2
sarayda kriz 2
--- alıntı ---
fatih terim’in galatasaray’dan gönderiliş hikayesinin asıl nedeni sportifti. başkanın hedefleri ile terim’in çalışma metotları uyuşmuyordu. ama bir de ortada kaynayan bir dedikodu kazanı vardı ki; işte onun içine hiç düşmemek gerekiyordu. ikilinin arasındaki iplerin kopmasına neden olan 2 büyük iddia var. bunları bugüne kadar kimse net şekilde yalanlamadı. sürekli “yok öyle şey, olmaz” diyorlar ama en azından şunu belirtelim, hem başkan hem de terim biraz sonra aşağıda okuyacaklarınıza yüzde yüz inanıyorlar...
galatasaray başkanı ünal aysal’ın inandığı ve “4 yerden doğrulattığım” dediği, terim’e olan inancını kaybettiği olay şöyle gelişti: galatasaray’ın 19. şampiyonluğu kazanmasının üzerinden bir hafta geçmemişti ki tff başkanvekili servet yardımcı’nın çamlıca’daki evinde bir davet verildi. bu davete fatih terim ile birlikte başbakan recep tayyip erdoğan’ın futbolu çok seven kardeşi mustafa erdoğan da katıldı. diğer bir davetli ise göksel gümüşdağ idi.
masada konu futboldu... ve doğal olarak da kötü giden milli takım. terim’in “aslında milli takım’ı ligde çalışan bir teknik adam seçmeli. çünkü gidişatı daha iyi takip ediyor. hem milli takım’ı hem kendi takımını çalıştırmalı” sözleri üzerine “o zaman hocam buyur milli takım’ı sana verelim” sesleri yükseldi. terim de “neden olmasın?” cevabıyla açık kapı bıraktı...
‘hoca yol yapıyor!’
servet yardımcı’nın bu konuyu dışarıda seslendirmesi galatasaray yönetiminin kulağına çabuk gitti. aysal yönetimine “siz bana terim ile sözleşme imzala, süreyi uzat diyorsunuz. hoca milli takım’a gitmek için yol yapıyor” çıkışında bulundu. yönetimden ses çıkmıyordu. başkan bu anlatılanlar üzerine terim’den çok soğudu. bir de aracılar vardı aysal’a gidip gelen. “başkan terim’i tutmak istiyorsan bu kez taksimetre 4-4,5 milyon euro’dan açılır” diyorlardı. bu aracılardan terim’in haberinin olduğunu kimse doğrulamıyordu ama önce milli takım arkasından da telaffuz edilen rakamlar başkanı adım adım hocasından uzaklaştırıyordu.
başkan seni gönderecek!
başkan’in “terim yol yapıyor” düşüncesi gibi, imparator cephesinde de tablo aynıydı. galatasaray’ın 3-1 kazandığı mersin maçından önce başlayıp ardından devam eden “başkan hocanın yerine adam bakıyor” söylentileri terim’in tadını iyice kaçırmıştı. mersin maçından önce dönemin galatasaray başkan yardımcısı refik arkan terim’in soyunma odasına gidip “başkan senin üzerine adam getirip seni rahatsız edecek. böylece seni gönderecek. gelecek planlarında sen yoksun” diyordu. terim sinirle çıktığı maçtan sonra 9 maç ceza alıyordu.
‘terim’i gönderelim’
mersin maçı sonrası “galatasaray terim ile yollarını ayıracak” dedikoduları tavan yapmıştı. gerçekten de karşılaşma sonrası tt arena’da kriz masası oluşturulmuş, başta refik arkan olmak üzere bazı yöneticiler “terim’i gönderelim” teklifinde bulunmuştu. aysal’ın da bu yönde sözler söylediği iddia ediyordu ama daha sonra başkan amk’ya “sorunlu değil sorumlu yöneticiyim. bu durumda hoca değiştirilmez. herkesi dinlerim. fikrimi de söylerim. doğrusu neyse onu yaparım. terim’i göndermek o süreç için intihar olurdu” demecini veriyordu.
bağlar kopuyor!
roma uçağına burak yılmaz’ı satmak için binildiği söylenmişti ancak çizme’de görüşülen kişi roberto mancini’den başkası değildi!..
bülent tulun’un 28 ağustos’ta çıktığı roma seyahati var ki terim işte burada galatasaray yönetimi ile bağlarını kopartıyordu. lazio burak’ı istiyordu. sarı-kırmızılılar da terim’in “eğer iyi fiyat alırsak gönderelim” raporu üzerine italyan kulübü ile gayrı resmi görüşmeler yapıyorlardı. 28 ağustos’ta tulun atatürk havaalanı’nın 303 nolu kapısından roma uçağına bindi. herkes “burak’ı satmaya gidiyor” sandı. hatta “ya adam satmaya italya’ya mı gidilir? alacak olan gelip istanbul’dan alır” eleştirileri yağmur gibi gelmeye başlamıştı. o gün monaco’da şampiyonlar ligi kura çekimi için bulunan ünal aysal “adam satma değil. lazio’nun iki adamını almaya gittik” demek zorunda kalıyordu.
haberler farklı...
terim cephesine gelen haberler farklıydı. tulun 28 ağustos’ta refik arkan’ın daha önce kendisine söylediği gibi roberto mancini ile görüşmeye gitmişti. terim’in ekibi medyaya burak’ı satmaya mı gitmişler, isterseniz bir araştırın!” haberini el altından sızdırırken olayı bildiklerini anlatmaya çalışıyorlardı. ağustos ortasında gelen milli takım teklifi sonrası “galatasaray benim ailem. galatasaray beni bırakmadıkça, ben galatasaray’ı bırakmam” sözünün nerede doğru gittiği ufak ufak ortaya çıkıyordu!
real madrid hezimeti sonrası moraller yerlerdeydi. pazar günü ise kritik bir beşiktaş maçı vardı. didier drogba takım içindeki kaynamayı ve mutsuzluğu görmüş takıma yemek verip ortamı yumuşatmayı düşünmüştü. kampa girecekleri cumartesi akşamı florya beyti’de yemek organize etti. tüm takımı davet etti. orada bir konuşma yaptı, birlik beraberlik içinde olmaları gerektiğini, iyi bir takım olduklarını ve şampiyonların asla yere düşmeyeceğini söyledi.
bir de müjdesi vardı: “başkan bu maç için 400 bin dolar prim belirledi.”
‘bu prim ne?’
takimin keyfi yerine gelmişti. pazar akşamı iyi bir ikinci yarı çıkartarak maçı 1-0’dan 1-2’ye getirdiler. olaylar nedeniyle hala 3 puanlarını alamadılar ama lige geri dönmüşlerdi. 4’te 4 yapan ezeli rakiplerini sahasında devirmişlerdi.
pazartesi terim kaptan sabri’yi yanına çağırdı. sabri keyifli bir sohbet geçireceğini düşünerek odaya girdi. terim’in suratı kireç gibiydi, imparator kükredi: “siz benim arkamdan iş mi çeviriyorsunuz? bu prim ne? kim size söyledi 400 bin dolar prim alacağınızı”
sabri şoktaydı, “hocam sizin yemekten haberiniz varsa primden de vardır diye düşündük. primi drogba açıkladı. başkan onu aramış” sözleriyle savunmaya geçti ama işin rengi ortaya çıkmıştı. başkan, terim’e ulaşamayınca takımda iyi görüştüğü ve fikirlerine değer verdiği fildişili oyuncuyu aramış prim vaadini arkadaşlarına iletmesi için drogba’ya söylemişti. terim by-pass edilmişti. zaten ertesi gün de ipler tamamen koptu!
--- alıntı ---
kaynak: http://amkspor.com/...t-dedi-202124/?pid=1
--- alıntı ---
fatih terim’in galatasaray’dan gönderiliş hikayesinin asıl nedeni sportifti. başkanın hedefleri ile terim’in çalışma metotları uyuşmuyordu. ama bir de ortada kaynayan bir dedikodu kazanı vardı ki; işte onun içine hiç düşmemek gerekiyordu. ikilinin arasındaki iplerin kopmasına neden olan 2 büyük iddia var. bunları bugüne kadar kimse net şekilde yalanlamadı. sürekli “yok öyle şey, olmaz” diyorlar ama en azından şunu belirtelim, hem başkan hem de terim biraz sonra aşağıda okuyacaklarınıza yüzde yüz inanıyorlar...
galatasaray başkanı ünal aysal’ın inandığı ve “4 yerden doğrulattığım” dediği, terim’e olan inancını kaybettiği olay şöyle gelişti: galatasaray’ın 19. şampiyonluğu kazanmasının üzerinden bir hafta geçmemişti ki tff başkanvekili servet yardımcı’nın çamlıca’daki evinde bir davet verildi. bu davete fatih terim ile birlikte başbakan recep tayyip erdoğan’ın futbolu çok seven kardeşi mustafa erdoğan da katıldı. diğer bir davetli ise göksel gümüşdağ idi.
masada konu futboldu... ve doğal olarak da kötü giden milli takım. terim’in “aslında milli takım’ı ligde çalışan bir teknik adam seçmeli. çünkü gidişatı daha iyi takip ediyor. hem milli takım’ı hem kendi takımını çalıştırmalı” sözleri üzerine “o zaman hocam buyur milli takım’ı sana verelim” sesleri yükseldi. terim de “neden olmasın?” cevabıyla açık kapı bıraktı...
‘hoca yol yapıyor!’
servet yardımcı’nın bu konuyu dışarıda seslendirmesi galatasaray yönetiminin kulağına çabuk gitti. aysal yönetimine “siz bana terim ile sözleşme imzala, süreyi uzat diyorsunuz. hoca milli takım’a gitmek için yol yapıyor” çıkışında bulundu. yönetimden ses çıkmıyordu. başkan bu anlatılanlar üzerine terim’den çok soğudu. bir de aracılar vardı aysal’a gidip gelen. “başkan terim’i tutmak istiyorsan bu kez taksimetre 4-4,5 milyon euro’dan açılır” diyorlardı. bu aracılardan terim’in haberinin olduğunu kimse doğrulamıyordu ama önce milli takım arkasından da telaffuz edilen rakamlar başkanı adım adım hocasından uzaklaştırıyordu.
başkan seni gönderecek!
başkan’in “terim yol yapıyor” düşüncesi gibi, imparator cephesinde de tablo aynıydı. galatasaray’ın 3-1 kazandığı mersin maçından önce başlayıp ardından devam eden “başkan hocanın yerine adam bakıyor” söylentileri terim’in tadını iyice kaçırmıştı. mersin maçından önce dönemin galatasaray başkan yardımcısı refik arkan terim’in soyunma odasına gidip “başkan senin üzerine adam getirip seni rahatsız edecek. böylece seni gönderecek. gelecek planlarında sen yoksun” diyordu. terim sinirle çıktığı maçtan sonra 9 maç ceza alıyordu.
‘terim’i gönderelim’
mersin maçı sonrası “galatasaray terim ile yollarını ayıracak” dedikoduları tavan yapmıştı. gerçekten de karşılaşma sonrası tt arena’da kriz masası oluşturulmuş, başta refik arkan olmak üzere bazı yöneticiler “terim’i gönderelim” teklifinde bulunmuştu. aysal’ın da bu yönde sözler söylediği iddia ediyordu ama daha sonra başkan amk’ya “sorunlu değil sorumlu yöneticiyim. bu durumda hoca değiştirilmez. herkesi dinlerim. fikrimi de söylerim. doğrusu neyse onu yaparım. terim’i göndermek o süreç için intihar olurdu” demecini veriyordu.
bağlar kopuyor!
roma uçağına burak yılmaz’ı satmak için binildiği söylenmişti ancak çizme’de görüşülen kişi roberto mancini’den başkası değildi!..
bülent tulun’un 28 ağustos’ta çıktığı roma seyahati var ki terim işte burada galatasaray yönetimi ile bağlarını kopartıyordu. lazio burak’ı istiyordu. sarı-kırmızılılar da terim’in “eğer iyi fiyat alırsak gönderelim” raporu üzerine italyan kulübü ile gayrı resmi görüşmeler yapıyorlardı. 28 ağustos’ta tulun atatürk havaalanı’nın 303 nolu kapısından roma uçağına bindi. herkes “burak’ı satmaya gidiyor” sandı. hatta “ya adam satmaya italya’ya mı gidilir? alacak olan gelip istanbul’dan alır” eleştirileri yağmur gibi gelmeye başlamıştı. o gün monaco’da şampiyonlar ligi kura çekimi için bulunan ünal aysal “adam satma değil. lazio’nun iki adamını almaya gittik” demek zorunda kalıyordu.
haberler farklı...
terim cephesine gelen haberler farklıydı. tulun 28 ağustos’ta refik arkan’ın daha önce kendisine söylediği gibi roberto mancini ile görüşmeye gitmişti. terim’in ekibi medyaya burak’ı satmaya mı gitmişler, isterseniz bir araştırın!” haberini el altından sızdırırken olayı bildiklerini anlatmaya çalışıyorlardı. ağustos ortasında gelen milli takım teklifi sonrası “galatasaray benim ailem. galatasaray beni bırakmadıkça, ben galatasaray’ı bırakmam” sözünün nerede doğru gittiği ufak ufak ortaya çıkıyordu!
real madrid hezimeti sonrası moraller yerlerdeydi. pazar günü ise kritik bir beşiktaş maçı vardı. didier drogba takım içindeki kaynamayı ve mutsuzluğu görmüş takıma yemek verip ortamı yumuşatmayı düşünmüştü. kampa girecekleri cumartesi akşamı florya beyti’de yemek organize etti. tüm takımı davet etti. orada bir konuşma yaptı, birlik beraberlik içinde olmaları gerektiğini, iyi bir takım olduklarını ve şampiyonların asla yere düşmeyeceğini söyledi.
bir de müjdesi vardı: “başkan bu maç için 400 bin dolar prim belirledi.”
‘bu prim ne?’
takimin keyfi yerine gelmişti. pazar akşamı iyi bir ikinci yarı çıkartarak maçı 1-0’dan 1-2’ye getirdiler. olaylar nedeniyle hala 3 puanlarını alamadılar ama lige geri dönmüşlerdi. 4’te 4 yapan ezeli rakiplerini sahasında devirmişlerdi.
pazartesi terim kaptan sabri’yi yanına çağırdı. sabri keyifli bir sohbet geçireceğini düşünerek odaya girdi. terim’in suratı kireç gibiydi, imparator kükredi: “siz benim arkamdan iş mi çeviriyorsunuz? bu prim ne? kim size söyledi 400 bin dolar prim alacağınızı”
sabri şoktaydı, “hocam sizin yemekten haberiniz varsa primden de vardır diye düşündük. primi drogba açıkladı. başkan onu aramış” sözleriyle savunmaya geçti ama işin rengi ortaya çıkmıştı. başkan, terim’e ulaşamayınca takımda iyi görüştüğü ve fikirlerine değer verdiği fildişili oyuncuyu aramış prim vaadini arkadaşlarına iletmesi için drogba’ya söylemişti. terim by-pass edilmişti. zaten ertesi gün de ipler tamamen koptu!
--- alıntı ---
kaynak: http://amkspor.com/...t-dedi-202124/?pid=1