(bkz:
fatih terim/#3157059)
entry'mle sözlükte dünün popüler ismi oldum diyebilirim sanırım
*.
ad hominem yapan birkaç kişi hariç tüm yazanlara entry'm hakkında olumlu yahut olumsuz görüş belirttikleri için teşekkür ediyorum. olumlu ve olumsuz görüş bildiren yazarların bir kısmıyla da (gece yazanlarla) mesaj üzerinden diyaloglarımız da oldu, orada da sağlıklı ve bence faydalı diyaloglar kurduğumuz kanaatindeyim 1 kişi haricinde.
yalnız entry'mde iddia etmediğim savlar üzerinden bazı cevaplar almış olmam beni şaşırttı, bunun üzerine de entry'mi tekrar özetleme ihtiyacı hissediyorum. bakalım şimdi entry'e;
1- hocanın özellikle mart-nisan ayı performansı çok kötüydü ama şampiyonluğu (şampiyonluğumuz) çalındı ve bunlar yaşanırken biz de öylece izledik demişim. bu konuda herhangi bir eleştiri gelmemiş zaten gördüğüm kadarıyla.
2- bu çalma eylemini gerçekleştirenlerin buna önceden de kast ettiklerini, sonradan da kast edeceklerini ve bu eylem gerçekleşirken camianın muhtemelen yine hocanın arkasında durmayacağını, hatta belki de bazılarının şimdi olduğu gibi hocanın altını oyacağını söylemişim. bu da gerçek ve yaşanmışlığa dayalı tahminden oluşuyor.
galatasaray camiası hakkını arayan bir camia da benim mi haberim yok ? hakkımızı arasak zaten bu durumda olmazdık. hocanın altını oyma konusu da benim gözümde çok açık. "hayır, camia içinde hocanın altını oymaya çalışan yok" diyenlerin görüşüne saygı duyarım ama kesinlikle katılmam.
mustafa cengiz yönetimi'nin yaptıkları apaçık ortada çünkü.
3- "hocanın bırakması kendi adına belki de daha hayırlı olacak" demişim. bunu zaten hocanın gitmesini isteyen grup söylüyor en başta, buna da bir eleştiri gelmemiş.
4- gelelim entry'mi popüler kılan noktaya. tam olarak şunları yazmışım;
---
alıntı ---
peki hoca gidince bize ne mi olacak? çok basit. bazı sezonlar şampiyonluklarımız çalınmaya devam edecek, bazı sezonlar buna gerek bile kalmayacak, nadiren de (4-5 senede 1 belki) şampiyon olacağız.
galatasaray'ın türk futbolundan tasfiyesi tüm hızıyla devam ederken fazlasını beklemek de hayalcilik olur zaten. ek olarak;
- her sezon teknik direktör değişikliği,
- uzun yıllar süren derbi kazanamama serileri,
- tribünlerde sürekli yükselen "x hoca istifa",
yönetim istifa sesleri,
- 15000 seyirci ortalamalı sezonlar,
- scout transferlerinin tamamen rafa kalkması,
- altyapıdan 1 tane bile oyuncunun ismini bilmediğimiz günler,
-
1959 öncesi şampiyonluk yalanı'nın kabulüyle birlikte "
galatasaray 3. büyük oldu" algısının yavaş yavaş zihinlere yerleştirilmesi
gibi rezillikleri de bol bol yaşayacağız maalesef. bunlar çok uzak ihtimaller gibi geliyorsa 2004-2011 ve 2013-2017 arası dönemleri hatırlamak lazım. o dönemlerde yaşadıklarımız tam olarak bunlardı zaten. kaldı ki günümüz türkiye'sinde
galatasaray düşmanlığı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda, allah korusun 2004-2011 ve 2013-2017 dönemlerini bile aratabilir bize gelecek.
---
alıntı ---
bu bazı arkadaşlarda çok ciddi bir rahatsızlık uyandırmış. bazı arkadaşlar da demiş ki, "yahu hocanın yokluğunda bunları zaten yaşamadık mı? bu senaryo niye bu kadar uzak görünüyor gözünüze?" olay da tam olarak bu zaten. terim giderse yaşama ihtimalimizi yüksek olarak gördüğüm her şeyi daha önce yaşadık zaten. yaşamadık diyen varsa da çıkıp konuşabiliriz ama bunu inkar edecek bir yazar olduğunu düşünmüyorum. şampiyonluk oranına da 4-5 senede 1 demişim. normalde terim'siz 3-4 senede 1 şampiyon oluyoruz ama bu konjonktürde o oran 4-5 senede 1'e düşecektir tahmininde bulunmuşum. bu da akıldan uzak bir tahmin değil ve zaten yaşanmışlıklara dayanıyor.
5- burada da bu kötü senaryoyu yaşarsak sonuçları ne olabilir sorusuna değinmişim ve ;
---
alıntı ---
yani sonuç pek hayırlı olurmuş gibi gelmiyor şahsi düşünceme göre. ama uzun vadede belki de hayırlı olur, belki yaşayacağımız derin acılar
galatasaray camiasına;
- hakkını savunmayı, reaksiyon vermeyi,
- kulübüne sahip çıkmayı,
- birlik olup savaşmayı,
öğretir (hiç sanmasam da). bu saydıklarımı öğrenemezsek durum hiç iyi noktalara gitmiyor. camia olarak bu kadar pasif ve basiretsizken 1925-1985 arası
galatasaray'ına dönmemiz bile çok çok uzak bir ihtimal değil.
---
alıntı ---
yazmışım. aslında bu kısım eleştirilerde es geçiliyor bence. terimsizliği öğrenme hevesinde olan arkadaşların yaptığının benzeri bir şekilde terimsizliğin bize uzun vadede kazandırma ihtimali olan kazanımlardan bahsetmişim, bu kazanımları edinemezsek de işimizin çok çok zor olduğunu söylemişim.
bu da aslında terim'in kendisinden bağımsız bir şekilde düzeltmemiz gereken bir konu. envai çeşit başlıkta terim'le alakasız bir şekilde de sürekli bahsettim hakkımızı yedirmemiz konusundan. daha dün gece basketbolda yaşadıklarımız ve vermediğimiz reaksiyonlar üzerinden 2 farklı entry yazdım hatta, 2 entry'de de terim'in t'si, futbol takımının f'si geçmiyor; (bkz:
#3157078) (bkz:
#3157107)
6- son olarak da bütün bu anlattıklarımın hepsinin farazi olduğunu, hocanın takımının başında olduğunu ve ayrılsa bile istenirse geri döneceğini söylemişim. entry'mi de tüm
galatasaraylıların aynı fikirde olduğunu düşündüğüm temenniyle bitirmişim.
son cümlemdeki "parlak bir geleceğe sahip olmamız adına benim tek umudum bu." kısmı oldukça karamsar olmuş açıkçası, "kısa vadede parlak bir geleceğe sahip olmamız adına benim tek umudum bu." desem çok daha doğru olacakmış. bu cümle biraz "terim giderse gs tamamen iptal" şeklinde düşündüğüm hissiyatı vermiş olabilir (ki düşünmüyorum). entry'min ana fikri terim giderse batıp biteceğimiz değil, terim giderse kısa ve orta vadede çok ciddi ve gereksiz sıkıntılar yaşayacağımız aslında. bunun da en temel sebebi mesajlarda bazı arkadaşlara söylediğim üzere son 20 senede terim'den bağımsız bir kulüp aklımızın maalesef olmaması.
özetle entry'm buydu.
ama bazı şeylerin üstünden biraz geçmem lazım sanırım. özellikle 4. madde, yani "terim giderse ne yaparız sorusuna verdiğim" cevabın neden bu kadar karamsar olduğunu açıklama ihtiyacı hissediyorum.
bir arkadaşa özel mesajda tam olarak şunu yazdım;
---
alıntı ---
bana 80li 90lı yıllardaki futbol aklımızı ver terim'i al hocam. keşke bizi terim'den bağımsız bir şekilde çok güçlü kılacak futbol aklına sahip olsak da bambaşka şeyler konuşsak. ama maalesef durum ortada, 19 senedir bizi yönetenler de ortada. galatasaray'ın esas gücü terim gibi futbol adamları yetiştirmesi ve terim'den, x'ten, y'den bağımsız bir istikrara, akla sahip olmasıdır. ama o güce dair bir izi bugünlerde göremiyorum. siz görebiliyorsanız, terim sonrası için "a teknik adam gelip kulübü toparlar" diyebiliyorsanız ne mutlu size.
ben bu konjonktürde, camiamızın üstündeki bu ölü toprağını da göz önünde bulundurarak bu ihtimali son derece düşük olarak görüyorum.
---
alıntı ---
başka bir arkadaşa da şunları söylemişim;
---
alıntı ---
terim'in yokluğunda başarılı olmamız için kulüp aklımızın 80'ler ve 90'lardaki seviyeye çıkması gerekiyor. sonuçta terim de o ortamda yetişmiş bir öğrenci. ki bizim en büyük kazanımımız da kulüp aklının o seviyeye çıkması olur. terim'i en çok övdüğüm noktalardan ikisi olan scout'a önem vermesi, altyapı maçlarını sürekli takip etmesi gibi şeyler bu camianın rutini olmalı aslında. altyapı, scout ekibi ve daha birçok nokta teknik adamdan bağımsız bir şekilde ilerleyebilmeli. bizi uzun vadeli başarıya götürecek tek çözüm bu. işte bunların olmadığı senaryoda benim gözümde 1 numara fatih terim.
beni korkutan yeni neslin kalite açısından eski neslin gerisinde kalması ve ülkenin geldiği hali düşününce eski kulüp aklımıza hiçbir zaman sahip olamayacağımız düşüncesi. fatih hoca da o kulüp aklının bence kulüpteki son temsilcisi. hocanın olmadığı bir senaryoda fenerbahçe'nin lobisiz versiyonuna dönüşeceğimizden korkuyorum.
umarım fatih hoca olmasa da başarılı oluruz, zevkle de yazarım sözlüğe ama kulüp aklımıza ve konjonktüre zerre güvenmediğim için terim'siz başarıyı en azından kısa-orta vadede çok zor görüyorum.
---
alıntı ---
olay aslında çok basit. sen 30 milyonluk camia olarak
- 20 senedir terim'e hiçbir alternatif üretememişsen,
- futbol aklına sahip olduğuna dair herhangi bir emare gösterememişsen,
- scouting, altyapı, tesisleşme, oyun sistemi kurma ve hatta en basitinden futbolcunla ve/veya teknik adamınla iyi ayrılma gibi en basitinden en kompleksine futbolun hiçbir öğesinde ileriye dönük tek bir adım atamamışsan,
- terim geldiğinde de her türlü işi terim'in başına bırakıyorsan,
bunun suçlusu terim değildir. bu konuda esas utanması gerekenler o kadar havalarına rağmen "bir kulüp nasıl yönetilmez" sorusunun cevabı olan kulüp üyeleridir.
"terim ölümsüz değil, terimsizliği öğrenmeliyiz" gibi argümanlar da maalesef günümüz
galatasaray'ı için kısa ve orta vadede geçerli değildir.
senin kulüp aklında en az sorunlu olan yerin (ki hocanın bu kadar sorununa rağmen) ve milletin sorunlarını kapamaya çalışan yerin teknik direktörün. bir kulübün en başta yönetimi düzgün olmalı. e yönetim belli bir seviyenin üstünde beceriye sahip olunca da hocanın lig karnesi 6'da 6 ve tarihimizin en iyi 2 takımını kurdu (2000 ve 2013).
terim düzgün yönetimlerle muazzam başarılar elde etmiş ve kulüp tarihinin 1 numaralı teknik direktörü, e zaten kötü yönetimle başarı elde eden teknik adamımız yok. terim dışında ne efsane teknik direktörler geldi de kulübe çalıştıkları yönetimlere 1 sene ancak dayanabildiler.
son 20-25 senedeki denklem şu; iyi yönetimle en başarılı isim terim. 2. döneminde hoca da çok kötüydü ama son dönemini baz alarak denilebilir ki kötü yönetimle de en başarılı isim terim (4'te 2 ne olursa olsun fena değil).
e derdimiz ne de ilk kertede terim'i değiştirmeye çalışıyoruz o zaman? yönetim koltuğunda yetkin isimler otursun, bir de öyle denesin terim. 6'da 6'nın üstüne neler yapıyor görelim. o zaman da başarısız olursa değişim sırası tabii ki terim'e gelecektir. ki bunu derken geçen sezonki başarısızlığın kesinlikle terim'e yazacağını düşünen biri olarak söylüyorum. ama hem 2018-19'da hem de 2020-21'de yönetim şampiyon olmamızı engelleyecek akılalmaz hatalar yaptı, ki
nihat özdemir hakkındaki sözleri gibi bazı eylemleri hata değil kasıttı.
sonuç olarak terimci olmam duygusallığımın değil aklımın ve mantığımın gereğidir. burada sürekli terim'e sallayan arkadaşlar kadar futbol bildiğimi, saha içinde gördüklerimi yorumlama konusunda en az onlar kadar yetkin olduğumu düşünüyorum. en basitinden sizlerin gördüğü kötü futbolu (ki genelde iyiyi de kötü görüyorsunuz ya neyse) ben de görüyorum, terim'in kalmasını isteyen herkes de görüyor. buna rağmen "terim kalsın" dememizin sebebi
galatasaray sevgimizdir. kimsenin hocayı galatasaray'ın önüne koyduğu yok kısaca, o sahibinin suizannı.
son sözüm de
fatih terim'in kalmasını isteyenleri ve
fatih terim sonrası tabloyu parlak çizmeyenlerin zihniyetlerini malum zihniyete benzetenlere; malum zihniyetin en öne çıkan özelliklerinden biri işine gelmeyen görüşleri belirten kişileri x'ci, y'ci ilan etmektir. malum zihniyet; konunun özünü tartışmak, karşı argüman üretmek yerine argümanı üreten kişiyi taşlar. bu yönüyle bakıldığında illa ki bir benzetme yapılacak olsa malum zihniyete benzetilecek grup da bellidir ama benim anlayışım tartışma esnasında "malum zihniyet" argümanıyla avantaj devşirme çabasına girmeye müsaade etmiyor açıkçası.
neyse olan oldu, isteyen fikirlerini söyledi. bundan sonrası için tek temennim "
fatih terim kalırsa hiç umudum yok" düşüncesindeki insanların bazılarının (herkes aynı değil) "
fatih terim giderse hiç umudum yok" düşüncesindeki insanların düşüncelerine gereken saygıyı göstermesi,
galatasaraylılığı kendi tekellerinde görmemeleri ve fatih terim kalsın diyenlere salak muamelesi yapmaması.
not: (bkz:
#3157181) sevgili
burakkayaco'ya eleştirel entry'si için özellikle teşekkür ediyorum. sunduğu karşı argümanlarda katıldığım belli başlı noktalar da var açıkçası. eleştiri alacaksam da böylesini almayı tercih ederim.