• 799
    "ulaan gaasaraaay" diye başlayayım. klasik. bin tane sorunum var, hepsinde seni kullanıyorum galatasaray. ailemle tartışıyorum, sinir stres atmaya maça koşuyorum, bağırıyorum çağırıyorum. iş yerinde müşterilere sinirleniyorum, patrona sinirleniyorum. kovulma, kovulunca da koca istanbul'da tek başıma napacağımın korkusu yaşıyorum, yine koşa koşa maça gidiyorum, selçuk'a bile küfür ediyorum. "muslera, 90'dan çıkardığın topu sikeyim" diyorum. ona küfür edemiyorum bak, çıkardığı topa ancak küfür ediyorum.

    hoşlandığım kıza mesaj atıyorum. "numaranı tanımadım" diyor önceden telefonda da konuştuğum kız. hemen fikstüre bakıyorum mesajı okur okumaz, üzülmeme bile fırsat kalmadan. ulan maç da yok ki. maç günü gelene kadar kimseyle konuşmuyorum, sinirimi stresimi sana saklıyorum. çok adice, farkındayım ama yahu sanki gitmeyecek, bitmeyecek bir sen varsın ya galatasaray, ondan herhalde. bağırıyorum çağırıyorum ama yine de bi tek sen istediğimi veriyorsun herhalde bana.

    öyle işte.
  • 1066
    bu memlekette kimse işinden memnun değil. doktor olan herkesin kafasında istifa düşünceleri var. asistanların çoğu kendi yaptığı uzmanlığı önermiyor. koymuşlar önümüze bir sınav millet aldığı puanla nereyi yazsam diye düşünüyor. kimse yaptığı işi sevmiyor çünkü hakettiği değeri görmüyor ve hakettiğini kazanmıyor. çoğu bölümde hocalar mutlu olsun diye asistanlar eziliyor. uzman olunca kimse istediği yerde uzmanlık yapamıyor. pratisyen arkadaşlarım acilde kan ağlıyor. basit bir hastanın kanına bakacak cihaz bile yokken izlem yapılması bekleniyor. doğu görevini çoğu doktor 2 kez yapıyor. ticaret adamları, iş adamları, sermayesi olup iş yapanlar yığınla para götürürken benim güzelim doktor, öğretmen, memur arkadaşlarım çok az paraya mecbur bırakılıyor. daha sayamadığım, saymak istemediğim milyon şey var. maalesef bu devirde huzurlu doktor bulmak çok zor. yazık, çok yazık!!
  • 2151
    ben ilk ilişkim bittiğinde ağlayarak uyuyakaliyordum. bir daha asla böyle sevmem diyordum. sonra 2 3 defa daha ağlayarak uyuyakaldigim ilişkilerim oldu. şimdiki sevgilim terk etse yine ağlarım. ilk sevgilime gelince bir insan entel olmaya çalışıp da bu kadar mi olamaz yahu ben bu kızla nasıl birlikte olmuşum diyorum. diğer yandan ne onun ne de başka sevgilimin arkasından bu tarz eleştiriler haric kötü hiçbir şey diyemem. umarım çok mutludur hepsi.

    konuya dönersek bir ilişki biterken iyi şeyleri götürdüğü kadar kötü şeyleri de beraberinde götürür ve bir ilişki bitiyorsa emin olun onda pek çok kötü şey vardır. o giden kötü şeyleri düşünün iyi şeyleri değil. ve en önemli tavsiyem;

    kendinize acimayi bırakın. daha kolay geçer.
  • 1908
    herkesin derdi var. gerçekten dertsiz insan yok.

    daha önce bu duvarı defalarca kirletmiş biriyim. biraz uzun ve muhtemelen çok sklenmeyecek bir şeyler yazacağım.
    hayatımın hiçbir anında başarılı olmayı arzulamadım. çocukken bile hiç istemedim. içimden gelmedi. başarısızlıklarımı bunla kamufle etmeye çalışmıyorum, zamanında "başarılı" olmuş biriyim. herkes gibi mutluluğu arayarak yaşadım fakat hiçbir başarıda mutluluğu bulamadım. tipik 18-19-20-21-22-23-24-25 yaş sendromu falandır dedim ama hiç geçmedi.
    ailemin zorlamasıyla sayısal okudum. fena sayılmayacak bir lisede. liseyi bitirdim, üniversiteye girmedim; bir fabrikada işçi olarak işe başladım. o kadar çok üstüme gelindi ki "oku oku" diye, işçiliği 1 sene kadar sürdürdükten sonra sikkosundan bir mühendislik programına yerleştim. 7 yıldır okuyorum ve sürekli başarısız, genellikle mutsuzum.
    inşaatta çalıştım, fırında çalıştım, güvenlik görevlisi olarak çalıştım, kimya sektöründe çalıştım, otomotiv sektöründe çalıştım, yarım yamalak mühendislik yaptım, idarecilik yapmaktayım. ama mutsuz olduğum anlar mutlu olduğum anların 72-73 katıdır. (küsüratlı sayı vererek inandırıcılık kasma çakallığı)
    diyeceksiniz ki senin derdini skeyim. haklısın sevgili sözlük yazarı. haklısın amk. ne diyeyim. ulan insanın sebebini çözemediği genel bir mutsuzluk hali mi olur? olabilir. herkes mutsuz. çevremdeki herkes bir şekilde mutsuz. tanımlanmış başarı basamaklarını yakalayıp orada bir süre mutlu olup bir sonraki basamağa kadar mutsuz adımlarla yürüyen ve koşan insanlar görüyorum. bir sürelik mutluluk için mutsuz uğraşlar silsilesi yaşayan tomarla insan var etrafımda. bu tespiti yaptım diye övünmüyorum zira bu çok bilinen bir gerçek.
    mutlu olduğumuz an yok galiba, mutsuzluğumuzu hissetmediğimiz anlar var. ilüzyon gibi bir şey amk. yani o an hissettiğin o yapay şey ön plana çıkıyor ve gerçekte hissetmen gerekenleri hissetmiyorsun. yani elin sıcak bir yere değip yanıyor ama o an başka bir uzvun çok keyifli olabiliyor. *
    bağlıyorum; elin yanıyor ama o an umrunda değil. fakat dönüp baktığında her yerin yanık, ve tüm bu mutlu olma uğraşları bitip işten/hayattan emekli olduğunda sana kalan tek şey o yanıklar. anlamlı ve hisli gibi yazmaya çalışmıyorum. kendime doğru düzgün bir amaç bulamıyorum.

    şimdi ben 35 yaşımda şu kadar maaş alsam, oğlanı tenise kızı baleye yazdırsam, akşam iş çıkışı fitness'a gitsem, haftada bir dışarıda yemek yesek fırsat buldukça sinema/tiyatro kovalasak ve denk geldiğinde konsere gitsek... kafamda bu hesaplarla yaşamaktan bıktım. ama yaşamadığım yıllardan vazgeçemiyorum da. iş kursam kendimin patronu olsam ama o zaman da hizmet verdiğim yerlerin memnuniyeti için uğraşsam? yok o da olmuyor. kitapçı açsam, çay makarna ve pilav paramı çıkarsam? hayır o da olmuyor doğmamış çocuklarıma da hayat kurmam gerekiyor...

    hayat bizi gollum ediyor sözlük. takım elbiseli diksiyonu düzgün yabancı dili olan gollumlar oluyoruz. biz bu durakları kovalarken insanlar ölüyor, türlü ahlaksızlıklara tanıklık ediyoruz. sen ömrün boyunca bisiklete binip, mavi kapak toplayıp, suyu idareli kullanıp geri dönüşümlü bir hayat kuruyorsun kendine ama bir uçak içinde diplomat ve tüccarlarla beraber hareket edince senin ve ailenin 60 yıllık tasarrufunu skip atabiliyor. yanisi şu ki sözlük, sen ne kadar idareli ve düzgün yaşarsan yaşa; düzensizlik ya değişmez ya da artar. her sistem, her yapı bozulma eğilimindedir. bu seni de beni aslında anlamsız kılmıyor ama önemsiz hissetmeni sağlıyor. yukarıdan sana kurulan başarı veya mutluluk durakçıklarını kovalayarak gidiyorsun ve son sözlerin tarlayı büyük oğlana, apartmanı da kıza bıraktım oluyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=mqWDU9UmI9Y

    *
  • 1047
    kafamın rahat olduğu, tek derdimin çizmemin içine su kaçmaması olan o günleri özledim sözlük. az paramız vardı ama huzurumuz vardı. sahte gülümsemeler yoktu. gerçek kahkahalar vardı o günlerde. oyuncak alamıyorsak allah'ın toprağı da parayla değildi ya çamurdan evler, arabalar yapardık. çivi saplardık çamurlara. kames bizim için adidasın nikeın en kral topundan bile daha kraldı. kamesin varsa kral da sendin padişah da sultan da. top sahasına ihtiyacın yoktu çünkü eşek kadar bomboş arsalar sana tahsisliydi. sadece vardiyada çalışan mahallenin abilerini uyandırmamaktı tek şart.uyandırırsan dayağı yerdin. susadın mı koş çeşmeye daya ağzını en beleşinden en güzelinden sulardan iç. akşam ezanı okundumu maraton başlardı. o ezan bitmeden eve girdin girdin girmedin babalara geldin demekti. hayat zordu ama güzeldi. şimdiki gibi sürekli bir hırsla mutluluğu kovalamıyordun. çünkü kahvehanenin önünü süpürdün diye sana hediye edilen niğde gazozu yeter de artardı bile mutlu olmak için. o günleri özledim be sözlük. bu mutsuzluk halimin üstümden gitmesini istiyorum artık. ben bile o zamanları özlerken benden yaşça büyük abilerimi ablalarımı düşünemiyorum bile.
  • 1502
    artık bu ülkeden umudumu tamamıyla yitirdim, midem bulanıyor olanlardan, geceleri uyuyamıyorum. bu sene yaşadığım haksızlıklardan önce ülke meselerinde hep nötr kaldım, aman ne olacak hepsi aynı b.k en azından adamlar dindar, kul hakkı yemezler gözüyle bakıyordum gidişata. çok kötü yanılmışım, en çok canımı bu acıtıyor, yıllarca ayakta uyutulmuşuz, incir kabuğunu doldurmayacak şeylerle gözümüzü perdelemişler. çok geç kaldık canım ülkem, zamanında biz gençler olarak tepki veremedik, şimdi ise iş işten geçti maalesef. ülkenin sonu hayır değil, korkuyorum mısır, suriye, ukrayna olmaktan, kuzenimle, dayımla, amcamla kanlı bıçaklı olmaktan korkuyorum. sonumuz hayır olsun, inşallah bu tiranlık yıkılır, çocuklarımıza güzel bir ülke bırakmak nasip olur.
  • 2103
    3 sene önce biten bir ilişkim var. hani vardır ya iki tarafın da sevdiği ama yetmediği ilişkiler, bu da onlardan işte. uzun yıllardır tanırız birbirimizi ve doğum günümü her zaman ilk o kutlar. 00.00'dedi mi çalar telefonum.3 senedir o kızın üstüne bir tane ciddi ilişki yaşamadım. aradan geçen yıllarda hep kendime dedim ki, ne zaman ki ilk arayan o olmaz seni, o zaman anla ki ikiniz için de devam etme zamanı geldi. ayrı olduğumuz üç senedir hiç sektirmedi, hep ilk arayan o oldu saatler 00.00 olduğunda.

    şu an saat 00.08, ve aramadı.

    sanırım yola devam etme zamanı sözlük.
  • 1655
    şimdi çıkmış birileri diyor ki ölümler üzerinden siyaset yapmayın. ee napalım ? ölmek maden işçilerinin kaderi mi diyelim ? yok onu biz demeyelim, birileri dedi çünkü.

    şunları görünce kanım dondu, kanım;

    https://pbs.twimg.com/media/BniIS0VIEAAuf3p.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/Bni5a9RIcAAvJW_.jpg

    yine sorumlular istifa etmeyecek, yine hiç bir şey değişmeyecek. çünkü onlar yapmadı ki dimi. kader.
  • 1870
    otobüsle ankara'ya gidiyorum, rahat hattayım. neyse muavinler daha ilgili sağ olsunlar. eleman geldi daha otogardan yeni çıkmıştık, "internet şifresini ister misiniz" dedi. "sağ ol internetim var " dedim. amk şehirden biraz çıkıp dağ-bayır gelince gidiyor internet :( artist al şifreyi gene mobilden gir de mi, havan kime amk. daha da isteyemem zaten :(

    ben yatıyorum, size iyi geceler :(
  • 2124
    şehitler ölmesin vatan bölünsün yeter be arkadaş...
    kim memnun ? ülkenin siyaseti mi düzgün, eğitim sistemi mi, sağlık sistemi mi, demokrasisi mi, ahlakı mı, sporu mu, sanatı mı ? kim neyden memnun ya?
    sıçayım 400 milletvekilinize de başkanlığınıza da yeni türkiye'nize de kürt sorununuza da batınıza da doğunuza da dininize de çözüm sürecinize de ahlak bekçiliğinize de...
  • 1031
    bugün saat 14.30 civarlarında şişli metro durağında bir kız gördüm sözlük ama yok öyle bir kız abartmıyorum şu zamana kadar gördüğüm en ama en güzel kızdı, o da benim gibi taksime gidiyordu, neyse işte sonra akşam yediye doğru şişli'ye geri dönerken yine onu gördüm sözlük, çok etkilendim sözlük ben o kızdan ama dilim tutuldu konuşamadım bile kızla. o yüzden metrodaki dünyalar güzeli kız eğer bu entryi okuyorsan metroda sabahattin ali'nin kuyucaklı yusuf'unu okuyup üstünde karalama yapan çocuk benim, yalvarırım bunları okuduysan ulaş bana. bak vallaha ben senden çok etkilendim ama dilim tutuldu konuşamadım :(
  • 277
    gecenin sabaha dönmeye çalıştığı dakikalarda, aklına bir anı gelir...
    onunla yaşadığın, onun muhtemelen aklında olmayan, seninse aklından çıkmayan yüzlerce anıdan herhangi biri...
    yüzünde küçük bir gülümseme belirir, ardından kocaman bir acı...
    hiç senin olmayan birini ne kadar sevdiğini bir daha anlarsın...
    hiç "onunla" olmadığın halde onsuzluğun canını ne kadar yakabileceğini test edersin bir daha..
    düşünürsün "ne kadar sevmiş olabilirim" diye...
    işte öyle birşey...
  • 2220
    meslek lisesi okuyup gemi makinaları bölümünü bitirdim. bilenler vardır, çok güzel maaşlara, iyi bir statüde çalışabilirdim. fakat okul bittikten sonra gelen "ben akşam olunca ailem ile aynı masada yemek yemeliyim" dürtüsü yüzünden okumaya karar verdim. o yıllarda da üniversiteye giremiyorduk meslek liseliler olarak. önce iki yıllık okudum ardından dikey geçiş işe makine mühendisliğini bitirdim. iyi bir meslek edinmiştim ve akşam ailem ile aynı masaya oturacaktım. oturdum da. 1 yılı biraz aşkın geçen işsizlik süresi boyunca sadece akşam yemeğine değil kahvaltıya da oturdum ailemle. iyi yerlerde iyi stajlarım, iyi yerlerde tanıdıklarım, iyi yabancı dilim, iyi bilgi birikimim ve iyi el becerin olduğu halde sadece 2 görüşmeye çağırıldım. sorun tahmin edeceğiniz üzere askerlik. sonuç olarak beni işe almak isteyen ilk firmaya direk girdim. işe girdiğim gün hayallerime son verdiğim gündü. önce afyon'da jeotermal elektrik santrali şantiyesinde çalıştım, şimdi de kırıkkale de doğalgaz çevrim santrali şantiyesinde çalışıyorum. ailemle de telefondan görüşüyorum. gemide alcağım paranın da daha azına çalışıyorum.

    hanımlar beyler, siz siz olun, iş bulmadan mezun olmayın. ben şimdi kartı basıp santrale giriyorum. aynı santralde çalışanlar varsa zirve falan birşey yapalım.

    öptüm sizi.
  • 1722
    bilmiyorum ne kadarınız soğukkanlısınız.
    belki bir kısmınız, sevgilinizle seviştiniz 2 dakika önce...
    bir kısmınız içti benim gibi, arkadaşlarıyla...
    bir kısmınız final haftasında, bir sonraki sınava çalışırken vakit geçirmek istedi az evvel...

    ben neden üzülüyorum şu an?
    iyi bir hayatım ya da bana yetecek kadar bir maaşım olduğu halde...

    geçen yıl bugün,
    ali ismail finallerine çalışıyordu çünkü.
    ethem daha yenice direniyordu, olacaklardan habersiz...
    berkin, o küçük çocuk, bilmiyordu vurulacağını belki de,
    insan öldürmenin bu kadar ucuz olduğu ülkede.

    ve aileleri,
    olacaklardan habersiz,
    gelecek güzel günlere hazırlanıyorlardı istemsizce,
    çünkü direniş sokaktaydı.

    ve katiller, öldürdüler onların çocuklarını...
    ağlamam, bundandır, sebepsiz...

    inanıyorsan şu an dua et o çocuklara,
    inanmıyorsan dilek tut içinden, kaybettiğimiz yarınlara...

    ama yaşayacağız güzel günleri,
    diktatörün ölüsüne tüküreceğiz belki,
    içimizde özgürlük ateşi...
  • 2138
    durup dururken "nice 17 şubatlara" dediğinde içine mi doğmuştu bir daha olmayacağı, kaç yüz bininci şansı mı zorluyordum, yoksa murphy nin son şakası mıydı bilemiyorum.... çok sevdiğin birini bir daha göremeyecek/duyamayacak olmak mı daha ağır, onu hayal kırıklığına uğratmış olmak mı, yoksa seni nefretle anıyor oluşu mu daha ağır hala anlayamadım... aradan aylar geçse de hala kötü bir şaka gibi geliyor, birazdan uyanıp herşeyin bir rüya olduğunu anlayacakmışım gibi... bu dünyada gerçekten dost diyebileceğim bir avuç insandan biri oldun, hala daha öylesin aslında. dedim ya birazdan kötü bir rüyadan uyanacak gibiyim hala... düşündükce anlıyorum bazı şeyleri, benim umursamadığım ama aslında kırıcı ya da zor durumda bırakabilecek şeyleri, hatalarımı işte kısacası... keşke düzeltmenin bir yolu olsaydı, bir kuru özürden fazlası gelse elimden.. bunları bi şekilde okuyorsan zaten hazırlıklısındır. okumuyorsan belki daha iyi, bilemiyorum.* bildim bileli şubat ayları hep kötü geçmiştir senin için, umarım şeytanın bacağını kırar, artık şubatları da doya doya yaşarsın.... yeni yaşın kalbin kadar güzel olsun. yolun hep kıymetini bilen insanların yanından geçsin... iyi ki doğmuşsun...
  • 951
    sinirden kendimi sikecem diye bir internet kılişesi var ya; aynı o durumdayım.

    4-2 lik orduspor maçına vip bileti buldum patron götünden iş yemeği uydurdu.
    8 mart 2013 galatasaray gençlerbirliği maçına gideceğim, bir öğrendim ki o gece nöbetçiyiz.
    daha önce bu tarz nedenlerden sayısız maç kaçırdım. korkumdan hayvanat bahçesine gitmiyorum kutup ayısı görürüm diye.

    neyse ben bir abdest alayım; size kolay gelsin.
  • 2221
    gece gece ekside okudum, karbon salimi 400 ppm'i gecip geri donulmez noktaya mi gelmis neymis. hepimiz olecekmisiz. daha dogrusu biz surunecegiz, ufak ufak felaketlerle karsilacagiz, bizden sonraki nesiller hepten boku yiyecekmis. sonucta hepimiz olecekmisiz. isin boktan tarafi; soyle iki saniye bu haberi kafamda cevirdikten sonra, "cokta s.kimdeydi, keske hemen olsek" diye bir tepki verdim. ne ara bu kadar aymazlasacak kadar mutsuzlastim. allah belamizi verdi sanirim sozluk. bu dunya bizi bu yasta tuketti. yiprandik, uzgunuz.
  • 1247
    tam göz yaşlarımı dindiriyorum sonra bir link görüyorum açıyorum bakıyorum imparator sonra yine gözyaşları süzülüyor yanaklarımdan. bazen titreme geliyor sinirden. başım ağrıyor. ah ulan ah. hak ediyor muyuz lan bunu biz? sevinsin şimdi liseciler ve onlar gibi fatih terim düşmanları.

    ligde başat takım olma halini kaybettik.

    fatih terim ile şampiyonlar ligi kupasını kaldırma hayalini kaybettik.

    "fatih terim adam eder" düşüncesini kaybettik.

    berbat oynayarak devreye yenik girmişken "fatih terim ayarı verir çeviririz maçı" diye düşünmeyi kaybettik.

    kaybettik....

    kaybettik...

    çok fazla şey kaybettik.

    ne uğruna? kazanç ne?: kurumsallaşma

    sikerim böyle kurumsallaşmayı
  • 1024
    yaşamaktan sıkıldım beyler. ailemin durumu olmadığı için hem çalışıp hemde yüksek yapıyorum. gecenin bu saatinde bir yandan ders çalışırken bir yandan da sözlüğe bakıyorum ara ara. yemin ederim daraldım artık. sırf bir yerlere gelebilmek için çok afedersiniz kıçımızı yırtıyoruz ama nafile şeytan diyor bırak yükseği falan. sal ufaktan badem bıyık gir cemaate kurtar kelleyi ama o ciğer olmadığı için onu da yapamıyorum. yeter ulan yeter.
App Store'dan indirin Google Play'den alın