aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2226
    "ya yasaları adil şekilde uygulayın yada biz kendi hakkımızı bildiğimiz şekilde koruyalım." cümlesini örnek ile açıklamak istiyorum.

    müsadenizle.

    malumunuz geçen sen çubuklu'nun zokora'ya yaptığı ırkçılık, ve karşılığında hak ettiği üzere verilmeyen cezası. = "ya yasaları adil şekilde uygulayın"

    ardından ikinci maçta, colman alanzinho ve birçok futbolcunun, çubuklu'ya karşı olan sert müdahaleleri ve hakem'in (yani yetkili otorite) buna hiçbir şey yapamaması. final darbesinin ise, asıl ağzı yanan zokora'dan gelmesi. fişin çekilmesi. = "yada biz kendi hakkımızı bildiğimiz şekilde koruyalım."

    gayet yerinde olmuş. sen adil ceza veremiyorsan; anarşi başlar.
  • 2228
    herşey sineye çekilebilir ama şike sürecinde yaptıkları daha doğrusu yapmadıkları şeyleri hayatım boyunca unutmayacağım, elin bursası kayserisi bile fenerbahçeye tepki verirken biz resmen nette kaldık.fenerbahçelilerin zamanında sandıkda görüşürüz tehditleri malumdu ve gayet de etkili oluyordu, sen kendini galatasarayın taraftar grubu olarak görüyorsan en sert şekilde verecektin tepkini gerisi fasa fiso.aynı durumu biz yaşasaydık fenerbahçe taraftar grupları dünyayı başımıza yıkardı, biz böyle olmaya devam ettikçe egemen bağış da dalgasını geçer hakkımız da yenilir.
  • 2232
    eğer derbideki * koreografi, pankart vb. şeylerde fenerbahçe'nin şikesini falan belirtmeyeceklerse mümkünse toplu halde akhisar belediye'ye geçsinler.

    1 seneden fazla oldu fenerin şikesi ortaya çıkalı. sanal alemdeki birkaç açıklamanın dışında herhangi bir icraat yok. o zaman ben de soruyorum; bursa, trabzon, kayseri yapıyor da sen niye yapamıyorsun? nedir yani sizi engelleyen? neyi bekliyorsun? en önce senin yapman gerekirdi fakat çıt çıkmıyor sizden. hayırdır?

    bu sorulara umarım yarın açacakları pankartlarla vs. cevaplarlar. eğer ola ki yarın da hiçbir şey yapmazlarsa çıkıp da galatasaray'ın taraftar grubuyuz demesinler bundan sonra.
  • 2233
    neden sitelerinde hala ultras manifestosu var anlamış değilim. kimsenin ultraslandan, ultras felsefesi, düşüncesi yönünde bi beklentisi yok. kendilerinin bile yok. kaldırın olm lan komik. ya adam akıllı düşüncelerinizi yazın oraya ya da hiç bi şey yazmayın daha iyi.

    -her ultraslan üyesi, ultraslan ürünlerini almak zorundadır. üstünde gs arması değil ua yazısı olan kıyafetler giymek zorundadır.

    -kulüp ultraslana destek çıkmak zorundadır. bizim üyelerimiz normal fiyatlardan normal yollardan bilet-kombine alamaz.

    -tribünde farklı oluşumların önüne geçmek için her yol mübahtır.

    tarzı maddeler hem gerçekçi hem de samimi olur mesela.
  • 2235
    16 aralık 2012 galatasaray fenerbahçe maçı performans notları aşağıda;

    1. 16 aralık 2012 galatasaray fenerbahçe maçı koreografisi inanılmaz başarılı idi. müzik, tasarım, slogan ve zamanlama harikaydı. yapanların emeklerine sağlık.

    2. maç öncesi i love you hamit ile hamit'e destek vermeleri hamit'e müthiş katkıda bulundu.

    3. saat 18.00 de stat boşken pegasus'da hazırdılar.

    4. çok çalıştılar.

    5. güney'deki olağanüstü ıslık işinde etkili oldular ise burada da başarılı oldular. güney en iyi maç performansını gösterdi volkan çok durgun ve korkak maça başladı.

    zayıf gözüken noktalar;

    1. 4 taraflı tezahürat işini sanırım ilk kez 40'larda denediler.
    2. yenen gol öncesi ıslık gerekirken tezahürata başladılar. şimdi ne alaka öyle denk geldi denebilir. evet belki ıslık olsa idi o gol yenebilirdi. ancak konsantrasyon için kanımca olmasa daha uygun olurdu. dikkat ederseniz ıslık zamanlarında gol yemedik
    3. 25-30 dakika arası beş dakika bocaladılar. 85 dakika çok çalıştılar.

    özetle performansları ile oyunculara büyük destek verdiler. tebrikler. önümüzdeki maçlarda desteklerinin daha da artmasını beklemekteyiz.
  • 2238
    lider tayfası gözümde tam anlamıyla tribüncü olamayacaktır hic bir zaman. takım elbise + şal atkı kombinasyonlu tribüncü mü olur allasen? ancak ben de ultraslan'ın görsel şov dışında bir başka yararını anlatacağım galatasaray'a. örneğin 16 aralık 2012 galatasaray fenerbahce macı sonrası bağdat caddesi'nde yeni acılan galatasaray store'a saldırdı fenerbahce taraftarı. kundaklamaya varacaktı iş. bir de store acık olsaydı olabilecekleri düşünün. aynı şekilde 12 mayıs 2012 fenerbahce galatasaray macı'ndan sonra fenerbahce tribünleri karıştı, polis arabası devrildi, yakıldı. işte ultraslan bizim tribünümüzdeki tek oluşum olduğu icin ve tribünü aktif olarak kovalayan insanlar ister istemez ultraslan catısı altında oluyorlar. şimdi bazı arkadaşlar yok biz böyle değiliz, biz bilmemneyiz bağlı falan değiliz diyecektir ama hayalde kalıyor o durum. madem bağlı değilsin aktif olduğunu söylediğin tribünde irrite olduğunu söylediğin taraftar grubunun dev pankartını actırtmayacaksın, her neyse. bütün tribünü koşturan bir oluşum olduğu icin bu adamlar "küfür etmeyin, meşale işinin bokunu cıkarmayın, mactan önce, sonra münferit olmayacak şekilde olay cıkarmayın" dediği sürece galatasaray tribüncüleri gereğinden fazla şiddet iceren, insanlık dışı olaylara bulaşmayacaktır.
  • 2239
    (gbkz: fenerbahçe maçı koreografi hikayesi ( ağlama ) !)

    bi gün gelipte karşıma çıkınca … yok yazı böyle başlamıyordu. bu söz nerden çıktı şimdi ? bu şarkı ne kadar da dilimize takıldı böyle … dinleye dinleye yazarsak olacağı bu tabi. :) neresinden başlasak ki bu hikayenin ? bu maçla alakalı koreografi fikirleri manchester koreografisi sonrasında ortaya çıkmaya başlamıştı. sonrasında ki her gün bir adım daha ileriye götürüldü fikirler… braga koreografisinde haritanın renginin anlamsız bir şekilde eleştirisi; manchester maçına saatler kala uefa’nın ” kasıtlı ” yasaklamaları sonrasında ilk yapılacak koreografinin fener maçı olması hedefe kitlenmemiz için ekstra motivasyon oluşturmuştu. geçen sezon sahalarında kupa kaldırmamız bu görsel şovun teması olacaktı bu kaçınılmazdı. fakat konuyu bulmaktan öte konuyu sunuş biçimi çok çok önemliydi … ” ince görmek ” gerekliydi … malum bestenin sözlerinde ki espri aslında tamamlayıcı unsuru oluşturuyordu …”şampiyonluk kupası g.tüne girince ağlama fener ağlama … ” ağlayan adam ise en son kadıköy’de ” saldır fener ” ( saldiramadi ) yazısı ile düşüşe geçmişti … kendi düşen kendi ağlar timsah gözyaşları ile ” şampiyonluğumuz sonrası yaktıkları yeri söndüreceklerdi … kontra koreografi ? her şey dahil kapak ? biraz öyle …

    9 aralık pazar … hadımköy karargahı boyama için hazır. aslanı boyayarak başlıyoruz. boyaları hazırlamak için u.y tertemiz eşofmanları ile kutuların başına geçiyor. o eşofmanın resmini paylaşırsa seviniriz herkes bir işin ucundan tutmak için koşuşturuyor.orhan abi yine bezlerin maestrosu oluyor … o bezlerin en üst kattan indirilişi,camdan aşağı inmesi ve bütün mahallenin izleyişi apayrı bir koreografi hikayesi olur standart diyalog: -bu bezler ne olacak ki ? -maçta açılacak maçta abicim. -üstüne ne yazılacak ? onu da maç ta görürsün aslanın boyaması başlıyor. bismillah diyoruz. allah utandırmasın diyoruz … her zaman olduğu gibi … aslanın boyaması bitmeye yakın yemek faslı için ömür aydın devreye giriyor … hadımköy semalarında ki en güzel imece usulü yemek şeklimizin icraatine başlıyoruz. bir annenin evladına kahvaltı hazırlaması kadar ince düşünülmüş bir çalışma oluyor … bereketi ve bolluğu ise ayrı. eee ömür aydın varsa bereketli oluyor boyama bütün haliyle bitiyor. çalışmaya ertesi gün devam edilecek. evlere dağılıyoruz gece yarısı 02:00 suları … servisin içinde alkım karaca realitesi başlıyor … mikrofon elinde servisimizin kaptanını bile rehin alıyor. fenomen = alkım karaca özellikle çile bülbülüm ve ne desem inanırsın parçalarını söylerken dinlemeniz şiddetle tavsiye olunur

    ikinci gün çalışmalarına geçmeyelim. 8 aralık pazar gününe dönelim. koreografi öyle ha diyince başlamıyor tabi … alışverişi ve malzeme temini için çağrı kardeşşşş ( e.ç.y ) devrede. emre ve uğur inan’ın bu konuda ki profesyonellikleri ise almış başını gidiyor … çağrı kardeşşşşin tek sıkıntısı istanbul trafiği. çok dertli bu konuda çok geç kalıyor her yere :):):) çalışmaların yer ve saatini mesaj atıyoruz ama çağrı kardeşşş çok hızlı başlamış bile çalışmalara

    10 aralık pazartesi … hadımköy’den herkese iyi akşamlar. ikinci parçanın boyaması için tekrar beraberiz. ağlayan adamın çizimi ve boyaması başlıyor. işin en esprili kısmı … onların yapamadıklarını yapıyoruz. ama biraz ağlıyor biraz da formasında yırtık var … kollarından tutuyoruz düşmesin diye boyarken farklı bir takım renkler kullanıyoruz. boya kutularının üstünde ilginç bir renk tonu var bunu ağır olur diye buradan paylaşmıyoruz daha ziyade kişisel hesaplarda görebilirsiniz. sarı ve lacivertin gerçek tonları bunlar boyama faslı her zaman ki gibi devam ediyor. fırçaların boya ile olan teması ve ruloların boyayı fazla yememesi için gösterilen ilgi ve alakayı özel hayatlarında kimseye göstermez bu adamlar … beyler beze basmayalım. önce kenarlardan başlıyoruz ! karşılıksız sevmenin ustasıyız ondan böyle !

    boyama bittiğinde adamın yüz ifadesi ve ten rengi ile alakalı başlayan makaranın tamamı buraya yazılırsa türkiye karışır ertesi gün kupa maçı var o yüzden çalışmalara 1 gün ara veriyoruz …

    12 aralık çarşamba … merhaba asy spor kompleksi türk telekom arena merhaba #p3 merhaba #kediyolu … kedi yolu ? orası işin farklı bir kısmı halatlar makaralar … nesim abay, mehmet türkkan ve orçun demirören ile başlayan ekip onlar yükseklerde geziyor malum stadın çizimi için toplanıyoruz … gündüzünde kedi yolu’ndaki işler halledildi … akşamında boyama faslı. fakat #p3′te istediğimiz alan genişliğini yakalayamıyoruz. otopark dışında boyama yapıyoruz. soğuk ? soğuk değil başka bi şey bu … hissetmediğin parmak uçlarıyla boyama yapmak sonrasını hissettiğin bir koreografi ile bütünleşiyor … boyama esnasında çizimin perspektifini üstten görmediğimiz için sürekli bir benzetememe sendromu yaşansa da mehmet türkkan’ın survivor ruhu ile çizimi onaylıyoruz. bu arada çizimde ince detay çalışan mustafa dilaver’i ne kadar güzel anıyoruz bilemezsiniz
    saat 03:00 suları … orhan abi’nin arabada uykusuzluğunu gördüğümüzde artık bitirip çıkalım diyoruz … maç günü yaklaştıkça tempo artıyor… ertesi gün statta çalışma yapılmıyor ama koşuşturmaca devam ediyor …

    (14 aralık cuma - 16 aralık pazar ) … hayırlı cumalar olsun diyoruz. cuma namazı sonrası maçın bitimine kadar evi ve uykuyu unutacağız … son düzlükten önce ki depar misali yardırmanın vaktidir … işin bu kısmında yapılan çalışmaların detaylarından ziyade buradaki yoğunluğu farklı aktaralım sizlere … ve inanın bu kısmı işin çok daha güzel.

    soğuk,soğuğun farklı bir tonu … arena’nın her yeri fazla eser. konumu bakımıyla etrafında fazla yerleşim olmaması rüzgar koridorlarını açık tutar … mont,atkı,bere üstünüzde zaten olmak zorunda …burada üşümek ve soğuktan kastımız bunlara rağmen soğuğu içimizde hissetmemizdir. boyama ile alakalı kısımlarda son demleri oynarken bunların asılışı ve halatların çekilmesi kısmında ki teknik detaylar işin en yoğun en dikkat gerektiren kısmı … uğur ve emre’nin paslaşmaları derinlemesine hesaplamaları rafet ve ömür’ün koordinesi ile delicesine bir çalışma başlıyor … selçuğun frikik golündeki açısı kadar hassastı boyanan parçaların asılışı ve çekilişi ama her ikisi de adrese gitmek üstüne konsantre idi … gecenin karanlığında çalışma hızını daha da alıyordu … kimin nerede koşturduğunu bulmak zordu. telsizlerimiz burada imdata yetişiyordu. kimisi kedi yolunda kimisi saha içinde kimisi tribünde kimisi p3′te … bu çocukları normal hayatta gördüğünüzde belki de onlardan bir şey olmayacak gibi bir düşünce sarar insanları … galatasaray’lı maçlara gidip geliyor diye adlandırırlar. hepsi budur sivil hayatta. ” maçlara gidip geliyor ” size basit gelen bu insanlar o maça gidip gelenler inançlarını sevdalarını yüreklerini bir araya koyduklarında binlerce insanın gözlerinde bir gülümseme bir mutluluk bırakıyorlar … siz bu hayatta kaç insanı mutluluk ile sınadınız bilmiyoruz ama yürekleriye yorgunlukları ile uykusuzlukları ile çok kişinin yüzündeki gülümseme oluyor onlar …

    cumayı cumartesi’ye bağlayan gece 05:00 sularında dağılıyor herkes eve … sabah çalışmaya devam edeceğiz. 13:00′dan itibaren çalışmalara başlıyoruz. bh’dan kardeşlerimiz ile set pankartını boyamaya başlıyoruz … hava erken kararıyor artık. akşamın karanlığı günün çoğuna yer etmiş biçimde. saat kavramı zaten bizim için önemini çoktan yitirmiş. işlerin yetişmesi üstüne kurulmuş ” adanmış hayatlar ” saatler hızla ilerliyordu … 24 saatten daha kısa bir süre vardı. iş bölümü artıyordu süre kısaldıkça provaların yapılması için her şey daha hızlandırılıyordu. ama isterseniz 1 ay önceden başlayın son gün istediğiniz saatte bitmezdi çalışma … kaderin bir cilvesi bu

    çalışmalar gecenin karanlık ve soğuğu ile paralel olarak yoğundu … soğuk bastırıyor uykusuzluk ve yorgunluk katlanıyordu … sarı ile kırmızı gibidir yorgunluk ve uykusuzluk ” parçalı sevdadır” …

    saat 11:30 … yemek faslındayız. yorgunluk üstüne yemek yenildiğinde uyku o kadar akla geliyor ki …
    saat 05:00 … çok soğuk ! tükenmek değilde hani hayata gider yaparcasına rulolanan kartonlar yine sarı yine kırmızı … 10 dk dinlenmek paha biçilmeyecek kadar değerli ama dinlenmeye başladığında uyku o kadar bastırıyor ki … uyumak ise ihanet gibi geliyor … rafet’in gözlerindeki uykusuzluk ve insanları motive etme çabası başkanlığın o zorlu görevlerinden biri … keza ömür’de aynen bu durumda. kartonlara dört koldan saldırmış durumdayız. arada çıkan aksilikler olsun allah’a şükür sıkıntı yok devam şeklinde sonlandırılıyor …

    saat 06:00 suları sabah ezanı okunuyor göz kapakları yorgunluk ve uykusuzluğun demini almış … ama bu görsellik ortaya çıktığında binlerce göz bebeği mutluluk dolacak … tükenmiyor umudumuz sarı kırmızı var rulomuzda kartonumuzda yüreğimizde ve ruhumuzda … devam ediyoruz.
    saat 08:00 – günaydın ? kime göre neye göre … çalışmaya devam.

    saat 10:00 … saat 13:00′da sokakta buluşmak üzere dinlenmeye çekiliyoruz en yakın yerlerde …
    2 3 saatlik uyku sonrasında stattayız. koreografinin açılış anına kadar olan kısım ise bize her şeyi unutturuyor. ne yorgunluk ne de uykusuzluk var üstümüzde. ama biliyoruz ki sağ salim açıktan sonra üstümüzden büyük bir yük kalkacak …

    ve açılış anı … tarifi mümkün değil,hani ağlamayı pek bilmeyiz biz … serde erkeklik var. erkek adam ağlamaz. ama biz ağlamıyoruz ki. ağlayanlar suyun öteki yakası bizimkisi mutluluk gözyaşları … kartonlar açılıyor. set pankartının o zarifçe inişinde fondaki müzik ile kucaklaşması … 1 2 3 çekkkkkkkkk seslerindeki birliktelik … baba gündüz’ün dediği gibiydi her şey. galatasaraylılık, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıydı. ve o halatları çekerken biz ” hep beraber”seviniyorduk.

    belki de hayat koreografi sonrasında ki başarının sarılma anı kadar kısa ama bir o kadar mutluluk dolu idi .. gene başarmıştık. çocuklar gibi sevinmemiz büyükçe işler yapmamızla alakalıydı … bu çocuklar isterlerse dünyaları ayağa kaldırıyorlardı. inanıyorlardı,seviyorlardı,mücadele ediyorlardı ama yapıyorlardı … belki özel hayatlarında onlar yorgun kırık dökük anlaşılmaz veya onları anlamamak için direnenlerle beraberdi … ama bu anda dünyanın en mükemmel en mutlu insanlarıydı. maç sonunda suyun öteki yakasına koymuştuk !

    özetle #p3 #gs2 #fb1 dert tasa keder 0 idi … 2012′nin sonuna geldiğimiz bu günlerde bu yıllık bizden bu kadar diyoruz … basket maçları ile birlikte ortalama 8 koreografi sığdırdık ortalama 1.5 ayda 1 koreografi arada da okula gitmeye çalıştık. merak etmeyin allahın izni ile bitmedi koreografiler okullarda bitmiyor tabi uzuyor gidiyor … öyle işte biraz deli dolu seviyoruz biraz deliyiz biraz hayata ters gidiyoruz ama başkalarının hayal edemediklerini inceden inceden işliyoruz …

    maddi manevi desteklerini bizden hiç esirgemeyen bu koreografinin olması için bizlere her türlü imkanı bize sağlayan;tribün liderimiz sayın sebahattin şirin ve ultraslan başkanı sayın oğuz altay başta olmak üzere ;çalışmalarda bizleri bir dk bile yalnız bırakmayan ve çalışmaların içinde aslında koşuşturmacasıyla koreografi öncesi koreografi yapan orhan tolga balarısı’na, bu çalışmalarda bizlerin hep yanında olan,emek veren ultraslan bh – lise ve hell gruplarına,her türlü yardımı yapmaya hazır olan ve bizlerin yanında varlığını sürekli hisettiren ua tayfa grubundan abilerimize,dualarını ve güzel temennilerini bizden eksik etmeyen ua avrupa grubuna, bir kartonu bile yerinde muhafaza eden ve bu çalışmayla gurur duyan büyük galatasaray taraftarına sonsuz teşekkürler.

    ayrı bir parantez açıcak olursak bu çalışmaların beyin fırtınası kısmında daha önce bizlerle bu çalışmalarda olan fakat yüksek lisans nedeni ile yurt dışında olan roberto sergio ve mustafa engin karacan’a ve ultraslan uni’den gecesini gündünüze katmış olan değerli kardeşlerimize teşekkürü bir borç biliriz. roberto sergio ismi size sakın ola dışarıdan birileri ile çalıştığımız kanısını uyandırmasın malum uğur inan’ın üstündeki liverpool montunu görüp ingiltere’den adam tutuyorlar ve başarılı oluyorlar diyecek sivri zekalar mevcut. hepsi ultraslan uni’den içimizden kardeşlerimiz …

    her çalışma öncesinde söylediğimiz şeyi yineliyoruz. her çalışmaya allahın adı ile başlıyoruz ve sonunda şükrediyoruz … bu işler de ne kadar yol kat edersek edelim hata yapmamak için bolca duaya ihtiyacımız var. başarının sırrı aslında bu kadar basit. fakat gereksiz mütevazilik ukalalıktır derler. o sebepten bu işin en iyisi biziz bunu da suyun öteki yakası başta olmak üzere herkes bi kenara yazsın …

    soran olursa ultraslan dersiniz … siz zaten bizi iyi bilirsiniz !

    koyduk mu ? ağlama fener …

    http://ultraslan-uni.org/...afi-hikayesi-aglama/

    benden ekleme: hani atıp tuttugunuz grup var ya..işte azıcık okuyun da ne zorluklarla birşeyler yapıyorlar görün. ordan elestirmesi kolay. ayrıca yazının linkini değilde tamamını eklememin sebebi telefondan sözlüge giren renktaslarımın da rahatca okumasıdır.
  • 2241
    daha önce buraya yazdım*, koreografi iyi güzel hoş da bu şike mevzusuna bu ahlaksızlığa bu kul hakkı yiyenlere kendi stadımızda neden bir tane pankart bir koreografi yapmıyorsunuz?

    hayır, bu şike mevzusunda iş sadece siteden ahkam kesmekse amenna. ama trabzon, bursa, kayseri yapıyor ve sen hala yapmıyorsan bunda bir art niyet ararım ben bir taraftar olarak. ki zaten 1,5 sene olacak neredeyse 3 temmuz sürecinden itibaren. kendi evimizde o süre zarfında 3 maç oynadık. güzel güzel koreografiler yaptılar eğlendik güldük falan. ama şikeye dair tek bir şey yok. rahatsız değil misiniz şike mevzusundan? içinize sindi mi yani olanlar? eden buldu mu size göre? biz galatasaray'ın taraftar grubuyuz etliye sütlüye karışmayalım mıdır politikanız?

    neyse. 546151651 tane daha koreografi yapabilirler. emeklerine saygım sonsuz, hiçbir ortamda da kendilerinin emeklerine laf da söyletmem ama eğer burada hepimiz galatasaraylıysak kendi şahsımca yaptıkları hiçbir koreografinin bende değeri yoktur. 3 temmuz'u kendileri çabuk atlatmış ben henüz atlatamadım ki atlamam da.
  • 2244
    sözlükteki saçma sapan fanatizm yüzünden uzun zamandır arada bir okumak için geliyordum. ve ne zaman girsem çöp kutusu nedense yanıyor. zaten yazdıgım entry sayısı belli. şimdi demek istediğim bu sözlük galatasaray sözluk mu yoksa ultrasalan sözluk mu? ultraslan hakkında girdiğim entryler üstünden baya bir zaman geçtikten sonra sinsice aynı kişi * tarafından siliniyor. sebep ilgi alanımızın dışında olmasıymış. ulan gerizekalı demek istiyorum burdan ortaya. burdaki entryleri silinince yaptıgınız bokluklar temizlenecek mi? herşeye eyvallah, abiler kızıyor diye ultraslana eleştri olmaz!!

    ultraslan insanların galatasaray sevgisini kullanarak prim yapan ceplerini dolduran bu işten nemalanan profosyonel bir ticarethanedir.. bedavacısı, yancısı, apaçisi, tinercisi, sözlük bekçisi çoktur. tribünde kendi kafasında olmayanlara bıcak gösterip ana bacı kaydıkları, agız burun daldıkları coktur. bunları savunup laf söyletmeyen iti köpeğide çoktur. ulan uni tayfası olmasa sıfırsınız bunun bile farkında değilsiniz. en kısa zamanda azalarak kaybolur umarım.

    paralı asker bunu da silebilirsin.. ilerde kafama esip girersem çöpten temizlerim..
  • 2250
    içeriğini değiştirmesi gereken grup. evet her takımın bi taraftar grubu olur deplasmanlara gider vs. ama ultraslanın mevcut hali galatasaray'a yakışmamakta. sadece futbol değil basketbol maçlarına da bedava girmek için birbir yolu deneyen anlamsız bi şekilde kendi ürünlerini çıkartıp sadece rant peşinde koşan ve galatasaray'a sadece aşk gözüyle bakmayan adamlar bunlar. reisçilik, polat alemdarcılık, tribünde omuz omuza olduğun adama posta koymaya çalışmacılık* her türlü 3-5 kuruş yolumuzu bulalım, şeklimizi yapalımcılık bi grubun özünü oluşturuyorsa kusura bakmayın ama galatasaray aşkı bunun neresinde.

    takıma gerekli desteği vermiyolarlar falan oraya değinmiyorum dikkat edersen bahsetmek istediğim ultraslanın içindeki çetecilik özü. ultraslanın tamamı böyle de demiyorum ama kafadaki adamların onların takip eden yığının özünde bu var.lan mufc buraya geldiğinde karşılamaya gittim 200 tane 17-18 yaşında çocuk başlarında reis grubu serseri gibi dolaşıyolar, bekliyolar orda sokakta görsem yolumu değiştiririm, apartmanın önünde görsem polisi ararım amk. kusura bakmayın ama sikerim böyle taraftar grubunu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın