964
öncelikle şunu belirtmek lazım gs basketbol şubesi oktay hoca geldiğinde yerlerde sürünmüyordu. cem akdağ'ın takımı o sene ligi normalde 3. olarak bitirdi. (mahmuti'nin takımının da ilk senesinde ligi 3. bitirdiğini hatırlatayım) kadroda jasaitis wilkinson darius gibi hala gs'a tekrar gelse sevineceğimiz oyuncular vardı. şubeyi öncelikle taraftar ayapğa kaldırdı. ligdeki ilk haftalar antalya erdemir maçlarında 70-80 kişiye oynadıktan sonra nalga olayıyla birlikte taraftar takımına shaip çıktı. yani mahmuti yerlerde sürünen şubeyi buraya getirdi diyip daha önceki emeklere haksızlık etmeyelim bir tarafı parlatırken.
sistem dersek evet. oktay mahmutinin galatasaray'a yaptığı en önemli şey budur. takım belli bir sistemle oynamaya başladı. maçın son saniyesine kadar da o sistemden taviz vermeyen bir takım oldu.
peki sistemleri hoca mı yaratır yoksa kulüplerin o sistemi mi olması lazım. misal mahmuti gidince o sistem bitecek mi? ya da şöyle diyim daha iyi olur. mahmuti bir takım oluşturursa allah göstermesin trafik kazası geçirse birden gs sistemsiz mi kalacak?
arkadaşlar sistemleri hocalar belirlemez. misal futboldan örnek verirsem. gs'ın da bjk'ın da fb'nin de sistemi bellidir. o sistem dışına çıkıp başarılı olanlar olsa bile daha fazla kalamazlar camiada. gs futbol takımı diyince aklınıza ne gelir? bırakın 442 433 4141 424 rakamlarını. topa önde basan sahanın her yerini rakibe daraltan orta sahası adam yiyen forveti pres yapan bir takım gelmez mi? fb diyince bireylere dayalı yıldız oyuncularla süslenmiş futbol veya bjk'ın genç takım temposundaki kanat atakları ağırlıklı futbolu? şimdi alex ferguson inter'e gitse manchester'de oynattığı oyunu oynatsa ilk sene sonunda kapıyı gösterirler. bu konuda tek özel adam mourinhodur. gittiği ülkenin ve takımın karakteristik özelliklerine uygun top oynatır. bunu sadece real madrid'de değiştirmek istedi ilk sene sonunda az kalsın gönderiliyordu. ikinci sezon anında real madrid'in karakterine uygun hızlı gole dönük oyuna yöneldi.
yani oktay hoca evet bir sistem getirmiştir ama bu topa basan baskılı savunma oyununu murat özyer zamanında da oynuyorduk. sadece oyuncular farklıydı. guardda gordon yoktu da cüneyt vardı. polat ile erdem türetken ile oynuyorduk. pivot hüseyin çok yaşlanmıştı
oktay hocaya gelirsek gittiğine çok üzüldüm. en başta taraftarın yarattığı sinerji ile tüm yelkenleri dolmuş hızla gidecek bir galatasaray'ın kaptanıydı. o rüzgarı böylelikle kesmiş oldu yönetim. ama bu tarz kararları vermenin de kolay olmadığının farkındayım. normalde çakal diplomasisi izlenen bir yerde, eğer mahmuti gönderilecekse bu 2+2 anlaştık haberleri yayınlanmazdı. bjk'a elendiğimiz gibi de olayı sürüncemeye yayarlardı. şu an daha net olarak bizlere anlatılmayan, yansıtılmayan bir durum olduğu belli.
küfür olayı doğru diye düşünüyorum. yoksa misal bana biri böyle bir ithamda bulunsa elimde o imkan varsa resmi siteden hemen bunun yalanlamasını yapardım. ama yalanlama gelmedi. öte yandan küfür etmesi benim için hiç önem taşımıyor. haksız bir şekilde elendiğini düşündüğün, nabzının 140 attığı bir ortamda insanların dediklerini dikkate almamak gerekiyor. o anlarda herkes absürt kelimeler edebilir. ki bizim gibi sevinince üzülünce aynı küfürlerle sevinen üzülen bir toplumda bunu hiç tartışmamak lazım.
ama galatasaray başkanının bizzat birebir görüşmek için randevulaştığı görüşmeye, menagerini göndermesi bence daha büyük bir ayıptır. diplomatik literatürde bu hoş karşılanmaz. ben ki zamanında özhan canaydın'ı concecao transferinde real madrid başkanı ile değil de sportif direktörü ile görüştü diye eleştirmiştim aylarca. başkanın muhatabı başkandır. başkan bir oyuncu-antrenör -coach ile görüşme talebinde bulunmuşsa bu nezaket icabıdır. o aslında bir emirdir.
oktay hoca konusunda daha çok su akacağı kesin. bu böyle kalmaz. olayların aslı illa ki öğrenilecek. ama gerçekten şube için kırılma noktası oldu. kendisini gönderdikten sonra ikamesi olarak erman kunter'in getirilmesini beklemiyorum. çünkü aynı terazinin adamları değiller. erman kunter için zamanında çok dilendim ama artık gs çok büyüdü. artık onun gs için dilenme zamanı.
oktay hocayı çok seviyorum. umarım bundan sonraki yaşamında başarıları ile gözlere sokar kendini. tahminimce italyaya bir takıma gidecektir milano-cantu belki siena. yolu açık olsun
sistem dersek evet. oktay mahmutinin galatasaray'a yaptığı en önemli şey budur. takım belli bir sistemle oynamaya başladı. maçın son saniyesine kadar da o sistemden taviz vermeyen bir takım oldu.
peki sistemleri hoca mı yaratır yoksa kulüplerin o sistemi mi olması lazım. misal mahmuti gidince o sistem bitecek mi? ya da şöyle diyim daha iyi olur. mahmuti bir takım oluşturursa allah göstermesin trafik kazası geçirse birden gs sistemsiz mi kalacak?
arkadaşlar sistemleri hocalar belirlemez. misal futboldan örnek verirsem. gs'ın da bjk'ın da fb'nin de sistemi bellidir. o sistem dışına çıkıp başarılı olanlar olsa bile daha fazla kalamazlar camiada. gs futbol takımı diyince aklınıza ne gelir? bırakın 442 433 4141 424 rakamlarını. topa önde basan sahanın her yerini rakibe daraltan orta sahası adam yiyen forveti pres yapan bir takım gelmez mi? fb diyince bireylere dayalı yıldız oyuncularla süslenmiş futbol veya bjk'ın genç takım temposundaki kanat atakları ağırlıklı futbolu? şimdi alex ferguson inter'e gitse manchester'de oynattığı oyunu oynatsa ilk sene sonunda kapıyı gösterirler. bu konuda tek özel adam mourinhodur. gittiği ülkenin ve takımın karakteristik özelliklerine uygun top oynatır. bunu sadece real madrid'de değiştirmek istedi ilk sene sonunda az kalsın gönderiliyordu. ikinci sezon anında real madrid'in karakterine uygun hızlı gole dönük oyuna yöneldi.
yani oktay hoca evet bir sistem getirmiştir ama bu topa basan baskılı savunma oyununu murat özyer zamanında da oynuyorduk. sadece oyuncular farklıydı. guardda gordon yoktu da cüneyt vardı. polat ile erdem türetken ile oynuyorduk. pivot hüseyin çok yaşlanmıştı
oktay hocaya gelirsek gittiğine çok üzüldüm. en başta taraftarın yarattığı sinerji ile tüm yelkenleri dolmuş hızla gidecek bir galatasaray'ın kaptanıydı. o rüzgarı böylelikle kesmiş oldu yönetim. ama bu tarz kararları vermenin de kolay olmadığının farkındayım. normalde çakal diplomasisi izlenen bir yerde, eğer mahmuti gönderilecekse bu 2+2 anlaştık haberleri yayınlanmazdı. bjk'a elendiğimiz gibi de olayı sürüncemeye yayarlardı. şu an daha net olarak bizlere anlatılmayan, yansıtılmayan bir durum olduğu belli.
küfür olayı doğru diye düşünüyorum. yoksa misal bana biri böyle bir ithamda bulunsa elimde o imkan varsa resmi siteden hemen bunun yalanlamasını yapardım. ama yalanlama gelmedi. öte yandan küfür etmesi benim için hiç önem taşımıyor. haksız bir şekilde elendiğini düşündüğün, nabzının 140 attığı bir ortamda insanların dediklerini dikkate almamak gerekiyor. o anlarda herkes absürt kelimeler edebilir. ki bizim gibi sevinince üzülünce aynı küfürlerle sevinen üzülen bir toplumda bunu hiç tartışmamak lazım.
ama galatasaray başkanının bizzat birebir görüşmek için randevulaştığı görüşmeye, menagerini göndermesi bence daha büyük bir ayıptır. diplomatik literatürde bu hoş karşılanmaz. ben ki zamanında özhan canaydın'ı concecao transferinde real madrid başkanı ile değil de sportif direktörü ile görüştü diye eleştirmiştim aylarca. başkanın muhatabı başkandır. başkan bir oyuncu-antrenör -coach ile görüşme talebinde bulunmuşsa bu nezaket icabıdır. o aslında bir emirdir.
oktay hoca konusunda daha çok su akacağı kesin. bu böyle kalmaz. olayların aslı illa ki öğrenilecek. ama gerçekten şube için kırılma noktası oldu. kendisini gönderdikten sonra ikamesi olarak erman kunter'in getirilmesini beklemiyorum. çünkü aynı terazinin adamları değiller. erman kunter için zamanında çok dilendim ama artık gs çok büyüdü. artık onun gs için dilenme zamanı.
oktay hocayı çok seviyorum. umarım bundan sonraki yaşamında başarıları ile gözlere sokar kendini. tahminimce italyaya bir takıma gidecektir milano-cantu belki siena. yolu açık olsun