belki galatasaray'ın efsane kaptanı değildir, evet. ancak 2010'lu yıllardaki galatasaray hakimiyetine hiç katkı vermemiş gibi davranmak, "o olmasaydı da yine aynı başarıları kazanırdık" demek bana göre büyük bir haksızlık, vefasızlıktır.
hiç kimse hafızasını kaybetmiş gibi davranmamalı. selçuk inan bal gibi de 2011-2012 ve 2012-2013 şampiyonlukları ile 2013-2014 türkiye kupasının kazanılmasında doğrudan etkili olmuştur. bu dönemde kazanılan iki süper kupa ile birlikte galatasaray tarihine 5 kupa daha kazandıran kadronun en önemli oyuncularından birisidir.
bu adam bir merkez orta saha olarak bu üç yılda toplam 29 gol atmış, 38 asist yapmıştır arkadaşlar. yani üç senede bu rakamları yakalamış bir futbolcu için "onun yerine
engin baytar,
emre çolak kadar oynayacak birileri bulunurdu" demek açıkçası akıl tutulmasıdır.
ayrıca üç kupalı 2014-2015 kadrosunun da değişmez adamıdır. bu kadronun en önemli oyuncularından biri olmamakla birlikte bu başarılara katkısı yoktur demek de insafsızlıktır.
felipe melo bizim efsanemiz, canımız ciğerimiz, türkiye liginin gelmiş geçmiş en etkili orta saha oyuncusudur. buna kim itiraz edebilir? ancak böyle bir oyuncunun yanında prime selçuk'u izleyebilmek de bizlerin büyük şansıdır. bunu melo'nun kendisi de defalarca ifade etmiş, selçuk ile birbirlerini yukarı taşıdıklarını söylemiştir.
hafızadır, unutur. ama daha iki gün önce uefa'nın dünyaya yeniden yayınladığı
9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçını da mı izlemediniz ey dostlar? her biri prime dönemini geçiren
luca modric'li,
sami khedira'lı,
mesut özil'li real madrid orta sahasını çaresiz bırakırken selçuk'un ne kadar iyi oynadığına hiç mi dikkat etmediniz?
çok da uzatmak istemiyorum ama insan yazdıkça da bu tavıra üzülüyor. selçuk'un galatasaray yöneticilerine gidip de silah zoruyla beş yıllık fahiş bir kontrat aldığını zannetmiyorum. dönemin yönetimi saçma sapan yabancı sınırlaması kuralları sebebiyle telaşa düşmüş ve selçuk'a öyle bir kontrat yapmışlardı. bunun da açıkçası selçuk'un günahı olduğunu düşünmüyorum.
kaptanlık konusunda yapılan eleştirilere genel olarak katılıyorum. sekiz sene boyunca benim koluma o pazubenti taksalardı, ben daha fazla etki bırakabilirdim, selçuk bu sorumluluğun altından kalkamamıştır.
ancak ister kabul edin, ister reddedin. selçuk inan 26 yaşında, kariyerinin en verimli döneminde bütün takımlar peşindeyken, henüz şike soruşturmaları ortada yokken, suyun karşı tarafından finansal olarak daha iyi bir sözleşmeyi önünde bulmuşken, sezonu 8. olarak tamamlamış ve bir mucize olmazsa yıllarca toparlanamayabilecek bir galatasaray'a imza atmış, tarihin akışının değişmesinde de önemli bir rol oynamıştır.
onun formamızı giydiği dönemde kazanılan 14 kupanın 5'inde büyük katkı vermiş, 3'ünde de ciddi pay sahibi olmuştur. ayrıca şampiyonlar liginde çeyrek final ve son 16 oynayan kadroların da direkt oyuncusudur.
galatasaray taraftarı olarak böyle katkılar vermiş bir oyuncuya vefasızlık yapmak da bizlere yakışmaz. en büyük efsanemiz
metin oktay'ın "galatasaray, çünkü o daha vefalı" sözlerine yakışmaz.