169
maçkoskop
kadro:
muslera 6
ufo 4
semih 5
76 no 10
hakan balta 4
melo 5
selçuk 2
kazo -2
emre 6
elmander 7
baros 6.5
zurnanin zirt dediği an:
-karabükspor da oynayan 16 numaralı futbolcuyu takip etmeye gerek olmadı. ne zaman tribünde küfürlü homurdanma duyuldu o zaman bu futbolcu topa dokunmuş oldu. bazen unutuldumu diye gözlerim aradı kendisini ama stili değişmemiş, eski trafik polisleri gibiydi. kimin nereye atması gerektiğini işaret etti, gol atması futbol tanrılarının hala yanında olduğunun ayeti kerimesiydi.
varil:
kazo; engin’e ayıp ve yazık ediyor. saçları sarıya boyamış, daha bir dikkat çekiyor. daha dün yeni bir transfer yapılmış, hazır banko oyuncusun, grande’den kredin var, bu ne ruhsuzluk. üstüne takım ilk dakikalarda öne geçmiş, zayıf rakip can derdine erken düşmüş, bir forvet oyuncusu için ballı kadayıf. fazla tolerans gösterildi kendisinde, biraz yedek kulübesi koltuklarını paspaslasın bakalım.
gladyatör:
elmander; gol atmasa idi bile ben bu gün kendisini gladyatör olarak yazacaktım. aslında iki kişi yazmak lazım ve baros’u da eklemeliyim. öndeki iki oyuncumuz, bir birlerine gol attırmak için sanki yarış içindeler. bu uyum gol rekoruna götürür bizi.
-
borozanci:
kamil abitoğlu; hakem tanımadığım hakemlerden. maçta da pek dikkatimi çekmedi. sanki avantajları pek oynatmadı gibiydi. ne kadar zorlasam da kusurunu bulamadım. maçın tekrarını izlemedim, umarım verdiği penaltı penaltıdır ve karabüksporlu oyuncunun atıldığı pozisyonda ofsayt yoktur.
-
bir soru – bir cevap:
sabri belayı savdı mı?
savdı, sabri’nin kredisi tükenmez. önümüzdeki maç yerine geçer, abo gelene kadar idare eder. maçtan sonra çektirdiği 3 lü, coçkulu, moralli günlerine dönüş sinyaliydi. katlanacağız, sabri’nin futbolu budur.
imparator:
grande’nin maça 76 numarayla başlayacağını öğrendiğimde çok geçti, neredeyse tribüne çıkmak üzereydik, geri dönüşümün imkanı olsa dönecektim. eğer futbol dışı bir nedeni yoksa kupa maçından sonra 76 numarayı oynatmakla ayıp etti. en azından istim üzerindeki engin’e yazık etti. tabela’yı bulduktan sonra taraftarın hem fikir olduğu düzene geçti. rahat bir maç yönetti.
-
ordakiler:
istanbul’a yarım saat kar yağdı, önce koca kentin elektriği kesildi. sonra hem gidiş hem gelişte metro çalışmadı. maça zor gittik, çıktıktan sonra resmen süründük. bunun dışında her zamanki gibi sami yen’in iki katı taraftar tribündeydi. çok rahattı, farklı galibiyetin, risksiz maçın keyfini çıkarttı.
-
analiz:
makedonya’lı büyük andonyadis, kıprıs davasının yiğit evladı denktaş ve kayakçı aslı kızımızın blok halinde saygı duruşuyla başladık maça. maçın diğer maçlardan farkı uzun süren seri galibiyetin yeni bir egaleye rahat dönüşüp dönüşmeyeceği kaygısıydı. erken gelen gol bu kaygının çok yersiz olduğu, rekora limon sıkma maçı için önümüzdeki maçalarla ilgilenmeye başlamamız gerektiğini bildirdi. bu soğukta oturmayalım, ayakta maçın keyfini çıkartalım, maçta olduğumuz için mutlu olalalım dı. 76 numaralı futbolcu bile benden başka kimsenin kimsenin umurunda değildi. oyundan çıkana kadar kendisinin her topla buluştuğunda ettiğim küfürler yaptığım tezahürat olarak zapta geçirildi. kimse duymasa da terim hissetti, oyundan çıkartı da yanımdakiler kurtuldu.
aslında maçların gazoz maçları olduğunu bile bile ciddiye almamız çok can sıkıcı. insan ister istemez harika geçen bu sezonun sonunda hak edilmiş bir şampiyonluk bekliyor. şimdi sen tut kiminin puanını sil, hatta kimini ligten at, sonra çıksınlar desinler beleş şampiyon oldunuz. varsın desinler, benim lig pek umurumda değil zaten. şampiyonluk bir araç sadece, ben şampiyonlar ligi marşını dinlemeyi özledim.
savunmada semih’in banko olması, yanındakilerin değişmesi beni ne kadar gururlandırıyor anlatamam. emre aşık’ın 30 yaşında geldiği noktaya 19 yaşında ulaştı. önümüzdeki ilk ulusal takımın da bankosu olacaktır. uzun yıllar takım savunmasının gözbebeği olur. bu maçta aman aman üst düzey bir futbol oynamamasına rağmen güvenim tam.
maçın 60. dakikasından sonra, sercan’ın da oyuna girmesiyle takım tamamen forvet oyuncularından oluştu. acıyıp durmasalar tarihi hezimeti yaparlardı. büyük galatasaray olmanın bir tarafı da budur, galatasaray asla rakibi ezmez, rencide etmez. yine öyle oldu, maçın sonları bitmiş basket maçının son topu gibiydi.
galatasaray bu sezon en farklı skoru aldı. oyun pek iyi değildi, ama hiç önemi yok. gereğinden fazla güç gösterisinin alemi yoktu. aktif dinlenmeyle maç tamamlandı. takımın 7-8 hatta 9 oyuncusu yerine oturdu. bu diziliş bozulmadığı sürece galatasaray’ın gol atamadan bir maçı bitirmesinin imkanı yok.
haftanın ilk maçı bizimdi, tahmin ettiğimiz gibi çok kolay geçti, şimdi yan gelip yatalım altımızdakilerin stresini izleyelim.
kadro:
muslera 6
ufo 4
semih 5
76 no 10
hakan balta 4
melo 5
selçuk 2
kazo -2
emre 6
elmander 7
baros 6.5
zurnanin zirt dediği an:
-karabükspor da oynayan 16 numaralı futbolcuyu takip etmeye gerek olmadı. ne zaman tribünde küfürlü homurdanma duyuldu o zaman bu futbolcu topa dokunmuş oldu. bazen unutuldumu diye gözlerim aradı kendisini ama stili değişmemiş, eski trafik polisleri gibiydi. kimin nereye atması gerektiğini işaret etti, gol atması futbol tanrılarının hala yanında olduğunun ayeti kerimesiydi.
varil:
kazo; engin’e ayıp ve yazık ediyor. saçları sarıya boyamış, daha bir dikkat çekiyor. daha dün yeni bir transfer yapılmış, hazır banko oyuncusun, grande’den kredin var, bu ne ruhsuzluk. üstüne takım ilk dakikalarda öne geçmiş, zayıf rakip can derdine erken düşmüş, bir forvet oyuncusu için ballı kadayıf. fazla tolerans gösterildi kendisinde, biraz yedek kulübesi koltuklarını paspaslasın bakalım.
gladyatör:
elmander; gol atmasa idi bile ben bu gün kendisini gladyatör olarak yazacaktım. aslında iki kişi yazmak lazım ve baros’u da eklemeliyim. öndeki iki oyuncumuz, bir birlerine gol attırmak için sanki yarış içindeler. bu uyum gol rekoruna götürür bizi.
-
borozanci:
kamil abitoğlu; hakem tanımadığım hakemlerden. maçta da pek dikkatimi çekmedi. sanki avantajları pek oynatmadı gibiydi. ne kadar zorlasam da kusurunu bulamadım. maçın tekrarını izlemedim, umarım verdiği penaltı penaltıdır ve karabüksporlu oyuncunun atıldığı pozisyonda ofsayt yoktur.
-
bir soru – bir cevap:
sabri belayı savdı mı?
savdı, sabri’nin kredisi tükenmez. önümüzdeki maç yerine geçer, abo gelene kadar idare eder. maçtan sonra çektirdiği 3 lü, coçkulu, moralli günlerine dönüş sinyaliydi. katlanacağız, sabri’nin futbolu budur.
imparator:
grande’nin maça 76 numarayla başlayacağını öğrendiğimde çok geçti, neredeyse tribüne çıkmak üzereydik, geri dönüşümün imkanı olsa dönecektim. eğer futbol dışı bir nedeni yoksa kupa maçından sonra 76 numarayı oynatmakla ayıp etti. en azından istim üzerindeki engin’e yazık etti. tabela’yı bulduktan sonra taraftarın hem fikir olduğu düzene geçti. rahat bir maç yönetti.
-
ordakiler:
istanbul’a yarım saat kar yağdı, önce koca kentin elektriği kesildi. sonra hem gidiş hem gelişte metro çalışmadı. maça zor gittik, çıktıktan sonra resmen süründük. bunun dışında her zamanki gibi sami yen’in iki katı taraftar tribündeydi. çok rahattı, farklı galibiyetin, risksiz maçın keyfini çıkarttı.
-
analiz:
makedonya’lı büyük andonyadis, kıprıs davasının yiğit evladı denktaş ve kayakçı aslı kızımızın blok halinde saygı duruşuyla başladık maça. maçın diğer maçlardan farkı uzun süren seri galibiyetin yeni bir egaleye rahat dönüşüp dönüşmeyeceği kaygısıydı. erken gelen gol bu kaygının çok yersiz olduğu, rekora limon sıkma maçı için önümüzdeki maçalarla ilgilenmeye başlamamız gerektiğini bildirdi. bu soğukta oturmayalım, ayakta maçın keyfini çıkartalım, maçta olduğumuz için mutlu olalalım dı. 76 numaralı futbolcu bile benden başka kimsenin kimsenin umurunda değildi. oyundan çıkana kadar kendisinin her topla buluştuğunda ettiğim küfürler yaptığım tezahürat olarak zapta geçirildi. kimse duymasa da terim hissetti, oyundan çıkartı da yanımdakiler kurtuldu.
aslında maçların gazoz maçları olduğunu bile bile ciddiye almamız çok can sıkıcı. insan ister istemez harika geçen bu sezonun sonunda hak edilmiş bir şampiyonluk bekliyor. şimdi sen tut kiminin puanını sil, hatta kimini ligten at, sonra çıksınlar desinler beleş şampiyon oldunuz. varsın desinler, benim lig pek umurumda değil zaten. şampiyonluk bir araç sadece, ben şampiyonlar ligi marşını dinlemeyi özledim.
savunmada semih’in banko olması, yanındakilerin değişmesi beni ne kadar gururlandırıyor anlatamam. emre aşık’ın 30 yaşında geldiği noktaya 19 yaşında ulaştı. önümüzdeki ilk ulusal takımın da bankosu olacaktır. uzun yıllar takım savunmasının gözbebeği olur. bu maçta aman aman üst düzey bir futbol oynamamasına rağmen güvenim tam.
maçın 60. dakikasından sonra, sercan’ın da oyuna girmesiyle takım tamamen forvet oyuncularından oluştu. acıyıp durmasalar tarihi hezimeti yaparlardı. büyük galatasaray olmanın bir tarafı da budur, galatasaray asla rakibi ezmez, rencide etmez. yine öyle oldu, maçın sonları bitmiş basket maçının son topu gibiydi.
galatasaray bu sezon en farklı skoru aldı. oyun pek iyi değildi, ama hiç önemi yok. gereğinden fazla güç gösterisinin alemi yoktu. aktif dinlenmeyle maç tamamlandı. takımın 7-8 hatta 9 oyuncusu yerine oturdu. bu diziliş bozulmadığı sürece galatasaray’ın gol atamadan bir maçı bitirmesinin imkanı yok.
haftanın ilk maçı bizimdi, tahmin ettiğimiz gibi çok kolay geçti, şimdi yan gelip yatalım altımızdakilerin stresini izleyelim.