• 26
    sözlüğe aynı gün katıldık. aynı gün katılmamıza rağmen neredeyse 3 katım fazla entry girmiş ve bir çoğu çok değerli yazılar kalemine sağlık diyorum. her ne kadar beğendiği ilk 3 yazar arasına giremesemde hakkımda başlığımın altına çok güzel bir yazı yazmıştı. tekrardan kendisine teşekkür ediyorum.

    ayrıca entrylerini en beğendiğim ilk 3 yazar arasında kendisi de var güzel yazılarının devamını diliyorum ellerine sağlık.
  • 29
    hislerime ve düşüncelerime birebir tercüman olmuş yazar.

    (bkz: fatih terim/#3157059)

    buna benzer bir yazı ben de yazmıştım. daha ileri götürerek fatih terim’in tüm formsuzluğuna rağmen tecrübe ve potansiyeliyle galatasaray’ın bu konjonktürde en çok ihtiyacı olan figür, camiayı birleştirici ve düşmanları caydırıcı unsur olduğunu belirtmiştim.

    mesele şampiyonluğu kaçırdığımız son iki sezondan çok daha büyük ne yazık ki.
  • 31
    (#3157059)
    çoğumuzun bilip de dillendiremediği o duyguyu 2004-2011 arası dönem tabiriyle yazıya dökmüş yazardır. bir gerçek var ki fatih terim gider gitmez şampiyon olacağımız kaidesi yokken, fatih terim başımızdayken bundan daha kötüsünün olmayacağı garantidir. he fatih terim yokken bize gelince “alkış ve centilmenlik” bekleyenler * kadıköy’de sidik kokan tribünde maç izletecekler. beyler bakın wise move’un anlattığı konu sportif konunun çok dışında. fatih terim’i sırf sportif bir figür olarak görenler kesinlikle yanılıyorlar. sportif figür olarak bakarsak rijkaard geldi, prandelli geldi ya hatta mancini geldi. hangisi saha dışında fatih terim’in duruşunu sergiledi? haydi mancini bir nebze daha şanslıydı arkasında kapı gibi ünal aysal varken ama adnan polat’ın rijkaard’ı nasıl palyaço durumuna düşürdüğünü unutuyor musunuz? yönetim değişsin ya da değişmesin ben kulübümüzden türkiye’deki leş futbol camiasına karşı hak edilen dilden konuşacak bir yönetici çıkacağını düşünmüyorum. adnan polat bile aziz’in dostuymuş, unuttunuz mu tapeleri? :d bizim kulüpten eğer nihat özdemir’e karşı gürzü, kalkanı, miğferi kuşanıp savaşacak cengaver bir yönetici çıkmıyorsa bunu da yapacak tek kişi fatih terim’dir. wise move’un arkasındayım bu entrysi için, hissettiğim ve yazıya dökemediğim(yer yer de kendi üslubuma güvenmediğim için bilerek dökmediğim) konuları yazmış.
  • 36
    (bkz: fatih terim/#3157059)

    ilgili yazısına katıldığım yazar. katılıp katılmama bir seçenek yok zira adam yorum yapmamış, bilgi vermiş. geçmişte yaşananların ve dolayısıyla gelecekte yaşanması muhtemel olayların kısa özetini çıkarmış. subjektif görüşler değil hepimizin bildiği şeyler.

    yalnız dikkat çeken nokta şu; mevzubahis görüşleri yüzünden kendisine sallayan yazar arkadaşlar, “hayır öyle olmadı, doğrusu şudur.” demiyor. vurmaya çalıştıkları yer, “fatih terim giderse neler söylermiş göreceğiz” falan. apaçık bir şekilde niyet okuyuculuğu yapılıyor hakkında.

    merak etmeyin arkadaşlar, fatih terim’i seven, onu savunan kimse terim’siz galatasaray batsın, bitsin, yok olsun diye düşünmüyor. sizin hayallerinizde ‘terimsporlu’, ‘biatçı’, ‘fatih terim fanboy’ diye damgaladığınız türden bir galatasaraylıyım. fatih terim’in gönderilmesinin şimdikinden çok daha imkansız görüldüğü 24 eylül 2013 akşamı yaşadığımız yıkımdan sonraki hafta sonu rizespor maçında da tribünde galatasaray için bağırdım, mancini geldikten sonraki ilk süper lig maçı olan akhisar deplasmanında da. akhisar maçı öncesi mancini’yi tribüne çağırmaktan da gocunmadım. 17 ekim 2010 galatasaray ankaragücü maçında kapalının ortasında insanlar rijkaard’ı istifaya çağırıp imparator diye tezahürata başladığında da sustum. prandelli hariç, tudor dahil, hiçbir teknik adamın sezon ortasında gönderilmesini istemedim. fatih terim -allah korusun- yarın gitsin, onun gidişine sebep olanlara yine lanet eder ama sırf galatasaray terim’siz kaldı diye yerine gelen adam başarısız olsun istemem. bu garip düşünceleri aklınızdan bir zahmet çıkarın, niyet okuyuculuğu yapmanın kimseye faydası yok. ben bu sözlükte sadece t a a r a b t’ın fatih terim ayrıldıktan sonra galatasaray’ın kazanmasını istemediğini gördüm, onu da zaten kendi açıkladı ve çekti gitti zarar veriyorum diye.

    8’de 8 yaparken, kadıköy’de galibiyetler gelirken kenarda neden fatih terim (13) yazıyor da en basit bir mağlubiyette dahi fatih terim (83) oluyor, önce onu sorgulayın. bakın niyet tahminlerinden bahsetmiyorum, mevcut bir durumu sorguluyorum. fatih terim’e destek olan herkese aklınıza gelen basmakalıp yaftaları yapıştırmaya çalışırken neden bazı yazarların sadece mağlubiyetlerden sonra fatih terim başlığında lise pilav günü edasıyla buluştuklarını sorgulayın biraz da.

    adamın teki geliyor, en az 15 puanı* birileri tarafından ittire kaktıra alan sergen’i deha ilan ediyor, ligi avam tabirle defalarca donunda sallamış fatih terim’e futbolun f’sinden anlamıyor diyor, bu adamın niyeti sorgulanmıyor, üstüne “yürü yiğidim aslanım, yazadur, biatçı değilsin, kralsın” deniyor -ki kendisi daha maçların 11’i açıklanır açıklanmaz muhtelif başlıklarda kin kusmaya başlar, maç boyunca devam eder, maçın sonucuna göre de kusmayı sürdürür- ama rasyonel gerçeklerden bahseden adamın olası fatih terim ayrılığı sonrası niyeti sorgulanıyor. yok ya! asıl ben göreceğim, fatih terim’e ipe sapa gelmez salvolarla demediğini bırakmayanların yeni hocalar geldiğinde, “ama zaman tanıyın, hoca ligi tanıyor, daha bu takıma lincoln gelecek sevgili can” naifliklerini.
  • 40
    (#3157059)

    yazdığı entrylerin altını dolduran ancak bu sefer garip ithamlar ile karşılaşan yazar. takımın ayak tenisi dışında antreman yapmadığına yemin edebilecek adamlardna fazla da bişey beklememek gerek gerçi.

    yazdığı entrysine katılıyorum, son 2 sezon için de herkesin atladığı bir nokta var. maçlar seyircisiz. hakem futbolcuları istediği gibi sindirebiliyor. eskiden hakem sindirmeye çalıştığında sen arkadan sinme saldır diye kırbaçlardın. artık futbolcu tek başına, itici gücü yok. 2 düdüğe bu beni atacak korkusu ile eli ayağına dolaşıyor.

    bunun en güzel örneğini biz 20 şubat 2021 alanyaspor galatasaray maçında yaşadık. ömer bayram'ın göğsüne krampon burnu geldi, kaburgası kırıldı. biz lehimize faul beklerken hakem el verdi. 1 metre daha geride olsa penaltı verecekmiş. o düdüğe kadar maçı gayet kontrollü götürüp fırsatlar da bulurken o düdükten sonra kapanan ve temassız oynayan bir takıma dönüştük ve güzel giden maçı kötü bir 35 dk oynayarak bitirdik. futbol oyun konsollarından ibaret bir oyun değil. sahadaki futbolcular da robot değil. senin benim gibi duyguları olan insanlar. arkalarında itici güç olmayınca çok kolay sindirilebiliyorlar. bazı arkadaşlar futbolu oyun konsollarından öğrendikleri için sahadaki futbolculara psikolojik olarak çok uzaklar. fenerbahçe'deki serdar aziz ile bizdeki serdar aziz'i bile kıyaslasalar çok şey görebilirler oysa. topçu ayağını yorganına göre uzatır. burada yorgan da hakemdir.
  • 41
    (bkz: fatih terim/#3157059) düşüncelerimizin çoğu zaman uyustugu yazar arkadaş. yazdığı girdi de çoğu şey doğru. mesele terim'in hataları değil, çok büyük hatalarda yaptı. ama şampiyonluk o hatalardan değil, hakemlerden dolayı gitti. 10 nisan 2021 günü oynana galatasaray karagümrük macinda rakip 20. dakikada 10 kişi kalsa galatasaray o gün bir puan yerine belki 3 puan alacakti. hatta aynı maçta donk haksız yere kırmızı görmese yine 3 puan alabilirdi. hatta kerem'e yapılan penaltı verilse yine 3 puan alabilirdi ki kimse o pozisyon penaltı değil demesin, 24.04.2021 günü bjk kayserispor maçında beşiktaş'a verilen penaltıyı herkes gördü. o maçtan gelecek 2 puan, 12 nisan 2021 günü oynanan fenerbahçe gaziantep maçında fenerin hakemle aldığı 3 puan olmasa fener'in onundeydik şuan. 20.04.2020 günü oynanan sivas bjk maçında, arda turan yaptığında penaltı verilen pozisyona vida yapınca penaltı verilmedi. bjk orada belki de haksız 1 puan aldı. karagümrük maçında haksız kaybettiğimiz 2 puan, beşiktaş'ın aldığı haksız bir puan olmasaydi, önümüzdeki hafta bjk ile şampiyon kim maçına çıkacaktık. bakın şu ana kadar oynanan maçlarda sadece 1 maç üzerinden, galatasaray'a ve rakiplerine yapılan hakem uygulamasından doğan sonuç bu. beşiktaş'ın lehine ciddi hakem hatalarının olduğu maçların bir çoğunda ali sansalan'in o maçta bir şekilde görev alması tesadüf mü acaba.

    bize yapılanlar terim dolayısı ile mi yoksa galatasaray düşmanlığımi onu tam kestiremiyorum. rakibimizin başında koç holding'in varislerinden birisi var ve kendisi iflah olmaz bir terim düşmanı. galatasaray'ı da sevmiyor olabilir. iş adamları içinde koç holdingle bir şekilde iş yapmayan kaç insan olabilir ki. rakip kulüp başkanları ile bir şekilde bağı olma ihtimali çok yuksek. kayseri ve kasımpaşa'nin bizim maçlardan sonra bagirmalari ama fener ve bjk ile oynadıkları maçlardan sonra ses çıkarmamalari hayatın doğal akışına uygun mu. beşiktaş'ın sponsorlarından birisi koç holding şirketlerinden.

    terim gittikten sonra bocalamamizin sebebi, yönetimlerimizin pasif olması. terim'in gitmesini istemiyorum çünkü galatasaray'da yönetime gelecek olanlar içinde, işte budur diyeceğimiz kimse yok. ortada galatasaray'a karşı yapılan sistematik bir saldırı var. bunu görmemek mümkün değil. bu sistematik saldırınin sebebi terim ise gitmesi doğru olur, ama galatasaray ise ana sebebi, terim gittikten sonra herşey daha da kötüleşir. yazar arkadaşin söylediği bu konuda çok dogru. 96 yılından 2021 yılına kadar geçen 25 yılda 12 şampiyonluk alan galatasaray takımının, 8 şampiyonluğu terim'e 4 şampiyonluğu farklı hocalara ait. geriye kalan 13 yılda 4 şampiyonluk terim 9 şampiyonluk farklı hocalar döneminde kaybedilmiş. bu durum galatasaray da asıl sorunun yönetim zaafiyeti olduğunu gösteriyor.
  • 42
    (bkz: #3157059)

    yazısında sonuna kadar haklı olan yazar. bahsettiği karanlık dönemleri hiç yaşamamışız gibi, hoca yerden yere vuruluyor. bakın bu yaşananlar sportif durumun çok daha ötesinde. hoca formsuz, kötü, başarısız bir sezon geçirdi eyvallah. şunu unutmayalım burası süper lig. kaç aydır konuşulan o kadar olayı ne çabuk unuttuk.

    geçen sezon yaşadıklarımız bile bu sezona etki etti. muslera'nın bacağının kırılması nasıl meydana geldi unutulmamalı. emre akbaba keza öyle. bunun gibi bir sürü olay. evet takım kötü, teknik ekip kötü ancak diğer faktörler de normal bir takımın yaşayacağı "talihsizlikler" değil. diğer meseleler de zaten malum.

    diyelim ki hoca sezon sonu bıraktı, saha dışı her şey çok iyi ve hiç sıkıntı yok. yeni yönetim de hakkımızı çatır çatır savunuyor. peki, yerine gelen yeni teknik direktöre taraftar ne kadar dayanabilecek? ilk haftalarda gelebilecek olası mağlubiyetleri ne kadar sineye çekebilecek? yeni gelen teknik direktör, geldiği sezon hemen bir şampiyonluk kazanabilecek mi? yoksa olgunlaşması için bir kaç sezon sabredilebilecek mi? peki kendi efsanesinin 2 sezonluk kötü formuna dayanamayan taraftarımız yeni gelen hocaya ne kadar dayanabilecek? yeni teknik direktör diyelim ki yurt dışından gelse mevcut lig dinamiklerine (her anlamda) nasıl alışacak, yerli olsa ne kadar dayanabilecek? bunların hepsi soru işareti.
    kimler kimler geldiğinde çok sevindik ancak sonrasında arkasına şişeleri bağlayıp yolladık. zaman hızlı geçiyor ve hafızalar çabuk eskiyor.
  • 43
    (bkz: #3157059)
    felaket tellalliği yapmış olan yazar. galatasaray kişilerden bağımsız olarak çok büyük mazisi olan ve var olmaya da devam edecek olan bir kulüptür. terim giderse kapıya kilit vurulmayacak. geçiniz artık şu kafaları. tökezleriz elbet ama tekrar ayağa kalkarız. 7 yıldır fenerbahçe'nin şampiyon olmaması kendilierini küçük yapmıyorsa, 11 yıl şampiyon olmamak da galatasaray'ı küçük kulüp yapmamıştır. bundan sonra da yapmayacaktır. terim giderse her sene hoca değiştirirmişiz, galatasaray 3. büyük oldu algısı gelirdi. niye gelsin abi?

    bu ülkenin sporla ilgili tüm başarılarında galatasaray'ın izi vardır, bunlar asla değişmez. hoca yokken karanlık dönemleri yaşamışız, yine yaşarmışız. yine yaşarsak, yine o karanlıktan aydınlığa çıkarız. ölünceye kadar terim'i hoca mı yapalım? klonlayıp sonsuza kadar başımızda kalmasını mı sağlayalım napalım anlamıyorum ki. eninde sonunda veda edecek zaten terim. bu fikre kendinizi alıştırın artık. terim'in gitmesi galatasaray'ın büyüklüğünden hiçbir şey kaybettirmez. terim bu kulübün efsanesidir, ama galatasaray daha büyüktür.
  • 44
    (bkz: fatih terim/#3157059)

    yazısına sonuna kadar katıldığım yazar. eline sağlık.

    terim de elbet bırakacak fakat kendisi hayatta ve bu görevi sürdürebilecek durumdayken, daha da önemlisi geçmişe dönük terimli/terimsiz dönemler ele alındığında görevine bence de devam etmesi gerekir.

    hocaya yönelik en büyük eleştiri "işini yapması gerektiği". yani sadece sahaya odaklanması, saha dışı etkenlere bulaşmaması gerektiği değil mi? çünkü pek çok eleştiride bile "sahaya kendini verse yıkamayacağı rakip yok" cümlesi araya sıkıştırılıyor. yani bu eleştiride denmek istiyor ki; hoca saha içi dışındaki konulara bulaşmasın, basın sözcülüğüne soyunmasın, başkancılık oynamasın.

    o zaman kimse kusura bakmayacak, saha dışı konularla ilgilenecek bir yönetim kurulu olacak o kulüpte. üstelik ilgilenmek de yetmeyecek sorunları net şekilde çözecek. sonra her maç paylaşımlarında yönetim reklamı yapılmayacak, futbol maçıyla ilgili paylaşım yapılıyorsa aralara yönetici reklamı sıkıştırılmayacak, basın/medya yoluyla iletişim doğru yapılacak, takım doğru şekilde pazarlanacak. başkan ve yöneticiler mağlup olunan maç sonrası kameralardan kaçmayacaklar, hele aleni hakem hataları sonucunda puanlarımız gasp edilince sessizliğe bürünmeyecekler. aynı şekilde mağlubiyet sonrası ortadan kayboluşları gibi galibiyet sonrası da konuşacak mikrofon aramayacaklar koşa koşa. takımın hocasının konudan alakasız yorumuna bile resmi sitesinden cevap yayınlayan federasyonla kol kola olmayacak kulübün seçilmiş hiçbir görevlisi.

    bunlar sağlanırsa zaten hoca da deli değil işleyen düzeni bozsun. işlemeyen düzenlerde sıkıntılar yaşadığı doğrudur fakat bir çırpıda bile sayılabilen yukarıdaki yanlışların yapıldığı ortamda, oturulan yerden kulübün 2 numarasının istifasını fütursuzca istemek olmuyor. hocaya gelince "başkanlık yapma hoca işine bak", bildiriler, tag çalışmaları. yönetim esas görevi olan yönetme işini yapmayınca çıt yok veya yarım ağız istifa. hadi ya?
  • 45
    (bkz: fatih terim/#3157059)

    allah hepimize uzun ömür versin, isviçreli bilim adamları ölümsüzlüğü bulmuş da bizim haberimiz yokmuş gibi bir yazı yazmış olan yazar. kendisinin zihniyetindeki futbol romantikleri; geçmişe boğulup kalmayı, mevcudu ve ileriyi görmemeyi kendilerine şiar edinmişlerdir.

    ne futbolda ne de hayatta geçmişe yer vardır ve herkesin bildiği üzere mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur. bunu hiçbir zaman unutmamasını dilediğim güzel yazar arkadaşımız.
  • 46
    (bkz: #3157059)

    şu entrynin bu kadar gündem olmasını anlamadım hatta komik geldi. aslında yazar arkadaşımız genelde hep aynı şeyi yazıyor; fatih terim ölene kadar kalmalı, o gidince bir daha bizden bir şey olmaz. bir yazar daha var ve bu iki arkadaş her yerde aynı şeyi yazıyor.

    fatih terim gidince iyi olamayacağımız söyleniyor ve geçmiş örnek gösteriliyor. ben de o zaman neden lucescu takımda tutulmadı derim. gayet de başarılıydı ama biz terim için kendisini gönderdik. sonra o lucescu beşiktaş'ı şampiyon yaptı. doğru kişiyi bulabilirsin istersen ve yine istersen arkasında durabilirsin.

    allah gecinden versin ama henüz dünyada ölümsüzlük bulunmadı ve hepimiz gibi hoca da hayatını kaybedecek bir gün. yine bu mantıkla fatih terim öldükten sonra galatasaray diye bir şey kalmayacak.

    sürekli varsayımlarla konuşuluyor artık. yok şöyle yönetim gelirse, yok federasyon şöyle olursa da hakem böyle olursa, hoca konsantre olursa falan filan... bir sürü şey olacak da hoca iyi performans gösterecek... ben bunun olmayacağını düşünüyorum. yani çok zor ama belki o bir sürü şey gerçekleşir ama hocanın artık iyi performans göstereceğini düşünmüyorum. ben de iyimser olabilirdim ama herkes görüyor, duyuyor hocanın maç sonu açıklamalarını. çoğu maçta oynanan oyundan memnun kendisi. sıkıntıyı görmüyor artık. nasıl umutlu olayım ben şimdi.

    bu kulübün hakkını savunma olayı da artık çok komik gelmeye başladı. rakip takımlarla bu yüzden dalga geçiyoruz ama aynısını biz istiyoruz. yani gerçekten ciddi şekilde ezilen takımlardan biri olsak anlayacağım da ya ligin en çok şampiyon olan takımıyız biz. bu kadar üstümüze oyunlar oynanıyorsa bu nasıl oldu? şu içinde bulunduğumuz sezon şampiyonluğumuz çalındı demek çok komik geliyor bana. ben bizim taraftarı daha realist bilirdim, diğerlerinden farklı görürdüm ama ben pek göremiyormuşum. sanırım buna da daha fazla şampiyonluk yaşamamız sebep oldu.
  • 47
    (bkz: fatih terim/#3157059)

    entry'mle sözlükte dünün popüler ismi oldum diyebilirim sanırım*. ad hominem yapan birkaç kişi hariç tüm yazanlara entry'm hakkında olumlu yahut olumsuz görüş belirttikleri için teşekkür ediyorum. olumlu ve olumsuz görüş bildiren yazarların bir kısmıyla da (gece yazanlarla) mesaj üzerinden diyaloglarımız da oldu, orada da sağlıklı ve bence faydalı diyaloglar kurduğumuz kanaatindeyim 1 kişi haricinde.

    yalnız entry'mde iddia etmediğim savlar üzerinden bazı cevaplar almış olmam beni şaşırttı, bunun üzerine de entry'mi tekrar özetleme ihtiyacı hissediyorum. bakalım şimdi entry'e;

    1- hocanın özellikle mart-nisan ayı performansı çok kötüydü ama şampiyonluğu (şampiyonluğumuz) çalındı ve bunlar yaşanırken biz de öylece izledik demişim. bu konuda herhangi bir eleştiri gelmemiş zaten gördüğüm kadarıyla.

    2- bu çalma eylemini gerçekleştirenlerin buna önceden de kast ettiklerini, sonradan da kast edeceklerini ve bu eylem gerçekleşirken camianın muhtemelen yine hocanın arkasında durmayacağını, hatta belki de bazılarının şimdi olduğu gibi hocanın altını oyacağını söylemişim. bu da gerçek ve yaşanmışlığa dayalı tahminden oluşuyor. galatasaray camiası hakkını arayan bir camia da benim mi haberim yok ? hakkımızı arasak zaten bu durumda olmazdık. hocanın altını oyma konusu da benim gözümde çok açık. "hayır, camia içinde hocanın altını oymaya çalışan yok" diyenlerin görüşüne saygı duyarım ama kesinlikle katılmam. mustafa cengiz yönetimi'nin yaptıkları apaçık ortada çünkü.

    3- "hocanın bırakması kendi adına belki de daha hayırlı olacak" demişim. bunu zaten hocanın gitmesini isteyen grup söylüyor en başta, buna da bir eleştiri gelmemiş.

    4- gelelim entry'mi popüler kılan noktaya. tam olarak şunları yazmışım;

    --- alıntı ---

    peki hoca gidince bize ne mi olacak? çok basit. bazı sezonlar şampiyonluklarımız çalınmaya devam edecek, bazı sezonlar buna gerek bile kalmayacak, nadiren de (4-5 senede 1 belki) şampiyon olacağız. galatasaray'ın türk futbolundan tasfiyesi tüm hızıyla devam ederken fazlasını beklemek de hayalcilik olur zaten. ek olarak;

    - her sezon teknik direktör değişikliği,
    - uzun yıllar süren derbi kazanamama serileri,
    - tribünlerde sürekli yükselen "x hoca istifa", yönetim istifa sesleri,
    - 15000 seyirci ortalamalı sezonlar,
    - scout transferlerinin tamamen rafa kalkması,
    - altyapıdan 1 tane bile oyuncunun ismini bilmediğimiz günler,
    - 1959 öncesi şampiyonluk yalanı'nın kabulüyle birlikte "galatasaray 3. büyük oldu" algısının yavaş yavaş zihinlere yerleştirilmesi

    gibi rezillikleri de bol bol yaşayacağız maalesef. bunlar çok uzak ihtimaller gibi geliyorsa 2004-2011 ve 2013-2017 arası dönemleri hatırlamak lazım. o dönemlerde yaşadıklarımız tam olarak bunlardı zaten. kaldı ki günümüz türkiye'sinde galatasaray düşmanlığı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda, allah korusun 2004-2011 ve 2013-2017 dönemlerini bile aratabilir bize gelecek.

    --- alıntı ---

    bu bazı arkadaşlarda çok ciddi bir rahatsızlık uyandırmış. bazı arkadaşlar da demiş ki, "yahu hocanın yokluğunda bunları zaten yaşamadık mı? bu senaryo niye bu kadar uzak görünüyor gözünüze?" olay da tam olarak bu zaten. terim giderse yaşama ihtimalimizi yüksek olarak gördüğüm her şeyi daha önce yaşadık zaten. yaşamadık diyen varsa da çıkıp konuşabiliriz ama bunu inkar edecek bir yazar olduğunu düşünmüyorum. şampiyonluk oranına da 4-5 senede 1 demişim. normalde terim'siz 3-4 senede 1 şampiyon oluyoruz ama bu konjonktürde o oran 4-5 senede 1'e düşecektir tahmininde bulunmuşum. bu da akıldan uzak bir tahmin değil ve zaten yaşanmışlıklara dayanıyor.

    5- burada da bu kötü senaryoyu yaşarsak sonuçları ne olabilir sorusuna değinmişim ve ;

    --- alıntı ---

    yani sonuç pek hayırlı olurmuş gibi gelmiyor şahsi düşünceme göre. ama uzun vadede belki de hayırlı olur, belki yaşayacağımız derin acılar galatasaray camiasına;

    - hakkını savunmayı, reaksiyon vermeyi,
    - kulübüne sahip çıkmayı,
    - birlik olup savaşmayı,

    öğretir (hiç sanmasam da). bu saydıklarımı öğrenemezsek durum hiç iyi noktalara gitmiyor. camia olarak bu kadar pasif ve basiretsizken 1925-1985 arası galatasaray'ına dönmemiz bile çok çok uzak bir ihtimal değil.

    --- alıntı ---

    yazmışım. aslında bu kısım eleştirilerde es geçiliyor bence. terimsizliği öğrenme hevesinde olan arkadaşların yaptığının benzeri bir şekilde terimsizliğin bize uzun vadede kazandırma ihtimali olan kazanımlardan bahsetmişim, bu kazanımları edinemezsek de işimizin çok çok zor olduğunu söylemişim.

    bu da aslında terim'in kendisinden bağımsız bir şekilde düzeltmemiz gereken bir konu. envai çeşit başlıkta terim'le alakasız bir şekilde de sürekli bahsettim hakkımızı yedirmemiz konusundan. daha dün gece basketbolda yaşadıklarımız ve vermediğimiz reaksiyonlar üzerinden 2 farklı entry yazdım hatta, 2 entry'de de terim'in t'si, futbol takımının f'si geçmiyor; (bkz: #3157078) (bkz: #3157107)

    6- son olarak da bütün bu anlattıklarımın hepsinin farazi olduğunu, hocanın takımının başında olduğunu ve ayrılsa bile istenirse geri döneceğini söylemişim. entry'mi de tüm galatasaraylıların aynı fikirde olduğunu düşündüğüm temenniyle bitirmişim.

    son cümlemdeki "parlak bir geleceğe sahip olmamız adına benim tek umudum bu." kısmı oldukça karamsar olmuş açıkçası, "kısa vadede parlak bir geleceğe sahip olmamız adına benim tek umudum bu." desem çok daha doğru olacakmış. bu cümle biraz "terim giderse gs tamamen iptal" şeklinde düşündüğüm hissiyatı vermiş olabilir (ki düşünmüyorum). entry'min ana fikri terim giderse batıp biteceğimiz değil, terim giderse kısa ve orta vadede çok ciddi ve gereksiz sıkıntılar yaşayacağımız aslında. bunun da en temel sebebi mesajlarda bazı arkadaşlara söylediğim üzere son 20 senede terim'den bağımsız bir kulüp aklımızın maalesef olmaması.

    özetle entry'm buydu.

    ama bazı şeylerin üstünden biraz geçmem lazım sanırım. özellikle 4. madde, yani "terim giderse ne yaparız sorusuna verdiğim" cevabın neden bu kadar karamsar olduğunu açıklama ihtiyacı hissediyorum.

    bir arkadaşa özel mesajda tam olarak şunu yazdım;

    --- alıntı ---

    bana 80li 90lı yıllardaki futbol aklımızı ver terim'i al hocam. keşke bizi terim'den bağımsız bir şekilde çok güçlü kılacak futbol aklına sahip olsak da bambaşka şeyler konuşsak. ama maalesef durum ortada, 19 senedir bizi yönetenler de ortada. galatasaray'ın esas gücü terim gibi futbol adamları yetiştirmesi ve terim'den, x'ten, y'den bağımsız bir istikrara, akla sahip olmasıdır. ama o güce dair bir izi bugünlerde göremiyorum. siz görebiliyorsanız, terim sonrası için "a teknik adam gelip kulübü toparlar" diyebiliyorsanız ne mutlu size.

    ben bu konjonktürde, camiamızın üstündeki bu ölü toprağını da göz önünde bulundurarak bu ihtimali son derece düşük olarak görüyorum.

    --- alıntı ---

    başka bir arkadaşa da şunları söylemişim;

    --- alıntı ---

    terim'in yokluğunda başarılı olmamız için kulüp aklımızın 80'ler ve 90'lardaki seviyeye çıkması gerekiyor. sonuçta terim de o ortamda yetişmiş bir öğrenci. ki bizim en büyük kazanımımız da kulüp aklının o seviyeye çıkması olur. terim'i en çok övdüğüm noktalardan ikisi olan scout'a önem vermesi, altyapı maçlarını sürekli takip etmesi gibi şeyler bu camianın rutini olmalı aslında. altyapı, scout ekibi ve daha birçok nokta teknik adamdan bağımsız bir şekilde ilerleyebilmeli. bizi uzun vadeli başarıya götürecek tek çözüm bu. işte bunların olmadığı senaryoda benim gözümde 1 numara fatih terim.

    beni korkutan yeni neslin kalite açısından eski neslin gerisinde kalması ve ülkenin geldiği hali düşününce eski kulüp aklımıza hiçbir zaman sahip olamayacağımız düşüncesi. fatih hoca da o kulüp aklının bence kulüpteki son temsilcisi. hocanın olmadığı bir senaryoda fenerbahçe'nin lobisiz versiyonuna dönüşeceğimizden korkuyorum.

    umarım fatih hoca olmasa da başarılı oluruz, zevkle de yazarım sözlüğe ama kulüp aklımıza ve konjonktüre zerre güvenmediğim için terim'siz başarıyı en azından kısa-orta vadede çok zor görüyorum.

    --- alıntı ---

    olay aslında çok basit. sen 30 milyonluk camia olarak

    - 20 senedir terim'e hiçbir alternatif üretememişsen,
    - futbol aklına sahip olduğuna dair herhangi bir emare gösterememişsen,
    - scouting, altyapı, tesisleşme, oyun sistemi kurma ve hatta en basitinden futbolcunla ve/veya teknik adamınla iyi ayrılma gibi en basitinden en kompleksine futbolun hiçbir öğesinde ileriye dönük tek bir adım atamamışsan,
    - terim geldiğinde de her türlü işi terim'in başına bırakıyorsan,

    bunun suçlusu terim değildir. bu konuda esas utanması gerekenler o kadar havalarına rağmen "bir kulüp nasıl yönetilmez" sorusunun cevabı olan kulüp üyeleridir.

    "terim ölümsüz değil, terimsizliği öğrenmeliyiz" gibi argümanlar da maalesef günümüz galatasaray'ı için kısa ve orta vadede geçerli değildir.

    senin kulüp aklında en az sorunlu olan yerin (ki hocanın bu kadar sorununa rağmen) ve milletin sorunlarını kapamaya çalışan yerin teknik direktörün. bir kulübün en başta yönetimi düzgün olmalı. e yönetim belli bir seviyenin üstünde beceriye sahip olunca da hocanın lig karnesi 6'da 6 ve tarihimizin en iyi 2 takımını kurdu (2000 ve 2013).

    terim düzgün yönetimlerle muazzam başarılar elde etmiş ve kulüp tarihinin 1 numaralı teknik direktörü, e zaten kötü yönetimle başarı elde eden teknik adamımız yok. terim dışında ne efsane teknik direktörler geldi de kulübe çalıştıkları yönetimlere 1 sene ancak dayanabildiler.

    son 20-25 senedeki denklem şu; iyi yönetimle en başarılı isim terim. 2. döneminde hoca da çok kötüydü ama son dönemini baz alarak denilebilir ki kötü yönetimle de en başarılı isim terim (4'te 2 ne olursa olsun fena değil).

    e derdimiz ne de ilk kertede terim'i değiştirmeye çalışıyoruz o zaman? yönetim koltuğunda yetkin isimler otursun, bir de öyle denesin terim. 6'da 6'nın üstüne neler yapıyor görelim. o zaman da başarısız olursa değişim sırası tabii ki terim'e gelecektir. ki bunu derken geçen sezonki başarısızlığın kesinlikle terim'e yazacağını düşünen biri olarak söylüyorum. ama hem 2018-19'da hem de 2020-21'de yönetim şampiyon olmamızı engelleyecek akılalmaz hatalar yaptı, ki nihat özdemir hakkındaki sözleri gibi bazı eylemleri hata değil kasıttı.

    sonuç olarak terimci olmam duygusallığımın değil aklımın ve mantığımın gereğidir. burada sürekli terim'e sallayan arkadaşlar kadar futbol bildiğimi, saha içinde gördüklerimi yorumlama konusunda en az onlar kadar yetkin olduğumu düşünüyorum. en basitinden sizlerin gördüğü kötü futbolu (ki genelde iyiyi de kötü görüyorsunuz ya neyse) ben de görüyorum, terim'in kalmasını isteyen herkes de görüyor. buna rağmen "terim kalsın" dememizin sebebi galatasaray sevgimizdir. kimsenin hocayı galatasaray'ın önüne koyduğu yok kısaca, o sahibinin suizannı.

    son sözüm de fatih terim'in kalmasını isteyenleri ve fatih terim sonrası tabloyu parlak çizmeyenlerin zihniyetlerini malum zihniyete benzetenlere; malum zihniyetin en öne çıkan özelliklerinden biri işine gelmeyen görüşleri belirten kişileri x'ci, y'ci ilan etmektir. malum zihniyet; konunun özünü tartışmak, karşı argüman üretmek yerine argümanı üreten kişiyi taşlar. bu yönüyle bakıldığında illa ki bir benzetme yapılacak olsa malum zihniyete benzetilecek grup da bellidir ama benim anlayışım tartışma esnasında "malum zihniyet" argümanıyla avantaj devşirme çabasına girmeye müsaade etmiyor açıkçası.

    neyse olan oldu, isteyen fikirlerini söyledi. bundan sonrası için tek temennim "fatih terim kalırsa hiç umudum yok" düşüncesindeki insanların bazılarının (herkes aynı değil) "fatih terim giderse hiç umudum yok" düşüncesindeki insanların düşüncelerine gereken saygıyı göstermesi, galatasaraylılığı kendi tekellerinde görmemeleri ve fatih terim kalsın diyenlere salak muamelesi yapmaması.

    not: (bkz: #3157181) sevgili burakkayaco'ya eleştirel entry'si için özellikle teşekkür ediyorum. sunduğu karşı argümanlarda katıldığım belli başlı noktalar da var açıkçası. eleştiri alacaksam da böylesini almayı tercih ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın