• 1
    sorun yaşadığım bir kavram.

    objektif olmanın birçok katmanı var. birincisi taraftarın objektif olması gerekir mi, asıl sorun burada başlıyor. twitter, facebook v.b. gibi siteler olmasaydı kesinlikle hayır derdim ancak artık kötü yöneticiler yığınların yazdığı objektif olmayan, salt duyguya dayanan yorumlardan etkilenebiliyor. dolayısıyla taraftarların da şayet sosyal medya kullanıyorsa en azından internet aleminde objektif olması gerekiyor. ama takımına yönelik. buna sonra döneceğim.

    ben evinde oturan adamın objektif bir taraftar olması gerektiğine inanmıyorum. futbolu sterilleştirmenin ve duygudan arındırmanın mantığı yok. objektif olmak demek, nesnel olmak ve duyguları işe karıştırmamak demek. peki o zaman, duygular söz konusu değilse neden hepimiz real madrid'i tutmuyoruz? hagi mi galatasaraylı yaptı? uefa kupası mı? "renkler" mi? bu açıklamayı objektif insanlardan aldıktan sonra, yani "duygular temelde işin içine girdi" yanıtını aldıktan sonra objektifliğin mümkünlüğüne dair en fazla karın ağrısı yaratacak açıklamalar alabileceğime inanıyorum.

    geldik sanal canı da olan taraftara. bu taraftarlar "takımlarına dair" objektif çıkarımlar yapmak mecburiyetinde. yani lemina çok karizmatik diye 15 milyon euro bağlayalım demek takıma ekonomik yıkım ve sakat bir futbolcu kazandırabilir. ama adam karizmatik, göze hoş gelen futbol oynuyor. işte burada devreye girmeli objektif olmak. takımımızın ekonomik durumu nedir? ligimiz kaç para kazandırır? bizim kasamızda ne var? para riske atılabilecek bir para mı? paranın kaybı bizi ne kadar geriye götürür? veya takım kötü bir dönem geçiriyor. taraftar objektif olmalı. ilk on birden birkaç sakat mı var? işler yolunda giderken olanlardan farklı olan şeyler nedir? kaybın nedenleri saha içinde mi yatıyor, saha dışında mı? ekonomik problemler mi var?

    problemleri, eksikleri, riskleri, ihtimalleri nesnel şekilde ele almaktır objektif olmak futbol özelinde. kusura bakmayın ama "trio da iyi program", "lale orta işi hakkıyla yürüttü"*, "arda güler de öyle böyle topçu", "ivan bebek fenerbahçe'ye kurulan küresel komplonun bir neferiydi" gibi yazılar objektif değil. bir kere nesnelliğe uygunlukları bile baştan tartışmalı ama oraya girmiyorum, olay değerlendirme ölçütlerine kadar uzar, manası yok. belki bir başka yazının konusu olur.

    hiçbir yanı tutmamak, önyargısız olmak, duyguları işe karıştırmamak evimizde manasız. evimde en büyük torreira. icardi'nin aşkı olayım. bonservisini almak için de gerekirse aslanlı yolu ipotek edin, yapın bir şeyler. ama internet alemine yazıyorsam ve bir etki gücüm varsa, kulübün nefes alış verişinin devam edişini daima göz önünde bulundurarak objektif olmalıyım. bu noktada arda güler övgülerini, ivan bebek hatalıydı söylemlerini, manasız rakip futbolcu değerlendirmelerini objektifliğin futbolda olması gerektiğine inandığım haline eklemleyemiyorum.
  • 3
    belirli ölçüde objektif olduğumu düşünürüm. başka türlüsü pek mümkün değil. ben galatasaraylıyım. kendimi tanımlarken de kesinlikle bundan bahsederim. bu platformun adı da galatasaray sözlük. buraya yazar olan insan taraftır, galatasaray tarafındadır. bu sözlükte galatasaray aleyhine objektif olunabilir elbette ama herkesin öyle olmasını beklemek saçmalıktır. biz futbol sözlük veya türkiye ligi sözlükte yazmıyoruz. adından sanından renginden de belli buranın ne olduğu. mesela bende arda güler övüyorum ama burada emin’in övülmesini bekliyorum. çocuk giresun maçında* 40 yıllık stoper gibi top oynadı ama bence ne medyada ne burada hakettiği kadar övülmedi. ben buna da bir şey demem elbette herkesin kendi tercihidir ama önce kendi çocuklarını öveceksin, hatalarına tolerans göstereceksin. banane abi arda’dan? övmüşümdür kesin bende ama avrupaya gitsin destekleriz. fener’i şampiyon yapsın mı diyelim günün sonunda? iyiyse cami yaptırsın diye bir laf var o hesap.

    ben galatasaraylıyım. galatasaray olmasa futbolu da takip etmem. çok denedim bırakmayı olmadı. nerede olursam olayım izlemek zorunda hissediyorum kendimi. kız arkadaşımla kısıtlı bir vaktimiz varken maç varsa da izliyorum. türlü türlü trip yemeyi de göze alıyoruz hatta bazen büyük kavgalara sebebiyet veriyor ama ben buyum işte, galatasaraylıyım. benim içimde bir
    parça galatasaray. kazanırsa çılgın gibi sevinirim, kaybederse günümü mahvederim. iş saati gelmişim şuraya kelimelerce entry giriyorum. raporları bu kadar istekle yazmıyorum*

    neyse dediğim gibi ben galatasaraylıyım abiciğim, objektif olmak gibi bir yükümlülüğü yok kimsenin. senin hakkınla kazandığın her şeye laf eden, şaibe ile bir şeyler edinmeyi kendine hak bilen bir güruh var karşımızda. biz her şeye rağmen haketmediğimiz hiçbir şeyi istemeyiz. dediğim gibi iyi ki de galatasaraylıyım.
  • 4
    rakip takım taraftarı yaptığında dalga geçeceğim, aşağılayacağım, ortalığı yangın yerine çevireceğim davranışları konu biz olduğumuzda yapmayarak uygulamaya çalıştığım kavram. en basitinden bir hakem kararı ile ilgili yangın yapmadan önce, iki saniye, “aynı pozisyon bizim başımıza gelse fikrim ne olurdu” diye aklımdan geçiriyorum.

    özetle, işin içinde taraftarlık dahi olsa tutarsızlığı sevmiyorum.
  • 5
    bizim taraftarın saha içini yorumlarken beceremediği şey. rasyonel ve eleştirel düşünmeyi, duygulardan arınmayı gerektirir.

    momo fener'e gol atınca o duyguların heyecanıyla "yeni lewandowski"...
    momo fransa'ya gitmek isteyince "sevdir git allah'ın belası mısırlı oç, topçu falan değilsin zaten."

    arda güler rakip takımın futbolcusu olunca "çöp bidonu, kazımcan'ın cebinde ne arıyorsun anlat bakalım amcalara..."
    eren aydın bizim futbolcumuz olunca, momo'nun teneke bağlanıp gönderildiği yerde şans verilmesi gereken çorum fatihi wonderkid. (erenciğim üstüne alınma, sana ve mücadelene saygım var, taraftarın söylemini abartıyorum.)

    tam tersini söyleyeyim, fener eren aydın'ı 3. forveti yapsa "bu kafayla bir arpa boyu gidemezler, ali koç çorum'da bakkal yönetemez, vizyon reis" diye yorum yapılır; arda bizde olsa "helal be yeni arda tuıran, ayakkabı bağlayışı bile farklı, genlerinde winnerlik var, yürüyedur çocuk" diye övgüler yapılır.
  • 7
    çok önemli bir özelliktir ve takımımızın diğer takımlardan farklı olmasının, daha başarılı olmasının ana sebeplerinden biridir. taraftar da objektif olmalıdır ama tabii ki tribünde maç sırasında son ses tezahürat yaparken, takımı desteklerken değil.

    eğip bükmeye gerek yok objektif olmak her açıdan her konuda uygulanırsa gerçek anlamda objektif olunabilir. örneğin sırf bu objektiflik sebebiyle diğer takımlar için ilah ilan edilip her yere heykeli dikilecek fatih terim bile sorgulanıyor bizde. ayrıca burak elmas'ı gönderen objektif yaklaşım fener'de olsaydı ali koç kaç yıl dayanabilirdi size göre?

    bu sebeple objektif olmanın bizi biz yapan değerlerden biri olduğunu düşünüyorum.
  • 8
    taraftarlar olarak sürekli mücadele ettiğimiz olgudur. taraftar olmak adından geldiği üzere taraf olmaktır fakat objektiflikten biraz uzaklaşırsan gerçeklerden de uzaklaşırsın. artık bilimsel gerçeklere, istatistiklere, taktik bilgisine daha çok dayalı bir oyun oldu futbol. algı, komplo, saha dışı etkenler elbette önemli ve sonuçlar üzerinde rol oynuyor ama dengeyi iyi tutturmak lazım. galatasaray'ı rakiplerinden farklı kılan şeylerin başında aklın gücünü kullanması yatar. rakipler gibi algı oyunlarına saplanıp kalınca 10 sene şampiyon olunamadığını görmüş olmamız lazım.
  • 9
    objektif olması gerekenler, tff, mhk, hakemler, haberciler, basın ve yorumcular. işleri gereği mecburlar, ahlak, etik bunu gerektirir. onlar olmaz, bizi dilim dilim doğrayıp algı yaparken taraftar niye olsun. arda sahtekarının piyasası daha da yükselsin, hakemler tarafından daha da kollansın diye mi?

    galatasarayla bağı olanlar dışında kimsenin iyi yönünü söylemek veya onlara başarı dilemek içimden gelmez benim. aşırı messi övgüsü bile daraltıyor.
  • 10
    unutmayalım ki objektif olabilmek galatasaray'ın başarısındaki en önemli etkenlerden biridir. objektif olabildiğimiz kadar hatalarımızı görebiliriz ve düzeltebiliriz.

    objektif olmak, taraftar olmakla çelişmez, çelişmemeli. arda güler'in karakterini sevmeyebiliriz ama iyi oyuncu olduğunu inkar etmemeliyiz. galatasaray'a kötü gününde destek oluruz ama yanlışlarını da ifade etmekten çekinmemeliyiz. tabi burada objektiflikten kastım, bazı spor yorumcularının yaptığı gibi objektif görünme adına galatasaray'ı gömmek değil. aksine, bir avrupa kulübü olduğumuzu unutmadan kendimizi değerlendirmemiz.
  • 12
    sözlüğümüz tarafından net olarak anlaşılamamış kavramdır. kimse objektif olun dediğinde "ali koç haklı, biz ofsaytımsıyla şampiyon olduk" diyelim demiyor. yada "anç'nin saçmalamalarına çanak tutalım aslında çogzel adam" diyelim demiyor.

    - objektif olmak başkasını övmek değil kendini sorgulamaktır.
    - objektif olmak hatayı sürekli başkasında aramak değil önce kendine bakmaktır.
    - objektif olmak rakiplerin haklı serzenişleri olduğunda manipüle etmek değil, herkesin faydasına olan bir konuysa iş birliği yapmaktır.
    - objektif olmak potansiyelli oyuncularımızı sürü psikolojisiyle aşağı çekmek değil, ona zaman tanımak desteklemek ama yeri ve zamanı geldiğinde olmamışsa ona göre pozisyon almaktır.
    - objektif olmak kusursuz başarı, hatasız insan olmadığını bilmek buna göre daha iyiyi aramak, yıkıcı olmak yerine yapıcı yaklaşım göstermektir.

    bu listeye bir sürü madde eklenebilir. özetle objektif olmak kendimize gol atmak değil aksine daha iyiye ulaşmak için akıl ve mantık yoluyla ilerlemek demektir.
  • 13
    objektif olmak ifadesi tanımlamak için yeterli gelmiyor bana. doğrudan taraf olmak lazım. doğruyu söylemek lazım. konu galatasaray ise, galatasaray için doğru olanı söylemek lazım. galatasaraylı olmak veya taraftar olmak, yanlış olan bir şeyin peşinden körü körüne gitmek değildir. taraftarın vazifesi, galatasaray için doğru olandan taraf olmaktır. bir futbolcunun galatasaray forması giyiyor olması veya galatasaray'a yönetenlerin vermiş oldukları bir karar sırf galatasaray spor kulübü çatısı altında gerçekleşiyor diye, sorgulanmadan desteklenmemeli. taraftarlık bu değil çünkü. tarafı olduğun kulüp için en iyisini isteyeceksin, tarafı olduğun kulübün doğrusunu da yanlışını da söylemekten geri durmayacaksın. taraftarlık budur.

    rakip takımlara veya rakip takımlardan bulunan isimlere dair konulara gelince. değişen bir şey yok. doğru doğrudur, yanlış yanlıştır. kim min-jae çok iyi bir stoper mesela. oynadığı takım italya şampiyonu oldu. manchester united ve bayern münih transferi için yüksek bedelleri göze almış durumda. böyle bir oyuncu hakkında sırf bir sene fenerbahçe forması giydi diye, "beş para etmez, balon, küçük takımın oyuncusu, yakında patlar" demek sadece komiklikten ibaret. gerçekle, doğruyla bir ilgisi yok. ya da arda güler. arda güler belirli bir potansiyeli olan, futbol izleyicisini heyecanlandıracak yeteneklere sahip, işlenirse çok üst düzey yerlere gelebilecek bir futbolcu. her şey kendisinin elinde. fenerbahçe'nin sözleşmeli futbolcusu olması, arda'nın iyi bir futbol kalitesine sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. doğru olan bu. fenerbahçe'de olduğu için arda ne demeliyim; "üç kuruşluk top oynamayan, bencil sahtekarın teki" mi demeliyim? hayır, bunu dememeliyim. çünkü bu doğru değil.

    galatasaray için en iyisinden, en doğrusundan taraf olmak; diğerleri için konu özelinde doğruyu ve yanlışı söyleyebilmek gerekir. temel alınması gereken şey objektiflikten ziyade, doğruluktur bence.
  • 14
    kendisine "ben x takımının taraftarıyım" diyebilen hiç kimsenin içinde bulunamayacağı vakıadır. çünkü adı üzerinde, taraf olmak objektif olmanın zıttıdır. galatasaray sözlükte yazacak kadar galatasaray taraftarıyız, dolayısıyla kendimize objektif dememiz doğru olmaz. ama objektif olmaya yaklaşabiliriz, bunu da bu ülkede en iyi galatasaray taraftarı ve camiası yaptığı için beraberinde başarı geliyor. mesela adını anmak istemediğim bir camia kendi hocasını peygamber gibi, genç ve toy futbolcusunu messi gibi görüyor. bu durum objektiflikten uzak olmalarını sağladığı için başarılı olamıyorlar.
  • 16
    her futbolseverin az dozda olsa da sahip olması gereken olay.
    taraflı olmak, geyik yaparken, tribünde ve saha dışında takımını desteklerken iyidir ancak hem takımınızın hem de rakiplerinizin durumunu kavrayabilmek, kulüplerin politikalarına destek vermek ya da protesto etmek gibi şeylere karar vermek için objektif düşünmek gerekir.
    misal "ferdi boey'den daha iyi bir bek" diyerek geyik muhabbeti yaparsanız normaldir, ama ciddi ciddi bunu iddia ederseniz "fb taraftarı" değil düpedüz aptalsınız demektir.
    galatasaray'da orta sahaya takviye gerekirken olası kanat transferlerini sırf taraftar olduğunuz için bağrınıza basıyorsanız yine apaçık aptallık edersiniz. vs. vs.
    fenerbahçe'nin bugünkü durumunun müsebbibi objektiflikten uzak, futbolcularını şişiren medya ve data sitelerini sahiplenmeleri, lehlerine hata yapan hakemleri kollamaları, transfer obezliği ve bunun getirdiği "en iyi topçular hep bizde" algısı, her konuda kalite bariz düştüğü halde takımlarına daha çok destek vererek bu düşüşü körüklemeleridir.
    objektiflik candır, hakkaniyetli olmak kaydıyla.
  • 18
    benim de sorun yaşadığım bir kavram.

    polemik olması açısından yazmıyorum gerçek anlamda sorun yaşadığım noktalar var. örneğin; arda güler’in yıldız kumaşından, bu kadar fazla övülmesinden, geldiği noktadan, sahadaki konfor alanından dolayı zaten turnuvada en az bu performansı bekliyorken, kendisinin yaptığı asistler olması nedeniyle eleştiri yapıldığında objektif olmamış mı oluyoruz?

    öte yandan örneğin samet’in kötü bir sezon geçirmesinden, yedek olmasından, panathinaikos’u yakmasından vs. başka nedenlerden ötürü, turnuvada kendisinden beklenenin fazlasını vermiş olduğundan dolayı övmek neticesinde objektif olmamış mı olunuyor?

    yani sorum özetle şu x futbolcusundan beklentim 1 iken turnuva ya da bir maçta kendisinden 3lük performans alırken övüp, y futbolcusundan beklentim 3 iken 3lük performans verdiği için eleştiri yaptığımda objektifliğimi yitiriyor muyum?

    ya da x futbolcusundan bir sezon boyunca gayet iyi gol/asist katkısı alıp, sezonun bir kısmında kötü oynadığı için acımasızca eleştirirken objektif olunuyorken; galatasaray lisansı olmayan bir y futbolcusu milli takımda gol asist katkısı yaptı diye eleştirdiğimizde objektifliğimizi kaybetmiş mi oluyoruz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın