• 778
    lig tarihi adına konuşuyorum, 2006 yılındaki kayseri maçı ile birlikte 2 tepe noktasından biri bu maç. değişeceğini sanmıyorum, değişmesinde zaten. benim için anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun sorusu gibi bu 2 maç. ne güzel gündü, ne güzel sondu. 4 yıl geçmiş. bugünün ardından gelecekle ilgili güzel hayaller kurmuştuk ve o hayaller gerçekleşmişti, hemde senesi dolmadan. dilerim bu sezonki gibi 7'den 70'e her sporseverin hoşlanacağı bir takım kurabileceğiz ve avrupa'da başarıdan başarıya koşacağız.
  • 779
    allah bir daha yaşatmasın dediğim maçtır. kurşuna dizileceksin geç şu duvara deseler o günkü kadar heyecanlanır mıydım bilmiyorum.

    liseliydim o zamanlar. maçtan 1 gün önce arkadaşın biri "akdeniz üniversitesi kampüsünde çadır kurulacakmış, ultraslanla orada izleyelim" dedi. tamam dedik gittik, daha kampüsün girişinde öğrenci kimliği kontrolü yapıp siktir çektiler. biz de girişin 300 metre sağ tarafında bulunan, boyumuzun 2 katı demir bir duvardan tırmandık ki demir dediğim böyle kare kare garip bir yapı. ben yere atlarken elimi kaptırdım o demirin arasına. sağ yüzük parmağımın üst kısmındaki deri kopma noktasına geldi. bildiğin şakır şakır kanıyor ama umrumda değildi. şimdi düşünüyorum da malmışım. o parmak mikrop kapsa boku yerdim. her neyse bir nane yedik bari devam edelim derken ağaçların arasından bir güvenlik görevlisi geldi yırtık dondan çıkar gibi. ulan bizi burada nasıl buldun derken atlattık bir şekilde ve frodo'nun hüküm dağına varması gibi çadırın önüne geldik. böyle anlatıyorum ama yarım saat sürdü bu iş. bu sefer de aksi gibi çadırın girişinde kimlik kontrolü yapılıyormuş. şükrü saraçoğlu stadı'na gitsek daha az aranırdık aq. kimliğimiz olmadığı için biz yüzüğü atamadık beyler otobüsle geri döndük ve eve yakın bir kahvede izledik maçı.

    maç başladı. parmağıma bir yerden peçete ve yara bandı bulup sarmışım ama nabız 300 attığı için öyle bir zonkluyor ki içinde at tepiniyor sanki. 30. dakikaya doğru bir pozisyon oldu, sağdan bir orta geldi baroni penaltı noktasında bomboştu ve top ona geliyordu gözümü kapattım. zaten bilincim yarı açık gibi, başım dönüyor etraftaki sesleri falan algılayamıyorum heyecandan. fenerliler bir bağırdı, ben golü yedik nasıl seviniyorlar diye etrafa bakmaya başladım. sonra televizyona baktım gol olmamış. maç 0-0'a doğru gidiyor biliyorum ama bir gol yesek sikseler çıkaramayız, onu da biliyorum. dayanamadım sattım bizimkileri eve gittim. taktım kulaklığı radyoyu son ses açtım. hayatımda dinlemediğim müzikleri dinledim. yatağın içine girdim kendi kendime konuşuyorum fısıldayarak. manzaraya bakar mısın? parmak yaralı üstümde forma yatağın içinde son ses müzik dinlerken kendi kendime konuşup bir yandan da dua ediyorum. niye öyle yaptın derseniz dışarıdan habire ses geliyor amk kedi miyavlasa gol mü oldu diye tırsıyorum. tabii içimden yine diyorum ulan belki de 2-0 yeniliyoruz ben neyin tribindeyim diye, her neyse saat 9'a kadar bekledim. girdim oturma odasına ama elim ayağım titriyor, ölüyorum. açtım ntvspor'u mehmet demirkol'la biri muhabbet ediyor, öyle sakinler ki sanki yemek tarifi veriyorlar. 2 saat maç skoru aradım ekranda, ufacık, abuk sabuk bir yere koymuşlar, sol üst köşede zar zor buldum aha bir baktım 0-0. ben saat 9'a kadar beklemiştim çünkü her şey olsun bitsin ekranda sadece şampiyon yazısını görüp heyecanım sona ersin istiyordum ama maç bitmemişti ve asıl o andan sonra heyecan tavan yaptı bayılıyordum neredeyse. hemen açtım trt'yi erdoğan arıkan anlatıyor maçı. her şey 14 mayıs 2006 gibiydi. bir şeyler anlatıyor ama ne dediğini anlayamıyorum. evin içinde istemsizce dolanmaya başladım. annem de beni görüp televizyona baktı, ben evin içinde dolanırken, "oğlum hakem saatine bakıyormuş düdüğü ağzındaymış" falan diyor :d son 30 saniyeyi dinledim, erdoğan arıkan en son "veeee maç bitti galatasaray şampiyon" dedi. o zaman kendime gelip kapıya koştum. normalde o sevinçle balkondan atlamam lazımdı ama asansöre bindim. arkadaşların yanına gidecektim kahveye. 5 dakikalık yolu uçarak 1 dakikada gittim. hayatımda ilk defa o gün sevinçten ağladım. deli gibi sevindik, sağda solda tepindik. 4 yılın birikimini attık üstümüzden. ama bu azapları çekmeden efendi gibi 2 hafta önceden şampiyon olalım isterdim, her ne kadar son hafta müthiş bitse de. o yüzden gerçekten allah bir daha yaşatmasın.

    parmağına ne oldu derseniz. cahillikten gidip diktirmedim. üstündeki deriyi de yavaş yavaş kopardım. çok belli olmasa da leblebi büyüklüğünde bir iz kaldı orada bu maçın sende bir izi kalsın, baktıkça hatırlarsın dercesine.
  • 780
    mükemmel bir şekilde kutladığım şampiyonluktu! babamla maça 1 saat kala kahvede yerimizi aldık. ayaklar zıngır zıngır titriyor. pozisyonlarda sürekli ayağa kalkıp kendimi yiyip bitiriyorum. zaman geçmiyor ömürden ömür gidiyor. peder bey buz adam modunda. sanırsın bana vladimir micov... bir ara muslera çizgideki topa scarlett johansson'a sarılır gibi sarılınca biraz içlendi. ''ulan adama bak be helal olsun'' modunda takıldı. hafif gözleri doldu. kahve ortamı tabi fenerlileri de görüyoruz onlar da yerinde duramıyor. boru mu maçı kazansalar beleşten bir şampiyonukları olacak. ancak aslan galatasaray'ım buna müsade etmiyor ve sahada kupa kaldırdığım çocukları'nın hayallerini eline veriyoruz. tabi maç bitiyor falan kahveden hemen çıkıyoruz ben dönüp dönüp sürekli ekrana bakıyorum bizimkiler sahanın ortasında seviniyor. polisler falan var ''ulan linç etmesinler bizimkileri'' diye endişeleniyorum.

    kahveden çıkıyoruz peder bey bir sigara yakıyor. ben bayraklı çarşıda meşalelerle gezen renkdaşları izliyorum. babama ''hadi aralarına katılalım'' falan diyorum adamda tık yok. hemen kahvenin yanındaki kipa'ya girip salatalık almaya giriyor. * ulan içim içime sığmıyor bağırmak ''koyduk mu ulaannn'' diye bağırasım geliyor ancak peder beyde yine tık yok. ''sen de seçsene salata'' diyor. altımızda renault broadway 98 model araba var. baba diyorum ''gel cumhuriyet meydanı'na gidelim yakınız oraya bayraklı'dayız bizim taraftar oradadır biraz bakar geliriz falan'' yine tık yok. oradan da gürmar'a giriyoruz süt alıyoruz. şampiyonluk gecesi salatalık ve süt alarak eve giriş yapıyoruz. sevincimi artık evde içimde yaşıyorum. rıdvan'ı aç moduna girip televizyon izleyerek şampiyonluğu kutluyoruz.

    http://i.hizliresim.com/7gOMW5.jpg
  • 781
    vaktim olduğu bir gün bilgisayar başına oturup bu maç oynanmadan önceki ve oynandığı günün tüm entry'lerini teker teker okuyacağım, özellikle maçın oynandığı saatlerdeki entry'leri çok merak ediyorum.
    çok acayip bir gündü bu be. maçtan günler öncesi stresten mideme kramplar giriyordu.
    maç öncesi son bir saati hatırlıyorum arkadaşlarla maçı izleyeceğimiz mekanda otururken bir paket sigaranın hepsini bitirmiştim.
    devre arasında ise apar topar gidip yeni bir paket sigara daha almıştım.
    ömrümden kaç sene gitti o gün kim bilir, ama değdi be.
  • 783
    hayatımın en stresli saatleriydi. eve çıktığımız ilk sene evde digitürk vardı. o yüzden nerde izleyeceğim falan dert etmeme gerek kalmamıştı. maç izlemek için bize gelmek isteyen bir sürü insan vardı ama inanın kimle izledim, nasıl izledim hiçbir şey hatırlamıyorum. tek hatırladığım maç sonunda yaşadığım mutluluğu hiçbir şeye değişmeyeceğim.

    bu arkadaşın hikayesi bayağı ilginç ve güzelmiş. hepimiz onun yerine olmak isterdik eminim. daha önce başlıkta paylaşıldıysa affola.

    http://alperenarslan.blogspot.com.tr/...2-mays-2012.html?m=1
  • 787
    şampiyonluk sonrası hayatım boyunca bir daha o mutluluğu yaşayamayacağım sanırım. bu maçın üzerinden geçeli tam 4 sene olmuş.

    tek hatırladığım son 30 saniyesini ağlayarak bitmiyor diyip maç bittikten sonra abimlen ağlayarak sevinmemiz ve ardından kendimizi florya'ya atmamızdı.

    şu unutulmaz günü bana yaşattığı için sen ne büyüksün be galatasaray.
  • 788
    o gün spikerin biri "cüneyt çakır bitirdi, cüneyt çakır bitirdi" derken diğeri "şampiyon galatasaray, sezonun en büyüğü galatasaray " demişti. işte tam o sırada ayakta maç sonucunu beklerken dizlerimin bağı çözüldü düştüm yere ve hüngür hüngür ağladım. bir insanın sevinçten ağlayabileceğine inanmazdım ben o güne kadar. şimdi yazar arkadaşların o gün yaşadıklarını okuyorum ve yine gözlerim doluyor işte öyle güzel bir maçtı bizler için.
    normal şartlarda efsane unutkan bir insanım ancak o gün yaşadıklarım, maçı kazanmamız için kendimce yaptığım totemler, ne yediğim, maçı hangi pozisyonlara girerek izlediğim, maçtan sonraki sevinçlerim vs. vs. her anını hiç bir zaman unutamıyorum unutmayacağım.
    bu sevinci biz galatasaraylılara yaşatan en başta, imparator fatih terim'e, futbolcularına * ardından dönemin yöneticilerine ve tüm takım çalışanlarına tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum. hepinizden allah razı olsun.
  • 793
    bu maça fenerbahçe taraftarının cevabı şöyle olmuştur.

    http://www.imgim.com/12-mayıs-2013-fenerbahçe-galatasaray-maçı_446132.jpg

    florya'da mahşer yerini andırmıştır.

    http://www.imgim.com/v79eb.jpg (yüksek kalite)

    ve o an yüksek kalite

    http://www.imgim.com/...1e367db971e8e11a.jpg (yüksek kalite)

    dipnot:

    bu fotonun yüksek çözünürlüğünü hala arıyorum sahip olanlar veya bulanlar yeşillendirebilir mi?

    http://www.imgim.com/12-mayıs-2012-fenerbahçe-galatasaray-maçı_282447.jpg
  • 794
    normal bir avusturalya vatandaşı olan don ritchie halk arasında boşluğun meleği lakabını almış biri. adam ömrünün büyük bir bölümünü avusturalya da en çok intihar vakalarının olduğu gap( boşluk)'te uçurumun kenarında bir ev inşa ederek geçirmiştir. buraya yerleşmesinin asıl amacı: buraya gelip intihar etmeye karar veren kişileri vazgeçirmekti. tek yaptığı ise intihar etmek isteyenleri bir çaya davet edip onlarla evinde bir sohbet etmek? kim ölmeden önce son bir çaya hayır diyebilir ki? şimdiye kadar 160 kişiyi kişiyi intihardan vazgeçirttiği bilinmekte olan ritchie ise 12 mayıs 2012 vefat etmiştir.

    farklı bir tesadüf olmuş. şampiyon olduğumuz gün karşı tarafın en çok ihtiyacı olan psikolojik tedaviyi belki de bu adam sağlayabilirmiş.
  • 797
    hayatımda yaşadığım en stresli günlerden birisidir. boğazın karşı yakasının en sevdiği şey olan "şu kadar senedir yenemiyorsunuz" tarzı küçük düşüncelerinin altında başlayan bu maçın sonunu ruhsal olarak birçoğu ruhsal olarak görememiştir. okulun bitmek bilmemesiyle beraber 2. derste okuldan çıkıp** zamanın geçmesi için yapılmayan şey kalmayan o ilginç günün akşamında, ankara'da yaşayan sözlük yazarlarının bileceği üzere, karanfil caddesindeki muhteşem atmosferde bir beşiktaşlı arkadaş ile birlikte izlediğim karşılaşmadır. ilk yarı ve ikinci yarıda galatasaray kalesi hangi kale ise arkadaşımın totem taktiği olan o kalenin olduğu taraftaki elimizin orta parmağını işaret parmağının üstüne kenetleyerek kendimizce totem yaptığımız ve milyonlarca galatasaray taraftarının da kendi totemlerini yaparak "şu kadar senedir yenemediğimiz" statta karanlıklar içinde parçalının ışığıyla 2011-2012 sezonunu abdurrahim albayrak'ın dediği gibi iki kere şampiyon olarak tamamladığımız sezonun son maçıdır.

    (bkz: karanlıklar içinden gün doğar ya aniden)
    (bkz: çift dikiş)
  • 798
    benim için de özel bir hikayesi olan maçtır. maçtan önce üniversite okuduğum erzurum'da yurt arkadaşımın beni ve 3 arkadaşımı tortum'a davet etmesiyle birlikte maçı tortum'un bağbaşı beldesinde izlemiştik. 2012 zaten başlı başına efsunlu bir seneydi, lakin bu senenin en güzel günleri de her zaman olduğu gibi mayıs'a tekabül eder. resmen anadolu belgeseli tadında bir geziye çıkmıştık tortum'da. bağbaşı'nı meryem ana kilisesi'ni(aynı zamanda camiidir), tortum gölü'nü bilimum gezilecek yerleri gezmiş, arkadaşımın ailesiyle tanışmış, misafirperverliklerine şahit olmuştuk. karadeniz usulü kuymağı ilk burada yemiştim mesela. sonra şelale'ye pikniğe gittik. çok keyifli ve dinlendirici bir hafta sonunun ardından, akşam saatlerinde bizi misafir eden arkadaşım ve diğer misafir arkadaşlarım maçı izlemeye gitmişlerdi. ben ise o sırada arkadaşımın babası ve amcasıyla koyu bir sohbete dalmıştım. birden diğer arkadaşlarım beni cep telefonundan aradılar. köyün merkezindeki kahvehanede maçı yayınlıyorlardı. bizi misafir eden arkadaşımız dahil, köyün büyük çoğunluğu fenerbahçeliydi. biz misafir 3 arkadaş 2miz gaalatasaraylı birimiz de trabzonlu olmak üzere * hep birlikte galatasaray'ı destekliyor, gülüyor eğleniyor, içten içe de korkuyorduk. ya bir kaza golü olursa? nihayetinde üzerinden dört seneden fazla zaman geçmesine rağmen hala yenemediğimiz fenerbahçe o stadda her zaman üstün oynuyordu. maçın ikinci yarısında dia kırmızı kartı görünce biraz rahatlar gibi olmuştuk. ancak hala daha garanti bir şey yoktu. üstelik aşırı defansif oynuyorduk. derken maçın son dakikasında fecaate sebebiyet verebilecek bir pozisyonda neyse ki şimdi hatırlayamadığım fenerli topu zayıf bir şut kullanmış ve muslera bu topa da sahip olmuş maçı bitirmişti. şampiyonduk. 2008'den sonra ilk, bir sezonda iki kere şampiyonduk. üstelik galatasaray kadıköy'de deplasmanda şampiyon olurken, biz 3 misafir de fenerli arkadaşımızın köyünde (deplasmanda) şampiyonluğu kutlamıştık. gece bir'e kadar kupanın verilmesini bekledik. nihayet galatasaray diretti ve kupayı orada kaldırdı. karanlıklar içinden 2 kere şampiyon olarak çıktı.
  • 799
    fenerbahçe o gün sahasında şampiyonluğu kaybettiğinde galatasaray'ı tebrik etse, ışıkları söndürtmese, kupa seramonisi normal seyrinde yapılsa herkesin gözünde büyüyecekti. bu şampiyonluk da elbette anlamlı olacak ama bu kadar da büyümeyecekti muhtemelen. ama fenerbahçe fenerbahçelik yaptı ve biz karanlıkta o statta kupayı kaldırıp, yaktıkları stadın duvarlarına şampiyon galatasaray yazdık. adamların içinden çıkmıyor o gün. çocuk gibi kupayı zevk için kaldırdılar diye ağlıyorlar hala.
  • 800
    her saniyesini hak ederek kazandığımız şampiyonluğun, efsanevi son halkası olan maç. hayatım boyunca unutamayacağım iki maçtan bir tanesidir. diğeri de denizli'deki 16 dakika değil 16 yıl gibi gelen işkence maçı.

    şu maçı düşünmekten uyuyamamıştım, totemlere inanmayan ben bile totem yapmıştım. şu maçta kalp krizi geçirmemem bile büyük şans. bitiş düdüğüyle birlikte gelen o stres boşalması, boğaz patlatan şampiyonluk çığlığı ve sevinç gözyaşlarıyla birlikte kazandığımız en özel şampiyonluklardan biriydi benim için.

    sizi asla unutmayacağız sahasında kupa kaldırdığımın çocukları.
App Store'dan indirin Google Play'den alın