• 7826
    pandemi olmasaydı şu ana kadar yönetimi masasında oturtmayacak, belhanda’yı çoktan gönderecek, takıma çeki düzen verecek taraftar topluluğudur. pandemi efektiyle ne takım ne yönetim taraftarın gücünü görmezden gelip yanlışlarına devam ediyor. hakemler bile iç sahamızda bizi kesip doğruyorlar. ama pandemi bitince taraftar o stadı doldurunca herkes geç de olsa hizaya gelecek. nokta.
  • 7827
    aralarında ilginç bir grup var;

    bu grubun üyelerinin mbaye diagne kendisini kiralık gönderdiğimiz club brugge'den kovulurken ya sesleri solukları çıkmıyor, ya da mbaye diagne transferi tamamen mustafa cengiz yönetimi'nin eseri olması rağmen "bize bu çöpü aldırdın" diye fatih hoca'ya sallıyorlar.

    sonra aynı mbaye diagne kendisini kiralık gönderdiğimiz west bromwich albion'da iyi futbol oynayınca "fıstık gibi adamdan verim alamadın, senin antrenmanlarından kurtulunca adam açıldı" diye yine fatih hoca'ya sallıyorlar.

    fatih hoca'nın antrenmanlarının sonucu da 18 maçta (1172 dakikada) 11 gol (106.5 dakika başına 1 gol)*.

    bu gruptaki renktaşlarımın yukarıda yazdığım tipteki salvoları fatih hoca'yı değersizleştirmiyor, yukarıdaki salvoları yapanların galatasaray'dan, hatta futboldan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.

    sırf fatih terim'i gömmek uğruna (evet bu yaptıklarının adı eleştiri değil gömme) tek tıkla ulaşılabilecek istatistiki verileri, gözümüzle gördüğümüz gerçekleri çarpıtmaya çalışanların başardıkları tek şey kendilerini komik duruma düşürmek. fatih terim'in akıl mantık çerçevesinde eleştirilebileceği sürüyle done varken bu arkadaşlarımızın böyle bir yolu tercih etmeleri üzücü.

    bu gruptaki renktaşlarım umarım artık kendilerini gülünç duruma düşürmekten başka hiçbir işe yaramayan "gerçeklerle, hatta kendi içinde bile çelişen salvo"lardan vazgeçerler.
  • 7828
    objektif olacağım derken rakiplere sempati bekleyen, haklarını savunmayı unutmuş, algılara boyun eğen, ses çıkarmayan ya da artık yorulduğu için çıkaramayan bir hale gelmiş taraftar topluluğu.

    galatasaray ve galatasaray taraftarı her zaman kendini eleştirmiştir ve eleştirmeye devam etmiştir, devam da etmelidir. 29 yaşındayım 1999'dan beri aklımın yettiğinde maç izlerim. ilk defa bu sezon eleştirmenin ötesinde rakibi övercesine bir hale büründüğünü, takıma sırtını döndüğünü gördüm. özellikle bu durumdan 15-16 yaş zihniyeti ile ve saçma dizilerin kurguları müzikleri ile video ya da söz paylaşan taraftar hesaplarını yöneten kişiler sebep oldu. bir gün farklı düşünüp diğer gün farklı düşündüler, asıl sorun ise buradan etkilenen bunlardan nem kapan gerçek taraftarlar.

    özellikle son dönemde iyice parlayıp kendini bu işin erbabı sananlar ortamı bu hale getirdi, objektif olma işini. insanların içindeki hırsı söndürdüler.

    kimse bir oyuncuyu, teknik direktörü zaten körü körüne sevmesin. otursun eleştirsin ama eleştiri artık nefrete dönmesin, dönmemeli. günün sonunda biz yine bir yine birlik olmalıyız. çok üzgünüm ki artık böyle durum yok. takım maçı kazanırsa sıkı taraftar kaybederse ise objektif ve eleştiren taraftar.

    herkes doğrucu davut olamaz, olmasın da zaten. anlamsız mehmet demirkol tribinde herkes, anlaması güç.

    galatasaray taraftarı takımından daha az inandı şampiyonluğa, kazanmaya daha az heves etti. rakiplere konuşacak konu verdi. işin özü galatasaray taraftarı kendinden ödün verdikçe takım 2 kat ödün verdi.

    umarım galatasaray taraftarı eski günleri en çabuk şekilde döner.

    türkiye'nin en büyük taraftar topluluğu olan grup.
  • 7831
    2018-2019 sezonunu bir fenerbahçe veya beşiktaş taraftarına sorarsanız büyük ihtimal ile fırat aydınus, hüseyin göçek ve halis özkahya'nın yaptıklarını unutup, galatasaray'ın şampiyonluğu hakemler ile kazandığını söyleyecek, bülent yıldırım ve serkan çınar ile savlarını desteklemeyi çalışacaktır. 2020-2021 sezonu bittiğinde beşiktaş şampiyon olursa, galatasaray taraftarı da benzer şekilde davranacak gibi duruyor ki, bana göre bu tutum galatasaray taraftarına yakışmıyor.

    2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarında galatasaray'ın başarısız olmasında hakemlerin payı hiç azımsanmayacak kadar var. ancak, hakemler etkilemese ve galatasaray başarılı olsa ne olacak? diğer kulüplerin aksine, fatih hoca ve galatasaray'ın başarı gibi bir problemi yok ki. ligde oynanan kötü futbolu uluslararası alanda da sürdürüp, avrupa'dan "makas açıldı" nidalarıyla fark yiyerek döndükten sonra sürekli bir kaosun içinde kötünün iyisi olarak şampiyon olmanın ne anlamı var?

    galatasaray, son üç sezonda iki kez şampiyonlar liginde en kötü istatistiklere sahip kulüplerden biriydi, hatta 2019-2020'da neredeyse gol atamadan tamamlıyordu. bu sezon* ise elemeleri bile geçemeyip avrupa ligine dahi kalamadı. fatih terim gibi ülke tarihinin en başarılı teknik direktörü ile geçen 3.5 sezonda tablo bu şekilde mi olmalıydı gerçekten?

    avrupa seviyesinde bir futbol oynayamıyoruz, yeni transfer ettiğimiz oyuncuların geneli bizdeki antrenmanlardan sonra geriye gidiyor, geriden oyun kuramıyoruz, ön alanda kaliteli bir baskı ve özellikle tempo hiç yapamıyoruz, bize karşı önde basan takıma karşı da arkada kapalı savunma olarak bekleyen takıma karşı da zorlanıyoruz. ideal bir 11'imiz bile yok, fizik olarak rakipten üstün olduğumuz maç da neredeyse yok. en azından gençleri ve geleceği kazanıyoruz diye bir durum da yok.

    tüm olumsuz koşullara rağmen, 2020-2021 sezonunu şampiyon tamamlayabilirdik veya belki hala tamamlayabiliriz, bu da ligimizin kalitesini gösteriyor zaten. şampiyonlukların da değerini yitirdiği günümüzde artık, "şampiyon" unvanından önce "tartışmasız en iyi futbol oynayan takım" unvanına ihtiyacı var bence galatasaray'ın.
  • 7832
    taraftar olarak içeriyi eleştirip, dışarıya saldırmamız gerekiyor. hakem, tff veya basına eleştiri yapmanın bir faydası yok artık. onlara taraftar olarak birlik olup sanal mecrada veya başka bir ortamda tepki vermemiz şart. tabi taraftarı organize etmesi gereken bizim basiretsiz yönetim olunca içimizde kendi kendimizi yiyoruz.

    eleştiriye gelirsek benim için yönetim uzun süredir yok hükmünde. ilk geldiklerinde çok destek vermiştim ama yaptıkları ve yapmadıklarıyla zarar vermeye başladılar. gitmeleri gerekiyor ama liseci zihniyetin gelmemesi gerekiyor.
    ayrıca koskoca galatasaray camiasının çıkardığı başkan adaylarının hali de içler acısı. gazeteciden ayar yemekle meşgul burak elmas, omuz atıp duran eşref hamamcıoğlu, floryanın dışına çıkmaması gereken abdürrahim albayrak ve planı, programı belli bile olmayan metin öztürk, tuncer hunca. yönetim açısından geleceğimiz pek aydınlık değil gibi.

    fatih hoca ve teknik ekip ise mental olarak yorulmuşlar. özellikle fatih hoca verdiği kararlarla artık saha içine odaklanamadığını açıkça gösteriyor. tamam hakem katliamı izliyoruz ama bu takım bir tane duran top golü atamaz mı, bir tane korner organizasyonu yapamaz mı? bunlar bizim teknik yönden yönetilemediğimizin de kanıtı.

    hocanın artık saha dışında mücadele etmesi gerekiyor. çıksın başkan adayı olduğunu söylesin. en azından güçlü bir başkan olur ve istediği kadar da konuşur.

    takıma herhangi bir eleştiri getirmek istemiyorum. elbet mücadeleden kaçan, istekli olmayanlar var ama iyi bir yönetim ve teknik ekiple toparlayacaklardır.
    kendi halinde bir galatasaray taraftarı olarak, yanlış veya doğru, düşüncelerim bunlardır.
    son olarak "galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut vardır" diyerek bitireyim.
  • 7833
    öncelikle ben de zaman zaman kötü ve gevşek oyun olduğunun farkındayım. bundan dolayı da çok fazla eleştirdiğim yazılar var. bunu bir kenara koyuyorum.

    ancak herkes şunu kabul etsin. terim-galatasaray birlikteliği bu ülkedeki en güçlü birlikteliktir. rakiplerine pek fazla şans tanımayan ve ezip geçen bir güç birliği olduğu tarihte yazılı. galatasaray düşmanlarının ilk hedefi de bu birlikteliği bozmak.

    galatasaray yeri geldi hakemi de yendi şampiyon da oldu. ancak o dönemden bu döneme arada büyük farklar var.

    birincisi tribünler boş. kendi sahamızda doğrandığımız maçlarda tribünler dolu olsa o düdükler öyle kolayca çalınamazdı.

    ikincisi terim'e karşı inanılmaz bir nefret var. konuşsa da ceza versek diye bekleyen kurumlar, arkada bunu şakşaklayacak kıskanç bir topluluk ve bunlar yetmezmiş gibi içimizde de terim'i sevmeyen ve başarısından rahatsız olanlar var.

    üçüncüsü de silik ve basiretsiz yönetim. abdürrahim var kayıtları elimizde dedikten sonra öyle bir sesini kestiler ki korkudan beyaz sayfa deyip gıkını çıkaramıyor. geçen bir defa adalet diye bağırdı. korkma başkan neyse gerçekler çatır çatır söyle. olmuyorsa da bırak.

    hakemler adil olsa bence bu gevşek halimizle bile liderdik. ya da en kötü puanlar birbirine yakındı. buna daha bjk'ye çıkmayan kartlar ile fb'ye başakşehir, trabzon ve gaziantep maçlarında altın tepside sunulan 9 puandan bahsetmiyorum.

    e şimdi biz hakem demeyelim de ne diyelim? terim, albayrak ya da mustafa cengiz düşmanlığınızı bir kenara koyun. önce şu nifak tohumlarını ezelim. sonra içimize döneriz.

    sayıları üçte birimiz olan bjk camiası bizden daha iyi algı yapıyor. haklarıyla kazansalar tebrik eder geçeriz. ancak haksızlığa ses çıkarın. iyi gün dostu olmayın. başka galatasaray yok.
  • 7834
    mac izlerken sahadaki futbolculara saldirarak yorum girme seklinde ozellikte sozlukte olusturdugu havaya hic anlam veremedigim olusum.

    bu ozelligiyle cogunlugunun kahvehanede gun boyu otururken acilan mac icin ekrana donup onune gelene kufreden, cok iyi bir hareket yapinca da bak bu cocuktan olur diyen ve futbolla alakasi sadece bu denk geldigi maclar olan kisileri andirmaktadir.

    sozluk ortamini cekilmez hale getirdikleri gibi, kendileri hakkinda fikri takip yapmak mumkun olmadigindan dolayi da herhangi bir sorumluluk almadan hayatlarina devam etmektedirler. icerisinden fikri takip yapanlar da ya ben demistim diye yazdiklarini onaylamak icin sirada bekleyenler ya da onca yazdiklarindan sonra beni haksiz cikarsin ben haksiz cikmaya hep raziyim diyerekten guya alcak gonulluk yapanlardan olusmaktadir.

    maalesef kitle olarak birakin iyi bir scout ya da antrenor bilgi seviyesini, kaliteli bir taraftar seviyesini bile yakalayamayan bir olusum goruyoruz. burda bahsettigim iyi taraftar oyundan anlayan, olacagi olmayacagi bilen taraftardir. ıngilizlerin bu konuda kulturu olan taraftarin coktur ama ben bundan da bahsetmiyorum. bizde de vardir sesleri kufur kiyamet, linc arasinda duyulmaz. hepiniz tanirsiniz «bu cocuk biraz ham, pisince iyi topcu olur bundan» diyen amcayi. bu amcam tipinde futbol gozu olan taraftari mumla aramaktayiz.
  • 7835
    kufur yasak olduğu için oyunculara kufur olmayan ama küfürden daha ağır kelimelerin eden topluluk. bunun son örneği halil dervisoglu. cocuk karar aşamasında 2 sacma karar verdiği için topçuluğunu sorgulayan entryler girildi. aynen hollandalılar, brenfort kulübü bu işi bilmiyor siz biliyorsunuz.

    birde geçenlerde burada bir maçın 90+ dakikalarında kaçan bir gol için "şu mallar devam etmiş keşke futbolu bırakmasaydım" yorumu yazılmıştı. ancak şöyle bir şey var o dakikalarda nabız zirvede, ayaklar artık gitmiyor. yani beyin komut veriyor ama ayak yapamıyor sinir filan kalmamış. o kadar futbol oynayıp şunları anlamayacak kadar kendini cozemediysen futbolu bırakman iyi olmuş güzel kardeşim.
  • 7836
    bir kısmının 10 dakika izlediği futbolcu hakkında ahkam kesmeye bayıldığı güruh. ben buna fikir sıçma diyorum afedersiniz. düşünsenize bu işte profesyoneller var gece gündüz çalışıyor, oyuncu ve maç analizleri, scouting vs. yapılıyor. bizimkiler geliyor ben topçunun gözünden anlarım, bu çöp, şu leş falan diyor, scout'lara laf atıyor. deliresim geliyor gerçekten.
  • 7837
    bir kısmı ruyalar aleminde yaşayan içinde olduğum topluluk. ingiliz taraftarlar, avrupa ligi fikrine karşı onurlu bir mücadele verirken para babalarının bizi layık bile görmediği lig için katılmalıyız diyorlar. fakat adamlar bizi oraya layık bile görmemiş hatta bizi ve diğer takımları kendilerine kolej takımı olup oyuncu yetistirsin seviyesine çekmişler. (3.5 milyar dolara juve, belottiyi alıp 5. santrfor yapar) biz o lige asla layık görülmeyecegiz. bizden önce ajax var, psv, feyenoord, roma, napoli, benfica, porto var. bunlardan bize sıra bile gelmez. hatta ali koç'un ticari ilişkilerinden dolayı fenerbahçe'nin şansı bizden daha fazla. onlar için müşteri bile değiliz. bir çoğumuz kaçak yayından maç izleyen adamlarız. kimse twitter etkileşimi için bizi davet etmez. yani davet edilmedigimiz yere "ne olur bizi de alın" denmemeli. bu onurlu birinin yapacağı bir iş değildir.
  • 7847
    yazılanlardan anladığım kadarıyla sözlükte özlem duyulan şey aslında tribündeki taraftar grubudur yani ultraslan ve türevleridir. bence de aradığımız bir oluşumdur. hocanın da, takımın da güç kaynağıdır, son iki şampiyonlukta direkt payları vardır. teşekkür ediyorum burdan kendilerine.

    fun fact: sözlüğün ne kadar tutarlı olduğunu anlamanız için de şu başlığı veriyorum size;

    (bkz: ultraslan)
  • 7848
    halil ibrahim dervişoğlu başlığında şu an 20 sayfa entry girilmiş olup, sadece 6-7 sayfa gerıye gıdıp 13 ve 14. sayfadan yazılanları okumaya başlarsanız taraftarımızın ne kadar skor odaklı olduğunu kendi gözlerinizle görürsünüz. berabere kalınan yada mağlup olunan bir haftadan sonra sözlüğü okumak ciddi derece yorucu oluyor, herkes kelle istiyor. ama haftaya galip gelelim kelle isteyenler yine kayboluyor. fatih terim olmasa şampiyon olacağımızı, yada bütün bir lig kerem ve halil ile oynayarak şampiyon olacağımızı düşünen çok fazla taraftar görüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın