12
neden bu kadar eleştirenin, istemezük diyenin olduğunu anlamadğım, resmen kişisel tatminimi giderdiğim, sansürün olmadığı nadir platformlardır.
çoğu arkadaş anlatmış, ancak benim eklemek istediğim kısa bir anektod var. benim de şu anda aktif olarak yazdığım bir blog var. 4 arkadaş yazıyoruz bu blogu.geçen yıl, blogla ilgili konuşmak için asmalımescit'de toplandğımızda, aynen şu hedefi koyduk bloğumuz için :
' biz yazarız, elimizden geldiğince yaymaya çalışırız, okunursa okunur, okunmazsa da ilerde çocuklarımıza kalacak, gurur duyacağımız bir şeyler yaratmış oluruz. '
şu anda da aynen öyle oluyor. beklediğimizden daha fazla bir ilgi olsa da, binlerce takip edenimiz yok. bizde de böyle bir baskı olmadığı için, rahat takılıyoruz. çalışan yada okuyan adamlarız, boş zamanımız oldukça ve bu aralar beni terketmiş olan ilham yaratığı geldikçe yazıyoruz. ne kimseye yaranmak için yazıyoruz, ne de bundan ticari bir beklenti içinde olduğumuz için. bu aralar gurur duyduğum tek nokta, değeri bilinmeyen ustalara saygı duruşu: hayrettin demirbaş yazımı okuyan babamın, gözyaşları içinde beni araması oldu. yani sen ister bana ister ergen bebesi de, istersen de fm ukalası de, ben bununla gurur duyuyorum arkadaş, bu kadar net.
ayrıca orda yazılanları bu kadar hafife almak, gerçekten yazarlarına büyük haksızlık olur. kendi blogumdan bildiğim için ordan örnek veriyorum, bizdeki bir yazarımızın, kendi hatırladığı efsane maçları yazdığı o maç bölümü, bir diğerinin sabaha karşı izlediği nba maçlarını hakkıyla yorumlaması, bir diğerinin bank asya liginde oynayan genç yeteneklerle ilgili dolu dolu bir yazı yazması, benim üzerinde neredeyse 2 aydır uğraştığım ve 3-4 bölümlük bir yazı dizisine dönüşen hangi marka'nın değeri başlıklı yazılarım, öyle şip-şak diye ortaya çıkan yazılar değil. insanlar mesailerinden ayırıp, tamamiyle kendi tatminleri için oraya bi şeyler karalıyor, bunun da kimseye zararı yoktur.
şu arkadaş ya da bir yazarımız, bir mod'umuz falan gibi yuvarlak lafları sevmem. sanki onu yazınca kime yazdığınız belli olmuyor, komiklik fena halde. toka'nın olay çıkaran entry'si ile ilgili ona özelden bir mesaj attım, uzun uzun. aynen de bu tepkilerin ortaya çıkacağını söyledim. ortada bir arkadaşımıza * bir terbiyesizlik var, ve sinirle elmalar ve armutlar karıştırılıp bir entry yazmış kendisi. ben ne anlatmaya çalıştığını net olarak anladım, ama o üslup, gerçekten çok yanlış bir üslupdu. 15 yaşında (ki buna da sinir olurum, 15 yaşında olup da çatır çatır benle futbol konuşabilen çok kardeşim vardır. ) ergenlik yapan embesillerin üslubunu onlara karşı kullanırsak, bir süre sonra teletabi başlığı da açarız, tam olur artık.
tanım: bir çoğunu ilgiyle okuduğum, caaanım bloglardır..
çoğu arkadaş anlatmış, ancak benim eklemek istediğim kısa bir anektod var. benim de şu anda aktif olarak yazdığım bir blog var. 4 arkadaş yazıyoruz bu blogu.geçen yıl, blogla ilgili konuşmak için asmalımescit'de toplandğımızda, aynen şu hedefi koyduk bloğumuz için :
' biz yazarız, elimizden geldiğince yaymaya çalışırız, okunursa okunur, okunmazsa da ilerde çocuklarımıza kalacak, gurur duyacağımız bir şeyler yaratmış oluruz. '
şu anda da aynen öyle oluyor. beklediğimizden daha fazla bir ilgi olsa da, binlerce takip edenimiz yok. bizde de böyle bir baskı olmadığı için, rahat takılıyoruz. çalışan yada okuyan adamlarız, boş zamanımız oldukça ve bu aralar beni terketmiş olan ilham yaratığı geldikçe yazıyoruz. ne kimseye yaranmak için yazıyoruz, ne de bundan ticari bir beklenti içinde olduğumuz için. bu aralar gurur duyduğum tek nokta, değeri bilinmeyen ustalara saygı duruşu: hayrettin demirbaş yazımı okuyan babamın, gözyaşları içinde beni araması oldu. yani sen ister bana ister ergen bebesi de, istersen de fm ukalası de, ben bununla gurur duyuyorum arkadaş, bu kadar net.
ayrıca orda yazılanları bu kadar hafife almak, gerçekten yazarlarına büyük haksızlık olur. kendi blogumdan bildiğim için ordan örnek veriyorum, bizdeki bir yazarımızın, kendi hatırladığı efsane maçları yazdığı o maç bölümü, bir diğerinin sabaha karşı izlediği nba maçlarını hakkıyla yorumlaması, bir diğerinin bank asya liginde oynayan genç yeteneklerle ilgili dolu dolu bir yazı yazması, benim üzerinde neredeyse 2 aydır uğraştığım ve 3-4 bölümlük bir yazı dizisine dönüşen hangi marka'nın değeri başlıklı yazılarım, öyle şip-şak diye ortaya çıkan yazılar değil. insanlar mesailerinden ayırıp, tamamiyle kendi tatminleri için oraya bi şeyler karalıyor, bunun da kimseye zararı yoktur.
şu arkadaş ya da bir yazarımız, bir mod'umuz falan gibi yuvarlak lafları sevmem. sanki onu yazınca kime yazdığınız belli olmuyor, komiklik fena halde. toka'nın olay çıkaran entry'si ile ilgili ona özelden bir mesaj attım, uzun uzun. aynen de bu tepkilerin ortaya çıkacağını söyledim. ortada bir arkadaşımıza * bir terbiyesizlik var, ve sinirle elmalar ve armutlar karıştırılıp bir entry yazmış kendisi. ben ne anlatmaya çalıştığını net olarak anladım, ama o üslup, gerçekten çok yanlış bir üslupdu. 15 yaşında (ki buna da sinir olurum, 15 yaşında olup da çatır çatır benle futbol konuşabilen çok kardeşim vardır. ) ergenlik yapan embesillerin üslubunu onlara karşı kullanırsak, bir süre sonra teletabi başlığı da açarız, tam olur artık.
tanım: bir çoğunu ilgiyle okuduğum, caaanım bloglardır..