5034
uzun zamandır bu adam hakkında yazmak istiyordum. uygun zaman kolladım. o zaman geldi de geçiyor bile. itiraf ediyorum ben bu adama geldiği ilk andan beridir ısınamadım, bir müddet sonra sevmemeye başladım, ve en sonunda da bu adamdan nefret ettim. kendisi geldiğinde sosyal medyada öyle bir algı oluşturuldu ki, kimilerine göre takım bam bam bam hücum edecek, her şey bir anda değişecek ve galatasaray futbol takımı o zamanki lider beşiktaş ile olan puan farkını eriterek şampiyon olacaktı. haklılık payları da vardı aslında. şöyle ki; hoca değişimi takıma genellikle pozitif etki eder ve ivmeyi pozitif yönde etkiler. ama bizde öyle bir yaklaşım vardı ki, geldiğinde sanki bu adam takıma çağ atlatacaktı. hay allah!
igor tudor geldiği ilk hafta çaykur rize deplasmanında maça çıkacaktık. daha dün gibi hatırlarım o hafta podolski ve sneijder kart cezasından dolayı oynamayacaktı. elimizde geçen sezon şampiyonluk yarışının içinde kalmamızı sağlayan 3 futbolcudan -bence en iyisiydi- geriye sadece bruma kalmıştı. peki bu otoriter beyefendi ne yaptı dersiniz, hiç bahane aramaya gerek yok; eften püften sebeplerle bruma'yı kadroya almadı. tek kelimeyle çıldırdım ve o gün bu adamın üstünü çizdim. ayrıca; o maçı kazanamayacağımızdan da adım gibi emindim. nitekim de öyle oldu. tabiki herşey bitmedi, belki ç.rize maçından sonraki haftaya oynayacağımız beşiktaş derbisini kazansaydık puan farkını 4'e indirip, beşiktaş'ın takılmasını bekleyecektik. galatasaray'ın kazanmak zorunda olup ta kazanamadığı maçlar nadirdir, ama kazanmaya çalışmadığı maç yoktur. bana göre kendi sahamızda galatasaray tarihinin en rezil derbisini oynadık ve kazanmaya çalışmadık, nitekim de kaybettik. göz göre göre beşiktaş'ı şampiyon ilan ettik.
tudor hakkında algı oluşturanlar, bu algıyı destekleyenler ve ne ara türediklerini anlayamadığım aşırı tudor fanları, laflarını yiyemedikleri için; zaten çaykur rize'yi yenseydikte şampiyon olamayacaktık, tudor'un takımı değildi, tudor takımını gelecek sene kuracak, bu sene şampiyonluk için getirilmedi gibi argümanlarla tudor'u savunmaya geçtiler. hepimizde biliyorduk ki bu adam şampiyonluk için getirildi; ve yine biliyorduk ki çaykur rize ve ardından beşiktaş'ı da yenebilseydik rüzgarı arkamıza alıp şampiyonluğun en büyük favorisi konumuna gelecektik.
tudor geldiğinde, galatasaray lider beşiktaş'ın 5 puan gerisinde şampiyonluk hayalleri kurarken, geldiği süreçten sonra beşiktaş maçıyla şampiyonluktan etti. başakşehir maçında rencide olup şampiyonlar liginden de olduk, yetmedi umursamadığımız fenerbahçe'ye de kendi sahamızda yenildik sıralamada üstümüze çıktılar, biz 4.sıraya geriledik. az kalsın antalyaspor'a da yenilip avrupa'dan da oluyorduk. ilerleyen haftalarda kendisini; o sistemine uymadığı sneijder, podolski; disiplinsiz dediği bruma kurtardı. en azından avrupa'ya tutunduk. ama daha ön elemelerin ilk turunda östersunds'a elenerek avrupa'yı kursağımızda bıraktı. şu sıralar östersunds tarih yazdığı için elenmekle de övünür halde kendileri.
bu sezonun başında sözde kendi takımını kurup, ilk 8 haftada anadolu kulüplerini bireysel performanslarla yenince, her şey unutuldu, yeniden tudor sevgisi gün yüzüne çıktı. hatta ne hayaller kurdu taraftarların çoğu kendisi için saymakla bitiremeyiz. ilk 8 hafta da çevremdeki yakın galatasaray'lılara da söyledim takımı kendi haline bıraksan zaten bu kadar puan toplardı bir şekilde, esas zor süreçte görmek lazım diye. maalesef gördük. büyük maçlarda tabiri caizse madara olduk.
hepimiz bu adam niye büyük maç kazanamıyor, hatta takım niye büyük maçlarda bu kadar eziliyor diye düşünüyor olabilir. nasıl olmasın ki; büyük savaşlar büyük liderlerle kazanılmıyor mu, tıpkı büyük maçlardaki gibi öyle değil mi. peki sen futbolcu olsan, takımı küme düşmeme mücadelesi verirken yarı yolda bırakıp giden, geldiğin takımdaki en iyi oyuncuları yönetim istedi diye, yönetimin arkasına gizlenip yollamak için futbolcuyu yem eden, kaybettiği maçlardan sonra kendini aklamak için artistçe ona buna bağıran, egosu kendinden büyük, yaptığı her şeyi doğru sanan, hatasını kabullenmeyen, maçta takım rezilleri oynarken kendisi ayak ayak üstüne atıp kulübe de oturan bir adam için ne yapardın? soruyorum sadece.
bu adam en az hamza hamzaoğlu, riekerink kadar yönetimin maşalığını yapmıştır. zaten son oynadığımız beşiktaş maçında kendi çıkarmadığı kadroyla, aldığı sonuçla olmayan otoritesi de kalmamıştır. bu adamı bu camiaya getiren, teknik direktör yapan, başta yönetim ve biz aşırı romantik taraftarlar maalesef bu adam gidene kadar kucağımızda bombayla dolaşacağız bundan sonra. herkese, her şeye kızsam da her şart altında galatasaray'ın galibiyetinden başka bir şey isteyemem, düşünemem. ama galatasaray'ın bu teknik direktörle bundan sonraki süreçte işi çok zor, belki yine küçük maçları kazanınca yaşattığı hezimetler unutulacak, hafiften övmeler başlayacak ama şimdiden söylüyorum büyük maçlarda yine kaybedeceğiz ve sonunda olan bize olacak. bu yüzden yol yakınken umarım bir an evvel tudor ile yolları ayırırız.