• 1
    son zamanlarda tartışmalarda duyulan kelimedir. genelde sarı kart isteyene sarı kart verilen pozisyonlarda duyarız "bu mudur hakemlik?" diye. bazen de ülke hakemleri tartışılırken duyarız ingiliz hakemliği, italyan hakemliği, ada hakemliği akdeniz hakemliği diye. bir el de ben atayım şu tartışmaya dedim içimdeki polemik gsuserin kıpraşmasıyla.
    ingiliz hakemliği: işleri kolay hakemlerin durumudur. galip takım oyuncuları bizim anadolu takımları gibi zırt pırt kendilerini yere bırakıp zamandan çalmazlar, hayvani faul yapmazlar, yapmadıklarından oyun kesilmez, kesilmediğinden de "ingiliz hakemliğinde yumuşak faulleri çalmıyorlar" düşüncesi eski hakemlerimizde sıkça görülmektedir. oysa o ligteki oyuncular sakatlamaya yönelik hareket yapmıyorlar. sertliklerin %90'ı pozisyon icabı sertlikler ve sakatlamaya yönelik değiller. dolayısıyla hakemler şerbet gibi maç yönetiyorlar. ingiltere liginde bir ismail güldüren kaç maçı tamamlayabilirdi sorarım o futbol düşmanı zihniyete. bakalım lugano italya'ya gidecek acaba kaç maçı tamamlayabilecek? acaba türkiye ligindeki yaptığı faulleri orada yapabilecek mi? bu hakemlik müessesesinde seyircilere saygı olduğundan maçlar adil bir şekilde uzatılır. ne kadar durduysa o kadar uzatılır. ilk yarılara klasik 1 dakikadan ziyade 2-3 dakika veren hakemler görülmektedir. oysa bizim hakemliğimizde korner atışlarında futbolculara nasihat vermek sadece 2-3 dakika sürüyor. ingiliz hakemliğini algılayamamış eski hakem furyasının eksik yorumlama kabiliyetleri neticesinde son zamanlarda gördüğümüz faullerde "devam" kararı sıkça görülmektedir. sanki ingiltere'de de faul oluyor da devam ettiriyorlarmış gibi. oyuncuğunun bacağı kopmadan faul vermiyorlar. hesapta oyunun hızını kesmeyecekler. oyunun hızını kesmemek mi istiyorsunuz? o zaman top duracak diye kalecenin cezasahasında kullanığı ofsayttan doğan endirekt serbest vuruşu tekrarlattırmayın. oyunun hızını kesmemek mi istiyorsunuz? o zaman vakit geçiren kaleciye sarı kartı vermek için 90. dakikayı beklemeyin. oyunun hızını kesmemek mi istiyorsunuz? o zaman kornerlerde zırt pırt oyunculara nasihat etmeyin. faul varsa penaltıyı verin, yoksa çok konuşmayın. oyunun hızını kesmemek mi istiyorsunuz? düşen oyuncunun durumu acil değilse koyun sedyeye çıkarın dışarı. bin saat onun saha içindeki tedavisinden sonra onun sedyenin yanında sekerek çıkmasını görmekten bıktık. büyük takımlar tek farklı skorla galipken buna galatasaray da dahil, eyyamdan 3 dakika uzatmayın. kimse aptal değil.
  • 6
    hakemliğin bizim gördüğümüz kısmı dışında, amatör küme maçlarında yapılanı vardır ki, asıl zor olanı odur. süper ligde, profesyonel takımların maçlarını, sahada binlerin, televizyonda milyonların önünde yönetmek nispeten kolaydır. en fazla ana avrat küfür yer hakem... ama amatör küme maçlarında görevlendirilen hakemlerin işi öyle mi? profesyonel liglerde döndüğü iddia edilen şike olayları, amatör liglerde daha aleni ve daha zorlayıcıdır. tehdit edilen hakemler mi ararsınız, dayak yiyen hakemler mi ararsınız... maç esnasındaki olaylar bile hayati tehlike oluşturur. verilen ve verilmeyen kararlar hiçbir zaman beğenilmez. maçlarda kavga çıkma olasılığı çok yüksektir. bir de üstüne üstlük, üç kuruş para verirler. hakikaten yapılacak iş değildir hakemlik...
  • 11
    hakemlikte sevmediğim ve çoğu zaman yanlış verilen kararlardan daha çok küfrettiğim hareketler var benim:

    orta hakem:

    köşe vuruşunda savunma yapan takıma karşı ufak bir faul şüphesi varsa top uzaklaştıktan sonra faul çalıp şov yapma,

    kaleci kale atışı kullanırken orta sahaya geri geri hızlı adımlar atma,

    maçın başlaması için işaret beklerken gözleri hafifçe kısıp cool durma,

    yardımcı hakem:

    ofsayt pozisyonunda bayrağı geç kaldırıp "hareketleniyor mu diye baktım yeaa" tavrı takınma,

    orta hakeme bir şeyler söylerken ağzını eliyle kapatma,

    saha içinde kendisine yakın bir yerde tartışma olursa yerini bırakıp ayırmaya gitme,

    dördüncü hakem:

    gözünün önünde olan pozisyonda orta hakeme yardım etmeme,

    olayının büyük kısmı kaç dakika uzatıldığını göstermek olmasına rağmen kenarda kendini ön plana çıkarma çabasında bulunma,

    ek hakemlerle ilgili henüz tespit yapacak durumum olmadı. onları da ilerde inşallah :/
  • 12
    --- alıntı ---

    türkiye futbol federasyonu ile anadolu üniversitesi arasında türk hakemliğinde çığır açacak bir anlaşma yapıldı. üniversitenin güz döneminde ‘futbol hakemliği sertifika programı’ eğitimleri verilmeye başlanırken 2013-14 yılı için toplam 447 hakem adayı programa başvurdu. tff başkanı yıldırım demirören ve anadolu üniversitesi rektörü prof. dr. davut aydın tarafından imzalanan ve avrupa’da bir ilk olan iş birliği protokolü ile birlikte hakemliğin de meslek olarak kabul edilmesi yönünde büyük bir adım atıldı.

    program, mhk başkanı zekeriya alp ve diğer üyeler ile birlikte anadolu üniversitesi spor bilimleri fakültesi dekanı prof. dr. güven sevil ve açıköğretim fakültesi dekanı prof. dr. kerim banar ve her iki fakülte öğretim üyelerinin disiplinler arası çalışması sonucunda hazırlandı.

    protokol ile birlikte her yıl en fazla 3 kez düzenlenecek olan sertifika programına 81 ilden hakem olmak isteyen adaylar kayıt olabilecek. dersler, öğretim elemanlarının hazırladığı kitapların yanı sıra üniversitenin tv’lerinden ve internet ortamından da dersler takip edilebilecek. ayrıca hakem adayları internet üzerinden eğitim veren hakemlere sorularını yöneltebiliyor. 14 haftalık programın ardından sertifika almaya hak kazanan adaylar daha sonra il hakem kurullarına başvuracak ve uygun bulunanlar ‘aday hakem’ olarak göreve başlayacak.

    avrupa'da ilk kez gerçekleştirilen proje için tff başkanı yıldırım demirören, türk hakemliğinin önünün daha da açılacağını söyledi. türk hakemliğinin avrupa’da ilk üçe girecek başarıya ulaştığını da vurgulayan demirören, “anadolu üniversitesi ile yürüttüğümüz bu iş birliği, hakemlerimizin başarısının devamı için önemli. bir ilk olan bu uygulamayla hakemliğin meslek olmasının da önünü açıyoruz. 81 ildeki hakem adaylarına eşit eğitim fırsatı sunuyoruz. emeği geçenlere bir kez daha şahsım, federasyonum ve türk futbolu adına teşekkür ediyorum” dedi.

    --- alıntı ---

    http://spor.gazetevatan.com/...slek-oluyor/586533/1
  • 14
    12 nisan 1961 tarihinde yuri gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu. yıl 2015 halen milyar dolarlık sektör olan futbolun en hassas dişlisi bir mekanizma değil organizma. hakemlik. sebebini de uefa başkanı michel platini 'futbolun doğallığını teknoloji bozabilir' demesi. son kriterlere göre futbol sahası 105 uzunluğunda 68 metre genişliğinde. yani 7140 metre kare alan içerisinde bir insan ordan oraya, ordan oraya her topun peşinden sahanın en çok koşan kişisi olarak maçı tamamlıyor. neticesinde ara sıra kaçırdığı pozisyonlarda hatalı kararlar verebiliyor. seveni de yok. yapılacak son işlerden gibi gözüküyor. bir maç maksimum 90 dakika oynanıyor, maçın hatalı karaları minimum 90 dakika tartışılıyor. platini'nin bahsettiği doğallığı anlayabilmiş değilim. futbola organik sebze olarak mı yoksa kenya ulusal park içinde kendi hallerine bırakılmış vahşi hayvanlar olarak mı bakıyor, anlayabilmiş değilim. nasıl bir doğallık bu? 2010 dünya kupası'nda frank lampard'ın topu kale içinden dönmesine rağmen verilmeyen golden sonra kale çizgisi teknolojosi gündeme geldi ve şuan kullanılıyor. yani eninde sonunda teknoloji kullanılacak futbolda. neden şimdi değil? hiç bir futbolseverin maç izlerken hakem hatalarının konuşulduğu bir maçı izlemek istediğini düşünmüyorum , aksine görmek istediğimiz bizim amatörce oynadığımız futbolun yapamayacağımız düzeyde profesyoneli izlemek. biz çocukken kale direkleri yoktu, iki taş koyar oynardık, on dakika topun direk mi, aut mu, gol mü olduğunu tartışırdık. platini'ye yeni önerim kaleyi fileyi kaldırsın iki taş koyup oynasın, doğallığın dibine vursun.
  • 16
    ingiltere fa cup mücadelesinde* sahaya giren taraftarı görmesine rağmen pozisyonun gelişmekte olduğunu fark eden iain williamson'un oyunu devam ettirerek yaptığıdır; http://gfycat.com/GeneralGlossyBeardedcollie

    türkiye süper liginde olsa çoktan durmuştu maç... yalnız şöyle de bir durum var; kale ağzında top, taraftara çarpıp gol olsa vatan, millet, hampshire, bolton artık neresi varsa komple karışmıştı ingiltere'de...* ne karışacak yahu adamlarda en fazla pub kavgası olur bir kaç kırık kaburga, sandalye filan o kadar...*

    merak eden olursa diye yazıyorum 87.dakikada bolton skoru eşitlemiş ve maç 1-1 sona ermiş.

    "hangi taraftar, sahada taraftar mı var yahu?" deyip ikinci kez izlemesine rağmen hala taraftarı göremeyen olursa; kafasında kırmızı kapüşonu ve üstünde beyaz ceketiyle ceza sahasına depar atıp son anda freni köklemesinden mütevellit abs'si tutmadığından aracı kaydırıp kaportayı dağıtmaya çalışan arkadaşa dikkat sözlük...***
  • 19
    ligimizde şerefli bir şekilde yapılmayan meslek.

    bir örneği için:
    (bkz: 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçı)
    (bkz: ali palabıyık)

    yine bir galatasaray maçı ve yine var'a rağmen galatasaray'a haksızlık.

    her şeyi geçeceğim ve bir tek şey söyleyeceğim:
    ben yine ağzımı bozmayacağım ama eminim ki bozanlar vardır.
    bu hakemler milyonlarca taraftarın, kendi analarına bacılarına sövmesini çok seviyor; nasıl bir zevktir, nasıl bir istektir bilmiyorum ama kesinlikle var bunlarda böyle bir şey.

    başka da hiçbir açıklaması yoktur bunun.

    ekleme: talimatla yapılan hakemlik için de geçerlidir şeref meselesi.
  • 23
    maçın oynanabilir hale gelmesi için kurallar çerçevesinde müsabakaları yöneten spor insanlarının yaptığı profesyonel meslek.
    ancak hala objektif olacağım diye bir yerleri tırmalayan arkadaşları görüp üzüldüm açıkçası. bugün oynanan ankaragücü galatasaray maçında bariz şekilde doğrandık. doğrandığımızı anlamak pek de güç değil. kibir olarak görmemeniz dileğiyle, hakemlik eğitimi almış biri olarak yorumlayacağım.
    en çok tartışılan iki pozisyon olan penaltı ve kırmızı kart.
    penaltı olabilmesi için ellerin açık şekilde topa müdahalesi gerekiyor. bu tamam. ancak vücuttan seken bir topun ele teması penaltı cezasını gerektirmez. zira futbol kurallarında öncelik mantık ve fiziksel gerçekliktir. o bahsedilen pozisyonda arda’nın ayağından gelen topun eline değmesi devam kararını gerektirirdi. hadi bunu o sıra halil umut meler göremedi ama cüneyt nasıl çağırmaz? asıl konuşulması gereken bu.
    diğer pozisyon olan mostafa’nın kırmızı kartı... kırmızı kart cezalandırılmalarında ilk olarak bakılan hareketin verdiği fiziksel zarar. fiziksel zarar var mı? var. ikinci bakılan niyet, kasıt. mostafa’nın pozisyonunda amacı topla oynamak iken, rakibin amacı ise ona bodoslama dalarak durdurmak ve hatta attırmak. zira rakip oyuncu mostafa’nın dirseğine kafa atıyor. şaka değil, bildiğin kafa atıyor adam. buna kırmızı kart verirsen herkes kafasını gider bir adamın dirseğine çarpar ve maçlar tamamlanansa. kırmızı kart ile alakası yok ve hatta kurala göre oyuncunun pozisyonunu sert bir şekilde müdahale etmek koşuluyla bozmaya çalıştığı için faul yaptığını söyleyebilirim.
    onun dışında skor 2-0 iken halil umut meler eyyama başladı. normalde çalışmayacak pozisyonlarda lehimize faul çaldı vs. komikti. daha komik olanı ise skor 2-1 olduktan sonra maçı nasıl bitireceğini bilemedi. hele ömer bayram’a uçarak gelen sarı formalı oyuncuya ben kart vermesini beklerken faul bile vermemesi işi trajikomik hale getirdi.
    halil umut meler izlediğim ve takip ettiğim maçlarda benden hep 8.5/10 almıştır. ancak bugün aynı adam resmen eliyle, açık açık maçı sabote etmiştir.
    ülkemizde hakemlik yapmak gerçekten çok zor. bunu çok iyi biliyorum. özellikle destek olmadan bir yerlere gelmek çok çok zor. destek olunca babadan kaynaklı cüneyt çakır, yine babadan kaynaklı mete kalkavan oluyorsun ama halil umut meler bana umut vermişti; yanılmışım. en çok onun adına üzüldüm.
    zaten destek olmayınca en kral 3. ligde bol bol küfür yiyip tartaklanırsın bu meslekte. allah desteksiz bir şekilde bu işi yapanlara kolaylık versin.
  • 24
    pilotlardan ve doktorlardan misli ile fazla paranın döndüğü meslektir efendim türkiye gibi bir ülkede! hadi diğerleri mesleki yeterlilikleri var, olmadı mı zaten ortaya çıkıyor ama bu hakem denen arkadaşların çoğu futbolu bilmiyor! akraba, torpille yüksek mevkilere geliyorlar, sonrasında ise eyyama göre kızağa çekilip, terfiler alıyorlar.

    "var" ile birlikte futbol bilgilerinin olmadığını da düşünmekteyim. bu meslek türkiye'de günden güne bitmektedir. hollanda'da ki gibi var kayıtları anlık olarak maça aktarılması şart oğlu şart! bu getirildiği taktirde bu ülkede eyyam azalarak yok olur. hem hakemlikten anlamayan torpil tayfası da azalarak biter. üstüne mhk denen oluşum tff'den bağımsız olmalı. bu kadar paranın döndüğü yere bir üniversite seçin ve bölüm açın da bari, millette bu meslekten faydalansın. ilk 1000'e giren öğrenciler bu mesleği layıkıyla yaparlar mesela, bu paralarla bu bölüm zaten tıpla yarışır.
  • 25
    asagida paylastigim entrynin tekrardan aklima getirdigi meslektir. cogu kimsenin bir fikri olmadan hakkinda konustugu meslektir. hatta ekranlarda konusulanlari da bizim takimin lehine, aleyhine seviyesinde 2 bitlik bir hafiza ile degerlendiriyor insanlar. donem donem bazi camialar bazi konularda bilincleniyor, o konu bi ara meshur oluyor.(organize islerdeki zira nedir sahnesi gibi) mesela fenerbahce camiasi aktif ofsayt, pasif ofsaytta kaldi. oyuncu kalecinin gorus alanina girdi mi girmedi mi, bu argumani kullaninca daha bir futboldan anliyor oluyorsun. bizde de var illaki boyle tipler.

    art niyetlisi falan vardir illaki, zaman bakimindan entry niteliksizlesmesin diye ornek vermiyorum, ancak hakemleri bi rahat birakmak, ayri bir bilgi isteyen brans gibi dusunmek, ki oyle zaten, futbol ekosistemini rahatlacak bir devrim olur bizde. devenin boynunu, egrisini falan karistirmiyorum da, biz ihtiyaci soyleyelim; kimbilir ne zaman goruruz boyle gunleri.

    (bkz: mehmet emin uluç/@hoyiavteboi)
App Store'dan indirin Google Play'den alın