1
amk gazetesinin, 3. fatih terim dönemininde yaşananları ve fatih hoca'nın takımdan ayrılışını konu alan yazı dizisi.
--- alıntı ---
sarayda kriz 1
aysal başkanlığında, terim komutasındaki galatasaray üst üste ikinci sezonda da şampiyon olmuş, avrupa’da çeyrek final oynamıştı. ama real madrid maçları başkanın kafasında birçok soru işareti doğurmuştu.
takimin yavaş futbol oynadığını, fizik gücünün yetersiz olduğunu, şampiyonlar ligi şampiyonluğunu bu şekilde kazanamayacaklarını söylüyordu aysal.
ve sezon biter bitmez ağzındaki baklayı çıkardı: “terim bizi anaokulundan aldı. ilköğretimi bitirdik. liseden de mezun olduk. şimdi üniversite okumalıyız. ama bu yapı ile imkansız. bize üniversite hocası lazım.”
yani ünal aysal, sportif olarak sahadaki takımdan memnun değildi. galatasaray’ı fatih terim ve ekibinin daha ileriye götüreceğine inanmıyordu. terim’in gönderilişinin altındaki en büyük gerçek, aysal cephesinden ‘sportif’ olarak duruyordu.
1- terim kavgasi hiç bitmedi
eğer tüm kavga fatih terim’in gönderilmesiyle alevlendiyse, terim’in nasıl geldiğiyle başlamak lazım… 14 mayıs 2011’de ünal aysal başkan seçildiğinde herkesin kafasındaki soru aynıydı. kamuoyu “terim” diyordu ama yönetimdeki sesler farklıydı. terim’in bir numaralı destekçisi gözüken abdurrahim albayrak “lucescu” diyordu. bugünlerde terim’e destek veren adnan öztürk ise ersun yanal’ı gündemde tutuyordu. başkanın sağ kolu bülent tulun, martin jol’la anlaşmıştı. ali dürüst ağırlığını koyup “terim” demişti.
3 yıl sözü tutulmadı
aysal 15 mayıs 2011’de, yani seçimden bir gün sonra medya mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelmişti. ağzından çıkan kelimeler ilginçti: “terim zor bir insan. acaba anlaşabilir miyiz? istediğim yapıda rahat çalışabilir mi?”
19 mayıs 2011’de saatler 19:05’i gösterdiğinde aysal, terim ile anlaştıklarını açıkladı. ilk anlaşmada 3 yıllık bir kontrat konusunda el sıkışılmıştı. sözleşme imzalanmadan bir gece önce ise galatasaray asbaşkanı refik arkan, terim’in kireçburnu’ndaki evine gidip “hocam başkan sözleşmeyi 1+1+1 istiyor. başarıya endeksli bir anlaşma yapalım” diyordu.
yine arkan devrede!
neden refik arkan gidiyordu terim’in evine? çünkü arkan, 2002-2003 sezonu başında terim galatasaray’a geri dönerken de pazarlıkların merkezindeydi. hatta özhan canaydın döneminde terim gitmeden önce yıpratılması bölümünde de aktif rol oynamıştı. görüşmeler sırasında terim’in küçük kağıtlara yazıp imzaladığı “25 milyon dolarlık transferle şampiyonlar ligi’ni alırız” notlarını basına sızdırmıştı. ardından da “terim 28 futbolcu aldı. 40 milyon doları çöpe attı” belgeleri gelmişti. şimdi “bu notu niye yazdınız?” diyeceksiniz. ilerleyen süreçte arkan-terim ilişkisinin artçılarının kulübe nasıl zarar verdiğini göreceksiniz…
terim 1+1+1 olayından ve teklif ediliş şeklinden memnun kalmıyor hatta sinirleniyordu. ama aysal’la yediği yemek sonrası sözleşmeyi imzalıyor, imzalamadan önce de son bir madde ekliyor: “taraflar birbirleriyle yollarını ayırmaya karar verirse, bunu sadece 15 dakika önce noter vasıtasıyla birbirlerine iletmeleri yeterlidir.”
2- erkasap’ın yerine tigana florya’ya
aysal aslında terim’in ekibinden şikayetçiydi. müfit erkasap’ın akademinin başında olması, hasan şaş ve ümit davala’nın hocaya fikren hiç yardımcı olmamaları, florya personelinin kendilerini terim’in çalışanı olarak görmesi başkanı rahatsız ediyordu.
aysal tigana’yı altyapının başına getirmek istiyordu. hatta tigana ile görüşmeler yapıldı, ciddi yol alındı ama iş resmiyete dökülmedi.
3- ‘süre tamam da zam ne alaka?’
18. lig şampiyonluğu 12 mayıs 2012’de kadıköy’de kalkan kupayla taçlanıyor, fatih terim ile masaya oturmanın zamanı geliyordu. ünal aysal, ali dürüst ve terim toplantı masasına oturdular. aysal “hocam ben 1+1+1’den rahat değilim. şu sözleşmeyi artık 2 sene devamlı hale getirelim” diyerek hocasına elini uzatır. terim de bu teklifi kabul eder. başkan “siz sözleşmeyi hazırlayın, ben de imzalarım” cümlesiyle toplantıyı bitirir.
terim çok üzüldü
15 gün sonra aysal’ın önüne sözleşme gelir. süre konusunda başkanın istediği yerine gelmiştir. ama terim’in maaşı konusunda bir önceki sözleşmeyle arada neredeyse 1 milyon euroya yakın fark vardır. başkan, dürüst’ü arayarak “bunu konuşmamıştık” der. ali dürüst bu konuda bir cevap veremez. aysal, “ben bu sözleşmeyi imzalamam. para değil süre konuştuk. bu zam nereden çıktı?” diyerek yeni bir krizin kapısını açar. hatta aysal daha da ileri giderek “ya bu şartlarda anlaşırız ya da yolları ayırırız” moduna geçer. terim bu duruma çok üzülür.
4- lucescu’nun kapısı çalındı
slaven biliç ile başlayan hoca arayışları bu yeni kriz ile başka bir boyuta taşınır. “ya terim giderse” planı hemen uygulanır. o zaman boşta olan fransız laurent blanc ile görüşmelere başlanır. ukrayna’da takımından ayrılması göndemde olan mircea lucescu’nun kapısı çalınır. galatasaray hoca arayışlarına başlamıştır. ama ali dürüst bu durumdan haberdar olur. hem aysal hem de terim ile görüşerek orta yolu bulur. sözleşme 1+2 yıl olarak revize edilir. terim’in maaşı aylık 260 bin euro olarak belirlenir. kriz şimdilik tatlıya bağlanmıştır ama sorunlar sürekli halının altına süpürülmeye devam ediyordur.
5- bilic: arkandan iş çeviriyorlar
2011-2012 sezonunda şampiyonluk süper final ile birlikte gelirken, ligin bitimine 9 hafta kala fatih terim’in telefonu çaldı. arayan bir hırvat numarasıydı. slaven bilic çok sevdiği arkadaşını uyarıyordu: “bana senin yerine teklif yaptılar. aklımdan bile geçirmedim. ama bilmeni de istedim. arkandan iş çeviriyorlar.”
imparator şaşırıyor ama içine atıyordu bilic’e yapılan teklifi. terim yüzünden galatasaray’la masaya oturmayan bilic de önce rusya’ya, sonra beşiktaş’a gidiyordu…
6- sneijder’i hoca istedi mi?
bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri sneijder. geldiği günden bu yana katkısı tartışılan hollandalı yıldız için birçok tez ileri sürülüyor. amk bu konuda da gerçeği açıklıyor. geçen sezon 15. haftadaki sivas maçından sonra fatih terim “başkan bana sneijder ve diego’yu söyledi. bunun basına nasıl sızdığını merak ediyorum. ne sneijder’i ne diego’yu istiyorum. başkana da söyledim. alabiliyorsak kaka’yı alalım” diyerek gönlünde yatan aslanı açıklamıştı.
ocak ayında işin rengi değişmişti. terim başkana transfer listesini sunmuştu. işte o listeyi açıklıyoruz: 1-carlinhos, 2- wellington nem, 3- chadli, 4- sneijder, 5-filip djuricic.
bu isimlerden carlinhos fluminense’de kaldı. wellington nem shakhtar’a, chadli tottenham’a, djuricic benfica’ya transfer oldu.
terim önce sneijder’e karşı olduğunu söylemesine rağmen 5 kişilik listesinin 4. sırasına hollandalı’yı yazmış ve listeyi bizzat imzalayıp aysal’a yollamıştı.
devam edecek...
--- alıntı ---
haberin linki: http://amkspor.com/...-aysal-201855/?pid=1
--- alıntı ---
sarayda kriz 1
aysal başkanlığında, terim komutasındaki galatasaray üst üste ikinci sezonda da şampiyon olmuş, avrupa’da çeyrek final oynamıştı. ama real madrid maçları başkanın kafasında birçok soru işareti doğurmuştu.
takimin yavaş futbol oynadığını, fizik gücünün yetersiz olduğunu, şampiyonlar ligi şampiyonluğunu bu şekilde kazanamayacaklarını söylüyordu aysal.
ve sezon biter bitmez ağzındaki baklayı çıkardı: “terim bizi anaokulundan aldı. ilköğretimi bitirdik. liseden de mezun olduk. şimdi üniversite okumalıyız. ama bu yapı ile imkansız. bize üniversite hocası lazım.”
yani ünal aysal, sportif olarak sahadaki takımdan memnun değildi. galatasaray’ı fatih terim ve ekibinin daha ileriye götüreceğine inanmıyordu. terim’in gönderilişinin altındaki en büyük gerçek, aysal cephesinden ‘sportif’ olarak duruyordu.
1- terim kavgasi hiç bitmedi
eğer tüm kavga fatih terim’in gönderilmesiyle alevlendiyse, terim’in nasıl geldiğiyle başlamak lazım… 14 mayıs 2011’de ünal aysal başkan seçildiğinde herkesin kafasındaki soru aynıydı. kamuoyu “terim” diyordu ama yönetimdeki sesler farklıydı. terim’in bir numaralı destekçisi gözüken abdurrahim albayrak “lucescu” diyordu. bugünlerde terim’e destek veren adnan öztürk ise ersun yanal’ı gündemde tutuyordu. başkanın sağ kolu bülent tulun, martin jol’la anlaşmıştı. ali dürüst ağırlığını koyup “terim” demişti.
3 yıl sözü tutulmadı
aysal 15 mayıs 2011’de, yani seçimden bir gün sonra medya mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelmişti. ağzından çıkan kelimeler ilginçti: “terim zor bir insan. acaba anlaşabilir miyiz? istediğim yapıda rahat çalışabilir mi?”
19 mayıs 2011’de saatler 19:05’i gösterdiğinde aysal, terim ile anlaştıklarını açıkladı. ilk anlaşmada 3 yıllık bir kontrat konusunda el sıkışılmıştı. sözleşme imzalanmadan bir gece önce ise galatasaray asbaşkanı refik arkan, terim’in kireçburnu’ndaki evine gidip “hocam başkan sözleşmeyi 1+1+1 istiyor. başarıya endeksli bir anlaşma yapalım” diyordu.
yine arkan devrede!
neden refik arkan gidiyordu terim’in evine? çünkü arkan, 2002-2003 sezonu başında terim galatasaray’a geri dönerken de pazarlıkların merkezindeydi. hatta özhan canaydın döneminde terim gitmeden önce yıpratılması bölümünde de aktif rol oynamıştı. görüşmeler sırasında terim’in küçük kağıtlara yazıp imzaladığı “25 milyon dolarlık transferle şampiyonlar ligi’ni alırız” notlarını basına sızdırmıştı. ardından da “terim 28 futbolcu aldı. 40 milyon doları çöpe attı” belgeleri gelmişti. şimdi “bu notu niye yazdınız?” diyeceksiniz. ilerleyen süreçte arkan-terim ilişkisinin artçılarının kulübe nasıl zarar verdiğini göreceksiniz…
terim 1+1+1 olayından ve teklif ediliş şeklinden memnun kalmıyor hatta sinirleniyordu. ama aysal’la yediği yemek sonrası sözleşmeyi imzalıyor, imzalamadan önce de son bir madde ekliyor: “taraflar birbirleriyle yollarını ayırmaya karar verirse, bunu sadece 15 dakika önce noter vasıtasıyla birbirlerine iletmeleri yeterlidir.”
2- erkasap’ın yerine tigana florya’ya
aysal aslında terim’in ekibinden şikayetçiydi. müfit erkasap’ın akademinin başında olması, hasan şaş ve ümit davala’nın hocaya fikren hiç yardımcı olmamaları, florya personelinin kendilerini terim’in çalışanı olarak görmesi başkanı rahatsız ediyordu.
aysal tigana’yı altyapının başına getirmek istiyordu. hatta tigana ile görüşmeler yapıldı, ciddi yol alındı ama iş resmiyete dökülmedi.
3- ‘süre tamam da zam ne alaka?’
18. lig şampiyonluğu 12 mayıs 2012’de kadıköy’de kalkan kupayla taçlanıyor, fatih terim ile masaya oturmanın zamanı geliyordu. ünal aysal, ali dürüst ve terim toplantı masasına oturdular. aysal “hocam ben 1+1+1’den rahat değilim. şu sözleşmeyi artık 2 sene devamlı hale getirelim” diyerek hocasına elini uzatır. terim de bu teklifi kabul eder. başkan “siz sözleşmeyi hazırlayın, ben de imzalarım” cümlesiyle toplantıyı bitirir.
terim çok üzüldü
15 gün sonra aysal’ın önüne sözleşme gelir. süre konusunda başkanın istediği yerine gelmiştir. ama terim’in maaşı konusunda bir önceki sözleşmeyle arada neredeyse 1 milyon euroya yakın fark vardır. başkan, dürüst’ü arayarak “bunu konuşmamıştık” der. ali dürüst bu konuda bir cevap veremez. aysal, “ben bu sözleşmeyi imzalamam. para değil süre konuştuk. bu zam nereden çıktı?” diyerek yeni bir krizin kapısını açar. hatta aysal daha da ileri giderek “ya bu şartlarda anlaşırız ya da yolları ayırırız” moduna geçer. terim bu duruma çok üzülür.
4- lucescu’nun kapısı çalındı
slaven biliç ile başlayan hoca arayışları bu yeni kriz ile başka bir boyuta taşınır. “ya terim giderse” planı hemen uygulanır. o zaman boşta olan fransız laurent blanc ile görüşmelere başlanır. ukrayna’da takımından ayrılması göndemde olan mircea lucescu’nun kapısı çalınır. galatasaray hoca arayışlarına başlamıştır. ama ali dürüst bu durumdan haberdar olur. hem aysal hem de terim ile görüşerek orta yolu bulur. sözleşme 1+2 yıl olarak revize edilir. terim’in maaşı aylık 260 bin euro olarak belirlenir. kriz şimdilik tatlıya bağlanmıştır ama sorunlar sürekli halının altına süpürülmeye devam ediyordur.
5- bilic: arkandan iş çeviriyorlar
2011-2012 sezonunda şampiyonluk süper final ile birlikte gelirken, ligin bitimine 9 hafta kala fatih terim’in telefonu çaldı. arayan bir hırvat numarasıydı. slaven bilic çok sevdiği arkadaşını uyarıyordu: “bana senin yerine teklif yaptılar. aklımdan bile geçirmedim. ama bilmeni de istedim. arkandan iş çeviriyorlar.”
imparator şaşırıyor ama içine atıyordu bilic’e yapılan teklifi. terim yüzünden galatasaray’la masaya oturmayan bilic de önce rusya’ya, sonra beşiktaş’a gidiyordu…
6- sneijder’i hoca istedi mi?
bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri sneijder. geldiği günden bu yana katkısı tartışılan hollandalı yıldız için birçok tez ileri sürülüyor. amk bu konuda da gerçeği açıklıyor. geçen sezon 15. haftadaki sivas maçından sonra fatih terim “başkan bana sneijder ve diego’yu söyledi. bunun basına nasıl sızdığını merak ediyorum. ne sneijder’i ne diego’yu istiyorum. başkana da söyledim. alabiliyorsak kaka’yı alalım” diyerek gönlünde yatan aslanı açıklamıştı.
ocak ayında işin rengi değişmişti. terim başkana transfer listesini sunmuştu. işte o listeyi açıklıyoruz: 1-carlinhos, 2- wellington nem, 3- chadli, 4- sneijder, 5-filip djuricic.
bu isimlerden carlinhos fluminense’de kaldı. wellington nem shakhtar’a, chadli tottenham’a, djuricic benfica’ya transfer oldu.
terim önce sneijder’e karşı olduğunu söylemesine rağmen 5 kişilik listesinin 4. sırasına hollandalı’yı yazmış ve listeyi bizzat imzalayıp aysal’a yollamıştı.
devam edecek...
--- alıntı ---
haberin linki: http://amkspor.com/...-aysal-201855/?pid=1