• 652
    galatasaray'a gönül vermiş taraftardır öncelikle.
    şu son haftalarda alınan skorlar çok canını yakmıştır bu taraftarın.
    sezon başı "3 kulvarda kupa" hayali enjekte edilerek hayal alemleri genişletilen taraftar;
    sezon sonu, 2 kulvarda uğranan hüsran ve ligteki kötü gidişat yüzünden kırgındır, kızgındır, hayal kırıklığı ağırdır.
    üstüne üstlük takımı ezeli rakibine evinde boyun eğmiştir, halihazırda bununla yıkılmış taraftarın, bir de futbolcusun derbi hezimeti sonrası evinde eğlendiğini duyunca sinir kat sayısı iyice yükselmiştir. sonra da takımı sivas'tan bile 3 puanla dönememiştir ve elit adamlar bu noktadan sonra para vermez diye bilet fiyatlarını da 20 tl'ye düşürmüştür yönetimi. yıldız diye getirilenlerin de hali ortadadır, yönetim de hatalıdır. basın da üzerine geliyor bu takımın, her olay şişirilince burda da inanan, üzülen yine bu taraftar.

    ve maç günü.

    bir kere iyi gün kötü gün edebiyatını bir geçelim, kimse şampiyon olamadı diye takımını değiştirmez
    ama bu taraftar maç günü çok feci dolu, hırs yapmış, şişirilmiş.

    ben taraftarın tepki koymasına karşı değilim. ama işte; mantık dahilinde!

    yuhalamak,
    ıslıklamak,
    hakaretlar düzdürmek,

    taraftar tepkisi falan değildir. bu terbiyesizliktir. hiç bir hak sana orda o adamı yuhlama hakkı tanımaz.

    ne yaparsın? canın yanmış değil mi, üzgündün değil mi?

    bir şekilde mesajını yine var takımına. 5 dakikalık sessiz protesto yerinde bir karardır. hatta bana kalıra süresi azdı.
    bir 15 dakika bence daha mantıklıydı.

    en net, en anlamlı mesaj. "kazanamadığınız için değil, takım gibi oynamadığınız, ruhsuz olduğunuz için size kızgınız ve susuyoruz" demek, iyi hoş.
    ıslıklamaktan, yuhalamaktan, küfürler savurup tribünden çakmak fırlatmaktan iyidir.

    ama jo'ya yapılan ayıptır. hadi en hadisi bakın, oyuna girerken ıslıkladın. tepkini koydun. bitir di mi?
    adam topla ne zaman buluşsa ıslıklandı. bu atmosferde gol atması hatta iyi oynaması mucizeydi zaten.

    hele arda? arda turan ulan! sen kimsin onu yuhalıyorsun? daha düne kadar "büyük kaptan" dediğin adamı hem de?
    aferim basına çok güzel koz veriyosun, bol bol malzeme oluyoruz böylelikle.

    imza dağıtmak yerine film izlemek istemiş adam gibi diye, sırf bu yüzden sinemayı kapattı diye kendi taraftarı tarfından itinayla ağzına sıçıldı arda'nın.
    maç boyu yüzü gülmedi arda'nın, onu ıslıklayanları dahi maçtan çıkarken selamladı arda. hiç haketmedi bunları arda.

    velasılkelam, taraftarının desteğiyle skoru 6-0 7-0 yapabilecek takım, deplasmanda oynadığı maçı 4-1 kazanmıştır
    velasılkelam, galatasaray taraftarı tepkisini abartıp, maçın içine sıçmıştır.

    ey rijkaard, neill, kewell, baros, jo, gio, elano.. sizin bu bok gibi milletin, bok gibi zihniyetin içinde ne işiniz var?
    sizin yanlışlarınızı dahi aman aman eleştiremiyorum kendi yanlışlarımızın gökdelen oluşundan..
  • 653
    faşist reisler ve onların adamlarının(!) boş bıraktığı yerlere oturan pasifize olmuş topluluktur. un4given kardeş yazmış (bkz: #364316) önce bir okumak lazım. okuduysan devam ediyorum. bir zamanlar biz de öyle çocuklardık. okulu kırardık sınav günü. davullara özenirdik. davul çalmayı düşlerdik hep. ulan ortaokula giden veletlerdik işte. resim hocası serbest ödev verirdi. bizim en önce biten pastellerimiz sarı-kırmızı olanlardı hep. ulan çocuktuk işte dedim ya! özendik biriktirdik gittik dandik bir trampet aldık. yine bitirdik pastel sarı kırmızıları. süsledik. herhalde bir samsun maçıydı. sabahın köründe gittik. güneş kapalıya eski açıktan tatlı tatlı vuruyor. pastelimiz kırmızımız sarımız parlıyor. şimdi o mahalle takımı nazmi abinin tepindiği eski açık tarafında olan yerdeyiz. ortalar hep tutulmuş. daha oyuncular ısınmaya falan bile çıkmamış. erdal var uğur var... bir anda ortalardan bir galatasaraylı abi bize doğru geldi. "aaa çocuklar verin bir trampeti bakayım" dedi. verdik. gitti. gitti! gitti ulan bildiğin... bir tanemiz de gık demedi lan. hani biz onu cihat gibi gördük oğlum lan. o bir silahtı o silahı bizden iyi kullanacak abilerimiz var dediydik lan. şimdi bugün jo'yu yuhalayanları gördüm, arda'yı küstürenleri gördüm, rerere rarara diye bağıranları ıslıklayanları gördüm. hakkımı helal etmiyorum... o kadar.

    edit: yazım jo'yu savunmak değildir. benim jo hakkındaki görüşlerim zaten gitmesi yönündedir. yazım takımını desteklemekte başarılı olamayan ancak protesto etmekte sınır tanımayan, hasan şaş'ı arda meselesinde haklı çıkaran taraftarımsılarla ilgilidir.
  • 654
    kimin iyi kimin kötü taraftar olduğunu yorumlamak veya yargılamak bana düşmez. ama deplasmandan deplasamana koşan, liderlerinin buyruğuyla tezahurat eden hakiki(?) taraftarlar, çok laf ettikleri bazı tribünleri dolduran insanların sosyal veya ekonomik imkanlarına sahip olsalardı yine tribünleri doldurup "aşkımız galatasaray vs" diyecekler miydi? bunun cevabını bilemediğimiz gibi kimsenin kimseye galatasaraylılığı konusunda bok atmaya hakkı yok.
  • 656
    bir türlü çözemediğim taraftardır. şimdi herkes üstüne alınmasın ama su götürmez gerçekler de yok değil.

    .efsane dediğin hasan şaş'ın kafasına laptop fırlatan sen,
    .efsane kaptan dediğin, uefa finalinde omzu sargılı oynayan adama, bülent korkmaz'a tribünden küfreden sen,
    .en golcü oyuncun nonda'yı dahi tribünden ıslıklayan sen,
    .derbide kavgaya karışmadı diye, sağa bakıp sola pas attı diye, yediği yemeğe kadar lincoln'ü tartışıp, kaybeden sen,
    .demediğini bırakmadığın, ana avrat düz gittiğin özhan başkan ölünce ardından methiyeler düzen sen,
    .arda'ya, daha düne kadar büyük kaptan diye taptığın galatasaray'ın çocuğuna, kız arkadaşı üzerinden tezahuratlarla aklı sıra laf sokan sen,
    .jo'ya, daha kendisi galatasaray fenerbahçe derbisinin; biz çılgın türkler açısından taşıdığı anlam ve önemin bilincini kavrayamayacak kadar burada yeni olduğu için itin götüne sokan yine sen.
    .hürriyet dışarı diyen de sen, hürriyet haberi okuyup yıldızlarını öğüten de sen.

    kusura bakma kardeş ama sen kuş kadar beynin yüzünden yukardaki bütün yıldızlarını ya kaçırdın, ya kaybettin ya da kırdın.
    ve yine kusura bakma kardeş ama sen; acayip hayvanlara benzirsen.
  • 659
    2009/2010 sezonunun son haftalarında tarihinin en kotu donemini yasayandır.. daha dogrusu kendi icinde "tek" olduklarını iddia eden bir taraftar grubu tarafından tarihinin en kotu donemi yasatılandır.. blogumda bir ton yazdım, daha fazla tekrar etmek istemiyorum, yazıyı vereyim:

    http://artemiofranchi.blogspot.com/...c-kaybmz-tribun.html

    maçı kısaca maddeledik geçtik. rahat geçmesi gereken maç beklendiği gibi geçti gitti. ancak beklenenin çok çok ötesinde olan bir rezillik vardı protesto adı altında. fenerbahçe maçında olanlara çok büyük tepki gösterip dibe vuruş, çöküş, tribünün bittiği an demiştik ama ne bilelim biz onların devede kulak kıvamında kalacağını. derbide susup ezeli rakibe meydanı bıraktırıp baskının b'sini kuramamayı eleştirirken diyarbakır maçında yaşanacak olanları bilemezdik. diyarbakır da ne talihsizmiş, kendi seyircisinin olaysız atlattığı günde konuşulan şey yine tribün oldu, taraftar oldu, seyirci oldu. espri kısmını bırakıp ciddi boyuttaki şeylere geçelim.

    maç öncesi tv başında ilk saçmalığa şahit olduk, pankartlar ters asılmıştı. öyle ki her fırsatta ruhunu çağırdıkları "taçsız kral metin oktay"ımızın eli göğsünde armasının ve kalbinin üzerinde olan o fotoğrafını bile baş aşağı çevirirken utanmamışlardı. o adam bir semboldür, duruştur, karakterdir, ruhtur, bir tanedir. sen saçma sapan fikirlerinle tribünün yarısını ele geçirip galatasaray tarihinin tribünlerdeki en kötü gününe imza atarken metin oktay ismine saygısızlık etmeyeceksin. edeceksen de galatasaraylıyım demeyeceksin arkadaş, o kadar basit. bahsi geçen olay bu yazıda altta duran fotoğrafta görülüyor. siz neymişsiniz ulan be! 23.000 kişilik, 46 yıllık ali sami yen stadı'nın tek sahibi gibi davrandığınız yetmezmiş gibi taçsız kral'ın formasını giyen kaptan arda'yı bile ıslıklamakta bir beis görmüyorsunuz. saydırın, sallayın, küfür edin, ıslıklayın, ne yaparsanız yapın ama bunu ali sami yen stadı'nın içinde yapmayın. kahvehanede veya evinizde kendi kendinize yapın.

    çünkü "galatasaray taraftarı" siz değilsiniz, hep eleştirdiğiniz o numaralı'da bu maçta koşulsuz şartsız takımının yanında olanlar var ya işte; galatasaray'ın gerçek taraftarları orada. onlar viski içerler, bacak bacak üstüne atıp "değil mi azizim hah hah keh keh" diye maç izlerler veya daha da basitleştirirsek "çekirdekçi" diye dışlanırlar hep. tabii bu size göre böyledir, çünkü sizin için tribün demek en ufak hatada insanları asıp kesip kendi yanlışlarını doğruymuşçasına tüm taraftarlara kabul ettirebilmek demek. numaralı'ya ne derseniz deyin; bugün rerere rarara diye o tribünde gururlar bağıran adamdır benim takımımın gerçek taraftarı. eski açık'ta yaş ortalaması 25-26'dır en fazla. benim tahminim 1-2 sene daha az olduğu yönünde ama net olarak nedir bilemem, belki kulüpten öğrenilir bir araştırma için lazım diyerek. merak eden şansını denesin.. konuyu şuraya getiriyorum, kale arkaları stadın en genç tribünleri desek yanlış olmaz. ağızlarında hep 14 sene şampiyon olamayan takımın ruhu var. e sen 15-20 yaşındasın oraya çıkmış 14 sene şampiyon olunmayan dönemdeki inançtan ruhtan bahsediyorsun. 20 yaşında olan biri 1990 doğumludur ki 14 senelik dönemle alakası yoktur. o dönem yaşananları örnekleyip "bu taraftar 14 sene sabır gösterdi" diye lafa başlayıp gerekirse bir 14'e daha katlanabileceğinizi nasıl iddia ediyorsunuz? sizin o dilinizden düşürmediğiniz 14 seneyi yaşayan adamlar bugün numaralı'da oturuyor. 14 seneyi yaşadığı için, o zaman her koşulda her an takımını deli gibi desteklediği için bugün tek maçta takımını satmıyor. türk futbol tarihindeki en büyük devrimlerden biri için yola çıkılmış ancak bazıları tek sezonda 8 yılda kurulan bugünkü barcelona'nın performansını bekliyor.
    eski açık'a konuşlanan ve çoğunluğunun yaşı 15-25 arasında değişen kitlenin çıkıp da 14 yıl şampiyon olamamış takımın o günkü taraftarı ile kendisini bir tutması komedidir, eğer ciddi ciddi bu iddia ediliyorsa da rezilliktir. hatta daha da abartayım 14 senenin en azından 10 senesini yaşamamış adamın o günkü sabrı veya o günkü tahammülü göstermekten bahsetmemesi lazım. ben 16 kasım 1987'de doğdum, yani 14 yıllık hasret bittikten bir kaç ay sonra. doğduktan sonra tam 10 tane türkiye ligi şampiyonluğu yaşamış tuttuğum takım. bunun yanında 2 tane de avrupa kupası kazanmışız ki türkiye'de bunun bir daha başarılabileceği bile muamma. ben avrupa'nın en büyük 3 kupasından 2 tanesinin kazanıldığını görmüşüm ömrümde o 10 tane şampiyonluk yetmezmiş gibi. hal böyleyken çıkıp da "biz 14 sene şampiyonluk görememiş taraftarız, 3 sene 5 sene görememek değildir bizi isyan ettiren" diyemem. 5 sene şampiyonluk görememeye dayanacağımı söyleyemem arkadaş. anca işte böyle çıkarım rijkaard'ın barcelona'da yaşadığı gibi 1 tane ölü sezona tahammül edebileceğimi söylerim, 2. sezon da o devrim beklenildiği gibi yaşanmazsa umudumu keseceğimi söylerim. ben buyum, başarıya alıştım ben. yalanla dolanla işim yok, 14 sene şampiyon olamazsak benim çevremde bunu yaşayanların; yani babamın, dayımın, dedemin dayandığı gibi dayanamam arkadaş, 10. senede isyan ederim. takımımı yine tutarım, yine bağlanırım belki ama 1-2 sene şampiyon olamadığımız dönemdeki gibi olmam.

    durum buyken tribündeki yaşıtlarımın da sırf istanbul'da yaşayıp maça gittiği için kendini 25-30 sene önce yaşananları yaşamış gibi göstermesini anlayamam. tutturmuş bir 14 sene gidiyorsunuz, ayıptır.. yalana gerek yok, 14 sene tahammül edemezsiniz, inanın buna.

    o efsane ve acı dolu 14 seneden bahsetmeden önce biraz daha bilinebilecek, biraz daha yaşanılmış bir olayı akla getirmeli bu sabırsız güruh. derwall bu takıma geldiğinde 1990'lar gelmemişti, tarih bugün hala dünyada ayrı bir duyguyla anılan 80'ler efsanesini yaşamaktaydı. derwall ile başlayan devrim sonuca ulaştığında ise takvimler 17 mayıs 2000 tarihini gösteriyordu. 14 yıllık örnek lazımsa buyrun size daha çarpıcı ve daha gerçek bir 14 yıl. o uefa kupası tam 14 yılın sonunda geldi. ve 14 yılın içinde 5 sene şampiyon olamadığımız dönem oldu en fazla. derwall'den uefa'ya uzanan yol 14 yılda tamamlanmışsa biz rijkaard geldikten 8 ay sonra takımın tamamen buna adapte olmasını mı bekliyoruz? kötü de oynayacaklar, rezil de olacaklar yeri gelecek. basındaki bir takım organizmalar jo'ya parti yaptı diye yüklenip, arda'nın sinema kapatmasına yüklenip, 2000 yılındaki başarıyla kazanılan ve bugün büyüyüp 14-15 yaşına gelen suni taraftarı gaza getiriyor ve buna kendini galatasaray tribünlerinin sahibi olduğunu sanan grup da alet oluyor. medya iki satır yazıyor, tribündeki hainler o iki satırı iki yüz satır gibi abartıp kendi armasını formasını terleten adamı yerden yere vuruyor. fenerbahçe maçında kötünün iyisi olarak alkış tutulan jo bugün yerin en dibine gömülüyor. sonra bazıları da çıkıp biz taraftarız diyor. manifestolar yayınlayıp "biz buyuz!" diye saçma bir duruş gösterip "galatasaray taraftarı"nı kendi stadında küçük düşürmeye çalışıyor. o protestoyu yapan ve tribünde "tek" olduğunu iddia eden grubun üyeleri kendilerini gerçek galatasaraylı sansınlar, aklı çalışan herkes kimin ne olduğunu biliyor onlara inat.

    benim takımımın kaptanını oyundan çıkarken ıslıklayan insancıklar benim takımımın taraftarı olamazlar. olmasınlar. bu adamlar kendi stadında kendi takımını utanmadan arlanmadan eleştiren hainlerden başka bir şey değiller. bir de utanmadan bağırdılar "herkes gider biz kalırız, biz galatasaraylıyız" diye. mümkünse siz gidin, biz kalalım, zira galatasaraylı olan bizleriz, sizler değilsiniz.

    biz bir şeyi kaybetmedik bugüne dek, geleceği kazanabilmek adına bugün bir şeyleri kaybetmeyi göze aldık sadece. ve biz gerçek galatasaraylıların ruhu bugün tribünün hiç beklenmedik bir noktasındaydı: numaralı tribünde. demir yazmıştı ve "çünkü kaybediyor olmamız, kaybettiğimiz anlamına gelmiyor" demişti. http://artemiofranchi.blogspot.com/...cause-im-losing.html

    o enfes yazıyı bir kez daha hatırlattıktan sonra şununla bitirmek istiyorum:

    bir devrim için yola çıktık ancak bu devrim yeşil saha sınırları içinde kalmamalı. tribünde de bir devrim şart ve inanıyorum ki yakın zamanda "tek" olduklarını sananlar da bir gün tek olmadıklarını, galatasaray tribünlerinin sahibi değil sadece gelip geçici bir rüzgarı olduklarını anlayacaklar.
  • 660
    tt arena da ultraslan grubunu iclerinden temizlemesi gereken taraftar dir. aslinda taraftar profilinin geldigi bu halde sasirmiyorum. galatasaray' in 1996 2000 arasi ustun bir basari sergilemesi ile o zamanin cocuklarinin yuzde seksen' i galatasarayli oldu. galatasaray taraftar yelpazesi cok genisledi. bundan once azdi demiyorum ama 1996 2000 seneleri arasi galatasaray' in basari ile galatasaray' li olan o cocuklar artik buyuduler ve maclara geliyorlar. ozaman 6, 7, 8 yasindaki cocuklar simdi 17, 16 yasinda. yani tribunlerde cok sayida ergen diye tabir edebilicegimiz sicak kanli ici icine sigmayan atesli ama bu atesini nasil gosterebilicegini bilmeyen bir grup var. tribun' deki sayilari diger buyuk takimlardaki ergen taraftar sayisina nazaran cok daha fazla. ve bu grubun atesini kendi istedigi gibi yonlendiren bir tayfa var reis diye tabir ettigimiz. bu kisiler cocuklari, lise bebelerini daha taraftar olmanin ne demek oldugunu bilmeyen galatasaray basarilarini gorup galatasarayli olmus ergenleri kisisel showlari ve insanlari manipule etmek icin kullaniyorlar tribunde. umarim tt arena da bir sekilde (artik bilet fiyatlari ile mi olur yoksa gs bonus mu ise yarar bilemiyorum) bu zincir kirilir.
  • 663
    malesef görüyoruz ki çoğunluğun onaylamadığı hareketlerini ısrarla sürdüren bir hakim gruba esir olmuş taraftar topluluğudur.

    herkes durumun farkında, ama kimse birşey yapamıyor. burada, galatasaray sözlükte yeni bir oluşum başlatma fikirleri ortaya atılıyor, ama kimse harekete geçemiyor. sebebi ne? sebebi ultraslanın faşizan tavrı, tribün hakimliği, gerektiğinde güç kullanabileceğinin yarattığı farkındalık sonucu sinme durumu.

    15-16 yaşında ergen çocukları etrafına toplamış, galatasaraylılıktan nasibini almamış, şurda yazan birçok insanın galatasaray sevgisinin yanından geçemeyecek, ama lafa gelince mangalda kül bırakmayan, takımı her daim baltalayan, kendi çıkarını her daim takımın önüne koyan 5-10 kişinin esiri olmuş galatasaray tribünleri.

    peki ne yapılmalıdır? bu adamların kendini feshetmesi gerektiği gün gibi ortadayken, fakat maddi çıkarları uğruna bunu yapmayacakları da keza ortadayken, ne yapmalıdır galatasaray taraftarı. her gidilen maç insanı samiyen'den soğuturken, öylece durup beklemek neye yarar?
    illa ki harekete geçilmelidir, bu sezon bunların hakim olduğu son sezon olmalıdır. pek tabi bu, durumu görebilen, bu mantaliteye sahip olan senin benim gibi 3-5 kişinin biraraya gelmesiyle hemen bugün olmaz. sabredilmelidir. yavaş yavaş da olsa, her maçtan sonra dile getirilmelidir. ultraslanın karaborsa bilet satışı ilk değil, ama dile getirile getirile bugün artık feshi konuşulabiliniyor. şahsi kanaatim yönetimin de devreye girmesi gerekmektedir. ama bu konuda ümidim malesef çok az, çünkü daha iyi bilenler açıklasın lütfen ama malesef bu adamlar yönetim kanalında da etkili.
    ne olursa olsun, galatasaray taraftarı sırtındaki bu kanayan yarayı söküp atmalıdır.
  • 665
    bütün sene durup bu maçta takıma sahip çıkmak akıllarına gelmiş numaralı tribününe yaptığımız protestonun sonuna kadar arkasındayım. kimsenin diğerinden daha galatasaraylı olduğu iddiasında da bulunan yok. biz galatasaraya her zaman sahip çıkıyoruz zaten, aksine sanki biz galatasaray düşmanıymışız gibi tepki veren numaralıdakileri kınıyorum.

    ayrıca numaralıdakiler kombineye şu kadar para verdi, locaya bu kadar para verdi diyen zihniyete de; bu takımın sponsorlardan, forma satışından, gs bonus carddan, gs mobiledan ve tribünden kazandığı paraların aslan payı sesli çoğunlukla ilgilidir, sesli çoğunluk sayesinde galatasaray türkiyedir diyoruz numaralı yüzünden değil. 30 milyon taraftarın çok azı numaralı taraftarıdır, en az numaralı kadar diğer taraftarlar da yenildiğimizde ve başarısız olduğumuzda uyku uyuyamıyor, bütün hafta moralsiz geziyor, hiçbirşeyden keyif almıyor ya da yaz tatili zehir oluyor. kimsenin galatasaraylılığı verdiği parayla ölçülmez. hayatında samiyeni görmeyen ancak en az benim kadar belki daha fazla galatasaraylı olan binlerce insan olduğunu biliyorum.

    futbol sahası bir sahnedir, kötü performans tabi ki protesto edilecektir. bizim tepkimiz galatasaray'a değil futbolcularadır. frank rijkaard'a da desteğimizi verdik, veririz. *
  • 668
    11 nisan 2010 galatasaray diyarbakırspor maçındaki haklı tepkilerin içeriğinden çok, şekilselliğini tartışan, ultraslan'a karşı olmanın ultraslan'ın yaptığı doğru şeylere de karşı olmak olduğunu zanneden, 3 aylığına anlaşılan ve 1 ay sonra gidecek, yüksek bonservisi sebebiyle bir daha hiç gelmeyecek bir futbolcudan, aldığı paranın hakkını diskoda barda değilde sahada vermesini isteyen taraftarları yerin dibine sokan zihniyetide içinde barındıran taraftarlardır.

    joao alves de assis silva'yı dün yuhlayanları eleştiren bazı taraftarlar, takıma daha fazla katkı sağlamış ve daha az sansasyonel davranışlarda bulunmuş cassio lincoln'e de tukkaka diyebilmektedirler. duruma ve yapana göre tepki vermek bu taraftra grubunda bulunan insanlara yakışmamaktadır.
  • 669
    11 nisan 2010 galatasaray diyarbakirspor macinda ikiye bölünmüş taraftardır. numaralı hariç tüm tribünler takımı protesto ederken, numaralı tribün yeni açık tribünün protestosuyla karşı karşıya kalmış ve kendilerine burjuvazi yakıştırması yapılmıştır. böyle devam ederse, olası bir şampiyonluk potasına girme durumunda ne olacağını merak ediyorum.
  • 671
    hepsinin en azından benim kadar şanslı olmadığını düşündüğüm, samiyende bir maç seyredebilmek için kilometrelerce yol kat edip, işini gücünü bırakıp, sınavlarına hazırlanmaya ara verip istanbula gelen sonrasında bilet alabilmek için her türlü eziyete ve fahiş fiyata katlanan vefakar cefakar taraftardır. bu taraftar galatasaray camiasının asıl sahibidir, galatasaray bir şirket değildir. galatasaray taraftarı karşılık beklemeden maddi ve manevi olarak galatasarayı her şartta az ya da çok desteklemektedir. taraftar desteği olmayan takımların hali ortadadır. kimse sevmediği bir galatasaray için karda kışta yağmurda çamurda rahat evini, bebekte boğaz manzaralı kahve keyfini, arkadaşlarıyla, sevgilisiyle gezmeyi bırakıp bir de üstüne para verip samiyene gelmez.

    tabi ki protesto edeceğiz. camiada en üst seviyede taraftar olduğunu kimsenin unutmaması lazım. 5 sene önce bu futbolcuların hiçbiri takımda değildi, futbolcu gider, yönetim gider, teknik direktör de gider. ama taraftar zaman mekan ayrımı olmadan los angeles'tan da takımı desteklemeye devam eder.

    taraftar yanlış yapmaz mı? yapar tabi ki. kaldı ki yanlış yapmaya en çok hakkı olan taraf taraftardır. ben takımı ya da bir oyuncuyu ıslıklamanın yuh çekmenin hiçbir doğru yanı olmadığını düşünüyorum, tribünde de bu harekete katılmadım. ancak tezahüratlı (bkz: kimisi gece alemlerinde kimisi sinema peşinde...) protestoya destek verdim, numaralının protesto edilmesine de destek verdim. bu hafta ardaya yapılan protestoya karşı çıkanlar önceki hafta leo francoya yapılan protestolara neden aynı tepkiyi vermediler. bu hafta yapılan yanlış önceki hafta da tekrarlanmıştı. kimse leo francoya sahip çıkmadı. leo gönderilebilir orası ayrı ama devam eden bir maç sırasında kalecimizi ıslıklamak ne demek!

    bu işin ardası, jo'su, leo'su yok. takımı ıslıklamak ve oyuncuya özel maç sırasında protesto yapmak* yanlıştır kanımca. sezon boyu takımını destekleyen taraftarın da bu yanlışı yapmaya yok mudur. bu futbolu gördükten sonra vardır tabi ki. olmasaydı daha iyiydi o ayrı tabi. takımı desteklerken olduğu kadar protesto ederken de yaratıcılık ve zeka önemli.

    işin özeti; taraftarın protesto hakkı vardır. çünkü taraftar taraftır, üzülendir, destek verendir, camianın sahibidir. uygulanan şekilde yanlışlıklar olabilir, tartışılır.
  • 674
    şu sıralar ikiye bölünmüştür, bombok bir havadadır. bunun en büyük nedeni taraftarın maç dışında toplanıpta muhabbet ettiği bir yer yoktur. zaten maç günü herkes kafayı çekiyor konuşucak hali kalmıyor. galatasaray taraftarının maç dışında toplanıp konuşabileceği ve herkesin ortak hareket edebileceği bir yere ihtiyacı vardır. yeni stadyum bitmeden bunu oluşturmak ve artık tribünlere yeni bir hava verilmesi lazımdır.
  • 675
    galatasaray tribünleri olarak değerlendirilmemesi gereken milyonlardır.

    11 nisan galatasaray diyarbakırspor maçında tribünde olan onbinler galatasaray taraftarının sadece küçücük bir parçasıydı. yaptıkları milyonları temsil etse bile, onlar yönlendirilmiş, gaza getirilmiş, kendi zekalarını kullanmak yerine birilerinin piyonu olmayı seçen topluluktu sadece.

    yapılan protesto amacını fazlasıyla aşmış, mesaj vermekten çok kendi taraftarını bile birbirine düşürmüş başarısız bir çırpınma olarak kalmıştır malesef. tüm galatasaraylılar gibi ben de son dönemde alınan sonuçlardan, yarıda kalan hedeflerden hayallerden dolayı çok üzgünüm. ama bunlar dışında takımın isteksiz, bıkkın oynaması benim için de protestoyu fazlası ile hakeden bir durum.

    ama;

    kendi kaptanını ıslıklayan, o çok laf ettiğimiz fenerli basından bile daha acımasızca göndermeler yapan, arda turan gibi birisinin galatasaraylılığını sorgulayan topluluk bu başlıkta tanımlanan milyonlardan olamaz. arda kötü oynuyor, bunun için futbol filozofu olmaya gerek de yok. ancak arda kız arkadaşı olduğu için, kız arkadaşı da ünlü olduğu için, hepimizin yapmak için geberip yapamadığı bir jesti (ki açıklamalarını dinleyen sağduyulu insanlar bu jesti kız arkadaşına yaparken aslında topluma karşı nezaket kuralları dahilinde davrandığını da çok kolay anlayabilir. ) yaptığı için ıslıklanamaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın