• 101
    birinci fatih terim dönemindeki çoşkunun yerini olgunluğa bıraktığı 2. dönemde yapılan hataların yapılmadığı fakat tek değişmeyen şeyin kazanma hırsının olduğu dönemdir. inşallah 5 yıllık bir seri olur bu dönemde.bu ülkede galatasaray taraftarı en fazla ise kuşkusuz 96 - 2000 arasında yetişen genç nesillerdir.yapacağımız bir böyle seriyle tekrardan taraftar sayısında ki makası açarız...
  • 105
    bize muhteşem, gurur dolu bir 2,5 yıl yaşatmış dönem. fatih hoca'ya, yıldırım demirören'le el sıkıştığı için çok kırgınım, bizi en kritik zamanda yine bırakıp gitmekte olduğu için çok kızgınım ama sadece şu dönemi düşününce bile koştura koştura boynuna sarılıp "bırakmağğğ" diye haykırasım geliyor; başarılı olduğu için değil, kendimizi öksüz hissettiğimiz bir dönemde yeniden ortaya çıkıp bize babalık yaptığı için.
  • 112
    derbilerde adeta fırtına gibi estiğimiz dönem.

    süper lig 21 kasım 2011
    beşiktaş 0-0 galatasaray

    süper lig 7 aralık 2011
    galarasaray 3-1 fenerbahçe
    eboue, elmander, melo - alex

    süper lig 11 aralık 2011
    trabzonspor 0-3 galatasaray
    elmander, selçuk, ceyhun

    süper lig 26 şubat 2012
    galatasaray 3-2 beşiktaş
    elmander(2), melo - ibrahim toraman,semih(kk)

    süper lig 17 mart 2012
    fenerbahçe 2-2 galatasaray
    sow, alex - elmander, hakan balta

    süper lig 25 mart 2012
    galatasaray 1-1 trabzonspor
    melo - burak

    süper final 17 nisan 2012
    beşiktaş 0-2 galatasaray
    melo, aydın yılmaz

    süper final 22 nisan 2012
    galatasaray 1-2 fenerbahçe
    selçuk - ziegler, stoch

    süper final 28 nisan 2012
    trabzonspor 2-4 galatasaray
    colman(2) - selçuk, necati(2), eboue

    süper final 2 mayıs 2012
    galatasaray 0-0 trabzonspor

    süper final 6 mayıs 2012
    galatasaray 2-2 beşiktaş
    melo, almeida(kk) - holosko, ujfalusi(kk)

    süper final 12 mayıs 2012
    fenerbahçe 0-0 galatasaray

    süper kupa 12 ağustos 2012
    galatasaray 3-2 fenerbahçe
    umut(2), selçuk - alex, kuyt

    süper lig 26 ağustos 2012
    beşiktaş 3-3 galatasaray
    melo(kk), holosko(2) - elmander, umut, selçuk

    süper lig 16 aralık 2012
    galatasaray 2-1 fenerbahçe
    bekir(kk), selçuk - hasan ali

    süper lig 23 aralık 2012
    trabzonspor 0-0 galatasaray

    süper lig 27 ocak 2013
    galatasaray 2-1 beşiktaş
    emre çolak, riera - sivok

    süper lig 12 mayıs 2013
    fenerbahçe 2-1 galatasaray
    webo(2) - burak

    süper lig 18 mayıs 2013
    galatasaray 2-0 trabzonspor
    riera, burak

    süper kupa 11 ağustos 2013
    galatasaray 1-0 fenerbahçe
    drogba

    süper lig 22 eylül 2013
    beşiktaş 1-2 galatasaray
    almeida - drogba(2)
    son dakikalarda taraftarın sahaya girmesiyle
    beşiktaş 0-3 galatasaray - hükmen
  • 113
    geçmiş başarılı dönemler hep yaldızlı taraflarıyla, öne çıkan başarı hikayeleriyle anılıyor. ama 2011'de başlayıp 2013'te biten bu dönemin bende kalan izleri hep futbol adına kağıt üstünde, bilinen kavramlarla açıklanması zor yöntemlerle yapılan büyük işler şeklinde oldu.

    2011-12'ye fatih hoca'nın motoru ısıtana kadar adeti olduğu üzere bize tuhaf gelen denemeleriyle başlamıştık. evet, eboue'nin sol açık oynadığı bir 4-1-4-1'i yerden yere vurmak, ne kadar saçma olduğunu anlatmak hakikaten çok kolay ve konforlu bir iş. fakat o başarısız deneme ne kadar tuhaf idiyse; sol açığı emre çolak, sağ açığı engin baytar olan, forvetleri 12 golün üzerinde atmayan ama orta saha tandeminin 25'i bulduğu bir takımın o dominant oyunu oynayabilmesi de o kadar tuhaftı. evet, 2012-13'teki drogba-burak-sneijder üçlüsü epey afili bir üçlüydü. arkasına konuşlandırdığımız melo-selçuk-hamit üçlüsü de oyunlarda hayal ettiğimiz cinsten bir kalitedeydi. ama semih kaya-dany tandeminden, konsantrasyonunu kaybetmeye başlamış ve kaybettikçe garip garip hatalar yapan sağ bek eboue'den ve 30'undan sonra bek olan devşirme riera'dan müteşekkil bir dörtlü savunmayla avrupa şampiyonlar ligi'nde nisan'a kadar hedef kovalayan, real madrid'e göğüs kabartan bir finalle elendikten sonra da lige dönüp "evet beyler, az biraz işimiz vardı dışarıda. onu hallettik, şimdi gelelim buraya" edasında takır takır top oynayıp şampiyon olmayı bildiğimiz ezberlerle açıklayabilmek hakikaten zor.

    sanırım fatih hoca'yla ilgili; uğur meleke'yi "fatih terim şansı" diye saçma sapan yazıları, hem de iki farklı dönemde iki defa ısıtıp sunarak, yazmaya iten şey, bir kısım çok bilmiş spor medyası mensubunu ve dahi galatasaray taraftarını her seferinde yanılmalarına rağmen aleyhte iddialı iddialı şeyler yazmaya iten şey tam da bu. hoca; çok bilinen futbol ezberleriyle, avrupa futbolunu televizyondan sıkı takip ederek öğrenilen 'doğrular'la, 8-10 kişiden müteşekkil blogger taifesinin kullanmalarıyla şöhret kazanmış futbol terimleriyle, football manager tecrübeleriyle açıklanamayacak işler yaptı, yapıyor. evet, 2011-12'deki gibi bir 4-4-2 saçma sapan bir işti, "nerede abi bu takımın left forwardı?" diye veya "atanla tutanın iyi olacak? gaassaray'ın atanı yok" diye çok rahat bir şekilde eleştirilebilir, onlarca retivit alınıp haftanın en beğenilenlerine girilebilirdi. ama o takım hala sitayişle andığımız bir futbolu oynayarak tarihin en unutulmaz şampiyonluklarından birisini kazandı. semih kaya'nın positioningi, riera'nın markingi, eboue'nin concentrationu, dany'nin her şeyi eksikti ama o takım türk futbol tarihinde bir elin parmakları kadar ancak başarılabilmiş bir işi başardı.

    üçüncüsünün bu 'tuhaf' tarafları henüz hatırımızdayken dördüncüsünde de bunların devamına şahitlik ediyoruz. neredeyse 2010-11 takımı kadar mıymıy, ne yaptığı belirsiz bir takım performansı gösterilen 2019-20 ilk devresinden sonra, 1 ayda 2 kiralık takviyeyle, kağıt üstünde en az 2-3 sene birlikte oynayarak ulaşılabilecek bir oyun kalitesine ulaşabilmek hakikaten tuhaf. yani hoca'ya garezi olup az biraz da futboldan anladığını düşünen arkadaşları bu açıdan anlıyorum. kağıt üstündeki her şey senin savunduğun fikrin lehine, hedef tahtasına oturttuğun adamın ise aleyhine görünüyor. yazıyor çiziyorsun. sonra mayıs'ta yine cemiyette rerere rarara.
  • 116
    ust uste gelen ezici iki sampiyonluk ve dany-semih tandemi ile ulasilan uefa sampiyonlar ligi ceyrek finali sonrasi girilen ucuncu yilda guzel futbolla devam ederken futbol bilgisi sabri sarioglu kadar etmeyen unal aysal tarafindan fatih terim'in iftira atilarak kovulmasiyla ve simarik taraftarlarin da buna canak tutmasiyla bitmistir.

    edit: ayrica fatih terim'den baska bir basarisi olmayan unal aysal'in fatih terim ile olan ozel konusmalarini hukumet yalakasi medya soytarilarina gonderip kendilerinden destek aldigi donemdir. basari gelmeyince de pasa pasa arkasina bakmadan kactigi donem de bu donemin hemen ardindan tekabul etmektedir.
  • 117
    fatih terim’in galatasaray başkaninın telefonlarına çıkmayarak, sonradan anlaşılacağı üzere göklerden gelen kararın da telkini ile milli takım ile ön protokol imzalayarak, sonunda da tarihin gördüğü en tescilli galatasaray düşmanı yıldırım demirören ile “kader arkadaşlığı” fotoğrafı vererek bitirdiği dönem.
    tek hatada insan silenlerden değilim, ama bir olay da ne ise odur yani, eğip bükmeye gerek yok.
  • 120
    ünal aysal kadar fatih terim de suçludur hatta belki de daha suçludur. çünkü ilk çatlak fatih terim’in milli takım ve galatasaray’ı beraber çalıştırmak istemesiyle oluşmuştur. zaten sonrasında ıslak imza vb. gibi düşük kalite esprilerle de nispet yapmıştır kendisi. ünal aysal da kalenin kapılarını ffp’ye açan kişidir. dün yediğin çilekler gelir totonu tırmalar diyebiliriz yani. (yanlış anlaşılma olmasın ben döneme binaen söyledim yoksa drogba ve sneijder batırmadı bizi diğerleri batırdı). üçüncü fatih terim dönemi bize sportif başarılarla güzel zamanlar yaşatmıştır fakat şu anki durumun sebebidir aynı zamanda. dolan kasayı saçma sapan transferlerle büyük zararlara uğrayarak boşaltmışızdır. ve en kötüsü de bu transferlerin çoğunun hiçbir başarıda katkısı olmamasıydı. fatih terim’in ruh takımını berbat transferlerle balon takımına çevirmişlerdir. ve yüksek ihtimal bu transferlerin büyük çoğunluğu yönetimin başının altından çıkmıştır. sonuç olarak aktörlerden biri bizi resmen batırırken diğeri de kalbimizi kırmıştır. burda gelip birilerini aklamaya çalışanlara da selam olsun. moderatörler de saçma sebeplerden silmez bunu da umarım...
  • 121
    2011-12 sezonunda şahane top oynarken yine fatih terim’in kendi ayağına kurşun sıktığı dönemdir bu dönem. 2012-13’te bambaşka bir sisteme döndü çünkü hiç gereği yokken. 11-12’de anadolu’da oynadığımız baskın futbolu hatırlayın 12-13’te çoğu maçta yanına bile yaklaşamadık o futbolun.

    hocaya şaşıyorum bu yüzden bazen her şey çok basit gözünün önündeyken farklı şeyler deneyip mahvediyor garip yani.
  • 123
    şu zamana kadar izlediğim en dominant takım olan 2011-12 galatasaray'ının inşa edildiği dönem.

    bir daha hiçbir zaman 11-12 yılındaki gibi baskın bir takım izleyemedim.* 12-13 takımı, kağıt üzerinde 11-12 takımından daha iyiydi, sezonu şampiyon tamamlamış üstelik şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamış, bize unutulmaz zamanlar yaşatmıştı. ama bir itirafta bulunayım, ben 12-13 sezonundan 11-12 sezonu kadar keyif alamamıştım. 11-12 sezonundan unutamadığın maçları say desen bir çırpıda sayarım. mesela deplasmandaki samsun maçı, kadıköy'deki fenerbahçe maçları, sami yen'de 3-1 kazandığımız fenerbahçe maçı, yine 3-2 kazandığımız beşiktaş maçı, inönü'de aydın'ın quaresma'yı yerlerde sürüklediği beşiktaş maçı vs... ama 12-13'te unutamadığım lig maçlarından melo'nun penaltı kurtardığı elazığ maçı ve şampiyonluğu ilan ettiğimiz sivas maçından başka bir maç aklıma gelmiyor.

    zaten sezonu 71 puanla bitirdik ki, geçen sezon 69 puanla kazandığımız şampiyonluktan sonraki en düşük puanlı 2. şampiyonluğumuzdu. ardımızdan gelen fenerbahçe'nin aşırı kötü olması ve sadece 61 puan toplayabilmesi bizim işimize gelmişti doğrusu.*

    düzeltme: 12-13 sezonundaki 2-0'dan döndüğümüz ordu maçı ve meşhur mersin maçını unutmuşum.
  • 124
    ibne basının azimle sıçan betonu deler parolasıyla hareket edip ortaya çıkardığı sürtüşme ile kahpece sona ermiş olan dönem.

    2 ay her fırsatta başkan ve hocaya mikrofon uzatıp olmayan bir krizi soranlar, başkanın demediği lafı hocaya hocanın demediği lafı başkana söylenmiş gibi taşıyanlar, televizyonlarda 24 saat söylenmeyen lafları ortaya atanlar, internette gazetelerde durmadan yazıp çizenler, en son dayanamayıp telefon mesajlarını bile ekranlara taşıyanlar...

    ateş ve barut yan yana kardeş kardeş yaşarken kıvılcım çıkarmak için götünü yırtanlar amacına ulaştıktan sonra ortalığın yangın yerine dönmesi çok kısa sürmüş ve "eleman krizi" masalları gerçeğe dönüşüp hocanın gönderilmesiyle sona eren süreç yaşanmıştı.

    bitmesinin kabahati ünal aysal ve fatih terim'in olsa da vebali ibne basının ve onların sahiplerinindir.

    dördüncü fatih terim döneminin her şeye rağmen başlaması, her şeye rağmen hocayla taraftarın arasındaki buzun bir şekilde erimesi ve özellikle hocanın her şeye rağmen kalacak olması bu yüzdendir.

    galatasaray sezon kazanır sezon kaybeder, ama ne hoca ne de taraftar yediği o kazığı unutmayıp birbirine sahip çıkmaya devam ettikçe, aynı gazlarla aynı hatalara düşmedikçe rakip takım taraftarına sadece başkanım bizi bu fatih terim hegemonyasından kurtarın diye ağlamak kalır....
App Store'dan indirin Google Play'den alın