esasen tribün lideri bizdeki
reyis,
abi kavramından bambaşka bir şeydir... ancak klasik şekilde türk milletinin yapısında olan padişah - kul ilişkisi çerçevesinde çarpıtılmış ve bu hale getirilmiştir... dünya üzerinden çeşit çeşit örnekler verilebilir buna. dünya üzerindeki her takımın bir lider tribünü vardır ve bu tribünü genel itibariyle
gruplar doldurur ve stada bu gruplar liderlik ederler, ancak çıkar için değil
renk aşkıyla yaparlar bu gruplar da bunu... hepsi kombinelidir ve yerleri bellidir stadlarda, her zaman ya lisanslı ürün ya da kendi ürettikleri ürünleri
* giyerler, bağırmak istemeyeni kovmazlar tribünden, tekme tokat girişmezler... elbette tüm bunların altında
rantçılık yerine
taraftar mentalitesini benimsemiş insanlardır... yokmudur bu insanlar arasında bilete-kombineye para verebilecek maddi durumu olmayanlar.. elbette vardır, ancak gruplar bu sorunları kendi içlerinde çözerler, bedava bilet/kombine için yalanıp durmazlar , yönetimlere hiç yalakalık yapmazlar ( herkes gider biz kalırız mentalitesi), belli bir duruşları vardır bozmazlar asla ve sırf bu sebeplerden dolayı da diğer tribünlerden saygı görürler sevilmeseler bile...
en basit örneği
fdl dir bunların, herkes der
pankart gitti göt gitti hesabı dağıldılar... bu sadece sebeplerden biridir, esas en önemli sebep
commandos tigres ve
brigate rosso nerenin tam da bu yukarıda bahsetmiş olduğum
rant işine girmeleri dir, kendileri böyle bir oluşuma karşı çıkmış ve karşılığını da şiddet olarak görmüşler... sonucunda da böyle bir tribün yapısının içinde kalmak istemediklerini kibar bir dille belirtip kendilerini feshetmişlerdir... belli bir dönem kafa adamları kurulmasına ön ayak oldukları
guerreri ultras ile yola devam etselerde teker teker ayrılmışlardır milan tribünlerinden...
diyeceksiniz niye anlatıyosun bu kadar martavalı; ben de sadede gelip bu
tribün lideri dediğimiz adamlarla esas tribün liderliği arasındaki farkı çok net bir biçimde görebileceğiniz bir anım ile sonlandırıyorum yazımı;
aralık ayı başında çeşitli sebeplerden dolayı
roma da bulunuyordum, hazır denk gelmiş
12 aralık 2010 roma bari maçını canlı canlı tribünden izleyeyim dedim... kaldığım otelin gece resepsyonisti gençten bir çocuktu, sordum ettim nasıl gidilir maça, bilet milet nasıl ayarlanır, ben ultras arasında izlemek istiyorum yalnız sorun olurmu falan fistan bir ton soruya boğdum çocuğu... yaklaşık 1-2 saat muhabbetten sonra kendi kombinesini bana uzatarak maç günü gel seni bizim grupla tanıştırim benim yerime sen gidersin bu maça dedi... ben tabi havalardayım....
maç günü geldi , eleman beni kaptığı gibi bir bara götürdü, bildiğin irish pub, tiplerle tanıştım ettim... gruplarının adı
irish clan roma imiş,
curva sud de merkezin hemen yanında takılırlarmış... herneyse lafı daha fazla uzatmadan; türküm-galatasaraylıyım ( nefret ederler yabancılardan italyanlar- özellikle galatasaraylılardan ayrı bir nefret eder romalılar) elimde
metin oktay atkım
ultras roma arasında maç izledim... 1 kez olsun bağırmıyorum diye tartaklanmadım, onu geçin açtığım atkıyı gören gelip sordu nedir lan bu diye; italyancam olmadığı için mümkün mertebe sadeleştirerek ingilizce anlattım olayı ve en ufak bir sorunla dahi karşılaşmadan izleyip çıktım maçımdan... tribün delilerle dolu evet, non stop bağırıyorlar evet, ama 1 kez olsun kalkıp başka bir tribüne sataştıklarını, 2 li tezahürata katılmadılar diye hor görüldüklerini görmedim...
şimdi siz düşünün; bu yaptıklarımı bizim ultraslanın yanında, hadi onu geçelim
reislerimizin ve korumalarının yanında yapabilirmiydiniz size soruyorum... tribün liderliği "kalk lan", "bağır lan", küfür kıyamet değildir... arma, renk için kendini parçalamaktır; renkdaşlarını, aynı armanın peşinden koşanları değil...
http://www.asromaultras.org/manifesto.html#against (esas ultras neymiş bilmeyenler okusun)