resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 5002
    2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçında önce oğuzhan'ın şut çekip muslera'nın kurtarıdığı sonra querasma'nın vuruşunda üstten dışarıya giden bir pozisyon var. linki buraya bırakıyorum.
    https://hizliresim.com/DygAXv
    bu pozisyonu biz halısahada oynarken maç koptuğu zaman verirdik. takım o kadar maçtan kopmuş ki biz hala muslera kötü müydü iyi miydi tartışıyoruz.

    bu pozisyon takımın ruh hali açısından çok incelenmesi gerek. 1-0 geride olan büyük takımın bu kadar dağılması kabul edilemez. her maçı kazanmak zorunda değiliz, yeniliriz yeneriz. ama bizi biz yapan ortaya koyduğumuz karakterli oyundur. biz bununla doğduk, bununla büyüdük, bununla öleceğiz. son 2 sezondur büyük maçlarda ezilerek yenilen takımın bunu alışkanlık haline getirmesi asıl sorunumuz.

    maçı izlemeyen birine dünkü maçın pozisyonlarından bir kesit hazırlayıp bu maç kaç kaç bitti diye sorsanız en az 5 gol bekler. 6 yediğimiz maçta bile bu kadar ezilmedik. dünkü maç bu skoru bile unutturabilirdi.

    dursun özbek'in babasının parasıymış gibi saçıp aldığı bu oyuncu grubunu tudor'un idare edemediği çok açık. geçen sezon sonunda sneijder, podolski ve bruma'nın gidiş sebebinin tudor olduğunu düşünenler haksız değiller. tarihin en çok transfer harcamalarından birisinin yapıldığı sezonda, başarısızlık kabul edilemez. yenilince bizler taraftar olarak takımdan vazgeçmeyiz ama yönetimin taraftarı stada çekmesi zorlaşır. şöyle ki bu sezon seyirci ortalamamızın geçen seneye göre yüksek seyretmesinin başlıca sebebi ilk haftalardaki oyun ve buna duyulan hasretti. taraftar bunu satın aldı. ivmeler şuanda negatif. dolayısı ile kötü gidişatın sorumlusu bulunup önlem alınmalı. aksi takdirde taraftarca satın alınan bu potansiyel şampiyonluk reelde hayal olarak kalacak.
  • 5003
    zamanında bruma'yla da sneijder'le de podolski'yle de kavga etti. mevcut takımdaki futbolcularla niye kavga etmesin? ben adam yönetiminde ciddi sıkıntılarının olduğunu düşünüyorum. ve bu belli de oluyor. değişik taktikle çıktığımız ve fark yediğimiz maçlarda oluşan bu psikolojik kırılmayı da futbolcuların hocaya olan özgüvensizliğiyle açıklayabilirim. teknik taktik ayrı mevzu, hamza'yı gönderirken de mevzu teknik taktik veya başarısız sonuçlar olmadı. bu adam takımı idare edemiyor, sorun bu.

    ayrıca futbolcuya dayalı düzeni eleştirirken ölçüyü de kaçırmamak gerekiyor. bir teknik direktör geldiği gibi takımın en iyi oyuncularıyla kavga ediyorsa bu bir sorun demektir. ayrıca takımdaki hiçbir oyuncu teknik direktör kadar ön plana çıkmayacak söylemi de tam bir zırvalık. teknik direktörün görevi oyuncuları bastırmak, kısıtlamak falan değil onların performansını artırmaktır. bu küçük-büyük takım fark etmez her takımda böyle olmalıdır.
  • 5008
    10 ağustos 2017 tarihinden beri kendisiyle ilgili entry girmediğim galatasaray'ın mevcut çalıştırıcısı. hatta genel olarak entry girmedim, bir diğer şahıs ise dursun özbek tabi ki. bu süre zarfında maçların büyük kısmına gittim yani takımı ve kendisini canlı gözlerle bir çok kez izledim. eş dost ortamında neyse ki takım kendi oynuyor diye kendimi teselli ediyordum ama içten içe gerçeği başından beri biliyordum.

    o tarihten bu yana skorlar değişti, rakipler değişti, her şey değişti ama tudor'un bana veremediği güven bir kez olsun değişmedi. yanılmayı o kadar isterdim ki anlatamam. bu şampiyon dahi olsak değişmeyecek benim için. suni puan farkı diyen haşortmanı bile haklı çıkardı ya daha da üstüne söz söylenmez sanırım.
  • 5010
    yerine fatih terim gelmediği sürece gitmesinin hiçbir anlamı olmayan teknik direktör. bundan önceki 2 senede hocaları kovup kovup 4'üncülükle 6'ncılık arasında gidip geldik. bu sene de fatih terim şartı olmadığı sürece kovulması demek aynı kaderi yaşayacağımız anlamına gelir. en azından nispeten zayıf rakiplere karşı nasıl oynaması gerektiğini biliyor. he oldu da işler iyi gitti ve şampiyon oldu, üzerine de dursun özbek yeniden başkan seçildi, kesinlikle sözleşmesi uzatılmamalı. hatta dursun özbek tekrar seçilmeyi planlıyorsa şimdiden çok iyi bir yönetim ve çok iyi bir teknik direktörle anlaşmalı. zira kendisinden çok ümitli olmama rağmen büyük maçlarda inisiyatif alamaması, oyuna müdahalelerde çok geç kalması veya hiç aksiyon almaması, eldeki oyuncuların performanslarına da en ufak bir katkısının olmaması (ki benim en fazla takıldığım olay bu) büyük takım hocası olamayacağını bana acı bir şekilde gösterdi.

    fatih terim veya şenol güneş gibi teknik direktörlerin en büyük artısı, kamuoyunda problemli veya işe yaramaz olarak gözüken oyunculardan inanılmaz verim alması. beşiktaş'ın bugünkü oyuncu grubunun çoğu, takımından işe yaramaz veya ıskarta diye yollandı. şenol hoca ise bu oyuncu grubuyla tarihi bir başarıya imza atıp cl'den 1'inci çıktı. keza fatih terim de 6 sene önce 3'ncü kez galatasaray'ın başına geldiğinde melo, engin baytar, emmanuel eboue, riera gibi takımlarının işe yaramadığını düşündüğü artı eldeki colin kazım, emre çolak gibi bir var bir yok oyunculardan inanılmaz verim alarak benim son dönemde izlediğim en iyi galatasaray'ı bizlere izletti.

    yani bizim sadece 'transferlerle ben bu işi kotarırımcı' değil, eldeki oyunculardan da verim alabilecek lider karakterli bir teknik direktöre ihtiyacımız var. he bunu bizim vizyonsuz ne idüğü belirsiz yönetimimiz nasıl bulur? orasını bilemem, çok ihtimal de vermiyorum bulabileceklerine ama ihtiyaç net olarak budur.
  • 5012
    euro olmuş 5 lira. sanıyoruz ki tudor gidince kapının önünde yatan blanc ya da tuchel gelecek.

    burada üzerinde çok düşünüp, akıllı bir karar vermek gerekiyor. tudor'la gelecek var mı ? bence soru bu.

    bu takımın iyi 13-14 oyuncusu var, kadro derinliği yok. oyuna müdahale gerektiğinde işi değiştirecek adam yok. ben şu son rezalet 45 dakikaya rağmen kalması taraftarıyım. çalışkan, iş disiplini iyi olan bir antrenör. oyuncularla arası kötü deniyor, gollerden sonra gomis, maicon gidip kafa tokuşturuyorlar.

    başımızdaki arkadaşın vizyonu belli, tudor giderse cihat'ı, suat kaya'yı falan getirecek kıvamda. önümüzdeki fenerbahçe maçına kadar iyi bir fikstür var ben buraya kadar çok puan kaybedeceğimizi düşünmüyorum. ondan sonraki 4 büyük maçın 3'ü içeride zaten.

    beşiktaş maçındaki kadromuz bence ideal 11 olmalı belki içeride denayer yerine linnes tercih edilebilir. eğer belhanda'nın bu performansı devam ederse feghouli ortaya, belhanda sola gidebilir.

    şu an havamızı kaybettiğimiz doğru fakat bunun dışında kaybedilmiş bir şey olduğuna inanmıyorum. şu 3 maçta alınacak 9 puan ile tekrar havamızı da yakalarız.
  • 5014
    2017-2018 sezonu 7. haftasinda falan ucuruyordu, kaciriyordu. ayni 2016-2017 riekerink gibi. sapkadan da tavsan cikartmisti bursaspor macinda. 10 numara taktisyendi. ayni gecen sene 1-3 biten 2. hafta akhisarspor macindaki riekerink gibi.

    lan oglum sene basinda ben bunlari yazsam ongorude bulunsam ofsayt manyagi olurdum.

    daha onceki entrylerimin birinde bahsettim sinirden bulmaya usendim hersey 8. haftadan sonra belli olacak demistim. 9. hafta fenerbahce macini gorunce acaba mi dedim! neyse dedim. bosver dedim. olmaz o kadar dedim.

    gecen seneki galatasaraya benzemek icin elinden geleni yapan teknik direktor. neymis simdi galatasaray'in onunde on numara fikstur varmis. ulan sene basindaki kayserisporla simdiki bir mi? sen kotuye gitmissin onlar toparlamis iyiye gitmis. sene basindaki bursasporla simdiki bir mi?

    hic umudum yok.
  • 5015
    --- alıntı ---

    bir yanlış ilk kez yapılırsa hata ikinci kez yapılırsa aptallıktır.

    --- alıntı ---

    bu sözün led ışıklarla yazılı olduğu karanlık bir odada bir televizyon ile başbaşa bırakıp 4 adet 90 dakikalık futbol müsabakasını kafasına kazınana kadar izletmek istediğim teknik adam.

    1 - 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı
    2 - 29 ekim 2017 trabzonspor galatasaray maçı
    3 - 18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçı
    4 - 2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı

    2017 - 2018 futbol sezonuna başladığımızda kurmak istediği oyun planı ileride topa basıp sahip olarak rakibin topu kontrol ettiği süreyi minimumda tutmak, bizim için hücum alanında olan bu baskıdan elde edilen sonuçla skora gitmek. bu 4 maç dışında bu taktiği bir tek 10 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçında gerçekleştiremedi, biraz da 24 eylül 2017 bursaspor galatasaray maçının ilk yarısında gösteremedi. ki bunları da burada açık açık yazdık. ama bu 4 maç çok daha farklı.

    bu yukarıda gösterilen 4 maçta bu oyunu terk ettik. dedik ki "ileride basmayalım, rakip gelsin topla biz bekleyip karşılayıp kontra bulmaya çalışalım". yani işte bir nevi aykut kocaman taktiği. o en azından skoru bulunca (bu skor 1-0 bile olsa öne geçince yani) yapıyor. başlığında bulunduğumuz juventus'da stoper oynamış, oynadığı dönemde sayısız top class teknik direktörle çalışmış adam ise bunu doğrudan yapıyor.

    aynı hatayı iki kere yapmak aptallıktır. gerçekten. yani yapıyorsun bir hata, adı üzerinde hatadır. sonra bunun tekrarı neden?

    fenerbahçe maçında denedin, bir sonuç elde edemedin. hadi diyelim ki 0-0 beraberlik olduğu için bir sonuç elde edemediğini düşündün, trabzonspor maçında da aynı oyunu denedin 2-1 kaybettin. hadi ona da diyelim ki hakem katletti, trabzon çirkeflik yaptı ve başakşehir maçında da denedin. 5 yedik dün kurulmuş 3 günlük geçmişi olan siyaset destekli bomboş bir takım olan başakşehir'den. 5 yedik 5.

    kendinizi koyun yerine allah aşkına. 3 kere denediğiniz bir sistem var, bu sistemin 3 kere başarısızlığı kanıtlanmış. 4. maçta bu sistemle mi çıkarsınız yoksa diğer takımlara karşı başarısını kanıtladığınız oyun sistemiyle mi?

    kaldı ki bu takımın forveti gomis bu şekilde hızlı oyun oynamaya müsait değil. olur elinde burak yılmaz (beğendiğimden değil aklıma gelen ilk isim) oyna bu futbolu, yine bir şey olabilir. gomis topu kontra için orta sahada alıp kanada veriyor, burada sıkıntı yok. sıkıntı kanattan gelen oyuncu akıp ortayı yaptığı anda gomis'in bulunduğu alan. çoğunlukla ceza sahasına yeni girmiş oluyor ve nefesi tükenmiş oluyor. rakip savunmacı eğer ki onunla koşmuşsa ve hızı çok iyi değise avantaj, doğru. ama hızlı savunmacı yada kondisyonu iyi savunmacı pozisyonunu daha rahat alıyor. vurdurmuyor ve pozisyon bitiyor.

    kuantum fiziği değil ki bu anasını satayım. futbol. ki işleyen sistemini bulmuşsun lan neyin çabası saçma sapan sistemlerle oyun kurgulamaya çalışmak? akıl alır gibi değil, deli çıkacağım beşiktaş maçı bitti biteli. yani 5 dakika oynuyorsun, etkin oluyorsun beşiktaş karşında süt dökmüş kedi. o 5 dakika bitip geri dönüyorsun kalende bir anda 3 pozisyon oluyor. oyunun içerisinde bile belirgin yani bu durum, sen neden saçma sapan işlere başvurursun ki?

    (bkz: #2282473) başakşehir maçı öncesi girdim. güvenim vardı, östersunds'ta kaybolan güveni geri kazandı benim gibi düşünenlerimizin. ama o kadar çabalayıp kurduğun bir sistem varken saçma sapan "rakip topu oynasın ben kontradan atarım" gibi dünyanın en saçma futbol felsefesine geri dönerek ne yapıyorsun lan? kimin işine yaramış bugüne kadar euro 2004'te yunanistan dışında? hele ki 1996'dan beridir hücum futbolu oynamayı kendisine felsefe edinmiş bir takım için bu sistem nasıl olur da işleyebilir ya? 21 senedir topu rakibe bırakmak yerine "en iyi savunma hücumu oynamaktır" diyen bir takıma hem de büyük maçlarda sen savunma futbolu oynatabilirsin?

    hadi sen oynattın, cenk ergün ne yapıyor? ilk maçtan sonra beinsports'ta konuşurken "34 finalimiz vardı, 33 finalimiz kaldı" demeyi biliyordu. bu adamla kalan finaller nasıl gidecek düşünüp yönetime raporluyor mu? ayhan akman denilen 0'ın (etkisiz eleman) hiç bir işe yaramadığını görüp raporluyor mu? bu isimlerle temasa geçip "ne yapıyorsunuz beyler siz?" falan demiyor mu?

    hadi cenk ergün'ü de geçtim, bu yönetimde 1 (bir) tane aklı başında, futboldan anlayan en azından izlediğinin futbol olduğunu bilen yönetici yok mu mehmet özbek dışında? mehmet özbek dışında derken biliyor demek değil, her işe o karışıyor diye.

    yahu çık, o oyunu sahada bana göster gelenden 5 ye. razıyım. sesim çıkarsa allah belamı versin. ama oyun sistemini değiştirme artık arkadaş şu büyük maçlarda! sen bu ülkedeki en büyüksün sen! 2 şampiyonluk kazandı diye havaya giren beşiktaş değil, kaç senedir bir 4. yıldızı yükleyemeyen fenerbahçe değil, sittin sene önce şampiyonluk kazanmış trabzon değil, üç günlük hükümet destekli başakşehir değil be arkadaş sensin lan sen sen! sen oynadığın sürece diğerleri hile hurda bile karıştırsa ezip geçersin hep! yaşanmadı mı bugüne kadar aynı hikaye? hayır neden korkuyorsun o da belli değil ki? defansif oynattın takımı bu maçlarda da ne geçti eline? 4 maçta 1 puan var, yediğin gol 10 attığın gol 2. yani defansif oynayınca 10 gol yemişsindir de 12 atmışsındır 1 puan ya da değil de 7 puan toplamışsındır başımın üstüne ama kim yakaladı galatasaray'la bunu?

    bu takım defansif oynamaz!
    bu takım rakibe göre oynamaz!

    bu takım çıkar, kendi oyununu gerekirse hakeme de karşı hükümete de karşı tüm güç odaklarına da karşı çatır çatır oynar, çatır çatır yener yada yenilir ama başı önde olmaz!

    galatasaray'ın temel taşı başı dik olmasıdır! sen bu başı bu 4 maçtaki saçma sapan oyun planın yüzünden eğdirdinya yazıklar olsun sana!

    büyük teknik direktör falan da olmaz bundan, en büyük hajduk'u falan çalıştırır. ya bu kafa değişir, gelecek değişir. ya bu kafa durur, bi yol olmaz!
  • 5016
    taraftar ile bağı ciddi anlamda kopan adam. bu büyük maçlardaki error verme meselesi can sıkıyor ve kendisinin bu duruma bakış açısı da taraftar gözünde kendisine kredi kazandırmıyor, eksi ekletiyor kendine. ayrıca rıdvan dilmen'in söylediği doğru: en büyük şanssızlığı fatih terim'in boşta olması. ancak öyle de bir yönetim var ki terim gelirse olmayan karizmaları çizilecek diye istemiyorlar kendisini. hal böyle olunca da tudor'un koltuğu birden güvence altında oluyor. eğer ki kendisi kovulursa taraftar fatih terim gelmezse çiğ çiğ yer yönetimi. ayrıca basında her ne kadar galatasaray karşıtı gibi dursa da fatih terim'in gelmesini istiyorlar ki heyecan gelsin, türk hoca vs vs.

    sonuç olarak ilginç olaylar sebebi ile galatasaray'daki görevine devam eden isim.
  • 5018
    kabul edin, hepimiz birlikte yenildik bu hocasini koruyamayan yonetime, yabanci kurallarina, hakem hatalarina, kendi oyuncusunu isliklayan taraftara, her hafta terim uzerinden hocaya mobbing yapan gazetecilere, ‘daha buyuk takimlarla oynamadilarki’cilere yeterince tepki vermeyerek.

    bu adamin arkasinda biraz durulsaydi (en azindan taraftar olarak), biraz ozguven kazanirdi ve belki bu kez kazara birsey olurdu.

    yeni terim-yabanci unlu-yerli evlat-yerli deneyimli-yabanci deneyimli-yabanci firsat-terim dongusune ben hazirim. bu takimdan istikrar beklememeyi ogrenecek kadar yasadik.
  • 5019
    bu adamın en önemli sınavı sezon başında uefa ligine katılım için oynanan ön eleme maçı idi. peki bu vatandaş ne yaptı o maçta, mevcut kadrodaki en önemli silahı, wesley sneijder'i oynatmadı. taktiğine, kadro planlamana uymadığı için wesley'i gönderebilirsin ancak daha kadronu kurmadan elindeki en önemli topçudan yararlanmazsan kusura bakma sen galatasaray'ın başarasını değil kendi egonu düşünüyorsundur. uzun vadede bunu gördük, alınan yenilgilerden sonra suçu topçulara atmak, östersunds ilk maçından sonra içeride 5 atarız rahat olun deyip elinip, östersunds uefa grubundan çıktığında, "zaten iyi bir takımdı gördünüz mü? biz elenince suçu bana attınız" demek 'öt kurtarma çabasıdır.

    beyaz tv muhabiri devrim zengi'nin şöyle iddiaları var bu adam hakkında,

    idmandan sonra yemekhaneye girerken, elinde çorabını fır fır sallıyormuş, antrenman programları aşırı ağırmış topçular bezmiş, gomise, yıllardır yaptığı gol sevinci için,"nasıl sevinç o, ellerinle bi şeyler yapıyorsun, diz çöküyorsun falan yapma onu" tarzında çıkışmış, yedek kalan oyuncularla iletişim kurmuyormuş tüm topçular bıkmış seveni kalmamış. bu iddialar doğru ise bu adam tam bir facia. umarım yarın gider.
  • 5022
    hakkında daha görevdeyken "florya'da futbolculara çükünü sallıyor; antrenmanda topçulara ayağını yalattırıyor," haberleri çıkmaya başlayan teknik direktör. genelde kovulduktan sonra çıkar böyle haberler çukur medyamız tarafından.

    hatırlayın, galatasaray fırtına gibi başlamışken yabancı sınırı tartışması başladı; ırkçılığa varan söylemleri hepimiz gördük, direkt etkilenen futbolcularımız oldu. saha içinde yalpalayan birtakım çirkef teknik direktörler suni gündemler yarattı. hakemler ince ince değil, kalın kalın doğramaya başladı futbolcularımızı gözümüzün içine baka baka. rocky koreografisiyle bir kez daha galatasaray saha dışında vurulmaya çalışıldı.

    bizim sezon başından beri her birini belli düzeylerde övdüğümüz futbolcularımız da insan; doğal olarak bunlardan etkilendiler. ülkenin atmosferine alıştıktan sonra dünyanın en medeni futbolcularının bile ne hâle dönüştüğünü yıllardır görüyoruz zaten. sürpriz değil bu durum.

    bunları neden anlattım?

    çünkü teknik direktörseniz bu saha dışı faktörlerle mücadele edebilmeniz mümkün değil. bunu yapabilen birkaç kişi var, malumunuz: fatih terim, şenol güneş. aykut daha çırak düzeyinde.

    igor tudor böyle biri değil. olmaya çalıştıkça durumu daha kötüye götürebilen birisi bu ülke şartlarında. daha 30'lu yaşlarında adam. bu noktada kendisini göreve getirmiş ve arkasında duracak yönetimin bütün bunları hesaplayıp plan yapması lazım. özellikle siyasi lobi, medya ve halkla ilişkiler bağlamında yetkin isimlerin yukarıda saydığım galatasaray'ı yakından ilgilendiren gündemlere ilişkin hızlıca reaksiyon alınacak diplomasi yürütmesi gerekirdi. hoca için olmasa bile sezon başı yaptığın yatırımı korumak, değerini düşürmemek için yapmalıydı.

    ama ne yaptı? sessiz sakin, efendi, arka plan işbitiricisi cenk ergün'ü medyanın önüne çıkardı. hiçbir şeye etki edemeyen, gündem oluşturamayan sıradan demeçlerle her şey normal olarak devam etti. başkanlık makamında oturan zat, aynı zamanda kulüpler birliği başkanı olmasına rağmen başta yabancı sınırı olmak üzere hiçbir konuda ağırlığını koyup tavrını galatasaray aleyhine olmayacak şekilde koyamadı. falan filan.

    ve rüzgarı el birliğiyle aleyhimize döndürmeyi başardılar. bu noktada tudor'un yetersizliği de bir faktör ancak ilk sıralarda değil. ve gitmesi işleri daha da kötüleştirecek. fatih terim'den başka kim gelirse gelsin sezonu bitiremez bu ortamda. (gelecek kişinin yabancı olacağını varsayarsak) fatih hoca gelirse de, saha dışı el atılması gereken o kadar çok şey var ki, şampiyon olabilecek bir kurgunun kısa sürede sağlanacağını düşünmüyorum.

    bu sene şampiyonluk, tudor'un kalmasına bağlı. şu yönetim sırf tudor için dik durmaya devam edebilirse, -varsın büyük maçları kazanamayalım- şampiyon oluruz. bu duruş, futbolculara, taraftara, medyaya bir mesaj olur.

    azbuçuk bu ülke futbolunun dinamiklerini bilen fenerli, beşiktaşlı arkadaşlarla konuştuğumda şunları söylüyorlar: "hacı şampiyonluk küçük takımları yenmekten geçer. biz yıllarca bir iki derbi galibiyetiyle seneyi geçirip mutlu olmaya çalışıyorduk. elde bir şey kalmıyordu sezon sonunda."

    sonuç olarak; fatih terim için de, bir başka teknik direktör için de doğru zaman değil. böyle bir değişiklik işleri daha da kötüye götürür. igor tudor devam ederse, lider bitirdiğimiz ilk yarı sonunda bariz eksik pozisyonlar için birkaç takviyeyle fenerbahçe hariç evimizde oynayacağımız büyük maçları en azından ilk yarıdaki gibi kötü bitirmeyeceğiz ve sezon sonunda şampiyon olacağız. sezon ortası teknik direktör değişikliği döngüsünü; fatih terim döngüsünü kıracağız.

    her şey, eksikliklerin doğru teşhisine ve tedavisine bağlı. duygusal davranmak da başka kısırdöngüler doğuruyor.
  • 5025
    bana sözlüğe ilk üye olduğum yılları hatırlatan, galatasaray'ın başına musallat olmuş olan çalıştırıcı. bu konuda bir kaç kelam etmek isterim.

    yaşım 30 sevgili sözlük. sözlüğe ilk üye olduğum yıl yanlış hatırlamıyorsam 2009 civarıydı. rijkaard yeni gelmiş, ortalık bayram havası gibi sözlükte. nasıl olmasın? barcelona projesinin en önemli halkalarından biri gelmiş galatasaray'ımıza, hem de ekibiyle birlikte. yeni derwall'i bulduk diyoruz hepimiz. nasıl bir yapılanmaya gidecek, 4-3-3'le ligi nasıl süpürecek falan diye tartışıyoruz aramızda.

    bir önceki sezonda zaten kewell ve baros gelmiş ortalık kaynıyor. akabinde keita gibi bir adam alıyoruz. arda en formda zamanlarında zaten. uefa kupası sezonundan sonra, her halde en çok heveslendiğim sezondur o sezon. yetmiyor manchester city'nin en teknik oyuncusu, brezilya milli takımında banko oynayan elano'yu da alıyoruz. derken lig başlıyor ve harika gidiyoruz ilk 7 hafta. fakat takım her geçen maç gitgide çöküş yaşıyor gibi derken, 8. hafta ankaragücü deplasmanında 3-0 ile tokadı yiyoruz adeta. sonrasında sahamızda 4-3 trabzonspor'a kazansak da, kadıköy'de fenerbahçe'ye karşı kötü bir oyunla 3-1 kaybediyoruz. daha sonra sabır diye bekliyoruz ama olmuyor. takımın bariz sol bek ve ön libero sıkıntısı var. fakat rijkaard ısrarla dos santos'u istiyor. gidip alıyoruz dos santos'u, akabinde premier lig'ten lucas neill'i ve city'nin golcüsü jo'yu. yine bir hevesleniyoruz ikinci yarı toparlarız diye ama hüsranla biten bir sezonun ardından cl'ye bile gidemeyerek 3.oluyoruz.

    anlaşılıyor ki barcelona'nın asıl projesi cruyff'muş. ama bir kısım taraftar diretiyor hala rijkaard toparlar. rijkaard ise menajerlere soruyor sol beke kimi alalım diye. çünkü hiç bir çalışma yapmamış devre arasında. resmen kafasında emekli etmiş kendini. sonrasında yeni sezon, ihanetler ve hüsran. rijkaard kovuluyor. sözlük kaynıyor "biz seni haketmedik hocam", "bundan sonraki adresin kesin milan olur, liverpool olur" sözleriyle. rijkaard ayrılıyor, ne milan istiyor ne de liverpool. derken 1 sezon dinlenmenin ardından suudi arabistan'a gidiyor. akabinde oradan da kovularak genç yaşta emekli ediyor kendini. olan galatasaray'ın heba edilen senelerine oluyor. sabır nidaları arasında 2 sezon çöpe atılarak, tarihimizin en kötü sezonlarından birini 2010-2011 sezonunu yaşıyoruz.

    geçmişe dönüp baktığımda, rijkaard en azından savunulmaya değer bir kariyere sahipti. onu can siperhane savunanları anlıyordum. her ne kadar kafasında kendini emekli etmiş olsa bile, elinde hücum hattı dışında çok iyi de bir kadrosu yoktu. ama kalkıp bu kadroyu iyileştirmek için bir çalışması dahi yoktu. sürekli formatlarla oynayarak takımı düzeltebileceğini sanıyordu. bu tudor denen şahıs ise geçen sezon sonu bıraktığı fiyaskoya rağmen, takım suçlanarak kendi istediği şekilde bir kadro dizayn ettirdi. bu kadro için 40 milyon euro harcandı ve sonuç rezalet. ve hala kalkıp sabretmeliyiz diyenler var.

    sabır bir erdemdir kardeşim doğru ama sabretmesini bilen adamlara. kalli gibi gelir gelmez devrim yapan adamlara. derwall gibi gelir gelmez takımın çehresini değiştiren adamlara sabredilir. boş beleş amatörlere değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın