yabancı oyuncu serbestisi konusunda yanlış bir genel kanı var gibi,
yerli oyuncu yetiştirme motivasyonunu ortadan kaldırır olarak bakılıyor ki bence çok hatalı bir görüş bu... aksine yerli futbolculara
iş ahlakı öğretecek ve yerli oyuncuların kendilerini geliştirmesine yol açacak bir yapı olur gibi geliyor bana.
kısaca açmak gerekirse;
futbolculuk bir iş ve hepimizin kendi hayatlarımızda olduğu gibi bir
çalışan esasında futbolcular da... biz nasıl işimize sahip çıkmazsak, işimizi savsaklarsak, daha üst mevkilere ya da daha iyi şirketlere geçmek için kendimizi geliştirmezsek ya işsiz kalıyor/işten çıkarılıyor ya da aynı şirket ve mevkii de aynı maaşa yıllarca çürüyorsak aynısı futbolcular için de geçerli. nasıl siz işinizle alakadar her türlü pozitif gelişimi gösterirseniz; hiç bir patronunuz sizi işten çıkarmayacak ve hatta ödüllendirecekse, futbolcular da takımlarında oynayacaklardır.
her türlü kısıtlama, din-dil-ırk da dahil, insan haklarına aykırı bir yapıdır... sen eğer ki serbest piyasayı savunuyorsan, ayrıcalık ve kısıtlama getirmeden her insanın çalışma özgürlüğüne saygı duymak zorundasın...
adam kayırmacılık yaparak hem
ekonomik sorunlara yol açarken hem de
liyakat in köküne kibrit suyu sıkarsın.
galatasaray üzerinden örnekleyerek devam edelim;
2023-2024 sezonu çok güzel bir turnusol veriyor bize...
abdülkerim bardakçı sağlıklıyken herhangi birimiz onun yerine davinson ya da nelsson oynamalı diye düşündük mü?
ha keza
barış alper yılmaz, geldiği günden bugüne kadar her sezon kendisini geliştirerek, eksiklerini kapatarak, küsmeyerek, azmederek, çalışarak geldi bu noktaya... oynadığı yerlerde
hakim ziyech,
wilfried zaha gibi dünya yıldızları varken kendisi oynadı ama, hepimiz önce barış alperi yazdık tahtaya sonra takımın geri kalanını...
kerem aktürkoğlu; her sene duble gol katkısı veren (10 gol-10 assist), kendini geliştiren, pes etmeyen, çalışan ve çabalayan bir oyuncu olduğu için sezon başı
dries mertens düşünce forvet arkası/ikinci forvete kaydı...
wilfried zaha gibi bir süper starı yedeğe yolladı daha sonra kanatta... nerede, ne zaman ihtiyaç olsa ilk sahaya o atıldı.
kaan ayhan ki geldiğinde herkes burun kıvırıyordu, yeri geldi sağ bek e geçti, yeri geldi torreira nın partneri oldu ama hep oynadı.
berkan kutlu teneke bağlanarak gitti, devre arası apar topar geri döndü...
bayern munichmaçlarında gözümüz onu aramadı mı? hangimiz geçen 2 senede verdiği enerji ve dinamizmi reddedebilir? görev aldığı her şeyi layıkıyla yaptı ve şampiyon takımlarda yer buldu görev adamı olarak.
bu adamların hepsinin özelliği ortak, önce kendilerine sonrasında da
yaptıkları işe saygıları var... çalışmayı bırakmıyor, eksiklerini gidermeye çalışıyor, görev geldiğinde de ellerinden gelen en iyisini yapıp, farklı farklı pozisyonlarda farklı farklı yabancı futbolcular yerine (kimi dünya yıldızı kıvamında) kendileri
hak ederek oynadılar ve seleflerinden daha iyi performans verdiler... buna itiraz edecek kimse yoktur herhalde?
türk futbolcusunun geneli türk insanının geneli gibi gibi
uyuşuk,
tembel,
kendini dev aynasında gören,
yattığı yerden para kazanmayı seven,
işine saygısı olmayan ve sadece
adam kayırmacılık ile bir yerlere gelebilen bir güruh... az biraz zora geldilermi
hoca yemeler, birbirini taraftar önüne atmalar, göz boyamalar başlıyor hemen. bunun tam tersi olanlar
galatasaraydan verdiğim örnekler gibi yabancılar ile çarpışa çarpışa kendilerine yer buluyorlar takımlarında...
alt yapı ise derdimiz; avrupa futbolunun turnuvalarını düzenleyen
uefa'nın gittiği yoldan gidersin... minimum 4 yurt içinde yetişmiş , minimum 4 kendi alt yapından yetişmiş, kalanı serbest... bu sayede o 8 kontenjana hem yerli futbolcu havuzundan işini layığı ile yapanlara yer vermiş olup, hem de takımları kendi alt yapılarına yatırım yapmaya zorlarsın. 11 de - 18 de kısıtlamalara gitmek demek yukarıda da bahsettiğim adam kayırmacılığa çanak tutarak türk futbolunun ve futbolcusunun
iş ahlakını kötü yönde etkilerken, kulüpleri de fahiş fiyatlara yerli futbolcu almaya ve aslında o işi hak etmeyen kişilere iş vermek ve eninde sonunda zarara uğratmak ile sonuçlanıyor.
yerli futbolcular pabucun pahalı olduğunu görmeden, yattığı yerden para kazanmaya ve sadece milliyetleri sebebiyle takımlarda yer bulmaya devam ettikçe, türkiye şans eseri
arda turanlar,
arda gülerler,
barış alper yılmazlar çıkarmaya devam edecek ki aslında bunların norm olması gerekirken.
sonuç olarak; bu işin en mantıklı çözümü
uefa organizasyonlarıyla aynı kuralı uygulamak olacaktır... her sene değişen bir kural hem maddi hem de genel yapı olarak türk futboluna ve futbolcusuna zarar vereceği için temelli olarak bu kriterlere sabitleyip devam etmek gerekir uzunca bir süre.