resim
Seyit Mehmet Özkan
Görev:Başkan
Takım:Altınordu
Yaş:69
Uyruk:Türkiye
  • 52
    yerli futbolcu oynatmayı mecbur tutarak türk futbolunun gelişeceğini düşünen altınordu spor kulübü başkanıdır.

    futbolu, bir endüstri değil de kültürel bir aktivite olarak düşünürseniz haklı da olabilirsiniz. "bu toprakları çocukları" gibi belki kısmen hamasi argümanlarla da tezinizi süsleyebilirsiniz. dışa kapalı ekonomilerin, yerli malı haftası kutlamaları gibi sınıfa elma, şile bezi getiren öğrenci misali, futbolu yerli ve milli bir vitrin süsü haline de getirebilirsiniz.

    ama futbolu bir endüstri olarak düşünürseniz, hammaddeden üretim araçlarına, pazarlamadan lojistiğe kadar uluslararası düşünmek zorundasınız. teknoloji transferi olmadan, ithalat yapmadan, kalifiye yabancı iş ve fikir gücünden yoksun bir üretim ancak geleneksel el tezgahlarında üretilen kaliteli ama pazarı olmayan, özel alıcıya sahip, niş ürünler olarak kalır.

    her mikrofonu eline alan, altyapı tesisleri yapımından, kaliteli sahalardan, yataktan dolaptan bahsediyor. eksik olan bu değil ki. inşaatta da mobilyada da türkiye gayet iyi konumdadır.

    amerika'da ne varsa hollanda'da ne varsa ülkemizde uyguluyoruz diyen altınordu başkanı, üretim modelini, tesislerini ithal etmeye çalıştığı futbol endüstrisisinin, personel kısmında su koyveriyor. oyuncu yetiştirme ve bundan para kazanma ülküsü ile hareket eden yarışmacı olmayan bir takımın başkanı olarak kendisince haklı olabilir. pazar payı kavgasını, uluslararası rekabeti görmezden gelen bir üretim tekrar ediyorum; geleneksel el tezgahlarında özenle üretilmiş vitrin süsüdür. konu paraysa, pazarsa, hammaddeyse, üretimse tüm dünya tek bir ülkedir.

    galatasaray'da futbol devrimini yapan jupp derwall'dir. fatih terimi bize hediye edenlerden biri sepp piontek'tir. yabancı oyuncu yasağıyla 1930'ların korumacı devletçi ekonomi politikaları ile yeni bir futbol devrimi yaratamazsınız. vasatın vasat ile rekabetinden de ancak yeni vasatları, oluşan vasat enflasyonundan da yeni vasatlara ödenen haksız paraları yaratırsınız.

    türkiye zamanında da türk lirasının kıymetini korumak için dövizi özel izin belgesi ile dağıtırdı. türk lirasının kıymetini iç pazarda korurdu ama siz bir televizyon, bir beyaz eşya almak için zengin olmayı bekleyebilirdiniz. korumacı yöntemlerle ekonomi yaratamazsınız. korumacı yöntemlerle futbolda devrim yapamazsınız. korumacı yöntemlerle türk futbolunu uluslararası rekabete açamazsınız.

    türk futbolunun ve belki ülkemizin de en büyük sorunu da bu vizyonsuzluk bu hamaset edebiyatı, bu küçük düşünme hastalığı.
  • 51
    hasan kartal ile birlikte bu ülkenin gördüğü en şovmen spor yöneticisidir. kurdukları yapıya inanılmaz saygı göstermekle birlikte bunun süper lig'de sürdürülebilir olmadığını bildiği için "iyi ki süper lige çıkmadık" diyebilen bir başkan olduğunu düşünüyorum. yani işin içinde futbolcu yetiştirip satmak gibi önemli bir vizyon varken, bu kadar vizyonsuz bir şekilde konuşmak büyük başarı. ben kendisini tebrik ediyorum.

    (bkz: 28 temmuz 2021 tff olağan genel kurul toplantısı)
  • 41
    altınordu kulübünün sahibi resmi sitelerinden sitemkar bir yazı yayınlamış.

    --- alıntı ---

    ben genç olmanin ne olduğunu bilirim
    çocukluğum çok güzel geçti benim.. tam bir sokak çocuğu idim, o zamanlar herkes öyleydi..

    sevgili gençler merhaba,

    “yetişkinler”den umudum kalmadı artık. bu yüzden size yazıyorum..

    orson welles diye bir adam geçmiş dünyadan. amerikalı.. 1915 ila 1985 yılları arasında amerika’da ve avrupa’da yaşamış..
    “dahi” çocukmuş.. internete girin okuyun. küçük yaşlarda yetişkinlerin dahi anlamakta güçlük çektiği kitaplar okurmuş, babasıyla dünyayı gezmiş, kitaplar yazmış, radyo, tiyatro, sinema yapmış..
    dünyaca ünlü bir sinema sanatçısı olmuş.. aslında tam bir “düşün adamı”.. filozof gibi bir şey yani..
    1938 yılında radyoda oynadığı rol ile dünyayı marslıların istila ettiğine inandıracak yetenekte bir sunum yapmış.. radyoyu dinleyen amerikalılar panik olmuş, sokaklara çıkmış..
    1941'deki ilk filmi "yurttaş kane" dünyanın gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilir..
    sadece bir şarkı söylemiştir, dünya klasikleri arasına girmiştir. hiç eskimez..
    "ben gençliğin ne demek olduğunu bilirim, ama sen yaşlılığın ne demek olduğunu bilemezsin" şeklinde olan i know what it is to be young adlı şarkı..

    bu şarkıyı internetten dinleyebilirsiniz.. ben de hem ingilizce, hem de türkçe çevirisini aşağıda yazdım..

    evet yaşım 65.. emekliliğe başlama yaşı..
    hz. mevlana’nın “hamdım, piştim, yandım” hayat süreçlerinden ise, sonuncusuna başlama yaşı, “yanma” süreci..

    çocukluğum çok güzel geçti benim.. tam bir sokak çocuğu idim, o zamanlar herkes öyleydi..

    babam kendisi hoşlanmasa da, ben seviyorum diye 5 yaşımda beni izmirspor maçlarına götürürdü..
    maç çıkışı mutlaka arkadaşlarıyla alsancak birinci kordon’da denizin içinde çok keyifli bir açık hava restoranı olan altay lokali’ne gidilir, hem yemek yenilir, hem de maç muhabbeti yapılırdı.
    beni konuşturmaya bayılırlardı.. durun, durun siz anlatmayın memet anlatsın.. hadi memet anlat bakalım, nasıl oynadı bizim takım?
    küçük bir teknemiz vardı. motoru kıçtan takma johnson marka idi.. balığa çıkardık. balıktan dönüşte tekneye bir ip bağlar, ipin ucuna da kamyon şambrelinden şişme lastiğin içine oturdu beni..
    ben koyu lacivert sularda denizin içince lastiğin içine oturmuş vaziyette gelirdim. babamın yanındayken korku, endişe yasaktır. insan isterse her şeyi yapar, o kadar..
    amcam mahallemizin bakkalı, manavı ve kasabı idi.. en güzel uçurtmayı kendi oğullarına değil, bana yapardı..
    çünkü ben amcamı çok severdim, o da beni çok severdi..
    yazın karpuz bostanı yapardı. yanına beni oturturdu.. elime biz bez verir, hadi sil bakalım karpuzları parlasın, derdi..
    kasap bölümünde benim boyuma uygun ağaç gövdesinden sehpa ve kırmızı önlük yaptırmıştı..
    önüme 2 tane uyluk kemiği bırakır, ince kısa bıçağı verir. hadi bu kemiklerde kalmış olan etleri sıyır bakalım derdi..
    dayım, jawa motosiklet ile eşrefpaşa’nın caddelerinde hem kızlara caka satar, hem de son sürat gezdirirdi beni..
    meyveleri hep ağacından yedim çocukluğumda.. bardacık, karadut, erik, iğde, çala badem..

    allah çocuk vermedi.. bunu bu dünyaya düşme nedenim olarak algıladım..
    geriye baktığımda kendimi en iyi hissettiğim dönemim, “mutlu çocukluğum” idi..
    ben de, 50 yaşımdan sonraki yaşamımda “hayata tutunmak adına”, “bu gök kubbede bir hoş seda bırakmak adına” hayatımı çocukları mutlu etmeye adamaya karar verdim..
    bir, iki, üç değil binlerce çocukla ilgilenecektim..
    çocukların özelinde, uğraş alanı olarak “futbol”u seçtim.
    herkes tarafından bilinen, sevilen ama kimsenin taşın altına elini koymadığı popüler bir spor..

    “futbolcu yetiştirmek”.. hobi falan değil.. felsefesi olan, sistemli, planlı, programlı, hedefli, uzun soluklu, süreç odaklı başlı başına ciddi bir “üretim işi”..
    bu topraklarda hammadde, yani insan bol, hele genç nüfus aramadığın kadar..
    sahaları yaptın mı, iyi antrenörler de buldun mu, bu iş tamam.. öyle sanıyordum o zamanlar..

    “futbol” ile ilgili 2 tane “hocam” oldu benim.. biri “akın abi”, diğeri “abdullah turgut” hocamız..

    akın abiden ucuz, semiz, temiz takım nasıl kurulur onu öğrendim.. 1989 ila 1997 arası..
    örneğin 1994/95 sezonunda “karaya vuranlar”dan yaptığımız takımla süper ligin kenarından dönmüştük.
    karaya vuranlar ne demek mi? allah “beyin” vermiş, kullanın, biraz düşünün, bulursunuz..
    1996’da beşiktaş’a ahmet hamoğlu’na 2 oyuncu satıp paralandık. lejyoner futbolcularla tanışmış olduk..
    1997 sezonu sonunda bu işin “para” işi değil “yürek” işi olduğunu bize celal kıbrızlı hoca öğretti..
    biz dahil, play off’a gelen tüm iddialı takımları tek tek yenerek süper lige çıkardı şekerspor’u..

    rahmetli abdullah hocamızdan da “genç oyuncu” nasıl seçilir, nasıl eğitilir, onu öğrendim..
    1997-1999 arası, sabahtan akşama birlikte geçen dolu dolu 2 yıl..
    iki yılın sonunda türkiye şampiyonu bir genç takım yarattık. o takımdan birçok çocuk futboldan para kazandı.. içlerinde en ünlüsü hasan kabze idi..

    sonra 7 yıl ara verdim, para ve bilgi biriktirdim, 5 ocak 2007’de eski kulübümüzde kazmayı vurduk, balıklama daldık bu işe..
    önceleri kendimize rol model olarak, dünyanın en tanınmış yetiştirici kulübü ajax’ı almıştık. ajax’ı adeta ezberlemiştim..
    2008’de rahmetli hasan doğan tff başkanı oldu.. ilk ziyareti bize yaptı.. kafalarımız ayni idi.. o da taşıma suyuyla değirmen dönmez, yetiştirmemiz lazım, diyordu..
    ahmet güvener ile birlikte “tff akademi ligleri”ni kurdu, türk futboluna yeni bir heyecan getirdi..
    o toplantılar sırasında ortaya çıkan “iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” sloganını “felsefemiz” olarak belirledik.
    ardından ispanya’nın bask bölgesinden, sadece kendi bölgesinin gençlerine forma veren athletic bilbao’yu keşfettik..

    2007’den 2020’ye.. tam 14 yıldır bas bas bağırıyorum, kireçlenmiş beyinleri açmaya çalışıyorum;
    önce “iyi birey”, yani binanın temelinde “kendisiyle barışık insan” olacak..
    sonra “iyi vatandaş”, yani binanın kaba inşaatı “toplumla barışık insan“ olacak..
    ondan sonra, yani yukarıdaki 2 süreç kazasız belasız geçilirse, binanın ince inşaat işlerine girişilecek;
    “iyi futbolcu”, yani “profesyonel futbolculuk mesleği”’nin gereklerini başkalarının zorlamalarıyla değil, kendisi bilinçli olarak yerine getiren insan”
    ben tutturmuşum temel ve kaba inşaat sağlam olmalı ☹..
    millet de diyor ki; acelemiz var abi, bir an önce ailece yırtmak istiyoruz, alaşehir tımarı yap geç gitsin, sen iyi futbolcu’ya gel!
    duyar gibi oluyorum, alaşehir tımarı nedir? açın interneti öğrenin.
    ben kenan usta’nın büyük oğluyum. bana küçük yaşlarımda ormanda yaşamayı, hayatta kalmayı, yani işini en iyi yapmayı öğretti, santim santim yetiştirdi..
    ben hüseyin amcamın öğrencisiyim. bana sevmeyi, sevilmeyi, insanlarla iletişim kurmayı öğretti. günaydın, merhaba, hayırlı işler..
    ben süleyman atik amcamın öğrencisiyim. bana “dikkat” etmeyi, “çevre kontrolü”nü ve “farkındalığı” öğretti..

    evet, farkındayım..
    çok yüklendim..
    “baba” hazır değil, “ana” hazır değil, “amca/dayı/akraba” “konu/komşu” hazır değil..
    kulüpler zaten hiç hazır değil.. kulüpler istemedikten sonra tff ne yapsın?.. zaman zaman ufak tefek yetiştiriciliğe destek kararları alsa da kulüplere kabul ettiremiyor. patinaj yapıyoruz vs..
    hiç unutmam, 2015/16 sezonu öncesi.. tff müthiş bir hamle yaparak, “yerli futbolcu teşvik sistemi” yayınlandı.
    yabancı futbolcu tercih eden kulüp, yabancı sayısına göre belirlenen tutarlarda fona para yatıracak. yerli oyuncu oynatan bu fondan para alacak idi..
    2 gün sonra 1. lig’in tüm kulüp yöneticileri kazan kaldırıp, “istemezük” deyince, karar uygulamaya konmadan kaldırıldı. ..
    çünkü “yetiştiricilik” demek “yarınlara yatırım” demek.. adam “düne ait” borçlarla cebelleşirken yarınlara yatırım konuşulacak zaman mı allah aşkına!..

    herkes bizi pohpohluyor ama kapalı kapılar ardında “.. yapılacak iş değil! ben o parayla 3 defa süper lig’e çıkardım.” diyorlar..
    e haklılar da yani.. bakın süleyman hurma arkadaşımız karagümrük’ü süper lig’e çıkardı, paraya kavuştu işte..
    daha ne yani! ben tutturmuşum “iyi birey”, “iyi vatandaş”!.. diğerleri kötü mü kardeşim!..

    allah selamet versin, herkes “illa ki futbol” diyor, ben ise önce “iyi birey”, “iyi vatandaş” diyorum..
    herkes “şunun şurasında haftada 2 saat değil mi!”, diyor..
    ben ise “dünyanın en zor mesleği”, diyorum.

    herkes golü atana bakıyor, herkes onu alkışlıyor..
    ben ise kilit pası atana, asisti yapana, golden sonra yedek kulübemizde kim seviniyor, kim “bana ne yaa” diyor, ona bakıyorum..

    ben çat pat ta olsa ingilizce öğrenin, kitap okuyun, farkındalığınızı artırın, diyorum.
    sizler cep telefonlarınızda, bilgisayarlarınızda tıkır tıkır oyun oynamayı seçiyorsunuz..

    yoruldum be, gerçekten yoruldum..
    “dönüşüm” tabii ki zordur, ama direnç çok katmanlı olursa zordan öte, kırıcı, dökücü, çöktürücü oluyor...
    artık kabullendim.
    "dönüştürmek" öyle 25-30 yılda yapılacak, 1 jenerasyonluk bir iş değilmiş !.. en az 100 senelik yani 3 jenerasyonluk bir iş imiş..
    ben ne yaptım, tohum attım, filiz çıkardım.
    bundan sonrasına "toplum" karar verecek. tohumu alıp çoğaltalım mı ? filizin dalından çelik alıp diğer kulüplere dağıtalım mı ?

    biraz dinleneyim.
    biraz nadasa yatayım.
    biraz dışarıdan bakayım..
    biraz da kendime çeki düzen vereyim..

    evet gençler, bir şeyleri değiştireceksek, birlikte değiştireceğiz. artık anladım.
    müzikle başlayalım..
    gelin birlikte müzik yapalım.
    ben size eskilerden çalarken, siz bana yeni şarkılar söyleyin.

    evet, “dahi çocuk” orson welles 65 yaşında aynen böyle demiş;

    ben genç olmanın ne olduğunu bilirim.
    ama sen yaşlılığın ne demek olduğunu bilmezsin

    genç yaşlardayken, yaşın bir anlamı yoktu > when we are young, age has no meaning
    aklıma hiç farklı düşünceler de getirmezdim > i never gave it a second thought
    ta ki, bir gün bu yaşlı adamın gelişine kadar > until one day along came this old man
    ve bana dediği şu; > and this is what he said to me
    evet bana dediği şu; > yes this is what he said to me

    ben genç olmanın ne olduğunu bilirim > i know what it is to be young
    fakat sen, > but you,
    sen yaşlılığın ne demek olduğunu bilmezsin > you don't know what it is to be old
    bir gün, sen de ayni şeyleri söylüyor olacaksın > someday, you'll be saying the same thing
    zaman geçip gider ve hep bu hikaye anlatılır > time takes away so the story is told

    birçok sorularım var; > i have so many questions
    karşılaştığım bilge insanlardan yanıt bekleyen > to the wise men i have met
    tümünün yanıtını henüz bulamadım > couldn't find all the answers
    henüz bulan kimse de yok. > no one has as yet.
    hayatta hatırlanacak günler olacak > there'll be days to remember
    kahkaha ve gözyaşlarıyla dolu > full of laughter and tears
    yazdan sonra kış gelecek > after summer, comes winter
    böylece yıllar geçecek.. > and so go the years..
    öyleyse arkadaşım > so my friend,
    gel müzik yapalım birlikte > lets make music together
    ben sana eskilerden çalacağım > i'll play the old
    sen bana yeni şarkılar söylerken.. > while you sing me the new
    zamanla senin de gençlik günlerin geçtiğinde > in time when your young days are over
    zamanını seninle paylaşacak biri olacak > there'll be someone sharing their time with you.

    selam ve sevgilerimle,

    seyit mehmet özkan
    altınordu arması yediemini

    --- alıntı ---
    https://www.altinordu.org.tr/Bizden-Size/2/262
  • 13
    son yıllarda oluşan “güzel altınordu” algısı sayesinde işini bilen, modern, iyi bir yöneticiymiş izlenimi verse de izmirli olan herkes bu adamın yediği haltları bilir. yakında daha detaylı yazacağım ama şimdilik konuşmak gerekirse altınordu kendisi sayesinde değil, kendisine rağmen bu seviyelere gelmiştir. insanlık olarak daha kötüsü nadir bulunur...
  • 15
    yıllardır altınordu için aynı şeyi söyleyen başkan.. yıllardır der ki biz süper lige çıkmak istemiyoruz.. dertleri başka çünkü...

    diyor ki kazara çıksak bile yabancıya yatırım yapmayacağımız için kurdukları programın bu aşamasında geri düşeriz.. ama paramızı almış oluruz...

    ancak tüm bu söylemlere karşın neredeyse her sene play-off yapacak kadar kafaya oynarlar.. maç satmak istese sene içinde de satar, play-off a girmek ile uğraşmaz.
  • 45
    daha önce kulüp olarak planlarının 2023 yılında süper lige yükselmek olduğunu ve ancak o zaman yabancı oyuncu alacağını belirtmişti. o zaman playoff hakkı kazanmamak için bir kaç önemsiz maçı puansız kapatsaydın. şimdi hata kaza istanbulspor' u elediler karşısına da altay geldi e bu şaibeli bir maç olmaz mı? çıkmak istemiyor ve altay lige çıkıyor. o zaman istanbulspor hakkı yenmiş hissetmez mi? bir kulübün planı olması harika ve tebrik edilesi ancak bunu liyakatın hiç bir kurumunda olmayan türk futbolunda açıklamak bana göre uygunsuz.
  • 38
    asıl amacının milli sporcu yetiştirmekten ziyade futbola ticaret gözüyle baktığı için para olduğu kısa sürede ortaya çıkan, sahipli her kulübün yaşadığı kısır döngüye girmiş ve pr ihtiyacı hisseden kulüp başkanı. onların yarattığı ticari hacmi besleyecek olan pr kampanyalarına cevap verdirtecek olan bizlerin sempatisi. evet oyuncu yetiştirmek için doğru model ama sistem yanlış kişinin elinde devam ettikçe elbet kokuşacaktır.

    biz terim'le yıllarımızı geçirecek olursak florya akademi'den daha üst düzey kalitede ve gerçekten doğru kişinin elinde şekillenmiş nice kaliteli yıldız doğacaktır!
  • 58
    açıklamalarından anladığım belli süredir niğde anadolu fknü satmaya çalışıyor ama satamıyormuş.
    genel sebebi kulübün şehir kulübü olmasi hâliyle halkın başarı beklemesi ama altyapı oyuncuları ile başarı kısa dönemde asla gelmeyeceği için sıkıntı çıktığını söylemiş. kayserispor falan da bu sebepten kulübü almamış.
    buna ek olarak lokasyon olarak da altınordu'ya uzak olması sorun yaratmış. o sebepten torbalı'ya iki saat mesafede olan denizli'deki bir kulübü almışlar.
    buna ek olarak yolladığı futbolculara tek tek baktım; bir kademe bile atlayabilmiş yok, çoğu oradan ikinci/üçüncü lig anadolu takımlarına dağılmış.
    https://www.google.com/...lici-cikmadi-2166045
    edit: turgutlu nereden çıktı ya...
  • 10
    şöyle bir demeç vermiş kişi;

    "süper lig'e çıkmayacağız. yabancı oyuncu oynatmamaya devam edeceğiz. 12 yıllık bir planımız var. 2020'li yıllarda süper lig'e çıkmayı hedefliyoruz. daha önce çıkarsak da parayı alıp tekrar 1. lig'e düşeceğiz."

    valla erzurumspor'un işine gelen bir düşünce bu. ama bilemedim sporda rekabet ruhuna aykırı bir durum olabilir.
  • 37
    futbol romantiklerinin son dönemdeki orgazm öznesi. yaptığı konuşmalarda hep böbürlenme var.ihtiyacı olan birine iyilik yapıp sonrasında onun üzerinden reklam kovalayan ünlüler gibi gün geçmiyor ki kendini bir yerde daha övmesin. karakteri ve altyapı takımları ile ilgili her geçen gün başka bir haber çıkıyor fakat beyefendi gözönünde olmamaya dayanamıyor. bakalım yine ne buyurmuş;

    “galatasaray; ozan kabak'ı, trabzonspor; abdulkadir ömür'ü ve diğer kulüpler de oynattıkları gençleri bizi örnek aldıklarından değil, paraları olmadığı için oynattılar.”

    sen kimsin de seni örnek alalım. altyapı oyuncularına dayak atan, onlara sürekli ders vermeye çalışan ve popülistliğin kitabını yazmış birini niye örnek alsın 114 yıllık koca kulüp. senin altyapındaki tüm futbolcuların kadar süper ligde oynamış veya avrupaya gitmiş galatasaray altyapısı futbolcusu var. ülkede 1-2 iyi iş yapan her şeyin üzerine konuşma hakkını eline alıyor. komedi gerçekten.

    edit: bunun dışında da bizzat farih terim 2011-2012 senelerinde bu çocukları altyapıya topladı. onu da geçtim paraları olmadığı için demişsin ya maicon, ahmet çalık, donk gibi maaş verdiği, stoper oynayabilecek futbolcuları varken ozan kabak’ı oynatıyor ya da birçok futbolcusu yerine celil’i, yunus’u tercih ediyor.
  • 5
    altınordu kulübü başkanı. öyle bir açıklama yapmış ki ağzım açık okudum.

    -------------------------------------alıntı-----------------------------------

    ey kendilerinin profesyonel bir “iş” yaptığını zannedenler,ey paralı askerler,ey lejyon takımı,ey a takım oyuncuları,
    benim yazılarımı altınordu internet sitemizden okumadığınızı biliyorum.okusaydınız zaten bugün bu yazımı “iyi bayramlar” şeklinde yazardım !..
    beni içinizde orta halli tanıyan var veya az buçuk tanıyan var ama hiç biriniz beni çok iyi tanımıyorsunuz !..şimdi bu yazımla, artık içinizde beni tanımayan kalmayacak..
    babanız yaşlarda, 61 yaşımdayım..20 ila 40 arasında sadece para kazanmaya odaklandım.40 ila 50 arası ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum ile uğraştım..50'den sonraya ise, yani inişe geçmeye başlarken, kendime bir misyon koydum..
    50 yaşımdan sonraki hayatım'a anlam katmak adına “ya herru ya merru” şeklinde daldığım bu misyon ;
    – evet, nedir bu misyon ?bu toprakların çocuklarından “gerçek” profesyonel futbolcular yetiştirmek..– “gerçek” ne demek ?– mış gibi yapmadan yaşamak demek !..– “profesyonellik” ne demek ?hayatını namerde muhtaç olmadan yaşamak demek..– futbolculuk ne demek ? > (lütfen kısa cümlelerle olsun ki, herkes anlasın..)1. futbol dünyada en yaygın spor dalıdır. çok basit kuralları vardır, bu sayede neredeyse herkes bilir..2. futbol ayakla oynanır, arada sırada kafayla da vurulur..3. ama kafalarının içindeki beyinleri salata olanların en üst liglere kadar tırmanmalarına imkan tanımayan bir üst düzey rekabet branşıdır !..
    – bu tanımlamalara göre, misyonum'un açılımı şöyle oluyor ;bu toprakların çocuklarından, – mış gibi yapmadan, namerde muhtaç olmadan, ayakla oynanan bir sporu beyinlerini kullanarak üst düzeyde yapabilecek insan yetiştirmek..
    yani benim için sizler, eski jenerasyonsunuz, geleceğe dair sizlerle işim yok benim..sizler bizim yetiştirmekte olduğumuz “evlatlarımız”dan önceki, “ucuz, semiz, temiz” kriterlerimize göre seçilmiş öncü grup'sunuz..altınordu forması ile işiniz bittiği zaman, zaten biz söylemeden kendiniz gidin kardeşim..
    1989 yılından itibaren, yani 27 yıllık futbol yöneticiliği geçmişimde, benim yönetimimdeki tüm takımlarımız daima coşkulu ve tempolu takımlar olmuştur..en canlı örneği hemen yanınızda sedat kaptan.. anlatsın dinleyin..
    bu futbolculuk uğraşısı ( çünkü henüz ülkemizde iş veya meslek olarak görülmüyor) 20'lerde başlar, 35'lerde biter.. en babası 15 yıllık ömrü vardır..bütün hafta çalışan çalışır, -mış gibi yapan çalışıyormuş gibi yapar, çalışmayan kılım döndü diyen montofon ineği gibi yatar !..sadece hafta sonları, o da hepi topu 1,5 saatliğine arena'ya çıkılır..arena'da yenersen, önündeki 7 gün kebap yapabilirsin..ama yenilirsen, gelecek haftaya bakacağız artık, klasiğini çalıp, gelecek hafta biraz sıkarsın, olur biter, hayat ta böyle –mış gibilerle geçer gider..o eskidendi, yani arena dediğin, sonunda aslanlara yem olmak falan yoktur artık !..
    bandırmaspor maçında altınordu a takım formasını temsil eden futbol emekçileri,siz altınordu futbol kulübü'nün ülkemiz için ne kadar değerli olduğunun farkında değilsiniz !..– olsaydınız bu kadar miskin, silik ve korkak maç çıkarmazdınız !..altınordu misyonu'nun yüklendiği değerler'in de farkında değilsiniz !..– olsaydınız coşkulu, tempolu ve cesur futbol oynardınız..
    benim sizinle işim bitmiştir.beni uyandırdığınız için, bu hamlemi 2 yıl önceye çekmeme neden olduğunuz için, hepinize teşekkür ederim.
    2016 yılının son maçına kadar bu formayı giyin, ama adam gibi giyin ve ara transferde hepiniz gidin. nokta.
    2017 yılında bizi “evlatlarımız”la baş başa bırakın !..
    1 ocak 2017 altınordu organizasyonu için yepyeni bir dönem başlayacak..önce geri çekileceğiz, sonra “evlatlarımız”'la iyi hazırlık yapıp bir daha geri adım atmamacasına ileri hamle yapacağız..
    hayatın anlamı olacak.. patinaj yapıp durmayacağız..– 05.01.2007 > kazmayı ilk vurduğumuz gün idi.. bir sürü şahit ve fotoğraf var..– 08.01.2017 > “evlatlarımız”ı ilk 11 süreceğimiz ilk gün olacak.. belki o gün eskişehir'den 5 yiyeceğiz..
    ama bir gün tarih şöyle yazacak ;– evet, bu avrupa şampiyonu altınordu a takımı öz kaynak futbolcuları, 7 yıl önce çıktıkları ilk profesyonel maçlarında 5 yemişlerdi..
    ya rab duy sesimi, o günü göster ve sonra beni yanına al ya rab..
    seyit mehmet özkanaltınordu yediemini

    -------------------------------------alıntı-----------------------------------

    adamı çok severim zaten de bu kadar zehir zemberek püsküreceğini tahmin etmezdim. bahsettiği bandırmaspor maçı da 1-1 bitmiş yani adam sonuç odaklı konuşmuyor 5 falan yememişler. ikinci takımım benim altınordu. o kadar benimsiyorum ki anlatamam. adamların internet sitesinde en üstte iki ibare yer alıyor.

    1-) iyi birey iyi vatandaş iyi futbolcu

    2-) altınordu, sadece bir futbol kulübü değil, aynı zamanda bir futbol eğitim kurumudur.

    sporcunun vizyonunu ve misyonunu çok net belirlemiş adamlar ve altyapılarda gümbür gümbür geliyorlar. dediğin gibi başkan umarım bir avrupa şampiyonu çıkar takımından biz de o günleri sevinçle ve coşkuyla yaşarız.
  • 20
    bence soyledigi seyde hakli olan ancak kendini ifade etmeyle ilgili sikintilar yasadigini dusundugum kisi.

    adamlarin is modeli genc futbolcu yetistirip bunlari guzel bonservisle yurtdisina pazarlamak uzerine. hal boyle olunca yabanci futbolcu oynatmanin ya da yasli futbolcu oynatmanin bu kulup acisindan herhangi bir esprisi yok. super lige cikarlarsa rekabet geregi yabanci futbolcu almalari gerekecek ancak bu kulubun dogasina ve amaclarina aykiri oldugu icin yine genc ve yerli oyuncularla oynamaya devam edecekler. bu futbolcular arasindan bir iki tanesi cengiz/caglar seviyesinde olsa bile geri kalani standart turk futbolcusu oldugundan kelli nihayetinde ligden dusecekler. bu surec boyunca da ayakbasti parasi arti yayin gelirleri derken altyapiyi gelistirmek icin cok degerli kaynaklar edinecekler. mevzu bahis para budur.

    tabii bu abimiz olayi paramizi alip duseriz seklinde anlatinca mac satmayi planliyormus gibi anlasiliyor.
  • 27
    http://www.altinordu.org.tr/Bizden-Size/2/228

    sözlerine "lanet olsun şu popülizm illetine" diyerek başlamış...
    "ama bu “popülizm” belasından nasıl kurtulacağız, işte bunu bilmiyorum!.." diyerek bitirmiş spor kulübü sahibi...

    "popülizm"... bir durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan davranış biçimi yani...

    sayın başkan terziden takım elbise diktirse, "popülist" tanımlaması kadar üzerine cuk diye oturmaz...
  • 40
    "berke özer için atletico madrid ile el sıkışıyorduk neredeyse. ali koç aradı "mehmet bey berke'yi ben istiyorum" dedi. biz de yeni başkan olduğu için 'jestimiz olsun' dedik. sonra comolli geldi "biz barış'ı da istiyoruz" dedi. "barış'ın 1 senesi daha var" dedik. barış için de hertha berlin ile konuşuyorduk. onlar da bir sene sonra alacaktı. parayı verecekler, bizde bir sene oynayacak, öyle gidecekti. biz o günün şartlarında, ali bey yeni başladığı ve yeni bir heyecanı yaşadığı için 'hayır' diyemedik"
    jest olsun diye berke ve barış'ı kaybolup gideceklerini bile bile fb'ye peşkeş çekmiş altınordu başkanı. iyi niyetle çok güzel bir işe başlamış ama maalesef "tek adam" olup güç zehilenmesine uğrayıp tüm sempatisini kaybetmiş zat.
    ravil tagir ile ilgili de "ravil tagir ve burak ince'yi inşallah avrupa'ya satacağız ama ravil 17 yaşında henüz, burak da 16 yaşında. avrupa'ya gidebilmeleri için 18 yaşlarını doldurmaları gerekiyor. paraya ihtiyacımız olduğundan ravil'i ön opsiyonlu vermek için kulüplerle görüşüyoruz. ravil'i alan bir sene daha altınordu'da oynatmak zorunda, ondan sonra gidecek. önceliğimiz ingiltere, biz bu pazara girdik. şu anda fenerbahçe dahil herkes ravil'i istiyor ama biz onu avrupa'ya vereceğiz. fenerbahçe'nin durumu müsait değil bu dönemde. değerli bir elmas o. bizim burada genç oyuncuları oynatacak bir iklim yok" buyurmuş zatıalileri!
  • 49
    28 temmuz 2021 tff olağan genel kurul toplantısı'nda alt yapı sistemi hakkında sunum yapmaya başlayan son yılların alt yapı süper starı altınorduspor'un başkanı.

    cengiz ünder, çağlar söyüncü, enis destan, burak ince, ravil tagir ve adı çok parlamasa da liglere oyuncu ihracı sağladığı nice isimleri yetiştiren bir spor yöneticisi olarak saygıyla dinlenmeyi ve kulak verilmeyi hak ediyor.
  • 12
    bunlar da iyice artiz artiz takilmaya basladi he. iyi ki 3-5 tane alt yapidan oyuncu cikardilar. yok neymis futbolculara genel kultur dersleri de veriyorlarmis. abicim futbolcu olmaktan ote insan olmak icin gerekli sey zaten kulturlu olmak. ekstra bir sey degil yani yaptiginiz. 2020'de cikacaklarmis tarih de vermis, ozguvene bak. peki ne zaman sampiyonlar ligi sampiyonu olacaksiniz onun da tarihini alabilir miyiz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın