• 526
    "dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti."

    (bkz: yunus emre)

    kimilerinin camına 4 numara film çekilmiş, hiçbir şey göremiyorlar. heyecanla ve mutlulukla pencerenin önünde sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar ve sıra kendilerine geldiğinde sırasını savmış olan annelerinin ya da babalarının onlar o pencereden bakabilesin diye camda bıraktığı tırnak izleriyle yüzleşiyorlar. önce o izlere bakıp ağlıyorlar, sonra arkalarındaki çocuklarına bakıp zaman kaybetmeden hıçkıra hıçkıra tırnaklamaya başlıyorlar camı.

    pencereyi açıp 360 derece manzarayla panaromik gözlem yapanlardan biri de demiyor ki; şu evlerin pencereleri neden siyah, neden hiç açılmıyor?

    manzaraya aldanmamak, o siyah pencerelerin ardında yaşananları görmek lazım...
  • 527
    bugün dünden farklı artık
    güneşin doğmadığı günlerdeyiz
    gölgelerimizi bile özler olduk
    hakettik
    kalemimiz düştü, sözcüklerimiz tükendi, fikirlerimiz köreldi
    sesimiz çıkmaz oldu en sessiz sokaklarda bile
    meydanlar boş, sokaklar kimsesiz kaldı artık
    biz kimsesiz kaldık, sahip çıkamadık, yalanlara kandık
    fısıldadık birbirimize, korktuk, bağıramadık
    sesimizi yükseltemedik, mirasımızı tükettik
    unuttuk nasıl kazandığımızı bu günleri
    koyun misali takip ettik, sormadık bile
    neden? nasıl?
    peki ya şimdi?
    aslında her şey bir nota, bir ses
    keşke dinlesek duyana kadar defalarca
    altımızda binlerce kefensiz yatanı
    hatırlasak!
    unutmasak!
    açsak gözlerimizi bir daha
    son bir miras bıraksak yarınlara.

    birçoğumuzun itirafı.
  • 531
    5 kasım 2022 galatasaray beşiktaş maçı öncesi moraller pek iyi değildi. deplasmanda alınan karagümrük galibiyetine rağmen ümitsizlik baş gösteriyordu. takım arka arkaya oynanan 3 maçtan sadece 2 puan alabilmişti.

    herkes hıncını birinden çıkarıyordu. kimi muslera'yı, kimi sergio'yu, kimiyse okan hocayı hedef tahtasına oturtmuştu.

    bense büyük oynadım ve kendime o gün icardi'yi hedef aldım. maçtan önce saçlarını boyatan mauro icardi için klavyemden şu sözler döküldü;

    (bkz: #3481236)

    ibret olsun diye silmedim, zaman zaman baktığım en ofsayt entrylerim altında pis pis sırıtıyor bana.
  • 533
    fifa 23'te oynadığım pro modunda şampiyonluk yarışında çekiştiğimiz iki maçı da galatasaray'a sattım.* iki maça da zamanında dursun başkanımın sattığı bilekliklerle çıkmıştım.

    yaptıklarım için pişman değilim aklım hala yapmadıklarımda. 47 maçta 86 gol 31 asist gibi uçuk sayılar yaptım.

    (bkz: galatasaray şampiyon olur bu sene de allah'ın izniyle)

    https://youtu.be/xo8lTnTbTwI
  • 535
    flight radardan icardi'nin uçağını izlediğimiz şu dakikalarda artık kamuya paylaşmam gereken bir olay var.

    tarih 10 ağustos 2021. victor nelsson bindi danimarka'dan uçağa geliyor. sebebini bilmiyorum ama bu uçak takip etme işini oldum olası seviyorum. neyse yine açtım flight radar'ı böyle. sağa sola bakınıyorum ama arada da kesiyorum uçağı.

    aynı gün eşim de şehir dışından uçakla görevden dönüyor. o uçak hareket etti mesajını attıktan sonra ben yavaştan toparlandım çıktım yola. neyse havaalanına gittim, eşimi aldım, eve geldik falan salonun ortasında notebookta flight radar tam ekran ayı gibi açık nelsson'un uçağını takip ediyor.

    eşim dedi "ya sen buradan yolumumu gözledin". ben de tabi ki "herhalde kızım sen bizi sessiz sessiz duruyoruz diye sepet mi sandın" dedim. velhasıl nelsson vesilesiyle durduk yere baya point toplamıştım. eşim arada sözlüğe bakındığı için buraya yazamadım zamanında ama artık hem zaman aşımına uğradı hem de ben pointleri çoktan harcadım zaten. *

    pişman değilim, bir daha olsa bir daha yaparım, milletim affetsin...
  • 536
    2023/2024 sezonunda kurulan kadromuz beni öyle heyecanlandırıyor ki avrupa futbol devi takımlarının kadrolarıyla hiç kıyas bile yapmıyorum. eskiden sürekli ne kadar geri kaldığımızı bu takımlarla asla yarışamayacağımızı düşünüyordum. çok şükür öyle bir kadro kuruyoruz ki çoğu avrupa takımından iyi. çok umutluyum ve gururluyum.
    hatta avrupa takımlarından bana ne demeye başladım maçlarını izlerken zaman kaybı geliyor, sıkılıyorum.
  • 537
    galatasaray maçları hariç artık maç izleyemiyorum. katlanamıyorum, sıkıcı geliyor. eski heyecanı hissetmiyorum. avrupa kulüplerinin herhangi bir maçını açsam bile bana ne aq elalemin maçından diyorum ve kapatıyorum. real madrid'in şampiyonlar ligi maçı bile olsa.
    herkes aynı, sıkıcı futbolu oynuyor.
    futbolcular basın ve taraftarlarca çok şımartılıyor, saha içinde robotik düzen tutkuyu öldürdü. kısacası ben artık bir futbolsever değilim. sadece galatasaray maçları izleyen dayılara döndüm.
  • 538
    galatasaray maçları dahil artık maç izle(ye)miyorum. futbolcuların, antrenörlerin hatta saha içiyle uzaktan yakından alakasız yorumcuların bile yaşadığı hayatı görünce iç ses olarak 'ulan ben mal mıyım, bu heriflerin bile doğru dürüst siklemediği bir olayı ben niye bu kadar umursuyorum?' diyorum. messi de olsa alt tarafı iyi top oynuyor diye bu kadar para bu adamlara verilir mi düşüncesi beni bu işlerden tamamen soğutma noktasına getirdi. üç kuruş kazanabilmek için eşşekler gibi çalışmak zorunda kalırken benim doğrudan veya dolaylı olarak katkımla bu adamların bu hayatı yaşamasına tırnak ucu dahi olsa su taşımak istemiyorum artık. 'galatasaray' ismine, armasına ve sarı-kırmızı renklere olan sevgim ve tutkum muhtemelen hiç bitmeyecek hatta bu yukarda yazdıklarımdan da belki galatasaray sevgisinden ötürü bir anlığına fikrim değişebilir ama şu anki hissiyatım tamamen bu yönde. eskisi kadar tutkulu bir taraftar olacağımı hiç sanmıyorum, en baba skor takip eder geçerim, o da aklıma gelirse.
  • 539
    kimsenin kalbini kirmamaya ant icmis bir insan olarak, ancak benim kalbim kirilirsa bu eylemi gerceklestiriyorum. biraz kisasa kisasciyim. ama sevdigim ya da sevdigim demeyelim de mecbur oldugum insanlar oldu mu iste orada isler degisiyor. karsimdaki insan konuşuyor, konusuyor, konusuyor. bense susuyorum. zira agzimdan cikan ilk laf bana karsi silah olarak kullaniliyor. :) o kadar cok onyargili insan var ki ailemde, sabit fikirli, dusuncesiz.

    ha tabii yine o kadar cok şükürsüz insan da var. birisi en yakinimda. baskalarinin elinde olsa tepeden tirnaga minnettar olacak, mutlu olacak, şükür edeceklerken, kendisi memnuniyetsiz, mutsuz, huzursuz!

    ne yapacagimi bilmiyorum. hayir sorun tabii ki bende. bu insanlara dur diyemiyorum. sadece onlar da suclu degil aslinda ben de sucluyum. zira hep affettim. saygisizliklarina hoşgörüyle yaklastim. anlamaya çalıştim. tabi bunun yaninda hic sirtimi donmedim, hiç dönüp arkami gitmedim. ama birgün gideceğim. nasilsa gidecegim, toprak olacagim sonuçta bir gun. ha o insanlar anlayacak mi? anlamayacak.

    o kadar cok ihtiyacim var ki aslinda, soyle bana bir tani konulsa, birisi dese ki birader senin saglam nevrotik sorunlarin var, psikolojik sorunlarin da var. seni bi hastaneye yatis yaptirmamiz lazim. 2 ay ya! cok degil 2 ay su insanlardan uzak kalsam kendime gelecegim. ne yazik ki oyle bir imkan da yok.

    zaten buraya bunu yaziyorum icimi dokuyorum ya ustu kapali, çünkü icimi dokecegim guvenebilecek kimsem de yok. anneme döktüm de o ne yapsin! ne yapabilecek sanki. hayatim boyunca arkamda kapi gibi duran bir babam olmadi zaten. hep kendi isimi kendim hallettim. neymis, hayata hazirlamismismis. ulan ben cokemeyecek miyim, surekli diken üstünde mi duracagim be! al iste bu da güvensizlige itti beni. eşime bile güvenmiyorum. hani bu paranoya falan vs gibi degil. iste klasik sevgili es guvensizligi degil de kendimi açma eşiginin otesine gecemiyorum.

    ulan su duruma maddi imkansizliklar yuzunden dussem, ne bileyim borsada para batirsam, hovardaliga gidip de birilerine para yedirsem, biri tarafından dolandirilsam da dussem falan anlarim da, yok arkadas, cevremdeki insanlarin hatta yasca benden kucuklerin bana saygisizligini gorunce kaldiramiyorum. ya hissettiklerimi boyle ustu kapali degil de dolu dolu anlatabilecegim guvenebilecegim birisi olsa kosa kosa gidecegim ama guvensizlik problemi had safhada bende! hani psikiyatrist, psikolog vs neden denemiyorum iste bu yuzden.

    muhtemelen böyle boyle kendi pisliğimde bogulup gidecegim. neyse burada itiraf, ic dokme diye dursun.

    belki birgun cok mutlu olursam ya da beni taniyan birisi bunu okursa bu donemde ne haldeymisim tekrardan bi kafada canlanir.

    buraya kadar okuyan renktaslara da saygilarimi sunuyorum. hakkinizi helal edin. ha bir de halinize sukredin eger sevdikleriniz size saygi duyuyorsa.

    edit: ekleme.

    bu mecbur oldugum insanlara, keyifsizim, iyi değilim dedigimde, insan kendi tercih ettigini yasarmis diyorlar hala. siz benim onume buyur bu yemek diye koyup zorla yediriyorsunuz ancak ben bir sekilde o yemegi sirf siz koydunuz diye seviyorum ama sonra bana o yemek kotu, sen o yemegi neden yiyorsun, boyle yemek mi olur diye ben suclaniyorum hayat cok guzel be! hakikaten cok guzel.
  • 542
    avrupa futbolunun üst seviyelerinde saha içi taktik anlamında öyle umulmadık düşünceler, yepyeni planlamalar var ki ki bazen kritik bi' maçta çok çok ufak nüanslar belirleyici oluyor. bizim şampiyonlar ligi'ne katılmamız büyük nimet. kasamıza koyacağımız para inanılmaz ancak biz daha beginner seviyesindeki en temel şeyleri saha içinde başaramazken üst düzeylerdeki takımların seviyelerini gördükçe kabus gibi üzerime çöküyor grup maçları.

    (bkz: 29 ağustos 2023 galatasaray molde maçı)
  • 544
    molde maçlarında orta sahamız o kadar yoktu ki normal hayatlarında marangoz, manav olan adamlar star gibi göründüler, hemen ardından antep maçında da orta sahamız o kadar kolay geçiliyordu ki, bu defa bizim orta saha oyuncularımız bana marangoz, manav gibi göründüler.

    itiraf ediyorum korkuyorum çünkü bayern ile oynayacağımız maçlarda cl rekoruna koşabiliriz gibime geliyor.
  • 545
    vecino transferinde işin içinde iş olduğunu düşünüyorum. büyük bir hamle bekliyorum içten içe. thuram transferini zaniolo'nun satışı gibi bir formülle bitirdiğimize inanmak istiyorum. (tansel taşanlar orta saha için ciddi bir meblağ ayırdığımızı söylemişti geçen hafta, o para bence gelecek sene opsiyonlardan gelecek olan para ve şimdiden değerlendiriliyor diye düşünüyorum.)

    torreira'yı 6.5 milyon euroya alan adam vecino falan uğraşmaz bence. ciddi bir fake atılıyor hissi taşıyorum.
  • 547
    çocukluk yıllarım 2002-2010'lara denk geldi sözlük. bu yıllarda özhan canaydın ve devamında adnan polat ile o kadar kötü, başarısız, silik yıllar geçirdik ki galatasaray armasının büyüklüğü olmasa tek şampiyonluk almak bile mucizeydi. avrupa'da adımız anılmıyor, derbilerde paspas oluyorduk. izlediğim en heyecanlı en önemli maçlar fenerbahçe derbileriydi. kahvede babamla izler, fenerbahçeli'lerin gol sevinçlerinde gözlerim dolar ağlardım. yıllar sonra keita gelmişti de galatasaray'ı sevmek için sebebim olmuştu. sağolsun adnan polat ve yaveri adnan sezgin ''sizin sevinmek neyinize'' dercesine hemen satmış, serdar özkan'ı getirmişti. 13 mart 2011'de ankaragücü'ne 3-2 yenildiğimiz maç hele hele neredeyse galatasaray'ı bıraktığım maçtı.
    (özeti; https://www.facebook.com/...6zet/1911086420684/)

    koyu galatasaraylı bir baba olmasa ya da aysal gelip büyük takım hüviyetimizi bize geri vermese belki de şuan başka takımı tutuyordum. benzer yıllarda çocukluğunu yaşamış kim bilir kaç kişi başka takımı tutar oldu. işte bu nedenledir ki özhan canaydın'dan da adnan polat'tan da nefret ederim. bizlere çocukluğun en güzel yıllarını göz yaşları içinde yaşattılar. şimdi allah'tan icardi muslera gibi ikonlarla başarılı bir galatasaray var ki çocuklarımızın yüzü gülüyor. bizim yüzümüzü güldürmeyenlere de hakkımı helal etmiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın