mersin idman yurdu – galatasaray 0-1 yüksek gerilim
gerilimin akkuyu nükleer santralinin mersin’de olmasıyla ilgisi yok. akkuyu konusunda ikna olmuş değilim, sırası gelmişken söylemiş olayım.
galatasaray takımında büyük bir gerginlik var. aynı gerilim fenerbahçe’de de var, beşiktaş’ta da. ligin bitimine galatasaray 3, rakipleri için 4 hafta kaldı. gerilim gözle görülür halde. yüksek gerilim hatlarında yağmur sırasında sesler çıkar falan, bilmeyenler korkar falan. o kadar somut bir gerilim var takımlarda. el sıkışsalar kıvılcım çıkacak.
galatasaray şampiyon olmak istiyor. sanırım en az baskı yaptığı maçı oynadı bu gece. yenildiği trabzon maçı dahil rakip üzerinde büyük baskı kuruyordu takım. goller son dakikalarda geliyordu ama ilk dakikada bile gelebilirdi. trabzon maçı buna örnek değil, sakin.
chedjou’nun yerine hakan balta’yla başladı, telles sol bek. bruma’yı kesip sağ kanada emre çolak’ı yerleştirdi. takımın diğer dişlileri bildiğimiz gibiydi. ama işte emre’nin kanat oynaması hele ters kanatta oynaması takımın bütün dengesini bozdu. rakibin sabri’nin üzerine çok fazla geldiği görüldü. peki telles’in üstüne neden bu kadar gelebildi mersin? çünkü ne sneijder ne de yasin yardıma gelemedi. gelmedi değil gelemedi. aynı şekilde çolak’ın sabri’ye yardıma gelememesi gibi.
bu oyun şekliyle açık oynayanların savunmaya yardıma yetişmeleri imkansızdır. şöyle ki; galatasaray hücum takımı. atağa bekleriyle, ota sahanın göbeğindeki selçuk inan’ıyla birlikte çıkıyor. savunmada kalıyor 2 stoper, melo ve ailemizin sigortası muslera (muslera için bir parantez açayım, aslında ayrı yazı bile yazmak gerekir. bugün sevgili şenol özçakıcı simoviç mi, muslera mı? diye sordu. muslera dedim, o derece. daha ne diyeyim muslera için).takım rakip ceza sahası üzerinde bile top kaybetse adamlar kazandıkları topla bizim ceza sahasına kadar elini-kolunu ve değişik organlarını sallaya sallaya geliyor.
çözüm basit. bu kadar hücumcu bir takım olmaktan vazgeçersin. ha bu arada, hücum için böyle bir takım yapan hamza hamzaoğlu’na “korkak” diyen gördüm. allah akıl, fikir versin. dur dur, korkak mevzusuna geleceğim yine, şu çözümü bir anlatayım önce. ne diyorduk, bu kadar hücumcu bir takım yapmazsın. beklerinden sadece birinin ileri çıkmasına izin verirsin, selçuk inan’ı da melo’nun yanında tutarsın, gitmesine izin vermezsin. illa radikal bir şey yapmak istiyorsan emre çolak’ı orta saha göbeğinde oynatır, ameliyattan sonra ağırlaşan melo’yu kesersin. çolak forvete giderken selçuk orta sahada bekler. emre çolak geriye selçuk inan’dan daha hızlı döner, rakibe daha hızlı basar çünkü. kaç kişi yapabilir bunu, bu riski alır? mourinho bu riski alıyor mu mesela? wenger? bu riski alabilecek hoca sayısı o kadar az ki. mesela fatih terim bu riski alabilecek ender hocalardan biridir. sonra, hamza hoca korkak. oldu canım.
ligin bitmesine kalmış 4 hafta ve sen lidersin, öndesin. hiç kimse bu riskleri almaz. hangi riskleri? koray günter’i stopere hakan balta’yı sol beke mesela. ya da emre çolak yerine sinan gümüş’ü. çakma otoriteler olcan-telles, bruma-emre çolak’tan hangisi oynasa ona küfür ediyor, oynamayanı övüyor hamza hocayı yetersizlikle suçluyor, ertesi hafta diğerleri oynayınca yine aynı şeyler. bu dörtlü kötü oynuyor, hangisi oynasa fark etmiyor, uyanın artık. ha bir de, bu adamların önlerinde-arkalarında kimin oynadığına bağlı olarak performansları değişiyor. emre çolak mesela, göbekte oynadığında çok daha iyi.
bak bizim memlekette güzel bir laf vardır: bekara karı boşamak kolay, derler. oturduğun koltuktan sana sorulmayacak hesaplarla ilgili atıp tutma canım kardeşim.
hamza hoca yanlış yapmıyor mu? tabii ki yapıyor. örnek vereyim: yasin öztekin’in çıkıp umut bulut’un girmesi. yasin çıkarsa bruma girmeliydi. seni rakip sahaya hızlıca taşıyacak iki adamın var zaten. umut girecekse de burak’ı hatta sneijder’i bile çıkartabilirdin, bunların bir mantığı var çünkü.
hamza hamzaoğlu’na bazıları büyük haksızlık yapıyor. başka bir hoca olsaydı, örneğin bir yabancı selçuk inan’ı, burak yılmaz’ı, yasin öztekin’i ve daha başka oyuncuları nasıl kazandığından bahsedilirdi. ama tabii ille de “takımı sabote eden yeniçeriler”in varlığına inanınca bunları görmek kolay değil. takıntılardan kurtulmak kolay değildir, iyi bilirim. işim bu. çok yazdım bunları ama okunmayınca bir işe yaramıyor nitekim. ben olsam belki ben de okumazdım, adam sürekli benim yanlışımı yüzüme vuruyor lan.
fenerbahçe’nin stadında kupa kaldırmamızın üzerinden 3 yıl geçmiş. bir başka deyişle fenerbahçe sahasında galatasaray’a kupa kaldırtmayalı 3 sene oluyor, bu gurur fenerbahçe’nin.
neyseeeeeeee, kaldı son 3. bugün günlerden salı ve artık onlar düşünsün.
biz şampiyon olacağiz.
*