• 17
    terim tekrar takımın başına gelir ya da gelmez, gelmeli midir? gelmemeli midir? orası da ayrı bir tartışma konusu ama benim hazmedeğim bir şey varsa, o da galatasaray taraftarının kendisine olan bu anlamsız düşmanlığıdır. şimdi size soruyorum, "terim size ne yaptı?" , evet bu sorunun cevabını çok merak ediyorum. sahiden ne yaptı fatih hoca size? ne derdiniz var kendisi ile?

    şimdi aynı soruyu başkası bana sormuş olsa ne cevap verirdim diye düşünüyorum da, aklıma ilk gelenler şunlar;

    - uefa kupasını kazandırdı. (hani dün akşam ön elemesinde kendi evimizide adı sanı duyulmamış bir takımla beraber kaldığımız * ve muhtemelen bu sene katılamayacağımız uefa'dan bahsediyorum)
    - o bestelere konu ettiğimiz 4 sene üst üste şampiyonluğu yaşattı
    - süper kupayı kazandırdı (kimse bana o zaman hoca lucescu'ydu demesin, evet hoca o idi ama takım terim'indi)
    - 100 yıldan uzun galatasaray tarihinin ligde ve avrupa'da en büyük başarılarını yine o yaşattı
    - bazı balık hafızalılar hatırlamaz belki ama tüm bunları yaparken de aziz yıldırım'ın önüne koyup "rakamı sen yaz" dediği boş çeki de elinin tersi ile iterek belki bugun kendisini eleştirenlerin hemen hemen hiç birinin itiraz edemeyeceği o büyük paraları düşünmeden reddetti.

    bunlar galatasaray'da yaptıkları, milli takım'da yaptıklarını ise zaten biliyorsunuz. ümit milli takım'la avrupa şampiyonu oldu o takımla devam etti ve a milli takımla çok uzun seneler sonra (yanılmıyorsam 40 yıl kadar, yanlışsam düzeltin) çoğumuzun ne olduğunu bile bilmediği ve sadece televizyondan izlediğimiz avrupa şampiyonasına bu ülke onun sayesinde gitti *, öyle bir takım kurmuştu ki yine o takım şenol güneş'le gitti dünya üçüncüsü oldu.

    daha ne yapsın peki? suçu galatasaray'ı dünya şampiyonu (!) yapmamak mı? nedir allah aşkına?

    1996-2000 arasında bu ülkenin hatta bu dünyanın en mutlu taraftarı şimdi kalkmış terim'i eleştiriyor "istemezük" diyor ya ben bunu hazmedemiyorum arkadaş. kimse kusura bakmasın ama bunun adı nankörlüktür. birazcık utanması sıkılması olan adam kendisi hakkında bu şekilde atıp tutamaz, eğer varsa birazcık utanması bunu yapmaz, yapmamalı. her ne sebeple olursa olsun kendisini sevmiyor olabilirsiniz, sevmek gibi bir zorunluluğunuz da yok ama en azından bu ülkeye ve bu kulübe verdiklerinin hatrına birazcık saygı gösterip en azından susmayı deneyebilirsiniz. bu zor bir şey değil, sus yeter.

    tüm dünyanın saygısını kazanmış bir hocaya bu şekilde davranılmasını hem de galatasaray taraftarının bunu yapmasını ben hazmedemiyorum. sizler kabul etseniz de etmeseniz de, beğenseniz de beğenmeseniz de terim bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. kendisi yaptıkları ile ülke değil dünya futbol tarihine damgasını vurmuş bir teknik adamdır ama muhtemelen kendisinin evladı yaşında bile olmayan, taraftarlık ömrü terim'in galatasaray'da 'sadece futbol oynadığı süreden bile az olan' , galatasaray nedir? galatasaraylılık nedir? taraftarlık nedir? gibi kavramlardan bi'haber , muhtemelen senede bir kere bile bilet alıp stada dahi gelmeyen, ne bir forma , ne bir atkı alıp kulübe beş kuruş katkısı dahi olmayan bi güruh şimdi kendisini istemez olmuş. yazık.

    elin oğlu, terim'in galatasaray'a verdiklerinin değil yüzde, binde birini bile vermemiş, her sene rezil olduğu halde sadece stad, tesis yapmış olan yöneticileri "istifa ediyorum" dediği zaman sokaklara dökülürken birazcık vefa duygusu , birazcık utanması, sıkılması olan galatasaray taraftarı terim'e bunu nasıl yapıyor bunu anlamıyorum. yine söylüyorum , kendisini sevmiyor olabilirsin, sevmek zorunda da değilsin ama saygı denen bir kavram var, galatasaraylılık denen bir kavram var, eğer bunların ne olduğunu az biraz idrak edebilmiş isen susabilirsin. zor değil.

    bir insan hakkında hüküm vermenin en basit ve doğru yolu, doğrularını terazinin bir kesesine, yanlışlarını da diğer kesesine koyup hangi tarafın ağır geldiğine bakmaktır. fatih terim'in galatasaray'da yaptığı bütün hata ve yanlışları toplayın, yüz ile çarpın, uefa kupasını, üstelik şimdinin değil 2000 yılının (bologna , mallorca, b. dortmund, leeds, arsenal gibi takımların olduğu bir uefa'dan bahsediyorum) uefa kupasını alması bile o yanlışları defalarca karşılar, unutturur.

    sözün özü terim hepimizden çok daha galatasaraylıdır ve onun galatasaray'daki kredisi üç, beş dönemlik değil ömür boyudur. sen, ben nasıl galatasaraylı isek terim'de galatasaraylıdır, belki unuttuğumuz nokta bu.

    not : bu yazdıklarımdan rijkaard gitsin, terim gelsin gibi bir anlam çıkar aklıevveller varsa, bi'zahmet; (bkz: frank rijkaard a mektuplar/#465003) , benim isyanım nankörlüğe, vefasızlığa, saygısızlığa.

    edit: sutoglan uyardı sağolsun, avrupa şampiyonasına (euro 96) tarihimizde ilk kez katılmışız, dünya kupası için 40-50 sene beklememiz gerekmiş.
  • 117
    fatih terim’in galatasaray başkaninın telefonlarına çıkmayarak, sonradan anlaşılacağı üzere göklerden gelen kararın da telkini ile milli takım ile ön protokol imzalayarak, sonunda da tarihin gördüğü en tescilli galatasaray düşmanı yıldırım demirören ile “kader arkadaşlığı” fotoğrafı vererek bitirdiği dönem.
    tek hatada insan silenlerden değilim, ama bir olay da ne ise odur yani, eğip bükmeye gerek yok.
  • 127
    ilk sezonunda* düzenli forma giyen her futbolcunun maksimum performans gösterdiği dönemdir. rakiplerinin üzerinden silindir gibi geçen galatasaray, play-off öncesinde ligde sadece 3 mağlubiyet almıştı. maç başına 2 gol ortalamasının yakalandığı bu sezonda yenilen gol sayısı ise yalnızca 24.

    ertesi sezon elmander ve engin baytar gibi neredeyse iki kişilik oynayan futbolcuların yerine amrabat, hamit altıntop, burak yılmaz gibi isimler dahil olunca sahada rakiplerini ısıran, seyirciye keyif veren takım kaybolmuştu. her ne kadar şampiyonlar ligi'ndeki başarımızdan dolayı iyi hatırladığımız bir sezon olsa da, 2012-13 sezonunun özellikle ilk yarısı önceki sezona kıyasla felaketti. devre arasında sneijder ve drogba transferleriyle havaya girsek de oyun anlamında 2011-12 sezonunun hep gerisinde kalmıştık.

    üçüncü fatih terim döneminin son sezonuna emirates cup zaferiyle girmiştik. yabancı kuralının 6+0+4 olacağı bilinmesine rağmen buna uygun takviyeler yapılmamıştı, hatta transferin son günlerinde kadroya katılan bruma'ya ilk 11'de nasıl yer açılacağı tartışılıyordu. üç sene üst üste şampiyonluk hayaliyle başlayan bu sezon saçma sapan bir şekilde bitmişti.
  • 113
    geçmiş başarılı dönemler hep yaldızlı taraflarıyla, öne çıkan başarı hikayeleriyle anılıyor. ama 2011'de başlayıp 2013'te biten bu dönemin bende kalan izleri hep futbol adına kağıt üstünde, bilinen kavramlarla açıklanması zor yöntemlerle yapılan büyük işler şeklinde oldu.

    2011-12'ye fatih hoca'nın motoru ısıtana kadar adeti olduğu üzere bize tuhaf gelen denemeleriyle başlamıştık. evet, eboue'nin sol açık oynadığı bir 4-1-4-1'i yerden yere vurmak, ne kadar saçma olduğunu anlatmak hakikaten çok kolay ve konforlu bir iş. fakat o başarısız deneme ne kadar tuhaf idiyse; sol açığı emre çolak, sağ açığı engin baytar olan, forvetleri 12 golün üzerinde atmayan ama orta saha tandeminin 25'i bulduğu bir takımın o dominant oyunu oynayabilmesi de o kadar tuhaftı. evet, 2012-13'teki drogba-burak-sneijder üçlüsü epey afili bir üçlüydü. arkasına konuşlandırdığımız melo-selçuk-hamit üçlüsü de oyunlarda hayal ettiğimiz cinsten bir kalitedeydi. ama semih kaya-dany tandeminden, konsantrasyonunu kaybetmeye başlamış ve kaybettikçe garip garip hatalar yapan sağ bek eboue'den ve 30'undan sonra bek olan devşirme riera'dan müteşekkil bir dörtlü savunmayla avrupa şampiyonlar ligi'nde nisan'a kadar hedef kovalayan, real madrid'e göğüs kabartan bir finalle elendikten sonra da lige dönüp "evet beyler, az biraz işimiz vardı dışarıda. onu hallettik, şimdi gelelim buraya" edasında takır takır top oynayıp şampiyon olmayı bildiğimiz ezberlerle açıklayabilmek hakikaten zor.

    sanırım fatih hoca'yla ilgili; uğur meleke'yi "fatih terim şansı" diye saçma sapan yazıları, hem de iki farklı dönemde iki defa ısıtıp sunarak, yazmaya iten şey, bir kısım çok bilmiş spor medyası mensubunu ve dahi galatasaray taraftarını her seferinde yanılmalarına rağmen aleyhte iddialı iddialı şeyler yazmaya iten şey tam da bu. hoca; çok bilinen futbol ezberleriyle, avrupa futbolunu televizyondan sıkı takip ederek öğrenilen 'doğrular'la, 8-10 kişiden müteşekkil blogger taifesinin kullanmalarıyla şöhret kazanmış futbol terimleriyle, football manager tecrübeleriyle açıklanamayacak işler yaptı, yapıyor. evet, 2011-12'deki gibi bir 4-4-2 saçma sapan bir işti, "nerede abi bu takımın left forwardı?" diye veya "atanla tutanın iyi olacak? gaassaray'ın atanı yok" diye çok rahat bir şekilde eleştirilebilir, onlarca retivit alınıp haftanın en beğenilenlerine girilebilirdi. ama o takım hala sitayişle andığımız bir futbolu oynayarak tarihin en unutulmaz şampiyonluklarından birisini kazandı. semih kaya'nın positioningi, riera'nın markingi, eboue'nin concentrationu, dany'nin her şeyi eksikti ama o takım türk futbol tarihinde bir elin parmakları kadar ancak başarılabilmiş bir işi başardı.

    üçüncüsünün bu 'tuhaf' tarafları henüz hatırımızdayken dördüncüsünde de bunların devamına şahitlik ediyoruz. neredeyse 2010-11 takımı kadar mıymıy, ne yaptığı belirsiz bir takım performansı gösterilen 2019-20 ilk devresinden sonra, 1 ayda 2 kiralık takviyeyle, kağıt üstünde en az 2-3 sene birlikte oynayarak ulaşılabilecek bir oyun kalitesine ulaşabilmek hakikaten tuhaf. yani hoca'ya garezi olup az biraz da futboldan anladığını düşünen arkadaşları bu açıdan anlıyorum. kağıt üstündeki her şey senin savunduğun fikrin lehine, hedef tahtasına oturttuğun adamın ise aleyhine görünüyor. yazıyor çiziyorsun. sonra mayıs'ta yine cemiyette rerere rarara.
  • 112
    derbilerde adeta fırtına gibi estiğimiz dönem.

    süper lig 21 kasım 2011
    beşiktaş 0-0 galatasaray

    süper lig 7 aralık 2011
    galarasaray 3-1 fenerbahçe
    eboue, elmander, melo - alex

    süper lig 11 aralık 2011
    trabzonspor 0-3 galatasaray
    elmander, selçuk, ceyhun

    süper lig 26 şubat 2012
    galatasaray 3-2 beşiktaş
    elmander(2), melo - ibrahim toraman,semih(kk)

    süper lig 17 mart 2012
    fenerbahçe 2-2 galatasaray
    sow, alex - elmander, hakan balta

    süper lig 25 mart 2012
    galatasaray 1-1 trabzonspor
    melo - burak

    süper final 17 nisan 2012
    beşiktaş 0-2 galatasaray
    melo, aydın yılmaz

    süper final 22 nisan 2012
    galatasaray 1-2 fenerbahçe
    selçuk - ziegler, stoch

    süper final 28 nisan 2012
    trabzonspor 2-4 galatasaray
    colman(2) - selçuk, necati(2), eboue

    süper final 2 mayıs 2012
    galatasaray 0-0 trabzonspor

    süper final 6 mayıs 2012
    galatasaray 2-2 beşiktaş
    melo, almeida(kk) - holosko, ujfalusi(kk)

    süper final 12 mayıs 2012
    fenerbahçe 0-0 galatasaray

    süper kupa 12 ağustos 2012
    galatasaray 3-2 fenerbahçe
    umut(2), selçuk - alex, kuyt

    süper lig 26 ağustos 2012
    beşiktaş 3-3 galatasaray
    melo(kk), holosko(2) - elmander, umut, selçuk

    süper lig 16 aralık 2012
    galatasaray 2-1 fenerbahçe
    bekir(kk), selçuk - hasan ali

    süper lig 23 aralık 2012
    trabzonspor 0-0 galatasaray

    süper lig 27 ocak 2013
    galatasaray 2-1 beşiktaş
    emre çolak, riera - sivok

    süper lig 12 mayıs 2013
    fenerbahçe 2-1 galatasaray
    webo(2) - burak

    süper lig 18 mayıs 2013
    galatasaray 2-0 trabzonspor
    riera, burak

    süper kupa 11 ağustos 2013
    galatasaray 1-0 fenerbahçe
    drogba

    süper lig 22 eylül 2013
    beşiktaş 1-2 galatasaray
    almeida - drogba(2)
    son dakikalarda taraftarın sahaya girmesiyle
    beşiktaş 0-3 galatasaray - hükmen
  • 120
    ünal aysal kadar fatih terim de suçludur hatta belki de daha suçludur. çünkü ilk çatlak fatih terim’in milli takım ve galatasaray’ı beraber çalıştırmak istemesiyle oluşmuştur. zaten sonrasında ıslak imza vb. gibi düşük kalite esprilerle de nispet yapmıştır kendisi. ünal aysal da kalenin kapılarını ffp’ye açan kişidir. dün yediğin çilekler gelir totonu tırmalar diyebiliriz yani. (yanlış anlaşılma olmasın ben döneme binaen söyledim yoksa drogba ve sneijder batırmadı bizi diğerleri batırdı). üçüncü fatih terim dönemi bize sportif başarılarla güzel zamanlar yaşatmıştır fakat şu anki durumun sebebidir aynı zamanda. dolan kasayı saçma sapan transferlerle büyük zararlara uğrayarak boşaltmışızdır. ve en kötüsü de bu transferlerin çoğunun hiçbir başarıda katkısı olmamasıydı. fatih terim’in ruh takımını berbat transferlerle balon takımına çevirmişlerdir. ve yüksek ihtimal bu transferlerin büyük çoğunluğu yönetimin başının altından çıkmıştır. sonuç olarak aktörlerden biri bizi resmen batırırken diğeri de kalbimizi kırmıştır. burda gelip birilerini aklamaya çalışanlara da selam olsun. moderatörler de saçma sebeplerden silmez bunu da umarım...
  • 124
    ibne basının azimle sıçan betonu deler parolasıyla hareket edip ortaya çıkardığı sürtüşme ile kahpece sona ermiş olan dönem.

    2 ay her fırsatta başkan ve hocaya mikrofon uzatıp olmayan bir krizi soranlar, başkanın demediği lafı hocaya hocanın demediği lafı başkana söylenmiş gibi taşıyanlar, televizyonlarda 24 saat söylenmeyen lafları ortaya atanlar, internette gazetelerde durmadan yazıp çizenler, en son dayanamayıp telefon mesajlarını bile ekranlara taşıyanlar...

    ateş ve barut yan yana kardeş kardeş yaşarken kıvılcım çıkarmak için götünü yırtanlar amacına ulaştıktan sonra ortalığın yangın yerine dönmesi çok kısa sürmüş ve "eleman krizi" masalları gerçeğe dönüşüp hocanın gönderilmesiyle sona eren süreç yaşanmıştı.

    bitmesinin kabahati ünal aysal ve fatih terim'in olsa da vebali ibne basının ve onların sahiplerinindir.

    dördüncü fatih terim döneminin her şeye rağmen başlaması, her şeye rağmen hocayla taraftarın arasındaki buzun bir şekilde erimesi ve özellikle hocanın her şeye rağmen kalacak olması bu yüzdendir.

    galatasaray sezon kazanır sezon kaybeder, ama ne hoca ne de taraftar yediği o kazığı unutmayıp birbirine sahip çıkmaya devam ettikçe, aynı gazlarla aynı hatalara düşmedikçe rakip takım taraftarına sadece başkanım bizi bu fatih terim hegemonyasından kurtarın diye ağlamak kalır....
  • 61
    şimdi bu döneme karşı çıkan arkadaşlar genelde 2.terim döneminde alınan başarısız sonuçların argümanına sığınırlar.he tabi birde rahmetli özhan canaydın'ın verdiği düşük transfer bütçeleriyle,terim'in elinin kolunun bağlı kalması ve alınan işe yaramaz bazı yabancı futbolcuların(felipe hariç) performanslarıdan terim'i sorumlu tutmak gibi durumlarda söz konusu.

    gelelim bugüne..bugün şampiyonluk yolunda ilerleyen trabzonspor'un başında şenol güneş var.şenol hoca kaçıncı dönemini yaşıyor trabzonspor'da? çoğumuzun bildiği üzere 4. bugün burak,selçuk,egemen,onur'un performansı bu kadar yükseldiyse en başta şenol güneş'in emeği var.buna hem fikiriz.peki şenol güneş'ten daha iyi bir motivasyon gücü olduğuna inandığımız fatih hoca niye yeniden gelip milli takımdan çok iyi tandığı; arda'yı,sabri'yi,hakan'ı,servet'i,gökhan'ı,yekta'yı parlatmasın,sahada mağlubiyeti gelenek haline getirmiş hatta daha kötüsü kabullenmiş bu adamlara bir şok uygulamasın? bütün yollar sana çıkıyor hocam.bu oyuncuların sana,seninde bizimle beraber yeni zaferlere açlığın var..
  • 116
    ust uste gelen ezici iki sampiyonluk ve dany-semih tandemi ile ulasilan uefa sampiyonlar ligi ceyrek finali sonrasi girilen ucuncu yilda guzel futbolla devam ederken futbol bilgisi sabri sarioglu kadar etmeyen unal aysal tarafindan fatih terim'in iftira atilarak kovulmasiyla ve simarik taraftarlarin da buna canak tutmasiyla bitmistir.

    edit: ayrica fatih terim'den baska bir basarisi olmayan unal aysal'in fatih terim ile olan ozel konusmalarini hukumet yalakasi medya soytarilarina gonderip kendilerinden destek aldigi donemdir. basari gelmeyince de pasa pasa arkasina bakmadan kactigi donem de bu donemin hemen ardindan tekabul etmektedir.
  • 52
    fatih terim'in galatasaray'a yaşattıkları elbette unutulacak cinsten değildir, ve hatta her bir galatasaraylı onu seviyorsa sonuna dek savunur, sevmiyorsa eleştirilirken yalnızca başını öne eğer, konuşmaz. ben sevmeyen taraftayım, ordan biliyorum.

    ama şimdi savunacağım fikir, onu sevmememden ileri gelmemekte. ben, fatih terim'in artık galatasaray'da başarılı olabileceğine inanmıyorum. zira o dönemde oynanan futbolla bugünkü futbol arasında çok fazla fark mevcut. bir kere, fatih terim, birçoğumuzun kabul edeceği üzere teknik bilgisi inanılmaz üst seviyede bir adam değildir. daha çok yarattığı motivasyon takım üzerinde etkilidir. bu motivasyonun en az kayıpla gerçekleşmesi için de, galatasaray'ın elinde başarıya aç, genç ve çok yetenekli bir türk futbolcu rotasyonu olması gerek. şimdi burda önümüze iki engel çıkıyor, birincisi, eskisi gibi az yabancıyla oynamıyorsun, bu yüzden illa ki motivasyonda bir azalma olacak. ikincisi ise yetenekli futbolcularını öyle az paralara kaptırmayan anadolu kulüpleri var artık. bu yüzden galatasaray'ın türkiye'nin en iyi türk oyuncularını kadrosuna aynı anda toplayabilmesi bir mucize olur bu saatten sonra.

    fatih terim'in başarılı olamayacağını düşünmemin bir başka sebebi de fatih terim'in kişiliğinde yaşanmış değişimler. hepimiz başarıya aç, genç oyunculardan bahsediyoruz uefa'ya giden yolda. lakin unuttuğumuz nokta, fatih terim'in de o dönemde başarıya aç bir teknik adam olduğu. bu adamda milan'a gittikten sonraki değişimi göremeyen kördür bence. özgüveni artmış, fakat eskisi gibi tüm sorunlarla boğuşacağına inanmıyorum ben. aksine görevini takımı hazırlamak olarak görüp, diğer problemlerin kendi kendine çözülmesini bekleyecek bir kişiliğe büründü gibi geliyor ki, bence bu, rijkaard başarısızsa, onun da başarısızlığının altında yatan en önemli sebep.

    son olarak, fatih terim'e bok attığım falan anlaşılmasın burdan ama, bizim fatih terim gibi bi teknik adamdan çok çok önce, jupp derwall gibi bir devrimciye ihtiyacımız olduğu da çok açıktır. bu devrimi hagi yapabilir mi?

    bu sorunun cevabının bizi nerede birleştirdiğini farkettiniz mi ? jupp derwall adındaki büyük devrimcinin, yıllar sonra hagi'nin de tekrarlayacağı bir sözünde birleştirdi bence :

    (bkz: galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır)

    uzaydan gelen edit: allah belamı versin ne mal adammışım lan... baya sağlam göt olmuşum, çok da seviniyorum bu göt oluşa. ibret-i alem olsun bu entry, kalsın burda böyle...
  • 94
    gelmeden önce lucescu ve fatih terimin kariyerlerini vikipediden açıp okuyordum. bunu defalarca yaptım. defalarca da fatih terim gelmesin lucescu gelsin istedim. fatih terim geldiğinde yönetime sitem ettim.

    fakat bakıyorum ki her şey kağıt üstündeki kariyerlerden ibaret değil. bu iş gözünü para bürümemiş olmak ister. takımı sevmek, takım galip geldiğinde deliler gibi sevinmek, mağlup olduğunda köpekler gibi üzülmek ister.

    bu iş babalık ister, biraz kabadayılık biraz külhanbeyilik ister. biraz duygu biraz küfür ister. her şeyin para olmadığını bilmek ister. ve her şeyden önemlisi başına geldiğin takımın avrupa'da kanuninin 2. ordusu diye adından söz ettiren bir takım olduğunu bilmek ve bilincinde olmak ister.

    siz bakmayın benim ne dediğime ben ne anlarım ki. ben ki elmander ve umut transferleri sonunda da aynı şeyleri söylemiş adamım.

    büyüksün fatih terim. büyüksün imparator. sen armamıza tek başına koyduğun 1 yıldızla bizim gururumuzsun. şehit haberi sonrası hüznün yüzünden okunacak kadar üzülecek kadar büyüksün. haksız suçlamalar sonrası canlı yayında herkesin gözü önünde program sunucusuna ayar verecek kadar cesaretlisin*.

    bu taraftar senin ve takımının sonuna kadar arkanda. senin ve aslanlarının allah yardımcısı olsun.
  • 21
    thisisthebesttillwedobetter'dan gelsin;

    (bkz: eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı)

    fakat, mutlaka bir üçüncü fatih terim dönemi olmalı. altyapıda tugay varken, arif erdem yardımcı antrenörlük kariyerine devam ediyorken, arda ve emre çolak gibi altyapı menşeili topçular varken fatih terim gelmeli. hem hakan ünsal, hasan şaş, hakan şükür de üzücü açıklamalar yapamaz değil mi? ne zaman sırtımızdan bıçak yiyeceğiz korkusu olmaz hiç değilse. gel fatih hoca gel, bir büyüğe ihtiyacımız var.**
App Store'dan indirin Google Play'den alın