resim
Servet Çetin
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:43
Uyruk:Türkiye
  • 902
    (bkz: karizması çizilen futbolcu)

    futbolcunun ağzından "benim karizmam çizildi" gibi bir laf duymak, rasyonal düşünebilen insanlar tarafından şöyle algılanmalıdır; sözkonusu futbolcu topa vurmadan evvel takılıp düşmüştür, veya şut çekeceğine boşa ayak sallamıştır ya da ne bileyim, kendi kalesine röveşata falan atmıştır. yani ne bileyim, ben bunu böyle algılarım. işin ciddi kısmına gelirsek, bir futbolcu teknik direktörüne "benim karizmamı çizdin" diyorsa bu 2 anlama gelir.

    1. anlam: futbolcu ciddi ciddi bir karizması olduğunu düşünmektedir, ki ben böyle bir karizmayı servet'te göremiyorum. azıcık empati yapmaya çalışırsam, mesela ayhan akman'ın da servetin böyle bir karizması olduğunu düşündüğünü gözümde canlandıramıyorum.

    2. anlam: servetin takım arkadaşları ve taraftar gözünde karizmatik olduğunu varsayalım (ki tekrar söylüyorum, bence değil), teknik direktör isteyerek ve bilerek servet'i taraftar ve takım önünde küçük düşürmüştür. bunu nasıl yapmıştır, geçen sene kadroya almayarak, bu sene maçtan önce kadroya almayarak.

    şimdi güzel kardeşim servet, karizman var mı yok mu onu etrafındakilere sor. ancak kadroya alınmamak senin için "karizmam çizildi" anlamına geliyorsa, senin algılama problemin var güzel kardeşim. profosyonel futbolcusun, zaten sezon öncesi yaptığın saçma sapan açıklamalarla var olan karizmanı da kendi kendine çizdin, kadroya alınmamak (üstelik mantıklı da bir açıklama ile) bu oyunun gerçekleri arasında var. senin bu yaptığın düpedüz çocukluktur. tarif etmek için başka kelime bulamıyorum.

    galatasaray dışındaki futbol hayatında başarılar diliyorum, zira bu kulüpte kaldığın her dakika bize zarardır. o "takıma zarar vermemek için konuşmayacağım." mevaline gelen populist ve şark kurnazlığı kokan saçma beyanatına da şöyle cevap veriyorum.

    "bence de konuşma servet, ortada hiçbirşey yokken konuşunca bile zarar veriyorsun, şu durumda asla konuşma."

    not: bu yazı zürriyet müsvettesinde yazanların doğru olma ihtimali üzerine yazılmıştır.
    not2: yazdıklarımı tekrar okurken aklıma geldi, karizmayı çizmek fiilinin ingilizcesini bunca senelik ingilizcemle bulamadım. mert çetin bulduysa helal olsun.
  • 903
    hiç bir zaman gerçekten galatasaraylı olmadı bence. hep soğuktu, hiç üçlü çekmedi taraftara, fazla ve edepsiz konuştu bazen. marsilyaya gidemedi ama aklının yarısını orada bıraktı. son zamanlarda kendini toparlamıştı toparlamasına ama nafile. ben servet'i hep şu resimle anıyorum nedense: bizim takım gol atar, herkes koşar forvete sarılır. servet defanstadır arkası dönük sümkürmektedir. bu tek biri sefer olmadı dikkat edin neredeyse her zaman bu böyle olmuştur. hiç bir zaman yeterince hırslı olmadı. görev adamı olmak bazen yeterli değildir. hakan baltada da mesela aynı hata var bence. görev adamı ama yeterince hırslı değil. neill öyle mi? değil -ki kendisi daha yeni galatasaraylı diyebiliriz. servetçim, kendi sonunu kendin hazırladın. basın mensuplarına ''hocamızın da kredisi tükeniyor'' vs. gibi saçma sapan şeyler söyledin, isteksiz oldun, galatasaraylı olmadın ve gidicisin. teşekkürler ve güle güle.
  • 908
    son haftalarda takımın savunmada ki en iyi adamıydı. ama istediği kadar iyi ve formda olsun 11'de oynayıp oynamayacağını sorgulayamaz. herhangi bir taktiksel sebeple rıjkaard değişiklikler düşünmüş olabilir. "ben formdayım ben oynarım" gibi bir düşünceye giren futbolcunun bir takımın parçası olması gibi bir ihtimal yoktur. eğer bir takımın parçası olamıyorsanda maalesef o takımda da işin yoktur.
  • 911
    öncelikle hakaret içerikli yazılar görmedim bunu belirteyim. ha kadro dışı sonrası yazılan evet iyi oldu, konuşmaları vs.. ise evet yazılanlar son derece doğru. çok daha önceden yapılması gereken bir hareketti diye düşünüyorum.

    son kadro dışı olayını, içeriği pek bilinmediği için dışarıda tutuyorum. servet hakkında pek iyi şeyler düşünmüyorum. evet totoş süper lig için yeterli düzeyde bir stoper ancak sisteme son derece yabancı. ha yemişim sistemi, futbolu dersen evet servet bu takımın ideal stoperi. eğer rijkaard ile devam edilecekse, pas futboluna, hızlı futbola ayak uydurmak isteniyorsa servet bu takımda yedeği yedeği olmalı. burada da servet çetin tripleri ortaya giriyor. kendisi mehmet topal gibi uzun süredir yurt dışı sevdasına kapılmış vaziyette ve bu durum hem kendisine, hem takımına zarar vermekte. kafasında galatasaray'ı bitirmiş bir oyuncu, sürekli ilk 11 oynayarak avrupa kulüplerine kendisini göstermek isteyen bir oyuncu ve her kamera karşısında gitmek istediğini belirten oyuncuyu galatasaray kadrosunda bulundurmamalı.

    işin taktik, sistem kısmına gelirsek, önce de söylediğim gibi şuan oynamaya çalıştığımız sisteme aykırı bir oyuncu servet çetin. nedir bizim ihtiyacımız olan defans oyuncusu? öncelikle oyunu kurma işini zaten lucas neill layıkıyla yapıyor. neill'in partnerinde olması gereken özellikler öncelikle hızlı olması, az da olsa teknik olmalı, ayağı pas yapabilmeli, pozisyon bilgisi iyi olmalı, futbol zekası olmalı. * şimdi bu özelliklere baktığımda evet servet'in özelliği diyebileceğim bir özellik yok. hızlı değil, hızlı bir rakip forvet oyuncusu çok rahatlıkla servet'i oyundan düşürebiliyor. teknik desen en ufak bir parıltı göremiyorum. geriye ve yanlara pas yapabiliyor ancak ileriye 3-4 maçta bir pas atabilen bir oyuncu. pozisyon bilgisi türk futbolcuların genel sorunu bu yüzden servet'i suçlayamam ancak bu özellikte de sınıfta kaldı. futbol zekasına bakıyorum onu da göremiyorum. mustafa sarp'ta böyle. normalde çok zeki biri olduğu her halinden belli ama iş futbola gelince sınıfın en arka sırasında oturan "birol.. biroll amına koyim senin" diyen, tembel çocuklardan. bütün bu eksi özelliklerini vücudunu üst düzey bir biçimde kullanmasıyla kapatamaz servet çetin. dolayısıyla bu sistemle oynamaya çalıştığımız için, bu sistemde yeri olmaması gereken biri.

    sonuç olarak gerek futbolu, gerek kaprisleri, gerek basına verdiği demeçler ile çok daha önceden kapıya konulması gerekirdi. *bu saatten sonra 1 gram bile faydası dokunmaz servet'in galatasaray'a. 3-5 bakmadan sevgilisiyle * buluşturulmalı.
  • 912
    kendisi hakkında dünden beri yapılan eleştirileri "geriden oyun kuramamasıyla" ilişkilendiren mantığı anlamıyorum. yahu adam hocaya (amirine, patronuna) gider yapmış (zaten 1 yıldır saçma sapan demeçler veriyordu), buna da bir kısım insan haklı olarak hocadan yana tepki koymuş. kimsenin "oh takımda sorunlar çıkıyor" diye zil takıp oynayacağı yok bu sözlükte. inceldiği yerden kopması iyidir bazı şeylerin, servet bu gideri dün yapmasa yarın bir maçın ortasında veya devre arasında da yapabilirdi oyundan alınacağı zaman. daha mı iyi olurdu?
    yedek kulubesinde elano'nun surat asmasını bile eleştirirken servet'in hocaya yaptığı gidere tolerans gösteren arkadaşları hakikaten anlayamıyorum.
  • 913
    galatasaray'daki yönetim sorununun patlağıdır kendisi. başka bir şey değil. iyi oyuncu zaten yedek olmayı kabullenmez, hocasını sorgular. ama bunlardan daha önce kendini sorgular, ben neyi yapamıyorum? diye kendine sorar. yanıt bulamıyorsa doğru düzgün bir diller hocasına, antrenörüne sorar. bunların hiçbirini yapmadan direkt hocasına atar yapan adamın takımda işi yoktur. guardiola sorunlu olduğunu bildiği bütün oyuncuları takımdan yolladı. van gaal barcelona'ya ikinci kez geldiğinde rivaldo'yu bedelsiz olarak milan'a yolladı. hocanın yaptığı doğru. ikinci bir doğruyu da yönetimden bekliyorum: servet'e "takım bul" desinler.
  • 916
    galatasarayda en son kadro dışı kalması gereken oyuncu. bazıları milyonları götürüp yan gelip yatarken o hiç olmazsa yüreğini ortaya koyuyor. serveeet serveeet diye bağırırken şimdi onun gönderilmesini istemek bence biraz vefasızlık. onun yerine oynayabilecek olan gökhan zan, ali turan, hakan balta'dan üçünü toplasan bir servet etmezler. yazık çok yazık.
  • 918
    kadro dışı kalmasıyla saha icindeki performansının zerre alakalı olmadıgı oyuncudur. geriden oyun kuramıyor, hırslı degil, hantal vs. falan tonla eleştirilebilir ama bu sebeplerden oyuncuları kadro dışı bırakacaksak servete kadar tonla adam sayarım size. kimsenin ne oldugunu bilmedigi, bilmeyecegi, oyuncu ve teknik direktörü arasındaki problemden ötürü yaşanmış bir olay. tam belli bir hava yakalamışken cok talihsiz bir olay oldu, inşallah bir şekilde çözülür diyecegim ama büyük ihtimal servetin satılmasıyla son bulacaktır.
  • 920
    servet fener macinda diil gol atsan hat trick yapsan, her mac cizgiden gol cikarsan, yine de su en son yaptigin hareketten dolayi senden omrumun sonuna kadar nefret edecegim...emenikenin nasil bir forvet oldugunu ve onu sadece senin durdurabilecigini adin gibi biliyordun, bundan dolayi rijkaarda rest cektin.. adamin babasi olmus sen adamin ipini cekmeye calisiosun, teknik direktorlugunu bilmem ama efendi lan bu adam...utan servet yaptigindan, yaptiklarindan...ve mumkunse cek git, nefretinle, kisiliksizlignle insanlari zehirleme...
  • 921
    "yeri geldi 14 sene bekledik..." diye bağıran, esasında bi bok beklememiş adamlar bilmez baba recep'i. galatasaray'ın “galatasaray” olduğu önemli yılların adamlarındandır. galatasaray ruhu'nun sahada, kulübede, tribünde olduğu yıllarda galatasaray'a yolu düşmüş bir beşiktaşlıdır.

    --- alıntı ---
    maç saatine yakın, galatasaray, beşiktaş tribününe çok yakın bir yerden sahaya çıktı. biz her zaman kendi yıldızlarımızı tribünlere çağırırdık. bu ya metin oktay olurdu ya da turgay şeren...
    bu kez baba recep'i çağırdık. baba recep bir an duraksar gibi oldu. bize doğru koşarak geleceğini sanarak iki misli bağırmaya ve "baba recep buraya" demeye başladık. baba recep birden beşiktaş tribünlerine doğru koştu. bir anda stat sessizliğe büründü. ne yapacağını herkes merakla bekliyordu. beşiktaş tribünlerinin önüne gelince sağ ve sol elini havaya kaldırdı ve iki eliyle bütün beşiktaş tribününü içine alırcasına bir jest yaptı. ardından ellerini sıkıca yüreğinin üstüne bastırdı ve sonra tekrar açıp kalbini sanki beşiktaşlılara uzattı.
    biz derin bir sessizliğe bürünmüştük. beşiktaş tribününden 'baba recep' sesleri yükseldi. baba recep sonra koşa koşa tribünün ta öbür tarafına gelip tam bizim önümüzde durdu. gene iki elini açıp galatasaray tribünlerini içine alacak bir hareket yaptı ve sonra iki eliyle iki bacağını gösterdi.
    baba recep, "yüreğim beşiktaş'la ama ayaklarım galatasaray için koşacak" diyordu.
    işte o anda hem galatasaray, hem de beşiktaş tribünleri ayağa kalktı, "baba recep çok yaşa" sesleri yeri göğü inletti.
    --- alıntı ---

    galatasaray taraftarı recep adanır'ı izledi. yıllar geçti servet çetin girdi galatasaray'ın kapısından. fenerbahçe'de tutunamamış hatta alay konusu olmuş bir adam, anadolu'da kendi hikayesini yazdı ve galatasaray'a geldi.
    futbolunu ve mücadelesini geliştirdiğini gösterdi. sahada elinden geleni yaptı, pes etmedi. bazen şampiyonluk kutlamasında kapris yapacak kadar saçmaladı, bazen boş konuştu. “futbolcu biraz da çocuktur, hafif arızadır.." dedik, futbol romantizmiyle avunduk. ses çıkarmadık çünkü mücadelesine inandık, yeri geldi alkışladık...

    bir gün, "eğer benim galatasaraylı ya da fenerbahçeli servet olarak kalmak gibi bir düşüncem olsaydı, ben sivas'a gittiğimde başarılı olamazdım. sonuçta maddiyat için yapıyorum bu işi. paramı aldıktan sonra ben elimden geleni yaparım." dedi. belki o dönem kimse önemsemedi bu cümleleri çünkü servet’e, mücadelesine, hırsına inanıyorduk. şimdi geriye dönüp baktığımda sonun başlangıcının bu cümlelerde yattığını görüyorum.

    artık servet, parasını aldığı için baş kaldırmayan, ses çıkarmayan bir adam. parasını aldığı için bi boku umursamıyor. parasını aldığı için boş konuşuyor, parasını aldığı için taraftara, teknik direktörüne, kaptanına, formasına sayıgısızlık yapıyor. parasını aldığı için, istanbul'da olduğu için bilmediği ve beceremediği bir sistemde tekrar var olmayı seçmiyor, ikinci defa kendisini yenilemiyor. parasını alıyor, güzel yaşıyor... neden uğraşsın ki?

    galatasaraylılıkla, fenerbahçelilikle yıllarca karnını doyurmuş efsaneler var bu kulüplerin tarihinde.
    servet, yüzer yıllık tarihleri, efsaneleri banka hesaplarının altında harcarken günümüz futbolunun profesyonellik yalanına tutulduk. servet değişti veya kolay olanı seçti, kimse fark etmedi.

    keşke servet “fenerbahçeliyim ama galatasaray’dan paramı kazanıyorum. sonuna kadar mücadele edeceğim” deseymiş. keşke fenerbahçeli servet, galatasaray forması giyseymiş ve o formanın değerini bilseymiş. recep adanır’ı yıllar sonra bunun için anıyorum. beşiktaşlı recep’in, galatasaray formasını giymesinden gurur duyuyorum paraya tapan saygısız servet’in ise utanç...
  • 924
    servet çetin: antrenmanda yedek takımda oynatıldığı ve hocasının hatalarını söylediği için hocasıyla kavga eden futbolcu.

    lorik cana: morali sıfır iken oynadığı maçın 25. dakikasında günah keçisi ilan edilip sahada barış özbek dururken oyundan çıkarılan, buna rağmen hocasına hiç bir tepki vermeyip saha kenarından takımına destek veren futbolcu.

    iki resim arasındaki 7 farkı görebildiniz mi?
App Store'dan indirin Google Play'den alın