17
terim tekrar takımın başına gelir ya da gelmez, gelmeli midir? gelmemeli midir? orası da ayrı bir tartışma konusu ama benim hazmedeğim bir şey varsa, o da galatasaray taraftarının kendisine olan bu anlamsız düşmanlığıdır. şimdi size soruyorum, "terim size ne yaptı?" , evet bu sorunun cevabını çok merak ediyorum. sahiden ne yaptı fatih hoca size? ne derdiniz var kendisi ile?
şimdi aynı soruyu başkası bana sormuş olsa ne cevap verirdim diye düşünüyorum da, aklıma ilk gelenler şunlar;
- uefa kupasını kazandırdı. (hani dün akşam ön elemesinde kendi evimizide adı sanı duyulmamış bir takımla beraber kaldığımız * ve muhtemelen bu sene katılamayacağımız uefa'dan bahsediyorum)
- o bestelere konu ettiğimiz 4 sene üst üste şampiyonluğu yaşattı
- süper kupayı kazandırdı (kimse bana o zaman hoca lucescu'ydu demesin, evet hoca o idi ama takım terim'indi)
- 100 yıldan uzun galatasaray tarihinin ligde ve avrupa'da en büyük başarılarını yine o yaşattı
- bazı balık hafızalılar hatırlamaz belki ama tüm bunları yaparken de aziz yıldırım'ın önüne koyup "rakamı sen yaz" dediği boş çeki de elinin tersi ile iterek belki bugun kendisini eleştirenlerin hemen hemen hiç birinin itiraz edemeyeceği o büyük paraları düşünmeden reddetti.
bunlar galatasaray'da yaptıkları, milli takım'da yaptıklarını ise zaten biliyorsunuz. ümit milli takım'la avrupa şampiyonu oldu o takımla devam etti ve a milli takımla çok uzun seneler sonra (yanılmıyorsam 40 yıl kadar, yanlışsam düzeltin) çoğumuzun ne olduğunu bile bilmediği ve sadece televizyondan izlediğimiz avrupa şampiyonasına bu ülke onun sayesinde gitti *, öyle bir takım kurmuştu ki yine o takım şenol güneş'le gitti dünya üçüncüsü oldu.
daha ne yapsın peki? suçu galatasaray'ı dünya şampiyonu (!) yapmamak mı? nedir allah aşkına?
1996-2000 arasında bu ülkenin hatta bu dünyanın en mutlu taraftarı şimdi kalkmış terim'i eleştiriyor "istemezük" diyor ya ben bunu hazmedemiyorum arkadaş. kimse kusura bakmasın ama bunun adı nankörlüktür. birazcık utanması sıkılması olan adam kendisi hakkında bu şekilde atıp tutamaz, eğer varsa birazcık utanması bunu yapmaz, yapmamalı. her ne sebeple olursa olsun kendisini sevmiyor olabilirsiniz, sevmek gibi bir zorunluluğunuz da yok ama en azından bu ülkeye ve bu kulübe verdiklerinin hatrına birazcık saygı gösterip en azından susmayı deneyebilirsiniz. bu zor bir şey değil, sus yeter.
tüm dünyanın saygısını kazanmış bir hocaya bu şekilde davranılmasını hem de galatasaray taraftarının bunu yapmasını ben hazmedemiyorum. sizler kabul etseniz de etmeseniz de, beğenseniz de beğenmeseniz de terim bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. kendisi yaptıkları ile ülke değil dünya futbol tarihine damgasını vurmuş bir teknik adamdır ama muhtemelen kendisinin evladı yaşında bile olmayan, taraftarlık ömrü terim'in galatasaray'da 'sadece futbol oynadığı süreden bile az olan' , galatasaray nedir? galatasaraylılık nedir? taraftarlık nedir? gibi kavramlardan bi'haber , muhtemelen senede bir kere bile bilet alıp stada dahi gelmeyen, ne bir forma , ne bir atkı alıp kulübe beş kuruş katkısı dahi olmayan bi güruh şimdi kendisini istemez olmuş. yazık.
elin oğlu, terim'in galatasaray'a verdiklerinin değil yüzde, binde birini bile vermemiş, her sene rezil olduğu halde sadece stad, tesis yapmış olan yöneticileri "istifa ediyorum" dediği zaman sokaklara dökülürken birazcık vefa duygusu , birazcık utanması, sıkılması olan galatasaray taraftarı terim'e bunu nasıl yapıyor bunu anlamıyorum. yine söylüyorum , kendisini sevmiyor olabilirsin, sevmek zorunda da değilsin ama saygı denen bir kavram var, galatasaraylılık denen bir kavram var, eğer bunların ne olduğunu az biraz idrak edebilmiş isen susabilirsin. zor değil.
bir insan hakkında hüküm vermenin en basit ve doğru yolu, doğrularını terazinin bir kesesine, yanlışlarını da diğer kesesine koyup hangi tarafın ağır geldiğine bakmaktır. fatih terim'in galatasaray'da yaptığı bütün hata ve yanlışları toplayın, yüz ile çarpın, uefa kupasını, üstelik şimdinin değil 2000 yılının (bologna , mallorca, b. dortmund, leeds, arsenal gibi takımların olduğu bir uefa'dan bahsediyorum) uefa kupasını alması bile o yanlışları defalarca karşılar, unutturur.
sözün özü terim hepimizden çok daha galatasaraylıdır ve onun galatasaray'daki kredisi üç, beş dönemlik değil ömür boyudur. sen, ben nasıl galatasaraylı isek terim'de galatasaraylıdır, belki unuttuğumuz nokta bu.
not : bu yazdıklarımdan rijkaard gitsin, terim gelsin gibi bir anlam çıkar aklıevveller varsa, bi'zahmet; (bkz: frank rijkaard a mektuplar/#465003) , benim isyanım nankörlüğe, vefasızlığa, saygısızlığa.
edit: sutoglan uyardı sağolsun, avrupa şampiyonasına (euro 96) tarihimizde ilk kez katılmışız, dünya kupası için 40-50 sene beklememiz gerekmiş.
şimdi aynı soruyu başkası bana sormuş olsa ne cevap verirdim diye düşünüyorum da, aklıma ilk gelenler şunlar;
- uefa kupasını kazandırdı. (hani dün akşam ön elemesinde kendi evimizide adı sanı duyulmamış bir takımla beraber kaldığımız * ve muhtemelen bu sene katılamayacağımız uefa'dan bahsediyorum)
- o bestelere konu ettiğimiz 4 sene üst üste şampiyonluğu yaşattı
- süper kupayı kazandırdı (kimse bana o zaman hoca lucescu'ydu demesin, evet hoca o idi ama takım terim'indi)
- 100 yıldan uzun galatasaray tarihinin ligde ve avrupa'da en büyük başarılarını yine o yaşattı
- bazı balık hafızalılar hatırlamaz belki ama tüm bunları yaparken de aziz yıldırım'ın önüne koyup "rakamı sen yaz" dediği boş çeki de elinin tersi ile iterek belki bugun kendisini eleştirenlerin hemen hemen hiç birinin itiraz edemeyeceği o büyük paraları düşünmeden reddetti.
bunlar galatasaray'da yaptıkları, milli takım'da yaptıklarını ise zaten biliyorsunuz. ümit milli takım'la avrupa şampiyonu oldu o takımla devam etti ve a milli takımla çok uzun seneler sonra (yanılmıyorsam 40 yıl kadar, yanlışsam düzeltin) çoğumuzun ne olduğunu bile bilmediği ve sadece televizyondan izlediğimiz avrupa şampiyonasına bu ülke onun sayesinde gitti *, öyle bir takım kurmuştu ki yine o takım şenol güneş'le gitti dünya üçüncüsü oldu.
daha ne yapsın peki? suçu galatasaray'ı dünya şampiyonu (!) yapmamak mı? nedir allah aşkına?
1996-2000 arasında bu ülkenin hatta bu dünyanın en mutlu taraftarı şimdi kalkmış terim'i eleştiriyor "istemezük" diyor ya ben bunu hazmedemiyorum arkadaş. kimse kusura bakmasın ama bunun adı nankörlüktür. birazcık utanması sıkılması olan adam kendisi hakkında bu şekilde atıp tutamaz, eğer varsa birazcık utanması bunu yapmaz, yapmamalı. her ne sebeple olursa olsun kendisini sevmiyor olabilirsiniz, sevmek gibi bir zorunluluğunuz da yok ama en azından bu ülkeye ve bu kulübe verdiklerinin hatrına birazcık saygı gösterip en azından susmayı deneyebilirsiniz. bu zor bir şey değil, sus yeter.
tüm dünyanın saygısını kazanmış bir hocaya bu şekilde davranılmasını hem de galatasaray taraftarının bunu yapmasını ben hazmedemiyorum. sizler kabul etseniz de etmeseniz de, beğenseniz de beğenmeseniz de terim bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. kendisi yaptıkları ile ülke değil dünya futbol tarihine damgasını vurmuş bir teknik adamdır ama muhtemelen kendisinin evladı yaşında bile olmayan, taraftarlık ömrü terim'in galatasaray'da 'sadece futbol oynadığı süreden bile az olan' , galatasaray nedir? galatasaraylılık nedir? taraftarlık nedir? gibi kavramlardan bi'haber , muhtemelen senede bir kere bile bilet alıp stada dahi gelmeyen, ne bir forma , ne bir atkı alıp kulübe beş kuruş katkısı dahi olmayan bi güruh şimdi kendisini istemez olmuş. yazık.
elin oğlu, terim'in galatasaray'a verdiklerinin değil yüzde, binde birini bile vermemiş, her sene rezil olduğu halde sadece stad, tesis yapmış olan yöneticileri "istifa ediyorum" dediği zaman sokaklara dökülürken birazcık vefa duygusu , birazcık utanması, sıkılması olan galatasaray taraftarı terim'e bunu nasıl yapıyor bunu anlamıyorum. yine söylüyorum , kendisini sevmiyor olabilirsin, sevmek zorunda da değilsin ama saygı denen bir kavram var, galatasaraylılık denen bir kavram var, eğer bunların ne olduğunu az biraz idrak edebilmiş isen susabilirsin. zor değil.
bir insan hakkında hüküm vermenin en basit ve doğru yolu, doğrularını terazinin bir kesesine, yanlışlarını da diğer kesesine koyup hangi tarafın ağır geldiğine bakmaktır. fatih terim'in galatasaray'da yaptığı bütün hata ve yanlışları toplayın, yüz ile çarpın, uefa kupasını, üstelik şimdinin değil 2000 yılının (bologna , mallorca, b. dortmund, leeds, arsenal gibi takımların olduğu bir uefa'dan bahsediyorum) uefa kupasını alması bile o yanlışları defalarca karşılar, unutturur.
sözün özü terim hepimizden çok daha galatasaraylıdır ve onun galatasaray'daki kredisi üç, beş dönemlik değil ömür boyudur. sen, ben nasıl galatasaraylı isek terim'de galatasaraylıdır, belki unuttuğumuz nokta bu.
not : bu yazdıklarımdan rijkaard gitsin, terim gelsin gibi bir anlam çıkar aklıevveller varsa, bi'zahmet; (bkz: frank rijkaard a mektuplar/#465003) , benim isyanım nankörlüğe, vefasızlığa, saygısızlığa.
edit: sutoglan uyardı sağolsun, avrupa şampiyonasına (euro 96) tarihimizde ilk kez katılmışız, dünya kupası için 40-50 sene beklememiz gerekmiş.