• 76
    son 10 senedeki türkiye ligi şampiyonluklarından 2007-2008 sezonundaki feldkamp/cevat güler şampiyonluğunu yabancıya yazarsak geri kalan 9'unu kazananlar türkler. fatih terim, şenol güneş, mustafa denizli, ersun yanal, ertuğrul sağlam gibi isimler var. neredeyse abdullah avcı bile şampiyonluğa oynadı. gidişata göre büyük bir aksilik çıkmazsa 11. senede şampiyonluğu şenol güneş'le kazanan yine türk teknik direktör olacak. bu topraklarda düzen son yıllarda böyle.

    (bkz: fact)
  • 77
    yabancı sınırı varken geçerli olan(ilk 11de 5-6 türk oyuncu bulundurma zorunluluğu ister istemez yerli hoca için büyük bir avantajdır) bir istatistikle yola çıkılsa da son 2 senedir şenol güneş doğru düzgün rakibi olmadan şampiyon oluyor. türk olmasının bir faydasını gördüğünü düşünmüyorum. kendisi ortalama üstü bir hocadır. ha türk olmasının faydasını görmüşse bile yerli oyuncuları kaliteli olduğu için görmüştür. ama galatasaray gibi (iddia edilen 4-5 transfer de yapılırsa şayet) ilk 11de 9-10 yabancı oyuncu oynatma ihtimali olan bir takımın başına yabancı dili olmayan bir yerli hoca getirmekle, herhangi bir yabancı hoca getirmek arasında hiçbir fark göremiyorum. hatta ağırlığı fransızca bilen/konuşan oyunculardan oluşan bir takım kuruyorsak akıcı fransızca konuşan bir hoca yerli hocadan çok daha avantajlı olacaktır.
    tabii ki burada hoca seçimi de önemli misal osmanlı deplasmanından 1 puanı garantilemek için son dakikalarda 0-0 giden bir maçta stoperi üçleyecek bir adamsa çok başarısız olur. fakat ligin dinamiğini anlamış(harala gürele hücum etme felsefesine sahip) sözkonusu deplasmandan -kritik bi haftada değilsek- ha 0 puan almışsın ha 1 diyip forveti üçleyecek biri bulunursa görün bakın nasıl içinden geçiyor o türk hocaların.

    özetle burada önemli mesele şu, oyuncu grubunun ağırlıklı konuştuğu dili konuşuyor mu, ligimizin dinamiklerini ve galatasarayın hücum ederek başarılı olacak bir takım olduğunu anlamış mı, son olarak da iyi bir hoca mı sorularının cevapları. gerisi fasa fiso.
  • 78
    fatih terim ve diğerleri olarak ikiye ayrılan güruh.

    zaten geri kalan hepsini toplasan, o başarılara yaklaşamıyor. dünya kupası üçüncüsü olan galatasaray iskeletinin ekmeğini yiyen şenol güneş bile nedense(!) o dönemlerde ve sonrasında avrupa'da bir takım çalıştıramamıştır. ancak trabzon, bursa ve beşiktaş gibi küçük takımların büyük hocası olmuştur.

    vizyonsuzluk budur işte.
  • 79
    teknik direktör olarak iş bulamayıp televizyonlarda yorumculuk yapanlardan bir hayır gelmez. vizyon yoktur. paraya ihtiyaçları vardır. 1-2 yıl sonra hocalık teklifi alınca anında televizyon kariyerini bitirip tekrar kulübede yerini alır.o iş bulamadığı zamanlar dünya futbolunu inceleseler, oyuncu araştırsalar çok daha olumlu olur onlar için.istisnalar( televizyonlara çıkıp sonra tekrar bir takımın başına geçince başarılı olan) var mı aklıma gelmedi açıkcası. ama istisnalar kaideyi bozmaz.
  • 80
    galatasaray'da başarının olmazsa olmazlarındandır.

    mancini, prandelli, riekerink, tudor, rijkaard vs. hikaye usta. abdullah avcı'yı alacaktın. olamadı. terim ? kesin gelsin. yerli hoca olsun usta. lütfen yerli hoca olsun. bütün futbolcular yabancı olabilir. teknik direktör yerli olsun.
    terim gelsin sonra bir gün gidecekse de yerine gelecek olan yine yerli teknik direktör olsun. başarısız olacaksak da yerli teknik direktörle başarısız olalım.
  • 82
    bence bu işin yerlisi yabancısı yoktur. başarılısı başarısızı vardır. şimdi yarın bir gün yabancı td sayısı artsa,bununla beraber clde avrupada elde edilen başarı sayısı da artsa, herkes yabancı teknik direktörler de iş yapıyormuş der. ha baktığın zaman türk/yabancı oranına,yerli hocalar daha başarılı evet. ama daha 'bilgili' oldukları anlamına gelmez bu.

    şimdi yerlide şöyle bir sıkıntı var,adam kayırma,ağabeycilik vs olabiliyor. yabancılar bu konuda biraz daha objektif.formayı hak edene veriyor. tabii gönül ister ki,yerli hocaların sayısı artsın,yerli futbolcular da artsın. ama başarı da artsın. yani öyle bir futbol kültürümüz olsun ki,dışarıdan ne hocaya ne topçuya ihtiyaç duymayalım. kendimiz yetiştirelim. antrenörü de hocayı da futbolcuyu da.

    ama işte bu işler ekol işi. mantalite işi. öyle göstermelik altyapı tesisleri yapınca olmuyor,bir fikir lazım bir sistem lazım. işleyiş lazım. yoksa sabah akşam tesis yap ülkenin her bir tarafına. önce bir akıl birliği olacak,algı olacak sporu sevdireceksin. kimse kimsenin hakkını yemeyecek ondan sonra yerlisini yabancısını konuşalım. yoksa anca çin ligi gibi oluruz +30 pahalı topçu izleriz.
  • 84
    fatih terim ve şenol güneş dışında galatasaray taraftarını tatmin edecek başka bir türk teknik direktör yok. bu noktada türk teknik direktör genellemesine karşıyım. ersun yanal, hamza hamzaoğlu ve ertuğrul sağlam yakın geçmişte şampiyonluk yaşadı ama şimdi itibarları yerlerde. belki de kariyerleri bitme noktasına geldi. yani türk teknik direktör demek başarı demek ve en önemlisi istikrar demek değildir.

    fatih terim ve şenol güneş'in yaşlarının 60'ı geçik olduğunu unutmayalım. şu saatten sonra bu adamlar gençlerle uğraşmaz, geleceği planlamaz. sadece mevcut durumu düşünür ki son derece haklı bir yaklaşım olur. her ikisi de miras bırakan konumunda teknik direktörler değildir. çalıştırdıkları takımların gelecekleri koca bir muammadır. bu noktada terim bile derwall, feldkamp gibi isimlerle kıyaslanamaz.

    şenol güneş artık beşiktaş'ın başında. onu unutalım. elimizde bir fatih terim seçeneği kalıyor. bence terim ve güneş neden başarılı diye sorgulamak lazım. bu noktada bir prototip çıkarmak lazım.

    1- ikisi de adam yönetiminde başarılıdır. tabiri caizse bu noktada taşın suyunu çıkarırlar. sorunlu futbolcular artık rakibe sorun olur. birçok overrated futbolcuyu underrated göstermeyi başarırlar. bu konuda o kadar çok örnek var ki saymaya hiç kalkmayalım isterseniz.
    2- ikisi de hücumcu teknik direktörlerdir. iç saha dış saha fark etmez hücum oynamaya çalışırlar. çok fazla tedbir almazlar, tedbiri rakipleri düşünür. büyük takım hocası olmanın ilk kriteri budur.
    3- ikisi de son derece pragmatik adamlardır. her şeyi baştan inşa etmek yerine mevcut olanı daha iyi nasıl yaparım diye düşünürler. yani bu adamlar bielsa ekolünün tam tersidir.
    4- rotasyon sevmezler, kadroda ince dokunuşlar dışında takımlarıyla oynamazlar. bir şeyde başarılı olmuşlarsa daha mükemmelini aramak gibi bir sevdaları yoktur. mancini de işte tam bu noktada hata yapmıştı.
    5- tek adamdırlar. yardımcılarına bile fazla misyon yüklemezler. stajyer eğitmezler. hele fatih terim florya'da bile tek adamdır.
    6- medyaya karşı sert dururlar. ama bu tudor gibi küsme, ergence trip atma, laf sokma şeklinde değildir. bu adamların karizmaları, tecrübeleri vardır ve art niyetli soru sormak da göt ister.
    7- mağlubiyette eleştiri oklarını takımdan ve kendisinden uzaklaştırmayı başarırlar. bahane ve ağlama noktasında son derece uzmandırlar. çok zor durumda kalırlarsa sorumlu benim derler ama tudor gibi asla oyuncularını hedef göstermezler.

    aslında şenol güneş ve fatih terim çok ayrı karakterler. ama futbola yaklaşımları birbirine benziyor. ve bu yüzden başarılılar. güneş'in terim'den kariyer olarak geride olduğu gerçek. güneş'in de 3 senedir istanbul takımı çalıştırmaya başladığını unutmayalım. ayrıca güneş aktif olarak bir takımın başında ve son yıllarını da daha verimli geçirdi. lafı dağıtmadan gelmek istediğim nokta şu. türkiye liginde başarılı olmanın bazı şartları var. ister yerli ister yabancı olun. bazı temel özellikleri bünyenizde toplamak zorundasınız.

    tudor'dan sonraki teknik direktör adam yönetiminde ve performans geliştirmede master düzeyinde olmalı. pragmatiklik, tecrübe, karizma ve disiplin noktalarında ise mükemmel olmalı. böyle bir adam bulursanız ister yerli teknik direktör olsun ister yabancı teknik direktör olsun tam galatasaraylık teknik direktördür. galatasaray gibi kısır döngüde olan kulüplerin seçeceği teknik direktör konusunda son derece titiz davranması gerekir. şurası gerçek ki dünyadaki mevcut iyi teknik direktörlerin çok azı galatasaray'da başarılı olabilir.
  • 85
    istisnalar bulunmakla birlikte(abdullah avcı vs) rakibe yakın oynayın, öne doğru oynayın, alan vermeyin ve mücadele edin demekten başka taktikleri olmayan ekiptir. ligi parsellediler ve sürekli aynı takımlar arasında dönüyorlar. bir yabancı geldiğinde medyadaki arkadaşlarıyla beraber adamın kovulması için çalışıyorlar. türkiye liginde bölgesel bilgileriyle başarılı oluyorlar ama edirnenin ötesine geçemezler. çoğunluğu yabancı sınırını savunur ve bolca çöp türk futbolcu transfer eder çünkü yabancı dilleri yok ve yabancı futbolculara anlatabilecekleri taktiksel bir bilgileri de yok. türk antrenörleri çok başarılı der ve övünürler ancak gidip bir tane yabancı kulüp çalıştıramazlar. türk futbolunun en büyük kamburu bu yerel ağalardır.
  • 87
    son yıllarda genellikle şampiyon takımların başındaki teknik direktörlerdir.
    1998-99 galatasaray fatih terim türkiye
    1999-00 galatasaray fatih terim türkiye
    2000-01 fenerbahçe mustafa denizli türkiye
    2001-02 galatasaray mircea lucescu romanya
    2002-03 beşiktaş mircea lucescu romanya
    2003-04 fenerbahçe christoph daum almanya
    2004-05 fenerbahçe christoph daum almanya
    2005-06 galatasaray erik gerets belçika
    2006-07 fenerbahçe arthur antunes coimbra "zico" brezilya
    2007-08 galatasaray cevat güler türkiye
    2008-09 beşiktaş mustafa denizli türkiye
    2009-10 bursaspor ertuğrul sağlam türkiye
    2010-11 fenerbahçe aykut kocaman türkiye
    2011-12 galatasaray fatih terim türkiye
    2012-13 galatasaray fatih terim türkiye
    2013-14 fenerbahçe ersun yanal türkiye
    2014-15 galatasaray hamza hamzaoğlu türkiye
    2015-16 beşiktaş şenol güneş türkiye
    2016-17 beşiktaş şenol güneş türkiye
    2017-18 galatasaray fatih terim türkiye

    görebileceğiniz gibi son 20 yılda 14 kere şampiyon olmuşlardır ve şampiyon olan son yabancı teknik direktör 11 yıl önce fenerin başındaki zico'dur. galatasaray'ımızın ise son yabancı teknik direktör şampiyonluğu 12 yıl önce gerets'ledir.
  • 89
    19 ekim 2018 galatasaray bursaspor maçı' nda bir kez daha şişirildiğini anladığım tür. bizim millici tayfa bayılır yerli hocalara. yabancıları ellerinde olsa bir kaşık suda boğarlar. alın size yerli hoca. oyuncuları yatar, kalecisi 1 dakikada aut atışı kullanmaz., taç kullanırken rica minnet kullanır. sonunda 1 puanla da ayrılır.

    ne güzel başarı değil mi? yaşasın yerli hocalar.
  • 90
    pişmanlıktır.

    uzun uzun açıklamaya gerek yok aslında ama, yine de birkaç şey yazalım da niteliksiz entry olmasın.

    - oyun planı yapmıyor bu beyler zahmet edip. bu ülkede ne oynadığı doğru düzgün belli olan takım yok. her şey oyuncu kalitesine endeksli. yapılan maç önü maç sonu yorumları da dahil. avrupadan bir maç izliyorsun, oradaki orta sıra takımlarının bile bir oyun planı var. ne yapmak istedikleri belli. adamlar bizim gibi erzurumspor'a, akhisarspor'a karşı falan da oynamıyorlar, bildiğin barcelona, liverpool, olympique lyon falan rakipleri.

    ya siz savunması baskı yiyen bir türk takımının planlı şekilde pas yaparak baskıyı kırabildiğini gördünüz mü?

    - rakip analizi de yapmıyor bu beyler. tek bildikleri ilerideki atletik oyuncunun önüne top atmaya çalışmak. 1. lig'teki takım da aynı şeyi deniyor süper lig'in zirvesindeki de. rakibe göre değişkenlik falan da göstermeyen bir durum, rakip kim olursa olsun aynı. rakip kapansa bile hala taktik aynı. hadi bunu geçtik, bari duran toplara çalışın. bu ülkede gökhan gönül 10 yıldır kornerde ön direkten arkaya aşırıtıp gol attırıyor. 10 yıldır!!!

    ama sorsan bu beylere "yerli teknik adamlarımızın artık hiçbir eksiği yok avrupalı meslektaşlarından" değil mi?

    - bir de bu arkadaşlar hep formsuzlar. 3 yıl formsuz kalabilen türler var aralarında. benim asıl anlamadığım kısım o. fiziksel kaliteyle değil de, beyinle yapılan bir işte nasıl formsuzluk olur. hiç formsuz muhasebeci gördünüz mü siz? hadi diyelim fiziksel kaliteyle yapılıyor, biz neden teknik direktör olarak 65-70 yaşındaki dedeleri çalıştırıyoruz ki, gençler çalışsın. teknik direktörlükte form olmaz, ya iyi çalışıyorsundur, ya da kötü çalışıyorsun, işini savsaklıyorsundur. bu kadar basit.

    - bir de bu arkadaşların hemen hemen hepsinin dalkavukları var. hem medyada hem de taraftarda. bunlar kahpe bizans filmindeki anaç hatun gibiler.

    https://www.youtube.com/watch?v=mGVYVuvH6ko

    bu kişiler apayrı bir konu zaten, buna ayrı bir entry yazmak lazım.

    çok daha uzun yazılır aslında da bu kadar yeter.
  • 91
    fatih terim dışında avrupa standartlarında olan hiçbir yerli direktör yok fakat zico'dan beri de bu ligde yabancıların şampiyon olamadığını da hatırlatayım. bunun sebebi ligimizde başarının sadece futbolla alakası olmaması. bu lige mancini'ler, del bosque'ler, rijkaarlar geldi, taraftarlar tarafından teneke bağlanıp gönderildiler. bu yüzden pişmanlık olduğu iddiasına katılmıyorum.
  • 94
    karşı olunması ile yabancı sınırını istenmesi arasında bir fark göremediğim topluluk. ikiside apaçık ırkçılık.

    bir insanın türk olup olmamasının teknik direktörlükle ne gibi bir alakası olabilir. teknik direktörlük genlerden gelen bir özellik mi veya çevresel faktörlerin sağladığı bir özellik mi? gayet de her akıl sağlığı yerinde olan bu işe gönül vermiş insanın kendisini çalışarak istediği bilgi seviyesine gelebileceği bir meslek.

    çevresel faktörler'den kastım kişinin bilgi durumuna bir katkı yapmayacağı yoksa onun dışında psikolojik baskısı falan zaten teknik direktör'e değil direk türkiye'de yaşamayı pişmanlık olarak değerlendirilmesine gider. bu benim görüşüm değil kesinlikle ama eğer çevresel faktörler sıkıntılıysa bu yerli teknik adamların değil halkın sorunlu olduğunu gösterir.
  • 95
    konumuz yerli teknik direktörlerin kendini gelistirmemesi. haklılık payı var, peki suç sadece kendilerinde mi. united ile ile ilk sekiz yılında şampiyonluk görmemiş bir ferguson var önümüzde. 8 yıl. son 15 yılında şampiyonluk görememiş wenger var. bu sene belki de klopp şampiyonluğu 7 puan farktan verecek ama klopp takımın başında kalacak. dönelim annemizin ligine, türk futbol tarihinin en başarılı hocası için taktik bilmediginin yazıldığı bir ülke de neyin geliştirmesi. bizde büyük takımlar al şampiyon yap diye hoca getiriyor ve şampiyon yapamazsa güle güle. diğer kulüpler al hoca bu takımı kümede birak deniyor ve adam iyi bir lobisi yoksa sürekli o tarz oynayan takımların başına geçiyor. o da oraları oynamak konusunda kendini geliştiriyor. sergen yalçın, gittigi her takımı küme de bıraktı. bir tek sivasla sezona başladı onda da iyi olmadı buna rağmen, popüler bir futbolcu olduğu için besiktas için adı geçiyor. sürekli okuyan, kendini geliştirmeye çalışan hikmet karaman'ın adı hiç bir zaman geçmez. hikmet karaman'ın çok begenmem ama adam uğraşan biri. sen taraftar olarak sabırlı misin da teknik direktorunun kendini gelistirmemesine kızıyorsun. bu arada terim'in taktik bilmeyip harala gurele oyun oynattigini iddia edenler, eskiye gitmeden müthiş taktisyen olduğu söylenen abdullah avci'yi nasıl mat ettiğini geçen seneki başakşehir maçında izleyebilir. yoksa uefa serüveninde, dortmund ve leeds deplasmanlari da çok özeldir ama onları net bir şekilde izlemek eski olduğu için çok zor.
  • 96
    program ne zaman gerçekleşti bilmiyorum ama uğur meleke malumu ilan etmek suretiyle yıllardır ve özellikle son zamanlarda hafiften artmak suretiyle çoğu kişinin dile getirdiği birkaç şeyden bahsetmiş bu müsvedde güruha dair. yabancı oyuncu sayısı zulmü kadar zarar veriyor süper lig kulüplerine türk teknik direktörler. bu düzenin de yavaştan değişmesi lazım. kulüp yöneticileri artık türk futbolundaki teknik direktör kirliliği havuzundaki adamları kovmak ve tekrar işe almak suretiyle ligde çamaşır makinesi gibi döndürmeye dur demeli. bugün uefa ülke sıralaması * bu halde ise ve edirne'yi geçen her takım madara oluyorsa yine bunlar ve bunlara mahal veren kulüp yöneticileri sorumlu. başarısız olmak suretiyle sürekli kovulan insanlar nasıl sürekli iş bulabiliyorlar zaten aklım almıyor. leş bir devridaim düzen var. gerçekten çete olmuş bunlar.

    https://youtu.be/30wZc7hFfMU
  • 97
    türk teknik direktörlerle ilgili fikirlerimi çoktandır yazmak istiyordum ama nasip olmadı. dikkatimi çeken ve türk futbolu için önemli olduğunu düşündüğüm üç noktayı sözlük okurlarına ve dolayısıyla da futbol kamuoyuna sunmak istiyorum.

    1-türk teknik direktörler, süper ligde görev yapma açısından fatih terim etkisiyle son on yılı domine ettiler. ligimizde şu anda sadece bir adet yabancı teknik direktör görev yapıyor o da romen sumudica. bu bizim gibi 2. sınıf futbol ülkesi için kısırlığa yol açıyor.

    2-üzülerek ifade edeyim ki, genellikle eğitim seviyeleri ve ıq’ları düşük profiller futbol dünyasına hakim olduğundan bu iklim teknik heyetleri de ablukası altına alıyor ve ortaya, herkesin gördüğünü göremeyen ve çok basit hatalarla maç kaybeden teknik adamlar gerçeği çıkıyor.

    3-türk teknik direktörlerin bu kadar baskın olmasının ana nedenlerinden birisi de hakemlerimiz. son on yıldır yabancılara karşı bir tutum sergilediklerini seziyorum.

    bu durum italya’da, almanya’da, ispanya’da normal karşılanabilir çünkü onlar iyi eğitiyorlar ve en yüksek futbol bilgisi ile donanımlı olarak geliyorlar. dünya futbolundaki seviyeleri de belli. biz ise maalesef her işimizde olduğu gibi bu konuda da çalakalem gidiyoruz. sistem yok, yeterli done yok, araştırma yok, karakter yok, (futbol karakteri, yönetim karakteri vs.) en önemlisi çalışma yok.

    futbol da, yönetim de binbir varyantlı ve detaylı alanlardır. siz bunlardan habersiz ya da karanlıkta el yordamıyla yolunu bulan insan misali ilerlemeye çalışıyorsanız başarısızlık kaçınılmaz oluyor. nitekim geçmişte elde edilen bazı başarılarla avunmaya devam ederken, şampiyonlar ligine direkt katılamayan üçüncü sınıf futbol ülkesi haline geldik. böyle giderse uefa kupasında da esamemiz okunmayacak.

    türk teknik direktörlerin güncel ve çağdaş bilgi birikiminden mahrum olmasının çok korkunç bir zararı daha var. o da büyük maliyetlerle ülkemize transfer edilen dünya yıldızlarının kısa süre içinde kalite kaybına uğraması. bu durum, futbolculardan değil teknik direktörlerden kaynaklanıyor. çünkü futbolda yıldız oyuncu tek başına her şeyi değiştiremez ve takım içinde detaylar iyi ayarlanmazsa kısa sürede sıradanlaşır. düşünün sneijder gibi bir yıldız ülkemizde dursun özbek ve yeteneksiz teknik direktörlerin elinde sıradanlaştı, göbek yaptı. (inanılır gibi değil di mi:)

    dört büyük kulübümüzün ve de son dönemlerde başakşehir’in transfer ettiği yıldız futbolcuların sayısı yüzü geçmiştir. bunların hangisi ülkemizde kapasitesini korumuş, performansı ile dudak ısırtmıştır. hagi, drogba, ilk üç yıl sneijder ve bir-iki kişi daha. fazlası yok. peki bunlar kasten mi böyle oluyor? tabi ki hayır, beslenmeden mental antrenmanlara, takım uyumundan futbolun inceliklerine birçok konuda yetersiz antreman ve yönetim tarzından böyle oluyorlar.

    uzatıp kafa ağrıtmak istemiyorum ama türk teknik direktörlerin çok ama çok basit hatalar yapmasının sonucu maçlar kaybediyoruz, yetmiyor yıldızları harcıyoruz, yetmiyor milyonlarca euro ısrafa yol açıyoruz. fatih terim ve biraz da şenol güneş dışında yeterli diyebileceğimiz teknik direktörümüz maalesef yok. okan buruk’tan umutluydum ama 3 ekim 2019 başakşehir b. mönchengladbach maçındaki fahiş hatası beni şüpheye düşürdü. gulbrandsen 60. dakikada bitmişken onu maç sonuna kadar oyunda tutup bir kişi eksik oynattı, maç son yirmi dakika tek kaleye döndü ve yorulan başakşehir son dakikada iki puan kaybetti. tıpkı malatyaspor maçında adem’i oyunda tutan levent şahin gibi yani.

    neyse şimdilik bu kadar ama bu konuya yine değineceğim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın