sayfalarından tekdüzelik, cahillik ve bilgisizlik akan “
şebeke”
yuvarlak hesap 25 yıldır türk gazetelerini okumuyorum, türk televizyonlarını seyretmiyorum.
blog olayı ilk başladığında çok sevinmiştim. bir sürü geri zekalı şebeğin at oynattığı popüler medyaya karşı inanılmaz güzel bir alternatif medya çıkabilirdi. kıyıdan öteye gidemediler. bu ülkenin birikimi var. 1980 sonrası
fanzin dönemini yaşamış ve
disquast gibi bir yıldızla karşılaştıktan sonra
ekşi sözlük gibi alternatif medya ile tanışmış benim gibiler için hayal değildi bu düşünceler ama türk futbol blogcuları çürük çıktılar.
blog yazarları/sahipleri genellikle iyi eğitim almış elemanlar. çoğunluğu da
galatasaraylı bunların. ama bir sorunları var. futboldan ve futbolun sosyolojisinden anlamıyorlar. eğitim cahilliği almış, sığlık baki kalmış. futbol bilgilerinin tümü bilgisayar veya play station oyunlarından edinilmiş bilgiler. bir de; yabancı dil bildikleri için yabancı kaynaklara rahatça ulaşıp oradan aparttıklarını bloglarında bize satmaya çalışıyorlar. başka bi numaraları yok.
işin acısı, birçoğu hayatında ali sami yen’de çıplak gözle doğru dürüst maç seyretmemiş adamlar. seyredenleri de “
sosyete tribünü’nde “çekirdek” eşliğinde birkaç maç ya seyretmiş ya seyretmemiş götümün kenarlarıdır. futbol’un 3/2’si “
insan”, 3/1’i teknik taktik dizilim vs gibi meselelerdir. üzerinde vız vız öttükleri alan işte bu 3/1’lik alandır ama o ötüşlerinin kaynağı da bilgisayar ve play station oyunları veya televizyonlardan seyrettikleri futbol maçları olduğu için işin özünü kavramanın çok uzağındalar.
bizim
captano ve
mahalle takımı eline verir bunların.
captano futbolu bilir,
mahalle takımı tribünü ciğerinden yazar. ömürlerini futbola ve tribüne vermiş adamlardır, bunlar gibi zevzeklik peşinde koşmaz hiç olmazsa.
tek dertleri çok şey biliyormuş görüntüsü yaratıp farklı şeyler söyledikleri sanrısını yaratarak popüler medyada iş bulabilmek. futbolun sosyolojisine bu kadar uzak durmalarının nedeni de popüler medyadan bekledikleri “
yağlı kemik”tir.
bloğa bir “
livorno” postu, bir de “
futbol sadece futbol değildir” sözü koydular mı tamam. aman suya sabuna dokunmayalım, patronlardan biri kızar iş bulamayız veya şöhret olamayız korkusu.
boşuna korkmayın hiç birinizden bi bok olmayacak. hani ulan, “yabancı futbolcu sayısının artmasının türk futboluna etkileri”. elli milyonu yoksullukla boğuşan bu ülkeden futbolcu çıkmıyor. hani kürt futbolu veya sosyo ekonomik ve kültürel eşitsizlikler, hani tribünlerdeki milliyetçilik ve faşizm rüzgarları, hani futboldaki cinsiyetçilik. hani ali sami yen de kadın taraftarların bile ağız dolusu katılarak söyledikleri “beşiktaş ananı bilmem ne yapmaya geldik, dişi kartallar şimdi sakso zamanı” gibi ahlaksızlıklar hakkındaki düşünceleriniz. allah razı olsun
uaes başkanı
osman özütler’den. ondan başka tepki gösteren olmadı bu ahlaksızlığa. onu da bir insan evladı
tribün dergi’ye post etmeseydi haberimiz bile olmayacaktı. yazamazdınız di mi, çünkü maçta yoktunuz ki oğlum. plazmanızın başında biralama yapıp hareket eden resimler üzerinden futbol yorumu yapmaya hazırlanıyordunuz.
bu kadar sığ insanlarken, sermayedar yer mi lan sizin bu afra tafranızı! kapıda bekletir durur sizi bir parça “yağlı kemik” için. anca bi amca dayı vasıtası ile sığışabilirseniz sığışırsınız bir gazetenin veya televizyon programının köşecağızına.
işte bu nedenlerden doğan “
özgüven eksikliği nedeni ile internet ortamında teşkilatlanıp “
şebeke” olmuşlar. kendilerine bir de “
fan”lar bağlamışlar. blogcular ve fanları
msn ve
twitter gibi iletişim kanalları ile birlikte soluk alıp vermeye çalışıyorlar.
yaptıkları siyaset tam olarak “
sen benim götümü yala, ben de senin götünü yalıyayım” siyaseti. birbirlerinin sayfalarına gidip “
burcucum çok güzel çıkmışsın” tadında post atmak. asların amacı bir yerlere kapaği atmak, çömezlerin işi de filan abi var ya ben onu tanıyorum diye piyasa yapmak. internet ortamında cıvır cıvırlar maşallah. msn twet dört dönüyorlar.
rijkaard bir fırsattı bunlar için.
rijkaard olayı esnasında da bir mottoları vardı. “efenim biz galatasaray’ın geleceğini düşünüyoruz. onun için destekliyoruz rijkaard’ı”. hassiktirin ordan. tek derdiniz bilgisayar oyunlarından öğrendiklerinizi ve yabancı basından apartma çevirilerinizi kullanarak çömezlerinizin alkışları eşliğinde kendinizi pazarlamaktı..
belgarath’ın annesine söven yavşak’ta bu şebekenin elemanı.
rijkaard ellerinde patlayınca eşekten düşmüşe döndüler.
belgarath’ın annesine sövülmesini desteklemeleri veya çoğunluğunun sessiz kalıp olaya tepki vermeyerek olumlamasının nedeni hepsinin aynı şebekenin elemanları olması.
belgarath gibi ömrünü tribüne ve galatasaray’a vermiş, alemin en kral çocuklarından birinin tırnağı olamayacak bu şebeke
rijkaard olayı ile bitmişti zaten. artık dükkanlarını kapatıp defolup gitsinler gözümüzün önünden. belki doğru dürüst blog yazacak birileri çıkar.
ha; yaza yaza tribün reislerine forma giydirdik, bu yazıdan alınıp tribüne gelmeye başlamayın. siz acemisiniz, ipod’unuzu oturduğunuz yere koyarsanız yanlışlıkla bi yerinize batar. uyarmadı demeyin. sizi gidi kü”çük” burjuva çocukları.