3310
portekiz'de herhangi bir sınır yok, portekiz milli takımı takip ettiğim son çeyrek asırdır hep en kaliteli oyuncu topluluklarından birine sahip oldu.
almanya'da yerli sınırı var, en az 12 alman futbolcu kadroda bulunmalı ve bunların en az 8 tanesi altyapıdan yetişmiş olmalı.
italya'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan ise kadroda 5 tane bulunabiliyor.
belçika'da sınır yok, en az 5 altyapı oyuncusu bulundurma şartı var.
fransa'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız sayıda oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan en fazla 4 kişi kadroda olabiliyor.
ispanya da ab sınırı koyan ülkelerden, ab vatandaşı oyuncular sınırsız, harici yani fm tabiriyle foreign oyuncu en fazla 3 tane oynayabiliyor.
ingiltere'de sayı sınırı yok ancak alınan yabancı oyuncular son iki yılda kendi milli takimlarinin maçlarının en az yüzde 75'inde oynamış olmalılar şeklinde bir şart var.
hollanda'da herhangi bir sınır yok.
dikkat ederseniz ab vatandaşı sınırı sanki sıkıntılı gibi duruyor ancak herhangi bir turnuvada bu yukarıda saydığım takımlar turnuvanın doğal favorileri durumundalar, yani aslında ingilizler ispanyol oyuncu yetiştiriyor ya da almanlar fransız oyuncu yetiştiriyor vs. yine de bu milli takımlar her zaman en kaliteli oyuncu gruplarına sahipler. bu takımlara dünya kupasında kafa tutma şansı olan brezilya ve arjantin haricinde herhangi bir ülke yok. arjantin ve brezilya da zaten doğal yetenek cennetleri.
anlatmak istediğim şu: sorun sınır değil, sorun altyapı. biz her zamanki gibi parmağın gösterdiği yere değil parmağın ucuna bakıyoruz. patates tarlasından hallice sahalarda milyon dolarlık oyuncuları oynatıp verim almaya çalışıyoruz. doğru düzgün altyapı eğitimi veremedigimiz oyuncuyu 16 yaşında avrupa şampiyonası kazanacak kadar mental ve fiziksel anlamda iyi eğitilmiş adamlarla kiyaslıyoruz. eskaza çıkacak bir yeteneği oynatmak yerine övüp övüp sonra da medya maymununa ceviriyoruz. birbirimize geçirdiğimiz dişlerimizi, oyuncuya ne yapması gerektiğini söyleyecek kadar bir süre için bile cikarmiyoruz. futbolun artık yüzde ellisi fizik. messi kadar mucize yetenekli değilseniz en az rakibiniz kadar fiziksel mücadele verebiliyor olmanız gerekiyor. son turnuvada barış alper haricinde fiziksel bir karşılık veren oyuncumuz var mı? barış alper'e de fiziğini geliştirme noktasında keçiören ya da galatasaray'ın katkısı ne?
18 yaşında brumayi buraya getirip patates tarladi bir zeminde bir sene sakatlanmasina yol açmıştık hatirladiniz mi?
ilkay, mesut özil, hamit altıntop, nuri şahin, emre can vs türk çocukları olmalarina rağmen avrupa'da başarılı olan elit oyuncular arasındalar, bu 80 milyonluk ülkeden çıkmayan elit oyuncular ne hikmetse 3-5 milyon türk nüfusunun olduğu almanya'dan çıkıyor, acaba sorun yabancı sınırı mi yoksa eğitim mi?
sizce almanlar gol bile atamadan elendikleri euro 2000 sonrası milli takimlarini nasıl bu noktaya getirdiler? yabancı sınırıyla mı kupa kazanacak jenerasyonlar yetiştirdiler? musiala, ilkay, rüdiger, sane, emre can, gnabry, tah, henrichs alman uyruklu furbolcular mi yoksa 'alman altyapısında' yetişmiş oyuncular mi?
taa 2015 yılında uğraşıp şu entryi yazmıştım: (bkz: 2000 yılı sonrası alman futbolu/@allahyardimcinizolsun)
sorun bizim altyapı sistemimizin olmayışı. sorun yetenekli genç oyuncu bulamamak değil onları yetistirememek. doğru altyapı eğitimi almayan oyuncu burda düzenli oynasa bile avrupa takımlarına karşı patlıyor. çünkü sorun genç oyuncuları yeteneğine göre değil ahbap çavuş ilişkisine göre oynatan sözde altyapı hocaları. sorun pozisyon bilgisi olmayan, fiziksel olarak rakiplerine karşılık veremeyen, mental olarak iki ev bir araba alınca amacına ulaşıp göt göbek salan türk futbolcular. sorun transfere harcadigimiz paranın çeyreğini bile altyapıya yani eğitime harcamamamız. sorun rezil sahalarimiz, as takım düzeyinde bile rezalet olan sahaların genç oyuncu düzeyinde ne halt olduğunu siz tahmin edin. o yüzden lamine yamal 16 yaşında ispanya'da banko oynayıp takımının ve turnuvanın yıldızı olurken biz hala barış ve kerem'e genç oyuncu muamelesi yapıyoruz.o yüzden niko williams 21 yaşında milli takim oyuncularımızın yarısından daha hızlı ve daha güçlü.
o entreyi yazmamdan bu yana aradan geçen 9 yılda ülkemizde değişen hiçbir şey yok. bir defa olsun zarfa değil mazrufa bakmaya çalışmıyoruz. kafamızı kuma gömüp önümüze konanı kaşıklamaya devam ediyoruz. futboldan zerre anlamayan beyinsiz adamlar sürüsü siyasilerin emirleriyle her sene oyuncak gibi sınır değiştirirken kulüplerimizin ettiği zararları görmüyoruz. minimum 3 senelik kontratlar yaptığımız oyuncuların her sene değişen yabancı sınırıyla çöpe dönüştüğünü, verdiğimiz paraların havaya saçıldığını görüyoruz ama anlamıyoruz.
kimse kusura bakmasın da bizden bir halt olmaz.
hıhı evet sorun yabancı sınırı, bunu diyen siyasi en son ben ekonomistim diyordu, geçen hafta arabayı 500 liraya yıkattım, ordan anlayın ekonomistligini ya da futbol bilgisini. aferin hepimize, elbirliğiyle futboluna kadar içine sıçtık ülkenin.
almanya'da yerli sınırı var, en az 12 alman futbolcu kadroda bulunmalı ve bunların en az 8 tanesi altyapıdan yetişmiş olmalı.
italya'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan ise kadroda 5 tane bulunabiliyor.
belçika'da sınır yok, en az 5 altyapı oyuncusu bulundurma şartı var.
fransa'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız sayıda oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan en fazla 4 kişi kadroda olabiliyor.
ispanya da ab sınırı koyan ülkelerden, ab vatandaşı oyuncular sınırsız, harici yani fm tabiriyle foreign oyuncu en fazla 3 tane oynayabiliyor.
ingiltere'de sayı sınırı yok ancak alınan yabancı oyuncular son iki yılda kendi milli takimlarinin maçlarının en az yüzde 75'inde oynamış olmalılar şeklinde bir şart var.
hollanda'da herhangi bir sınır yok.
dikkat ederseniz ab vatandaşı sınırı sanki sıkıntılı gibi duruyor ancak herhangi bir turnuvada bu yukarıda saydığım takımlar turnuvanın doğal favorileri durumundalar, yani aslında ingilizler ispanyol oyuncu yetiştiriyor ya da almanlar fransız oyuncu yetiştiriyor vs. yine de bu milli takımlar her zaman en kaliteli oyuncu gruplarına sahipler. bu takımlara dünya kupasında kafa tutma şansı olan brezilya ve arjantin haricinde herhangi bir ülke yok. arjantin ve brezilya da zaten doğal yetenek cennetleri.
anlatmak istediğim şu: sorun sınır değil, sorun altyapı. biz her zamanki gibi parmağın gösterdiği yere değil parmağın ucuna bakıyoruz. patates tarlasından hallice sahalarda milyon dolarlık oyuncuları oynatıp verim almaya çalışıyoruz. doğru düzgün altyapı eğitimi veremedigimiz oyuncuyu 16 yaşında avrupa şampiyonası kazanacak kadar mental ve fiziksel anlamda iyi eğitilmiş adamlarla kiyaslıyoruz. eskaza çıkacak bir yeteneği oynatmak yerine övüp övüp sonra da medya maymununa ceviriyoruz. birbirimize geçirdiğimiz dişlerimizi, oyuncuya ne yapması gerektiğini söyleyecek kadar bir süre için bile cikarmiyoruz. futbolun artık yüzde ellisi fizik. messi kadar mucize yetenekli değilseniz en az rakibiniz kadar fiziksel mücadele verebiliyor olmanız gerekiyor. son turnuvada barış alper haricinde fiziksel bir karşılık veren oyuncumuz var mı? barış alper'e de fiziğini geliştirme noktasında keçiören ya da galatasaray'ın katkısı ne?
18 yaşında brumayi buraya getirip patates tarladi bir zeminde bir sene sakatlanmasina yol açmıştık hatirladiniz mi?
ilkay, mesut özil, hamit altıntop, nuri şahin, emre can vs türk çocukları olmalarina rağmen avrupa'da başarılı olan elit oyuncular arasındalar, bu 80 milyonluk ülkeden çıkmayan elit oyuncular ne hikmetse 3-5 milyon türk nüfusunun olduğu almanya'dan çıkıyor, acaba sorun yabancı sınırı mi yoksa eğitim mi?
sizce almanlar gol bile atamadan elendikleri euro 2000 sonrası milli takimlarini nasıl bu noktaya getirdiler? yabancı sınırıyla mı kupa kazanacak jenerasyonlar yetiştirdiler? musiala, ilkay, rüdiger, sane, emre can, gnabry, tah, henrichs alman uyruklu furbolcular mi yoksa 'alman altyapısında' yetişmiş oyuncular mi?
taa 2015 yılında uğraşıp şu entryi yazmıştım: (bkz: 2000 yılı sonrası alman futbolu/@allahyardimcinizolsun)
sorun bizim altyapı sistemimizin olmayışı. sorun yetenekli genç oyuncu bulamamak değil onları yetistirememek. doğru altyapı eğitimi almayan oyuncu burda düzenli oynasa bile avrupa takımlarına karşı patlıyor. çünkü sorun genç oyuncuları yeteneğine göre değil ahbap çavuş ilişkisine göre oynatan sözde altyapı hocaları. sorun pozisyon bilgisi olmayan, fiziksel olarak rakiplerine karşılık veremeyen, mental olarak iki ev bir araba alınca amacına ulaşıp göt göbek salan türk futbolcular. sorun transfere harcadigimiz paranın çeyreğini bile altyapıya yani eğitime harcamamamız. sorun rezil sahalarimiz, as takım düzeyinde bile rezalet olan sahaların genç oyuncu düzeyinde ne halt olduğunu siz tahmin edin. o yüzden lamine yamal 16 yaşında ispanya'da banko oynayıp takımının ve turnuvanın yıldızı olurken biz hala barış ve kerem'e genç oyuncu muamelesi yapıyoruz.o yüzden niko williams 21 yaşında milli takim oyuncularımızın yarısından daha hızlı ve daha güçlü.
o entreyi yazmamdan bu yana aradan geçen 9 yılda ülkemizde değişen hiçbir şey yok. bir defa olsun zarfa değil mazrufa bakmaya çalışmıyoruz. kafamızı kuma gömüp önümüze konanı kaşıklamaya devam ediyoruz. futboldan zerre anlamayan beyinsiz adamlar sürüsü siyasilerin emirleriyle her sene oyuncak gibi sınır değiştirirken kulüplerimizin ettiği zararları görmüyoruz. minimum 3 senelik kontratlar yaptığımız oyuncuların her sene değişen yabancı sınırıyla çöpe dönüştüğünü, verdiğimiz paraların havaya saçıldığını görüyoruz ama anlamıyoruz.
kimse kusura bakmasın da bizden bir halt olmaz.
hıhı evet sorun yabancı sınırı, bunu diyen siyasi en son ben ekonomistim diyordu, geçen hafta arabayı 500 liraya yıkattım, ordan anlayın ekonomistligini ya da futbol bilgisini. aferin hepimize, elbirliğiyle futboluna kadar içine sıçtık ülkenin.