görünen odur ki itin götüne sokmadan(ya da göklerin en tepesine çıkarmadan) veda etmenin, hakkını helal edip başarılar dileyerek kurmaya çalıştığı sistemi devam ettirecek bir isim aramanın -ne yazık ki- imkansız olduğu; gerek galatasaray basketbol takımına gerekse türk basketboluna büyük hizmetleri geçmiş olan "spor adamı". bir daha yazmakta fayda var:
spor adamı. görevinden neden ya da kimin yüzünden ayrıldığını tartışmak; hatta bu tartışma içinde gruplaşmak, kamplaşmak, cepheleşmek başlı başına abestir. her ne kadar ülkede basketbolun önceülerinden olsa da 1990ların ikinci yarısından sonra lige tamamen "spor olsun" diye katılan,
özhan canaydın döneminde
* dibe vurduktan sonra basiretsiz yöneticileri ve takımı oyuncağı sanan sponsorlara rağmen ayağa kalkmak için kendini paralayan takımı şaha kaldırmıştır. gücü 3 birim olan takımı 5 birim oynatmış, yılların "armanın hakkını veren takım" rüyasını gerçek yapmıştır. kendisi takımı ve taraftarlar arasında doğan sinerjiyle kağıt üzerinde kayda değer olmasa da akıllardan uzun süre çıkmayacak "güzel günler" yaşatmıştır. ancak unutmamak gerekir ki bu ülkeye basketbolu getiren galatasaray'dır. galatasaray'daki basketbol kültürü ve geleneği camianın geri kalanının ilgisizliğine, takımı oyuncak yapan sponsorlarının "desteği"ne, her biri birbirinden ibretlik icraatlerini mütemadiyen sürdüren basiretsiz
* yöneticilerinehatta ve hatta
özhan canaydın dönemine bile dayanacak kadar köklü ve sağlamdır. elbette ki
oktay mahmuti'nin yeri doldurulacaktır, onun yükselttiği çıtayı alıp daha da yükseklere çıkartacak isimler bulunacaktır. hatta belki de asıl mesele bu isimleri bulmak, bu sayede belli bir istikrar ve sistem sağlayarak "yenilmez armada" günlerine geri dönmektir. sonuçta
oktay mahmuti kaliteli ve saygıya layık bir
spor adamı olmakla beraber para karşılığı çalıştırılan bir köle değil, profesyonel bir insandır. fikir uyuşmazlıkları, görüş ayrılıkları elbette ki olacaktır ve olmalıdır. belki bir yere kadar belli kaprisler bile hoşgörülebilir.
amaaaaaaa
*böyle uyduruk senaryoları ya da göstermelik bahaneleri kurup kurup yönetimi/oktay mahmuti'yi taraftarın önüne atmaya
*yıllar sonra takımını sahiplenen taraftarı salonlardan kaçırmaya
*hazır yelkenini doldurmuşken önüne bakıp daha da ileriye göz dikmesi gereken şubeyi sıfırdan yaratılan bir fırtınanın içine atmaya çalışmak
kabul edilemez, ucuz ve aşağılık manevralardır.
hele bir de amatör şubeleri az biraz takip eden; kulübün her şubesine bulaşıp neredeyse karakteristiği haline gelen, "liseli" geleneği kamuflajı altında yapılan saçma salak işlerden sıtkını sıyırmış taraftarın çok iyi bildiği bir takım "armutluklar" vardır ki......
neyse...