açıkçası çok fazla kadın basketbolu izlemem. zira yıllardır basketbol oynayan ve takip eden biri olarak kadın basketbolunu pek beğenmem ve istisnalar dışında zevk almam izlerken, bu yüzden de nadiren izlerdim. ancak bu sene öyle bir denk geldi ki euroleague 8'li finallerinin nerdeyse hepsini izledim.
öncelikle kadın basketboluna karşı olan ön yargım biraz kırıldı. kendilerinden özellikle de kadın basketbol takımımızdan özür diliyorum. izlerken eskisinden daha fazla zevk aldığımı söyleyebilirim. benimsedim bu kadroyu, artık daha çok izleyeceğim inşallah.
ve takımımız gerçek bir takım olmuş, tek bir oyuncunun sırtında giden bir takım değil artık. bu açıdan da öncelikle ekrem memnun'a teşekkür etmek gerek.
maç öncesi takımımızın daha avantajlı olduğunu düşünüyordum. zira biz bu şampiyonluğu yarı finaldeki ekaterinburg galibiyetiyle kazandık. o galibiyetle elde ettiğimiz psikolojik üstünlük çok önemliydi. ve bugün maçı seyredenler farketmişlerdir; ekaterinburg maçı'nda nasıl taurasi veya candace parker penetre ettiğinde bone karşılarına bir anda çıkarak top kayıplarına sebep olduysa yine bugün birçok pozisyonda bone ve lyttle aynı şekilde bugün angel mccoughtry'nin top kaybı yapmasına sebep oldu. rakip kısalara yaptığımız iyi savunma penetrelerin azalmasını ve böylece rakibi şuta zorlamamızı sağladı. bu maçta da birsel çok kötü şut kullandı. son anlarda da takım olarak atamadılar.
öte yandan bizim ettiğimiz hücumlara bakalım. alba torrens, özel bir oyuncu. kendisi için zamanında olumsuz yorumlarım olmuştu, özür dileyerek belirteyim; ben az izlediğim için kötü olduğu birkaç maça denk gelmişim sanırım ve tam olarak değerlendirememişim. o zamanki söylediklerimin bazılarının hala arkasındayım. mesela penetreleri ve turnikeleri o kadar da iyi değil hatta turnikeleri vasatın altında diyebilirim. ancak şutu çok iyi mesela. eğer ritmini bulursa çok büyük skor gücü. ve bu maçta çok fazla skor üretemedi, istikrarı yok. ancak 2 maçtır özellikle seyrediyorum, çok zeki bir oyuncu. belki skor üretemiyor ama rakip savunmayı üstüne çekmesi, topu süreceği yeri bilmesi, verdiği paslar, yaptırdığı fauller derken sahada zekasını konuşturuyor. keşke şu spor programlarındaki gibi ekranın karşısına geçip anlatabilsem; istatistik kağıdına yansımayan yaptığı çok güzel işler var. ekaterinburg maçı'nda ise güzel performansını istatistik kağıdına da yansıttı. kadın basketbolunun hamit altıntop'u gibi. savruk ancak takımın ayakta durmasını sağlayan direklerden.
lyttle orta mesafe şutları ile çok büyük katkı yaptı. boyalı alanda attığı sayılar var, ribaundlarda fena değildi ama en büyük katkıyı orta mesafeden attığı şutlarla yaptı. bu maçı kazandıysak en büyük mimarlarından biri kendisidir. 19 sayı ve 12 ribaund yaptı yanılmıyorsam.
bone çok iyi bir oyuncu olacak. kim keşfettiyse helal olsun; pivot hareketlerini iyi bilen, iyi savunmacı ve kondisyonu yüksek bir 5 numara. henüz kariyerinin ilk senesinde el şampiyonluğu kazandı.
shavonte zellous ise beni biraz yanılttı. pondexter'ın tecrübesi karşısında biraz zorlanabilirdi ama daha iyi oynamasını beklerdim. torrens'in ekaterinburg maçı'ndaki kadar katkı yapamayacağını düşünüyordum ama zellous yine atar diyordum. zira torrens'in hücumdaki en önemli silahı şutları. zellous ise çok yönlü bir skorer. torrens ve zellous normale oranla çok az skor üretince son anlarda çok zorlandık haliyle. ama her ne kadar da olsa çok kritik bir noktada attığı bir üçlük var ki; herkes atamaz. ve yine de cappie karşısında geri adım atmadı, savunmada çok iyiydi.
gelelim bahar'a. attığı şutta isabet buldu. yaptığı olumlu işler de var ama bugün yine savunmada birkaç hata yaptı ve kendisi yüzünden sayı yedik. ancak kazanmamızın hatrına pek kızmıyorum.
nevriye, ekateriburg maçı'nda kullandığı üçlüklerle kızdırmıştı ama bugün en iyi yaptığı işi yaptı ve tepede topla buluşup yazdı. hem de yine sayıya ihtiyacımız olan bir dönemdi. mücadelesi iyiydi. ve bone'un, lyttle'ın dinlenmesini sağladı.
şebnem. ne desek az. benchten gelip 2 şutta rakibi yıkan bir oyuncu. ve o kadar kritik ki o 2 şut. birinde 3 dakika boyunca sayı bulamamıştık, girer girmez yazdı. burada da ekrem hoca'ya bir eleştiri, torrens-şebnem değişikliğini daha erken yapması daha olumlu olurdu muhtemelen. diğer üçlük zaten 2 dakikadan daha az bir süre kala fark 4'e inmişken taksinin 10 lira yazacağı bir yerden atılmış zor bir 3 sayıydı. yanılmıyorsam bir de maç sonunda attığı 2/2 isabetli serbest atış var ki, onları hiç saymıyorum.
kaptan. ilk defa bu kadar olgun, ne yaptığını bilen bir ışıl var parkede. final serilerinde başı kesik bir tavuk gibi oynayan ışıl gitmiş; tüm takımı yönlendiren ve bunun yanında skor üreten, hücum ribaundu alan bir lider oyuncu ışıl gelmiş. ekrem hoca'yı kahramanı olarak görüyor. zira muhtemelen bu gelişiminde çok büyük pay sahibi ekrem hoca.
yıllarca taraftarımız birsel'e gıpta ile baktı bugün muhtemelen tam tersi oldu. zira birsel şutlarının kötü olmasının yanında oyun anlamında da pek varlık gösteremedi.
maç sonu kupayı kaldırmadan göndermeyi yapması çok güzeldi ışıl'ın. işte bu yüzden çok seviyoruz. rekabeti, derbiyi, galatasaray'ı, türkiye'yi bilen bir oyuncu. alt yapıdan çıkmış, kulübü biliyor. böyle oyuncular takımın temel taşlarıdır.
ve ekrem hoca. helal olsun. hiçbir zaman geri adım atmaması, ışıl'ın gelişiminde büyük pay sahibi olması, bone gibi tecrübesiz sayılabilecek bir oyuncuyu çekinmeden oynatması ve yüksek verim alması, torrens'i doğru kullanması, vs... eyvallah hocam.
ismini saymadığım oyuncularımızı, hocalarımızı, yöneticilerimizi de tebrik ediyorum.
fenerbahçe, belki çok daha yüksek bütçeli ve geniş imkanları olan bir takım. ancak bunu net söylüyorum; pota altımız başta olmak üzere ilk 5 oyuncularımız daha kaliteli. evet, periyot sonlarında takımımız yorulduğunda benchleri daha iyi olduğu için zaman zaman bizi zorladılar ama bugünkü sonuç kesinlikle sürpriz değil. hele ki pota altını domine etmemiz kesinlikle beklediğim bir şeydi.
ve başta da belirttiğim gibi; 8'li finallerin nerdeyse hepsini izledim. fenerbahçe namağlup finale geldi belki ama nerdeyse tüm maçları ite kaka kazandılar. biz sparta'yı daha rahat yenmiştik mesela. yarı finalde oynadıkları ekip de zayıf bir ekipti ama son dakikaya kadar koparamadılar maçı. çok net söylüyorum, ekaterinburg ile eşleşseler ekaterinburg perişan ederdi. bu maçta da yatsınlar kalksınlar; bibrzycka
* ve esmeral'e dua etsinler. maçı koparmamızı engelledi bu ikili. birsel ve hollingsworth'ten katkı alamasa da benchten harika katkı aldı fenerbahçe.
birkaç bölüm hariç maç boyunca akıllı oynadık ve doğru şutlar bulduk. euroleague şampiyonu olduk. korkunç bir şey!
bu başarıyı sürdürmemiz gerekli. benche yapılacak takviyelerle seneye yine en kötü ihtimalle final oynayabilmemiz lazım. inşallah bu sene playofflarda da aynı performansı gösterip lig şampiyonluğunu da kazanacağız. tabi bu noktada tarafsız hakemler de lazım ama gerekirse onları da yeneceğiz artık.
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve sözlerimi elmander'den alıntılayarak bitiriyorum;
"we fucking played great the whole season and we deserved it!"
zaferler senin ruhunda var!
galatasaray!
son not amk: ben bu entry'i yazarken maçın tekrarı veriliyordu. maç sonrasında şampiyonluk sarhoşuyken farkedememişim; maçın tekrarının sonunda farkettim "çalgıcı karısı binnaz" diye hep bir ağızdan söylüyorlar. ilk başta emin olamadım ama yok harbiden binnaz'ı söylüyorlar. ulan siz ne güzel takımsınız be!
son bir not daha: ışıl bir yere gitme! zaten bu kupadan sonra kovsalar gitmezsin. o kadar yaşanılan şeyden sonra.
zellous ♥.