• 4
    güzel şeydir. gerektiği kadar etki etmiş ve şimdi biraz gerileme dönemindedir.

    çokca zaman gerizekalıca eleştirilmektedir. bunlardan birisi 'tribün çocuğu' blog yazmalıdır olsa gerek.

    bu skindirik mantığa göre blog yazabilmenin temel kuralı istanbulda oturmak olmalıdır. zira eskişehir'de oturup ali sami yen'e gidemeyen blog yazamaz. türkiye'de sadece istanbullular blog yazabilir gs açısından bakarsak.. keza aynı mantık üzerinden bir berlin maçı için 1000 km yol yapsak da tribün çocuğu değiliz, blog yazmamam gerekir.? kıçlarının dibindeki asy'ne iki kere gidince her bir skime hakları oluyor ya güzel mantık..

    ikincisi livorno geyiği..

    kim yapıyor bunu ? yahu siz blog okuyor musunuz okumuyor musunuz ? pclion'da görmedim, fd'nin kendisi sevmez bunları ki aceto'nun 'sen kimsin' yazısı ortadadır. kim ulan bunlar ? kendi dar kafanızda eleştirebileceğiniz bir yere blogları konumlandırıp kafanıza göre orduspor'lu mülayim diyerek taşak geçtiğinizi filan mı sanıyorsunuz ?

    pek çoklarının derdi bir şeyi yadsıyarak kendisini belirlemektir. spinoza'yı kıçından anlamış neslin veletleri sözde blog eleştirisi altından bizzat kendi ilgi alanını biraz da eğlenceli olarak dışa vurma derdindedir.. sorun o değil de bunları okuyanın kafasında oluşan blog algısı.. lan işte tardini.. adamın blog yazarlığı adı altında yaptığı en önemli ve belki de tek iş galatasaray maçı analizidir. bunula sorununuz nedir ? livorno ? lucarelli ? extensor dediğin adam yatıyor kalkıyor gs üzerine yazıp duruyor, lukaku ?

    olm o geyikler adamların bizzat kendi ilgi alanlarını dışa vurma, bizzat kendisini ifade etmesiyle ilgilidir, bloglarla filan ilgisi yok , nerenden neyi anlıyorsun sen yahu ?

    adam hollanda'da yaşıyor, senden daha fazla kaynaktan beslenebiliyor ve seni de besliyor, derdin ne ? almanya'da yaşıyorum ve yakından tanıdığım bu ligi de ülkedeki ilgililere iyi-kötü sunuyorum ne lucarellesi, livorno'su ? o daha çok bir diğerinin kendini 'yadsıyarak' ifade etme şeklidir. ilgi alanına giriyorsa okursun girmiyorsa da bir şeyi 'olmadığı haliyle' gösterip eleştirme hakkın da yoktur. zira son dönemde yapılan blogların ilk çıkışında varolan üç beş postun ortalaması üzerinedir; bugün geldiği yer ile ilgisi yok..

    türk futbol blogları.. 20'sini toplasan beş bin tane farklı okur çıkmaz ama 30 milyonluk gs taraftarını etkiliyor. algısı kıt matematiği yok ve bunlara da laf anlatıyoruz.. şu rakamların koca gs'ın tribünlerini etkileyeceğini düşünebiliyor, o denli kopmuş kayışlar..

    sıradan insan işidir blog yazmak.. kendi kendinize kutsallaştırıp büyütüyor ve yine anlamsızça küçültme sevdasındasınız.. okumak yetmez, anlamak da gerekir eleştirebilmek için..
  • 14
    elalemin ankara'lı beşiktaşlısının birisi belgarath a küfür eder.belgarath twitterı bırakır. olaylar gelişir. sözlük moderatörlerinden birisi olan belgarath ( ki neden olduğunu çok anlamam zira sözlükte az yazar pek moderasyon aktvitesi yaptığını da görmedim) can arkadaşları tarafından korunur.

    işte o can arkadaş, ki kendisi toka oluyor,(kendisi benim de yakın arkadaşımdır) tepki göstermek için zizonkovac ın dün rijkaard başlığında bahsettiği tartışmayı açmış. açıkçası sıçmış bir de sıvamış. beşiktaşlı denyonun seviyesizliğine inmiş.

    klişelere savaş açarken, türk futbolu sığlığına sığınmak, biz farklıyız abicim demek, saçmalığın daniskasıdır. murat belge nin çok sevdiğim bir lafı var "türk tipi demokrasi diye birşey olamaz, demokrasinin tiplisi tipsizi olmaz".

    şimdi şöyle yaklaşayım konuya. hepimiz galatasaraylıyız ve asıl amacımız türk olmayan takımları yenmek öyle değil mi? yani bizim için avrupa başarısı şampiyonluktan daha önemli. avrupa'da kupa alalım ama şampiyon olmasak da olur diyoruz di mi.

    bu konuda belgarath la konuştuğunuzda ne diyor biliyor musunuz. sikerim avrupa'yı abi ben feneri yenmeye bakarım diyor. haklıdır. kendi bakış açısıdır, zaten o yüzden ona birşey demedim. kendini karikatürize ederken, ne yazikki bir mitoloji yarattı.

    onun dilenci muabbetini ciddiye alan, onu üstad belleyen bir güruh oluştu. adamın tek amacı stres atmak taşak geçmekken, onu dava nın lideri yaptılar.

    olaylar öyle bir noktaya geldi ki zizonkovac ve yancıları, belgarath ve yancılarıyla buluştular bir formasyon oluşturdular.

    toka da onlara liderlik ediyor çünkü arkadaşının annesine küfür edildi.

    belgarath'ın annesine küfredenlerden çıkartacağınız hıncı niye bloglardan bloggerlardan çıkarmaya çalışıyorsunuz. ne alakası var? ben ki blogger falan demem kendime 2 tane blogda yazıyorum.

    kanımca toka, zizonkovac in açtığı çukura düştü. şimdi okuyorsa, kesin göbeğini kaşıyarak gülüyordur.(ironi yaptım anlamamışsındır diye söyliyim dedim)

    rijkaard gidince birisi, öküz öldü kavga bitti gibi birşey söyledi. meğersem mesele rijkaard kavgası değilmiş. şimdi anlıyorum.

    hadi şimdi, inlerinize geri dönün. türkiye gerçekleriyle cenk işler, coşkun birdal masturbasyonu yapın. 2 kelimeyi bir araya getirememiş, hiçbir yere bağlanamamış gezgin futbolcular ve gezgin teknik direktörlerle dolu bir futbol sizi bekliyor.

    ama sonra gelmeyin bana yae türk futbolu niye bu kadar kötü,onlarınki futbolsa bizimki ne diye....
  • 20
    türk futbol blogları rijkaard'ı savunur, yabancı futbolcu sayısınının artmasına önem verir, yazarları piley şiteyşin oynar ya da senin arkadaşın hepsini döver değil. o sizin görmek istediğiniz; gerçek çok başka maalasef.. arkadaşın hepsini dövsün, yalakalığını esirgeme yine de diğer durum öyle değil. anlaşalım burada..

    yaşım otuzu geçmiş ve bu yaştan sonra da yaşa bakmam yazılana bakarım; arkadaşının kıçını yalamak için kendi dünyada kurgulayıp kurgulayıp bozacağın bir oyuncak da değildir türk futbol blogları. canın istedi diye burada yazan iki yüz tane insana kafana göre şekil verip biçim veremezsin maalasef. kişi kendinden bilir işi edasıyla onu bunu birilerine yaltanacağım diye kıç yalama üzerinden ispatsız bir şekilde imlerseniz aynı şekilde imlenirsiniz ki bundan rahatsız olmayacağınızı düşünüyorum. hali hazırda kullanılan dil sonucunda beklentiyi görüyoruz.. sizi memnun edeceğiz.. şebeke hizmeti gururla sunar..

    (nasıl bir şebekeysek daha dün bana küfreden insanlarla aynı grupta yer alıyoruz.. kategorilendirmezsem ölürüm hastalığı)

    bu işin başlangıç noktası iki çocuk babası ömrü tribünlerde geçmiş 40'a merdiven dayamış aceto balsamico.. ne'yden bahsediyorsunuz siz ? ki tribünde ne kadar vakit geçirdiğini 'okur' olarak umrumda bile değil. elini çarptığın yer 40 yıllık tribün emekçisi ve fakat 20 milyonluk şehirde derbiler hariç 25 bin kişilik stat dolmaz nedense.. ömrü hayatımda görebileceğim kadar tribün görmek isterim ve bunu da futbolu yazmak ya da sağda solda apolet yapıp konuşmak için değil kendi kişisel keyfim için yapıyorum.

    geçen hafta istanbuldaydım dört yıl aradan sonra ve antalya maçına çoşkun çelik, ich (emre) mehmet çelik, eray sözen(gs dergisi ve resmi sitesinin yazarı) , uğur (pclion) ile asy'ne iştirak ettik. ve hepsi aslında bu tanımın bir parçasıydı.. hemen arkamızda gs atkısı olan ve tribün emekçisi olduğu her halinden belli olan psikopat maç boyunca gs'lı her oyuncuya ağza alınmayacak küfürler etti. zor tuttum kendimi çok zor.. o atkının verdiği izin ile.. imdi, bu tipolojiyi gördüm diye tribünleri bunun üzerinden değerlendirmek ne kadar doğruysa beğenmediğiniz iki fikre denk geldiğiniz anda üçyüzden fazla olan blogları o fikir üzerinden değerlendirmek o kadar anlamsızdır. noat samisa taktiğin üzerinde durur extensor insan faktörünü devreye sokar pclion gençleri borges de her bi skimi.. lan bunun ortalaması nedir ki bir kez olsun livorno da demedik üstelik.. st. pauli derim ben daha çok, ondan.

    ben almanya'da fd hollanda'da yaşıyor ve istesek de asy'ni daimi olarak ziyaret edemeyiz. bu bizim ancak gs tribününe dair yazı yazmamızı engeller; gs'a dair değil. kreşe giden veletlerin dahi algılayabileceği düzeyde yazsak da tribüne gittiği için kutsanmayı bekleyen zihniyet yine anlamayacaktır; amenna.. tribünçocuğu.. amin ( x6)

    bireysel görüşleri türk futbol bloglarına yamamak çok doğru değil. ben rijkaard'dan çok skibbe'ye destek verdim ama son beş ay içerisinde bu ülkenin futbol kültürü içerisinde daha doğru seçimler yapılması taraftarıyım. diğeri başka der diğeri başka. nedir ki bunun ortalaması ? başarısız olan fikri yama, oradan futbol bloglarına geç, saydır gitsin anasını satayım.. ki benim en ufak şunu yapıyorum ve yapmalıyım gibi bir iddiam yok, sizin var. keyfimin kahyasına göre çiziktiriyorum işin aslı.

    basına geçmek vesaire. bunun tartışmasını ben çok yürüttüm ve çok da küfür yedim. daha da dermanım kalmadı. şunu derim; siktir edin lan basını masını.. keyif alıyorsan oku, almıyorsan ne işin var senin benim sayfamda ? iki yukarıdaki entry çok güzel anlatmış.. zorla mı ? yanlışsa, yeterli değilse bir diğerine bahane olur, itki olur. kaybettiğin hiçbir şey yok ama öyle bir feryat figan ki anlamak çok zor.. nefretten besleniyoruz biraz, bu. futbolcuya küfür gibi yazana da kafana göre saydır, dur..
    aç da biz seni okuyalım, okumak yazmaktan çok çok daha kolay bir eylemdir.

    türk futbol blogları ben de futbol üzerine iki kelam yazacağım diyen herkesin köşe sahibi olduğu çok büyük bir camia. iyisi var, kötüsü var ama en kötüsü dahi yazıyor.. emek veriyor. aç borges'e kötü yazıyor de;gıkım çıkmaz. ama bu oluşum şöyle dersen niyetin üzüm yemek değil..
  • 1
    herkesin iyi yapamadığı ve yapmak zorunda olmadığı, ailesinden, sevgilisinden ya da işinden vakit ayırarak hazırladığı yazılardan oluşan sitelerdir.

    şimdi biz bunu daha önce gördük, tribünlerin formunu eleştirirken "daha deplasman yapmamış adam tribün diyor" mottosuyla karşılaştık... ne yani futbol blogu yazmak için futbolcu mu olmamız gerekiyor ? ya da 40 yıldır tribün mü yapmamız gerekiyor ?

    belki benim yaşadığım yerle, tuttuğum takımın kulüp binası ayrı şehirlerde ?
    belki benim yaşadığım şehrin takımı daha 2. ligde? türkiye kupası gruplarına bile kalamıyor ?

    galatasaray'ı ve kendimi ele alayım...
    yılda 2 maça gidersem kendimi şanslı hissediyorum. benim o 2 maça gidişimin maliyetide aşağı yukarı asgari ücretin 3te1'i... ne kadar yüksek farkında mısınız ? 200-300 deyince az gibi geliyor, ne de olsa ağzımızda hep milyonluk transferler.

    beğenmediğin blog varsa onu okumazsın, senin o kadar beğenmemene rağmen bu adam popülerse yapacak bir şey yok. adam ince nüansları yakalamıştır, çevresi geniştir bilemezsin...

    hani lafı fazla uzatmayayım da bloggerlığı da galatasaraylılık gibi ölçer hale getirdiniz ya, allah sizi davul etsin...
    deplasmana giderken de götürsünler ama.
  • 2
    sözlükte açılması gereken bir başlıktı ve açılması da iyi olmuş. çünkü saplar ile samanların birbirinden ayrılması gerekiyordu. konuk olma seviyesinde bloglar ile ilgili olan biri olarak. söze giriyorum.

    toka'nın da bahsettiği gibi, blog yaratmayı bir özenti durumu, bir nevi mental masturbasyon, hatta bir hava atma aracı olarak kullananların sayısı oldukça fazla. bu kısım blogçular belli başlı ve elit seviyedeki avrupa takımları*** ile siyasi yada etmik geçmişli kulüplere*** sempati duyarlar. onun yanında ülkesinde gönlünde olan takımdan da bahseder blogunda. bu blogçular diğerlerinden farklı değil neredeyse aynı cümlelerle sürekli total futbolun erdemlerinden, büyük isim olmuş futbolcuların geçmişlerden, mourinho hayranlıklarından bahseder. futbol simulasyonlarında bulduğu adamların çok iyi topçu olacağında iddialıdır. ikili muhabbet esnasında da hemen deyiverirler, "abi blogdada belirmişti falanca başlıkta" gibi alıntılar yaparlar.

    bir de madalyonun öbür yüzü var. sadece futbola olan aşklarını yazıya döken adamlar var. sempati duyduğu yabancı takımların en ufak bir ayrıntısını öğrenmek için kıçını yırtan, öğrendiği herşeyi hemen yazıya döküp bir makale, bir hikaye üreten adamlar var. türkiye'de spor basınında ne haber var, ne olmuş bitmiş öğrenme telaşında olan adamlar var. bu futbol delisi adamların hiçbiri türkiye versiyonu tolga doğantez olan lucarelli'ye bayrak adam demez. çünkü adamın kariyeri bir google uzaklığındadır, ya da göçmen çocuğu lukaku da demez. çünkü lukakunun babası eski milli bir futbolcuydu ve muhtemelen naçizane bir burjuvazi içinde büyümüştür.

    bu futbola aşık adamlar istanbul'da yaşamadıkları, bir kombine kart sahibi kadar maça gidemediyse ya da futbol oynayamamış olması sebebiyle maç izlenimi üretme hakkı yok mu şimdi? insanlar fikirlerini kafalarına niye gömsünler? korku ve biat kültürü altında mı bir toplum olalım? oldu olacak bu sözlükte de yazmak için eski açığa en az bir kere gitme, yılda gssore’dan minimum 100tl lik alışveriş yapma, u15 seviyesi amatör futbolculuk gibi kriterler koyalım. bir de bu bloglara girme zorunluluğu da yok. isteyen adres çubuğuna yazıp, ya da linkine tıklayıp giriyorsun. blog kavramının türkçe’sinin de internet günlüğü olduğunu unutmamak lazım. oraya adam aklına geleni de yazabilir, o hakkı da var.

    sözlüğümüzde bu işi hakikaten iyi yapan franchi, extensor, dreams to hope for gibi ve adını sayamadığım arkadaşlarımız da var her şeyin ötesinde. adamlar sürekli vuruyorlar klavyenin tuşlarını öğrendikleri en ufak bilgiyi yayınlamak için. böyle bir genelleme yapmak ilk önce onlara ayıptır.

    maalesef genelleme yapmak kültürümüze o kadar girmiş ki ortak noktası olan herkesi tek bir hareket ile yaftalayabiliyoruz ne güzel. blogcu mu hepsi özenti. blogcu mu klavye delikanlısı, blogcu mu stada gelmekten ne anlar ki o, blogcu mu beleşçinin önde gidenidir zaten, gitsin anca link arasın maç izlemek için…

    daha geçenlerde oldu elimizde somut bir vaka… galatasaray sevdalılarını ultraslana eşitledi bir basın kuruluşunun müdürü, anlamca karşılık olarak. ayağa kalkıldı, o paralı uşaklarla nasıl bir tutuluyoruz diye isyanlar oluştu. güzel değilmiş dimi tek bir ortak noktası olan adamların kötü sıfatı üzerinize yapışınca. hoşumuza gitmedi. madem öyle niye hepsini bir kefeye koyuyoruz. o ulemalık ve ukalalık yapanlara ben de ayar oluyorum zaten, o konuda kimseyle karşı fikirde değilim. ama eli kalem tutan adam sıkıntısı bas bas bağıran bir ülkede, uğraştığı mecrada didinen, çalışan adamları, tekdüze ve yapmacık adamlarla bir tutulmasını kabul etmiyorum.

    çok özenti gibi olacak ama “bu dahil bütün genellemeler yanlış” demiş nietzche efendi…
  • 8
    araştıran yazarlardır yahu çok mu zor bunu idrak etmek ?

    dur dur yazar diyince korkma, senin buradaki yazar sıfatından farksız o. panik yok.

    şimdi tarih öğretmenleri ölsün o zaman. 1000 yıl önceki olayları anlatıyor, sonra beni sınav yapıyor... lan taş çatlasın 50 yaşında benim tarih hocam, nereden biliyor bunları ? nasıl bu kadar detaylı bilgi veriyor. sanırsın sadrazamın sol taşşağıydı bu tarih hocası.

    benim gördüğüm kadarıyla kimse daha çok biliyorum, en birinci benim tarzı bir yapıda değil. ha sen öyle görüyorsan işte senin algılarında bir sorun vardır, ya da belgarath yalakalığının bir beklentisi var.

    şimdi de stada giden daha çok bilir olayına döndü...

    beni tanımadan galatasaraylılığıma, futbol bilgime laf edenlerin kafasına sıçayım.

    tanım: kendi cehaletini klişelerle örtbas etmeye çalışan zavallıların pislik attığı yer.
  • 10
    gitgide çoğalması ve kalitenin artmasını dilediğim futbol bloglarıdır.

    ne var yani abi isteyen yazar, istemiyorsan okumazsın. herkes içinden geldiği gibi sosyal ağlarda birşeyler paylaşıyor. adam lucarelli yazmışsa okuma , özenti de geç. ama bunu genel de vurma işte. ben ne insanlar tanıyorumki hayatından ilk defa bu sene maça gelmiş ama senden benden daha fazla futbol biliyor. o yüzden maça gelmiş adamla gelmeyen adam bir olmaz deme. neymiş cruyyf demiş , total futbol demiş. yahu özel ilgisi vardır , araştırmıştır belki de o zamanı onlarla yaşamışcasına öğrenmiştir herşeyi. benim aynı blog'da yazdığım çok sevdiğim bir kız arkadaşım var onu senin karşına koyalım bakalım. 70'ler, 80'ler ne istiyorsan. total futbolsa kralını bilir, 74 hollandasıysa a-z'ye bilir. o yüzden kimseyi sebepsiz yere yargılamayın. beğenmiyor musun ? okuma arkadaş. zorla seni o blog'a sokup "okucaksın amk" falan mı diyorlar ?

    ben de 6-7 aydır blog yazıyorum ve inanın öyle ahım şahım falan da değilim. sadece galatasarayımı yazıyorum, ayrıca taraflıyım. maçı analiz ederken "bizim takım" diyorum. arada total futbol, box to box da diyorum ama bunun ne anlama geldiğini de biliyorum. he beğenmeyen varsa da okumuyordur zaten. öyle büyüüük kitlelere hitap edeceğim diye bir derdim hiç bir zaman olmadı.

    ben kendi gördüklerimi, bildiklerimi ve tecrübelerimi* yazarak birşeyler yapmaya çalışıyorum. bu yazdıklarımı 5-10 kişi beğeniyorsa hatta bilmedikleri bir kaç şeyi benimle birlikte öğreniyorsa ne mutlu bana.
App Store'dan indirin Google Play'den alın