• 1626
    2002'den sonra 4. dünya kupasına da katılamayacak olan milli takımdır. tesadüf eseri gelen 2016 avrupa şampiyonasına katılma şansını saymazsak 10 yıldır major hiçbir turnuvaya katılamamış milli takımdır.

    bu durum sorgulandığı zaman 2 adet gerekçe sıralanıyor önümüze 1. si yabancı sınırının kalkması, 2. si alttapı eksikliği. ilk bahaneye bakacak olursak yabancı sorunu yoktur ülkemizde, aylık asgari ücreti bile haketmeyen kıro, eğitimsiz, cahillerin kaybettikleri milyonları tekrar kazanma isteği vardır. kendi liginde oynamadığı için son 2 maçında resmen yokları oynayan arda turan bu yaz dönemi bizden 5 milyon euro istemişti, yani 22,5 milyon tl, eski parayla trilyon. ama noldu onun yerine sofiane feghouli'ye 3.85 milyon euro veriyoruz. ikisi şu anda kıyas bile kabul edemez. tarık çamdal'a 4 milyon bonservis vermiştik. şimdi kendisi klübeden mariano ferreira filho izlemekle meşgul. kısacası yabancı sorunu yok, yerli kazmalığı var.

    2. gerekçeye bakacak olursak enes ünal ve onların jenerasyonunun avrupa 2. liği var. onlardan önceki jenerasyonunda keza avrupa ve dünya başarıları var. peki bu adamlar nerelerde? neden milli takımlarda değiller? neden hiçbir istanbul ya da lig şampiyonluğu peşinde koşan büyük takımlarda oynamıyorlar. neden bu takımlarda sadece kaşarlanmış yerli futbolcular oynuyor. neden bu çocuklar 20li yaşlarının başında kariyerlerinde atmaları gereken düzenli forma hamlesini bir türlü gerçekleştiremiyorlar? neden galatasarayımızın altın jenerasyonu dediğimiz cafercanlar, irfanlar, oğuz sabankaylar birinci ve ikinci liglerde top koşturuyorlar şu anda. neden uğur uçar gibi bir bek bizde parlamadı, neden mehmet güven bizim takımda rotasyonda değil. acaba enes ünal'ın ima ettiği gibi genç topçuların antrenmada ki tek atraksiyonu kaşarlanmış istanbul topçularına şaklabanlık yapması mı? onlara bakkaldan sigara alıp gelsin sonrada kariyerleri erisin diye mi altyapılar var.

    milli takıma hepimiz çok üzüldük ama çözüm belli, yabancı sınırı tamamen kalkacak, bizim kaşarlar ya rekabet edecek, ya da yokolup gidecekler. ayrıca takım kadrosunda altyapıdan en az 5 oyuncu olma sınırı getirilecek. görün bakalım zamanında kendi yaş gruplarında avrupa başarısı göstermiş gençlerden kurulu bir milli takım neler yapabiliyor.
  • 1627
    çok yetenekli bir takım değildir ve çok yetenekli bir oyuncu havuzu da yoktur. bu masala inanmayı bir bırakalım önce. ''bu olsa uçarız, şu olsa kaçarız'' falan hikaye anlatmayalım kendimize.

    bu dakikadan itibaren arda, burak, selçuk, emre, caner, gökhan gönül ve bunlarla takılan kim varsa bu takımla ilişkisi anında kesilmeli. ardından zeka anlamında büyük sıkıntıları olan yasin, ozan tufan, volkan şen gibi isimlerin bu takımla ilişkisi anında kesilmeli. futbol zekası ve yetenek olarak büyük sıkıntıları olan mehmet topal ve her oynadığında bizi yakan ömer toprak'ın bu takımla ilişkisi anında kesilmeli. gökhan töre'nin de tabii ilişkisi kesilmeli. tabii lucescu ve federasyonun da değişmesi gerektiğini söylememe gerek yok.

    şimdi bütün sıkıntılı parçaları attığımıza göre direk 2020 elemelerinde takımımızı oluşturacak oyuncu havuzu kabaca bu isimlerden oluşmalı: babacan, harun, çağlar, kaan, serdar, okay, tolga, oğuzhan, hakan, emre mor, cengiz, enes, emre akbaba, cenk, yusuf, abdülkadir.

    bunlar geldi aklıma. tabii bu 2 yılda savunma anlamında parlayan oyuncuları da katarak eksikleri tamamlarsın.

    dediğim gibi yetenekli olduğumuza falan çok inanmıyorum. öyle kazanmayı falan da umursamıyorum. sahada nefret etmeyeceğim, elinde geleni verdiğine inandığım bu futbolcular olsun yeter. sevinirken tam sevinelim, üzülürken tam sevinelim. her mağlubiyette ayrı bir rezillik öğrenmeyelim yeter.
  • 1630
    bu akşam itibariyle futbolu kafaca bırakmış lucescu'nun kovulup, yeniden yapılanmaya giderek genç, hırslı, enerjik bir teknik direktörün -yerli ya da yabancı fark etmez- başına geçmesi gereken takım.

    2020 için tamamen gençlerden oluşan bir kadronun artık sahalara inmesi gerekiyor. nasıl olsa öyle de böyle de gidemiyoruz, bir kere de gençler gidemesin ne olacak? giderlerse helal olsun deriz, gitmeseler bile eminim ki giydikleri formanın hakkını sonuna kadar verirler.

    kadro iskeleti olarak da;

    ---------------------------------------------------v.babacan(harun ya da berke)---------------------------------------------------

    -------kaan ayhan-------------------çağlar(serdar aziz)-------------ömer toprak-----------------------uğur çitfçi(ömer bayram)

    ---------------------------------------------oğuzhan(nuri şahin)---------------------okay------------------------------

    -------emre mor(abdülkadir ömür)-----------------------yusuf yazıcı(çalhanoğlu)----------------------cengiz ünder

    ---------------------------------------------------cenk tosun(enes ünal)-------------------------------------------------

    şeklinde olması gerektiğini düşünüyorum.
  • 1631
    sorunu liyakat olan takımdır. kadro kurmakla düzelmeyecektir. bugun kadroya yazılan gençler böyle giderse yarın ıslıklanacaklardır. biz artık toplum olarak tüketici bir durumdayız, üretici değiliz her şeyi ithal ediyoruz. samanı bile ithal ediyoruz e futbolcuyu da ithal edeceğiz mecburen. çünkü üretmek için üretici yetiştirmek lazım önce. spora yapılan yatırımlar betona ranta gitmemeli. hak eden gerçekten yetenekli hocalar uluslararası düzeyde eğitimler alabilmelidir. torpili olan değil gerçekten hak eden yetenekli çocuklar aynı zamanda mental olarak da yetiştirilmelidir. yani burada konuşuyoruz ama boşa konuşuyoruz. dünyada çok örneği var. yapmak isteyen çoktan yapardı.
  • 1632
    maalesef en acı gerçek de şudur: bugün oynasınlar, bunların önü kesiliyor dediğimiz futbolcuların 30'una yaklaşınca haklarında oynamasınlar, çeteleşmişler denecek olmasıdır. bugün henüz hiçbir şey başarmamış oyuncuların götünü böyle kaldırınca o güç zehirlenmesi tabi ki kaçınılmaz oluyor. bunun için eğitim şart, bizde de o yok. eğitim olamayınca adamlık edebiyatı yerine geçiyor tabi. bunlar en adamlar, en mükemmeller, en vatanseverler, vatanları için ölürler bile, inanır mısınız!

    en basitinden arda turan örneği. herkes euro 2008'den sonra parladığını söylüyor. alakası yok. asıl arda'yı bozan süreç o noktadır. daha henüz 20'sinde milli kahraman olarak lanse edilen, 22'sinde galatasaray kaptanı olan, 25'inde milli takımın kaptanı olan bir arda tabi ki bu ülkeyi babasının çiftliği olarak görür. sonraki vukuatları, skandalları önemsiz. onlar sebep değil sadece sonuç...
  • 1633
    eleme grubunda en kötü 4.olarak dünya kupasına veda eden takım.

    aslında reçete belli ama bu takıma müdahale edenler çok. halk eskiden tepkisini koyardı ama artık üstekiler ne tepki verirse o yönde tepki verdikleri için yeterince tepki verilmiyor. normalde arda'nın, selçuk'un, burak'ın sokağa çıkacak yüzü olamaz ama siyasi erke yakın oldukları için dokunulmuyor, dokunulmaktan korkuyor.

    olan cengiz'e, yusuf'a, abdülkadir'e ve diğerlerine oluyor. olan türk halkına oluyor.
  • 1634
    sağ elinizi bir saat kullanmadığınızı düşünün, şu satırları bu kadar hızlı yazabilir misiniz? sağ bacağınızın olmadığını düşünün, boğazda güzel bir tur atabilir misiniz kolay kolay. bir de çift bacak ile yaşamaya alışıp o bacağın birini daha sonra kaybettiğinizi düşünün. o hayal kırıklığını kaldırabilir misiniz? ayağı kırılsa dünyası yıkılan insanlar değil miyiz?

    bugün ne mi oldu, ampute milli futbol takımımız gitti avrupa şampiyonu oldu. tek bacak ile oynadılar, yürekten oynadılar. engelli sporu kaybedeni olmayan bir spordur, bu onurun içinden kendilerini şampiyon olarak çıkardılar ve gururumuz oldular. gözyaşlarına boğulduk, ağladık.

    o takımın kaptanı osman çakmak, maçtan saatler sonra kendisine o golü izlettirdiklerinde ağlıyor, yediğimiz golu görünce ahh diye iç geçiriyor. kendisi güneydoğu gazisi, bu ülke için bu şampiyonluktan çok daha fazlasını yıllar önce bacağını kaybederek verdi.

    sizler ne mi yaptınız? üç kuruş para için, benim için değil ha sizin için üç kuruş, elinizin kiri çünkü sizin bu para, gittiniz milli takımı fransa'da sattınız. karılarına milyon dolarlık arabalar alan adamlarsınız, hani 'adam'larsınız ya. gittiniz o paralara bu ülkeyi sattınız.

    izlanda ve finlandiya'yı yenemediniz, yenseydiniz şu an türkiye 2018 dünya kupası'na katılacaktı. hayatta hedefi bile olmayan, cahil çomarlarsınız, fazlası değilsiniz. dünya kupası bir futbolcunun en büyük hedefidir, bir şölendir. o şölene katılmak için izlanda ve finlandiya'yı yenmeniz gerekiyorsa gidip de o paraların hakkını vereceksiniz, o şanın şöhretin hakkını vereceksiniz. izahı yok bunun. o 2 maçı kazanmakla yükümlüydünüz, beceremediniz. üstüne üstlük de oyundan çıkarken güldünüz, üzülmediniz. yarın banka hesabınızı kontrol edeceksiniz, 10 milyon euro'dan fazla para göreceksiniz ve hayat sizin için galericilerinizle, mankenlerinizle, sükseli mekanlarınızla akmaya devam edecek.

    sizin için lafı fazla uzatmaya değmez. siz o 2 maçı kazanıp dünya kupası'na gitseydiniz bugün şampiyon olan ampute milli takım futbolcuları bile kendi şampiyonluklarından çok belki sizi dünya kupasında görebilecekleri için, ülkeleri en büyük kupaya kaldığı için sevineceklerdi. içlerinizden bazıları onların idolü, hala idolü. şu önemi kavrayamadınız ya, size yazıklar olsun.

    milli takımı sattığınız için asla affedilmeyeceksiniz, şerefsizsiniz. bu ülke çok büyük bir ders aldı bugün, yüreğin ne olduğunu gördü, herkes sizin ne olduğunuzu da gördü. daha küçük duruma düşemezdiniz. size söyleyebileceğim tek şey "adam"sınız ya hani, adamlar grubundan gelsin.

    utan utan,
    utanmayan insan olur mu lan?
  • 1639
    (bkz: türkiye a zilli futbol takımı)
    https://twitter.com/...s/918037606700605440

    hamaset her yerde. hamaset sokakta. hamaset mecliste. hamaset kabinede. hamaset en olmayacak yerde milli takımda. vay gardaş bizi kıskanıyorlar. biz tek, dünya hepiniz. alayına isyan, alayına.

    dünya tabii ki bizi kıskanıyor, genç insan gücü olarak en fazla popülasyonlardan biriyiz. nasıl katlediliri gösteriyoruz. yeraltı zenginliği anlamında ilk sıralardayız, nasıl değerlendirilmezi gösteriyoruz. 3,5 tane türkün yaşadığı almanyada üst düzey sayılabilecek onlarca türk futbolcu çıkıyor, 80 milyondan sadece 3 tane üst düzey sayılabilecek adam çıkıyor. pardon adam dedim, arda, selçuk falan alınır şimdi onlara adam dedim diye. pardon abilerim. siz büyüksünüz, kralsınız. çakma krallar sizi.
  • 1640
    bir an önce lucescu ile yollarını ayırıp teknik direktörlüğe ertuğrul sağlam veya mustafa reşit akçay'dan birini getirmesi gereken takım.

    böylelikle herkesin benimsediği milli takıma doğru ilk adım atılmış olur. 2. adım demirören'in istifası, 3. adım ise arda, burak, selçuk, caner, m.topal, gökhan, volkan şen, volkan babacan, nuri gibi isimlere milli takım yolunu kapatmaktır.
  • 1650
    mevcut oyuncu havuzu başka bir avrupa ülkesinde olsaydı ağzımızın suyu akarak nasıl doğru yönetildiklerini ve sahada nasıl top oynadıklarını izlerdik. ama bizde o kadar çarpık işler var ki bir jenerasyonumuz adam gibi uluslararası turnuvaya katılmadan milli takımı bırakacak. en basitinden nuri şahin gibi bir adamı doğru düzgün kullanamadık milli takımda. şu an benzer bir durum ömer toprak için yaşanıyor. sonra milli takıma oyuncu yok diye ağlanıyor. inanılmaz bir ülkede yaşıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın