• 13
    elalemin ankara'lı beşiktaşlısının birisi belgarath a küfür eder.belgarath twitterı bırakır. olaylar gelişir. sözlük moderatörlerinden birisi olan belgarath ( ki neden olduğunu çok anlamam zira sözlükte az yazar pek moderasyon aktvitesi yaptığını da görmedim) can arkadaşları tarafından korunur.

    işte o can arkadaş, ki kendisi toka oluyor,(kendisi benim de yakın arkadaşımdır) tepki göstermek için zizonkovac ın dün rijkaard başlığında bahsettiği tartışmayı açmış. açıkçası sıçmış bir de sıvamış. beşiktaşlı denyonun seviyesizliğine inmiş.

    klişelere savaş açarken, türk futbolu sığlığına sığınmak, biz farklıyız abicim demek, saçmalığın daniskasıdır. murat belge nin çok sevdiğim bir lafı var "türk tipi demokrasi diye birşey olamaz, demokrasinin tiplisi tipsizi olmaz".

    şimdi şöyle yaklaşayım konuya. hepimiz galatasaraylıyız ve asıl amacımız türk olmayan takımları yenmek öyle değil mi? yani bizim için avrupa başarısı şampiyonluktan daha önemli. avrupa'da kupa alalım ama şampiyon olmasak da olur diyoruz di mi.

    bu konuda belgarath la konuştuğunuzda ne diyor biliyor musunuz. sikerim avrupa'yı abi ben feneri yenmeye bakarım diyor. haklıdır. kendi bakış açısıdır, zaten o yüzden ona birşey demedim. kendini karikatürize ederken, ne yazikki bir mitoloji yarattı.

    onun dilenci muabbetini ciddiye alan, onu üstad belleyen bir güruh oluştu. adamın tek amacı stres atmak taşak geçmekken, onu dava nın lideri yaptılar.

    olaylar öyle bir noktaya geldi ki zizonkovac ve yancıları, belgarath ve yancılarıyla buluştular bir formasyon oluşturdular.

    toka da onlara liderlik ediyor çünkü arkadaşının annesine küfür edildi.

    belgarath'ın annesine küfredenlerden çıkartacağınız hıncı niye bloglardan bloggerlardan çıkarmaya çalışıyorsunuz. ne alakası var? ben ki blogger falan demem kendime 2 tane blogda yazıyorum.

    kanımca toka, zizonkovac in açtığı çukura düştü. şimdi okuyorsa, kesin göbeğini kaşıyarak gülüyordur.(ironi yaptım anlamamışsındır diye söyliyim dedim)

    rijkaard gidince birisi, öküz öldü kavga bitti gibi birşey söyledi. meğersem mesele rijkaard kavgası değilmiş. şimdi anlıyorum.

    hadi şimdi, inlerinize geri dönün. türkiye gerçekleriyle cenk işler, coşkun birdal masturbasyonu yapın. 2 kelimeyi bir araya getirememiş, hiçbir yere bağlanamamış gezgin futbolcular ve gezgin teknik direktörlerle dolu bir futbol sizi bekliyor.

    ama sonra gelmeyin bana yae türk futbolu niye bu kadar kötü,onlarınki futbolsa bizimki ne diye....
  • 1
    herkesin iyi yapamadığı ve yapmak zorunda olmadığı, ailesinden, sevgilisinden ya da işinden vakit ayırarak hazırladığı yazılardan oluşan sitelerdir.

    şimdi biz bunu daha önce gördük, tribünlerin formunu eleştirirken "daha deplasman yapmamış adam tribün diyor" mottosuyla karşılaştık... ne yani futbol blogu yazmak için futbolcu mu olmamız gerekiyor ? ya da 40 yıldır tribün mü yapmamız gerekiyor ?

    belki benim yaşadığım yerle, tuttuğum takımın kulüp binası ayrı şehirlerde ?
    belki benim yaşadığım şehrin takımı daha 2. ligde? türkiye kupası gruplarına bile kalamıyor ?

    galatasaray'ı ve kendimi ele alayım...
    yılda 2 maça gidersem kendimi şanslı hissediyorum. benim o 2 maça gidişimin maliyetide aşağı yukarı asgari ücretin 3te1'i... ne kadar yüksek farkında mısınız ? 200-300 deyince az gibi geliyor, ne de olsa ağzımızda hep milyonluk transferler.

    beğenmediğin blog varsa onu okumazsın, senin o kadar beğenmemene rağmen bu adam popülerse yapacak bir şey yok. adam ince nüansları yakalamıştır, çevresi geniştir bilemezsin...

    hani lafı fazla uzatmayayım da bloggerlığı da galatasaraylılık gibi ölçer hale getirdiniz ya, allah sizi davul etsin...
    deplasmana giderken de götürsünler ama.
  • 2
    sözlükte açılması gereken bir başlıktı ve açılması da iyi olmuş. çünkü saplar ile samanların birbirinden ayrılması gerekiyordu. konuk olma seviyesinde bloglar ile ilgili olan biri olarak. söze giriyorum.

    toka'nın da bahsettiği gibi, blog yaratmayı bir özenti durumu, bir nevi mental masturbasyon, hatta bir hava atma aracı olarak kullananların sayısı oldukça fazla. bu kısım blogçular belli başlı ve elit seviyedeki avrupa takımları*** ile siyasi yada etmik geçmişli kulüplere*** sempati duyarlar. onun yanında ülkesinde gönlünde olan takımdan da bahseder blogunda. bu blogçular diğerlerinden farklı değil neredeyse aynı cümlelerle sürekli total futbolun erdemlerinden, büyük isim olmuş futbolcuların geçmişlerden, mourinho hayranlıklarından bahseder. futbol simulasyonlarında bulduğu adamların çok iyi topçu olacağında iddialıdır. ikili muhabbet esnasında da hemen deyiverirler, "abi blogdada belirmişti falanca başlıkta" gibi alıntılar yaparlar.

    bir de madalyonun öbür yüzü var. sadece futbola olan aşklarını yazıya döken adamlar var. sempati duyduğu yabancı takımların en ufak bir ayrıntısını öğrenmek için kıçını yırtan, öğrendiği herşeyi hemen yazıya döküp bir makale, bir hikaye üreten adamlar var. türkiye'de spor basınında ne haber var, ne olmuş bitmiş öğrenme telaşında olan adamlar var. bu futbol delisi adamların hiçbiri türkiye versiyonu tolga doğantez olan lucarelli'ye bayrak adam demez. çünkü adamın kariyeri bir google uzaklığındadır, ya da göçmen çocuğu lukaku da demez. çünkü lukakunun babası eski milli bir futbolcuydu ve muhtemelen naçizane bir burjuvazi içinde büyümüştür.

    bu futbola aşık adamlar istanbul'da yaşamadıkları, bir kombine kart sahibi kadar maça gidemediyse ya da futbol oynayamamış olması sebebiyle maç izlenimi üretme hakkı yok mu şimdi? insanlar fikirlerini kafalarına niye gömsünler? korku ve biat kültürü altında mı bir toplum olalım? oldu olacak bu sözlükte de yazmak için eski açığa en az bir kere gitme, yılda gssore’dan minimum 100tl lik alışveriş yapma, u15 seviyesi amatör futbolculuk gibi kriterler koyalım. bir de bu bloglara girme zorunluluğu da yok. isteyen adres çubuğuna yazıp, ya da linkine tıklayıp giriyorsun. blog kavramının türkçe’sinin de internet günlüğü olduğunu unutmamak lazım. oraya adam aklına geleni de yazabilir, o hakkı da var.

    sözlüğümüzde bu işi hakikaten iyi yapan franchi, extensor, dreams to hope for gibi ve adını sayamadığım arkadaşlarımız da var her şeyin ötesinde. adamlar sürekli vuruyorlar klavyenin tuşlarını öğrendikleri en ufak bilgiyi yayınlamak için. böyle bir genelleme yapmak ilk önce onlara ayıptır.

    maalesef genelleme yapmak kültürümüze o kadar girmiş ki ortak noktası olan herkesi tek bir hareket ile yaftalayabiliyoruz ne güzel. blogcu mu hepsi özenti. blogcu mu klavye delikanlısı, blogcu mu stada gelmekten ne anlar ki o, blogcu mu beleşçinin önde gidenidir zaten, gitsin anca link arasın maç izlemek için…

    daha geçenlerde oldu elimizde somut bir vaka… galatasaray sevdalılarını ultraslana eşitledi bir basın kuruluşunun müdürü, anlamca karşılık olarak. ayağa kalkıldı, o paralı uşaklarla nasıl bir tutuluyoruz diye isyanlar oluştu. güzel değilmiş dimi tek bir ortak noktası olan adamların kötü sıfatı üzerinize yapışınca. hoşumuza gitmedi. madem öyle niye hepsini bir kefeye koyuyoruz. o ulemalık ve ukalalık yapanlara ben de ayar oluyorum zaten, o konuda kimseyle karşı fikirde değilim. ama eli kalem tutan adam sıkıntısı bas bas bağıran bir ülkede, uğraştığı mecrada didinen, çalışan adamları, tekdüze ve yapmacık adamlarla bir tutulmasını kabul etmiyorum.

    çok özenti gibi olacak ama “bu dahil bütün genellemeler yanlış” demiş nietzche efendi…
  • 7
    araştıran yazarlardır yahu çok mu zor bunu idrak etmek ?

    dur dur yazar diyince korkma, senin buradaki yazar sıfatından farksız o. panik yok.

    şimdi tarih öğretmenleri ölsün o zaman. 1000 yıl önceki olayları anlatıyor, sonra beni sınav yapıyor... lan taş çatlasın 50 yaşında benim tarih hocam, nereden biliyor bunları ? nasıl bu kadar detaylı bilgi veriyor. sanırsın sadrazamın sol taşşağıydı bu tarih hocası.

    benim gördüğüm kadarıyla kimse daha çok biliyorum, en birinci benim tarzı bir yapıda değil. ha sen öyle görüyorsan işte senin algılarında bir sorun vardır, ya da belgarath yalakalığının bir beklentisi var.

    şimdi de stada giden daha çok bilir olayına döndü...

    beni tanımadan galatasaraylılığıma, futbol bilgime laf edenlerin kafasına sıçayım.

    tanım: kendi cehaletini klişelerle örtbas etmeye çalışan zavallıların pislik attığı yer.
  • 9
    gitgide çoğalması ve kalitenin artmasını dilediğim futbol bloglarıdır.

    ne var yani abi isteyen yazar, istemiyorsan okumazsın. herkes içinden geldiği gibi sosyal ağlarda birşeyler paylaşıyor. adam lucarelli yazmışsa okuma , özenti de geç. ama bunu genel de vurma işte. ben ne insanlar tanıyorumki hayatından ilk defa bu sene maça gelmiş ama senden benden daha fazla futbol biliyor. o yüzden maça gelmiş adamla gelmeyen adam bir olmaz deme. neymiş cruyyf demiş , total futbol demiş. yahu özel ilgisi vardır , araştırmıştır belki de o zamanı onlarla yaşamışcasına öğrenmiştir herşeyi. benim aynı blog'da yazdığım çok sevdiğim bir kız arkadaşım var onu senin karşına koyalım bakalım. 70'ler, 80'ler ne istiyorsan. total futbolsa kralını bilir, 74 hollandasıysa a-z'ye bilir. o yüzden kimseyi sebepsiz yere yargılamayın. beğenmiyor musun ? okuma arkadaş. zorla seni o blog'a sokup "okucaksın amk" falan mı diyorlar ?

    ben de 6-7 aydır blog yazıyorum ve inanın öyle ahım şahım falan da değilim. sadece galatasarayımı yazıyorum, ayrıca taraflıyım. maçı analiz ederken "bizim takım" diyorum. arada total futbol, box to box da diyorum ama bunun ne anlama geldiğini de biliyorum. he beğenmeyen varsa da okumuyordur zaten. öyle büyüüük kitlelere hitap edeceğim diye bir derdim hiç bir zaman olmadı.

    ben kendi gördüklerimi, bildiklerimi ve tecrübelerimi* yazarak birşeyler yapmaya çalışıyorum. bu yazdıklarımı 5-10 kişi beğeniyorsa hatta bilmedikleri bir kaç şeyi benimle birlikte öğreniyorsa ne mutlu bana.
App Store'dan indirin Google Play'den alın