• 77
    akilli taraftardir, isi bilir. yalnizca basari degil ekonomik gostergeleri de dikkate alir.

    galatasarayimizdan yola cikarsak,

    1. ligde oynuyorsun, hedefin ne? sampiyonluk. bakarsin bu sene sampiyon toplamda ne kadar para kazanmis, kac puan almis, buna gore ne kadar toplamda para elde etmis. yaz sayiyi, at kenara, esittir x.
    2. avrupa liginde oynuyorsun, hedefin ne? atiyorum, ceyrek final. bu sene ceyrek finale cikan bir takim ne kadar gelir elde etmis, yaz sayiyi, at kenara, esittir y.
    3. turkiye kupasi. ayni kistaslar. esittir z.
    4. stad gelirleri, t.
    5. sponsorluk gelirleri, a
    6. takim oyuncularina harcanacak butce, b
    7. mac, yolculuk, personel giderleri, c

    (x+y+z+t+a)-(b+c) > 0 ise kardasin, yok eger sifirdan kucukse gecmis olsun. elinde satacak arsan da yok. cinlilere kulubu satarsij.
  • 78
    kendilerine şunu hatırlatmak istiyorum. sezona ilk 18 için düşünülen 20 oyuncu ile başladığımızı düşünelim. kalan kontenjan alt yapıdan çıkan oyunculara verilsin, zaten çoğu sezonlar şampiyon kadro 14-15 kişilik rotasyonla çıkıyor. haydi ben onu 18 yapayım. kalan alt yapı ve genç oyuncuların aldıkları toplam ücret de 5 milyon euro olsun.

    uefa ile 65 m euroluk bir anlaşmamız vardı, maaş ödeme konusunda.

    65-5=60 m euro kaldı,

    65/18= 3,25 m euroluk maaş kontenjanı çıkıyor ilk 18 için. yedeklerinin maliyeti yıllık 2.5 m euro olsun, 7*2.5=17.5 m euro

    as forvetine, as kalecine, 10 numarana, savunma liderine, dünya yıldızı orta sahana yıllık 5 m euro versen 25 de öyle toplam 42,5 m euro,

    kalan 6 as oyuncun için de 17,5/6=3 m euro maaş bütçen oluyor.

    yani biraz dikkatli ve kaliteli transferler yapsak aslında bütçemiz şaşmayacak, bizim asıl problemimiz, semih kaya gibi isimlere 1,8 m euro maaş vermek, donk gibi, cavanda gibi vasat yabancılar alarak maaş problemine girmemiz ve kadroyu şişirmemiz.

    donk+cavanda=2,5+1,8 =4,3 m euro, al sana yaklaşık gomis'in bonservisi+imza parası

    transferde hep seçici olmalı ve kaliteye para vermeliyiz. transfer mottomuz bu olmalı.
  • 81
    bakkal taraftar, daha kötüsü komisyoncu bakkal başkan ile karıştırılmaması gerekir.

    bakkal taraftar, "bu takımın yıldızı da 5 milyon alıyor. 1 milyonluk evlat alalım, o da oynar hmnkyım", "ben de isterim waffle ama dengeler var, en iyisi patates yiyelim" gibi günümüz ekonomisinde tutmayacak vizyonsuzlukta söylemlerle kendini belli eder.

    muhasebeci taraftar galatasaray'ın bir futbol kulübü olduğunu ve gelir getirme potansiyeli olan değil, olmayan giderlerini sıfırlaması gerektiğini bilir. o yüzden serdar aziz, ahmet çalık transfer edilirken burada "yapmayın" diye bas bas bağırır.

    komisyoncu bakkal başkan ise ikisini de pek siklemez, komisyonuna bakar.
  • 83
    her şeyden tasarruf edelim anlayışında olmak zorunda olmayan taraftardır. adam transfer lazım diye düşünüyorsa takım başarılı(şampiyon) olsun diyedir. e şampiyon olunca kazanacağın parayı düşünsene. yayın geliri, şampiyonluk primi, taraftar geliri, ve şampiyonlar ligi ödülü. en az 250-300 milyon tl.

    benim ekonomik çözüm önerim bu. para kazanmanın yolu potansiyeli yüksek oyuncuları kadroya katıp her sene şampiyonlar ligine katılmak. tasarruf adı altında transfere karşı çıkıp takımı 2. sınıf futbolculara teslim etmek muhasebeciliğe girmez. o futbolcularla son 2 sezon da bir 6. bir 4.lüğümüz var. dolayısıyla bırak şampiyonlar ligi'ni avrupa liginde bile oynamayamıyorsun.
  • 85
    küçülerek büyüyeceğini zanneden taraftar. küçülerek büyümek nedir onu bile bilmez ama. “satip, savip borc odeyelim borc” der durur. kendi adamlari varsa alkislar, yoksa yerer. hem et ucuz olsun, hem yahni lezzetli olsun ister. yemegun güzelliğinin sadece ascidan kaynaklandığını zanneder. onun dışındaki kimsenin galatasaray’i dusunmedigini zanneder. o ki ululardan uludur. her seyi bilir.
  • 86
    hakkındaki yanlış algı mustafa sarp, sabri sarıoğlu, jpk, bilal gibi isimleri isteyen taraftar olarak düşünülmesidir.

    muhasebeci taraftar hedefe giden yolda fiyat performans olarak en iyi transferleri arzu eder. mesela fernando reges'i 4 milyon eu'ya transfer edince seni alkışlar. ama belhanda'ya 9 milyon ödeyince mutsuz olur. çünkü sözleşmesinin son senesindeki adama bu parayı fazla görür.

    işte muhasebeci taraftara sahip olunca yönetim olarak oyuncuya ödenecek ücrete, bonserivisine verilecek paralara da dikkat etmek zorundasın. yoksa 15 milyon eu'ya lucas moura'nın bonservisini alabiliyorsan fiyat performans olarak iyi iş yapmış olacağından bu taraftarı rahatsız etmez.

    mevzu bundan ibaret.
  • 88
    hangi futbolcu için hangi bedeller üzerinden şampiyonluktan, şampiyonlar liginden vazgeçmemizin gerektiği durumları tespit eden taraftarlardır.

    ayrıca kötü futbolcular için bir iyi oynama bedeli belirleme gibi de kritik bir misyonu da üstlenmişlerdir. çok kötü, galatasaray'a yakıştıramadığınız bir oyuncu mu var, kendilerine başvuruyorsunuz, onlar da bir bedel belirliyorlar ve o bedel üzerinden o oyuncu bir anda takıma katılabilir, veya takımda kalabilir iyi bir oyuncu oluyor.

    not: başka bir başlıktaydı bu yazı, silindiği için formatı değiştirip buraya taşıdım.
  • 89
    ayıplanmaması gereken taraftar ve yazarlardır. takımın iyiliğini istiyordur, bütçe hesapları bir şirketin can damarıdır; buradan anlayabilirsiniz şirket mantıklı işler mi yapıyor yoksa babalarının çiftliği mi. bütçenin sene içinde kontrolü de büyümenin en önemli parçasıdır, yöneticiler verilen sözleri tutuyor mu yoksa bütçe döneminde sallamış mı farkındalığınız artar, yöneticinin notunu verirsiniz. bu muhasebeci taraftarın bir benzeri şirkette olsa emin olun ne vergi cezası yerdik ne ffp'ye takılırdık.

    son olarak belki adamların işi denetim/bütçe/raporlama'dır elinde olmadan bu işlere takılıyordur.

    sevin onları.
  • 91
    tek hataları kulübün kasasındaki parayı gerçek kabul etmeleridir. ben kulübün bu konuda samimi olduğuna inanmıyorum. bir sürü tutarsızlık var. tam takır bir kasa ortasahaya adam alamıyor ama sol bek'e adam kiralayabiliyor. 11 tane futbolcu alıyor 4 ay maaş ödemiyor. taşınmaz satıyor gelirimiz var diyor ama diğer taraftan taraftar katkı yapsın diyor.
  • 93
    ne zamandır bu başlığa birşeyler yazmak istiyordum.

    görüşlerimi garry mendes rodrigues üzerinden örneklendirerek aktaracağım.

    bu taraftar tipinin kaynağı futbol menajerlik oyunlarıdır. yine de takımlarını ekonomik açıdan da sahiplenmelerinden dolayı saygı duyuyorum bu tanımdaki taraftarlara.

    ancak ben hangi tanımdaki taraftar tipindeyim bilmiyorum ama “o satılmalı, bu kiralanmalı” endişeleri bana çok anlamsız geliyor. kardeşim ben futbol izlemek istiyorum. iyi bir futbolcuyu niye satıyoruz? mesela rodrigues’i * niye satıyoruz?? biz futbolcu yetiştirme takımımıyız, damızlık inek miyiz?

    alt yapıdan futbolcu çıkarırsın oynatırsın bilmem naparsın tamam da, sen zaten takımına fayda sağlaması için bir futbolcu almışsın adam yaldır yaldır oynamış, şampiyonluğuna direk katkı sağlamış, bu adamı niye satıyorsun???

    yerine bulabilecek misin aynı ayarda futbolcu? illa ki birini alacaksın da emin misin aynı etkiyi vereceğinden? takıma hemen adapte olana kadar geçecek süre, zaman kaybı ne olacak?

    bilemiyorum altan... belki ben yanlış düşünüyorumdur ama takımın en iyi oyuncularından birisini, soldan soldan yardıran birisini ben takımımda izlemek isterim, izlediğim futboldan da bu futbolcularla keyif almak isterim, iyi oyuncuyu, takıma katkı sağlayan, seni başarıya kupaya götürecek oyuncuyu niye satıyoruz?
  • 96
    en çok, hortumcu başkan ve yöneticilerin sevmediği taraftar.

    kombine, forma, dekoder almaya gelince para verelim ama kazanılan paranın nasıl harcanacağı, oyuncu satışı, oyuncu alışı vs gibi konularda fikir belirtmeyelim öyle mi? niye biz mal mıyız?

    ayrıca, kendinizi dev aynasında görmekten de vazgeçin artık. neymiş "galatasaray oyuncu yetiştirmez"miş, hadi oradan. siz galatasaray'ı real madrid, bayern münchen, manchester united falan mı sanıyorsunuz? ki bu kulüpler bile deli gibi üretim yapıyor, bizimkiler olmuş topçu istiyor. nasıl bir özgüven bu? asgari ücret kazanıp borç harç iphone alan tüketim manyağı olan tipler gibisiniz.

    not: hem yangıncı hem de muhasebeciyiz.
  • 97
    benim bu.

    mesleğim de finans ile ilgili olduğu için ayrıca ilgili duyuyorum. böyle şeyleri araştırmak da çok zaman almadığı için merak edip bakıyorum, arada yazıyorum. çünkü taraftar bilinçlensin istiyorum. yöneticileri tarafından iki transfer ile kandırılıp gerizekalı yerine konulsun istemiyorum.

    ne bileyim, şampiyonlar liginden para gelecek o yüzden yıldız almalıyız demek yerine, ulan şimdi böyle düşünüp yardırsak ama sonra iki sene katılamasak batarız diye düşünmeyi tercih ediyorum. uzun süreli başarı getirecek bir finansal yapı istediğim için.

    ama tabi bizim ülkede bunlar bayağı utopik kaçıyor.
  • 98
    çok basit sebeplerden dolayı içinde bulunduğum taraftar grubu.biz daha dün tarıklara veysellere onlara bunlara verdiğimiz saçma sapan paralar yüzünden avrupadan men cezası yemedik mi? geçmişi boşverelim bu adamlara yaptığımız saçma kontratlar ve kuluplerine saçtığımız milyon eurolar yüzünden uefa şuanda ensemizde değil mi? keşke bizim yaptığımız şu muhasebeyi zamanında yönetimlerimizde yapsaydıda amacı türk olmayan takımları yenmek olan takımımız uefa ile bu tarz konulara hiç girmemiş olsaydı.
  • 100
    aklı selim taraftar grubudur.

    bir kere şunu anlamak lazım, 2000’li yılların başında avrupa futbolu endüstriyelleşti. bu süreci doğru yöneten liglere ve kulüplere bugün dünyanın en zengin kulüpleri, en iyi ligleri diyoruz. yönetemeyen kulüpler ve liglerde ise büyük bir gerileme başladı.

    misal, 2000’li yıllarda akan deportivo, leeds, dortmund, mallorca gibi orta üst seviye takımlar ile hemen hemen bütün italya takımları büyük çöküşler yaşadı ve hemen hepsi avrupa’dan silindi gitti. inter kaç senedir clde yok, milan taraftarı clye kalmayı şampiyonluk gibi kutladı, 2000 efsanesi lazio oyuncu satıp para kazanma derdinde, leeds halen götü doğrultamadı. istisna olan dortmund, doğru transfer politikası ve muazzam bir hoca ile küme direğinden dönüp götü doğrulttu ama sütten öyle bir ağzı yanmış olacak ki, en önemli oyuncularına istedikleri kontratları vermeyerek götze, kagawa, lewa, hummels, mkhitaryan, ilkay gibi kendilerine şampiyonlar ligi finalini getiren adamların gitmesine ses etmedi.

    efsanevi italyan takımları yabancılara satılana kadar götü doğrultamazken, tarihi boyunca ekonomik süreci doğru yöneten napoli ile, şike skandalı sonrasında küme düşerek zoraki bir küçülmeye giden juventus ikilisi uzunca süredir 1 ve 2. sıradalar.

    türkiye, hemen her konuda olduğu gibi endüstriyel futbolun da altyapısını düşünmeden üst kısmına odaklandı; bu kapsamda büyük bonservisler ve büyük maaşlar ödendi. gel gör ki son 7-8 sene dışında, hiçbir türk kulübünün başarı istediği avrupa’daki rakiplerine denk, hatta bunlara yakın bir geliri olmadı. kurdaki artış ile zarar boyutu daha da arttı ve bugün, büyük dediğimiz kulüplerde borç makası giderek açıldı.

    avrupa’da başarılı olmak aslında bir paradoks. şampiyonlar liginde yer almak demek ciddi paralar kazanmak demek, orada düzenli olarak yer alabilmenin ön koşulu ise ekonomik ve sportif dengenin sağlanmasından geçiyor. aksi halde, 1-2 sene katılıp 2-3 sene katılamamak gibi saçma bir durum ortaya çıkıyor.

    işte muhasip taraftar, asgari başarı olarak sayılması gereken şampiyonlar liginde mücadele etme kriterini uzun yıllar sağlayabilmek adına, moneyball mantığı ile, doğru hamlelerin yapılarak ekonomik olarak düzlüğe çıkmak istemektedir. bu düşüncesi dünyanın en mantıklı düşüncesidir. şöyle ki;

    garry rodrigues özelinden bahsedelim. konuşulan piyasa değeri 10-15 m euro civarı. ya zam yapıp 2.5 m euro verilecek, ya 15’e satılacak. artısı hızlı olması, eksileri ise 29 yaşında bir kanat oyuncusu olması ve futbolu beyninden ziyade içgüdüleri ile oynaması. bu şu demek; rodri bu saatten sonra daha hızlanmayacak ve yavaşlayacak, aynı zamanda oyunu da bugünkünden daha bilinçli olmayacak çünkü insan 30 yaşında laps diye futbol zekası kazanmaz.

    öte yanda kendisini 15 m euroya satıp, istatistik olarak, kendisinden daha kötü bir kadroda en az kendisi kadar gole katkı yapan, 4-5 yaş genç, 10 m euro ucuz bir adam alınması mümkün. hadi diyelim rodri iyi, rodri, 6/10 ise trezeguet 5/10. 8/10 da olabilir, 6/10’da 5/10 bile kalsa oyuna katkı anlamında ciddi bir fark yaratmaz.

    öte yandan rodrinin 15 gibi bir rakama gitmesi ve trezeguet’in 5-6 m euroya gelmesi faraziyesinde rodriden elde ettiğin gelir ile kalbur üstü bir 8 numara alabilirsin. hatta fernando’nun geldiği, trezeguet’in serbest kalma bedeli ve nagatomo için bahsi geçen bonservis bedellerine bakarsak, rodrigues’i satıp 1 trezeguet (6m) , 1 fernando (5m) 1 nagatomo (4m) alabilirsin. bu kapsamda, evet bir adet iyi topçu kaybediyor olabilirsin ama onun ikamesi ile 2 kanayan bölge topçusu aldığında, bu durumun kümülatif katkısı ligde en az + 7-8 puan demektir.

    bu kapsamda olay menajerlik oyunu değil, basit matematik ve futbol mantığıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın