine ilk yarısını oynamadan geçtiğimiz maç olmuştur. 2. yarı da adamlar 10 kişi olduğu için sağlıklı bir şeyler söylemek zor. ha kazım sağolsun biz de 10 kişiydik ama orası ayrı mesele.
    maçta göze batanlar emre çolak (ingiliz spiker bile çıkarken en iyilerden biriydi dedi, maç içerisinde de çok övdü), milan baros, fernando muslera,felipe melo ve biraz da elmander'di. evet elmander biraz dikkat çekti çünkü bu onun her zamanki hali * .

    emre çolak: gözümüzün önünde bir yıldız doğuyor beyler. sorumluluk alıyor, oyunu yönlendiriyor, zaman zaman tempoyu ayarlıyor ve bir anda inanılmaz tehlikeli şutlar çıkarıyor. pasları ve oyun görüşü de çok iyi. fizik konusunda çalıştığını biliyoruz, illa ki ödülünü alacaktır bu çalışmalarının. aman baros'a nazar değdirdik emre'ye değmesin.

    felipe melo: 2 hafta kayıptı ancak bu maçla bildiğimiz melo oldu tekrar. dikine yaptığı koşular ve 2'ye 1 denemeleriyle rakibin sistemini allak bullak etti. sıkışınca oyunu açtı, şut denedi, pas denedi, kafa topu aldı. henüz kendisine yakın bir orta saha denk gelmedi ligde rakip olarak. bence en çok zorlayanı orduspor'dan grosso'ydu. melo sahadayken bu ligde herhangi bir takımın bizim orta sahaya üstün geleceğini tahmin etmiyorum.

    milan baros: kesinlikle günün "aranan kanı"idi. her fırsatı zorladı, golünü attı, yetmedi bir de attırdı, kim geldiyse güreşti en sonunda da sakatlandı. o formasının hakkını verdi, tribünler de onun hakkını. milan baaaros milan baaros oleey oleey oleey. çok eleştirdim kendisini yakın zamana kadar ama bu maç kendisine en uyan sıfat "mükemmel"dir. umarım hemen iyileşip tekrar alır formasını. elmander'le de iyice kanka olmuşlar, ikisinden biri düşünce diğerini kaldırıyor, taktik belirliyorlar ve ona göre hareket ediyorlar.

    fernando muslera: cidden güven veriyor, çoğu kişinin aklında soru işaretleri vardı en başta, ancak kritik anlarda yaptıklarıyla herkesi susturdu. o olmasa muhtemelen bu maçı alamazdık o kadar söylüyorum.

    johan elmander: her zamanki çizgisindeydi isveçli, defansı mahvetmek, orta sahadan top kapmak, şutlar ve goller. diyecek fazla bir şey yok, eli de ağrıyormuş hala ameliyatın ardından. 1-2 haftadır tutuktu, bundanmış demek. umarım çabuk biter ağrıları.

    bu maçtan sonra beklentim artık ilk yarılardaki oyunumuzun gelişmesi üzerinedir. hiç iyi değildik gerçekten. bildiğin sıkılıp kendime sandviç yaptım maç esnasında, o arada da 2. golü attık zaten. çok net pozisyonlar verdik ilk bölümde, bu da statta herkesi tedirgin ediyor elbette. kanatlardan hala gerektiği kadar gidemiyoruz, bu da melo'nun ve dolayısıyla takımın risk alması anlamına geliyor, umarım gelenler ve gelecekler oyunla ilgili bu sıkıntımıza derman olabilirler. biz gibi rakiplerimiz de biliyor kanatlarımızda sıkıntı olduğunu, oyunu çok kolay sıkıştırabiliyorlar. özellikle elmander'in bu zamana kadarki insan üstü çabaları 3 puanları toplamamızda yardımcı oldu ama daha ne kadar sürer bu bilemiyorum.

    twitter'da biri yazınca dikkatimi çekti, semih rakipten gelen kaleci degajlarında kolay faul veriyor veya hata yapabilyor, umarım bu sıkıntıyı aşar.
    yediğimiz gol tanrı'nın bize bir şakası olabilir bu arada, hatalı bir kararla gelen faul kararı ve mustafa sarp'tan trezeguet kafası. yemin ederim güldüm golden sonra.

    son olarak sözüm yönetime, fatih hoca'yı üzmeyin.
  • 169
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 6
    ufo 4
    semih 5
    76 no 10
    hakan balta 4
    melo 5
    selçuk 2
    kazo -2
    emre 6
    elmander 7
    baros 6.5

    zurnanin zirt dediği an:
    -karabükspor da oynayan 16 numaralı futbolcuyu takip etmeye gerek olmadı. ne zaman tribünde küfürlü homurdanma duyuldu o zaman bu futbolcu topa dokunmuş oldu. bazen unutuldumu diye gözlerim aradı kendisini ama stili değişmemiş, eski trafik polisleri gibiydi. kimin nereye atması gerektiğini işaret etti, gol atması futbol tanrılarının hala yanında olduğunun ayeti kerimesiydi.
    varil:
    kazo; engin’e ayıp ve yazık ediyor. saçları sarıya boyamış, daha bir dikkat çekiyor. daha dün yeni bir transfer yapılmış, hazır banko oyuncusun, grande’den kredin var, bu ne ruhsuzluk. üstüne takım ilk dakikalarda öne geçmiş, zayıf rakip can derdine erken düşmüş, bir forvet oyuncusu için ballı kadayıf. fazla tolerans gösterildi kendisinde, biraz yedek kulübesi koltuklarını paspaslasın bakalım.
    gladyatör:
    elmander; gol atmasa idi bile ben bu gün kendisini gladyatör olarak yazacaktım. aslında iki kişi yazmak lazım ve baros’u da eklemeliyim. öndeki iki oyuncumuz, bir birlerine gol attırmak için sanki yarış içindeler. bu uyum gol rekoruna götürür bizi.
    -
    borozanci:
    kamil abitoğlu; hakem tanımadığım hakemlerden. maçta da pek dikkatimi çekmedi. sanki avantajları pek oynatmadı gibiydi. ne kadar zorlasam da kusurunu bulamadım. maçın tekrarını izlemedim, umarım verdiği penaltı penaltıdır ve karabüksporlu oyuncunun atıldığı pozisyonda ofsayt yoktur.
    -
    bir soru – bir cevap:
    sabri belayı savdı mı?
    savdı, sabri’nin kredisi tükenmez. önümüzdeki maç yerine geçer, abo gelene kadar idare eder. maçtan sonra çektirdiği 3 lü, coçkulu, moralli günlerine dönüş sinyaliydi. katlanacağız, sabri’nin futbolu budur.
    imparator:
    grande’nin maça 76 numarayla başlayacağını öğrendiğimde çok geçti, neredeyse tribüne çıkmak üzereydik, geri dönüşümün imkanı olsa dönecektim. eğer futbol dışı bir nedeni yoksa kupa maçından sonra 76 numarayı oynatmakla ayıp etti. en azından istim üzerindeki engin’e yazık etti. tabela’yı bulduktan sonra taraftarın hem fikir olduğu düzene geçti. rahat bir maç yönetti.
    -
    ordakiler:
    istanbul’a yarım saat kar yağdı, önce koca kentin elektriği kesildi. sonra hem gidiş hem gelişte metro çalışmadı. maça zor gittik, çıktıktan sonra resmen süründük. bunun dışında her zamanki gibi sami yen’in iki katı taraftar tribündeydi. çok rahattı, farklı galibiyetin, risksiz maçın keyfini çıkarttı.
    -
    analiz:
    makedonya’lı büyük andonyadis, kıprıs davasının yiğit evladı denktaş ve kayakçı aslı kızımızın blok halinde saygı duruşuyla başladık maça. maçın diğer maçlardan farkı uzun süren seri galibiyetin yeni bir egaleye rahat dönüşüp dönüşmeyeceği kaygısıydı. erken gelen gol bu kaygının çok yersiz olduğu, rekora limon sıkma maçı için önümüzdeki maçalarla ilgilenmeye başlamamız gerektiğini bildirdi. bu soğukta oturmayalım, ayakta maçın keyfini çıkartalım, maçta olduğumuz için mutlu olalalım dı. 76 numaralı futbolcu bile benden başka kimsenin kimsenin umurunda değildi. oyundan çıkana kadar kendisinin her topla buluştuğunda ettiğim küfürler yaptığım tezahürat olarak zapta geçirildi. kimse duymasa da terim hissetti, oyundan çıkartı da yanımdakiler kurtuldu.
    aslında maçların gazoz maçları olduğunu bile bile ciddiye almamız çok can sıkıcı. insan ister istemez harika geçen bu sezonun sonunda hak edilmiş bir şampiyonluk bekliyor. şimdi sen tut kiminin puanını sil, hatta kimini ligten at, sonra çıksınlar desinler beleş şampiyon oldunuz. varsın desinler, benim lig pek umurumda değil zaten. şampiyonluk bir araç sadece, ben şampiyonlar ligi marşını dinlemeyi özledim.

    savunmada semih’in banko olması, yanındakilerin değişmesi beni ne kadar gururlandırıyor anlatamam. emre aşık’ın 30 yaşında geldiği noktaya 19 yaşında ulaştı. önümüzdeki ilk ulusal takımın da bankosu olacaktır. uzun yıllar takım savunmasının gözbebeği olur. bu maçta aman aman üst düzey bir futbol oynamamasına rağmen güvenim tam.
    maçın 60. dakikasından sonra, sercan’ın da oyuna girmesiyle takım tamamen forvet oyuncularından oluştu. acıyıp durmasalar tarihi hezimeti yaparlardı. büyük galatasaray olmanın bir tarafı da budur, galatasaray asla rakibi ezmez, rencide etmez. yine öyle oldu, maçın sonları bitmiş basket maçının son topu gibiydi.

    galatasaray bu sezon en farklı skoru aldı. oyun pek iyi değildi, ama hiç önemi yok. gereğinden fazla güç gösterisinin alemi yoktu. aktif dinlenmeyle maç tamamlandı. takımın 7-8 hatta 9 oyuncusu yerine oturdu. bu diziliş bozulmadığı sürece galatasaray’ın gol atamadan bir maçı bitirmesinin imkanı yok.

    haftanın ilk maçı bizimdi, tahmin ettiğimiz gibi çok kolay geçti, şimdi yan gelip yatalım altımızdakilerin stresini izleyelim.
  • 170
    galatasaray – karabükspor : 5-1 ... standart !

    maçla ilgili ne anlatsam ki bilemiyorum. artık galatasaray bu tip maçları kazanma konusunda sıkıntı yaşamıyor. gençliğimizdeki gibi bir büyük takım refleksi gösteriyor.

    türk futboluna özellikle daum ve benzerleri tarafından kazandırılan, her maça “zor maç” gözüyle bakma klişesinden kurtulmaya başladı, özüne dönmeye başladı galatasaray. daum ve benzerleri, maç sonunda kaybederlerse “haklı çıktım”, kazanırlarsa “çok büyük iş başardım” demek için her maçı zor maç diye nitelerlerdi. bu mevzu daum’dan eskiye dayanır, anlatırım ama sonra dinazor diyorlar. özünde esnafça bir taktiktir bu, ve çok ucuzdur.

    demem o ki; karabük kim lan. karabük’ü yendik diye tura çıkacak halimiz yok ya. halbuki mustafa sarp’tan gol yediğimiz için üzülmemiz lazım. sarp’tan gol yemek mi, şaka mı lan bu, herif bize her maçta gol atar oldu. yeni selçuk şahin’imiz sarp mı lan? o kadar da değil tabii.

    böyle basit maçlarla ilgili söyleyeceğim teknik-taktik çok bir şey yok. galatasaray tam kadro çıkar ve işi ciddiye alırsa bu tip maçları kazanmaması neredeyse imkansız.
    fatih hoca geçen samsun maçını kazanan kadroyu aynı dizilişle sahaya sürdü. sonradan servet’i çıkarıp sabri’yi aldı oyuna. maç öncesi de böyle çıkabileceği söyleniyordu, hoca sonradan yaptı.
    öncelikle belirtmekte fayda var; önde olan bir takımın stoperi büyük bir hata yapmadıysa veya sakatlanmadıysa oyundan çıkmaz. taktik değişiklikler de stoper üstünden yapılmaz, tabii ki aklı başında teknik direktörlerden bahsediyorum. servet-sabri değişikliğini şöyle yorumlamalıyız; eboue’nin yokluğunda ujfalusi gayet başarılı ama bu defa da göbekte sıkıntı oluyor. bir an önce sabri’nin form tutup sağbeke geçmesi sağlanmalı. bunlar benim değil fatih hocanın düşünceleri, sadece sahaya bakıp yorumladım. biri çıkıp hocaya sorsa bunu, yalanlamaz. aslında bu durum hocanın servet’i düşünmediği anlamına geliyor. başka bir hoca bunu yapsaydı servet nasıl bir tavır takınırdı, şimdi nasıl davranıyor bir durup düşünün bence. takipteyiz, normalde bir futbolcu “istenmediğim yerde durmam” diyerek kendine kulüp arar, servet de arıyordur zaten ama galatasaray’ın verdiği parayı veren kulüp bulamıyordur. yakında sıradan süper lig kulüplerinde veya bank asyada görebiliriz kendisini. para kazandığı müddetçe 40 yaşına kadar oynar, çok da umurumdaydı.

    galatasaray’ın sezon başından beri ilerlemesini takip ediyorum. takım yıllardır unuttukları hatırlamış durumda. aslında takım değil taraftar desek daha doğru olur. kornerden gol atıyoruz, kontra yapıyoruz falan. gerçi fatih hoca kornerden yediğimiz gol sonrası içten içe çok sinirlenmiştir sanırım, bunun çözümünü de bulur, mevzu “uyarının koyusuna” bakar.

    en kısa maç yazılarımdan biri olmaya aday bu başlık altında yazdıklarım. ne yazacağım ki, görevler yerine getirildi.
    bu gecenin konusu arda turan, o kadar gereksiz konuşuyor ki. söyledikleri doğru bile olsa zerre kıymeti yok, sadece düşmanlarına cephane veriyor. adamlar öyle uçmuş ki, galatasaray değil o takım dedikleri yazılarında kendi isimlerini yazamıyor. gel de bunları ciddiye al.

    bana mı öyle geliyor yoksa galatasaray taraftarı komple uçmuş mu? twittera, galatasaray sözlük’e bakarsan galatasaray’da hep can sıkıcı şeyler var. arda bik bik bik etmiş, efendim şakiri’yi almamız şartmış, olmazsa arkadaşların fm 2008’de(var mı böyle bir şey vallahi bilmiyorum) takımlarına alıp 5 kez şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşatan captaninho alınmalıymı. bir kere o captaninho değil captano. sanırım ben bu oyunları oynamıyorum diye bu arkadaşlar 5 sene üst üste şampiyon oluyor, yoksa real madrid bile benim bile doğmadığım zamanlarda almış o kupaları. haaa, benim oynamamla ilgisi yokmuş, herkes solo takılıyormuş meğer. solo için açıklama yapmak istemiyorum, iğrenç.

    oğlum bir sakin olun lan, takım almış başını gidiyor. önüne kim gelirse ezip geçiyor. federasyon şike yapana düşme kararı veremezse galatasaray seneye şampiyonlar ligine katılamayacak. böyle bir şey olmayacak ya, olursa şakiri’yi aldığımızda dalga geçtiğimizi zavallı stoch durumuna düşecek lan adam. önce her şey bir belli olsun, azıcık sakin olun.
    tamam, sen evde oturup 2 saatte 3 tane şampiyonlar ligi oynayabiliyorsun ama gerçek hayat öyle değil yahu.

    geçen sezon bile her maça gittik biz, bu takım çok daha fazlasını hak ediyor. biz geçen sene başarı için gitmedik ki, galatasaray olduğu için gittik. başarı derdinde olsaydık barcelona’yı, real madrid’i, manchester united’ı tutardık. fever pitch’deki paul gibi olmayı deneyin yahu. bilmem kaç yıl şampiyonluk görmemiş arsenal taraftarı yerine koyun kendinizi. biliyorum, bizim gibi 14 yıl beklemiş adamların hikayesi yerine arsenal’lilerin hikayesi daha cazip gelecek bir çoğunuza. kızmıyorum size, belki bizim bunu pazarlayamayan lavuklara kızmam gerekir.
    kafan karıştıysa açıklayayım, bu seneki galatasaray şampiyon olamasa bile(ki olacak) , muhteşem mücadele ediyor. geçen seneye göre daha çok hak etmesinin sebebi işte bu, bulunduğu konum değil. anlasikos?

    sakin ol, hayat senin. amk:) (acele m kapısına, yersen)

    *
  • 171
    aylardır her maç öncesi bu maçta bir şeyler olur puan kaybederiz düşüncelerinin önüne geçemiyorum. ama maç öncesi röportajlarda taffarel'in gülen yüzünü, seremonide futbolcuların yüzündeki inancı, yedek kulübesindeki 3adamı görünce bütün kötü fikirler gidiyor; kazanırız, kazandık, kazanıcaz diye sakinleşiyorum.

    bugünkü maç özelinde ilk saniyelerde
    *selçuk'un rakibe kaptırdığı ve pozisyon olan pozisyon yüzünden selçuk'a bi haller oldu sanırım, asistini yazıp geçti ama. görevini ihmal etmedi.
    *servet yine ayaklı bomba halindeydi, ayrıca kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e. neyse ki sabri formuna kavuşana kadar ihtiyacımız var fazla alışma mesajı verilde kendisine.
    *semih bariz güven veriyor, topun peşinden o giderken o topu kazanacağını hiç olmadı kazanmak için her şeyi yapacağını herkes biliyor.
    *kazım, şahtı şahbaz olmuş o saçlarla. sen bu gidişle çok dayak yersin hea diyoruz
    * ujfa'mıza geçiyorum. son golünü atalı 5-6 sene olmuş, bazen topu alıp yaldır yaldır ilerliyor acaba mı lan diye düşünecekken o kadar yıldır gol atamamış olduğu aklıma geliyor, bu yıl çok kritik bir maçta golünü atıp bizi galibiyete taşıyacak, buna şüphem yok. sağ beki sabri ya da eboue'ye teslim edip semih'in yanına olması gereken yere dönmesi lazım, yakıştığı yerde, kardeşini yalnız bırakmadan.
    *muslera, sen nasıl bir kedisin. maçın ilk saniyelerinde nasıl kurtarış yapıyorsun sen. maç öncesi servet'in yanındaki küçük çocuğa yaptıklarını izlerken kendi ailem geldi aklıma; amcam ya da kuzenlerim aynısını yaparlardı küçükken. maç öncesi o kadar cıvık durumdayken maça kadar nasıl konsantre oldun da maçı rahat geçirdin bizim adımıza.
    *milan baros-elmander ikilisini birbirinden ayıramıyorum o yüzden kulağımızı çekip tahtalara vuruyoruz. allah muhabbetlerini bozmasın.
    *emre; her gün büyüyor efendim durduramıyoruz, fark ettirmeden, hissettirmeden. ben burdayım diye gözümüze kakmadan.
    *engin; attığı gol son zamanların en güzel gollerinden biriydi bizim adımıza.
    *hakan artık hakan. balta olarak anılmaktan uzun zaman önce kurtulmuştu zaten ama artık küfür de etmiyorum geçen seneyi hatırlayıp, bugün bol bol ileri çıktı, 2 poziyonda üst üste çizgiye inip orta yaptı, biri korner oldu filan. aramıza geri döndü artık.

    bir itirafım olacak: muslera başlığına da yazdım o sakatlanıp ayağını tutarken zamanın nasıl geçmediğini, gözümün önünden nelerin geçtiğini filan. orda aklımdan geçen bir başka şey de "muslera'nın ciddi bir sakatlığı olursa trabzon bize onur'u verir miydi?"ydi. evet kendimden utanıyorum ama geçti aklımdan yani, napabilirim. binlerce şükür ki bizim kedi sağlam çıktı.

    son olarak bir parantez de mustafa sarp tıynetsizine; ligdeki 17 takımın her birisiyle gelip gol at istersen zerre umrumda değil, bizim formamızı terletmiyo olman atacağın bütün gollerden daha değerli. darısı servet'in başına.
  • 172
    galatasaray'ın rakibi kdç karabükspor, takımın başındaki hoca "büyük kaptan" bülent korkmaz. rakip takımı değerlendirerek başlayalım yazımıza...

    kalesinde lig standartlarının üzerinde bir kaleci orkun var, defansı belki de ligin en kötü defansı... halı sahaya çağırmayacağınız adamlar var... orta sahasında bir hayalet, 16 numaralı formasıyla uğursuz... ileride cernat gibi bir beyin ve o'nun önünde shelton gibi bir fırlama... cernat'ın atacağı ara paslara ve shelton'ın yapacağı koşulara bağlı olan bir takım. shelton, emenike'nin birebir kopyası ancak daha az bitirici olanı...

    galatasaray, bu maçın öncesine kadar son 8 maçında 8 galibiyet almıştı, bugünü 9 ile şenlendirmek istedi. 9 deyince elmander çıktı sahneye...

    maça hızlı başlayan karabükspor'a muslera " dur " dedi, devamında zaten önde başladığımız maça bir de resmiyet kazandırdık ve kral 1-0 yaptı durumu. golde elmander'in emeği büyük...

    maçın 25. dakikasında yine bir hayati müdahale geldi muslera'dan, kalenizde muslera gibi bir kaleci varsa, bu golleri yemiyorsunuz işte... kalede o'ndan başka kim olsa takım yer o golü ve elini beline koyar dönerdi arkasına... bu kurtarış ilham oldu ki 15 dakika sonra elmander çıktı sahneye. selçuk'un harika ortasına rakibinin markajından sıyrılan elmander koydu ayağını ve durumu 2-0'a getirdi.

    ikinci yarıya girmeden 10 kişi kalan karabükspor maçı kaybettiğini bir kez daha anladı. kırmızı kartı gören mabiala, bu ligde pek top oynayamaz.

    ikinci yarı yine iyi top oynayarak başlayan galatasaray, elmander'in düşürülmesiyle bir penaltı kazandı, topun başına kazım geldi, melo aldı elinden topu... " ben atacağım " dedi ve ters köşeye yatırdı orkun'u... 3-0 oldu maç.

    arka direk topçusu mustafa sarp kafayla gol attı yine, durumu 3-1'e getirdi. bu adam her hafta takım değiştirse galatasaray'a karşı oynasa gol kralı olur 34 golle.

    sonrasında yine bir elmander - baros işbirliği ile gelişine vuruşların ustası elmander durumu 4-1'e getirdi.

    beşinci gol ligde atılan en güzel gollerden biriydi. bu golün aynısını barcelona atınca ağzımız açık kalıyor hayret ediyoruz... galatasaray da atıyor bu golü. engin alıyor elmander ile pas yapıyor, baros ile bir duvar pası ve atıyor golü.

    maçın sonlarına doğru hala depar atan baros sakatlanıyor... 3 hafta yok kendisi. çok üzüldük... umarım bir an önce döner kralımız. o kasıklar lazım rakiplere...

    maç 5-1 bitiyor. tarife değiştiren cim bom ayıp ediyor karabükspor'a... bu sefer vazgeçiyor 4 atmaktan, 5 atıyor...

    selçuk inan'a pek iş düşmüyor bu maçta diyoruz başta sonra bakıyoruz yine katkısı var oyuna... melo'nun da öyle. semih yine çok iyi oynadı, ujfalusi defansın bel kemiği, patronu adeta... bu takım iyi yolda, daha da iyi olacak.

    servet, artık gitmelisin. senin olduğun galatasaray hep bir kişi eksik.
    muslera, hep kal, senin olduğun galatasaray hep bir kişi fazla.

    muslera'nın bu performansı, ufuk'un kupa maçındaki etkili oyunun nedeni şüphesiz taffarel'dir. tebrikler o'na...

    bu maçta çok iyi oynayan orkun usak yerine herhangi bir kaleci olsa bu maç 7-8 de olabilirdi, bir tebrik de eski kalecimize... deli de olsa iyi adam, severiz.

    bülent korkmaz, asla iyi bir teknik adam olamayacak ne yazık ki... hata yapan oyuncusunu resmen yedi sahada. sen o'na destek olup, moral vermezsen yersin 5 golü zaten... büyük kaptan, seni seviyoruz... dost da acı söyler.

    http://ask-ifutbol.blogspot.com/...ife-degisikligi.html
  • 173
    maçla ilgili olarak, fatih terim dahil bir çok yorumcudan çok pozisyon verdiğimizi düşündüklerini okuyor ve duyuyorum. acaba ben mi hatırlamıyorum maç heyecanı ile dedim, özeti izledim:

    1- sarpın attığı gol
    2- sheltonın kaçırdığı direkten dönen ve musleranın cıkardığı pozisyon
    3-selçuk inanın hatası 1.dk.

    sheltonun ujfayı itip vurduğu pozisyon zaten faul gerekçesi ile iptal, aslında selçuğun hatasını pozisyondan saymıyorum çünkü takımca verilen bir pozisyon değildi, arada olabilir.

    eee; ne kaldı?

    tamam, belki takımın rehavete kapılmaması için böyle konuşulabilir ama haksızlık da etmemek lazım.

    benim gördüğüm tek sorun takımın biraz gevşemiş olması idi. bu da normaldir.

    şu kasvetli, yaslı, yağmurlu, karlı, soğuk, sıkıntılı günlerde tek güldürensin galatasaray!
  • 174
    cim bom galatasaray, galatasaray şampiyon!

    vallahi bi' enteresan maçtı. bi' sürü ilk yaşadım mesela. ilk defa arena'ya otobüsle gittim. lanet olası metro'nun çalışmaması ile olimpiyat stadı çilesinden halli çile çektik stada gidene kadar. zaten dün istanbul'un tek eksiği zombi haberleriydi. bi' de o tarz haberler çıksaydı tam olacaktı.

    "aaaa, bak bunlar galatasaraylı, stada gidiyorlardır herhalde.." diye diye stadı bulduk. tabi saat olmuş 19.00. maç başladı. üçlü çekilirken daha yeni stadın çevresindeyiz. koşuştura koşuştura turnikelere doğru geçerken içeride seslerin bir an'da yükselmesi, belli ki pozisyon yakaladık, "atma laaaan, bekleee" diye bağırışlar çağırışlar stat çevresinde, bi' kaç saniye sonra ise stat dışından kutladığım ilk gol.. güzel, farklı bir deneyim oldu bu da tabi.

    kadro beklenilen kadro. tek sürpriz servet, üstüne üstün kaptan olarak sahaya çıkması. nitekim tribün daha bi' hareketliydi, oynanan futbol çok iyi değildi fakat sonuç olarak galibiyet serisi bu farklı galibiyetle - bu arada sarp'tan yine yedik, adam mütemadiyen atıyor arkadaş.. - 9 maça çıktı. istatistik kasıyoruz bir yandan da. maşallah, müthiş takım olduk. çok fazla söyleyecek bir şey bulamıyorum bu maç için.

    he bir de, kazım'a "aptal sarışıın!" diye kızanlar vardı statta, güldüm baya.

    hesapladım, bu farklı galibiyet serileri devam ederse beşiktaş'a arena'da 7, fenerbahçe'ye - düşmez sağ kalırlarsa - 8 gol düşüyor kadıköy'de. abo, yoksa?!

    http://jaimelesport.blogspot.com/...ray-galatasaray.html
  • 175
    bugün diğer maçlarla birlikte tekrar izleyince golcülerimizin gol vuruşlarında çok usta olmamalarına rağmen gol atabildiklerini fark ettiğim maç olmuştur. mesela baros ilk golünde altıpasın içinde koskoca kalede 1 metre falan yer kaplayan kaleciyi nişanladı. elmander ilk golünde, gelişine de olsa net bir vuruş yapamadı, ikinci golünde aslında düzgün bir vuruş yapsa belki kaleci kurtaracaktı ama top bir garip gidince herkes şaşırdı. önceki hafta sercan, samsuna attığı golde ceza sahasında dar alanda iyi çalımlar attı, güzel eyvallah, ama sonrasında pis burun vurarak golü attı. bu sezon forvetlerimizin attığı gollere bakarsak en usta vuruş, elmander'in 2.hafta samsun'a attığı yerden düzgün vuruştu. gelene gidene 4-5 atıyoruz eyvallah ama golcülerimiz biraz daha gol vuruşu çalışsalar belki daha fazlası da olacak. zira kaçırdığımız gollere bakın, çok rahat pozisyonları harcıyoruz. özellikle baros net pozisyonlarda çok kötü vurabiliyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın