resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 1551
    riekerink bey.

    bu adamı da tercihleri için eleştiriyoruz ya helal olsun bize. olum adam sneijderi 45'te dışarı aldı kimsenin kara kaşına kara gözüne baktığı yok işte. eleştirilen adamları tek tek yazalım.

    sabri: yerine oynayabilecek oyuncular linnes ve cavanda. linnes 30.dkda çıktıktan sonra forma yüzü görmedi. olum adam sabriden bile kötü çünkü. ondan görmüyor formayı. bu adamları hoca sadece maçta izliyor ve 'bi de linnes bakalım napacak' diye düşünüp oyuna alacak mı zannediyorsunuz? linnes sabriden bile kötü gençler şu anda. ileride belki formayı alır ama şu an zor. cavanda ise gördük ki 45 dkda bile dil dışarıda noktasına geliyor. henüz 90 dk çıkarabilecek durumda değil. belki milli maç arası kendini bulur ve oynamaya başlar. ancak kimse 45 dk sonra çıkarmak zorunda olacağı bir sağ bek ile maça başlamaz. değişiklik yapmak isteyeceğin çok daha kritik pozisyonlar varken oraya harcamak istemezsin. sabri'yi oynatınca da 3 maçtan 1inde bunu kullanmak zorunda kalıyoruz ama cavanda'da şu an kesin bunu yapmak zorunda kalırız. o yüzden sabri oynuyor. birkaç maça cavanda sabitler merak etmeyin.

    selçuk: yedeği de jong. gençler de jong'u daha doğru düzgün izleyemedik bile ama 45 dk oynadığı maçta gördüğümüz kadarıyla henüz ritmsiz. yerine josue demeyin o da aynı şekilde. selçuk kötü oynuyor evet ama elimizde şu an daha iyisi yok.

    yasin: aynı pozisyonda poldi ve sinan var. poldi zaten yeni döndü ve 45 dk oynadı. 45.dkda o da dili dışarıda bir haldeydi. ancak kondisyon bulunca zaten oynayacak bu kesin. sinan ise hem kondisyonsuz hem de hala adam kovalamıyor. birazcık bas geri gel arkadaş ama yok. neden böyle yapıyor bilmiyorum. kendisinden umutluyuz ama yasin tercihi çok da yanlış değil. özellikle arkada sabri varken sinan'ı ilk 11 oynatmak 'bana sağdan sağdan gel kardeş' demek gibi bir şey.

    chedjou: semih ve serdar aziz var demişler. oğlum manyak mısınız lan? semih diyeni zaten anlamıyorum da serdar'ın en iyi zamanlarındaki haline bile burada sövülüyordu transfer olduğu gün. şimdi sakatlıktan yarım yamalak çıkmışken chedjou yerine serdar oynasın demek nasıl bir kafa? chedjou çok hata yaptı katılıyorum ama elimizdeki en iyi göbek oyuncusu olduğu da bir gerçek. üzgünüm ama yapacak bir şey yok. inşallah yerine harbi stoper alırız da ne chedjou'ya ne serdar aziz'e ne de semih'e kalmayız.

    gerisine laf edeni zaten allah çarpar benim laf etmeme gerek yok.
  • 1552
    yıllardır maç başına 105 km civarı koşan takımı bu sene 110+ km ortalamalara çıkarmış teknik direktör. diğer teknik direktörler yaz kampı geçirmediler mi? buralarda m efanesi kondisyonerler hakkında yazılıp çizilmedi mi? hangimiz uzun zamandır takımın son dakikalarda bu kadar diri kalabildiğini hatırlıyor?

    hadi kondisyon başlı başına farklı bir alan diyelim. fatih terim veya ondan sonrakiler dönemlerinde takımın tek pasla bu kadar hızlı hücuma çıkabildiğini hatırlıyor musunuz?

    hadi pas da bambaşka bir alan olsun. en son ne zaman takımın topun gerisinde durduğunda alan daraltarak takım savunması yaptığını hatırlıyorsunuz?

    birileri de çıkıp futbol romantizmi yapmaya devam edin diye yazıyor. bey dememize laf ediyor beyefendiler.

    biz burada bey demeye devam edeceğiz arkadaşım. çünkü biz takımın başarılı olmasını istiyoruz ve bariz şekilde bunun için uğraşan bir adam var gözümüzün önünde ve sonuna kadar destekleyeceğiz.
  • 1555
    hala oyuncu tercihi üzerinden eleştirilen teknik direktör. sistem üzerine çalışan adam "o değil de şu oynayaydı 5 atardık" diyen kafalarca eleştiriliyor. evet oluyor bu.

    yani gidiyorsun bir inşaat şirketine. "bana güvenli, sağlam, kullanışlı bir ev yap" diyorsun. o da yapıyor. elindeki eşyaları da veriyorsun, "bunları da bir şekilde yerleştir, başka eşya alamam, bütçem kısıtlı" diyorsun. adamcağız onları da kendi mantığına göre yerleştiriyor. seni çağırıyor. gidiyorsun eve bi bakıyorsun, gönyesi sıfıra sıfır düzgün, temeli sağlam, soğuğu da sıcağı da geçirmiyor dışardan, estetik görünümü iyi, manzarası harika. insanlara gösterip "aha burası benim evim" deyip gururlanmak için sabırsızlanıyorsun. ama bikaç zevzek arkadaş akraba gelip dudak büküyor. "aaa, televizyon yerli marka mı, buzdolabı şu marka değil mi, ne biçim ev yapmış böyle"

    ha işte o an o kişilere ne hissediyorsanız, ben de size bunu hissediyorum şu an.
  • 1556
    dünkü maçta * tribünlerde 41.000 seyirci olmasının en önemli sebebi kanımca.

    takımımızın iyi oynadığı, iyi başladığı başka sezonlar da oldu ancak bu sezon riekerink'in sempatikliği, takıma kendini adamışlığı, egosuzluğu, saygısı öyle bir etki yaratmış ki antalyaspor maçında bir "derbi" seyircisi vardı, bu maça gidenler benim gibi kendilerini çok şanslı hissediyor olmalılar.

    riekerink kendini o kadar sevdirmiş ki taraftara - maçın başlamasından 10 dakika önce kale arkası ultraslan'ın bulunduğu tribün 3 kere kendisini yumruk şova çağırdı. yanımda olan arkadaşlarıma şunu dediğim hatırlıyorum:

    - abi uzun zamandır bu kadar sevilen bir teknik direktör geldiğini hatırlamıyorum, fatih terim'e bile yaklaşım buna olan gibi değildi

    fatih terim'e "imparator" dedik yıllarca, ancak içimizde çok zaman burukluk yaratmışlığı vardır, sebebi muhtemeldir ki kendisinin yüksek egosu ve bunun getirdiği iticilikti. sonrasında zaten galatasaray - fatih terim aşkına zarar veren olaylar yaşandı.

    ama riekerink'te durum biraz farklı. taraftarın ona olan sevgisi başarı ya da korku - ego endeksli değil. ona olan sevgi daha çok bir "babacan"a duyulan sevgi kıvamında. adamın her halinden sevimlilik akıyor. her hali mütevazi, her hali saygılı, hep gülüyor, hep umut veren bir gülüş var.

    dahası, yardımcı antrenörlükten - altyapı sorumluluğundan galatasaray teknik direktörlüğüne uzanan bir serüveni 6 ay gibi kısa bir sürede yaşamasına rağmen öyle götü başı ayrı oynayan bir kimliğe bürünmedi. rakip takım - hatta ezeli rakip takım taraftarları bile riekerink'e hayranlıkla bakıyorlar, adamı seviyorlar.

    en büyük korkum, allah korusun kendisinin alacağı birkaç kötü sonuç sonrası kendi aramızdan agresif - kompleksli - adam yiyici bir tayfanın hocayı gömmesi.

    - riekerink'i çok seviyorum, ve bu başarı tandanslı bir sevgi değil. onun gibi futbolu "iş ve bilim" olarak gören bir hocaya sabredilirse galatasaray'ın geleceğinin kurtulacağına inanıyorum. bu adam bu sene, önümüzdeki sene şampiyon olamasa bile sonrasında 3-4 seneler şampiyonluklara ambargo koyacak sistemler oturtabilir.

    - kendisine saygı ve sevgi kadar sabır göstermeliyiz, geldiğinden beri takımımızın yüzünün yere düşmesine izin vermedi. dursun özbek yönetiminin basiretsizliğini bahane etmeden, geçen sene yetersiz ve motive olmayan ekiple geldiği günden sonrasında takımı toparladı, sonrasında türkiye kupasını ve süper kupa'yı kazandı,

    - gençlere çok önem veriyor, elimizde patladı denen bruma'dan yine bir dünya starı yaratmak üzere, takıma küsen, takımdan ümidini kesen, ya da bizim ümidi kestiğimiz adamlardan bir "takım" oluşturdu. "transfer transfer" diye bağırıp durmuyor, elindekinden en iyiyi elde etmeye çalışıyor, taraftarla arasında müthiş bir bağ kurdu, kendisini sevdirdi,

    - altyapıyla birebir ilgileniyor, genç çocuklardan her hafta antrenmana 3-4 tane çocuk çağırıyor, takımdaki tüm oyunculara ismiyle hitap edecek kadar yakın, sneijder'e wesley, podolski'ye lukas diyor,

    - takım gol attığında sevinçleri o kadar samimi ki belgesel yapsan izlenir, eren derdiyok rövaşata ile gol atınca riekerink kenarda sevdiği çocuktan çıkma teklifi almış kız kıvamına geliyor, resmen zevkten 4 köşe oluyor,

    - basın üstüne geliyor, ancak basının moral bozucu tavrına bile insani cevaplar verip efendiliğini bozmuyor, tam bir salon beyefendisi.

    - takım ligin en'lerini yapıyor bu haliyle, yeni oturan bir kurguda bile ligin topa en çok sahip olan, en çok şut atan, en çok mücadele eden istatistikleri bizde. eleştirilen transferlerimiz olan tolga'dan bir vieira, eren derdiyok'tan bir hakan şükür yaratma çabasında, şimdiye kadar da gayet başarılı

    ben burada bir manifesto gibi kendi düşüncemi yazmak istiyor, altına imza atıyor ve söz veriyorum!!!

    * hocam, nacizane bir taraftar ve galatasaray sevdalısı olarak ben; caki101 senin buradaki varlığından son derece mutluyum ve sonuna kadar arkandayım, şampiyon olmasan da olur, arka arkaya mağlubiyet alsan da olur, oyuna geç müdahale etsen de olur...

    senin gibi bir adamla başarının "er ya da geç" geleceğine inancım sonsuz. senin gibi adamlar galatasaray'ın imajını göklere çıkaracak. senin gibi hem başarılı olup hem de rakiplerin bile nefret edemeyeceği kadar "efendilik dersi veren" bireyler galatasaray'ı onurlandıracak.

    olur da sen başarılı olursan gençler seni rol model alacak. senin gibi efendi - metin oktay ruhu taşıyan yeni bireyler yetiştireceksin eminim. ve geçmişte yarattığınız ajax efsanesi benzeri, kulüp bünyesinden doğan başarılara ulaştığımızda da efsanemiz olacaksın...

    sen buna layıksın...

    ve sen bunları yaparken de ben senin yanında, arkanda, çevrende olmaktan hep onur duyacağım inşallah.
    iyi ki varsın ve hep var olasın...
  • 1557
    şampiyon olduğumuz 2014-2015 sezonunda bile 2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı kadar dominant oynadığımız kaç maç vardı? git gide aklı başında ve ne oynamaya çalıştığını bilen bir takıma dönüşüyoruz. git gide maçın hakimiyetini daha çok elimizde bulunduruyoruz.

    + çöplerin çoğunu temizledi.
    + takıma yıllar sonra bir sistem oturtmak üzere.
    + en büyük zaafımız olan topsuz oyunda çok geliştik.
    + geçen sene geldiğinde takımın haline bakın, geldikten sonra sezon sonuna kadar olan haline bakın, şimdiki haline bakın.
    + adam galatasaray'a bir oyun karakteri aşılamaya çalışıyor. 0'dan hatta -'den bir şey yaratmaya çalışıyor*. bu adamın başkanı dursun aydın özbek ve ilk haftalardan takıma faydaları açıkça görünüyor.
    + oyuncularla arası da iyi.
    + şu an muhtemelen aktif türk futbolu içinde en karakterli en iyi adam.

    ek olarak bence şampiyon olacağız. gidişatı o yönde görüyorum. hadi buna inanmıyorsanız kenarda tutun bu maddeyi.

    daha ne istiyorsunuz? bu adam geçmeseydi başımıza o dönem bulabileceğimiz isimleri yazıyorum:
    bülent korkmaz, hasan şaş, ümit davala, belki paragöz yabancı demode ve bitik bir teknik direktör veya süper ligde her sene takım değiştiren çöp hocalardan biri.
  • 1558
    uğur uçar ve eboue dışındaki bütün beklerimiz yıllardır çizgiye iner ve topu körlemesine altıpasa çıkarırlardı.
    antalya maçında carole ve bruma'nın çizgiye inip topu penaltı noktası ve gerisine doğru çıkardığını gördük.
    bunda riekerink hocanın etkisi olduğunu düşünüyorum.
    hocam bir de şu duran top savunmasını çözersen meşaleleri yakarız şimdiden.
  • 1559
    dün maçtan sonra akşam eve gelirken kendisi hakkında neler yazılmış olabileceğini tezahür etmiştim. sağolsun futbol'un f'sinde anlamayan güruh yine beni şaşırtmadı. devre arasında gömmüşler adamcağızı. bu adamlar nereden türedi hiçbir fikrim yok ama futbolun bir sabır işi olduğunu ve her antrenöre sabredilmesi gerektiğinden zerre haberleri bile yok.

    bu adamlara kalsa dün 20 dakika oynayabileceğini söyleyen podolski 11 çıkmalıydı, sezon başından beri sadece 10 dakika süre bulabilmiş ve sakatlıktan dönmüş cavanda 11 çıkmalıydı, geldiğinden beri beklentileri karşılayamamış linnes 11 çıkmalıydı. olm bu yapboz tahtası mı ikide-bir sağ bek değiştireceğiz? bir maç sabri, öbür maç linnes, devre arasında cavanda. ne bu, mahalle takımı mı? defansın diğer üçlüsü hangi birisine adapte olacak? ben kendisinin sabri'nin performansından zerre memnun olmadığını ve imkanı olsa 1 saniye bile gözünün yaşına bakmayacağını adım gibi biliyorum. ayrıca sabri'nin de bunu çok iyi bildiğini biliyorum. ama yok işte. linnes bu adamdan iyi bir performans gösteremedi. cavanda sakatlıktan yeni çıktı. tempo yapmaya çalışan bir takımda sezon başından beri oynamamış adamı langırt diye ilk 11'e yazamazsın. maç kondisyonu farklıdır. antremana benzemez. yazının başında bahsettiğim güruhun bunu anlama ihtimali bile yok ama yazalım biz yine de.

    ben kendisini çok beğeniyorum. beyefendi, asil bir adam. hiçbir polemiğe girmiyor, herkese saygılı. antalyaspor maçından önce yaptığı basın toplantısı ders diye okutulmalı. tek amacı işini yapmak. bu ülkeye çok ama çok ters ama tam benim istediğim profil. hamza hocayı da ilk geldiğinde bu tutumundan dolayı övmüştüm. terim'i de tam tersine çok yermiştim.

    futbol bilgisi türkiye'deki zifiri cahillerin fersah fersah önünde. hamleler, değişiklikler genel olarak oldukça iyi. geçtiğimiz basın toplantısında beşiktaş maçıyla ilgili kendisine sorulan "niye geç oyuncu değiştirdiği" sorusuna "bugün de olsa aynısını yaparım. biz o gün duran toplardan gol yedik" demesi de bunun güzel bir örneğiydi.
  • 1560
    bence oynatmaya çalıştığı futboldaki en büyük problem top bizdeyken kilidi açacak hamleleri yapamamamız. sürekli yan pas yapıyoruz. kilit paslar, ortalar ve koşular bir türlü gerçekleşmiyor. gole ihtiyacımız olan anlarda gol pozisyonu üretmeyi bilmiyoruz.

    2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçında ilk yarıda golü yedikten sonra %72 topla oynama oranına sahip olmamıza rağmen kayda değer hiçbir pozisyon üretemedik. gol atamayabiliriz ancak pozisyon bile üretemememiz bu topla oynama oranı ile düşünüldüğünde sistemsel bir sorunu işaret eder.

    ikinci yarıda sistemden bağımsız gelen selçuk'un ekstra golü durumu eşitledi. burdan sonra da antalya yorulmaya başladı. riekerink'in düzgün kondisyon yüklemeleri meyvesini verdi ve takım daha iştahlı oynamaya güç bulabildi. podolski ve bruma kilidi açtı ve maçı 3-1 kazandık.

    oynattığı futboldaki en büyük problem bu bence. sneijder, bruma, podolski, yasin, sinan gibi oyunculara kilidi açabilecek farklı çalışmalar yaptırılması şart.
  • 1561
    en önemli özelliği futbolun temellerini bilmesidir. ağır ve derinden giderek, eksiklikleri görerek yama yapılması gereken yerlere yama yaparak, değiştirmesi gerekenleri kökten temizleyerek işinin hakkını verdiğini şimdiden göstermiştir. bazı renktaşlar istiyor ki hemen 5-10 haftada uçan kaçan, asan kesen, önüne gelene koyup geçen bir galatasaray olsun. fm mi oynuyoruz biz?
    1. adam takımdaki çöpleri temizledi.
    2. yerlerine yeni adamları aldı.
    3. takıma kondisyon yüklemesi yaptı. yüklenen kondisyonun meyvesini verip veremeyeceğini ligin 2. yarısının son düzlüğüne girerken göreceğiz. öyle 3-5 haftada belli olmaz o.
    4. yeni aldığı adamları yamadığı yerlere, çevresindeki oyunculara, kademesine uyumu için derinden ilerliyor. daha bitmedi. bu belki ligin ilk devresini bile bulabilir. kolay değil o kadar,zort diye olmaz.
    5.......
    6......
    ve daha böyle gider bu. unutmayınız ki, değişim bir süreçtir. bir aracın motorunu bile değiştirince sistem randıman alana kadar belli bir süre geçiyor.

    saçmalayana kadar arkasında durulması gereken adam gibi adamdır. yerden yere vuranları anlamıyorum. 2 kat merdiven çıkmaya üşenip asansöre binen adamlar sporun ruhundan habersiz bir biçimde, fütursuzca, milyon dolarlık sektörde canını dişine takmış başarıya odaklanan adamları bir kalemde silip atıyor.
  • 1562
    düzgün adam olduğu için, sempatik olduğu için sevildiği algısına şiddetle karşı çıkıyorum. tecrübesiz denilen adamın antrenörlük kariyeri 1995 yılında başlıyor.
    https://tr.wikipedia.org/...B6rl.C3.BCk_kariyeri

    bir diğer durum da "kulüpte teknik direktörlük yapma belgesine sahip olan tek antrenör" olduğu için takımın* başına getirilmiş olmasıdır. sevgili ülkemde liyakat tartışılıyor. ne gariptir ki elinde "bu adam teknik direktör olma yetisine sahiptir" belgesi olan adamın teknik direktör olup olamayacağı konuşuluyor. bu ülkede roberto carlos teknik direktörlük yaptı belgesi olmadan. kimse de demedi ki belgesi olmayan röportaj bile veremiyorken milyon dolarlık takımı nasıl yönetiyor. dünyanın her yerinde antrenörlük yapabilir belgesine sahip bir adam için, çatladıkkapı spor için yeterli fakat galatasaray için yetersizdir ayrımına girilmemelidir. "uygun olmak" fiili kullanım açısından daha doğru sanki. galatasaray futbol takımına uygun olmayan bir antrenör inter kulübünün futbol takımına uygun olabilir. sistemi, anlayışı vs. gereği böyle yorumlar olabilir fakat yetersiz diyebilmek için hangi yeterlilik belgesi veren kurumdan belgenizin olduğunu sorgulamak hakkımdır.

    kurumsal kimlik kazanmak deyince kişilerden bağımsız hale gelerek, belli bir sistem sahibi olmak tanımı yapılabilir. buna iş hayatında da sporda da rastlamak mümkündür. işleyen bir sisteminiz olursa orada bulunan kişinin kıymeti olmaz. böylelikle kişiye bağımlılıktan kurtularak sürdürülebilir başarı sağlayabilirsiniz. geçenlerde şöyle bir haber gördüm.
    http://www.webaslan.com/...tirimi-SXHBQ89217SXQ

    bizde olan bir durum var. iyi olan bir şeyi alırız, onu tek bir şeye bağlarız ve bir güzel içini boşaltırız. bir örnek vereyim."barcelona sistem takımı abi bak adamlar kamp yapmıyorlar, maç saatinden 1 saat önce stada geliyorlar. işte profesyonellik, işte sistem takımı olmak!". şimdi yukarıdaki haberi de bu kıvama getirmek istemiyorum. "alt yapı" denilen kavramın bir parçası sadece bu.

    güzel bir sistemin güzel bir dişlisi olmak için çaba gösteriyor. ben bu yüzden destekliyorum. kendisini değil, kurulması gereken sistemi ve çarkları önemsiyorum. doğru adımlar, doğru insan!
  • 1563
    futboldan anlamayanları dımdızlak ortada kalacak şekilde ayırt ettiren futbol adamı.

    riekerink bey'i eleştirenlerin çoğu şenol güneş sempatizanı, benim onlara tavsiyem madem şenol hocalarına çok düşkünler bizim galatasaray'ı çapsızlıklarıyla düşürmeyip beşiktaş taraflarında saf tutsunlar.

    yanlış anlaşılmasın bu arada, sözüm riekerink bey'i yapıcı ve durum değerlendirmesi halinde eleştirenlere değil, art niyetle düşmanca laf söyleyenlere.

    evet bazen değişikliklerde sıkıntılı davranabiliyor hocamız veyahut sabri ısrarına anlam veremiyorum fakat çok net bir şey var ortada: gün geçtikçe daha iyi futbol oynuyoruz. daha ne olsun arkadaş! takım son 16 yılın en baskın en sistematik en güzel futbolunu oynuyor ( fatih terim'li bazı maçlar hariç) ama riekerink bey ptt antrenörü oluyor ha. yok öyle bi dünya arkadaşlar, kırk yılın başında nimet gibi bir adamı bulmuşuz da üç beş kendini bilmeze mi yedireceğiz. kusura bakmayın ağır konuşucam bu konu hakkında.

    zamanında gerets'i harcayanlar, luce'yi harcayanlar, feldkamp'ı harcayanlar yine çıktılar meydana. hep aynı sosyal kesimden hep aynı düşünce yapısından çıkma insanlar bunları söyleyenler de. gerets'in, kalli'nin, luce'nin yaptıklarını ersun yanal, hikmet karaman, şenol güneş yapsa futbol ordinaryusu ya da tanrı ilan edilecekken ne tesadüftür ki yabancı damatlara aynı övgüler yapılmıyor. bunun tam tersi de geçerli, kimileri de sırf yabancı diye bomboş heriflere taptılar. prandelli bile sırf yabancı diye övüldü şu sözlükte, aynı şeyleri yerli biri yapsa bazı kişiler çarmıha gerilmesini talep ederdi teknik direktörün. türk milleti git gide pasaport belası üzerine evrimleşiyor ve de kutuplaşıyor ne yazık ki.

    tam galatasaray bir sistem takımı olacak, istikrar yakalayacakken hoop birileri çıkıp hocamızı indiriyor. siz kimsiniz ya? amacınız ne? galatasaraylıysanız nedendir bu nefret ve art niyet?

    eğer günün birinde bir türk takımı avrupai bir sisteme geçip istikrar yakalayacaksa bu elbette galatasaray olacaktır. basının, halkın korkusu budur tam olarak. riekerink'te o ışığı görmeseler eleştirmeye tenezzül dahi etmezler ama korku böyle bir şey işte, napıcaklarını şaşırdılar oraya buraya saldırıyorlar. medya, galatasaray'ın tek başına alıp gitmesinden, türk futbolundaki makası açmasından korkuyorlar.

    gün geçtikçe gelişen futbolumuzun mimarı, özlediğimiz galatasaray'ı bizlere izleten adamdır riekerink. hatalar ve eksikler elbette olacaktır ama şuan bir sistem oturdu, henüz 6 hafta geçmesine rağmen biliyoruz ki galatasaray'ın bir sistemi var.

    şampiyon olursun veya olamazsın, benim gönlümde bir şey değişmeyecek. ilk karabük maçında çok ağır eleştirmiştim hocamızı. 2 final kazanmasına rağmen eleştirmiştim çünkü takım sadece savunma yapıyordu, bilek güreşi gibi düşünürsek sadece rakibinin ataklarına odaklanıyor, bileğimiz bükülmüyor ama kendimiz de rakibin bileğini bükemiyorduk. karabük maçında da durum değişmeyince acaba demiştim kendi içimden. sonraki maçlarda gördük ki durum korktuğumuz gibi değilmiş. aslanlar gibi savaşan, önde basan, rakibi boğan bir galatasaray izledik karabük maçından sonra. süper kupa finalinde sürekli kapanmak durumunda kaldığımız beşiktaş'ı o maçtan bir- bir buçuk ay sonra kendi sahasındaki ilk derbi maçında rezil rüsva ettik, kendi sahalarında deyim yerindeyse bozguna uğrattık.

    ve bunu doldur boşaltla ya da harra hurra gazla değil belli bir sistem dahilinde ve de pasa dayalı oyunla yaptık.

    pas oyununun en büyük zaafı rakibi boğamamak ve rakibin dengesini kolay kolay bozamamaktır. dünyada hem pas futbolu oynayıp hem rakibin dengesini bozacak kadar hücumcu olan takım neredeyse yok. eskiden barcelona bunu çok iyi yapardı hatta şampiyonlar liginde rakipsiz görülüyorlardı bu futbolları nedeniyle kaldı ki artık barca bile bu bahsettiğim oyunu oynayamıyor. özellikle avrupa maçlarında, elit kategoride yetersiz kalıyorlar rakibin dengesini bozmak konusunda.

    riekerink bey ise hem pas futbolu oynatıyor hem de rakibi boğan, hücumda kalabilen, rakibin dengesini bozan oyunu sergiletiyor takımımıza. daha ne olacaktı merak ediyorum.

    riekerink bey'e ve onun aslanlarına inancım tam.

    sen şampiyon olacaksın!

    seni sevmeyen ölsün, ölsün!
  • 1567
    kendisi hakkinda en guzel yorumu levent nazifoglu yapmistir: hocaya bu isi bilmiyor diyorlar. demek ki bir de bilse neler olacak!

    harbiden de takimin basinda fenerbahce ve besiktas'a karsi iki kupa kazanip, lige harika bir baslangic yapip namaglup yoluna devam eden, vodafon arena'da galibiyeti kaciran bir takimi yaratan adama "bu isi bilmiyor" demek icin aklini yitirmis olmak lazim.

    duran top organizasyonundan tut da, kanatlari kullanmaya, hakkaniyetli forma dagitimindan, gereksiz futbolculari takimdan gondermeye kadar yaptigi islerle surunen bir takimi ayaga kaldirdi ve bu adam bu isi bilmiyor oyle mi? hahahaha

    bu isi bilmeyen bu adam kadikoy'de fener'e koyacak bakalim o zaman ne diyecekler!
  • 1568
    başarılı olmasını yürekten istediğim güzel insan, iyi karakter.

    kendi adıma bende sezon sonuna dek kredisi vardır, kendisi ile ilgili başarı kıstasım lig şampiyonluğu veya türkiye kupası şampiyonluğu değil, şu an temellerini atmaya çalıştığı sistem, yani oyuncuya dayalı (yerli-yabancı ayırt etmeksizin) düzeni yıkıp sisteme dayalı takımı oluşturabilmesidir. iyi başladı iyi gidiyor, arada elbet kötü sonuçlarda olabilir bu anlarda yönetim ve taraftarın desteği çok önemli.

    zamanında şampiyon olmasına rağmen başka bir güzel insanı harcamıştık, dilerim kendisi çok başarılı olur ama biz bu kez aynı hataya düşmeyiz.

    (bkz: mircea lucescu)
  • 1569
    sözlükteki ilk yorumum sayın hocamız riekerink bey için. geldiğinden beri hep kritik aşamaları başarıyla geçti. çok kötü geçen bir sezon içerisinde gelip, arena'da olmasına rağmen (bkz: 13 nisan 2016 galatasaray fenerbahçe maçı) maça favori çıkan fenerbahçe ile kötü oynamayarak en azından uzun zamandır görmediğimiz doğruları yaparak berabere kaldık. sonrasında kasımpaşaspor (bkz: 24 nisan 2016 galatasaray kasımpaşaspor maçı) ve bursaspor (bkz: 29 nisan 2016 bursaspor galatasaray maçı) maçlarında takımın biraz kıpırdamaya başladığını gördük. çok tecrübeli bir isim olan mustafa denizli'nin zamanında olduğundan kötüye giden takım, artık pres, duran top ve organizasyon konusunda gelişim gösterdiğini, antrenmanlarda çalıştığını hissettiriyordu.

    yine arena'da olan ve yine ne yazık ki rakip takımın favori olduğu maçta (bkz: 8 mayıs 2016 galatasaray beşiktaş maçı) ki fenerbahçe favori olmasına rağmen oyun anlamında pek bir şey vaat etmiyordu, bu sefer daha büyük bir çoğunluk beşiktaş'ın kesin kazanacağını söyledi, ancak maçın başlangıcı hiçte öyle olmadı. bu sene ki derbide olduğu gibi yine ilk yarı ezdik ve beşiktaş şoka uğradı. ilk yarı riekerink, şenol güneş'i mat etmişti. ancak olumsuz yorum olarak, ikinci yarı sneijder-donk değişikliği ile oyun beşiktaş'a geçmiş oldu. kaybetmemize rağmen yine taraftar çokta üzülmemişti, zaten daha sonrası rize ile kupa maçları, kayseri'yi arena'da (bkz: 19 mayıs 2016 galatasaray kayserispor maçı) 6-0 yenmemiz ile artık riekerink'in kalma ihtimali tartışılmaya başlamıştı.

    kendisinin bu takımdaki geleceği konusunda en kritik aşama ise tabii ki de fenerbahçe ile oynadığımız türkiye kupası finali (bkz: 26 mayıs 2016 galatasaray fenerbahçe maçı) oldu. kaybedersek sadece kupayı değil, uefa cezasından dolayı ekstra bir seneyi daha kaybedecektik. maç öncesi dersimize iyi çalıştık diyen riekerink'ti ve maça da gerçekten yine çok iyi başladık. ilk yarı sonunda hocamızın v. pereira'yı da mat ettiğini görüyorduk. ikinci yarı ise sneijder-donk değişikliği gibi sneijder-chedjou değişikliği oyunu biraz kaybetmemize sebep olsa da, hem kupayı hem de bir seneyi kazandık. teknik direktör konusunda ise c planımız (dursun özbek'in söylemlerine göre a planı lucescu, b planı ise fatih terim gibiydi.) kesinleşti.

    lucescu'nun zenit'e gidişi sonrası, fatih hocanın trt'deki röportajda dönüş sinyali vermesi, alp yalman'ın ise riekerink yerine tecrübeli birisi istemesi sonucunda, bir belirsizlik içinde çalışmalarına devam eden riekerink, gecikmeli de olsa takımın başına geçmiş oldu. son yıllarda eksikliği hissedilen futbol aklı ve dolayısıyla takım mimarisi konusunda çok olumlu sinyaller verdi. veto ettikleriyle (neudstater gibi), ısrarla istedikleriyle (lassana diarra gibi) takımın hangi bölgelerde eksiklerinin olduğunu çok doğru bir biçimde analiz etmesi gibi.

    yeni sezon yaptıkları ise zaten ortada. guardiola'nın oynatmak istediğine benzer bir yapıyı takıma oturtmayı çalışıyor. avrupai bir sistem ile ülkemiz futbolunda başarının gelebileceği konusunda ise örnekler de artmaya başlıyor. (başakşehir, osmanlı vs.) riekerink, aklındakilerine yakını takıma oynatmaya başlattı ki bence daha fazlasını istiyor, şampiyon olacağımıza inancım tam.

    açıkcası takımdaki hava 2005-2006 zamanını da anımsatıyor. ancak güzel bir fark, gerets ile büyük maçlarda zorlanmamıza rağmen, riekerink ile büyük maçlarda daha olumlu sonuçlar elde ediyoruz. gerçekten iyi analiz ediyor ve kafa olarak takımı iyi hazırlıyor. pereira'yı mat etti, şenol güneş'i 3 defa mat etti. ondan çok daha tecrübeli ve büyük maçları görmüş olan advocaat'ı da mat edeceğine inanıyorum.

    umarım kendisinin dilediği gibi mayıs ayında riekerink bey'in fotoğrafları asılı olur florya'da.
  • 1570
    (bkz: #2034850)

    şu entryim en ofsaytlar arasına girdi. şimdi burada söylediğim şeyin neresi yanlış? j.o.r değil ancelotti gelse ve sabriyi oynatmaya devam etse onun hakkında da benzer şeyler söylerdim. riekerink hocamızı seviyorum, takıma top oynatıyor, bir çok futbolcudan fazlasıyla verim alıyor, çöplerden kurtardı bizi ama haftalardır takımın en sıkıntılı yeri sabri sarıoğlu denilen futbol cahilinin bölgesi. sadece defansif hataları değil, hücumsal anlamda da ayağına gelen her topu ya kaptırması ya bam diye ezbere orta kesmesiyle topun bizde kalmasını engelleyen bir futbolcu sabri. linnes'e çat diye kesiği verdi, sabriye gücü yok belli ki, kesik veremiyor. sabriyi önümüzdeki maçlarda oynatmazsa eğer bey diyeceğim.
  • 1571
    klişe kısmıyla başlarsak geldiği ilk günden beri ülkemizde aşina olmadığımız tarzda beyefendi ve nazik kişiliğiyle çoğu galatasaray taraftarının gönlüne taht kurmakla beraber; yine alışık olmadığımız şekilde hataları veya eksiklerini analiz ve ifade etmenin, bir ayıp olarak ele alınması üzerine hakkında ateşli şekilde tartışılan metin oktay ruhlu direktör-ü nadidemiz.
  • 1574
    en çok eleştirenlerden biri olarak olumlu anlamdaki gelişimini görmeyecek kadar da kör değilim. yine söylüyorum ki iyi yaptıklarını da kötü yaptıklarını da açıkça ve kendimce söylerim. 2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçını da olumlu geçirdi. yine kendimce futbol görüşüme ve hoca değerlendirmeme göre 2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçında öyle kritik bir hamle yapmıştır ki bu kez de maçı çevirdi. ciddi anlamda kapanan antalya takımına karşı çok doğru bir hamleyle sistemi değiştirip çizgiye inmek adına müdahale etmiştir. fakat hala şu çok önemli soru kafamda yankılanıyor.

    sneijder sakatlanmasaydı yine çıkarıp oyun sistemini değiştirecek miydi?? yoksa zorunluluktan mı buna gitti ? ama sonuçta josue yi sneijder' in yerine alıp sistemi koruyabilirdi ki o zaman maç dönmezdi. sneijder çıktı sistem değişti maç geldi. olumlu yönde düşüncelerimi değiştiriyor. ama şöyle bir sıkıntı var bence. sanki ısrarla beklere çizgiye inmeyin daha kontrollü oynayın daha geride kalın yerinizi koruyun diye talimat verilmiş gibi. halbuki bekler bindirse, çizgiye inebilse çok daha fazla pozisyona girip daha üretken olacağız.
  • 1575
    --- alıntı ---

    riekerink’e durmak yok... hollandalı hoca, 3-1’lik antalyaspor galibiyetinin ardından takımına 2 gün izin verirken, kendisi çalışmaya devam ediyor. tecrübeli teknik adam, devam eden altyapı görevini de yerine getirerek florya’da genç oyuncularla ilgileniyor.

    riekerink bir yandan altyapı takımlarında sistem oturtmaya çabalarken, diğer taraftan sakat futbolcuların iyileşme sürecini kontrol etmek için özel programlar hazırlıyor. sağlık ekibi ve yardımcı antrenör kadrosu da riekerink’e bu konuda yardımcı oluyor. galatasaray’a son 7 sezonun en iyi 6 haftalık başlangıcını yaşatan 53 yaşındaki çalıştırıcının bu tavrı, yönetimi de memnun ediyor.

    --- alıntı ---

    metin karabaş - fanatik gazetesi

    oğlum oturup ağlıyacam lan. adam gençlerle çalışıyormuş. bence galatasaray yönetimi sözleşmesini acilen uzatmalı. artık adama yerin garanti, üzerinde fatih terim gölgesi yok mesajı net şekilde verilmeli. bu mesajı fatih terim de almalı. hatta fatih hoca'nın milli takımdan kovulması yakındır. kovulacağı günlere denk getirirlerse her şey çok açık olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın