• 1
    amk gazetesinin, 3. fatih terim dönemininde yaşananları ve fatih hoca'nın takımdan ayrılışını konu alan yazı dizisi.

    --- alıntı ---

    sarayda kriz 1

    aysal başkanlığında, terim komutasındaki galatasaray üst üste ikinci sezonda da şampiyon olmuş, avrupa’da çeyrek final oynamıştı. ama real madrid maçları başkanın kafasında birçok soru işareti doğurmuştu.

    takimin yavaş futbol oynadığını, fizik gücünün yetersiz olduğunu, şampiyonlar ligi şampiyonluğunu bu şekilde kazanamayacaklarını söylüyordu aysal.

    ve sezon biter bitmez ağzındaki baklayı çıkardı: “terim bizi anaokulundan aldı. ilköğretimi bitirdik. liseden de mezun olduk. şimdi üniversite okumalıyız. ama bu yapı ile imkansız. bize üniversite hocası lazım.”

    yani ünal aysal, sportif olarak sahadaki takımdan memnun değildi. galatasaray’ı fatih terim ve ekibinin daha ileriye götüreceğine inanmıyordu. terim’in gönderilişinin altındaki en büyük gerçek, aysal cephesinden ‘sportif’ olarak duruyordu.

    1- terim kavgasi hiç bitmedi

    eğer tüm kavga fatih terim’in gönderilmesiyle alevlendiyse, terim’in nasıl geldiğiyle başlamak lazım… 14 mayıs 2011’de ünal aysal başkan seçildiğinde herkesin kafasındaki soru aynıydı. kamuoyu “terim” diyordu ama yönetimdeki sesler farklıydı. terim’in bir numaralı destekçisi gözüken abdurrahim albayrak “lucescu” diyordu. bugünlerde terim’e destek veren adnan öztürk ise ersun yanal’ı gündemde tutuyordu. başkanın sağ kolu bülent tulun, martin jol’la anlaşmıştı. ali dürüst ağırlığını koyup “terim” demişti.

    3 yıl sözü tutulmadı

    aysal 15 mayıs 2011’de, yani seçimden bir gün sonra medya mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelmişti. ağzından çıkan kelimeler ilginçti: “terim zor bir insan. acaba anlaşabilir miyiz? istediğim yapıda rahat çalışabilir mi?”

    19 mayıs 2011’de saatler 19:05’i gösterdiğinde aysal, terim ile anlaştıklarını açıkladı. ilk anlaşmada 3 yıllık bir kontrat konusunda el sıkışılmıştı. sözleşme imzalanmadan bir gece önce ise galatasaray asbaşkanı refik arkan, terim’in kireçburnu’ndaki evine gidip “hocam başkan sözleşmeyi 1+1+1 istiyor. başarıya endeksli bir anlaşma yapalım” diyordu.

    yine arkan devrede!

    neden refik arkan gidiyordu terim’in evine? çünkü arkan, 2002-2003 sezonu başında terim galatasaray’a geri dönerken de pazarlıkların merkezindeydi. hatta özhan canaydın döneminde terim gitmeden önce yıpratılması bölümünde de aktif rol oynamıştı. görüşmeler sırasında terim’in küçük kağıtlara yazıp imzaladığı “25 milyon dolarlık transferle şampiyonlar ligi’ni alırız” notlarını basına sızdırmıştı. ardından da “terim 28 futbolcu aldı. 40 milyon doları çöpe attı” belgeleri gelmişti. şimdi “bu notu niye yazdınız?” diyeceksiniz. ilerleyen süreçte arkan-terim ilişkisinin artçılarının kulübe nasıl zarar verdiğini göreceksiniz…

    terim 1+1+1 olayından ve teklif ediliş şeklinden memnun kalmıyor hatta sinirleniyordu. ama aysal’la yediği yemek sonrası sözleşmeyi imzalıyor, imzalamadan önce de son bir madde ekliyor: “taraflar birbirleriyle yollarını ayırmaya karar verirse, bunu sadece 15 dakika önce noter vasıtasıyla birbirlerine iletmeleri yeterlidir.”

    2- erkasap’ın yerine tigana florya’ya

    aysal aslında terim’in ekibinden şikayetçiydi. müfit erkasap’ın akademinin başında olması, hasan şaş ve ümit davala’nın hocaya fikren hiç yardımcı olmamaları, florya personelinin kendilerini terim’in çalışanı olarak görmesi başkanı rahatsız ediyordu.

    aysal tigana’yı altyapının başına getirmek istiyordu. hatta tigana ile görüşmeler yapıldı, ciddi yol alındı ama iş resmiyete dökülmedi.

    3- ‘süre tamam da zam ne alaka?’

    18. lig şampiyonluğu 12 mayıs 2012’de kadıköy’de kalkan kupayla taçlanıyor, fatih terim ile masaya oturmanın zamanı geliyordu. ünal aysal, ali dürüst ve terim toplantı masasına oturdular. aysal “hocam ben 1+1+1’den rahat değilim. şu sözleşmeyi artık 2 sene devamlı hale getirelim” diyerek hocasına elini uzatır. terim de bu teklifi kabul eder. başkan “siz sözleşmeyi hazırlayın, ben de imzalarım” cümlesiyle toplantıyı bitirir.

    terim çok üzüldü

    15 gün sonra aysal’ın önüne sözleşme gelir. süre konusunda başkanın istediği yerine gelmiştir. ama terim’in maaşı konusunda bir önceki sözleşmeyle arada neredeyse 1 milyon euroya yakın fark vardır. başkan, dürüst’ü arayarak “bunu konuşmamıştık” der. ali dürüst bu konuda bir cevap veremez. aysal, “ben bu sözleşmeyi imzalamam. para değil süre konuştuk. bu zam nereden çıktı?” diyerek yeni bir krizin kapısını açar. hatta aysal daha da ileri giderek “ya bu şartlarda anlaşırız ya da yolları ayırırız” moduna geçer. terim bu duruma çok üzülür.

    4- lucescu’nun kapısı çalındı

    slaven biliç ile başlayan hoca arayışları bu yeni kriz ile başka bir boyuta taşınır. “ya terim giderse” planı hemen uygulanır. o zaman boşta olan fransız laurent blanc ile görüşmelere başlanır. ukrayna’da takımından ayrılması göndemde olan mircea lucescu’nun kapısı çalınır. galatasaray hoca arayışlarına başlamıştır. ama ali dürüst bu durumdan haberdar olur. hem aysal hem de terim ile görüşerek orta yolu bulur. sözleşme 1+2 yıl olarak revize edilir. terim’in maaşı aylık 260 bin euro olarak belirlenir. kriz şimdilik tatlıya bağlanmıştır ama sorunlar sürekli halının altına süpürülmeye devam ediyordur.

    5- bilic: arkandan iş çeviriyorlar

    2011-2012 sezonunda şampiyonluk süper final ile birlikte gelirken, ligin bitimine 9 hafta kala fatih terim’in telefonu çaldı. arayan bir hırvat numarasıydı. slaven bilic çok sevdiği arkadaşını uyarıyordu: “bana senin yerine teklif yaptılar. aklımdan bile geçirmedim. ama bilmeni de istedim. arkandan iş çeviriyorlar.”

    imparator şaşırıyor ama içine atıyordu bilic’e yapılan teklifi. terim yüzünden galatasaray’la masaya oturmayan bilic de önce rusya’ya, sonra beşiktaş’a gidiyordu…

    6- sneijder’i hoca istedi mi?

    bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri sneijder. geldiği günden bu yana katkısı tartışılan hollandalı yıldız için birçok tez ileri sürülüyor. amk bu konuda da gerçeği açıklıyor. geçen sezon 15. haftadaki sivas maçından sonra fatih terim “başkan bana sneijder ve diego’yu söyledi. bunun basına nasıl sızdığını merak ediyorum. ne sneijder’i ne diego’yu istiyorum. başkana da söyledim. alabiliyorsak kaka’yı alalım” diyerek gönlünde yatan aslanı açıklamıştı.

    ocak ayında işin rengi değişmişti. terim başkana transfer listesini sunmuştu. işte o listeyi açıklıyoruz: 1-carlinhos, 2- wellington nem, 3- chadli, 4- sneijder, 5-filip djuricic.

    bu isimlerden carlinhos fluminense’de kaldı. wellington nem shakhtar’a, chadli tottenham’a, djuricic benfica’ya transfer oldu.

    terim önce sneijder’e karşı olduğunu söylemesine rağmen 5 kişilik listesinin 4. sırasına hollandalı’yı yazmış ve listeyi bizzat imzalayıp aysal’a yollamıştı.

    devam edecek...

    --- alıntı ---

    haberin linki: http://amkspor.com/...-aysal-201855/?pid=1
  • 2
    sarayda kriz 2

    --- alıntı ---

    fatih terim’in galatasaray’dan gönderiliş hikayesinin asıl nedeni sportifti. başkanın hedefleri ile terim’in çalışma metotları uyuşmuyordu. ama bir de ortada kaynayan bir dedikodu kazanı vardı ki; işte onun içine hiç düşmemek gerekiyordu. ikilinin arasındaki iplerin kopmasına neden olan 2 büyük iddia var. bunları bugüne kadar kimse net şekilde yalanlamadı. sürekli “yok öyle şey, olmaz” diyorlar ama en azından şunu belirtelim, hem başkan hem de terim biraz sonra aşağıda okuyacaklarınıza yüzde yüz inanıyorlar...

    galatasaray başkanı ünal aysal’ın inandığı ve “4 yerden doğrulattığım” dediği, terim’e olan inancını kaybettiği olay şöyle gelişti: galatasaray’ın 19. şampiyonluğu kazanmasının üzerinden bir hafta geçmemişti ki tff başkanvekili servet yardımcı’nın çamlıca’daki evinde bir davet verildi. bu davete fatih terim ile birlikte başbakan recep tayyip erdoğan’ın futbolu çok seven kardeşi mustafa erdoğan da katıldı. diğer bir davetli ise göksel gümüşdağ idi.

    masada konu futboldu... ve doğal olarak da kötü giden milli takım. terim’in “aslında milli takım’ı ligde çalışan bir teknik adam seçmeli. çünkü gidişatı daha iyi takip ediyor. hem milli takım’ı hem kendi takımını çalıştırmalı” sözleri üzerine “o zaman hocam buyur milli takım’ı sana verelim” sesleri yükseldi. terim de “neden olmasın?” cevabıyla açık kapı bıraktı...

    ‘hoca yol yapıyor!’

    servet yardımcı’nın bu konuyu dışarıda seslendirmesi galatasaray yönetiminin kulağına çabuk gitti. aysal yönetimine “siz bana terim ile sözleşme imzala, süreyi uzat diyorsunuz. hoca milli takım’a gitmek için yol yapıyor” çıkışında bulundu. yönetimden ses çıkmıyordu. başkan bu anlatılanlar üzerine terim’den çok soğudu. bir de aracılar vardı aysal’a gidip gelen. “başkan terim’i tutmak istiyorsan bu kez taksimetre 4-4,5 milyon euro’dan açılır” diyorlardı. bu aracılardan terim’in haberinin olduğunu kimse doğrulamıyordu ama önce milli takım arkasından da telaffuz edilen rakamlar başkanı adım adım hocasından uzaklaştırıyordu.

    başkan seni gönderecek!

    başkan’in “terim yol yapıyor” düşüncesi gibi, imparator cephesinde de tablo aynıydı. galatasaray’ın 3-1 kazandığı mersin maçından önce başlayıp ardından devam eden “başkan hocanın yerine adam bakıyor” söylentileri terim’in tadını iyice kaçırmıştı. mersin maçından önce dönemin galatasaray başkan yardımcısı refik arkan terim’in soyunma odasına gidip “başkan senin üzerine adam getirip seni rahatsız edecek. böylece seni gönderecek. gelecek planlarında sen yoksun” diyordu. terim sinirle çıktığı maçtan sonra 9 maç ceza alıyordu.

    ‘terim’i gönderelim’

    mersin maçı sonrası “galatasaray terim ile yollarını ayıracak” dedikoduları tavan yapmıştı. gerçekten de karşılaşma sonrası tt arena’da kriz masası oluşturulmuş, başta refik arkan olmak üzere bazı yöneticiler “terim’i gönderelim” teklifinde bulunmuştu. aysal’ın da bu yönde sözler söylediği iddia ediyordu ama daha sonra başkan amk’ya “sorunlu değil sorumlu yöneticiyim. bu durumda hoca değiştirilmez. herkesi dinlerim. fikrimi de söylerim. doğrusu neyse onu yaparım. terim’i göndermek o süreç için intihar olurdu” demecini veriyordu.

    bağlar kopuyor!

    roma uçağına burak yılmaz’ı satmak için binildiği söylenmişti ancak çizme’de görüşülen kişi roberto mancini’den başkası değildi!..

    bülent tulun’un 28 ağustos’ta çıktığı roma seyahati var ki terim işte burada galatasaray yönetimi ile bağlarını kopartıyordu. lazio burak’ı istiyordu. sarı-kırmızılılar da terim’in “eğer iyi fiyat alırsak gönderelim” raporu üzerine italyan kulübü ile gayrı resmi görüşmeler yapıyorlardı. 28 ağustos’ta tulun atatürk havaalanı’nın 303 nolu kapısından roma uçağına bindi. herkes “burak’ı satmaya gidiyor” sandı. hatta “ya adam satmaya italya’ya mı gidilir? alacak olan gelip istanbul’dan alır” eleştirileri yağmur gibi gelmeye başlamıştı. o gün monaco’da şampiyonlar ligi kura çekimi için bulunan ünal aysal “adam satma değil. lazio’nun iki adamını almaya gittik” demek zorunda kalıyordu.

    haberler farklı...

    terim cephesine gelen haberler farklıydı. tulun 28 ağustos’ta refik arkan’ın daha önce kendisine söylediği gibi roberto mancini ile görüşmeye gitmişti. terim’in ekibi medyaya burak’ı satmaya mı gitmişler, isterseniz bir araştırın!” haberini el altından sızdırırken olayı bildiklerini anlatmaya çalışıyorlardı. ağustos ortasında gelen milli takım teklifi sonrası “galatasaray benim ailem. galatasaray beni bırakmadıkça, ben galatasaray’ı bırakmam” sözünün nerede doğru gittiği ufak ufak ortaya çıkıyordu!

    real madrid hezimeti sonrası moraller yerlerdeydi. pazar günü ise kritik bir beşiktaş maçı vardı. didier drogba takım içindeki kaynamayı ve mutsuzluğu görmüş takıma yemek verip ortamı yumuşatmayı düşünmüştü. kampa girecekleri cumartesi akşamı florya beyti’de yemek organize etti. tüm takımı davet etti. orada bir konuşma yaptı, birlik beraberlik içinde olmaları gerektiğini, iyi bir takım olduklarını ve şampiyonların asla yere düşmeyeceğini söyledi.

    bir de müjdesi vardı: “başkan bu maç için 400 bin dolar prim belirledi.”

    ‘bu prim ne?’

    takimin keyfi yerine gelmişti. pazar akşamı iyi bir ikinci yarı çıkartarak maçı 1-0’dan 1-2’ye getirdiler. olaylar nedeniyle hala 3 puanlarını alamadılar ama lige geri dönmüşlerdi. 4’te 4 yapan ezeli rakiplerini sahasında devirmişlerdi.

    pazartesi terim kaptan sabri’yi yanına çağırdı. sabri keyifli bir sohbet geçireceğini düşünerek odaya girdi. terim’in suratı kireç gibiydi, imparator kükredi: “siz benim arkamdan iş mi çeviriyorsunuz? bu prim ne? kim size söyledi 400 bin dolar prim alacağınızı”

    sabri şoktaydı, “hocam sizin yemekten haberiniz varsa primden de vardır diye düşündük. primi drogba açıkladı. başkan onu aramış” sözleriyle savunmaya geçti ama işin rengi ortaya çıkmıştı. başkan, terim’e ulaşamayınca takımda iyi görüştüğü ve fikirlerine değer verdiği fildişili oyuncuyu aramış prim vaadini arkadaşlarına iletmesi için drogba’ya söylemişti. terim by-pass edilmişti. zaten ertesi gün de ipler tamamen koptu!

    --- alıntı ---

    kaynak: http://amkspor.com/...t-dedi-202124/?pid=1
  • 3
    sarayda kriz 3 (u: önceki bölümlerin kendi içinde bi tutarlılığı vardı. bu bölümün belirli yerlerinde sanki realiteden biraz koptular)

    --- alıntı ---

    sarı-kırmızılılarda angelo ogbonna, n’koulu, joshua guilavogui, jeremy mathieu, wellington, carlinhos, nani ve farfan isimleri uzun süre konuşuldu. ancak imza sadece chedjou ve bruma’ya attırıldı.

    galatasaray’in geçen yaz transfer listesi çok kalabalıktı. amaç takımı tam anlamıyla değiştirmekti. başkan aysal takımın şampiyonluğa oynarken sergilediği futboldan memnun değildi. terim de aynı şekilde değişiklik yapılması gerektiğini söylüyordu. listeler ortaya çıktı. stoperden başlayacaklardı!

    terim’in bir numarası torino’da oynayan angelo ogbonna idi. ama bu oyuncu hem italyan milli takımı’nda oynuyor hem juventus’un transfer listesinde yer alıyordu. olmadı... 2 numara ise marsilya’nın genç stoperi nocolas n’koulu’ydu. onun için marsilya ile görüşüldü. fiyatının 15 milyon euro olduğu bilgisi geldi. ondan da vazgeçildi.

    imparator bildi ama...

    ön libero için terim’in bir numarası saint etienne’de oynayan fransız milli joshua guilavogui idi. gelen referanslar müthişti. bülent tulun’a yetki verildi. ilk fiyat korkutucuydu. yine o rakam: 15 milyon euro... terim ise bu transferin 7-8 milyon euro civarında bitirilebileceğini söylüyordu. galatasaray için dosya erken kapandı ama transferin son günlerinde joshua, atletico madrid’e 8 milyon euroya transfer oluyordu!

    transferler yatınca sao paolo’dan wellington dosyası açıldı. o da olmadı. oyuncu için çelişkili bilgiler gelince terim risk almadı. galatasaray imza masasından kalktı. terim son iki sezonun şampiyon kadrosunun bel kemiği melo ile devam etmek istedi. juventus ile pazarlıklar 2 günde bitti. melo takımda kaldı.

    sol bekte carlinhos ise hep gel-gelecek aralığında tutuldu. hem fluminense hem oyuncu ikna oldu ama brezilya’nın konfederasyon kupası kadrosunda carlinhos yer almayınca terim bu transferden de vazgeçti.

    nani ve farfan neden olmadı?

    manchester united’dan nani, schalke’den farfan transferin ilk ayında hep olabilecek noktadaydı. ama galatasaray nani’de geç kaldı, farfan’da ise mahalle baskısı geri adım attırdı. çünkü bir sezon önce farfan serbestti ve galatasaray’a teklif edilmişti. terim ‘bize yaramaz’ demişti ama schalke ile oynanan maçlardan sonra fikri değişmişti. alman kulübünün istediği 7 artı 2 milyon euro bu sebepten çok gelmişti. homurtular yükselince terim bu transferden de vazgeçti. sonrasında önüne konacak transfer maliyet bütçesi ona geri adım attırıyordu. çünkü geçmişte 2002-2003-2004’te böyle yıpratılmıştı. transfer yaparken kulübün bütçesini de düşünüyordu. böyle yapmalıydı çünkü canını geçmişte çok yakmışlardı haksız yere.

    bruma defteri açıldı

    ardindan bruma transferine yelken açıldı. 6 aydır izlenen futbolcu sporting lizbon’a açtığı serbest kalma davasını kaybedince 10-12 milyonluk bir maliyet çıkmıştı ortaya. terim ‘kesin istiyorum’ raporu verince lizbon temsilcisi ile anlaşılma noktasına gelindi. başkan aysal, terim’in önüne bir de basel’de oynayan mohamed salah alternatifini koydu ama hocanın istediği bruma’ydı.

    ve bu transfer sonuçlandırıldı. ama yaşananlardan dolayı terim, bruma eserini fazla izleyemedi. fakat galatasaray‘a çok iyi bir futbolcu kazandırmıştı.

    listenin 3 numarası chedjou’ydu. terim oyuncuyu ocak’ta da istemişti. başkan da bunu bildiği için 4 aydır lille başkanıyla temastaydı. 6.3 milyon euroya el sıkıştılar. imza atılırken ünal aysal terim’i aradı: “hocam alıyoruz, hayırlı olsun...” o sırada jeremy mathieu fırsatı doğmuştu. sol bek ve stoper oynayabiliyordu. “başkanım bekleyelim” dedi ama aysal “hocam söz verdik. chedjou’yu alalım” diyerek konuyu kapattı.

    fatih terim, geçtiğimiz sezonun devre arasında sneijder ismi gündeme geldiğinde hollandalı’a sıcak bakmıyordu. “evet o bir dünya yıldızı ama bizim kanat oyuncusuna ihtiyacımız var. selçuk ve melo’nun önlerinde oynayacak oyuncu bizi bozar” demişti. ancak başkan ısrar edince sneijder galatasaraylı oldu. terim, sneijder’i takıma monte etti, hatta 2013-14 sezonunda çoğu maçlarda sistemi ona göre oturttu. ancak sıkıntı sahada değil saha dışındaydı!

    hem davranışları, yaşam şekli, takıma bakış açısı, sahadaki vurdumduymaz tavrı, özensiz gece hayatı, evde verdiği partiler ve özel hayatını takıma yansıtması arkadaşları arasında istenmeyen adam olmasına neden oldu.

    galatasaray için sıkıntılı dönemlerdi. medyada ünal aysal ile fatih terim arasındaki gerginlik haberleri tavan yapmış, takım şampiyonlar ligi’nde real madrid ile açılış yapmıştı. ilk 45 dakikanın sonunda skor 1-0’dı. devre arasında başkanın 3006 numaralı locasına tanıdık bir isim geldi: ali dürüst...

    eski yönetici kısa konuştu: başkan bu aralar hocayla çok gerginsiniz. ben senin yerinde olsam, gönderir bu gerginliği bitiririm. aysal şaşırdı, “benim hocayı göndermek gibi bir niyetim yok” dedi. başkan konuyu önce yakın çevresiyle paylaştı, “benim yapmayacağım bir şeyi bana yaptırıp beni zor duruma sokmak istiyorlar” dedi. konuyu yönetim kurulu toplantısında da gündeme getirdi ancak real maçından sonra telefon ve mesaj kriziyle iyice gerilen ipler beşiktaş maçından sonra iyice koptu.

    ‘ellerinden geleni artlarına koymasınlar’

    fatih terim, 24 eylül salı günü antrenman sırasında görevinden uzaklaştırıldı. ancak imparator’un haberi aldığı dakikalar o anlar değildi. bir gece önce telefonun karşı tarafındaki ses “hocam seni yarın gönderecekler” demişti zaten... ardından telefon bir kez daha çaldı.

    bu kez arayan ceo lutfi arıboğan’dı: “sizin kendisini aramamanızdan dolayı başkan çok kızgın...” terim, “ben gerekirse ararım demiştim” diyerek ceo’yu yanıtlasa da arıboğan, “hocam gerekirse ya da gerekmezse... siz aramadınız” sözleriyle telefonu kapattı. bir saat sonra arayan yine arıboğan’dı: “hocam ortam çok gergin. bu işi yumuşatamazsak görevinize son verecekler!” imparator’un yanıtı çok kısa ve netti: “ellerinden geleni artlarına koymasınlar...”

    --- alıntı ---

    kaynak: http://amkspor.com/...kismet-202395/?pid=1
  • 4
    bir tane daha çıkartmışlar.

    --- alıntı ---

    yönetimden yeterli desteği alamadığını düşünen hamzaoğlu, altyapının başına ısrarla istediği yıldırım uran getirilmeyince çileden çıktı
    galatasaray’da beklenen kriz sonunda ortaya çıktı. transfer döneminin başından beri hamza hamzaoğlu’nu yalnız bırakan yönetim, başarılı hocanın sabrını taşırdı.
    forvete mario gomez, savunmaya younes kaboul takviyelerini isteyen hamzaoğlu’na başkan dursun özbek aracılığıyla, “1 ağustos’a kadar transferi durdurduk. önce elimizdeki oyuncuları gönderelim” mesajı iletildi.
    bu sırada kaboul, sunderland’e transfer oldu, gomez ise beşiktaş’la anlaşmak üzere…

    tanman kötü haberi verdi

    hamzaoğlu’nun “fiorentina 9 milyon euro istiyor” dediği gomez için beşiktaş’ın bonservis ödemeyecek olması, kafaları karıştırdı. transfer görüşmelerinin hepsini iptal eden galatasaray’ın hocası, ailesini yurt dışına çağırdı ve bayramda telefonunu kapadı. yardımcılarından yıldırım uran’ı florya’da altyapının başına getirmek isteyen hamzaoğlu’nun bir de yönetici cüneyt tanman’ın buraya ahmet akçan’ı getirdiklerini söylemesi üzerine moralinin çok bozulduğu öğrenildi.

    --- alıntı ---

    http://amkspor.sozcu.com.tr/...-sabri-tasti-430884/
App Store'dan indirin Google Play'den alın