finans işlerinde ne kadar iyilerse, basınla ilişkide o kadar kötüler.
her şey umutla başlamıştı. kampanyalar yapıldı, açıklamalar yapıldı ve de en sonunda şampiyon olundu. mustafa cengiz ve yönetimini ne kadar sevsem ve takdir etsem de o şampiyonluk, üzülerek söylüyorum,
daö yönetimine aittir.
daha sonrasında yaz transfer döneminde ha aldı ha alınacak derken forvet transferinin güme gitmesi ile ilk büyük hatalarını yaptılar.
bu sırada basketbol takımı üzerinde eleştiri alıyorlardı. takıma hiç yatırım yapılmadığı, hiçbir destek sağlanmadığı söyleniyordu. aslına bakılırsa bunlar doğruydu. çünkü mustafa cengiz olaya finansal yönüyle bakıyordu (en azından öyle olduğunu düşünmek istiyorum). para kazanabileceğiniz yere yatırım yaparsınız. basketbol şubesi yıllardır zarar açıklıyor. diceksiniz ki kupa kaldıramıyor, bak fenere o zararda mı ? evet o da zararda. euroleuge takımlara yeterince para kazandırmıyor. bu sebepten ötürü takım bir nevi kolej takımına döndü ve ikinci büyük hata yapıldı. oktay mahmudinin yanlış şekilde gönderilmesi. dikkat ederseniz sorun gönderilmesi değil yanlış şekilde gönderilmesi.
futbola geri dönersek, ilk yarı boyunca forvet eksikliğini sadece takım değil tüm galatasaraylılar hissetti. malum şahıs en son (bkz:
23 aralık 2018 galatasaray sivasspor) maçında ıska çekmiştir. henry arkasında olmasa eren o stattan canlı çıkamazdı.
şimdi ise devasa bir hata olabilcek bir durumla karşımızdalar. ozan kabak konusu. olur da bir takım fesih bedelini ödeyip, ozanı da ikna ederse -ki ne kadar galatasaraylı olursa olsun avrupa hayali varsa şu anda önünde kırmızı halı var- koltukları ciddi ciddi sallanmaya başlar. bundan kurtulmak için ozanı taraftarın önüne atıyorlar.
2 büyük hata. 3.’de koltuk sallanmaya başlar, 4 de deprem, 5 de seçim olur.